Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Merhaba sasha kardeşim. Benim söylemediğim ve aklımdan geçirmediğim şeyleri bana mal edip hükümler veriyorsunuz. Bunları tek tek ele alamam. En baştan ikisini örnek olarak yazayım:
(1)Yok efendim bu ticarî hacdır derseniz. Aklımdan bile geçirmem.
(2)Hac 27/ bir hikaye anlatircasina evden bahsediyor. Ibrahim'in Kabe'yi yaptigini anlatmiyor. "Hac 27'de İbrahim'in Kabe'yi yaptığı anlatılıyor," demedim; bunu aklımdan dahi geçirmedim. O ayette evin yeri gösteriliyor; İbrahim'in oğluyla birlikte o evi dualarla yükselttiği başka bir ayette açıklanıyor.
Bir önceki sayfada bu konuyla ilgili yazdıklarım:
Hac 27'deki "بوانا"yer gösterdik demek, tamam. Ama "Üzerine ev yapılacakyer gösterdik," te denebilir. Ya da "Allah İbrahim nebiyi o evine imam olarak yerleştirdi," denebilir. Çünkü kevnî anlamda her şeyi Allah yapar.
Olabilir; "بوانا "nın böyle algılanması da yanlışsa DÜZELTİLİR. Ama "o evi"n SİSTEM diye, "Mescid-i Harâm"ın MEKKE diye çarpıtılması nasıl düzeltilir?
Merhaba sasha kardeþim. Benim söylemediðim ve aklýmdan geçirmediðim þeyleri bana mal edip hükümler veriyorsunuz. Bunlarý tek tek ele alamam. En baþtan ikisini örnek olarak yazayým:
(1)Yok efendim bu ticarî hacdýr derseniz. Aklýmdan bile geçirmem.
(2)Hac 27/ bir hikaye anlatircasina evden bahsediyor. Ibrahim'in Kabe'yi yaptigini anlatmiyor. "Hac 27'de Ýbrahim'in Kabe'yi yaptýðý anlatýlýyor," demedim; bunu aklýmdan dahi geçirmedim. O ayette evin yeri gösteriliyor; Ýbrahim'in oðluyla birlikte o evi dualarla yükselttiði baþka bir ayette açýklanýyor.
Bir önceki sayfada bu konuyla ilgili yazdýklarým:
Hac 27'deki "بوانا"yer gösterdik demek, tamam. Ama "Üzerine ev yapýlacakyer gösterdik," te denebilir. Ya da "Allah Ýbrahim nebiyi o evine imam olarak yerleþtirdi," denebilir. Çünkü kevnî anlamda her þeyi Allah yapar.
Olabilir; "بوانا "nýn böyle algýlanmasý da yanlýþsa DÜZELTÝLÝR. Ama "o evi"n SÝSTEM diye, "Mescid-i Harâm"ýn MEKKE diye çarpýtýlmasý nasýl düzeltilir?
Lütfen!
Sevgi ile
Hasan Akçay
Sevgili hasakcay,
Siz makalenizde ticari/dini iki turlu hac yorumlamamistiniz. Ben baska birine ait makale mi okudum yoksa?
Hatta sevgili haktansapmaz'da, iki turlu(ticari/dini) hac yorumunuza katilmadigini soylemisti onceki sayfalarda yanlis hatirlamiyorsam???..
yanlissam duzeltin lutfen, zira sizden ozur dilemem gerekir, eger ki,
iki turlu hac yorumunu yapan makale sizin degilse sayet.
Cunku Hac/34 her ummete farkli kurban zamani ve farkli yer ongoruldugunu soyluyor. Gecmis kavimlere de hac emredilmis. Ama bu hac farkli yerde, farkli zamanda.. Ticari hac degil yani..Dolayisiyla Ibrahim'e isaret edilen Bekke'deki ev, Kabe ve yakin civarinda degil diye dusunuyorum..
Cunku Ibrahim'in ummeti de, Ibrahim'e gore ibadet yapmis olmali..
Hac 27'ye iliskin, daha onceki makalenizde yazdiklarinizi butun olarak dusunup ifade ettim. Zaten demeseniz de, baska bir ayetle Kabe'nin cok yakininda bir ev'e baglanacak.Nitekim baglanmis soz konusu makale de.. " UMRE,
Ýbrahim nebinin mescidi olan Kabe'nin ziyaret (3:97) ve tavaf
edilmesidir (22:29). O "tek tanrýcý"nýn vurguladýðý ALLAH BÝR ikesini
tefekkür etmek için.
TEVHÝD
o nebinin anýsý gözardý edilerek deðil sayýlýp görülerek canlý
tutulabilir. Aksi halde, yok sayýlan þey yok sayan için yok olur.
Ve
HAC = Kabe'nin ziyareti + hayvan baðýþý. Yani HAC, yoksullar için
yapýlan hayvan baðýþýný o ziyarete eklemek suretiyle gerçekleþir. O
halde umre ve hac bir bütündür."
Yani siz alinmayin uzerinize lutfen, ben makalenizi butun olarak yorumladim ustteki mesajda.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
"......Bu yuzden Bekke'deki ev, Mekke'deki Kabe ve civari degil. Bu yuzden Bekke bir dil surcmesi degil........"
evet dilsürçmesi değildir.anlayamadığınız şeylerde biraz düşünmek demekdir....peygamber sallahu aleyhi veselleme sürekli ruhtan soru sorarlardı.oda cevap vermezdi.bilmediğimiz şeylerde susmak en iyi yoldur.
bekke...kelime olarak sıkışıklıık,kalabalık..izdiham gibi manalara gelir.bir kalabalığın dahılırken oluşturduğu izadiham gibi maanlara gelir.....bunu şimdilik bir köşeye zaptet..
ayette "ilk ev"den bahsediliyor.yani öncesi sıfır olan birşeyden.ilkden bahsediliyor.çok özel birşeyden bahsediliyor.öyleyse anlatımda çok özel olacakdır.anlatım bir şehirden değil bir kalpden merkezden bahsedilerek yapılmalıdır.
mesela cumhurbaşkanlığı köşkü dendiğinde akla çankaya gelir.
mısır çarşısı dendiğinde akla eminönü gelir.mesela sinemanın kalbi dendiğinde akla holivud gelir(okadar ingilizce yazıma gerek yok.)mesela finan piyasasının kalbi dendiğinde akla wall street gelir.mesela bankacılığın merkezi dendiğinde akla manhatten gelir....bunlarda halbuki bir şehrin içindedir.ama içinde oldukları şehirin değil,bulundukları muhitin ismini akla getirirler.şehrin içinde "toplandıkları"alanın ismini,mekanın ismini akla getirirler.
bekke de insanların hac amacıyla toplandıkları ve sonra dahıldıkları o izdihamın yaşandığı muhitin adıdır.insanlığın merkezi-kalbidir.
kalp ne yapar.kanı toplar ve dahıtır.aynen bekke gibi.anlatılan ilk ev işte böyle insanlarıntoplanp sonrada dahıldığı bir yerdir.o şehir olarak mekkedir.semt olarak ise bekke dir.bekke şehrin kalbidir.toplanılıp dahınılan yeridir.ALLAH çok özel olarak adeta nokta olarak başladığı ayete nokta adres tarfi ile devam ediyor.
yok kabe mekek dedehildir..yok şudur....boş laflar.zanlar biryere götürmez.
özel anlatımlar özel anlatımlarla devam eder.ilk ev ile nokta bir anlatım yapılmakdadır.nerede olduğuda nokta olarak gösterilmişdir."mekkenin bekke semtinde ki evin adı ilk ev...."
gps cihazıyla koymuş gibi bulacaksın.o kalabalıklığı takip edersen.toplanıp dahılmaları takip edersen.o kalbi hareketin izini sürersen.
yok ben bilgisayarın başından ağrı ahkam kesecem diyorsan....mesele yok.sana gps cihazııda yetmez....bekke yi arayıp durursun...
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Buradaki iletimi siliyorum çünkü tonlama açısından istediğimi yapamamışım.
Fiction analysis öğrettiğim fi tarihinden aklımda kalan doğruysa ton, bir yazarın kendi yazısındaki kişilere takındığı tavır demek. Örneğin aklayıcı olabilir ya da suçlayıcı; alaycı ya da saygılı...
Burada hoşgörülü olmamız gerekiyor. Çünkü yapmamız gereken, münakaşa değil müzakeredir.
"......Bu yuzden Bekke'deki ev, Mekke'deki Kabe ve civari degil. Bu yuzden Bekke bir dil surcmesi degil........"
evet dilsürçmesi deðildir.anlayamadýðýnýz þeylerde biraz düþünmek demekdir....peygamber sallahu aleyhi veselleme sürekli ruhtan soru sorarlardý.oda cevap vermezdi.bilmediðimiz þeylerde susmak en iyi yoldur.
bekke...kelime olarak sýkýþýklýýk,kalabalýk..iz diham gibi manalara gelir.bir kalabalýðýn dahýlýrken oluþturduðu izadiham gibi maanlara gelir.....bunu þimdilik bir köþeye zaptet..
ayette "ilk ev"den bahsediliyor.yani öncesi sýfýr olan birþeyden.ilkden bahsediliyor.çok özel birþeyden bahsediliyor.öyleyse anlatýmda çok özel olacakdýr.anlatým bir þehirden deðil bir kalpden merkezden bahsedilerek yapýlmalýdýr.
mesela cumhurbaþkanlýðý köþkü dendiðinde akla çankaya gelir.
mýsýr çarþýsý dendiðinde akla eminönü gelir.mesela sinemanýn kalbi dendiðinde akla holivud gelir(okadar ingilizce yazýma gerek yok.)mesela finan piyasasýnýn kalbi dendiðinde akla wall street gelir.mesela bankacýlýðýn merkezi dendiðinde akla manhatten gelir....bunlarda halbuki bir þehrin içindedir.ama içinde olduklarý þehirin deðil,bulunduklarý muhitin ismini akla getirirler.þehrin içinde "toplandýklarý"alanýn ismini,mekanýn ismini akla getirirler.
bekke de insanlarýn hac amacýyla toplandýklarý ve sonra dahýldýklarý o izdihamýn yaþandýðý muhitin adýdýr.insanlýðýn merkezi-kalbidir.
kalp ne yapar.kaný toplar ve dahýtýr.aynen bekke gibi.anlatýlan ilk ev iþte böyle insanlarýntoplanp sonrada dahýldýðý bir yerdir.o þehir olarak mekkedir.semt olarak ise bekke dir.bekke þehrin kalbidir.toplanýlýp dahýnýlan yeridir.ALLAH çok özel olarak adeta nokta olarak baþladýðý ayete nokta adres tarfi ile devam ediyor.
yok kabe mekek dedehildir..yok þudur....boþ laflar.zanlar biryere götürmez.
özel anlatýmlar özel anlatýmlarla devam eder.ilk ev ile nokta bir anlatým yapýlmakdadýr.nerede olduðuda nokta olarak gösterilmiþdir."mekkenin bekke semtinde ki evin adý ilk ev...."
gps cihazýyla koymuþ gibi bulacaksýn.o kalabalýklýðý takip edersen.toplanýp dahýlmalarý takip edersen.o kalbi hareketin izini sürersen.
yok ben bilgisayarýn baþýndan aðrý ahkam kesecem diyorsan....mesele yok.sana gps cihazýýda yetmez....bekke yi arayýp durursun...
Selam,
Once seviyenizi koruyun isterseniz, kahvehane degil burasi..
Ben ne anlama geldigini, cok onceden sevgili haktansapmaz'dan ogrenmistim zaten.. Keza sevgili hasakcay'in da aciklamalarindan faydalanmistim.
Benim ne aradigim, sizin sorununuz degildir. Forumun anasayfasinda, alisik olmadiginiz dusuncelerin de olabilecegi belirtilmistir.
Siz once kendi konusma uslubunuzu duzeltin,gelistirin, ondan sonra kisilere ahkam kesip susmalarini soyleyin.Hickimse sizden icazet alacak degil !
Ifade ettigim dusuncelerim sizi, manen, dinen veya ogretilerinizden dolayi rahatsiz ediyorsa, okumassiniz. Bunun cozumu bu kadar basittir.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Sevgili El-Türki,konu ile ilgili yazdıkların dikkate değer şeyler.Eğer kızmaz daha soğukkanlı davranırsan senden istifade edeceğimizi düşünüyorum.Bi normalleş Allah aşkına!Selamlar..
"..bekke...kelime olarak sıkışıklıık,kalabalık..izdiham gibi manalara gelir.bir kalabalığın dahılırken oluşturduğu izadiham gibi maanlara gelir.....bunu şimdilik bir köşeye zaptet..
ayette "ilk ev"den bahsediliyor.yani öncesi sıfır olan birşeyden.ilkden bahsediliyor.çok özel birşeyden bahsediliyor.öyleyse anlatımda çok özel olacakdır.anlatım bir şehirden değil bir kalpden merkezden bahsedilerek yapılmalıdır.
mesela cumhurbaşkanlığı köşkü dendiğinde akla çankaya gelir.
mısır çarşısı dendiğinde akla eminönü gelir.mesela sinemanın kalbi dendiğinde akla holivud gelir(okadar ingilizce yazıma gerek yok.)mesela finan piyasasının kalbi dendiğinde akla wall street gelir.mesela bankacılığın merkezi dendiğinde akla manhatten gelir....bunlarda halbuki bir şehrin içindedir.ama içinde oldukları şehirin değil,bulundukları muhitin ismini akla getirirler.şehrin içinde "toplandıkları"alanın ismini,mekanın ismini akla getirirler.
bekke de insanların hac amacıyla toplandıkları ve sonra dahıldıkları o izdihamın yaşandığı muhitin adıdır.insanlığın merkezi-kalbidir.
kalp ne yapar.kanı toplar ve dahıtır.aynen bekke gibi.anlatılan ilk ev işte böyle insanlarıntoplanp sonrada dağıldığı bir yerdir.o şehir olarak mekkedir.semt olarak ise bekke dir.bekke şehrin kalbidir.toplanılıp dahınılan yeridir.ALLAH çok özel olarak adeta nokta olarak başladığı ayete nokta adres tarfi ile devam ediyor.
yok kabe mekek dedehildir..yok şudur....boş laflar.zanlar biryere götürmez.
özel anlatımlar özel anlatımlarla devam eder.ilk ev ile nokta bir anlatım yapılmakdadır.nerede olduğuda nokta olarak gösterilmişdir."mekkenin bekke semtinde ki evin adı ilk ev...."
gps cihazıyla koymuş gibi bulacaksın.o kalabalıklığı takip edersen.toplanıp daılmaları takip edersen.o kalbi hareketin izini sürersen..."
"evet dilsürçmesi değildir.anlayamadığınız şeylerde biraz düşünmek demekdir....peygamber sallahu aleyhi veselleme sürekli ruhtan soru sorarlardı.oda cevap vermezdi.bilmediğimiz şeylerde susmak en iyi yoldur.
bekke...kelime olarak sıkışıklıık,kalabalık..izdiham gibi manalara gelir.bir kalabalığın dahılırken oluşturduğu izadiham gibi maanlara gelir.....bunu şimdilik bir köşeye zaptet..
ayette "ilk ev"den bahsediliyor.yani öncesi sıfır olan birşeyden.ilkden bahsediliyor.çok özel birşeyden bahsediliyor.öyleyse anlatımda çok özel olacakdır.anlatım bir şehirden değil bir kalpden merkezden bahsedilerek yapılmalıdır."
...........
Merhaba,
BEKKE fiil olarak; Bekke-rraculu: İfteqara-rraculu: Adam yoksullaştı.
Bekke-şşey'e: Xaraqahû ve fesexahû: Onu yırttı..
bekke-ddébete:Et'abehé fisseyr: Deveyi yordu.
Bekkehû: Zéhemehû: Yarıştırdı.
Tebékke-lqavm: İzdehemû: Halk sıkıştı, kalabalık oldu.
doğrudur kelimelerin birbiriyle hiç alakaıs olmayan bir çok anlamı olabilir.ama ben şunu düşünüyorum:
kelimeler cümlenin konusu içinde anlam taşır.ev-mekan ile ilişkilidir.özellikli meskenler-binalar mekanla ilgilidir.çünki böyle şeyler ancak bir toprak parçasının üzerine kondurulur.evin kurulduğu mekandır......insanlar orayı ziyarete gelir.orada toplanır.....sonra dahılır.işte o toplanıp dahılma hareketinin yapıldığı yere bir isim vermek gerekir.ama önce o harekete isim vermek gerekir.
kimi kelimelrin en uzak anlamı aslında ilk anlamıdır.ilk başda o anlamla kullanılmuş.ama sonra o anlam kelimenin en son anlamı olmuşdur.
ama oda değil.insanlar toplandığında ne yaparlar?
yarışmalar yapar,insanlar oraya yaya veya bineklerle geleceğinden hayvanlar oraya geldiğinde dinlendirilir.çünki yorulmuşlardır.uzun bir yoldan gelmişlerdir.biryerden biryere kimileri yaya gelir.o yere ulaşdığında parası biter....başına başka haller gelir..yokullaşır.oarad dilenmeye başlar.bütün bunları o zamanın yani kelimenin ilk türediği zamanın şartlarına göre değerlendirmek lazım.
belki anlatımım çok dahınık oldu.kafamdaki şeyi toplu olarak şuan anlatamıyorum.kelimenin bütün anlamlarına bakdığımızda ve ozamanın şartlarınıda göz önüne aldığımızda kelimenin hangi eylem sonucu türediği yani hangi eyleme hangi ismin verildiği ortaya çıkar.
çünki insanlar önce isim verip sonra o isme göre hareket etmezler.yapılan iş ve eylemleri hareketleri isimlendirirler.
dur önce masa diye bir isim türeteyim sonrada masa ismine uygun bir cisim üreteyim demez.ürettiği şeye isim verir.bir cisim üretit sonra o cisme atıyorum masa denir.
ve kelimeler ilk başda azdır.ilk evi ziayret etmek için toplanan kalabalığın bir çok hali o isimle anılır.
toplanmak için gelenlerin değişik halleri olur.develer yorulur.toplanmak için gelen insanları taşıyan develerin yorgunluğuna o ana özel isim olarak bekke denilmiş olabilir.toplana insanların yaptığı yarışmalara o ana özel isim olarak bekke denilebilir.gelirken veya geldikden sonra çeşitli şekillerde orada yoksullaşan insanların halini anlatmak için özel isim olarak bekke denilebilir....
kimileride onların bu halini yadırgar....onları ti ye alır.onların bu hallerini AHMAKLIK olarak algılar ve ahmaklığı bekke için gelenlere has özel bir isim olarak kullanabilir.....böylecene bekke ahmaklığın özel hali olur....
kelimeler böyle türer...bence.
normalleşmeye gelince.........yazdığım şeyde sert ve aşağılayıcı bir şey yokdu.ti ye almak olabilir.ama okadar uslup heryerde olur.
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Siz yazınızı sildiniz ama ben yine de sizin Hac Suresi'ndeki ayetlerin "muhatabının İbrahim olduğu" ile ilgili eleştirime devam edeyim.
Hac Suresi o ayetlere muhatap hep Allah’ın Resulü Muhammed’dir. “Ve iz” ile başlayan ayet İbrahim’i hikaye ediyor. Ondan sonra gelen ve “Ve ezzin (veya) ézin” talebiyle başlayan ayetin muhatabı yine Muhammed’dir. Muhatabı İbrahim olmuş olsaydı, “Ve qulné li İbrahîme: Ve İbrahim’e dedik:” diyerek devam ederdi.
Ayrıca, bu ayetlerin (25-44) muhatabı insanların, Muhammed’in Mekke’ye dönüş günü insanlarının olduğunu ayetlerdeki hitap tonlarından anlıyoruz. Burada kalabalıklar; zenginiyle fakiriyle kitleler söz konusu ve bu kitlelere emri vakiler var, onlara uyarılar, yaptırımlar, tehditler, müjdeler var. Halbuki İbrahim, halktan ve taptıklarından muzdariptir; onlardan uzaklaşmış, ailesini ve varsa kendisine tabi olmuş birkaç kişi ile birlikte, Beytinin gereği salatı ikame etmeleri / Zikr’e tabi olmaları için ekine elverişsiz bir vadiye yerleştiriyor. Ve oraya, insanların rağbet edip gelmesi için, orasını verimli kılmasını talep ediyor İbrahim rabbinden. Ve de İnsanların bir grubunu kendilerine yönlendirmesi için rabbine yalvarıyor. (İbrahim Suresi ilgili ayetler). Hac Suresi’nin bu ayetleri İbrahim’e ve içinde bulunduğu ahvâl ve şerâite pek uymadığını görüyoruz.
Sizin gibi Hac Suresi 27’deki “ezzin..: İnsanları hacca çağır!” buyruğunun muhatabının İbrahim olduğunu düşünenler demişler ki; Allah İbrahim’e “çağır” deyince İbrahim, “Benim sesim ulaşmaz ki” dedi. Allah da dedi ki: “Sana çağırmak bana da ulaştırmak düşer”. Bunun üzerine İbrahim dikeldi/ doğruldu, öyle ki boyu dağlara vardı ve iki parmağını iki kulağına soktu, yüzünü sağa sola, doğuya batıya çevirerek “Ey insanlar, bakın, Allah bir ev bina etti ve size bu evi haccetmenizi farz kıldı, rabbinize icabet edin!...” diye çağırdı. (Ezan okurken müezzinin parmağını kulağına sokması İbrahim’in bu sünnetinden geliyor!)
Bu söz konusu Hac Suresi ayetlerin içeriği, İbrahim ve dönemine pek uygun düşmüyor. Bunlar İnananların Mekke’ye görkemli dönüş gününe ve o günün haccına tam da uyuyor (Yevme-l-hacci-l-ekber).
Açıklamanız için teşekkür ederim. Anlamaya çalışıyorum ama kanıtlarınızı ikna edici bulamıyorum.
Örneğin 'Muhatabı İbrahim olmuş olsaydı, “Ve qulné li İbrahîme: Ve İbrahim’e dedik:” diyerek devam ederdi.'
İyi ama dedik ki ifadesi "Ayetin muhatabı İbrahim'dir," diyebilmek için şartsa "Muhammed'dir," diyebilmek için de şarttır: 'Muhatabı Muhammed olsaydı cümlede "Ve qulné li Muhammede: Ve Muhammed'e dedik:" ifadesi bulunurdu.'
Kaldı ki, siyaktaki ayetin muhatabı İbrahim'dir; o muhatabın değiştiğine dair hiç bir ip ucu yok. Bu demektir ki muhatabın İbrahim olduğu ima yoluyla belirtiliyor.
Hac 27'deki "واذنفيالناسب ال حج"ca siz "İnsanlara hacda anaons et!" mealini verdiniz. Bunun üzerine ayetten benim anladığım şudur: "İnsanlara o hacda duyur!"
O hac tanıdık bir hacdır çünkü önündeالvar. Bu dediğim yanlışsa beni lütfen uyarın. İngilizcedeki the gibi. THE MARKET tanıdık bir markettir.
Bunun üzerine İbrahim dikeldi/ doğruldu, öyle ki boyu dağlara vardı... Beni güldürdünüz; Allah ta sizi güldürsün.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma