Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

SUFİ_CAN EFENDİ

bir zamanlar bazı tarikat ve cemaatlerin içerisinde yer almış birisi olarak yazdıklarınızı okuyunca kandırıldığım yıllarıma götürdün beni.islamla ilgi ve alakası olmayan tarikatleri savunacağım derken maalesef allahın kelamı kuranı kerimi bile yanlış tercüme etmişsin.inşallah kasıt yoktur.

ARAF suresi 181.ci ayeti

 “Yarattığımız ümmetten öyle erler de vardır ki, onlar Hak-ka iletirler ve Hak ile hüküm verirler.” (A’raf; 181)şeklinde tercüme ederek tarikatleri savunuyorsunuz.Halbuki:3  adet tercümede

İşte böyleleri, Allah'ın yol gösterdiği kimselerdir. Sen de onların yolunu izle ve şöyle söyle: "Ben şu yaptığıma karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O sadece âlemlere bir öğüttür."(Yaşar Nuri)

İşte o peygamberler, Allah'ın kendilerini doğrudan yola eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü! De ki: "Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur'an sadece alemleri irşad için ilahi bir hatıradır. (Elmalılı Hamdi Yazır Tercümesi)

bu tercümelerdede Allahın kendilerini doğru yola eriştirdiği kimseler olarak Peygamberleri kastetmekte tarikat şeyhlerini filan değil.

MÜRŞİD-İ KAMİLİN ALAMETLERİ!!!

Buradada:

 Öncelikle ilmiyle amel eden alim bir zat olması lazımdır.

- Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerine vakıf, tasavvuf ve hakikat ilimlerinde derin bir bilgiye sahip olmalıdır.

- İnsandaki manevi hastalıkların nasıl meydana geldiğini ve bununla nasıl mücadele edileceğini bilmelidir.

- Dünyaya ve dünya malına rağbet etmeyen bir kimse olmalıdır.

- Silsile yönünden Peygamber Efendimiz’e -sav-ulaşan kamil bir Mürşidden icazetle izin alarak irşada başlamış olmalıdır.

- Bütün insanlara karşı sonsuz bir şefkatin ve eşsiz bir merhametin sahibi olmalıdır.

Bunların yanında:

- Çok güzel bir ahlaka sahiptir.

- Her türlü elem ve kederi sükunetle karşılar.

- Bütün işlerinde ölçülü davranır ve daima nasihatte bulunur.

- Asla boş işlerle vaktini geçirmez. Bütün vaktini ibadet ve taatle, Allah’ın zikri ile, hizmetle ve insanların güzel ahlak sahibi olmaları için uğraşmakla geçirir.

- İnsanların ayıplarını yüzlerine vurmaz. şeklinde bir tespiniz olmuş.bu meziyetler sadece mürşid-i kamilde olması gerekli özellikler değil müslümanım diyen herkesin yapması gereken hasletlerdir.(ilk üç madde hariç)dördüncü maddede ise:- Dünyaya ve dünya malına rağbet etmeyen bir kimse olmalıdır demişsini.bana altında son model mercedesi,trilyonluk villaları ve darphane gibi para basan işyerleri olmayan kaç tane tarikat şeyhi yada cemaat lideri gösterebilirsiniz.bende merak ediyorum.

MÜRŞİD-İ KAMİL’E İNTİSABIN LÜZUMU!!!!!

burada ali bin vefanın ve beyhakinin  sözlerini kaynak göstermişsiniz.ancak eksiksiz bir kitap olan kurandan hiç bir delil sunamamışsınız.iddialarınıza delil olarak gösterdiğiniz;Ali İmran31 de ise iddialarınızla alakalı bir olay göremedim.çünkü ilgili ayette:De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” demektedir.burada yine peygambere itaat sözkonusudur.tarikat şeyhlerine vede cemaat önderlerine değil.

TÖVBE

tövbe başlığı altında:tahrim8,ve nur31 i kaynak göstermişsiniz.gayet te iyi yapmışsınız.orada referans olarak verdiğiniz ayetler sizin tarikat ve tasavvuf anlayışınıza zaten en güzel cevabı vermekte.zira burada kendi kendinizi tekzip etmişsiniz.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

               RABITA İLE İLGİLİ DEGERLİ KARDEŞİME CEVAP

Bizleri yoktan vareden ve islamla muserref kilan Allah`a hamd

ve onun Rasulu ve bizim biricik sevgilimiz sevgili peygamberimiz Al ve ashabina salat ve selam olsun.

Rabita hakkinda bircok sorular sorulmakta ve bazilarinca sirke kadar varmakla itham edilen tasavvufun ruknu azamidir

Ilk devir sufilerinde lafiz olarak rastlanmayan bu kavram,

yanlis algilamalar sonucu ne yazikki (sozum ona) gunumuz aydinlarinca mahkum edilmek istenmektedir.

Rabita,bag,alaka,vuslat anlamlarina gelmektedir.

Kur`an da ayni kokten gelmekte olan ribat,murabata gibi kavramlar vardir.

Rabita her ne kadar Naksibendiyye Tarikatina has bir ozellik olarak dikkati cekse bile

aslinda butun tarikatlerede mahsusdur.Tasavvufda rabitanin amaci,rabita-i huzurdur.

Yani salikin yani bu yola girmis sofinin daima Huzuru Ilah-i de bulundugu duygusunu saglamaktir.

Her an Allah`i karsimizda goruyormuscasina yasamaktir.

Bunu saglamak cok zordur,cunku yuce yaratan musahhas bir varlik degildir,

oyleyse kulun yogunlasmasini saglayacak musahhas bir objeye ihtiyaci vardir.

Tasavvufta bu obje,Allahin en mukemmel tecellilerinin mazhari olarak bilinen insan-i kamil olarak bilinen seyhtir.

Salik oncelikle bu insan-i kamile ardindan Hz. Rasule ve O`nun ardindan da Rabbimiz olan Allahimiza Kalbini rabt etmeli

ve bu suretle istenilen huzur-i kalbe ermeli,fenafillah derecesine ulasmalidir.

Rabita birbakima baskalarina benzeme ve taklid arzusunun tezahuru olarak,

tasavvufi egitimde bir arac olarak gorulmustur.

Cocuklarda anne ve babayi taklidle baslayan,

ogretmen ve ideal sahislarla devam eden ve gelisen benzeme duygusu fitriidir.

Burada taklidden kastettigimiz gelip gecici hevesler turunden degil,bilakis aynilesmedir.

Cunku basit taklidler modaya uymak gibi gelip gecici heveslerdir.

Aynilesme taklidin ileri derecesidir,once benimseme ve zamanla yasanti bicimi haline getirmedir.

Rabita sevenle sevilenin bir olmasidir.

Insan karakteri baskalarinin yaptigini aynen yapmakla farkina varmadan bir bicim kazanir.

Genel anlamiyla rabita incelenmis ve uc kisima ayrilmistir.

1-Tabii rabita:Evlat ve yakinlara duyulan sevgi bagi.

2-Bayagi rabita:Mubah olup bazen de asiriya gidildigi zaman kerih gorulen dunyevi degerlere duyulan sevgi.

3-Mukaddes degerler ve ulvi seylere karsi gonul bagi:

Allah ve Rasul sevgisi veya o`nun salih kullarindan birine duyulan sevgi.

Iste bu ucuncu derece tasavvuftaki rabitanin seklidir.

Mursid-i Kamil derecesine ulasmis bir seyhe gonul baglamak,

huzur ve giyabinda onu hayal etmek,yanindayken takindigi tavri giyabinda da surdurmeye calismak.

Peki bu bizi nereye ulastiracak,simdi onlara bir goz atalim.

Rabitanin uc basamagi vardir.

Mubtedilerin rabitasi:"kisi sevdigi ile beraberdir" ve "Herhangi bir kavme benzemeye calisan onlardandir"

 hadisi seriflerin geregi,seyhin boyasina boyanmak,ona benzemek (fenafisseyh).

Mutasavviflarin rabitasi:Hayatin her aninda Rasulullahin huzurundaymis gibi hareket etmek.

Peygamberin ahlaki ile ahlaklanmak (fenafi`r-Rasul).

Muntehilerin Rabitasi:"Nerede olursaniz olun O sizinle beraberdir" "Biz insanogluna sahdamarindan daha yakiniz."

ayetlerinin sirrini idrak seklindeki (Maiyyet ve Akrabiyyet) fena fillah derecesidir.

Rabitanin Allah`in Kelamindan delillerine gelince:

1-"Ey iman edenler,Allah`tan korkun ve sadiklarla beraber olun" 9/119.

Bu ayetteki beraberlik konusunu Ubeydullah Ahrar K.s soyle aciklar:

Buradaki 'sadiklarla beraber olun' emri mutlak ve daimi bir beraberligi ifade eder.

Beraberlik iki turlu olur;Hakiki ve Hukmi beraberlik.

Hakiki beraberlik,sadiklarla ayni meclisde,buyuk bir kalb huzuru ile,

fiziki olarak beraberligi paylasmaktir.Hukmi beraberlik ise,onlarla ayni mekanda beraber olmanin

imkansiz oldugu zamanlarda,onlari tahayyul etmek,hatirlamak suretiyle fikri,zihni,ve kalbi olarakberaber olmaktir.

2-"Ey iman edenler,Allah`tan korkun,O`na yaklasmaya vesile arayin.O`nun yolunda cihad edin"5/35.

Bu ayetteki vesile mutlak ve dolayisi ile umumi bir mana teskil etmektedir.

Rabita da Allah`a yakinligina vesile oldugundan,rabtanin delillerinden sayilmaktadir.

Bilindigi gibi vesile,

Allah`a yaklasmak icin yakinligindan istifade edilebilecek hersey icin gecerlidir.

Yuce Rabbimize yakinliklariyla bilinen ve "goruldugunde yuzleri Allah`i hatirlatan"(ibn-i Mace) Allah adamlarini

Allah`a vesile saymak,hem tevessul hem rabitadir.

Nitekim Hz.Omer`in (r.a) Peygamberimizin amcasi ile Allah`a tevessul etmesi buna bir delildir.

Bu ayet-i celileler gibi bir cok ayetler vardirki Tasavvuf ehli bunlari cikarmislardir.

Daha fazla bilgi icin biraz tefsir karistirmak yeterlidir sanirim.

Goruldugu gibi,bir seyhe baglanarak,onu Allah`a vesile kilmak ve ona rabita etmek sirk degil,

bilakis muridin onune sunulmus,model sahsiyetebenzemesi,ona kalip ile olan beraberligini kalb ile devam ettirmesidir.

Selam ve Dua ile......."

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

    Kes,kopyala yapıştır,oh ne ala,

    Sen sanırmısınki herkes budala,

   Yeter yahu bıkkınlık verdi bunlar,

    İnsan olan azıcık laftan anlar,

    Eğer yetmezse bu kelam sana,

    Son nasihatım şöyledir zatına;

    Çek git patlatmadan suratına,

    Yalnızca Kuran yeter,anlayana.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

NE OLDU  HANİFCİLER  NE OLDU PÖTÜR ŞAPKALI SAHTE ŞEYHİNİZİDE GÖRDÜK DEDİK SİZLER  GERCEK MÜRŞİTLERLE UĞRAŞMAYIN DİYE  DÜNYAYA HAYIRLI UĞURLU OLSUN artık kendi kendinize buyurnun  başka sapık bir mürşit bulun  kendi kafanıza göre yalancı  sahtekar ayetleri inkar eden hadisleri  yok sayan  sünneti seniyeye  uymayan dangalak bulun  sitenizde bundan sonra  sizlerin olsun sitenizden ayrılıyorum 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

YAHU NE DİYEYİM SENİN GİBİLERE?

HANS'IN VE HANSÇILIĞIN KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI ORTAYA DÖKEN BİZLERİ NASIL OLUYOR DA HANSÇILIKLA SUÇLUYORSUN?

HANS (BÜLENT AYBERK) BİZİM ŞEYHİMİZMİŞ. SEN KAFAYI MI YEDİN?

YAHU SEN FORUMUN SAĞINA SOLUNA HİÇ Mİ BAKMIYORSUN?

BİR İNSAN BU KADAR MI KÖTÜRÜM OLUR?

Hans Von AIBERG Dabbet/sahtekar

http://www.hansvonaiberg.org/

BİZİM MÜRŞİTLERE, ŞIHLARA, MECZUPLARA İHTİYACIMIZ YOK. DİN TACİRLERİNİN TAMAMININ CANI CEHENNEME.

EFENDİPERESTLİK ZAVALLI VE ACİZ İNSANLARIN İŞİDİR. AKLI BAŞINDA OLAN BİR MÜSLÜMAN, AYDIN BİR İNSAN KİMSENİN KULU-KÖLESİ OLAMAZ.

BU ÇAĞDA HALA BÖYLE TİPLER VAR, İLGİNÇ...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sufi Can

Ben bunları çok iyi tanıyorum. Zaten malları çürük alıcıları yok ! Meslekleri ayetlerin arkasına saklanarak çamur atmak. Bunları (şu an zamanım yok) yakın gelecekte ifşa edeceğim. İslamı yaşamayanlara fasık derler. Bunlar başka ! Ben onu anlatacağım inşaallah. Beni tanırlar zaten !

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

76 sayfadır tartışılıyor,

geldiğimiz yer 1.i sayfanın aynısı.

Ölümü taddıktan sonraki sorulacak sorulara iman ediyorsak, yani tabiri caiz ise özümüzde açığa çıkan meleklerin sorularından biri Rasulun kimdir olmayacak mı?

Öyleyse Şeyh, Din adamı vs gibi ünvanlara yer yoktur. Fakat her şahsın araştırması ve fikri vardır, saygı ile dinlerim ve sonra kararımı veririm.

Kim olursa olsun, şahsiyete saldırmanın hiçbir faydası yok.

Bir de Kur'anda geçen ayetlerdeki belirli bir kısmı sanki herşeymiş gibi kabul etmenin zararı dokunur düşüncesindeyim.

Örnek: Kimileri Nur kavramından öne çıkarak bir yol tutuyorlar, kimileri Haniflik kavramından bir yol tutuyorlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Yavuz Efendi, bizlere şu "Papa Jean Paul'un Kur'anı sünnetten ayırma projesi"nden kanıtlar sunarak bahsetsene biraz.

Bu konu hakkında birkaç yerli/yabancı link ver de bizler de öğrenelim elin gavurunun ne projeler ürettiğini.

Hem neden durdun durdun da böyle bir başlık altında saldırıya kalkıştın? Yoksa şeyhlere rabıta yapmak da mı sünnet?

En son masonduk. Şimdi de Papanın adamı olduk:))