Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Üzerinde tartışılan konuya dair genel bir bakış açısıyla sunulan sorular:
1. Hasbel-kader dünya hayatında kız/kadın olarak yaratılmış beşer, ahiret hayatında da yine kız/kadın olarak mı yaratılacak?
2. Yine aynı açıdan bakarak erkeklerde yeniden erkek olarak mı inşa edilecek?
3. Hermafrodit/çift cinsiyet sahiblerinin yeniden yaratılışı nasıl olacak? Yoksa tercihlerine mi bırakılacak?
4. Ahiretteki cinselliği hangi ayetlerden çıkarmamız mümkün?
5. Sizin detaylı bir şekilde izah ettiğiniz ayetler acaba, o günkü bedevi zihniyetini ahiret hayatını kabule kanalize etmek için olabilir mi?
6. 32/17 ayeti hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
7. Cennet hayatı birilerinin iddia ettiği gibi sadece meyve yemeye veya bununla birlikte kadınlarla birliktelik şekline indirgenebilir mi?
Teşekkür ederim.
Selam ile...
Merhaba,
Mesajınızı dün akşam okudum. Son on gün internete girme imkanım olmadı.
1-2- Sizce nasıl yaratılacaklar? Farklı yaratılacaklarına dair Kuran'da bulduğunuz bir karine var mıdır?
3- Bilmiyorum. Sizin bir bildiğiniz vardır sanırım!
4- Siz, dünyadaki cinselliği hangi ayetlerden çıkarıyorsunuz? İnsan ve eşleri de olacaklarına göre; erkeklerin eşleri erkek, dişilerinki de dişi olabilir mi? Ya da insan dışı bir varlıkla eşleştirilirler mi? Ne dersiniz?
5- Sizin âhiret inancınızı (anlayışınızı) merak ediyorum; sizce bu ayetlerdeki cennet tasvirleri bedevileri kandırmaya mı yönelikti?
7- Sorduğunuz sorulara bakılırsa, sizin cennet ve cennet hayatı hakkında söyleyecekleriniz olduğu muhakkak; Buyurun cennet ve hayatıyla ilgili ve de sorduklarınızla ilgili inanç ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşınız, lütfen!
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Arapçada meyve ile kadın benzerliği dikkatimi çekti.
Örneğin Hurma. Hurma arapçada kadın demekmiş. Arapların geneli de bu kelimeyi bu manada anlıyorlar.
Bizim bildiğimiz meyve olan hurmaya onlar Temir diyorlar. Temiri bilmiyorsan İngilizce date diye de anlaşabiliyorsun. Peki bu meyveye kadın manasındaki hurma ismi bize nasıl gelmiş. Deniyor ki Mısırdaki bir lehçede böyle Temir e Hurma da deniyor. Osmanlıya böyle geçmiş ve bizler onun için bu meyveyi Temir değil, hurma diye biliyoruz.
Onun için eski arapçada Üzüm ile kadın arasında bir anlam ilişkisi vardır. Onun için Cennete gidenlere rızık olarak meyve mi, yoksa huri mi verilecek tartışması doğuyor.
Diyorum ki imtihanımızı geçip, Allahın affına kavuşalım da , oraya gitmek nasip olsun. Sonsuz mutluluk budur. Bize ne ikram edilirse edilsin hoşnut olacağız.
Hani ekonomi kitaplarında der ya, İhtiyaçlar sonsuz, kaynaklar sınırlıdır diye.Tatmin olmamış ihtiyaç elem (mutsuzluk) yaratır diye. İşte cennet İhtiyaçların sonsuz ama kaynakların da sonsuz olduğu bir yer. Onun için orada tatmin olmamış bir şey yok ve mutsuzluk ta yok.
Herkese selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Arapçada meyve ile kadın benzerliği dikkatimi çekti.
Örneğin Hurma. Hurma arapçada kadın demekmiş. Arapların geneli de bu kelimeyi bu manada anlıyorlar.
Bizim bildiğimiz meyve olan hurmaya onlar Temir diyorlar. Temiri bilmiyorsan İngilizce date diye de anlaşabiliyorsun. Peki bu meyveye kadın manasındaki hurma ismi bize nasıl gelmiş. Deniyor ki Mısırdaki bir lehçede böyle Temir e Hurma da deniyor. Osmanlıya böyle geçmiş ve bizler onun için bu meyveyi Temir değil, hurma diye biliyoruz.
Onun için eski arapçada Üzüm ile kadın arasında bir anlam ilişkisi vardır. Onun için Cennete gidenlere rızık olarak meyve mi, yoksa huri mi verilecek tartışması doğuyor.
Diyorum ki imtihanımızı geçip, Allahın affına kavuşalım da , oraya gitmek nasip olsun. Sonsuz mutluluk budur. Bize ne ikram edilirse edilsin hoşnut olacağız.
Hani ekonomi kitaplarında der ya, İhtiyaçlar sonsuz, kaynaklar sınırlıdır diye.Tatmin olmamış ihtiyaç elem (mutsuzluk) yaratır diye. İşte cennet İhtiyaçların sonsuz ama kaynakların da sonsuz olduğu bir yer. Onun için orada tatmin olmamış bir şey yok ve mutsuzluk ta yok.
Herkese selamlar.
HURİ olduğu meallerde öne sürülen "kâsirâtut tarf"ın aslında meyva olduğu Sâd sûresinde belirtiliyor. Açık ve net:
Sâd sûresi (Sûre 38):
49.Sakınanlara güzel bir gelecek var. 50.Kapıları onlara açık Adn bahçeleri. 51.Orda yaslanıp bol bol meyva ve içecek isteyecekler. 52.Ve yanı başlarında قاصرات الطرف اتراب KÂSİRÂTUT TARFİ etrâbâ. 53.Hesap günü için size söz verilen işte bu. 54.ان هذا لرزقنا ما له من نفاد Bizden size tükenmeyen rızık (رزقنا).
Görüldüğü gibi Allah "kâsirâtut tarf"a RIZKUNA (رزقنا) diyor yani RIZKIM. "Allah öyle diyor ama O'na bakma sen! Aslında O başka bir şey demek istiyor!" deme hakkımız var mı?
"Hurma"ya gelince onun Kurandaki karşılığı NAHL. Örneğin Rahmân 68'de geçiyor:
62.İkisinin yanı sıra iki bahçe daha. 64.Yemyeşil. 66.O İKİ YERDE (فيهما fîhima) kaynayan iki pınar. 68.Meyva ağaçları; hurmalar, narlar. (Fîhé fâkihetun ve nahlun ve rummân)
- hurmalar narlar
70.O İKİDEN ÇOK YERDE (فيهن fîhinne) güzelim kazanımlar. 72.Çadırlarda, yakın mı yakın, temiz (حور مقصورات في الخيام Hûrun maksûrâtın fi’l hiyâm).
*
Mekke ve Medine'de Bin Davud denen bir süper marketler zinciri var. Eşimle Medine'dekine girdik. Üzerlerindeki ay yıldızlı giysiden Türk oldukları anlaşılan bir karı koca da vardı yakınımızda. Hurma almak istiyorlardı.
Adam, oranın bir erkek çalışanına "Hurma?" dedi. Çalışan sırıttı. Adamın eşini işaret etti. "Khurma? That is beautiful khurma!"
Eşim için Türkçeye çevirdim: "Hurma mı? Aha güzel bir hurma!" Eşim "Terbiyesiz!" dedi. Ve bir daha o markete adımını atmadı.
Sanıyorum "khurma"nın "haram"la ilgisi var. HARAM: mahrem, kadın.
Katılma Tarihi: 26 temmuz 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 117
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Haktansapmaz yazdı:
Merhaba,
Mesajınızı dün akşam okudum. Son on gün internete girme imkanım olmadı.
1-2- Sizce nasıl yaratılacaklar? Farklı yaratılacaklarına dair Kuran'da bulduğunuz bir karine var mıdır?
3- Bilmiyorum. Sizin bir bildiğiniz vardır sanırım!
4- Siz, dünyadaki cinselliği hangi ayetlerden çıkarıyorsunuz? İnsan ve eşleri de olacaklarına göre; erkeklerin eşleri erkek, dişilerinki de dişi olabilir mi? Ya da insan dışı bir varlıkla eşleştirilirler mi? Ne dersiniz?
5- Sizin âhiret inancınızı (anlayışınızı) merak ediyorum; sizce bu ayetlerdeki cennet tasvirleri bedevileri kandırmaya mı yönelikti?
7- Sorduğunuz sorulara bakılırsa, sizin cennet ve cennet hayatı hakkında söyleyecekleriniz olduğu muhakkak; Buyurun cennet ve hayatıyla ilgili ve de sorduklarınızla ilgili inanç ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşınız, lütfen!
Ben teşekkür ederim.
******
Merhaba, değerli Haktansapmaz abim;
Siteye dünkü yazdıklarım esnasında bu başlık altında sizin bana yazmış olduğunuz cevabı farkedemedim. Zira şu sıralar gözlerim dumanlı. Özür dilerim.
Suallerinize gelince, bu başlık altında daha evvel ifade etmeye çalıştığım gibi ben ahiret hayatını 32/17 penceresinden görmeye çalışıyorum. Yani orada beşeri bekleyen şeylerin kimse tarafından gerçek manada bilinemeyeceği şeklidir. Ahiret hayatına ilişkin Kur'an-i anlatımları ise, teşbihat ile tanıtım olarak algılıyorum. Örneğin pekmez hakkında hiçbir bilgisi olmayan kimseye bu pekmezi reçel ve bal ile yapılan tanıtım gibi olduğunu düşünüyorum. Çünkü ahiret hayatı tamamen gaybi haberdir.
İnsanların ahiret hayatında tekraren aynı şekilde yaratılacağı inancı, beraberinde sayısız ve cevabsız sualleri doğurmaktadır.
Bedeviler hakkındaki sualinize ise cevab olarak yapılan tasvirlerin, onların ve Allah Resulu'nun tüm muhatablarının ahirete "yakin" bir şekilde inanmalarını sağlamaya yönelik anlatımlar olduğuna inanıyorum.
Ben soru sorarken cevap veren konumuna da düşürdünüz ya... Ne diyeyim Allah hayrınızı bol bol versin... Bu defa sorulara karşı cevap verme zaafiyetinizi faaliyete geçiremedim, neyse hayırlısı...
Teşekkür ederim.
Selam ile...
__________________ Teselli ararsan teselli mi yok...
Cennet Hurileriyle Takas Edilen Hüznün Hikâyesi
Dücane CÜNDİOĞLU
Cennet
zevklerini ayrıntılandırmayı marifet bilen zavallı sözde hocalara
yazıklar olsun! Cennet restaurantının menüleri, artık yeterince
zenginleşmiş metropol dindarları için hakikaten cezbedici bir anlam
ifade ediyor mu emin değilim! Etmeli mi? İşte tartışılması gereken nokta da burası! Yeşilliklerle örülü çiçekli bahçeler, köşklerin önünden şırıl şırıl akan nehirler, her tattan meyveler, narlar, üzümler, vs. Başka?... Bir de gencecik hatunlar. Başka?... Hepsi bu kadar! Çeşit olarak değil, cins ve nev olarak! Yani sadece mideye ve bacak arasına hitab eden zevkler! Hepsi de iştah ve şehvetin tatmini! * * * Ey benim sevgili hocalarım! İştah ve şehveti, Allah için, daha ne kadar bayağılaştırabilirsiniz, hiç düşündünüz mü? Başlıca
maksadı güzel ahlâk olarak bir dini, bütün işleri sizi ve inançlarınızı
ti'ye almak olanlara sevimli göstermek için başka ne tür numaralar
çekebilirsiniz? Ayrıntılandırmayı marifet bildiğiniz zevkler
karşılığında ne istiyorsunuz muhataplarınızdan? İbadet etmelerini mi?
Mahiyetini sizin de adam gibi bilmediğiniz birtakım credo'lara (itikad)
inanmalarını mı? İyi birer insan olmalarını mı? Söyleyin, vaadleriniz karşılığında ne bekliyorsunuz? Teklif ettiğiniz zevkleri daha dünyadayken küçümseyenlere söyleyeceğiniz neyiniz var sizin? En iyisi, siz mideyi ve genital bölgeyi bırakın, insan gönlüne hitap eden bir sözünüz var mı, asıl onu söyleyin! Alemlere
rahmet olarak gönderilen bir peygamberin, hem de son peygamberin
mesajını, niçin az bir pahaya satma ihtiyacı duyuyorsunuz? Kur'an'da
konuşmaya değer bir konu mu bulamıyorsunuz da huri muhabbetinden bir
adım öteye gidemiyorsunuz? Acaba konuları başkaları seçiyor da siz sadece ağzınızı mı açıp kapıyorsunuz? * * * —
"İnsanlığın çoğu sorunu, birer fani olduğumuzu bilmemizden
kaynaklanıyor. Bu, bilgi'nin ve dilin lânetidir! Bu ise çaresizliği ve
manik çözümleri beraberinde getiriyor. Bütün bunlar ölümsüzlüğe
ulaştığımızda ortadan kalkacak!" Bu ifadelerinden de anlaşılacağı
üzere, yahudi yönetmen Stanley Kubrick'in en büyük takıntısı ölümdü,
ölmekten korktuğu kadar başka bir şeyden korkmuyordu. (Filmlerini
yorumlarken, Kubrick'in bilincini böylesine derin bir korkunun
şekillendirdiğini aslâ gözardı etmemeli!) Kendisi, bilimin bir gün
ölüme çare bulacağına da tüm samimiyetiyle inanıyordu. Nitekim 1968'de
kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle diyor: — "Ölüm bir hastalık ve tıpkı diğer bütün hastalıklar gibi tedavi ihtimali var." Peki nasıl? Aşağıdaki satırları okurken, ünlü yönetmenin sesindeki gizli iyimserliğe de dikkat etmeli! —
"Biyolojik ölümsüzlüğe aşağı yukarı 100-150 yıl içinde sahip olacağız.
Hücre gençleştirme işlemi gerçekleşecek ve yaşlanma ortadan kalkacak!" Kubrick,
1960'larda Fizikçi Robert Ettinger'in, yeniden hayata döndürülecekleri
güne kadar insanları likit nitrojen içinde dondurabilecekleri önerisini
de hararetle destekler, hatta bir gazeteciye, teknik imkânlar yeterli
olsa, kendi bedenini dondurmayı düşünebileceğini de söylemekten
kaçınmaz. * * * Bilmek gerekir ki büyük sanatçıların çoğunun
en büyük sermayesi ölüm korkusudur! Ölümün hüznüyle başı belâda olmayan
büyük sanatçı yoktur çünkü! Olmamıştır! Bütün hüzünler, en
temelinde, ölüm hüznünün, yani önceden tutulan yasın ürünüdür. Bütün
korkular, bir tek korkunun nüshalarıdır. İnsanın macerasını dilediğin
nüshadan okuyabilirsin. İnsan!.. Öleceğini bilen tek canlı! Alemde, öleceğinden korkan tek zavallı! Dinî
açıklamaların tümü, nasıl ki gerçekte bu ezelî korkuyu teskin etmeye
matuf ise, sanatın kendisi de bu yokoluş duygusuna karşı durmanın bir
başka yoludur! Sanat, bir tür ölümü geciktirme, dönüştürme tekniği! Yaratan öleceğine inanmaz, inanamaz! Ama yine de ölür! * * * — "İnsanoğlu 20 yıl içinde ölümsüzlüğe kavuşacak!" "Modern
Edison" olarak da anılan Amerikalı bilimadamı Ray Kurzweil'ın
seslendirdiği bu iddia, çok değil, daha bir iki hafta önce gazetelerin
manşetlerini süslüyordu. Acaba Kubrick'in beklentileri bu sefer
gerçek mi oluyor? Kubrick 1960'larda yüz-yüz elli yıl diyordu, bir
bilimadamı ise şimdi yirmi yıl diyor! Peki nasıl olacak bu iş? Şöyle:
Gelecekte nanobot adı verilen hücre boyutunda milyonlarca robot
üretilecekmiş, bu robot-hücreler damarlarda dolaşarak yaşlanma sonucu
ölmeye başlayan beyin hücrelerini, kasları, atardamarları, kemikleri
onaracaklarmış ve böylece insanların sonsuza kadar genç kalmaları
mümkün olacakmış. Anlaşılan, ölümlerine önceden yas tutanların biraz dişlerini sıkmaları gerekiyor. * * * — "Bilim insanları, genetik müdahaleyle dişi farelerin ömrünün 20 yıl uzamasını sağladı." Bu haber de daha dün yayımlandı. 1)
London College Üniversitesi'nden bilimciler, bir proteinin üretilmesini
durdurmak üzere yapılan genetik müdahaleyle dişi farelerin ömrünün
yüzde 20 uzamasını sağlamışlar. _Sağlıklı ve uzun yaşama ilişkin bir başka haber de Danimarka'dan: 2)
Güney Danimarka Üniversitesi'nde yürütülen araştırmaya göre, iki
yüzyıldır uzayan insan ömrü aynı tempoda devam ederse, kalkınmış
ülkelerde bugün doğan bebeklerin yarıdan fazlası 100'üncü yaş gününü
kutlayabilecekmiş. Yaşamını veresiye üzerine kurmaktan büyük zavallılık olur mu? * * * Bizim cahil taşra hocalarının söylemleriyle modernitenin söylemleri arasındaki mahiyet farkı nedir? Esasta hiçbir fark yok! Çünkü iki taraf da insanın 'insanı'na değil, insanın 'hayvanı'na hitab ediyor! Dünyada uzun yaşamaya inanmak güzel! Peki ama ne için? Cennette sonsuza kadar yaşamak da güzel! Peki ama ne için? O
tür hocalar da, bilimadamları da, iştah ve şehvetten yahut mide ile bel
altının tatmininden gayrı bildikleri, tattıkları bir tek insanî
(ilmî/entelektüel) hazdan veya bir tek ilahî (irfanî/sanatsal) zevkten
haber versinler de görelim! Aslında kimseyi kınamamalı, herkes
kendi hakikatince konuşuyor. Çünkü cennetin kapısında oturan o
hocaların "ilahî hikmet"ten nasib ve hisseleri bu kadar! Ne yazık ki hepsi bu kadar!
Yeni Şafak 04/10/2009
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 21 mart 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 33
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Konu başlığı altında yazılanları az çok okudum da bence siz pek aceleci davranıyorsunuz. Niye, bu konu üzerinde o kadar uğraş vermiş, dini gerçekten doğru anlamaya ve anlatmaya çalışmış bir çok alim, bilgin insan var. Bunlar bu ayetleri hurma olarak, meyve olarak görmemiş bir tek siz mi görmüşsünüz? Bence yaptığınız sadece içinize yediremediğiniz ayetleri kendinize uygun hale getirerek yorumlamak. Niye böyle diyorum aslında bende içime yediremiyorum, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar ya da erkeklere huriler. Hani bazende sanki Kur'an direk erkeklere hitap ediyormuş gibime geliyor.
Bazı sorular karşısında kendimi çok çaresiz ve çıkmazda hissediyorum. Hurilerle ilgili ayetlerde bunlardan biri. Ve maalesef burada yazılanların hiçbiri bana makul gelmiyor.
Sizce "cinsel Haz" bir fonksiyonun girdisi midir yoksa çıktısı mıdır?
Yada öyle söyleyeleyim; Varoluşun dayatması olan Hayatta kalma ve soyunu devam ettirmenin bir "ödülü" olan cinsel haz,üremenin olmayacağı ortamda sizce işlevini kaybetmez mi?
Eğer siz bir yanlış düzeltmeyi "mantığa bürünme olarak algılıyorsanız,bunu değiştiremeyiz ama şunu bilin ki;
Cennette Huriler olacağını zannedenler avuçlarını dahi yalamaya fırsat bulamayacaklar:)
Son olarak "etrab","zevc ve pluralı (çoğulu)olan ezvac" Ayn/göz-göze gibi arabca terimleri ve kavramları yorumlamak konusunda yeterince birikiminiz varsa buyrun paylaşın...yoksa ya mevcud yorumlara inanacak yada red edeceksiniz. Bu tercih sizin...Bunda bir "fitne" vardır. Kuranda büyük fitne vardır ve Allah sizinde benimde cezamızı verecek...inşaAllah. Şimdi siz serin kanlılıkla "fitne" ve "ceza" kelimeleri üzerinde tefekkür edin..derin derin. İşte yukarıda ki bu cümleden ne anlıyorsanız,Kurandan da o nispette çıkarımlar yaparsınız. Allah cümlemizin Farkındalığını artırsın ve Bilincini yükseltsin. selam ile... Selam ile...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Cinsel haz insanda mevcut olmasaydi insan cinsel iliski kurmada tembel davanir ve kendi soyunu tehlikeye atardi. Bu haz bi nevi burda cogalmamiz icin hissel bir tetikleme,bir nimet.
Malum yeryuzunde nankor ve hasta (aklini kullanamayan) olan biz adem ogulari bunuda seytanin dedigi dogrultuda kullaniyoruz, cogumuz.Tesbihimiz geregi degil.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma