Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
selam, Maksadım bu konuda farklı görüşleri olanların yazılarını asmaktı.Ama ne hikmetse internetten bu konuda dişe dokunur birşey bulamadım.İşe yarar birşey buluncaya kadar yavaş yavaş bulduklarımla yetineyim dedim. Ancak benim anladığım ve yeni keşfettiğim kadarıyla bu katılım bankalarına önceden verilmeyen devlet güvencesinin,sonradan verilmiş olması bunların şaibeli oluşlarını arttırdı. Çünkü adamlar (özellikle paralarını yatıranlar)zarar etseler(!)bile devletten takır takır paralarını alacaklar. Adı faizsiz olan yeni sömürü çarkı devletin derin sularında iyi tahlil edilmişki,yastık altı olan paralar bu şekilde piyasaya çıkıp alan memnun,veren memnun konumuna getirilmiş. İkincisi ve en önemli keşif ise bu tür kurumlar yüzünden Kuranın Karz-ı hasen ibadetinin ağır yara almış olması.Bir arkadaşın da değindiği bu konu gerçekten ayrı bir inceleme konusu. Önceden insanlar faize yatırmayıp döviz alıyor veya altına çeviriyordu ama en azından para elinin altında olduğundan borç isteyene uygun şekilde borç veriyordu.Ancak şimdi bu katılım bankaları çıkıpta dindar(!) insanlarımız paralarımız değerlensin,ülkemiz kalkınsın sloganlarıyla koşar adım buralara paralarını yatırınca piyasadan sıcak para çekildi ve kimse başkasına borç vermez oldu?Çünkü para elinin altında değil ve çok sıkışmadıkça(!) da kimse parasını zamansız çekip zarara uğramaya niyetli değil(!) Şimdilerde dikkat ederseniz sıcak paranın piyasadan çekilmesinin nedenlerini araştırıyor ve herkes bu paralar nasıl buharlaştı diye kafa yoruyor.Yani sizin anlayacağınız mal,yani para artık sadece belli eller, tekeller ve tröstler arasında dolaşır oldu.Borç almak için bu iki banka ve tefeciler dışında gideceğin yer yok. İnsanlara ve insanlığa bundan büyük zarar verilebilirmi?
Selam İblissavar,
Sıcak paranın piyasan çekilmesinin sebeplerinden olarak gösterdiğiniz Katılım Bankaları hakkındaki ekonomi teziniz malesef oldukça basit ve alakasız duruyor.Yukarıdaki zanna dayalı düşünceleriniz içinde yazımın devamında bilgi vereceğim inşaAllah.Bunu birazda önyargıdan uzak,Kur'an eksenli düşünmeniz ve günaha girmemeniz için yaptığımı tüm samimiyetimle söyleyebilirim.
Katılım Bankalarının tüm bankacılık sektöründeki toplam payı daha önce yazmış olduğum %5 rakamından aslında oldukça düşük,önümüzdeki 1.5 yılın sonrası olarak verilmiş bu iyimser tahmin esasında gerçekte şu an %3,2 seviyesinde.Şimdi bu orana sahip katılım bankalarının piyasadaki sıcak parayı emdiğini nasıl söyleyebiliriz.Sizcede bu biraz komik olmuyor mu?
İnternetten katılım bankaları hakkında iyi şeyler bulamamanızın 2 sebebi olabilir.Birincisi arama motorlarını doğru biçimde kullanmıyor ve anahtar kelimeleri olumsuz mana içerecek kelimelerden seçiyorsunuzdur,2. cisi ise internette doğru olan birşeyi aradığınızda her zaman detaya ulaşamayabilirsiniz.Örneğin ben kötü ve yanlış olan "porno" sözcüğünü arama motorlarında search etsem şüphesiz katılım bankası sözcüğü içeren sitelerden milyonlarca daha fazla sonuca ulaşırım.
Katılım Bankalarına yeni bankacılık kanunu ile devlet güvencesi getirilmesi onları şaibeli kılmaz.Katılım Bankaları yada eski adlarıyla ÖFK'lar (Özel Finans Kurumları) bankacılık kanununundan önce banka statüsünde sayılmadıklarından devlet güvencesinde değillerdi.Ama o dönemde kendi aralarında kurdukları "güvence fonu" ile bu güvenceyi sağlamayı amaçlamışlardı.Yani eskidende güvence vardı şimdide tek farkı,o dönemdeki güvence fonunun BDDK'ya devredilip,devlet eliyle güvence sağlanması.Burada önemli olan husus ise 2001 yılından sonra devletin ayakta kalan bankalarla beraber finans kurumlarına olan güveni ve onları bu güvenceye dahil etmeleri.Dediğim gibi bu güvence devletin çıkardığı yasayla getirildi ve katılım bankaları buna tabi olmaya mecburlar.Ha şurda şu soru akla gelebilir.Bir gün olurda katılım bankası batsa ve deseki mudilerine,bugüne kadar iyi ticaret yaptık ve kazandırdık ve kazandığımız parayı hesaplarınıza takır takır geçtik ama bugün bittik,zarar ettik bu sineye çekmelisiniz...Bu durumda mudi devletten 50.000 ytlye kadar olan kısmı alması doğrumudur? Bu tartışmaya açık bir konudur ama geçmişte özel finans kurumların kurdukları birlikte (ÖFKB) böyle bir güvence fonu oluşturmaları ve zarar eden diğer kendisi gibi çalışan kurumların zararını telafi etme amaçları güzel bir dayanışma örneğidir bence.
Karz-ı Hasen Katlım Bankalarının enstürmanları arasında ancak çok güvenilir ve kısa vadeli olarak kullandırılıyor ayrıca kurum personli bu hizmetten yararlanabiliyor.Sakıncası ise suistimale açık olması ve bankanın mudilerine karşı sorumlu olduğu böylesi bir sistemde bunu yapmasının o kadarda kolay olmadığını gösteriyor.
Emin ol İblissavar,bencillikten uzak samimi müslümanlar, parası katılım bankasında vadeli hesapta dursa bile bir yakının ihtiyacı olduğunda çekinmeden parasını çekip veriyor.Buna bu gözler defalarca şahit oldu.Kaldıki sizin parantez içinde dindar dediğiniz para düşkünü (!) insanların yapacağı yardımlarla geri kalan kısım ayakta kalıyorsa varsın kalmasın...
Bakın önceki mesajımda dediğim gibi hala sistemi es geçip bankaya takılmaya devam ediyoruz.Bilgimizle değil sadece zannımızla hareket ediyoruz.Düşüncelerimiz desteklemsi uğruna belkide (Kalplerin özünü yalnızca Allah bilir) inancı olmayan,siyaset yapan bir adamın saçma-sapan ve konuyla alakasız bir yazısını alıntılıyoruz.
Yine tekrarlıyorum,ikna olmadığınız konuları tartışalım berbaerc müzakare edelim.Hatta bir şubeye giderek bilgi alalım.Sonra hüküm verelim.Yani gerçekten bilgi sahibi olunca..Bunu derken ben kendimi otorite olduğumu iddia ediyo falanda değilim ha sakın yanlış anlamayın:)
"iblissavar arkadaşıma katılıyorum... arkadaş biraz borç verirmisin? --aa olmaz mı veririm vermesine de parayı vadeliye yatırmıştım daha gününün dolmasına 2,5 ay var beklersen olur... neuzübillah bekleyemem acil lazım..dereye su gelene kadar kurbanın gözü patlarmış.. --dedim ya para nedir ki..ama 2,5 ay beklemen lazım malum vadelide bu vadeyi bozsan olmaz mı --olmaaaaaaaaaazzzzzz hımm
senin ömer diyeceğin dudağını büzmenden belliydi:))bekle kredi kartı
ben geliyom.. gel gel bende seni bekliyodum..imansızlaaaarrrrrr --abi imana ne oldu ki de imansızlar dedin. :))imana ne mi oldu..kusura bakmaya gitti."
Kardeşin desteğine teşekkür ederim. Mircan'ın yazdıklarına gelince: İşimiz haktan ve doğrudan yana olmaksa bunun yolu şudur:Bir konuda iki tarafın düşüncelerini de dinler,doğru olanı bulmak için ikisini de tartarsınız.Böyle yapmadığınız müddetçe adaletli olmanız zordur. Google da bu bankaları öven yazı çok,ama eleştiren yazı yok denecek kadar az.Zaten burada sen onların avukatlığını yaptığın için övücü yazılara ihtiyacım yok,çünkü bunların Kuranı referans alan banka oldukları çok su götürür ve inanmıyorum da.Ölümü görüp sıtmaya razı olmak gibi bir derdim de yok. Benim tahminim ve tecrübelerime göre Kuranın onayladığı banka türü bu ikisinin dışında ve malezyalı olduğunu zannettiğim kişinin yoksulbank türü kurduğu banka türüne daha yakın.Ancak onun işleyişini ve piyasaya uygunluğunu çok iyi bilmediğimden hakkında fazla birşey söylemek mümkün değil. Tekrar etmekte fayda var:görevimiz minareyi çalıp kılıfını uydurmak değil,gerçek olan ve her müslümanın içine sineceği bir yapının ortaya çıkması vesselam.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
çünkü bunların Kuranı referans alan banka oldukları çok su götürür ve inanmıyorum da.
Dayanağınız nedir? Kur'ansa Kur'anın hangi ayetine,Allah'ın hangi emrine muhalefet edildiğini yazınız.Bende açıkça sizden özür dileyeyim ve antikatılımbankacıları arasındaki yerimi alayım.Siz bu eleştirilerinizle aslında Bakara 275e muhalefet etmiş oluyorsunuz.Yüce Allah faizle-alışveriş arasındaki farkı gösterip,hangisinin helal hangisinin haram olduğunu açıkça belirtmiş.Bundan sonra iman sahiplerine doğru alternatifleri üretmek ve uygulamak düşer.
Söylediğiniz gibi Katılım Bankası avukatı değilim.Yanlışı savunup Kur'anın deyimiyle hasisul hasis (başkalarının dünyalığı için,kendi ahiretini mahvetmek/mahveden) olmayada hiç niyetim yok.
Yazdıklarımı iyi okusaydınız katılım bankalarını değil,faizsiz sistem araçlarını savunduğumu anlardınız.Katılım Bankaları elbette en mükemmel kurumlar değildir.Şüphesiz mevcut sistemden kaynaklanan eksiklikleri vardır.Ama butür girişimlerin desteklenmesiyle en halis sisteme bir gün sahip olacağız yada umursamaz davranıp faizli sistemin bir parçası olacağız.Tıpkı bugünün insalığının büyük bir çoğunluğunun olduğu gibi.Kabile tarzı bir yaşamı sürdürmüyorsanız yahut bir dağ evinde hayatınızı ikame ettirmiyorsanız emin olun faizli sistemin bir parçasısınız en masumumuz bile bu illetin içinde...
Katılma Tarihi: 15 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Hayatını helal kazançla geçirmiş Ahmet Efendinin kıssası . Örnek alınası :)
Ahmet effendi 20 yıl once sağlam bir ticaret yapar ve bu günün parası ile 2-3 ev alacak kadar para kazanır. Sonra bu parasının kendisine getiri sağlamasını ister ve her salih iman sahibi mümin gibi, gider bir katılım bankasına parasını yatırır.
…ve 20 yıldır yediği içtiği buradan gelmektedir. Bu onun hakkıdır. Bu kadar parayı bir şekilde ele geçirdiyse toplum 20 değil, 100 senede olsa ona borçludur. Yiyeceğini, içeceğini karşılamak zorundadır. O her tüccarın “kar” ortağıdır.
…
Yıllar geçer… Ahmet efendinin bütün evi ve yatırımdaki parası tek oğluna kalır. O da finans kurumundaki kar payını almaya devam eder. Ara sıra babasını hatırlar. Der ki: babam iyi bir tüccardı. Tek iş yaptı ama iyi para kazandı. Bu para bizde olduğu için toplum bizim yediğimizi, içtiğimizi karşılamak zorunda. Sonuçta bizim paramız ekonomide dolanıyor. Biz olmazsak kimse iş yapamazdı. Bizim hakkimiz bin senede gecse odenmez dedi ve bundan buyuk haz duydu.
Toplum Ahmet Efendi ,Ailesine ve finans kurumlarına her zaman müteşekkirdi. Onlar olmasaydı kimden gidip de vadeli ev alırlardı ? İnsanlar kime gidip ucuz mal bulduk, gel kazancı paylaşalım derlerdi...
Ahmet efendi ve ailesine toplum minnettardı.... Onların parası vardı.
----------
Kar payı, tüccarlar arasında olması disinda, haram olan faiz gelirine müslümanların verdiği isimdir.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam ahmet efendinin 150.000ytl si var.. ismet oğlum duydun mu ahmet efendinin başına geleni -yok baba duymadım ne olmuş ki ne olacak oğlum bizim bu ahmet efendinin bankada biraz parası vardı ya. --ee ee si ahmet efendi hanifdostlar diye bir internet sitesine girmiş orada okumuş öğrenmiş..bankada ki vadeli getirisi faiz denince hemen vadeliden çekmiş vadesize yatırmış..onunda suyu faiz olan bir değirmen olduğunu anlayınca niye benim param ile bazılarına kredi ve kredi kartı verilsinde sonra batağa düşsünler benim de bunda kusurum var deyip..parayı bankadan tamamen çekmiş -yapma yav acayip iş ee sonra ne olmuş nolacak katılım bankasında ki kar payı oranınında aynı vadelide ki gibi olduğunu görünce iyice miğdesi bulanmış parayı ordan da çekmiş -ee sadede gel babacığım geldim oğlum biraz sabır eyle..neyse ahmet efendi parayı evde bir yastığa doldurup üstüne yatmış altı ay sonrada parasının kıymetten düştüğünü yani mevcut sisteme göre ahmet efendinin parası tastamam yastık altında dururken değerini kaybetmeye başlamış.. -sonra nolmuş babacığım anlatsana yav çatlayacağım şimdi evladım ahmet efendi sonrada bu böyle olmayacak gidip bari altın alayım demiş ve tümparasını altına yatırmış..ama gelgörki ahmet efendi bundan da rahatsız olmuş çünkü ahmet efendi çalışmadığı halde parasının arttığına şahit olmuş..eksilse olmuyor yükselse olmuyor..ne yapsın kara kara düşünmüş demiş ki bu dövizde bir artıp bi azalıyo olsa olsa bu dengeler..gidip altınları bozdurmuş hepsine döviz almış..sonra bi de bakmış ki ülkede kriz var döviz de almışbaşını gidiyo..hemen odövizleri bozdurup yine ytlye dönmüş.. -ee sonra nolmuş baba ne olacak oğlum ahmet efendinin durumu zor..kafayı yemesine az kalmış son duyduğuma göre de aramızda kalsın bu faizli sistemi kaldırmak için parasıyla seferber olmuş..yazmış cama..evlenecek olupta evlenemeyenler ev eşyalarınız çeyiziniz tarafımdan alınır sonra bana azar azar ödenir...evlenmeye gücü yetmeyenler evlendirilir sonra bana azar azar ödenir..tedavi için para temin edilir sonra azar azar bana ödenir..isteyenlere kuran meali tarafımdan sadece ama sadece maliyetine verilir...kitap yazmak için para bulamayan kıymetli dindar bilenler tarafınıza kitap yazdırılır..insanlar bilgilensin cahillikten kurtulsun için sonra kazanç yazarla bölüşülür..tekrar yazmaya başlatılır..ona imkan sağlanır..yolda kalmışa yolcuya imkan temin edilir sonra bana azar azar ödenir.. -baba yapma yav bu bizim ahmet efendi amca hakikaten kafayı sıyırdı desene evet oğlum aynen öyle..
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
Babam ticaretle uğraşırdı.20 yıl öncesi hatırlıyorum ne zaman başı sıkışsa komşuların kapısını tıklar borç para alır sonra geri öderdi.Komşular bunu Allah rızası için yapardı.Hİç biri hani bizim paranın faizi dolar verdim dolar isterim demezdi.hey gidi günler hey.Şimdi ne zaman başımız sıkışsa parası olandan borç isteyecek olsak ya para hazine bonosunda bağlı yada dövize çevrilmiş oluyor.:(
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Ahmed Efendi evlerini niye satsın ki.Versin evini gariban memura,evsiz asgari ücretliye alsın maaşlarını elinden.Garibim kiracı memurlarımda haram diye konut kredisi kullanıp aynı taksitlerle ev sahibi olacağına Ahmed efendiyi yeni ev sahibi yapsın.Ahmed efendi konut zengini olurken,biçare kiracılar karın tokluğuna bile değil yaşasınlar.
Sizin haram-helal anlayışınız buysa bence bu din ve sahibi çok zalim,kısa sürede terkedin.
Sıcacık evlerimizde,bilgisayarlarımızın başında ayaklarımızı uzatıp felsefe yapmak kolay,kolay olmasınada.
Dış dünyadaki insanları anlamak,işte o zor.
Bu zorluksa büyük erdem,anlayabilene ve idrak edebilene....
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
mircan senin bu :Sizin haram-helal anlayışınız buysa bence bu din ve sahibi çok zalim,kısa sürede terkedin.dediğin hakikaten ağır bir kelime.. kardeşim insanlar bu memlekette niye sürünüyor dersin neden iç borç faizi dış borç faizi var neden vergilerin büyük bir çoğunluğu kalkınma yerine buralara gidiyor.. kardeşim biz o kadarda insafsız bilmem ne değiliz...bu faiz illeti sebebiyle yaşam zor.. insanların yaşam standartları düşük..sömürüye dayalı emperyalistlerin elleri bu memleketin insanlarının cebinde ... bu sebeple bu faizi ve hertürlü bankayı reddediyorum..yaptıkları her işlemi reddediyorum.. insanları kira öder gibi ev sahibi yapacaklarmış..önce insanlara insan gibi yaşayabilecek, her türlü aktiviyeti yerine getirebilecek standartlara..iç ve dış borç faizlerini ve borçlarını dondurararak yerine getirsinler.. memleketimde bir insan evsiz kalıyorsa sebebi budur.... müslüman memleketinde emperyalistlerin kurallarıyla yaşama çalışmak bir mümin açısından bedirde harp etmekle eş değerdir..nerede ki faize pisliğe bulaşacağım,dolaylı yoldan olsada korkusuyla....
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Katılma Tarihi: 15 mart 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar
Mircan dediklerinde haklısın. Hikayeyi yazarken, yazdıklarım seni kızdıracak mı bilmek istedim aslında. Verdiğin tepki benim açımdan samimiyetinin tescilidir.Benim de zaten ekonomiye ilgim senin örnek verdiğin ev alma meselesi yüzünden başladı.
Babam ömür boyu kira ödedi ve hala evi yok. Emekliliği gelince ev alma telaşına düştü ve kredi çekelim dedi. Ben de haramdır, bu işe yanaşmam dedim. Çektiğim sıkıntıları “ev kredisi almak ok mi” başlığı altında sizinle paylaştım.
Aynı zamanda ekonominin işleyişi üzerine de çalışmaya başladım. Ev sahibimiz kredi ile evini dikip, bize yani kiracısına borcu ödetiyormuş. O zaman gördüm. (2 ay once)
Tabi bir sonraki tepkim rantçılığa karşı oldu. Ne demek adamın evi var diye ona her on senede ev sahibine bir ev daha almak. Kiranın miktarı 50 YTL yi geçmemeli dedim. JAma bu işin arz talebe dayalı olduğunu anladım. Sorun kiralamada değil, ev ve borç para kıtlığındaydı. Kiraların yüksek olmasını piyasa belirliyordu. J
Eğer faizsiz borç para bulunabilirse insanımız kendisini sömürtmez dedim. Peki insanlar neden faizsiz borç versin ?
İşte burada Sabit Lira kavramı başlıyor. Eflasyonun olduğu bir yerde insanlar faize girmek istemiyorlarsa Sabit Lira (STL) ile borç verir ve de vermek ister.
Sabit Lira enflasyon karşısında değerini yitirmeyen para demektir. Dolardan da, Eurodan da , altından da daha güvenilirdir. Para oyunlarından çok etkilenmez.
Sabit lira: TL karşısında enflasyon oranında artan, ancak alım gücü olarak değeri değişmeyen paradır. Sabit lira alım gücünün sabit tutulmasıdır. Alım gücünü sabit tutulması borç alıp vermede ön şarttır. İnsanlar, sırf mallarının değeri gitmesin diye ve saklayacak bir kuruma ihtiyaç duydukları için sabit lira ile borç verirler.
İşin diğer yanıda ihtiyacı olan hiç düşünmeden bu şekilde borç alır. Çünkü 1 sene sonra iş için kullanmamış olsa bile parasının değeri aynı kalır ve geri ödeyebilir.
Ekonomi açısındanda , STL sanal bir para olduğu için sadece hesap cüzdanlarında ve anlasmalarda mevcuttur. Bu şekilde borç alan yada parası olan sistem içinde parasını tutmak zorundadır. Yastık altına attığı zaman enflasyon parasını azaltmaya başlar.Para sürekli ekonomide tutulduğu için ekonomi her zaman canlı olur.
Bir düşünün:
Sabit lira ile borç almaz mısınız ?
Paranızın değerini kaybetmesini önlemek için sabit lira ile borç vermez misiniz ?
Katkısı olması amacıyla okuduğum bir kaç şeyi kısaca özetlemek istiyorum.
Kuran terminolojisinde riba, makul olmayan artıştır. Din dilinde bu,karşılıksız artış diye ifade edilir. Kuran'ın, elde edilecek bütün değerlerin emek ve gayret karşılığı olmasını esas aldığını unutmazsak, riba ile elde edilen artışın, emek ve gayret karşılığı olmayan artış şeklinde tanımlanması gerekir. Geleneksel yaklaşımın faiz diye tercüme ettiği riba esasında, sadece bir boyutu faiz olan çok daha genel ve farklı bir kavramdır.Riba kelimesinin herhangibir dile tek sözcükle çevrilmesi mümkün değildir. En doğrusu ribayı emek ve gayret karşılığı olmayan her türlü artış diye anlamaktır.Kuran;Allah ribayı silip yok eder, bağışları ise artırır diyerek ribanın, insanoğlunun egoizmini ve doymazlığını tatmin için giriştiği her türlü haksız kazanç anlamında geniş bir çerçevesi olduğuna dikkat çekmiştir......
.....Riba kavramı içine girecek bir faizin reel değerler üzerindeki artışlarda söz konusu olacağı, nominal değerlerdeki fazlalaştırmaların riba yasağının dinsel ve mantıksal gerekçesi ile uyuşmayacağı bilinmelidir......Örneğin, bir ölçek arpanın yerine birbuçuk ölçek, bir altının yerine iki altın almak ribadır. Banknotlar ise, reel değerleri olmadığından, mesela 100 lira karşılığında 110 lira almanın riba kavramı içine girip girmeyeceği tartışılacaktır.Çünkü banknot, sadece üzerine konan nominal değerle bir anlam ifade etmektedir. Nominal değerdeki artışı riba yasağının içine kayıtsız şartsız sokmak, riba sömürüsünden kurtarılmak istenen insanları farkında olmadan bir başka haksız kazancın malzemesi durumuna getirmek olabilir. (YAŞAR NURİ))
...Bir yıl önce 1000 lira borç veren adam, bir yıl sonra yine bin lira alırsa,paranın yılda %10 değer kaybına uğradığını düşünürsek,en az 100 lira zarar etmiş olur. Çünkü bin lira, bir yıl sonra 900 lira değerine düşmüştür. O halde bu adamı ziyana sokmamak için paranın yılda uğradığı değer kaybını vermek lazımdır. Bu bir fazlalık değil, adamın kendi parasıdır. İslam kimsenin zarara uğramasını istemez.................... Özellikle fakir kimselere verilen borçlardan bu değer kaybını almak doğru değildir. Çünkü Kuran, eli darda olanın borcunun ertelenmesini veya tamamen tasadduk edilmesini emretmektedir.Kuranın gayesi, oturduğu yerde fakirlere borç verip yüksek faizler almak suretiyle onların sırtından zengin olmayı önlemektir. Fukaranın cebinden bedelsiz çıkan bu paralar onun gözyaşıdır. Alan iflah etmez. Hasılı fertlere verilen borçtan faiz almak haramdır...................................Taksitle satışlardaki fazlalığı riba kabul etmek doğru değildir....( SÜLEYMAN ATEŞ)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma