Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 26 temmuz 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 117
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhabalar
Özür dileyerek araya girip öğrenmek istediğim ve kanaatimce önem arz eden birkaç noktayı dile getireyim müsaadenizle.
Arab dili konusunda birilerinin otorite gördüğü “Kuzey Afrikalı Yaseen” acaba namaz, oruç ve hacc konularındaki görüşleri nedir? Öğrensek iyi olmaz mı? Tabi ki ilgili başlıklar ve sonraki zamanlar olabilir.
Tartışılan konunun netice noktasında, saygıdeğer Abdurrahman abiye birkaç soruda ben soracağım Rabb’imiz dilerse. Ayrıca yapmış olduğu kendine özgü çalışmasından dolayı teşekkür ederim.
Muhabbetle…
__________________ Teselli ararsan teselli mi yok...
Onun için vay şu cami şöyle, bu hoca böyle gibi şeylerle kendimizi ayırmamamız lazımdır. Tam tersine aralarına karışıp, Kur'an meali okumalarını, Kur'an kültürü almalarını, bilmeyerek bulaştıkları şirkten korunmalarını sağlamalıyız diye düşünürüm. Bizlerin Katoliklere karşı protestan kilisesi kurmak gibi bir tavrımız olamaz. Bu gelenek camii, bu hanif camii olamaz. Ama camilerdeki müslümanlar kur'an kültürü ile daha bilinçli olur. Sonuçta bütün camiler hanifleşir.
Gereken şey bu insanlara da gerçek dini tanıtmaktır. Her ne kadar eleştirsenizde , sevmeseniz de sayın Yaşar Nuri Öztürk ün Türkiyede dini insanlara sevdirme konusunda çok büyük başarıları olmuştur. Bu inkar edilemez bir gerçektir.
Merhaba Saffet abi,
ilk paragrafınıza kısmen katılıyorum. Hatta uygulamaya da çalışıyorum, ancak içki içmeyip de birahaneye takılıp, içikinin kötülüklerini anlatmak kadar zor bir iş. SABIR gerektiriyor. cuma namazında sabırsızlığım ve dik başlılığım yüzünden başımdan geçen iki küçük olay var. zamanı geldiğinde paylaşırım inşallah.
İkinci paragraf ise, herhangi bir ismi eleştirmeden söyleyebilirim ki, biraz sakıncalı bana göre.
Çünkü dini sevdirmek diye bir derdimiz olursa, İNSANLARIN yaşadığı gibi BİR DİN ortaya çıkar. Zaten dinlerin ÖZÜNDEN sapmasının ANA nedeni budur kanaatimce. Yani yaşamımıza göre DİN değil, DİNİMİZE göre yaşamak.
Geçmişte bir yargıda bulunmuştum. düzelterek tekrare hatırlatmsk isterim:
"dinin kapitalizmin uyguladığı şekilde REKLAMA ihtiyascı yoktur, Muhammed A.s ve diğer resullerin/nebilerin yaşadığı ŞEKİLDE UYGULAMALI PRATİĞİNE ihtiyaç vardır"
herkes kendine göre tebliğini ve şahitliğini yapıyor, ve herkesin kendine göre bir ölçüsü var ve herkes bu ölçüyü Kuran'dan aldığını söylüyor. sorun yok yani. benim derdim tekfir edilmemek değil kafir olmamak, o yüzden bu manada yapılan tüm tebliğleri ciddiye alır ve üzerinde uzun uzun araştırır düşünür dert edinirim ta ki açık bir delilime ulaşana kadar.
şu anki hallerimiz üzere sözler söylenmiş beyanlar şahitlikler yapılmıştır ve kayda geçmiştir. aramızda anlaşmazlığa düşülenler konusunda Rabbimiz kıyamet günü hükmünü verecektir.
anlaşamamamız ya da farklı inançlarda olmamız birbirimize yardımcı olmayacağımız anlamına da gelmez, yeter ki haddi aşıp tağutlaşmayalım. o yüzden bu forumda ve hayatın bir çok alanında güzel güzel yazıp çizip okuyoruz, konuşuyoruz tartışıyoruz. hayat ve imtihanın bir bölümü bu da. panik yapmanıza tek tipleştirmeye çalışmanıza gerek yok yani.
selam ile..
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ebukerem Yazdı:
sayın metehan,
herkes kendine göre tebliğini ve şahitliğini yapıyor,
ve herkesin kendi,ne göre bir ölçüsü var ve herkes bu
ölçüyü Kuran'dan aldığını söylüyor. sorun yok yani.
şu anki hallerimiz üzere sözler söylenmiş beyanlar
şahitlikler yapılmıştır ve kayda geçmiştir. aramızda
anlaşmazlığa düşülenler konusunda Rabbimiz kıyamet günü
hükmünü verecektir.
anlaşamamamız ya da farklı inançlarda olmamız
birbirimize yardımcı olmayacağımız anlamına da gelmez,
yeter ki haddi aşıp tağutlaşmayalım. o yüzden bu forumda
ve hayatın bir çok alanında güzel güzel yazıp çizip
okuyoruz, konuşuyoruz tartışıyoruz. hayat ve imtihanın
bir bölümü bu da. panik yapmanıza tek tipleştirmeye
çalışmanıza gerek yok yani.
selam ile..
Panik yapacak birşey yok.Farklı fıtratta Yaradan a rağmen
kimseyi de değiştirmek kimsenin haddi değildir.
Tebliğ yapabilmek için önce Sırat-ı müstakimde olduğuna
dair ya bir konsensüs yada bir vahiy gerekir.
bunlardan hangisine maliksin ki tebliğde bulunuyorsun?
ölçü kimsenin tek elinde değil lakin ölçek zaten kur'anın
ta kendisi.
"yeter ki haddi aşıp tağutlaşmayalım" derken ne kasd
ettiğinizi anlamadım.
Üzerime alınmadım,dolaysı ile açıklama yapmanız abesle
iştigal olur.
Tebliğ yapabilmek için önce Sırat-ı müstakimde olduğuna dair ya bir konsensüs yada bir vahiy gerekir. bunlardan hangisine maliksin ki tebliğde bulunuyorsun?
ölçü kimsenin tek elinde değil lakin ölçek zaten kur'anın ta kendisi.
[/QUOTE]
yani agnostikler haklı mı diyorsun abi?
ben sırat-ı müstakimdeyim elhamdülillah. konsüllere onların konsensuslarına falan da ihtiyacım yok TEK BAŞIMA HESABIMI VERECEĞİM. Vahiy dersen elimde ve fıtratımda tutuyorum zaten, delilim var yani.
iman eden emin hissedebilendir. bak ne güzel diyorsun ölçek Kuran'ın kendisi diye, bakarsın Kuran'a sorarsın vicdanına ben emin miyim diye? al sana konsensus.
"insan kendine karşı bir basirettir, şahittir"
haddi aşmayalım tağutlaşmayalım demem önce kendime sonra cümlemize duamdı. bu konuda Rasul ve müminler bile uyarılmış Hud 112 de "sakın tağutlaşmayın" diye.
ben tebliğ ve şahitliğimi yaparım abi ( aslında en çok susan da şahitliğini yapmaktadır, şahitlikten kaçabilmek yok yani, dert neye şahitlik ettiğin), ben agnostik değilim. Hak ortada ve apaçıktır, herkes herşeyi bilmektedir, derdimiz bilememek değil yaşayamamak olsa gerek ve bunların üzerine mazeret arayışları.
neyse hayırlısı inş,
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
değerli keremin babası,
hakkında bir bilgiye sahib değilim,bana düşen hüsn-ü zan
ile hüküm verip "selam" demek.
illa ki şahit olacaksan,önce kendine şahit olmaya
bak.Bunun için de en iyi vakit sabah vaktidir.
Tebliğ meselesini de bilahare açıklığa kavuşturmakta
fayda var.
Niyetinin halis olması akibetin de hayr olacağının
teminatı değildir.Yine de bize düşen seninde belirttiğin
gibi;
hayırlısı inşaallah demek...
selam
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Uslubuma gelince, sertliğinin farkıdayım. Anlayışınıza ters gelen bütün görüşleri Kuran'ı tahrif, Kuran'a boca edilmiş birer "pislik", böyle görüş sahipleri muhterem zevâtı da kendi hevalarına tabi birer sapık gibi suçlamanıza karşılık olarak takındım bu sert eleştirel uslubu. Bunu da acımasız hakaretâmîz eleştiri uslubunuzu belki bırakırsınız diye yaptım.
Merhaba Abdurrahman hocam. Hangi şeye "pislik" dediğime dair iddianızı müzakere sapıp boğuntuya gitmesin diye es geçmiştim ama buradaki bir katılımcı, her halde gerçeği bilmemesi nedeniyle, ciddiye aldığı için açıklamak zorundayım.
Şunu demiştim:
...tüm tesettür meselesine pislik muamelesi yapmıyorum. PİS olan, ilahi sözlere beşeri müdahaledir; inanan kadının vücudunu ziynet sayıp onu önce kapatmasını sonra yabancı erkelere açmasını caiz ilan etmektir. Ahlaksız bir icazettir bu; pisliktir.
İnanan kadının vücudunu yabancı erkeklere açmasının caiz ilan edimesi sizce ahlaksız bir icazet ve pislik değilse konunun müzakeresini kendi bölümünde devam ettirin. Çünkü oradaki müzakereyi, Nûr 60'taki "nkh"nın müzakeresi tamamına erdirilmediği halde, siz bırakmıştınız. Lütfen. http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=4708&PN= 1&TPN=30
*
Buradaki müzakerenin derli toplu devamına katkıda bulunmak adına hatırlatayım. Şurada kalmıştık:
Yeni iddianız: Örneklerde de görüldüğü üzere Arap QÂRİRÂTUT-TARF tamlamasını iffetli kadınlar için övücü bir sıfat olarak kullanıyor.
Cevap: Bir trilyon Arap bir Allah etmez. O yüzden QÂSİRÂTUT-TARF ifadesini sizin beşeriniz değil benim Allah'ım hangi anlamda kullanıyor o önemli. Makalemde Allah'ın onu ne anlamda kullandığını belirtmiştim:
Sâd sûresi (Sûre 38):
49.Sakınanlara güzel bir gelecek var. 50.Kapıları onlara açık Adn bahçeleri. 51.Orda yaslanıp bol bol meyva ve içecek isteyecekler. 52.Ve yanı başlarında قاصرات الطرف اتراب KÂSİRÂTUT TARFİ etrâbâ. 53.Hesap günü için size söz verilen işte bu. 54.ان هذا لرزقنا ما له من نفاد Bizden size tükenmeyen rızık (رزقنا).
Görüldüğü gibi قاصرات الطرف KÂSİRÂTUT TARF "Erkekler gelse de bizi kanatsa!" diye bekleyen hûriler değil Allah’ın رزقنا "Rızkım" dediği meyvalardır ve cennet ehli her erkeğe ve her KADINA sunuluyorlar.
Kaldı ki, Allah aşkına, cennet ehli kadınlar ne yapsın kızlığının bozulmasını bekleyen hurileri?
Yeni iddianız: Örneklerde de görüldüğü üzere Arap QÂSİRÂTUT-TARF tamlamasını iffetli kadınlar için övücü bir sıfat olarak kullanıyor.
Cevap: Bir trilyon Arap bir Allah etmez. O yüzden "qâsirâtut-tarf" ifadesini sizin beşeriniz değil benim Allah'ım hangi anlamda kullanıyor o önemli. Makalemde Allah'ın onu ne anlamda kullandığını belirtmiştim:
Senin rabbin senin arzuna göre anlamda bulunduğuna bakılırsa, rabbin sana değil sen rabbine vahiyde bulunuyorsundur!
Sâd sûresi (Sûre 38):
49.Sakınanlara güzel bir gelecek var. 50.Kapıları onlara açık Adn bahçeleri. 51.Orda yaslanıp bol bol meyva ve içecek isteyecekler. 52.Ve yanı başlarında قاصرات الطرف اتراب KÂSİRÂTUT TARFİ etrâbâ. 53.Hesap günü için size söz verilen işte bu. 54.ان هذا لرزقنا ما له من نفاد Bizden size tükenmeyen rızık (رزقنا).
Sanki ben hiç bir açıklama getirmemişim gibi, delilli ispatlı, bütün yazdıklarıma gözlerini kapatmış, söylediklerime kulaklarını tıkamışsın. Takılmış plak gibi ezberini okuyorsun. Bundan sonraki yazacaklarını ben de görmezden geleceğim, cevap yazmayacağım.
Görüldüğü gibi قاصرات الطرف KÂSİRÂTUT TARF "Erkekler gelse de bizi kanatsa!" diye bekleyen hûriler değil Allah’ın رزقنا "Rızkım" dediği meyvalardır ve cennet ehli her erkeğe ve her KADINA sunuluyorlar.
"Bütün bu zikredilenlerin hepsi bizim rızkımız/bağışımız/ihsânımız." "Hézé" ile zikredilelerin hepsi kastedilmiş, sadece "meyveler" değil.
Kaldı ki, Allah aşkına, cennet ehli kadınlar ne yapsın kızlığının bozulmasını bekleyen hurileri?
Aynı uslupla ben de sana sorayım: Allah aşkına, cennet ehli erkekler ne yapsın o meknûn/gizli saklı meyveleri? Yine erkek ve kadın cinsi bir birine eş olmayacaksa, sevişme vs cennette yoksa senin çadırlara "yığdığın" ve "yakınlaştırdıkça yakınlaştırdığın" o meyveleri ne etsinler cennet ehli?
Kaldı ki, Allah aşkına, cennet ehli kadınlar ne yapsın kızlığının bozulmasını bekleyen hurileri?
Aynı uslupla ben de sana sorayım: Allah aşkına, cennet ehli erkekler ne yapsın o meknûn/gizli saklı meyveleri? Yine erkek ve kadın cinsi bir birine eş olmayacaksa, sevişme vs cennette yoksa senin çadırlara "yığdığın" ve "yakınlaştırdıkça yakınlaştırdığın" o meyveleri ne etsinler cennet ehli?
Gözü kapalı iddia işte budur ve sorunun cevabı bu değil.
Önce size sorulanı cevaplayacaksınız. Karşı sorunuzu yöneltmek o zaman sizin hakkınız olacak. Yoksa size sorulan soruyu kuru gürültüye getirirsiniz. Niyetiniz o olmasa bile yaptığınız iş o olur.
Cennet ehli erkeklerin ne yapacağını bilemedikleri daha bir sürü şey sayabilirsiniz ama soruyu cevaplamış olmazsınız; cennet ehli kadınların kanatılmayı bekleyen hurileri ne yapacağı sorusu ortada öyle durur.
*
49.Sakınanlara güzel bir gelecek var. 50.Kapıları onlara açık Adn bahçeleri. 51.Orda yaslanıp bol bol meyva ve içecek isteyecekler. 52.Ve yanı başlarında قاصرات الطرف اتراب KÂSİRÂTUT TARFİ etrâbâ. 53.Hesap günü için size söz verilen işte bu. 54.ان هذا لرزقنا ما له من نفاد Bizden size tükenmeyen rızık (رزقنا).
Sanki ben hiç bir açıklama getirmemişim gibi, delilli ispatlı, bütün yazdıklarıma gözlerini kapatmış, söylediklerime kulaklarını tıkamışsın. Takılmış plak gibi ezberini okuyorsun. Bundan sonraki yazacaklarını ben de görmezden geleceğim, cevap yazmayacağım.
"Bütün bu zikredilenlerin hepsi bizim rızkımız/bağışımız/ihsânımız." "Hézé" ile zikredilelerin hepsi kastedilmiş, sadece "meyveler" değil.
Sadece meyveler değil. Yani "qâsirâtut-tarf"ın meyveler olduğunu kabul ediyorsunuz ama başka şeyler de olabilir, diyorsunuz. Örneğin neler? QÂSİRÂTUT-TARF kapsamına girip te rızıktan başka zikredilen ne var Allah'ın sözlerinin içinde? BAHÇE. Bahçe rızık mıdır? İÇECEK. Onun zaten altını çizmişim.
Yüce Allah QÂSİRÂTUT-TARF "rızk"ımdır, demiş. ALLAH'IN GERÇEĞİ bu.
Buna "Hayır!" diye karşı çıkıp "onlar erkekler gelse de bizi kanatsa diye bekleşen iri gözlü, tombul memeli hurilerdir" demek İslamın çarpıtılan versiyonu yani "erkekler klübü"nün fantazisidir ancak.
"Hasan Akçay Arapça bilmiyor!" deyip dudak bükerek, "Ana dili Arapça olanlar bilmez, ben bilirim!" diye kasılarak, "Arapçada geçerli olan kelimeler benim bildiklerimdir, yaseen'in ülkesindeki Arapların kullandığı kelimeler değil!" iddiasını öne sürerek, kelimelerin kapsadığı anlamı işinize geldiğince daraltıp genişleterek
Arapçanın kitabı anlamada asli unsur olduğunu düşünmüyorum.Asıl olan temiz bir kalb ile Yüce Allah'tan istenilen fotoğrafı göstermesi noktasında talepte bulunmaktır.Arapça ve diğer unsurlar sonra gelir.Şuna inanıyorum ki Kuranda sözü edilen tüm fotoğrafların yeryüzünde mutlaka bir benzer/müteşabih karşılığı vardır.Bu karşılık bulunmadan detayların çözülmesi körlerin fil'i tarifine benzer.Tartışılan konu cennetle alakalı olduğu için bence öncelikle genel anlamda cennetin yeryüzündeki benzeri tesbit edilmelidir.Yani öncelikle eşyanın/malzemenin mekanını tesbit etmeliyiz.Bundan sonra zaten oraya hangi tür malzemenin konacağı,ilişkilerin nasıl olacağı,kimlerin hangi pozisyonda olacakları konusu kendiliğinden çözülecektir.Daha önce yazmıştım, Kurandaki verilerden hareketle cennet ve cehennemin bugünkü deniz sahilleri ve dağlar-yaylalara olağanüstü benzerlikler taşıdığı, ayrıca oraları arzu edenlerinde buraları bilerek isteyerek tercih ettikleri konusunu.Sonuç olarak,kim Allah'tan anlamaya yönelik talepte bulunursa mutlaka bir pay alır.Ama unutmayalım ki herkesin payı eşit olmayabilir.Buda kişinin kalbinde duyduğu arzuyla orantılıdır.
Değerli Saffet Metin,şahsen ben sizin Kuran sevginizden katiyyen şüphe duymuyorum,bu haddime de düşmüş değil.Yazdığınız uzun yazınıza tekrara düşmemek adına uzun cevaplar vermeyeceğim.Diyeceğim o ki,bizde milli görüşün "m" sini bile bulamazsın,ancak gördüğüm kadarıyla uygulamalarınızdan siz,milli görüş ve sosyal demokrat sentezi yapmaktasınız.Ne yapalım buda sizin tercihiniz,kalbiniz rahatsa ne diyebiliriz ki? Selamlar..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma