Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Bir temellendirme yaparak başlamak istiyorum;
“göstergeye bir değer/anlam yerleşebilmesi için toplum zorunludur. Değeri/anlamı yaratan yalnız toplumsal kullanım ve genel onaydır. Birey tek başına hiçbir değer/anlam yerleştiremez” (ferdinand de saussure, Genel dilbilim dersleri, birey ve toplum, 1985, s.123)
“metinle muhatab olan kişi, onu anlarken yada yorumlarken dilin oluşturucu kurallarını dikkate almak durumundadır, çünkü kurallar en azından doğru yorumu belirleme yolunda vazgeçilmez ölçütlerdir. Aksi bir varsayımın geçerli olması, bizim doğru ve yanlış üzerinde konuşmamamız anlamına gelir.” (“özel bir dilin” olabilirliği sorunu ve Kur’an’a anlam vermeye çalışmak, Recap Alpyağıl, tezkire, yıl 11, say, 27-28, 2002, s.151)
O halde;
“Hill”, “Arube günü” “Haram aylar”, “Malum günler”, “hac menasiki”, “Îlêf”, “Car/civar” vb. kavramlar “Kur’an’ı Kerim inmeden önce” ilk anlayan öznelerin bildiği ve uygulaya geldiği şeylerdir.
Kur’an’ı Kerim Arabın “ma’ruf”unu onaylamış “munker”ini reddetmiştir. (Kitab halkının geleneği içinde geçerlidir 5:44,45)
Kendi mesaj bütünlüğünde; cari olan şeyleri bazen işaret etmiş, bazen düzeltmiş, bazen de detaylandırmıştır.
O halde;
27:91-92 için Abdurrahman bey’in sorduğu soruya;
“İnsanlar hürmet ettiği için Allah(a.c) burayı muhterem addediyor” demek gereklidir. (yani "vahiy" bunu onaylamıştır)
Buna “Mekke’de ki tapınakta” dahildir.
Öğrenci98 kardeşimin sorduğu soruya ise;
Mescid-i Aksa’nın çevresinin mubarek kılındığını ayetten anlıyorum, mubarek olma nedenini ben “vahiyle” ilintisine bağlıyorum.
2:115’in “kıble” değişikliği ayetlerin bağlamıyla ilintilendiriyorum. Abdurrahman bey’le ayrıldığımız noktalardan biride budur.
Not: Abdurrahman bey, özelinize teşekkür ederek tepki vermiştim, ulaşmadıysa özür dileyip, tekrar teşekkür ederim.
Selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|