Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar,
İlk önce insanlığa nazil olan Allah’ın kelamını
anlamamız gerekir…
İlahi vahyi/Kur’an’ı anlamadan, bize/insanlığa ne
dediğini/ne demek istediğini açığa çıkarmadan nasıl oluyor da ““biz bu Kur’an’ı
anlayamıyoruz”” gerekçesini ileri sürerek tam manasıyla anlamış bir edayla “bugüne
hitap etmiyor nazil olduğu döneme has”mış mülahazasında bulunuluyor!?
Nasıl anlayabilirim demiyor da, anlaşılmıyor
diyorsan zaten bir yargıda bulunuyorsun demektir. İçeriğini/muradını anlayamadığın
şey hakkında da yargıda bulunmak körün yol tarif etmesine benzer.
Allah’ın mesajını belli bir döneme sıkıştırmak
haksızlık olmazmı!?…
Allah kullarıyla bir dönem iletişim kurdu şimdi
vazmı geçti!?…
Vahyi evrensellik içermiyorsa her dönem yine
yeniden nazil olması gerekmezmi!?...
İlahi kelamın lafsı/dili beşeridir ama manası
ilahidir. Lafsın beşeri olması ilahi kelamı anlamada köprüdür/yoldur. Bizimde vahyin
manasını/ne dediğini anlamak için bu köprüden/yoldan geçmemiz gerekmektedir. Bu
yol günümüze kadar oldukça zorlaşmışa benziyor fakat ilahi adalete bakın ki
yolu uzadıkça araçları yeniliyor. İlk dönemlerde mesafe kısaydı anlama zorluğu
çekilmiyordu ama imkânlar kısıtlıydı gelişme/eğitim düzeyi düşüktü. Şimdi de
mesafe uzun ama imkânlar oldukça geniş insanlık tekâmül ediyor tarihi tecrübe
bv. Anlam yelpazesi gün geçtikçe genişliyor. Her dönemin kendine has
avantaj-dezavantaj durumu var.
Kur’an’ı anlamama yada farklı anlama sorunu
metinden kaynaklı bir mesele değil, tamamen insan kaynaklıdır.
İnsanlar değişik kültürlere sahip oldukça, her
insanın samimiyeti, gayreti, hayata bakışı, genlerinden gelen özellikleri, yetiştiği
ortam, aldığı eğitim, kapasitesi, ilgi duyduğu konu vb… yaşam çeşitlilikleri farklı oldukça anlam
farklılığı da kaçınılmaz olacaktır.
Değişik anlamalar/yorumlar her toplumun
dinamiklerine göre o toplumun faydasına olması (toplumların kültürlerine/örflerine
ve gelişmelerine/kapasitelerine göre içtihat/farklı yorum zenginlik olması) gerekirken
görülmektedir ki bunun tam tersi olmuştur. Olması gereken farklı yorumlara (siyasi,
taassup ve mezhepsel) hastalık bulaşmıştır.
Eğer insan bir günü bir gününü tutmuyorsa, on-beş
yıl önceki gibi düşünmüyor ve gelişme gösteriyorsa bu tekâmül ediyor demektir. Bugünkü
duruma gelmek için geçmişi basamak olarak kullanan insan geçmişe sövmemeli ve
geçmişe kızıp geleceğe de küfretmemelidir.
Şimdi İslami geleneğe (klasik İslam anlayışına)
kızıp, onların yanlışlarını görüp bu din/Kitap anlaşılmaz diyerek hareket
edersek yanılgıya düşeriz, her çağın dinamikleri kendi şartları ve koşulları içerisinde
değerlendirmelidir. İfrat-tefrit dengesini doğru ayarlamak gerekiyor.
Selam ve dua ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Ben sizinle hukukumuza istinaden sorular kendi üzerime aldım,
Metinden kaynaklanan farklı anlamalara misaller:
1. üç temizlik mi? üç aybaşı mı?
2. Müteşabihleri "rasihler" bilir mi? Bilmez mi?
3. Ayaklar yıkanacak mı? Mesh mi edilecek?
Meramımı anlatacak kadar, misalleri çoğaltmam mümkün,
İbrahim kardeşim, Anlayan öznelerden kaynaklanan farklılıklar bir şekilde izah edebilir siniz?
Ya okuma farklılıklarından kaynaklanan farklılıklar?
İbrahim kardeşim, bir metne "seni doğru mu anladım?" diye sorul(a)maz, anlamın doğrulanması için başka şeylere ihtiyaç vardır. Bir metni "nasıl anlarım?" sorusu makul bir sorudur.
İbrahim kardeşim, Bir metin, çeviri ve "söِzlük aracılığıًyla", açıklamalarla anlaşılıyor ise, o metnin açık olmadığıً yaptıklarınızla onaylıyorsunuz demektir. Çünkü, bu, metni oya gibi işleyen kelime ve kavramları bilmediğiniz veya onlara yabancı olduğunuz anlamına gelir. Bu yapılanlar, metni "anlaşılır kılma" veya "anlaşılır hale getirme" çabalardır ve Kur'an' Kerim söِz konusu olduğunda takdire değer, asil çabalardır.
İbrahim kardeşim, "Allah bize daha sonraöğretir", "şimdi bilmiyoruz", "ilerde ilmimiz arttıkça kavrarız" gibi ifadeler metnin bir kaç okumada "kolayca" anlaşılmadığının veya anlamadًığımızın itirafdır.
İbrahim kardeşim, hatibin kastedmediği bir anlam, hatibe doğrulatmadan, onun adına anlaşılır kıldığıًmız şeyleri ve/veya "anlamadًığımızı" "anlaşılır hale getirdiğimizde" "anlamış mı oluyoruz?" Yoksa başka bir şey mi yapıyoruz?
İbrahim kardeşim, Vahyin her döِnem "inzali" mümkün değildir. Biz asla Kur'an' Kerim'i bize/bana iniyormuş gibi okuyamayız. Biz "inzal olunmuş bir vahyi" anlamak ve onun istediği gibi mü’min olmak durumundayız.
İbrahim kardeşim, "İlk anlayanöznelerin anlamadًığı" bir şeyi, benim anlamam mümkün değildir. Peyamberin(a.s) anlamadığı veya az anladığıً bir şeyi benim anlamam ve genişleyerek anlamam da mümkün değildir. Kur'an' Kerim metni anlayan ِöznelerce "yeni anlamlar üretilen" bir metin değildir. Bu "yeni kur'an'lar" demektir.
İbrahim kardeşim, ben metnin "muhtevası" söz konusu olduğu için bu başlığa müdahil oldum, Kadir kardeşimin sorusu ve sizin yaznızla birlikte "mahiyet" metni ortaya çıktı. İlköِnce "ma hiye(t)?" sorusuna cevab verilebilirse "muhteva"da konuşulabilir.
İbrahim kardeşim, sizinle olan hukukumuzu koruyarak ve "Sabırla, Hakkla" tavsiyeleşme emr-i ilahisince bu satırlar yazdım,
Allah(a.c) ilmimizi ziyade etsin
Selam ve dua ile,
Kardeşiniz rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Onlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever.
Bu ayeti, sağından veya solundan, önünden veya arkasından, tükrçe, ingilizce, arapça veya almanca FARKLI bir manada anlayabilir miyiz?
HAYIR.
Peki bu ayeti yaşayabiliyor ve çevremizdeki en yakınlarımıza yaşamaları için öneriyor muyuz.
Esas meselemiz budur. Haydi, darlıkta infak edelim. Yarın için biriktirdiğimiz bir parayı, yakın çevremizde darda kalmış, sıkıntı içindeki bir İNSANA Allah için verelim.
Ben şahsım adına zorlanıyorum, sizleri bilmem. Ondan sonra münazaraya devam edelim zekat manen arınmak mı, yoksa GERÇEĞİN tam ortasında YAŞAYABİLMEK mi?
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba
Kuran'in anlasilmasi hususunun iki farkli anlami uzerinde daha onceki yazimda durmustum. Asagida Kuran'in sozel anlasilmasi uzerine kisaca durmak istiyorum.
Yuzyillar oncesi bir doneme ait olan, birde bunun ustune tamamen yabanci bir kultur yapisi ve dil ile kayda gecmis bulunan metinler, dogal olarak uzerlerinde bilimsel calismalarin yapilmasini gerektirir. Bilimsel calismalar uzmanlari tarfindan, yasadigimiz ortamin bize sagladigi butun arac ve gerecleri geregince kullanarak yerine getirildiginde, artik bu metinler daha genis kitlelerin anlayabilecegi bir sekilde umuma sunulabilirler . Mukemmel sonuclarin ilk denemelerde mutlak bir sekilde elde edilememis olmasi basarisizlik degil gelisim surecidir. Bu metinler hakkinda yapilan kapali acik ifadelerini kesinlikle izah edici bulmuyorum. Bunlarin farkli anlamlarida cagristirabilecek ifadeler oldugunu dusunuyorum.
Bahis konusu olan Kuran metni 15 asir onceki bir ortamda sozel anlatimin yaziya donusturulmus seklidir. Yaziya donusturulmesini muteakip, yazimda kullanilan harflerin benzerlerinin noktalama suretiyle ayristirilmasi ve seslendirme amacli harekelenmesi sureci yasanmistir. Butun bu gelismeler surerken toplumsal yapi da normal ustu bir degisim yasamaktaydi. Kabilesel hayattan devletlesmeye ve ordanda suratli bir sekilde, bunyesinde cok farkli dilleri konusan milletleri icinde barindiran imparatorluk asamasina gecmekteydi.
Metnin ozelliklerinden degil, metne yaklasanlarin ozelliklerinden kaynaklanan farkli anlayis sekilleri yukaridaki surec icinde hizli bir sekilde artis gostermistir. Bu anlayis sekilleri iktidarlardan gordugu destek oraninda yayginlasarak ve sayisiz alt birimlerini artirarak gunumuze kadar gelmistir.
Bati dunyasinin musluman idareler uzerinde egemenlik kurmalarinin ardindan, cogunluguna batili ilahiyatcilarin sebeb oldugusorgulama sureci baslamistir. Uzun sure yalnizca aydin kesimlerin bir kisminin haberdar oldugu bilgiler gunumuzde buyuk bir kesime tasininca umuma acik bir bilgilenme ortami olusmustur. Mevcut kirik dokuk cevirilere ragmen metnin ozunu-mahiyyetini kavramis olan bu yeni nesil muhteva bilgisini buyuk bir hizla gerceklestirmektedir.
Bu alanda kendini ehil gorenlere dusen, asiriliklarin olusumuna engel olucu olumlu mudaheleleri yerine getirmektir. Bu metinlerin muhtevasinda ki mahiyyeti kavradigina inananlar tecrubelerini hicbir kapris yapmadan yansitmalidirlar.
Ayrica Hayrullah 41 kardesin ifadesindeki ozun anlasilmasi uzerinde gosterilmesi gereken hassasiyete katiliyorum. Muhtevanin belli bir onemlilik siralamasi mutlak olarak gereklidir.
Benim dusuncem daha nitelikli gelismeler icin, Kuran hakkindaki bilimsel calismalarin olusmasi yonunde hazirlik yapilmasinin gerekli oldugu yonundedir.Bunlarin yapilmasi icin de buyuk finans destegine ihtiyac vardir. Batili bilim adamlarinin yaptigi calismalari asabilmis calismalari gerceklestiremedigimiz gorunen bir gercektir. Musluman oldugu soylenen toplumlardaki idareler yalnizca kendi zihin yapilari ile uyusan cevreleri desteklemektedirler. Kuran’a uygun dusunen bilim adamlarimizin cok az sayida oldugu gercegi goz onunde tutulursa bu alanda acilen girisimlerin yapilmasigerektigi anlasilir. Ornegin Suleyman Ates gibi klasik arap diline vakif bir arkadasimiz olsaydi Kuran’in guzel bir tercumesini dilimize kazandirabilirdi.
Umumun ulasimina mumkun bir hale gelmis olan Kuran anlayisini sorumluluk olarak yuklenmis kucuk bir azinligiz, kendimizi duzenleme mecburiyetiyetimiz karsisinda vurdumduymazliktan vazgecmeliyiz. Bircok arkadas itiraz etsede evet kuran inanisimiz bize bu misyonu yuklemektedir. Televizyon karsisinda misir yiyerek cola icerek seyreder gibi Kuran izleyemeyiz. Kuran’i anlamaktaki amacimiz onun rehberligince bir yasam surdurmek, Hayrullah bu hususta dogru soyluyor.
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
baybora Yazdı:
selam,
İbrahim kardeşim,
Ben sizinle hukukumuza istinaden sorular kendi üzerime aldım,
Metinden kaynaklanan farklı anlamalara misaller:
1. üç temizlik mi? üç aybaşı
mı?
2. Müteşabihleri "rasihler" bilir mi? Bilmez mi?
3. Ayaklar yıkanacak mı? Mesh mi edilecek?
Meramımı anlatacak kadar,
misalleri çoğaltmam mümkün,
İbrahim kardeşim, Anlayan öznelerden kaynaklanan farklılıklar bir şekilde
izah edebilir siniz?
Ya okuma farklılıklarından
kaynaklanan farklılıklar?
Aleyküm selam sevgili
Rıdvan!
Her şeyden önce
samimiyetinize ve gayretinize şahit olan bir kardeşin olarak sana derin saygı
ve muhabbetlerimi sunarım.
Aslında ben sizin yazınıza
istinaden yazmadım, benim yazımda da dile getirmeye çalıştığım endişem,
Kur’an’ı indiği ortama hapsetme, günümüzde anlaşılamaz bir kitap konumuna
sokulmamasına yönelikti.
Benim bu kısa yazımdan
bukadar soru çıkarmı bilmiyorum… Ya sizin kadar meseleye vakıf olmayışımdan
yada bu yazıyı vesile ederek sorulmuş/sorulacak sorulara bir şekilde cevap
olsun/cevap aransın niyetiyle yazdığınızı düşünmekteyim… Olsun sorduğunuz
sorulara tam anlamıyla cevap verme yetkinliğini kendimde görmemekle beraber
size duyduğum derin muhabbettin ve sizin bana yönelttiğiniz soruların bende
uyandırdığı heyecanın cesaretiyle cevap vermeye gayret edeceğim.
Aslında çok akademik ve
oldukça uzun soluklu bir konu, sizin bu konular hakkında araştırmalarınız
olduğunu biliyorum, en kısa zamanda görüşmek ümidiyle sizden bu konuda oldukça
yararlanacağımı düşünüyorum.
Gerek 1,2 ve 3 madde
halinde sorduklarınız ve gerekse okuma farklılıkları olsun bu sorunlar metin
kaynaklı değil insan kaynaklıdır. Okuma farklılıklarının gerekçeleri çok
önemli, biri kureyiş lehçesine en uygun bu der… Biri cümle yapısına en uygun
imla bu der… Biri derki konu bütünlüğüne vurgu yapar… Biri derki sıyak-sıbak…
Biri derki muradı-ilahiye’ye en uygun bu… vs… vs…
Şimdi sizin önünüze bir
metin getirsem hiçbir imla kuralı olmayan, siz bazı kriterler koyarak ona bazı
imla kuralları koyar ve metne güzel bir mana verirsiniz. Bu verdiğiniz mana
sizin hayata ve eşyaya bakışınızı ve bir anlamda niyetinizin bir göstergesidir.
Hatırlarsınız dilimizde
halka mal olmuş bir cümle vardır “oku da adam ol baban gibi eşek olma”bir iyi birde marazlı iki yorum yapalım;
Marazlı kafa “oku da adam
ol, baban gibi eşek olma” şeklinde bir yaklaşım sergilerken.
İyimser yorum “oku da adam
ol baban gibi, eşek olma” şeklinde yorumlar.
Kur’an’a bakış da en iyimser
yorumla olmalıdır, gerekçemiz sağlam ve sağlıklı olmalıdır. Verdiğiniz
misallerden birini ele alarak gerekçemle birlikte ne anlıyorumu size taktim
edeyim;
“Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç ay hali boyunca
bekleyeceklerdir: Çünkü eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorlarsa, Allah'ın rahimlerinde
yarattıklarını gizlemeleri meşru değildir…” BAKARA:228
M ESED yorumu: Bu bekleme döneminin asıl amacı, muhtemel
hamileliğin ve bu suretle henüz doğmamış çocuğun ebeveyninin belirlenmesidir.
Ayrıca, bu yolla karı-kocaya kararlarını yeniden gözden geçirme fırsatı ve
böylece evliliği devam ettirebilme imkanı verilmiş olmaktadır. Bkz. ayrıca 65:1
ve ilgili not 2.
Bende aynı kanaatteyim“…Allah'ın rahimlerinde yarattıklarını gizlemeleri meşru
değildir…” ayetin kendi içerisindeki bu ifade gerekçesini de
beraber taşıyor. Bir gerekçede Kur’an bütünlüğü yada konulu bakış, yine merhum
M ESED’İN not düştüğü Talak suresi 1. Ayet
Tarih
boyunca (vahyin nazil olduğu ortamdan günümüze değin) metnin okuma problemleri
(okuma farkı) büyüyerek gelmiştir. Her bir yaklaşım/anlayış beraberinde dile
sorun çıkarmıştır. Buda bizim daha fazla gayretli olmamız gerektiğini zorunlu
kılıyor. Gayretli ve fıtratı temiz olanlar bundan (marazlı okumadan)
etkilenmeyeceklerdir, onlar hayatın gerçeklerini ve hayatın gerçeklerini
gösteren kitabımızı doğru okuyacaklarını ve neyi hangi gerekçeyle yaptıklarının
şuuru içerisinde neyi niye yaptıklarını iyi bilirler.
Samimi
halis niyetli, önemsemiş gerçeği bulmaya çabalıyor olanların yaklaşımıyla,
oturduğu yerden taklit eden hazırcı fazla kaygısı endişesi olmayanların
yaklaşımı bir olmaz. Kalbinde hastalık olanların metni okumaları da gerekçeleri
de niyetleri de hastalıklı olacaktır.
baybora Yazdı:
İbrahim kardeşim, bir metne "seni doğru mu anladım?"
diye sorul(a)maz, anlamın doğrulanması için başka şeylere ihtiyaç vardır. Bir metni "nasıl anlarım?" sorusu makul bir sorudur.
İşte bende onu diyorum
metni doğru-yanlış anlamanın kriteri metnin kendisi değil ona olan
yaklaşımdır/niyettir. İşte bende bu yüzden önceki yazımda “Kur’an’ı
anlamama yada farklı anlama sorunu metinden kaynaklı bir mesele değil, tamamen
insan kaynaklıdır” dedim.
Yazının devamı aşağıda…
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
baybora Yazdı:
İbrahim kardeşim, Bir metin, çeviri ve "söِzlük aracılığıًyla", açıklamalarla anlaşılıyor ise, o metnin açık olmadığıً yaptıklarınızla onaylıyorsunuz
demektir. Çünkü, bu, metni oya gibi işleyen kelime ve kavramları
bilmediğiniz veya onlara yabancı olduğunuz anlamına gelir. Bu yapılanlar,
metni "anlaşılır kılma" veya "anlaşılır hale getirme" çabalardır
ve Kur'an' Kerim söِz konusu olduğunda takdire
değer, asil çabalardır.
İbrahim kardeşim, "Allah bize daha sonraöğretir", "şimdi bilmiyoruz",
"ilerde ilmimiz arttıkça kavrarız" gibi ifadeler metnin bir kaç
okumada "kolayca" anlaşılmadığının veya anlamadًığımızın itirafdır.
Günümüz itibarıyla metni anlama
problemi olmadığını söylemek doğru olmasa gerek, ama bu anlama sorununu
metinden değil onun önüne yığılan engellerdendir. Bu engelleri de anacak Allah’tan
hayırlı ilim talep ederek aşabiliriz. Yine bir önceki iletimde değinmiştim “İlahi kelamın lafsı/dili beşeridir ama
manası ilahidir. Lafsın beşeri olması ilahi kelamı anlamada köprüdür/yoldur.
Bizimde vahyin manasını/ne dediğini anlamak için bu köprüden/yoldan geçmemiz
gerekmektedir. Bu yol günümüze kadar oldukça zorlaşmışa benziyor fakat ilahi
adalete bakın ki yolu uzadıkça araçları yeniliyor. İlk dönemlerde mesafe
kısaydı anlama zorluğu çekilmiyordu ama imkânlar kısıtlıydı gelişme/eğitim
düzeyi düşüktü. Şimdi de mesafe uzun ama imkânlar oldukça geniş insanlık
tekâmül ediyor tarihi tecrübe…” bunların yanı sıra keşfedilen yeni şeyler,
gelişen bilim ve teknoloji, insanların akıl birlikteliği vb… anlamada önümüzü
daha bir açacağa benziyor.
baybora Yazdı:
İbrahim kardeşim, hatibin kastedmediği bir anlam, hatibe
doğrulatmadan, onun adına anlaşılır kıldığıًmız şeyleri ve/veya "anlamadًığımızı"
"anlaşılır hale getirdiğimizde"
"anlamış mı oluyoruz?" Yoksa başka bir şey mi yapıyoruz?
İbrahim kardeşim, Vahyin her döِnem
"inzali" mümkün değildir. Biz asla Kur'an' Kerim'i bize/bana
iniyormuş gibi okuyamayız. Biz
"inzal olunmuş
bir vahyi" anlamak ve onun istediği gibi mü’min olmak durumundayız.
Benim Kur’an’ı anlama yöntemleri
konusunda ki görüşümü biliyorsun; ilk muhatapları ve uygulamaları, iniş zamanı
ve sebebi, indiği dönemin tarihi arkaplan, dili ve ondan sonraki süreci göz
önünde bulundurma konularındaki hassasiyetimi yeri ve zamanı geldikçe
vurgulamışımdır.
Yine benim sürekli
vurguladığım konulardan birde vahyin bize nazil olmadığı ve nazil olunan tarih
ve toplum üzerinden anlamamız doğrultusundadır.
baybora Yazdı:
İbrahim kardeşim, "İlk anlayanöznelerin anlamadًığı" bir şeyi, benim
anlamam mümkün değildir. Peyamberin(a.s) anlamadığı veya az anladığıً
bir şeyi
benim anlamam ve genişleyerek anlamam da mümkün değildir. Kur'an'
Kerim metni anlayan ِöznelerce "yeni
anlamlar üretilen" bir metin değildir. Bu "yeni kur'an'lar"
demektir.
Hiçbir yerde ben vahyi kendisine
nazil olan resulden daha iyi anlarım ve/veya birileri gelişme gösterir bizzat vahyi
kendi kalbine ilka edilenden daha iyi anlar iddiasında bulunmadım. Altını çizerek
söylüyorum hiçbir insan vahyi kendine inen resulden daha iyi anlayamaz!.
Ama şunu söyleye bilirim
vahiy nazil olduğu dönemde yaşayan bir insanla şimdi yaşayan ve ikisi
arasındaki tarih dilimlerinde yaşamış insanların kendi dönemlerinde kendi
koşulları içerisinde sonrakiler öncekilere göre öncekilerde sonrakilere göre
farklı avantaj ve dezavantajlara sahiptirler.
Vahye tanık olanlar bizzat
yaşadıkları için ne dediğini biliyorlardı ama sonucu bir bütünlük içerisinde neye
bağlayacağı konusunda bilgileri yoktu. Bu yüzden sahabeden sonra alimler
çıkmıştır.
Sonra gelenler usul
konusunda çalışmalar yaptılar, kelam, fıkıh, tefsir, hadis vb. ilimler
geliştirdiler.
Günümüze gelince hayata ve
olaylara bakışımız eskilere oranla çok farkı, hem eskilerin çalışmalarını
tetkik imkanına sahibiz hem de İslam’ı bir bütünlük içerisinde ele alma
imkanına sahibiz. İslam tarihi boyunca yaşamış alimlerin çalışmaları ve günümüz
insanının çalışmaları (buna oryantalistlerinki de dahil) bizler için büyük bir
avantajdır.
Yukarıda da vurguladığım
gibi “…hayatı ve hayata yön veren kitabımızı doğru okumanın olmazsa olmaz
koşulu halis niyet, büyük bir titizlikle çalışmak ve ehemmiyet göstermektir…”
Sonra inşallah devam
ederiz…
Selam ve dua ile
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
“Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç ay hali boyunca bekleyeceklerdir: Çünkü eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorlarsa, Allah'ın rahmetinden yarattıklarını gizlemeleri meşru değildir…” BAKARA:228
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
baybora Yazdı:
Selam
yazmı sildim "Türkçe karakter" sorunu yaşıyorum,
Bir şekilde
düzelmiyor. Yazdıklarımı ben bile anlamyorum. Yazının ulaştığı arkadaşlardan özür
diliyorum.
Selam ve dua
ile,
Rıdvan
Selamlar, sevgili Baybora (Rıdvan)’ın yazım karakterinden
kaynaklı bozulmadan dolayı düzelterek ben astım.
baybora Yazdı:
Selam,
İki kardeşimden de, "metinle ilgili bölümü" ısrarla
görmezlikten gelmelerini anlayamadığımı söylemeliyim. Öznelerden kaynaklanan
farklı anlamalar konusunda rahat yazarlarken, metnin kendisi söz konusu
olduğunda bazı şeyleri görmezden gelmelerini gerçekten anlayamıyorum.
Peygamber(a.s) vefatıyla, Kur'an'ın mushafa dönüştüğü
malumdur. Metnin yazı şeklinin iptidai olması ve kimi zaman farklı
okuyuşa müsait olması, okuyanla ilgilimidir? Metnin kendisiyle mi? Bu soru
cevaplanmalıdır.
"açık ve kapalı" metin nitelememde kışkırtıcı bir
dil kullandığımın farkındayım, bununla ilgili yeterince misal vermem mümkün.
Kardeşlerimin, bunu Kur'an'a yakıştıramadıklarını veya uygun
görmediklerini anlayışla karşılıyorum. İki kardeşime kalbi sevgi ve selamları
mı sunuyorum,
"tasavvur inşası" kanaatimi yineleyerek ve bir kaç şey
daha söyleyerek devam etmeyi uygun görüyorum.
1. "Kurucu metnin" onaylamadığı bir anlam doğru
değildir. Kurucu metin/Kur'an'ı Kerim, "Kelamullah"tır. Eğer murda-ı
ilahinin ne dediğine kulak verilecekse, o, doğru anlaşılmalıdır.
2. "Nasıl anlarım?" sorusunu makul bulduğumu
belirtmiştim. Çünkü bir metni anlamak söz konusu. Sözcüklerden,
Cümlelerden oluşan "dil"e ait bir şey.
3. Metnin ne söylediği mi önemlidir? Benim ne anladığım mı? bu
soruda cevapsız bırakılmamalıdır.
4. Bir ayet'i, "Nasıl anladığımızı" izah
edemediğimiz de "ne anladığımız" önemli midir?
5. "Yorumlarımın" hesabını vereceğim/hesaba çekileceğim
"ilkeler" yok mudur? Ne olsa gider mi? Ben yaptım oldunun önüne
nasıl geçilir?
Eğer bana bunları neden gündeme getiriyorsun deniyorsa,
"Ya ben söylemeyeyim de, öleyim
mi"
Selam ve dua ile,
Rıdvan
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz Yazdı:
"Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç ay hali boyunca bekleyeceklerdir: Çünkü eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorlarsa, Allah'ın rahmetinden yarattıklarını gizlemeleri meşru değildir..." BAKARA:228
Evet haklısınız yazım hatası olmuş. Allah razı olsun. Allah'ta sizin hatanızı düzeltsin.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma