Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah ile aldatmanın birkaç şekli vardır:
“Allah’ı ve peygamberlerini göz ardı eden, Allah’la peygamberleri arasını ayırmak isteyen, Allah’a inanır peygamberi tanımayız, diyen ve ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler, işte onlar gerçek kâfirlerdir. O kâfirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır. Allah’a ve peygamberlerine inananlara ve onlardan birini diğerinden ayırmayanlara gelince Allah, işte onları ödüllendirecektir. Allah bağışlar, ikramı çoktur.” (Nisa 4/150- 152)
“Şirke düşmüş olanlar şöyle diyeceklerdir: “Eğer Allah dileseydi şirke düşmezdik, babalarımız da öyle. Hiçbir şeyi haram da kılmazdık.” Onlardan öncekiler de aynı yalanı söylediler de baskınımıza uğradılar. De ki, “Elinizde, gösterebileceğiniz bir bilgi var mı?” Siz ancak kuruntuya uyuyor ve sadece tahmin yürütüyorsunuz. De ki: “En kapsamlı delil Allah’ınkidir. O dileseydi hepinizi yola getirirdi”. (En’am 6/148–149)
Allah Teâlâ, istekli olmayan hiç kimseyi yola getirmez. O, şöyle buyurur:
“Allah kâfir toplumu yola getirmez.” (Maide 5/67)
“Allah zalim toplumu yola getirmez.” (Tevbe 9/199)
“Allah fasık toplumu yola getirmez.” (Tevbe 9/24)
Allah, yalnızca istekli olanları yola getirir. Bu konuda şöyle buyuruyor
“Allah, isteyeni sapıklıkta bırakır, kendine yöneleni de yola getirir.” (Ra’d 13/27)
“Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki, onlara açıklamayı iyi yapsın. Bundan sonra Allah dileyeni sapıklıkta bırakır, dileyeni de yola getirir[1]. Güçlü olan o, doğru karar veren odur.” (İbrahim 14/4)
İyiliği sonsuz Allah, yola geldikten sonra yanlış işler yapan bir kulunu uyarmadan yoldan çıkmasını onaylamaz. Bu konuda şöyle buyurur:
“Allah bir cemaati yoluna kabul ettikten sonra, neden sakınacaklarını kendilerine açıkça bildirmeden onları yoldan çıkarması ihtimali yoktur.” (Tevbe 9/115)
Sapıtanlar, açık uyarıları dikkate almayanlardır. Böyle bir toplum, önce refaha kavuşur, sonra hiç beklemediği bir anda cezaya çarptırılır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Ne zaman ki yapılan uyarıları göz ardı ettiler, biz de üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Kendilerine verilenlerle tam ferahladıkları bir sırada onları kıskıvrak yakaladık. Hepsi bir anda umutsuzluğa düştüler.” (En’am 6/44)
Allah, uyarılmamış bir topluma ceza vermez. Bu konuda şöyle buyurur:
“Kim yola gelse kendi için gelir. Kim de sapsa kendi aleyhine sapar. Kimse kimsenin günahını çekmez. Bir elçi gönderinceye kadar kimseye azap etmeyiz.” (İsra 17/15)
Tevekkül, bir işte aciz kaldığını kabul edip onu başkasına bırakmaktır. Allah’a tevekkül ise, bir işte yapabileceği her şeyi yapıp gerisini Allah’a bırakmak olur. Fakat tevekkül zamanla, kendini yormadan “işi Allah’a bırakma” şeklinde anlaşılmıştır.
İnsanın çalışmasından başkası kendinin değildir.” (Necm 53/39)
“Senin Rabbin rızkı, isteyen ve gücü yeten için yayar. O, kullarının içini bilir ve onları görür.” (İsra 17/30)
“Siz, hacca gelenlere su vermeyi, Mescidi Haramı ibadete açık tutmayı, Allah’a ve ahiret gününe inanan ve Allah yolunda cihat eden kişinin yaptığı ile bir mi tutuyorsunuz? Hayır, Allah katında bunlar bir tutulamazlar. Allah zalimler topluluğunu doğru yola getirmez.” (Tevbe 9/19)
Allah inananları da birçok imtihandan geçirecektir. O, bu konuda şöyle buyuruyor:
İnsanlar ne sanıyorlar, inandık dediler diye denemeye tabi tutulmadan bırakılacaklar, öyle mi?
Doğrusu, biz onlardan öncekileri denedik. Allah, doğru olanları elbette ortaya çıkaracaktır. Elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır.
Kim cihad ederse cihadı kendi için yapar[2]. Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur.
İnanan ve iyi işler yapanların kötülüklerini kesin örteriz. Alacakları karşılık da kesin olarak yaptıklarının daha iyisi ile olacaktır.” (Ankebut 29/1–7)
Allah size gaybı bildirecek değildir.” (Al-i İmran 3/179) âyetinden sonra da kimse, Allah’ın gücünü delili getirip bunun aksini iddia edemez.
( Konu Abdulaziz Bayındır’ın “Aracılık ve Şirk” kitabından alınmıştır.)
|