Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ebukerem Yazdı:
peki o zaman sizi biraz bunalıma sokayim müsadenizle. girmeyecektim, yaşanmış gitmiş şeyler kişiler işim olmaz diyordum ama o kadar uzattınız ki o kadar yüceltiyorsunuz ki günah benden gitti :)
bu iki soruya fikr-i namusla cevap veriniz. hatırlatıyim bir panelde ulusalcıların ağa babası bir profesöre sorulmuş ve yüzü kıpkırmızı avurtları titrer bir şekilde öfke patlamasıyla "hain hain hainler, kimin tetikçisisiniz" naraları ile cevap vermeden terk etmiştir.
bildiğiniz gibi Mondros Mütarekesi 30 Ekim 1918 de "tek bir mermi atmadan suriyeyi fransızlara verip toroslara çekilen ve oradan Vahdettin'e "acil mütarekeyi yapınız yoksa Anadolu elden gider" telgrafını çeken YILDIRIM ORDULARI KOMUTANI M.Kemal" in bu geri manevrasından sonra imzalanmıştır. ( KONU İLE İLGİLİ TELGRAFIN ORJİNALİ VE DİĞER BELGELE RİÇİN BKZ. ŞAHBABA kitabı, MURATBARDAKÇI )
şimdi dikkat 1. soru 30 ekim 1918 - 19 mayıs 1919 yani 7 ay var di mi?
kahramanlar silalarını bırakıp teslim olduktan ve orduları dağıtıldıktan sonra nereye gider? 7 ay ne yapar ?
istanbula gider, pera da takılır ( M.KEMAL'in kendi beyanları ile) ?
ya da erzurum-kars-sivas bölgesinde muhtemel anadolu işgaline karşı FEVZİ PAŞA ve KARABEKİR PAŞA önderliğinde organize olmaya çalışan halkının arasına gider ve o örgütlenmeye katılır?
soru 2- İngilizler İstanbulu aralık 1918 de işgal ettiler mi? ettiler. ne zaman çıkıp gittiler istanbuldan.. hangi tarihte??
bu nasılk işgal bu neden TEK BİR MERMİ ATMADAN SESSİZCE ÇEKİP GİDİŞ? o tarihi bulun ve yorumunuzu yapın.
hep tavsiye ederim islamcılara tarikatçilere falan " İKİ SORU İLE YIKILACAK ŞEYLERİ DİN EDİNMEYİN, BİR GÜN BİRİ GELECEK O SORULARI SORACAK" derim.. aynısı her şey için geçerli.
lütfen olayı daha fazla uzatmayalım, yoksa daha da fazlaını çıkarırım ambardan yazık olur ağlayamaz duygulanamazsınız bayrak balon bayramlarında.
selam ile.
SAyın Ebu Kerem,
İşte şöyle kardeşim. Bu konuları böyle tartışalım. Getir bir mesele. Sor sorunu. Yoksa hatalarıyla, sevaplarıyla, Türk tarihinin en olumlu ve en büyük şahsiyetlerinden birini küçük düşürecek bir tağut ifadesini ahlaken kabul edemiyorum.
Bakın böyle sorularla eleştirebilirsiniz.
M.K. suriyede yaptığı doğrudur. Bundan dolayı da bir asker soruşturma geçirdiğini falan okumadım. O yıldırım ordularında ki askerler ve silahlar Anadolunun savunmasında lazım olacaktı. Orduyu lağvetmiş ve Silahları da İngilizlere falan vermemiştir.
Siz Lawrence of Arabia filmini seyrettinizmi. Araplar Lawrensin örgütlemesi ile Türkleri Akabe körfezinde arkadan vurdular. İngiliz Komutanı Allenby ile Suriyeyi işgal ettiler. Tabii M.K. durumu gördü. Halkı isyan etmiş, İngilizlerle birlikte Osmanlıya saldıran bir ülkeyi Türk askeri ile niye savunsun. Kendi vatandaşın seni tepeliyor. O askeri kırdırmanın manası ne ?
Olayı biliyorum. M.K. ile ilgili kaynaklarda bu konu ile ilgili düşüncesini de okudum. Askeri taktik ve strateji açısından doğru bir karardır.
Ha İstanbulda yedi ay ne yaptı. Murat Bardakçının ve Necip Fazılın eserlerinde okuduğum kadarıyla, düşüncesi Enver Paşa gibi Saraya damat olup, Sadrazam olmak ve bu şekilde faydalı olmaya çalışmaktı.
Ancak bu düşüncesini tahakkuk ettiremedi. Çünkü İstediği sultan, Son Halife Abdülmecid efendinin oğlunu seviyordu ve onunla evlendi.
Sadrazamlık düşüncesi olmayınca, milli mücadele çalışmalarına başladı. Bu arada gerek kendi çabaları, harbiye nezaretinin yardımı, gerekse Padişahın da yardımıyla bu Samsuna çıkma işi planlandı.
M.K. Samsuna çıkarken güya SAmsun ve çevresinde ki RUmlara sıkıntı çıkaran Türk eşkiyayı tedip için gidiyordu. TÜm Anadoludaki birliklere emir verme yetkisi istedi. Padişah ve harbiye nezareti kabul etti. Bir Damat Ferit mırın kırın etti. İngilizler kabul etmez diye. Ama onu da ikna ettiler. Ayrıca İngilizler de sorun çıkarmadı.
Bennetin ifadesiyle M.K ya izin Londranın onayıyla çıktı. Yani işi biliyorlardı. Bize bir şans verdiler anladığım kadarıyla. Ama öyle yardım falan etmediler.
İngilizler tavşana kaç , tazıya tutu oynadılar.
M.K SAmsuna çıktıktan sonra bazı tamimler falan yayınladı. TEpki gördü. İstanbula geri çağrıldı. Askerlikten istifa etti. BU olay, Padişah destekli, Harbiye destekli, Teşkilatı Mahsusa destekli bir olay olmasa , hangi yetki, hangi parayla milli mücadele yapıyorsun. Osmanlı paşaları hiçbir şey olmamış gibi onun emrine itaat ettiler. Yoksa tuttukları gibi İstanbula gönderirlerdi. Akıl var, mantık var.
Son konu ingilizler niye bir kurşun atmadan İstanbuldan çekip gitti.
ÇÜnkü savaşın galibi belliydi. Türkiye Yunana karşı kendini ıspatlamıştı. ÇÜnkü Rusyaya karşı Anadoluda sağlam bir devlete gerek vardı. Bu komünizm o zamanlar çok yeni bir şeydi ve İngiliz çıkarlarına çok aykırı bir şeye benziyordu.
Türkiye ile harp etmenin, İngiliz çıkarları açısından bir anlamı yoktu. Anadoluyu ingiliz düşmanı KOmünist Rusyaya karşı, ingiliz dostu bir yönetime bırakarak , Türkiyeden ayrıldılar. Olay bu kadar basittir.
Ama aynı ingiltere , Musul , Kerkük sözkonusu olunca dişlerini gösterecek, buraları Türkiyeye yar etmemek için elinden geleni yapacaktır.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
"tarım kişinin Allah'tan beklentisidir.Endüstri/teknoloji ise insanın kendi üretimidir.Yani tarımda malzeme ve üretim Allah'a aittir,dolayısıyla kişi haddini bilir ve sonucu Allah'tan bekler,tevekkül eder, azmaz,şükreder.Teknolojik üretimde ise malzeme Allah'a ait olsada (Bu bile değişime uğrar) üretim insana aittir,yani inisiyatif insandadır.Buda onu azdırır.Allah'a ihtiyacı olmadığı zannına kapılır,"ne oldum" delisi olur.Kendini müstağni görür.Ateizmin ve darwinizmin çıkış yıllarının endüstri devrimiyle zamanlama olarak aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir."
Müthiş bir tespit. Doğrudur. 18.yy'dan önce ne evrim, ne ateizm söz konusu değildi. 18.yy'dan önce felsefesinde evrimi anlatan hiç filozof olmadı. Hiçbir bilimadamı evrimden bahsetmedi. Ateizm hiç bilinmiyordu. Tüm insanlık tanrıya ya da tanrılara inanıyordu. Ne olduysa bu endüstri devrimi yüzünden oldu.
İşte bu yüzden, azmamak için, insanlık yalnızca tarıma yönelmelidir. Fabrikalar,atölyeler gibi üretim araçları ile üretilen ürünler Allah'a ait değildir. Tarım ürünlerine insanın müdahalesi mümkün değildir.Sonuç tümüyle Allah'a kalmıştır. Endüstri ürünlerine ise Allah karışmaz, kontrol insandadır.
__________________ Dinin bakış açısına göre,tüm bu fantastik harikulade evren,tüm bu karmakarışık şeyler, ancak, Tanrı’nın, insanların iyi ve kötü için çabasını gözlediği bir sahnedir.. Bu sahne,bu oyun için çok büyük!
"tarım kişinin Allah'tan beklentisidir.Endüstri/teknoloji ise insanın kendi üretimidir.Yani tarımda malzeme ve üretim Allah'a aittir,dolayısıyla kişi haddini bilir ve sonucu Allah'tan bekler,tevekkül eder, azmaz,şükreder.Teknolojik üretimde ise malzeme Allah'a ait olsada (Bu bile değişime uğrar) üretim insana aittir,yani inisiyatif insandadır.Buda onu azdırır.Allah'a ihtiyacı olmadığı zannına kapılır,"ne oldum" delisi olur.Kendini müstağni görür.Ateizmin ve darwinizmin çıkış yıllarının endüstri devrimiyle zamanlama olarak aynı döneme denk gelmesi tesadüf değildir."
Müthiş bir tespit. Doğrudur. 18.yy'dan önce ne evrim, ne ateizm söz konusu değildi. 18.yy'dan önce felsefesinde evrimi anlatan hiç filozof olmadı. Hiçbir bilimadamı evrimden bahsetmedi. Ateizm hiç bilinmiyordu. Tüm insanlık tanrıya ya da tanrılara inanıyordu. Ne olduysa bu endüstri devrimi yüzünden oldu.
İşte bu yüzden, azmamak için, insanlık yalnızca tarıma yönelmelidir. Fabrikalar,atölyeler gibi üretim araçları ile üretilen ürünler Allah'a ait değildir. Tarım ürünlerine insanın müdahalesi mümkün değildir.Sonuç tümüyle Allah'a kalmıştır. Endüstri ürünlerine ise Allah karışmaz, kontrol insandadır.
iki itirazım var müsadenizle:
1- ateizm insanlıkla beraber vardır, hiç bir dönemde kitlesel olamamıştır, aydınlanmadan sonra pozitivizm ile örtülü kabule dönüşmüştür. daha doğrusu Descartın açtığı yol ile hayat ikiye bölünmüştür : FİZİK ALEM ve METAFİZİK ALEM.. ardından gelenler bunu kiliseyi ranttan dışlamak için FİZİK DÜNYA İNSANLARINDIR, METAFİZİK DÜNYA KİLİSENİNDİR sistemine dönüştürmüşlerdir. bu algı kabul edildikten sonra ister tarım yap ister chip üret sonuç değişmez. kaldı ki batı tarımda da aynı süreci işletmiştir.
2- endüstri üretimi Allah'ın müdahalesinin dışındadır - haşa- TESBİHİ tamamlamamaktır, koparmaktır. ER-REZZAK ismini anlayamamaktır.
zaten hepsi varıp PROMETEUS a dayanır : " benim acılarım Zeus tahtından düşmedikçe bitmez "
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Hangi çağa baksanız hep bir ilerleme görürsünüz insan hayatını
kolaylaştıran ilerlemeler. Bunun yanında bazı ek zorluklar da ortaya
çıkmaz değil. Ancak gelen kolaylığın yanında bunların pek lafı bile
olmaz. Bazen şikayet dozu artsa da sonuçta hep kolaylık yeğlenir.
Ancak garip bir tezattır ki gelen kolaylıklara rağmen geçmişe de bir
özlem duyulur. Geçmişin hep daha erdirici olduğu düşünülür.
Duymuşsunuzdur ah şu zamanda yaşasaydım ne güzel olurdu. Yada ah
peygamber döneminde yaşasaydım ne güzel olurdu. Bende ondan taraf
olurdum.
Bu tip ifadeleri kullanan ve bunu tasvip edenlere tekrar
baktığınızda bir sorun karşısında o sorun o geçmişte olsaydı ne
yapardık Allah korusun. Bak, bugün teknoloji ilerledi hemen şıp diye
çözüyorlar. Yani söylem sahipleri ne o tarafatan vazgeçiyor nede
bugünlerinden.
Yanlışlık şuradadır; geçmişin yada geleceğin yada zamanlardan
herhangi bir kesitin hiçbir erdiriciliği yoktur. Zamanlarda önem
arzeden unutmamak, hatırda tutmaya çalışmak ve bağlılık vardır. Kişi
isterse peygamber döneminde yaşasın unuttuysa bağlanmadıysa boştur.
Uzay çağında yaşayıp da hatırda tutan, bağlanan asrı sadet devrinde
yaşayıp da unutanla asla kıyaslanamaz.
Teknoloji ve çağın insan erdiriciliği bakımından herhangi bir önemi
yoktur. Geçmişe duyulan özlemin tersine dünyayı başıboş bir başına
gidiyor zannına insanı düşüren de sahip olduğu teknoloji ve içinde
bulunduğu çağdır. Biz aya bile ayak basar, marsa da gider uzaydan
gelecek bir tehlikeyi de önleriz. Önleyin ne kadar güzel ancak bu söz
sahipleri Allahı gözardı etmişlerdir. Hesaba katmadıkları şeyler
önlerine çıkarıldıklarında sadece biz zalimlerdik demekten başka
sözleri olmaz.
Benim cep telefonum şu model. Şurdan bile çekiyor. Bende bir araba
var turbo bastı mı uçuyor. Allah Allah bendede lsd kocamaaan bir tv
var. Sohbetler buralara çekilmiş. ABD uydudan bakıyor adamın yedi
sülalesini sayıyor. Olsun bizde olmasa da sonuçta teknoloji ortak değer
ya…
Allahın yağmuru indirmesek haliniz nice olur ayetini hatırda
tutmayanlar. Susuzlukla karşılaşınca ”efenim bulut tohumlayacak
ekipmanımız var bulutu tohumlayacağız. Bulut olmazsa bulut yapacağız
yağmuru yağdıracağız”. Derken umudu Hakta arayanlar ellerini göğe
kaldırıp yağmur istiyorlar. Bu yağmur duası sonrası yağmur yağar mı
bilmem ama benim gözlerimden yaşlar yağmur olup akıyor. Dünyadayken
çaresizliği hissedip toptan duaya çıkmak Rabbe el açmak…
Teknoloji ilahının en büyük putu elektirik. Olmasaydı yaşanmazdı. Onsuz
asla olamazdı. Hayır Rabsiz asla olunamaz. Kendine ati diyen de dinsizi
de O’nsuz olamaz..
Peygamber döneminde olsaydım diye iç çekenler! İç çekmeyin, ne çağı
ne de teknolojiyi Rab edinmeyin. Kurana bağlı yaşayıp ölenden mesudu
yoktur.
Buradaki herkes katılır buna. Hasan Akçay "Allah'ın dini!" der başka şey demez ve tanımlar: Allah'ın dini = Kuran. Ebukerem Allah'ın Kuran'daki hükümleri der başka şey demez. Sonra? Gelin şu "Sonra?"yı bi cevaplayalım. Kuran'a bağlı yaşamamızı kim engelliyor?
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam hasan bey
Bir türlü anlaşamıyoruz sizle farklı dilleri konuşuyoruz sanırım,
ne olacak böyle?İngilizcemi yazışsak ne yapsak.;)
son yazınızda bana hinlik yapmayın demişsiniz.ŞAşırdım.. ne hinliği? neden çok eşli evliliği isteyeyim ki?Gerçek şu ki benim kişisel görüşüme göre çok eşli evlilik iğrenç ve sapkıncadır.
iki kız kardeşi bir arada nikahlamayın emri aynı anda nikah altına almayın anlamında değil.Ard arda nikahlamayın anlamında.birini boşayıp diğerini nikahlayamaz.Karınızı boşayıp peşinden baldızınızı nikahlayamazsınız.arada başka bir nikah daha olduktan sonra baldızla evlilik olabilir.aksi durumda karılarınızın kardeşleriyle evlenmek yasaklılar listesinde olurdu.
iki kız kardeşi bir arada nikahlamayın emrini ikisini aynı anda nikah altında bulundurmayın olarak anlarsak kardeş olmayan 2 kadın aynı anda tek adamın nikahı altında bulunabilir sonucu çıkar bu kaçınılmazdır. 100 kişiden 90nı benimle aynı akıl yürütme ve sonuca varır.iki kız kardeşi bir arada nikahlamayın emrine neden nikahlamayın sorusuna cevabı mevdudien verip çünkü zulümdür diyorsunuz.Ardından iki kız kardeşi aynı anda nikahlamak zulümse kardeş olmayan 2 kadını aynı anda nikahlamak hayli hayli zulümdür Allah zulüm etmez bu nedenle çok eşli evlilik haram diyorsunuz.
Buna kimseyi ikna edemezsiniz.Bence artık bu anlayıştan vaz geçin
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Buradaki herkes katılır buna. Hasan Akçay "Allah'ın dini!" der başka şey demez ve tanımlar: Allah'ın dini = Kuran. Ebukerem Allah'ın Kuran'daki hükümleri der başka şey demez. Sonra? Gelin şu "Sonra?"yı bi cevaplayalım. Kuran'a bağlı yaşamamızı kim engelliyor?
(4)Namazda Kurana imanın şartını (26:198-199) yerine getirmeyi?
(5)Güneş yılını yaşama geçirip av yasağını (5:1-95) Müslüman takvimine bağlamayı?
(6)Gıybetten uzak (49:12) durmamızı?
(7)Özgür irademizle oy (2:104) vermemizi?
Hangi tağutlar engelliyor Allah’ın Kuran’daki bu hükümlerini?
Sevgi ile,
Hasan Akçay
Hasan abim seni anlıyorum..Allahın emir ve önerileri piramitin en alt taşlarıdır..yani Kurandaki emirler bizlere birer ÖRNEKTİR..sanırım biz bu örnekliği görmüyor örnekden ders almıyor,ders çıkarmıyoruz..
Biz örnek olsun diye gelen hükümlerin örnekliğini gözardı ederek o örneklere sarılıyor ve çözümsüz kalıyoruz..
Devlet bile olmayan o zamanın kanunsuzlarını ve kanunsuzluğunu,Elçi kuranla yıkmış ve orada bir site devleti oluşturmuştu..
Zaman uzadı ve muamelat genişledi..bu durumda Kimileri Kuran artık köhne eski çağ kitabı oldu dedi..kimileride bunlara karşı koydu..
Bir türlü anlaşamıyoruz sizle farklı dilleri konuşuyoruz sanırım,
ne olacak böyle?İngilizcemi yazışsak ne yapsak.;)
son yazınızda bana hinlik yapmayın demişsiniz.ŞAşırdım.. ne hinliği? neden çok eşli evliliği isteyeyim ki?Gerçek şu ki benim kişisel görüşüme göre çok eşli evlilik iğrenç ve sapkıncadır.
iki kız kardeşi bir arada nikahlamayın emri aynı anda nikah altına almayın anlamında değil.Ard arda nikahlamayın anlamında.birini boşayıp diğerini nikahlayamaz.Karınızı boşayıp peşinden baldızınızı nikahlayamazsınız.arada başka bir nikah daha olduktan sonra baldızla evlilik olabilir.aksi durumda karılarınızın kardeşleriyle evlenmek yasaklılar listesinde olurdu.
iki kız kardeşi bir arada nikahlamayın emrini ikisini aynı anda nikah altında bulundurmayın olarak anlarsak kardeş olmayan 2 kadın aynı anda tek adamın nikahı altında bulunabilir sonucu çıkar bu kaçınılmazdır. 100 kişiden 90nı benimle aynı akıl yürütme ve sonuca varır.iki kız kardeşi bir arada nikahlamayın emrine neden nikahlamayın sorusuna cevabı mevdudien verip çünkü zulümdür diyorsunuz.Ardından iki kız kardeşi aynı anda nikahlamak zulümse kardeş olmayan 2 kadını aynı anda nikahlamak hayli hayli zulümdür Allah zulüm etmez bu nedenle çok eşli evlilik haram diyorsunuz.
Buna kimseyi ikna edemezsiniz.Bence artık bu anlayıştan vaz geçin
Merhaba savana hanımefendi. Konu: çok eşlilik zulüm mü değil mi. Bir adamın iki kız kardeşi cem etmesiyle ilgili ifadeye bu açıdan bakıyorum:
CEM ETMEK ikisini aynı anda eş edinmek demek. İfadeye bunun dışında anlamlar yüklemek onu anlamca çarpıtmak olur. İki kızkardeşi aynı anda eş edinmek çok eşli olmaktır. Haram olan bu. Çok eşlilik. Çok eşlilik haramdır. Demek ki haram edilmesi gerekecek kadar kötü bir şeydir; zulümdür.
İyi anlaşılsın diye bir de sordum: Allah bir adamın iki kızkardeşi bir arada eş almasını yani çok eşli olmasını neden haram kılıyor, çok eşlilik zulüm olduğu için mi ya da zulüm olmadığı için mi?
Sizden cevap istemiyorum, efendim; cevap belli. Belli olan başka bir şey: Allah asla zulmetmez; insanlara kendileri zulmeder(10:44).
Ebukerem yine ilk satırdan sonra yazını okumadım çünkü laik devleti tağut ilan ediyorsun. Evladım, laik devlete karşı olmak senin ne kadar hakkınsa ondan yana olmak ta benim o kadar hakkım. Ben senin başına kakmam o hakkı. Sen de benim başıma kakmıyacaksın.
Tağutluğu destekleyen bir tağut olduğumu öne sürüp beni tekfir ettiğin sürece seni okumam; seni muhatap almam. Önce bu faşist tavrını düzelt. Allah'ın o hükümlerine hangi tağutlar engel oluyor ondan sonra müzakere ederiz, Allah isterse.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma