Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İyi, 'âlâ, xoş, nîk, yahşi, veri veri guud... tamam da, bu ne doymaz mahluklar, o ne doyuramaz Rab! Binlerce yıldan beri o arapları açlıktan doyuran O merhametli Beyt'in Rabbi, ne zamana kadar çorak Mekke'yi doyuracak? Hiç mi bunlar doymayacak? Bu Beytin Rabbi Ka'bede tutsak mı kaldı? Merhameti/vicdanı binlerce yıldır Ka'be'nin kara taşına/duvarına yapıştı kaldı kurudu mu?
Bu bereketli Beyt'in Rabbi, bir kere baksa da görüverse şu ak babaların ölmesini beklediği, açlıktan (bulursa ve gücü de kalmışsa) ağzını hayvanın kıçına dayamış bir deri bir kemik çocukların yaşadığı Somali (hiç bir akşamında iftarı olmayan kesintisiz oruç ülkesi), Etopya, Eritre vs Ezrail'in/açlığın cirit attığı can pazarı topraklara da Baba İbrahim Halilini ve yoluna canını kurban vermekten tereddüt etmemiş Çocuk İsmail'ini diriltip gönderse, onlara bir kere daha Mübarek Beytini konduracakları yeri gösterse, Beytini oraya kondurtsa, şu ticârî, Dînî haccı oraya taşıtsa, bir kaç yıl da onları "at'amehum min cû'in ve âmenehum min xavf) etse olmaz mı!?
Hani hep Allah'ın dilediği...
Hep O'nun istediği...
diyorsun ya!
Bu benim cevap vermemi gerektiren bir eleştiri değil çünkü itirazınız benim de itirazımdır. Meramım iyi anlaşılsın diye bir benzetme yapayım:
İsa'nın doğum yeri, Betlehem imiş. Mekke'liler haccı nasıl istismar ediyorsa Betlehem'liler de onu istismar ediyor.
Bakın, siz Mekke'liler hakkındaki itirazî sorularınızı Betlehem'liler hakkında da sorabilirsiniz. Ve o itirazınız da benim itirazım olur; cevaplamam gereken bir eleştiri olmaz.
Cevap vermem gereken bir eleştiri yapın lütfen. Öreğin deyin ki "Hasan kardeş! Hac konusundaki Kuranî kanıtlarınız doğru değil." Ve çürütün o kanıtları.
Deyin ki "İsa Betlehem'de doğmamıştır." Ve çürütün onun Betlehem'de doğduğu lehindeki kanıtları.
*
Hocam, bir de ricam olacak "واذنفيالناسبالحج" hakkında. Bu buyruğun anlamı nedir; "İnsanları hacca çağır!" mı ya da "hac ile çağır!" mı?
Eğer doğru anlam "HAC ile çağır!" ise HAC amaç değil, vesiledir. Yani "Hac (vesilesi) ile çağır!" Öyleyse buyruğun muhatabı insanları hangi şeye çağıracak?
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Keşke dediğin gibi olsa da iyiliğe vesile olsalar.Eşiyle bir kişinin hac parası en az 15.000 TL.Bu ülke şartlarında milyonların ihtiyaç duyduğu servet sayılabilecek bir miktar.Evde evlenecek evlatlarına verilmesi gereken bu para "Arabın" daha çok şımartılmasına vesile kılınıyor maalesef.Nerede iyilik?
Uzun yıllar otobüsle şehirlerarası yolculuk yapmak zorunda olan birisi olarak mevcut namaz ritüeli beni resmen çıldırtırdı.Hangi birine yetişeceğimi düşünmekten işime gücüme veremezdim kendimi.Hayatı paramparça eden bu eylemin iyiliğide ciddi anlamda tartışmalıdır.
Sadece açlığa indirgenmiş oruç,ikiyüzlü 40 ta 1 zekat vs.vs.Araki iyilik bulasın..!
Eðer doðru anlam "HAC ile çaðýr!" ise HAC amaç deðil, vesiledir. Yani "Hac (vesilesi) ile çaðýr!" Öyleyse buyruðun muhatabý insanlarý hangi þeye çaðýracak?
Teþekkür ederim,
Hasan Akçay
Selam sevgili hasakcay,
Hic dusundunuz mu daha once.. Neden ilk uc buyuk din ayni bolgeyi kutsal kilar da, birtek en son gelen din farkli bolgeyi kutsal kilar? Bunlarin hepsi, ayni Allah'in dinidir. Keza peygamberleri de ayni Allah'in peygamberidir.
Tekele alinmis ibadet de mi hicbir sey cagristirmaz bize? Allah yoksul doyurmayi, belli bir tekele mi atfetmistir? Olamaz. Allah adildir.
Insanlari neye cagirdigi aslinda cok acik.(Bir onceki sayfadaki mesajimda belki okumadiniz veya degerlendirmeye gerek duymadiniz bahsetmisim)
Hac sadece bir binayi tavaf, seytani taslamak ve kurban kesmek degildir.Gunumuzde peygamber yasamadigindan, peygambere gitmek de degildir. Ihtiyaciniz yok, cunku inanciniz var.
Insanlari, sizin bir onceki mesajinizda, en alta koydugunuz resimdeki goruntunun olusmamasi icin cagiriyor. Ama Muhammed yok artik,o da bizler gibi insandi yasadi ve oldu.
Kisinin maksadi Allah yoluna kurban bogazlamaksa,Allah'in emri uzerine hayatini insa etmekse, bunu Afrika'da da yapar baska yerde de.. Insan dunyayi da tavaf edebilir. Bunu yaparken de tebligini yapabilir.
Yani lafin kisasi; Dunyada tek yoksul ve ac olanlarin doyurulacagi yer Mekke civari degildir.
Bakin ne guzel yazmissiniz detayli makalenizde; demissiniz ki eli kesik cocuklar dilencilik yapiyorlardi bir bolgede. Siz orada(hac yolculugunuzda) cocuklarin agzini, hayvanin bir tarafina dayayip, beslenme eylemi icra ettigini gordunuz mu? Temiz su icemediklerini gordunuz mu?
Hic sanmam..
Oysa neye cagirdigi gayet asikar Allah'in.. Isa'yi Betlehem'de yeniden dogurtmaya da gerek yok.
Muhammed'in mezari,veya o mezari ziyaret edis veya Kabe, o resimdeki cocugu doyuruyor, temiz icecek su sagliyor mu?
Butun mesele burada, bu cevapta..
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Merhaba. Abdurrahman hocamız anlayacaktır; benim sorum başka. واذنفيالناسب ال حج. İbrahim nebiye Allah'ın buyruğu "İnsanlar içinde o haccı duyur!" mu ya da "İnsanlar içinde o hac İLEduyur!" mu?
Buradaki HAC kelimesinin önünde, İngilizcedeki "the"nın işini gören EL takısı var: THE x. İnsanlar o "x"in ne olduğunu zaten biliyor.
Eğer "واذنفيالناسب ال حج"in doğru anlamı "İnsanlar içinde o hac İLE duyur!" ise ayette geçen o HAC "ticarî hac"dır çünkü ekime elverişsiz o vadide zaten ticaret yapılıyor; PAZARLIK nedir biliniyor.
Bilinmeyen "dinî hac"dır. Allah "Ticarî hac vesilesiyle dinî haccı duyur! Ticarî hac için gelenler dinî haccın farz olduğunu da bilsinler!" mi diyor? Amacım bunu öğrenmek.
Kastedilenin bu olduğunu açıklayanlar oldu. Doğruysa Abdurrahman hocama doğrulatmak isterim. Çünkü ona inanıyorum.
Merhaba. Abdurrahman hocamız anlayacaktır; benim sorum başka. واذنفيالناسب ال حج. İbrahim nebiye Allah'ın buyruğu "İnsanlar içinde o haccı duyur!" mu ya da "İnsanlar içinde o hac İLEduyur!" mu?
Tekrarlamak zorundayım ki; bu çağrı İbrahim Nebi'ye değil de Muhammed Resul'e yapılmış bir çağrıdır ve bundan da hiç kuşkum yoktur. En önemli delili de Tevbe 3: "Allah ve/dolayısıyla Resulü'nden insanlara büyük hac günü (yapılmış) bir anons: ..."
"hac ile" çevirisinin doğru olabileceğine ihtimal vermiyorum. Genelde ya "insanların içinde Hacc'ı ilan et!" yada "İnsanları hacca çağır!" diye çeviriyorlar ki, bana göre birincisi ikincisine nazaran daha doğrudur. Ancak ben bunların ikisini de yanlış buluyorum.
Hac 27'deki sözünü ettiğüiniz ifadeyi ben şöyle çeviriyorum:
Ve Hac'ta, insanların arasında anons et: ...yararlarına olacakları görmeleri için sana .... gelsinler!..."
Bence (ki bu sadece benim görüşüm değil, bu görüşte olan müfessirler de var) El-Hacc'in başındaki BE cer harfi FÎ anlamınadır. Şu örnekte olduğu gibi:
Vulide Muhammedun fî rabî'il-evveli bi Mekkete: Muhammed Rabi'u-l-evvel'de Mekke'de doğdu.
Merhaba. Abdurrahman hocamız anlayacaktır; benim sorum başka. واذنفيالناسب ال حج. İbrahim nebiye Allah'ın buyruğu "İnsanlar içinde o haccı duyur!" mu ya da "İnsanlar içinde o hac İLEduyur!" mu?
Tekrarlamak zorundayım ki; bu çağrı İbrahim Nebi'ye değil de Muhammed Resul'e yapılmış bir çağrıdır ve bundan da hiç kuşkum yoktur. En önemli delili de Tevbe 3: "Allah ve/dolayısıyla Resulü'nden insanlara büyük hac günü (yapılmış) bir anons: ..."
"hac ile" çevirisinin doğru olabileceğine ihtimal vermiyorum. Genelde ya "insanların içinde Hacc'ı ilan et!" yada "İnsanları hacca çağır!" diye çeviriyorlar ki, bana göre birincisi ikincisine nazaran daha doğrudur. Ancak ben bunların ikisini de yanlış buluyorum.
Hac 27'deki sözünü ettiğüiniz ifadeyi ben şöyle çeviriyorum:
Ve Hac'ta, insanların arasında anons et: ...yararlarına olacakları görmeleri için sana .... gelsinler!..."
Bence (ki bu sadece benim görüşüm değil, bu görüşte olan müfessirler de var) El-Hacc'in başındaki BE cer harfi FÎ anlamınadır. Şu örnekte olduğu gibi:
Vulide Muhammedun fî rabî'ul-evveli bi Mekkete: Muhammed Rabi'u-l-evvel'de Mekke'de doğdu.
Muhabbetle.
Teşekkür ederim. Cevabınız: واذنفيالناسب ال حج "Ve Hac'ta, insanların arasında anons et!" anlamına geliyor; "...yararlarına olacakları görmeleri için sana .... gelsinler!..."
Ama hacda değil o hacda, ب ال حج. İbrahim nebinin halkı anılan haccı biliyor, demek bu. İçinde oturdukları ekime elverişsiz vadide tarım imkanı yok; o kapı kapalı. Allah onlara kevnî anlamda başka bir kapı açmış: ticaret, panayır = ticarî hac. O kapıyı kullanıyor, biliyorlar.
Ayrıca, buradaki اذن, Tevbe 3'teki "اذان"un fiil halidir; "Anons et!"ten çok "İhtar et! Uyar onları ki şu şu şu yapılsın!" anlamını dile getiriyor.
Tevbe 2: Yeryüzünde dört ay daha dolaşsınlar ve bilsinler ki Allah'ı aciz bırakamazlar. Tevbe 3: Allah ve O'nun elçisi müşriklerle anlaşmaz! Tevbe etsinler! Hac 27: Yaya olarak ya da uzun yollar kateden develerin sırtında gelsinler!
Basit bir ticaret değil insanlara ihtar edilen. Dinî bir yükümlülük. "Yoksa!" Yoksa günaha batarlar; hesaba çekilirler.
*
Buyruğun muhatabı kim? Bunu daha önce müzakere ettik. Siz muhatabın Muhammed Resul olduğuna inanıyorsunuz. Kanıtınız ise, şimdi yine ortaya koyduğunuz üzere, Tevbe 3: "Allah ve/dolayısıyla Resulü'nden insanlara büyük hac günü (yapılmış) bir anons."
Ama bence Allah Tevbe 3'te ve Hac 27'de aynı nebiye seslenmiyor; Tevbe 3'te Muhammed'e, Hac 27'de ise İbrahim'e sesleniyor.
Benim kanıtım, Hac 27'nin siyakı. Allah orada "واذبوانالابراهيممكانالبيت, İbrahim'e o evin yerini gösterdik," dedikten sonra muhatabına yani İbrahim'e şunları buyuruyor:
Bana ortak koşma! Evimi kalabalıklar için, orada bulunup rüku ve secdeye varanlar için temizle.
Ve bundan hemen sonra yani Hac 27'de Allah, Hac 26'da başlattığı buyruklarına devamla, "İnsanlara o hacda ihtar et!" diyor. Arada, muhatabın değiştiğine dair, hiç bir ip ucu yok.
HAC konusundaki çalışmam hâlâ yazım aşamasında. Anlaşılan orada Tevbe 3'ü ayrıntılı bir şekilde anlatmama ihtiyaç var. Tevbe 3'ün Fetih 27 ile birlikte okunması gerekir:
Fetih 27: "Andolsun ki Allah, elçisinin o düşünü doğru çıkardı. Allah isterse başınızı tıraş etmiş, saçınızı kısaltmış olarak ve güven içinde elbet Mescid-i Harâm'a gireceksiniz..."
Başın tıraş edilmesi Bakara 196'da belirtildiği üzere bağışlanan hayvan, yerine ulaştığında bir bakıma "İşlem tamam!" anlamında verilen tekmildir. Hacılar ondan sonra Mescid-i Harâm'a giriyor veifade tavafını yerine getiriyorlar.
Tevbe 3'te anlatılan işte o. İnananlar güven içinde hac yapma imkanına kavuşmuş, Yüce Allah nebisinin o konudaki düşünü doğru çıkarmıştır. Muhammed nebinin ve arkadaşlarının ikinci yasak dolunayın başında yaptıkları hacca atıf var Tevbe 3'te, ki İbrahim nebiye "İnsanlara o hacda ihtar et!" denerek farz kılınmıştır.
Bunu konusu HAC olan çalışmamda daha ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalışacağım, Allah isterse.
[Cevabınız: واذنفيالناسب ال حج "Ve Hac'ta, insanların arasında anons et!" anlamına geliyor; "...yararlarına olacakları görmeleri için sana .... gelsinler!..."
Teşekkür ederim.
Buyruğun muhatabı kim? Bunu daha önce müzakere ettik. Siz muhatabın Muhammed Resul olduğuna inanıyorsunuz. Kanıtınız ise, şimdi yine ortaya koyduğunuz üzere, Tevbe 3: "Allah ve/dolayısıyla Resulü'nden insanlara büyük hac günü (yapılmış) bir anons.
Ama bence Allah Tevbe 3'te ve Hac 27'de aynı nebiye seslenmiyor; Tevbe 3'te Muhammed'e, Hac 27'de ise İbrahim'e sesleniyor.
Benim kanıtım, Hac 27'nin siyakı. Allah orada "واذبوانالابراهيممكانالبيت, İbrahim'e o evin yerini gösterdik," dedikten sonra muhatabına yani İbrahim'e şunları buyuruyor:
Bana ortak koşma! Evimi kalabalıklar için, orada bulunup rüku ve secdeye varanlar için temizle.
Ve bundan hemen sonra yani Hac 27'de Allah, Hac 26'da başlattığı buyruklarına devamla, "İnsanlar içinde haccı duyur!" diyor. Arada, muhatabın değiştiğine dair, hiç bir ip ucu yok.
Mekke'deki Ka'be dedikleri evin yapımını İbrahim'e maletmek için ayetlerin manasını amaçlarına uygun çarpıtmışlar. Bu bir gereçek. Bunu aşağıda göstereceğim.
Madem 27'nin siyakı dediniz ve muhatabın İbrahim olduğuna 26'yı delil getirdiniz, 26'nın da siyakı olan ve muhatabı kesinlikle İbrahim değil Muhammad olan 25'ten alalım ve 25-26-27. ayetlerde çeviride yaptıkları çapıtmayı önce düzeltelim.
25: O kafirler ki hem Allah Yolu'ndan hem Mescidi Haram (Mekke)den uzaklaştırıyorlar. Halbuki onu biz mukîm ve müsafir ayırımı yapmaksızın her kes için eşit yaptık ve kim orada bir sapıklık ve bir zulüm tasarlarsa ona acı bir azap tattıracağız.
26: Ve biz İbrahim'e Beyt'te, "bana hiç bir şeyi ortak yapma, beytimi kastedip gelenlere, içinde mukim olup gereği gibi itaat edeceklere temiz tut" diye yer verdik.
27: (Ey Muhammed) sen de halkın içinde, Hac'da seslen/duyur: Gerek yayan olarak gerek her incelmiş develere binili olarak dört bir yandan sana gelsinler. 28: Ki kendileri için yararlı olanı gözleriyle görsünler...
Konu devam ediyor bir kaç ayet daha.
Evet, görüldüğü gibi buyruk Allah'n Resulü Muhammed'e, İbrahim'e değil. İbrahim'e, insanların çağrıldığı Bu Beyt'in içinde, Allah'a hiç bir şekilde şirk koşmamak suretiyle Beytini arı duru tertemiz tutma/kirletmeme görevi verilmiş. İbrahim'in örnekliği söz konunusu yapılmış.
26. ayette "bevve'né li", "mekân" ile birlikte "yer verdik" şeklinde mana verdik.
bevvee li: (birine bir yerde) kalacak yer vermek, yer hazırlamak, misâfir etmek, ağarlamak. Bevvee mekânen: Bir yere yerleşmek/yerleştirmek.
Anlaşılan İbrahim, Muhammed Resul'e verilen Bet'in/Nübübüvvet evinin çok önemli bir konuğudur. Bu evin baş köşesinde O'na yer yapılmış...
Bevve li", (birine bir yerde) kalacak yer vermek. Bevvee mekânen, bir yere yerleşmek.
Yani, "İbrahim'e o evin yerini gösterdik" çevirisi sapkın bir çeviridir. Bunun böyle olduğunu "bevvee" filinin geçtiği ayetlere muracaat eder bakarsanız siz de bana hak vereceksiniz umarım. Gerçi daha önceleri de yazdıydım amma...!
Elmalılı Hamdi Yazır'n meâlinden İlgili bazı âyet numaralarını ve ve ilgili kelimenin anlamını vermekle yetiniyorum. İlgilenen arkadaşlar baka bilirler.
Hocam, yukardaki açıklamanızı okudum. Kelimelerin lafzî anlamlarını dışlayıp onlara kendi yüklediğiniz anlamları esas alıyorsunuz.
Olmaz öyle şey. Keyfîlik bu. Kuran, beşerin keyfine mecbur değil. Örneğin O EV "ev"dir; sistem değil; MESCİD-İ HARÂM "mescid"dir; Mekke değil.
Hac 25'teki Mescid-i Harâm İbrahim nebinin avluya taşan cemaatinin mescididir. Bunu HAC konulu çalışmamda ve KABE başlıklı makalemde anlatmaya çalıştım. Hac 25'te muhatap yine İbrahim nebi.
Hac 27'deki "بوانا"yer gösterdik demek, tamam. Ama "Üzerine ev yapılacakyer gösterdik," te denebilir. Ya da "Allah İbrahim nebiyi o evine imam olarak yerleştirdi," denebilir. Çünkü kevnî anlamda her şeyi Allah yapar.
Olabilir; "بوانا "nın böyle algılanması da yanlışsa DÜZELTİLİR. Ama "o evi"n SİSTEM diye, "Mescid-i Harâm"ın MEKKE diye çarpıtılması nasıl düzeltilir?
Hocam, yukardaki açýklamanýzý okudum. Kelimelerin lafzî anlamlarýný dýþlayp onlara kendi yüklediðiniz anlamlarý esas alýyorsunuz. Olmaz öyle þey. Keyfîlik bu. Kuran, beþerin keyfine mecbur deðil.
Örneðin MESCÝD-Ý HARÂM "Mescid-i Harâm"dýr. Hac 25'teki Mescid-i Harâm Ýbrahim nebinin avluya taþan cemaatinin mescididir. Bunu HAC konulu çalýþmamda ve KABE baþlýklý makalemde anlatmaya çalýþtým. Muhatap yine Ýbrahim nebi.
KABE baþlýklý makaleyi týklayanlarýn sayýsý 1 000 (bin)e yaklaþtý. Anlaþan, sizin çarpýtmalarýnýzdan bunalanlar onu okuyor. Lütfen!
Sevgi ile
Hasan Akçay
Selam sevgili hasakcay,
Bakin kelimelerin lafzi anlami degistirilmiyor aslinda.. Siz Kabe'yi yapanin Ibrahim olduguna adiniz kadar emin oldugunuz icin, ayetler farklilasiyor. Dogru sozlu olmak gerekirse, siz de kelimelere lafzi anlam yukluyorsunuz kendi sahsinizda ama Allah hata kabul etmiyor. Tipki Bekke'deki ev derken dil surcmesi olmadigi gibi..
Bakin ben sizin gibi dusunuyorum su an icin, ama gene Kabe'nin yapimi Ibrahim'e baglanmiyor.
Hac 27 siyaki'ni da alsaniz o ayette gosterilen Kabe degildir. Ben mesajimda yazmistim ama siz gormediniz sanirim.(uzun mesajimda)
Niye degildir?
Hac 25 fetihden oncesini anlatiyor.Maide suresi henuz inmedi. Inanmislar Mescid-i Haram'a girememektedir. Bir problem var yani.. Dolayisiyla Muhammed ve kavmi hac yapamaz. Niye yapamaz? Kabe putlarla dolu. Niye dolu? Cunku henuz fethedilmedi.
fethedilmemis Mekke'de tam teslim
olmuslar ve Muhammed, biri sadece Allah'a dua ederken , oteki(musrikler) El-Ilah
ve kizlarina dua eder sekilde yanyana ibadet yapamaz. Bu mumkun degil..
Yok efendim bu ticari hactir derseniz , o da uymuyor. Maide doneminde yapilmis anlasma sayesinde , Muhammed kavmi dogdugu topraklara hicretten sonra ziyaret amacli gelebiliyor. Ondan oncesi musrikler problem yaratiyor.
Savasmanin yasak oldugu haram aylarda, Kabe civarina gelenler, buyuk olasilikla 40 yil, 50 yil boyunca hep savas uzre olan(bir bahane yaratip) diger Arap kabileleri..
Muhammed ve kavminin, ticari hacca gelebilecek denli bir hukuklari olsa Mekkelilerle, zaten hicret etmelerine gerek kalmazdi, zulum yasamazlardi.
Bu yuzden Bekke'deki ev, Mekke'deki Kabe ve civari degil. Bu yuzden Bekke bir dil surcmesi degil.
Bakin Kuran sizi burda yanlisliyor ayetle.. Sizin ispatiniz Hac/27..
Hac 27/ bir hikaye anlatircasina evden bahsediyor. Ibrahim'in Kabe'yi yaptigini anlatmiyor.
Uzun mesajimda size yazdim; 27 ve sonrasini okursaniz Hac/34 un ileri surdugunuz dusunceyi curuttugunu goreceksiniz.
Her ummet icin diye basliyor 34.. 27'de anlattigi evin varligina karsilik 34'de de bu evin Kabe olmadigini acikca ima ediyor Allah..
Siz Mescid-i haram kelimesi gecen Hac/25'in ardindan, Ibrahim misali anlatilmaya basladigindan, Kabe'yi Ibrahim'in yaptigini saniyorsunuz.
Halbuki Hac/34 sizi yanlisliyor. Nasil yanlisliyor? Hac/34 muhataplarin farkli oldugu, farkli yerlerde kurban kestikleri hatta farkli tarzda kestiklerini de anlatiliyor.
Siz simdi, Allah her ummete farkli yerlerde kurban kestirdigini soyledigi halde, israrla Ibrahim'i Kabe'de kurban kesmis olarak lanse ediyorsunuz.Buna deliliniz nedir?
Allah her ummet icin farkli bir zaman, yer, usul belirledigini soyluyor zaten. Bundan dolayi Ibrahim'e yonelik Ev'in farkli bir yerde olduguna isaret ediyor.
Ummet nedir? Bir peygamber'e inanan topluluktur.
Bu yuzden Kabe'yi yapan Ibrahim degildir.
HAC/34'u Arapca olarak irdeleyemem bilgim yok. Belki sevgili haktansapmaz yardimci olabilir, eger Turkce cevirisinde bir meal ceviri hatasi varsa..
Muhammed Esed/HAC34/36 Bunun gibi, [Bize inanan] her ümmet için kurban kesmeyi bir kulluk
eylemi olarak öngördük ki, [bu amaçla,] (50) kendilerine rızık olarak
sağladığımız hayvanları keserken Allah'ın ismini ansınlar. Ve [her
zaman akıllarında tutsunlar ki:] Sizin tanrınız Tek bir Tanrı'dır;
öyleyse bütün varlığınızla kendinizi O'na teslim edin.Ve sen de [ey
Peygamber,] tüm iyi yürekli, alçak gönüllü kimseleri [Allah'ın
hoşnutluğuyla] müjdele.
Hayvanların kurban edilmesine gelince, Biz bunu sizin için Allah
tarafından konulmuş simgelerden (52) biri olarak öngördük ki bunda
sizin için [nice] yararlar vardır. Öyleyse artık, [kurban edilmek
üzere] sıraya dizildiklerinde onların üzerinde Allah'ın ismini anın; ve
cansız olarak yere serildiklerinde onların etinden (53) kendiniz de
yiyin; kendi nasibiyle yetinip istemeyen kimseyi de, istemek zorunda
kalan kimseyi de (onunla) doyurun. Biz, işte bu amaçla (54) onları (55)
sizin yararınıza sunuyoruz ki şükredesiniz.
52 47. notu isaret ediyor. 47 - Lafzen, "Allah'ın simgeleri (şe‘âir)". Bu anlam örgüsü
içinde, hacda yerine getirilmesi ya da gözetilmesi gereken edimsel ve
biçimsel yükümlülüklere işaret eden bir ifade (bkz. 5:2 hk. 4. notun
ikinci yarısı). Hac'la ilgili erkan ya da yükümlülüklerin simgesel
karakterine ilişkin bu atıf inanan kişinin dikkatini bu yükümlülüklerin
manevî anlam ve önemine çekmek ve onu, bu tür unsurları putperestçe bir
düşüncesizlik içinde birer fetiş haline sokmaması yönünde uyarmak
içindir. Bazı müfessirlerin, "simgeler (şe‘âir)"den kasdın, burada,
özellikle kurbanlık hayvanlar ve onların kurban edilme usulü olduğu
yolundaki görüşleri metnin anlam akışına pek uymamaktadır. Taberî'nin
bu ve bundan sonraki ayete ilişkin açıklamasında belirttiği gibi,
şe‘âir terimi hacla ilgili bütün edimsel ve biçimsel yükümlülükleri,
usul ve kaideleri ve yerleri (mekanları) içine almaktadır (ve
dolayısıyla, hepsi de simgesel mahiyet taşıyan bu unsurların herhangi
biriyle sınırlandırılamaz).
YNO/HAC/34 Biz her ümmet için bir kurbanlık hayvan kesme zamanı/kurbanlık hayvan
kesme yeri/kurbanlık hayvan kesme tarzı belirledik ki, kendilerine
rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üstüne Allah'ın ismini
ansınlar. Sizin tanrınız bir tek tanrıdır; o halde yalnız O'na teslim
olun. Alçak gönüllü, saygılı kişileri muştula.
Elmalili/ HAC/34 Her ümmet için Allah'ın kendierine rızık olarak verdiği kurbanlık
hayvanların üzerine (Allah'ın) adını ansınlar diye bir mabed
yapmışızdır. Hepinizin tanrısı bir tek tanrıdır; onun için yalnız O'na
teslim olan müslümanlar olun. İtaat eden alçak gönüllü kimseleri
müjdele!
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma