Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Yazınızı henüz okumadım. Ancak 19 mucizesinin saplantı haline getrilmiş olmasına , dolayısıyla örneğin Kuran'dan iki ayetin atılması gibi fütürsuz önerilere benim de itirazım var.
Polemiğe teşne ifadelerinizi cevaplarsam o sığlığa prim vermiş olurum. Onun için susma hakkımı kullanıyorum. Siz üzdüysem beni bağışlayın. Ve hoş görmeniz dileğiyle küçük bir şaka: Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.
Bu cümlede iki yazım yanlışı var: "İbrahim 14"ten kasıt "İbrahim 7"dir. "BUYUYDU"daki "B"nin doğrusu ise D. İletiyi düzeltilmiş haliyle güncelliyorum:
Hasan Akcay Yazdı:
Vahyi asıl çarpıtan müdahaleler onu yazıya geçirirken ve harekelerken yapılmış görünüyor.
Yazım yanlışına iki örnek:
(1)İbrahim 7'deki te’ezzene, DUYURDU demek. Ama İbn Mesut'un buna itirazı var. Ona göre doğrusu "KL"dir, ki harekeli hali kâle olup BUYURDU anlamına gelir. Son derece makul bir itiraz bu. Çünkü Arap alfebesindeki T ve K harfleri şeklen birbirine çok benziyor. Yani "tzn"nin "T"si ve "kl"nin "K"sı. Her ikisininin de üzerinde ikişer nokta var. Dikkatsiz bir katip KL yerine TZN yazabilir. Türk "abc"sindeki ü ve ö gibi. Doğrusu ün olan kelime yanlışlıkla pek âlâ ön yazılabilir.
(2)Nur 27'deki teste’nisû, İbn Abbas’a göre aslında "teste’zinû"dur; kiizin istemekle ilgilidir. İnanananlar! Kendinize ait olmayan evlere izin istemeksizin girmeyin -Ya eyyüh ellezîne émenû lâ tedhulû buyûten gayre buyût iküm hattâ teste'nisû/teste'zinû...
*
Hz Peygamber zamanındaki harekesiz mushafın Miladî 8 nci yüzyılın başlarında harekeli hale getirilirken uğradığı tasallut ise bence müthiş.
İki örnek:
(1)Sebe 19'daki RBN, rabbena okunacak şekilde harekelenmiş. İstek ifade eden bir ünlem bu; anlamı: "Rabbimiz!" Muhammed Esed'in de buna itirazı var. Ona göre kelimenin aslı bir yakınma ifadesidir; o halde "RBN"yi "rabbüna" okunacak şekilde harekelemek gerekirdi.
(2)Nisa 3'teki NKH, inkihu okunacak şekilde harekelenmiş. Anlamı: "Evlenin!" İşte bu beşerî tercih müthiş bir hata. Oysa kelimemiz 24:32'de enkihu okunacak şekilde harekelenmiş; ki "Evlendirin!" anlamına geliyor.
Kelimelerde anlam kayması da olabilir. Yani kelimenin anlamı zaman içinde değişmiş olabilir. Her iki kelimede bir zamanlar aynı anlama geliyor olabilir.Kuran'a temiz olarak yaklaşınca , anlamını açıklamak zaten temiz yaklaşanlar üzerine bir borç, diye düşünüyorum.
Katılma Tarihi: 18 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 12
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
BU SAYFALARA YAKIŞTIRILAMADIĞINDAN SİLİNMİŞTİR!
__________________ Yaradan en doğruyu söyleyen.. kulları ise yanılgıya en elverişli olandır...
silinen iletiler için:
http://tesliman.wordpress.com/formalardan-silinenler/
4 Müddessir/30. Ayet- Onun (Sekar`ın) üzerinedir on dokuz.
19 mucizesi ile; Bakara suresinin 23 ve 24; Yunus suresinin 38; Hud suresinin 13; İsra suresinin 88 ve Tur suresinin 33, 34. ayetlerindeki, Kur`an`ın bir tek suresinin bile benzerinin asla meydana getirilemeyeceği hakkındaki iddia, matematiksel ve kimsenin itiraz edemeyeceği bir ispata dönüşmüştür ve Hicr suresinin 9. ayetindeki Kur`an`ın korunduğu hakkındaki bildirinin mahiyeti anlaşılmıştır. Buna göre Kur`an, matematiksel bir sisteme sahiptir ve en ufak bir tahrif girişimi sistemi bozduğu için derhal fark edilmektedir. Bilgisayar yardımıyla bile olsa sistemin, bir insan tarafından plânlanması mümkün olmadığı için, yapılacak tahrif girişimi ile beraber yeni ve sahte bir sistemin kurulması da imkânsızdır.
Yukarıdaki beyanı daha açıklayıcı bir şekilde okumak isteyen Hakkı YILMAZ (İŞTE KURAN ) da 4/26-30 uncu ayetlerin yorumlarına bakabilir.
Kısaca elimizde mevcut mushaftaki yeni bir diziliş bu matematiksel formülü bozacağı zannı içinde değilim.Benim bu konuda hiçbir bilgim olmamasına rağmen Formda takip edebildiğim kadarıyla Dost1’ inmantıksal açıdan baktığımızda doğru bir yaklaşımda olduğunu görüyorum. Yani sıralama (Tertibi) değiştirildiğinde kur'an ın korunmadığı anlamı çıkmıyor.Hz.Osman ve Sahabe bunu bu şekilde sıralamış ve kabul etmiş daha sonra noktalanmış ve harekelenmiş (Kıraatlı okumadaki farklılıklar) ayrıca elde mevcut sıralamaları farklı mushaflar olduğunu bu formdam öğrendiğim kadarıyla Kur’an ın korunmasına zeval gelmemişte şimdimi gelecek.Allah hepimizi (Tüm İnsanlığı) düşünce bazında bile olsa bundan muaf tutsun .Kuran zaten ondokuz mucizesi ile şifrelenmiş ve koruma altına alınmış. Yanlış düşünüyor isem beni uyarın, Her zaman ikna ettiğiniz sürece doğruları kabul etmeye hazırım.
Temel kaynaklarda sözü edilen, ama bugün bulunmayan "değişik mushaflar" da üzerinde durulmaya değer nitelikte. Suyuti'nin el İtkan'ında, Buhari'nin eserlerinde bazı önemli mushaflardan ve bu mushafların içindeki surelerin listelerinden söz edilir. Örnegin, Muhammed'in en yakınlarından biri bilinen ve Peygamberin, Kuran için ezberine başvurulacak dört kişiden biri olarak belirttiği Ibn Mesud'un mushafı, yine Muhammed'in danışılması gereken dört kişiden biri olarak söz ettiği Übeyy Ibn Ka'b'ın mushafı, Abdullah Ibn Abbas'ın mushafı, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, Ali'nin mushafı bunların başlıcaları.
Alıntıda görüldüğü gibi, �Peygamberin, Kuran için ezberine başvurulacak dört kişiden biri olarak belirttiği Ibn Mesud'un mushafı, yine Muhammed'in danışılması gereken dört kişiden biri olarak söz ettiği Übeyy Ibn Ka'b'ın mushafı, Abdullah Ibn Abbas'ın mushafı, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, Ali'nin mushafı bunların başlıcaları.�
Selamün Aleyküm!
Yazınızda geçen iki paragrafta (, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, ) cümlesinde geçen kelimeler dikkatinizden kaçan mı,yoksa özenle seçilmiş kelimeler midir?
Ahzap/6.(Y.N.Ö.): O peygamber, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. Onun eşleri de o müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah'ın Kitabı'nda, birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakın dostlarınız için örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap'ta satırlara geçirilmiştir.
En doğrusunu Allah bilir
Esen kalın
El Hamdü Lillahi Rabb�il Alemin
Lütfen metni doğru okuyunuz. Alıntı yaptığınız kısım, alıntı yaptığınız kişiye ait değil. O da, Kur'an aleyhine ileri sürülen iddialardan alıntı yapmış. Kendi sözü değil yani...
Ayetlerin dizilişinin vahye dayanmadığını, bazılarının sahabenin dikkatsizliği sonucu yanlış yerlere konulduğunu, ayet yerleri vahyi bir mesele olmayınca beşerin mana bakımından benzer ayetleri, konularına göre sıralayabileceğini söyleyenler, vahiy dışında bir kaynakla "akılla" hüküm getirmişlerdir. -Efendim, "hüküm" akılla verilebilir- diyemezsiniz. Zira siz , din hükmünün ancak Kur'anla verilebileceğini iddia edenlersiniz. Akılla, yorum yapabilirsiniz, tefsir yapabilirsiniz ama sizin iddianıza göre, Kur'an'da olmayan yeni bir "hüküm" getiremezsiniz.
Ve sizler, "akılla" ayetlerin yerlerinin değiştirilebileceği yolunu açarsanız, kendiniz gibi düşenmeyenlere, yani ayetleri sizden farklı şekilde dizecek olanlara da karışamaz, söz söyleyemezsiniz. Neden ? Onlar da der ki, -efendim sende ki akıl da bizdeki başka bir şey mi ? Biz de düşündük taşındık işte şöyle bir sıralama uygun düştü.- İşte böyle olunca, haydi hadisçilerin çıkardığı türlü türlü dinler bir tarafa, ayetleri "heva ve heveslerine göre" dizayn eden, onbinlerce din ortaya çıkar.
Siz, akılla / yorumla yeni hükümlerin yolunu açtığınızda artık hadislere dayananlara hiç bir söz söyleyemezsiniz. Çünkü onlar da derler ki; "Evet madem akıl, hüküm için bir delildir, hadis rivayet eden raviler de, eğer rivayetlerinde unutkanlığa düşmüşlerler / yanılmışlar ise de kendi akıllarında olanı eklemişlerdir. Öyle ya, akıl hüküm getirebileceğinden, biz onların akılları ile verdikleri bu hükmü kabul ettik. Siz isterseniz beğenmeyin"
Hal böyle olunca da sizler kendi kendinizle çelişmiş olursunuz.
Biri çıkıpta, aha buldum işte size birbirine uyan iki ayet, bunlar yanlış yerleştirilmiş, sahabi unutmuş, işte doğrusu der ve....
"Kimin tartıları ağır gelirse" Karia, 6
"O, alevli bir ateşte yanacak" Tebbet, 3
dizilişini getirirse, siz ona "akılla" karşı mı çıkacaksınız. Sizin, aklınızın daha doğru olduğunu söyleyen, aklınızdan başka bir deliliniz var mı?
Dostlarım, kardeşlerim !
İnsanlar geçmişte Kur'an'dan bazı meseleleri anlayamayınca "Ali İmran 7" ve devamındaki ayetlere tabi olup, "İnandık, hepsi Rabbimizdendir" demek yerine ille de onu izaha kalktılar da görüşlerini ispat için bir kısım uydurmalara saplandılar. İşte bu sitelerde en enteresan örnekleri verilmektedir.
Dostlarım, kardeşlerim !
Buruç suresinde bir meseleyi, dizilişi anlayamadı iseniz, siz de o en güzel sözü söyleyiniz: "İnandık, hepsi Rabbimizdendir"
Tevil etmeye kalkarak sizden öncekilerin düştüğü hataya düşmeyiniz.
Müddesir Suresi 31. ayete dayanarak, Kur'an da ondokuz mücizesi var deyip te, Tevbe suresinin son iki ayetini batıl görenler için en büyük mücizeyi haber vereyim mi ?
İşte o mücize, aynı Müddesir suresinin ondokuzuncu ayetidir .
"Kahrolası ! Nasıl bir ölçü kullandı" Müddesir, 19
Dostlarım, kardeşlerim !
Yazı boyunca pek önemsenmediğini gördüğüm bir tehlikeye işaret edeyim. İşte satır aralarından size çıkarıyorum:
Hazreti Alî Mushafını görmüş olanlar, onun sûrelerinin iniş sırasına göre düzenlenmiş olmakla beraber içerikte Osman Mushaf inin aynı olduğunu söylemektedirler. Sadece sayısı pek az bazı kelime farkları vardır. Bunlar da anlam değişikliği yapmayan sinonim kelimelerdir. Meselâ Osman Mushafında Fâtiha'daki ihdinâ kelimesi, Alî Mushafında arşidnâ şeklindedir. Bunların ikisi de aynı anlamı verir: "Bizi doğru yola ilet" demektir.
Bu nedir abi ? "Kelime" yanlış mı anlıyorum ? "kelime" ne demek ? Kelime sinonim olunca değiştirilebilir mi oluyor. Ben arapça bilmem ama, bu iddianın sahibi de artık açık etmelidir.
Neyi açık etmelidir ?
Şunu:
Hareke meselesi hallolunca sırada bu sinonim kelimeler mi var ?
Hikmet dolu Kur'an'ı indiren Allah alemlerden münezzehtir. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur.
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamün Aleyküm! Değerli aliaksoy Kardeşim!
aliaksoy yazdı
Bu nedir abi ? "Kelime" yanlış mı anlıyorum ? "kelime" ne demek ? Kelime sinonim olunca değiştirilebilir mi oluyor. Ben arapça bilmem ama, bu iddianın sahibi de artık açık etmelidir.
Neyi açık etmelidir ?
Şunu:
Hareke meselesi hallolunca sırada bu sinonim kelimeler mi var ?
Hikmet dolu Kur'an'ı indiren Allah alemlerden münezzehtir. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur.
Ancak O'na iman eder, ancak O'ndan dileriz.
"... açık etmelidir" diye soruyu kendiniz sormuş yanıtı da kendiniz vermişsiniz. Alemlerin Rabbi olan Allah'ıma "okuduğunuzu anlayanlardan olmanız" için duacıyım.
Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
"Hikmet dolu Kur'an'ı indiren Allah alemlerden münezzehtir."
Bunun aksini iddia eden mi var?
"Ancak O'na iman eder, ancak O'ndan dileriz."
Biz başkasına mı iman edip başkasından diliyoruz.
Bu konudaki zannınızdan dolayı Rabbim size basiret nasip etsin. İdraki açık olanlardan eylesin.
Kardeşimizin alıntı yaptığı sayfanın alt kısmını olduğu gibi kopyala yapıştır yapıyorum.
Lütfen Bu formdaki tüm yazılarımı okuyunuz. Sonra hakkımda dilediğiniz gibi düşünebilirsiniz.
Okuyan kardeşlerimiz de görsün diye ayetleri olduğu gibi yazıyorum.
23-) Ve in küntüm fiy raybin mimma nezzelna alâ abdina fe'tu bisûretin min mislihi ved'u şühedaeküm min dunillahi in küntüm sadikıyn; Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphede iseniz, haydi onun mislinden bir sûre getirin. Eğer sadıksanız Allah’dan ğayrı şahitlerinizi çağırın
24-) Fein lem tef'alu ve len tef'alu fettekunnaralletiy ve kudühennasu velhıcareh u’ıddet lil kafiriyn; Eğer yapamazsanız- ki hiç bir zaman yapamayacaksınız- o halde ittika edin/korunun yakıtı nas ve taşlar olan o malum NARdan; ki o, kafirler için hazırlanmıştır.
Kur’an bu meydan okumasını indiğinden bu yana yapmaktadır. Kıyamete kadar da yapacaktır. Beşer sözü ile Allah’ın sözü boy ölçüşebilir mi hiç?
Hasanoktem yazdı
“…fakat şunuda söylemek zorundayım ki,Ayetler aynı Ayetlerdir diyorsunuz ama, mazur görün, bir çeşit (haşa) çuvala boşaltılmış gibi yerleri yurtları birbirine karışmış, Sure-Ayet sıraları,numaraları, harekeleri değişmiş durumda olduklarını iddia ediyorsunuz…”
Değerli Hasanoktem Kardeşim!
Bu konuda yazdıklarım aşağıdaki gibidir.
Sözlerim yanlış anlaşılmasın.Bu gün elimizde bulunan Kur'an'daki tüm ayetler aynen Peygamber Efendimize inen ve tebliğ edilen ayetlerdir. Ama sayfalar, sureler ve tertip o günkü değildir. Yani Kur'an Allah'tan bu sıra ve tertip üzere gelmemiştir. Bu nedenle de surelerin tertibi konusunda İslam bilginleri ve tüm araştırmacılar arasında oldukça yoğun bir ihtilaf vardır.
Rabbim, İslam alemine, Kronolojik olarak parça parça inen ayetleri arka arkaya getirerek yeniden tertiplemeyi nasip eder.İnşaAllah.
Tekrar ediyorum:Kur'ân'ın tamamının, Peygamber Efendimizin hayatında bir nüsha halinde yazıldığına iman ediyorum. HazretiEbubekir zamanında görevlendirilen Zeyd ekibitarafından titiz bir çalışma ile Kur'ân'ın sûreleri derlenip bir araya getirildi. Fakat sûre denilen bu bölümler, esaslı bir sıraya konmamış, derlenen parçalar, rastgele bir araya getirilip bir cild Mushaf halinde bağlanmıştı. Bu Mushaf, özel nüshalardan farklı idi. Çünkü özel nüshaların kiminde sûreler iniş sırasına göre dizilmiş, kiminde böyle bir metod izlenmemişti.
Hazreti Alî Mushafını görmüş olanlar, onun sûrelerinin iniş sırasına göre düzenlenmiş olmakla beraber içerikte Osman Mushaf inin aynı olduğunu söylemektedirler. Sadece sayısı pek az bazı kelime farkları vardır. Bunlar da anlam değişikliği yapmayan sinonim kelimelerdir. Meselâ Osman Mushafında Fâtiha'daki ihdinâ kelimesi, Alî Mushafında arşidnâ şeklindedir. Bunların ikisi de aynı anlamı verir: "Bizi doğru yola ilet" demektir.
Kur'ân'ın olduğu gibi korunduğunda kuşku yoktur. Peygamber Efendimizin yazdırdığı âyetler sonradan derlenmiş, sûreler de titiz bir çalışma ile dizilmiş ve o Kur'ân, zamanımıza kadar gelmiştir. Bunda hiç kuşku yoktur.
İsrarla tekrar ediyorum. Bu gün elimizde bulunan Kur’an’daki ayetler, Peygamber Efendimize inen ayetlerdir. Ne bir eksik ne bir fazladır.
Ancak Peygamber Efendimizce surelerde bir sıralama yapılmamıştır. Ayetler hangi konu ile ilgili ise oraya yazdırılmıştır. Halife Ebubekir zamanında bu sayfalar Zeyd başkanlığındaki komisyonca tertip edilmiştir. Halife Osman zamanında da yine Zeyd başkanlığında toplanan komisyonca yapılan çalışma ile dört veya yedi adet çoğaltılmıştır.
Değerli Hasanoktem kardeşim! Herkes inançlarıyla yaşar. Benim bu konudaki değerlendirmelerim ve inancım bu. Senin değerlendirmelerin ve inancın da belirtiğin gibi.
Aynı şeyleri birbirimize tekrar etmenin okuyucuyu usandırmaktan başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum.
Şahsım adına söylüyorum. Bu konuda yanlışım varsa Rabbim düzeltsin beni.O’na inandım,O’na sığındım. Yalnız O’na kulluk yapıyorum. Yalnız O’ndan yardım istiyorum. O Tevvab’dır, tevbe ediyorum. O Settar’dır günahlarımı örtmesini diliyorum. Hasılı Rabbime güzel isimleriyle seslenerek yalvarıyorum, yakarıyorum. Rabbim ilmimizi artırsın. Gerçekleri görmeyi ve bulmayı cümlemize nasip etsin.
Kusursuz olan Allah’tır.
Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.
[010.036] [DI] Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise zan, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Allah, yaptıklarını şüphesiz bilir.
[049.012] [DI] Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.
Temel kaynaklarda sözü edilen, ama bugün bulunmayan "değişik mushaflar" da üzerinde durulmaya değer nitelikte. Suyuti'nin el İtkan'ında, Buhari'nin eserlerinde bazı önemli mushaflardan ve bu mushafların içindeki surelerin listelerinden söz edilir. Örnegin, Muhammed'in en yakınlarından biri bilinen ve Peygamberin, Kuran için ezberine başvurulacak dört kişiden biri olarak belirttiği Ibn Mesud'un mushafı, yine Muhammed'in danışılması gereken dört kişiden biri olarak söz ettiği Übeyy Ibn Ka'b'ın mushafı, Abdullah Ibn Abbas'ın mushafı, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, Ali'nin mushafı bunların başlıcaları.
Alıntıda görüldüğü gibi, �Peygamberin, Kuran için ezberine başvurulacak dört kişiden biri olarak belirttiği Ibn Mesud'un mushafı, yine Muhammed'in danışılması gereken dört kişiden biri olarak söz ettiği Übeyy Ibn Ka'b'ın mushafı, Abdullah Ibn Abbas'ın mushafı, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, Ali'nin mushafı bunların başlıcaları.�
Selamün Aleyküm!
Yazınızda geçen iki paragrafta (, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, ) cümlesinde geçen kelimeler dikkatinizden kaçan mı,yoksa özenle seçilmiş kelimeler midir?
Ahzap/6.(Y.N.Ö.): O peygamber, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. Onun eşleri de o müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah'ın Kitabı'nda, birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakın dostlarınız için örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap'ta satırlara geçirilmiştir.
En doğrusunu Allah bilir
Esen kalın
El Hamdü Lillahi Rabb�il Alemin
Lütfen metni doğru okuyunuz. Alıntı yaptığınız kısım, alıntı yaptığınız kişiye ait değil. O da, Kur'an aleyhine ileri sürülen iddialardan alıntı yapmış. Kendi sözü değil yani...
Biraz daha dikkat lütfen.
Selam ile...
Merhaba aliaksoy
Hz.Muhammed'in resul olduğuna iman ettiğim için,
O'nun tebliğ ettiği mushafa iman ettiğim için ,
Mushafta da Resul'ün eşleri için MÜ'MİN'LERİN ANNELERİ tabirini kullandığı için,
Alıntı yapan Fereç Hüdür'e aşağıdaki soruyu yöneltmiştim.
Yazınızda geçen iki paragrafta (, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, ) cümlesinde geçen kelimeler dikkatinizden kaçan mı,yoksa özenle seçilmiş kelimeler midir?
Yanıt sizden geldi.
aliaksoy Yazdı:
Lütfen metni doğru okuyunuz. Alıntı yaptığınız kısım, alıntı yaptığınız kişiye ait değil. O da, Kur'an aleyhine ileri sürülen iddialardan alıntı yapmış. Kendi sözü değil yani...
Biraz daha dikkat lütfen.
Selam ile...
Bir konuyu birkaç sefer alıntı yapmak o konuyu meşrulaştırmaz.Kimin Bayraktarlığını yaptığımızı iyi bilmemiz lazım.Sorduğum soru açık ve net.
kamer Yazdı:
Selamün Aleyküm!
Yazınızda geçen iki paragrafta (, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, ) cümlesinde geçen kelimeler dikkatinizden kaçan mı,yoksa özenle seçilmiş kelimeler midir?
Ahzap/6.(Y.N.Ö.): O peygamber, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. Onun eşleri de o müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah'ın Kitabı'nda, birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakın dostlarınız için örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap'ta satırlara geçirilmiştir.
En doğrusunu Allah bilir
Esen kalın
El Hamdü Lillahi Rabb�il Alemin
__________________ Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma