HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Hadis Üzerine Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
savasen
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 331
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savasen

Bu yazıyı Diyanet'ten gelen "Uydurma hadisler temizlenecek" başlıklı haber nedeniyle yazıyor değilim.

İkbal'in tabiriyle "İslam'da dini düşüncenin yeniden inşası" işine kendini vakfetmiş birisi olarak, yazdığım yazılara mızraklarının ucuna bir takım uydurma hadisleri takarak saldıranlar oluyor. Kimi hadisleri saldırı aracı olarak kullanıyorlar ve tam bir uydurma hadis terörü estiriyorlar. Bunun için de özellikle üç kitabı bahane edip kalkan olarak kullanıyorlar; Gazzali'nin İhya-u Ulumiddin'i, Said-i Nursi'nin Risale-i Nur'u ve Sahih-i Buhari adlı kitaplar…

Güya ben buralarda geçen hadisleri inkar ediyormuşum veya kale almıyormuşum. Bunlara karşı geliyormuşum. Bu kitaplarda geçen hadislere ve görüşlere aykırı fikirler ileri sürüyormuşum ve hatta bu nedenle dinden bile çıkmışım, kafir ve mürted olmuşum.

Önemine binaen müsaadenizle bu yazıyı bu konuya ayıracağım.

***
Şurası bir gerçek ki Kuran'ı Kerim dışında hiçbir kitap Müslümanları mutlak anlamda bağlayıcı değildir. Yani ben adı geçen kitapların hiç birisine dönüp bakmasam, esas almasam, delil kabul etmesem bile hiçbir şey olmaz. Allah bana "Neden bu kitapları esas almadın?" diye hesap sormaz. Kuran dışında herkesin yazdığı kitap önce kendini, sonra onu gönüllü kabul eden taraftarlarını bağlar. Diğerleri onlardan sorumlu tutulamaz.

"Ama bu kitaplarda Hz. Peygamber'in hadisleri var" diyeceksiniz.

Olsun, Hz. Peygamber'in hadisleri sadece bunlarda mı var? Ben hadisleri bunlardan başka bir kitapta bulamaz mıyım? Sahih-i Buhari Hz. Peygamber'den yaklaşık 250 yıl sonra, İhya yaklaşık 500 yıl sonra, Risale-i Nur da yaklaşık 1400 küsür yıl sonra yazıldı. Onlar yazılıncaya kadar ortada hadis yok muydu? Hz. Peygamber bilinmiyor muydu? Dünyaya Hz. Peygamber'i bunlar mı tanıttı?

Bir hadis sırf şu kitapta veya bu kitapta geçiyor diye sahih olmuş olmaz. Yani bir hadis "Buhari'de geçiyor, Risale-i Nur'da yer alıyor, İhya'da var" diye yunmuş yıkanmış değildir. Onlarda da zayıf hatta uydurma hadisler olabilir. Çünkü hiç birisi Allah'ın kitabı değildir. Bu, onların oturup hadis uydurduğu anlamına da gelmez. Uydurulmuş bir hadis meşhur olunca, güvendikleri hocaları silsilesinden geldiklerini de görünce kitaplarına almakta bir beis görmemiş olabilirler.

Buhari'nin ortalıkta hadis olduğu iddia edilen onbinlerce rivayetin sadece % 5'ini kitabına alarak geri kalan % 95'ini elediği unutulmamalıdır. Peki, bu durumda Buhari'yi kitabına almadığı hadisler nedeniyle Hz. Peygamber'i kale almamakla veya bir çok hadisi inkar etmekle mi suçlayacağız? Tam tersi, iyi yapmıştır, yaptığı çok yerindedir.

Şimdi, İslam'ın ikinci yüzyılının ardından, üçüncü yüzyılda Buhari ve çağdaşlarının yaptığına ikinci eleme dersek, şu an bir üçüncü elemeye daha ihtiyaç vardır. Yani bu çağın Buhari'leri ortaya çıkmalıdır ve aynen onun yaptığını yapmalıdır.

Buhari ve çağdaşlarının, kendinden öncekileri, kriterler oluşturarak süzgeçten geçirmesi gibi, biz de, bizzat Buhari ve adı geçen diğer kitapları üzerlerine "sünger" çekmeden "süzgeçten" geçirmeliyiz.

Bu durum, özelikle Türkiye gibi bir ülkede, söz konusu bu kitapların çok ciddi bir tenkit süzgecinden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bunun henüz doğru dürüst yapılmadığını görüyoruz. Kimi insanlar sanki onları Allah yazdırmış gibi Kuran'dan daha çok onlara inanıyorlar. Oysa Allah'ın "yazdırdığı" yegane (bozulmamış) kitap Kuran'dır.

Şahsen ben yazılmış her kitabı "sözün namusu adına" okumayı görev bilirim. Keşke her yazılanı okuyabilseydim. Ama kimi kitapları okumanın veya esas almanın "dini bir zorunluluk" olmadığını söylemeyi de aynı şekilde sözün namusu adına görev bilirim ve işte söylüyorum; Sahih-i Buhari'yi, İhya-ı Ulumuddin'i veya Risale-i Nur'u okumak dini bir zorunluluk değildir. Bunlar olmasa da olurdu, İslam'a ve ümmete hiçbir şey olmazdı, dimdik yoluna devam ederdi. Yeni nesiller ve kişiler gelirdi. Tıpkı ben, sen veya o olmasak da olacağı gibi. Biz İslam'a şeref katmıyoruz, İslam bize şeref katıyor. İslam'ın akıp gelen tefekkür ırmağı bir dönemde veya bir şahsın kitabında dondurulamaz.

"Buhari olmasaydı bu din yok olurdu, İhya olmasaydı ümmet-i Muhammed yıkılır giderdi, Risale-i Nurlar olmasaydı imansız kalırdık" vs. diyenlere bu söylediklerim.

Bakın, Kuran'ı bir kenara atarsak helak oluruz, ama o kitaplardan hiç birisini okumasak bile bir şey olmaz. İlk 250 yıl boyunca Buhari'yi okumayanların, ilk 500 yıl boyunca İhya'dan haberdar olmayanların, 1400 yıl boyunca da Risale-i Nur'u hiç bilmeyenlerin bulunuyor olması, dahası bunları hiç görmemiş oldukları halde ahirete intikal etmiş olmaları ne demek istediğim hakkında bir fikir verebilir. Yani demem o ki bunlar ümmetin olmazsa olmazları değildir. Yararlanan yararlansın ama kimse onları Kuran yerine koymaya kalkmasın ve bunlarsız olmaz demesin.

Meşhur bir hadiste geçen "Kuran'ı kendi görüşüne göre tefsir etmek" ifadesi, aslında "Kendi tefsirini Kuran yerine koymak" demektir. Bunu yapan cehennemdeki yerini hazırlamış olur. Hadiste "Kuran'ı tefsir etmek" değil, "Tefsirini Kuran yerine koymak" mahkum ediliyor. Bu ikisi arasındaki farkı iyi düşünün. Tabi hadis uydurma değilse…

***
Hadislere gelince…

Ben meşrep olarak kökten hadis inkarcısı bir tutum içinde değilim. 20 yıla varan yazı hayatım boyunca böyle bir tutum içine girdiğim görülmemiştir. Ancak hadis konusunda tıpkı Ebu Hanife gibi ince eleyip sık dokuyanlar meşrebinden olduğum söylenebilir. Yani öyle kolay kolay hadis kabul etmem. Bir sürü şartlardan geçmesi gerekir. Sırf Buhari'de, İhya'da, Risale-i Nur'da geçiyor diye bir hadisi öpüp başıma koyacak da değilim. Bunların da tenkit süzgecinden geçmesi gerekir.

Keza "Tek kaynak Kuran" diyenlerden de değilim. Hadisin Kuran gibi gelmemesi ve araya 14 asrın girmiş olmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle daha temkinliyim, hepsi bu. Bana göre değil hadis, milletler tarihi, dinler tarihi, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, tabiat tarihi, coğrafya, eski mitolojiler vs. bile yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Tabi hepsi süzgeçten geçirilerek.

Bu tutum, hadislerin kaynağı olan Hz. Peygambere karşı bir tavır değildir. Eğer onun sağlığında yaşasaydım, sabah kalktığımda gidip kapısını çalarak işin doğrusunu sorabilecek durumda olsaydım hiç sorun yoktu. Ne derse yapardım. Çünkü bana göre hadisler de ayetler gibi doğruluk ve dürüstlük abidesi (el-emin) olan yetim Muhammed'in (s.a.v) dilinden çıkmıştır. O söylemişse doğrudur.

Ancak mesele bu değil.

Mesele, onun ölümünden sonra yüksek karizmasından yararlanarak kendi fikirlerini onun adını kullanarak ümmete yutturmaya kalkışanların bulunmasıdır. Bunlara karşı önlem almak zorundayız. Dinimizi uydurma hadis bezirganlarının en küçük bir sarsıntıda yıkılıp gidecek hurafe çöplüğü üzerine kuramayız. Eleştirel akıl ve mantıktan koparsak ha babam uçarız.

Yukarıda adı geçen kitap müelliflerin bunu yaptığını söylemek istemiyorum. Fakat onlar da farkına varmadan, iyi niyetlerinin kurbanı olarak bu bezirganların oyununa gelmiş olabilirler. Aradan yol bularak kitaplarına girmiş olanlar bulunabilir. Eleştirel analize tabi tutulmaları onların da iyiliğinedir, hepimizin iyiliğinedir. Benim yazdığım kitaplar da aynı muameleye (eleştirel analiz) tabi tutulmalıdır. Aksi halde gelişme olmaz; müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğmaz.

Bu, eleştirel akıldır; ümmetin kolektif ruhunun yanlış olanı kim olursa olsun, nerede geçiyorsa geçsin durdurması, ayıklamasıdır. Şu anki yaşayan nesiller olarak bize düşenin bu olduğunu düşünmekteyim.

Bu yapılmadığı taktirde bin sene önce uydurulmuş bir hadis nesilden nesile aktarılıp gelir de kimsenin ruhu duymaz. Çünkü eleştirel akıl olmadan, özeleştiri olmadan, geçmişe körü körüne bağlılık sürüp gidiyorsa, her "Gâle Resullulah (s.a.v)…" sözüne içimizin yağı eriyip uyuyorsak evin yolunu bulamayız. Zira ortalık uydurma hadis kaynıyor. Önlem almak, süzgeçten geçirmek, "Dur bakalım" demek, ince eleyip sık dokumak zorundayız.

Bu anlamda "Hz. Peygamber" ile ona ait "hadis" iddiasını aynı şey olarak görmemek gerekir. Her "hadis" iddiasını duyduğumuzda peygambere olan büyük saygımız ve sevgimiz nedeniyle içimizin yağı eriyip kendimizden geçemeyiz. Aksi halde tam da uydurmacıların beklentisi doğrultusunda hareket etmiş oluruz. Onlar zaten bunu bildikleri için kendi fikirlerini "Gale Seyyid-i Kainat ve Nebiy-i Muhterem Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)…" karizmasının arkasına sığınarak zerketmektedirler…

Oysa Hz. Peygamber işte o bildiğimiz Allah'ın Resülüdür. Hadis ise, sonradan onun tarafından söylendiği iddia edilen sözdür. Zaten hadis kelimesi sözlükte "Sonradan ortaya çıkan, icat edilen" demektir. Dolayısıyla onun tarafından söylendiğinin inandırıcı delillerle ispat edilmesi, kanıtlanması gerekir. Az önce geçtiği gibi, bir hadisin sırf meşhur bir kitapta geçiyor olması yeterli değildir. Bir sürü şarttan daha geçmesi gerekir. Bu tür şartlar sütten dilimiz yandığı için yoğurdu üfleyerek yemek istememizden kaynaklanmaktadır. Şu halde bu şartların geçmişte konması doğruydu, haklıydı, kesinlikle gerekliydi. Şu an daha da geliştirilmeli ve hatta zorlaştırılmalıdır.

***
Şimdi…

Şu an İslam dünyasında dokuzu (Kütüb-ü Tis'a) Sünni dünyanın, dördü de (el-Kafi) Şii dünyanın elinde olmak üzere 13 büyük hadis kitabı var. Bu kitaplarda yarı yarıya olmak üzere yaklaşık 30 bin civarında Hz. Peygambere ( ve Hz. Ali ve imamlara çünkü Şiiler onlardan gelene de hadis diyor) ait olduğu iddia edilen rivayet bulunuyor.

Bunların hepsini Hz. Peygamber söylemiş midir?

Bunları Hz. Peygamber'in gerçekten söylediğine ikna olmamız lazım. Öyle yağma yok.
Hz. Peygamber Kuran dışında hiçbir şey söylemeden, başka hiçbir söz dahi ağzından çıkmadan gitmiş değildir herhalde. Mutlaka çeşitli vesilelerle bir şeyler söylemiştir. Bu söyledikleri etrafındaki sahabeler tarafından duyulmuştur ve değişik yollardan aktarılmıştır. Duyan duymayana söylemiştir. Fakat zaman içinde bunların içine uydurmaları da karışmıştır. Buna önlem olsun diye cerh ve tadil çalışmaları olmuş, ayıklama faaliyetlerine girişilerek değişik dönemlerde mevzuat (uydurma hadisler) kitapları yazılmıştır.

Tarihten günümüze bunların en önemlileri arasında, örneğin İbnu'l-Cevzi'nin Kitabü'l-Mevzuat mine'l-Ehadisi'l-Merfuat'ı, Mecdüddin el-Firuzabadi'nin Hatimetü Sifri's-Saade'si, Celalüddin es-Suyuti'nin el-Leal-Masnua fi'l-Ehadisi'l-Mevzua'sı, İbnu Arrak el-Hicazi'nin Tenzihü'ş Şeriati'l-Merfüani'l-Ahbari'ş Şeriati'l-Mevzua'sı, Şemseddin-i Sehavi'nin Makasıd-ı Hasene'si, Ali b. Sultan el-Kari'nin el-Mevzuat'ı (Türkçe'ye çevrildi), Muhammed b. Ali eş-Şevkani'nin el-Fevaidü 'l Mecmua fi 'l-Ehadisi'l Mevzua'sı (Türkçe'ye çevrildi), Ebü'l-Hasenat Abdu'l-Hayy el-Leknevi'nin el-Asaru'l-Merfuda fi'l Abbari'l-Mevzua'sı ve Türkçe olan M. Yaşar Kandemir'in Mevzû Hadisler, Menşei, Tanıma Yolları ve Tenkidi ile M. Hayri Kırbaşoğlunu'nun Alternatif Hadis Metodolojisi'ni bir çırpıda sayabiliriz.

Bu kitaplarda binlerce hadisin tenkidi yapılır, uydurma olanları tanıma yolları gösterilerek ölçüler, kriterler konur ve her "Gale Resullulah (s.a.v)…" diye başlayan söze hadis denemeyeceği delilleriyle anlatılmaya çalışılır. Bunlar boşuna ortaya çıkmamıştır.

Bu tür kitaplarda çok önemli bazı kriterlerden bahsedilmiştir. Sadece bunlara bakmak bile bir ipucu verebilir. Liste uzayabilir ama bunlardan en önemlilerini birkaç madde halinde şöylece sıralayabiliriz;
1- Hadis, doğrudan doğruya Hz. Peygamber'in dilinden olmalıdır.
2- Hadis, Kuran'a aykırı olmamalıdır.
3- Hadis, aklın ve duyuların apaçık (bedihi) verilerine aykırı olmamalıdır.
4- Hadis, gelecekle ilgili yer, zaman, tarih, kişi, topluluk ismi vermemeli, bunları övgü veya yergi içermemelidir.
5- Hadis, itikatla ilgili olmamalıdır çünkü haber-i vahid itikatta delil olmaz. Bütün hadisler ilim ifade etmesi açısından haber-i vahittirler. Yani Kuran gibi geniş topluluklarca rivayet edilmezler. Her sahebe kendi duyduğunu tek kişi olarak Hz. Peygamberden aktarır. Bunun için ona haber-i vahit denir.
6- Hadis, daha çok bir evrensel ahlaki öğüt içeriyor olmalı veya yaşayan sünnetle gelen bir ibadetin nasıl yapılacağını gösteriyor olmalıdır. Güvenilir hadislerin büyük çoğunluğu da zaten böyledir.

Sadece bu altı kriter bile yukarıda anılan 13 kitaptaki yaklaşık 30 bin rivayete vurulduğunda en az yarısından fazlasının elendiğini görülür. Geriye, büyük çoğunluğu evrensel ahlaki öğütler ve ondan daha az bir kısmı da, şu an yaşanılan ve Kuran'da zaten yer alan namaz, oruç, hac, zekat, abdest gibi ibadetlerin nasıl yapılacağına dair örneklikler anlamına gelen rivayetler kalır ki asıl uyulması gereken hadisler de bunlardır.
***
Evrensel ahlaki öğütlerden maksat iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, erdem, mertlik, söz, namus, vefa, ana babaya saygı, çocuk sevgisi, kadınlara iyi davranma, yoksula yardım, mahrumu, mazlumu ve mağduru koruma, komşu hakkı vb. zaten her toplumda atasözleri, güzel sözler ve deyişler şeklinde beliren temel insanlık hasletleridir.
Asıl sahih hadisler bunlardır. Bu sözlerin bir benzerini bir Çin atasözü, bir Kızılderili şiiri veya bir Rus deyişi olarak da duymuş olabilirsiniz. Konfüçyüs'e, Buda'ya veya bir bilge kişiye ait söz olarak da işitmiş olabilirsiniz. Hepsi aynı kandilden konuşurlar. Bu anlamda milletlerin anonim ruhu olan atasözleri, saf dinlerin ruhu gibi yalan söylemez. Birbirine benzerler, hemen tanırsınız onları.

Demek ki (Şiilerin hadis anlayışı da dahil) genel olarak hadis dediğimiz sözler, sahihiyle zayıfıyla, mevzusuyla meşhuruyla, aslında, örneğin Çin anonim ruhunun Konfüçyüs'de billurlaşarak iyi, güzel ve doğru namına ne varsa ona atfetmesi gibi, İslam milletlerinin anonim ruhunun Hz. Muhammed'te billurlaşmış halidir.

İçinde o anonim ruhun arayışlarını, acılarını, özlemlerini, umutlarını ve aynı zamanda da acizlik ve zayıflıklarını bulursunuz. Sünni kitaplarda bir çok hadis tenkit edilirken "Aslında bu söz Hasan-ı Basri'ye aittir, Arapların şu şiirinden alınmadır, Sırrı Sakati'nin sözüdür…" vs. denilerek eleştirilmesi, Şii kitaplarda da Cefer-i Sadık'ın veya Muhammed Bakır'ın sözleri olarak da aktarılması bunu gösterir.

Yani, İslam milletlerinin, yeryüzünün tozuna toprağına bulanarak, olaylar içinde yoğurularak akıp gelen bilinçaltı, peygamberden gelen rivayet kandiline katılarak kendini onunla ifade etmiştir. Bu nedenle bir taraftan umudu, hasreti, arayışı, diğer taraftan da zaafiyeti, acizliği ve eksikliği bir arada barındırır. İyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, adalet vs. ile ilgili sözler birincisine, İsa, deccal, mehdi, kadını aşağılama, erkek egemen söylemler vs. ikincisine örnektir.

Bu anlamıyla hadis külliyatı, şu an yıkılmış bir uygarlığın, bir zamanlar parlak başarılar elde etmiş bir yaşanmışlığın kayıtlara yansımış söz deposudur. Şu an üzerine sünger çekilmesi değil, süzgeçten geçirilmesi, yeniden ele alınması, yukarıdaki gibi kriterler oluşturularak ayıklanması, buradan diğer milletlerin anonim ruhuyla mukayese edilmesi, böylece de insanlık terazisinde tartılması gerekir. Toptan bir kenara atılamayacağı gibi toptan kabul de edilemezler.
***
Uygulamalı bir örnekle ne demek istediğimi açayım;
Önce yukarıdaki onüç meşhur kitaptan oluşan hadis "deposuna" bakıyoruz. İçlerinden az önceki altı kritere uyanlardan bir demet seçip çıkarıyoruz, örneğin;
"Sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır." (Tırmizi, Muslim)
"İyilik güzel huydur. Günah vicdanını rahatsız eden, içinde sakladığın ve insanların duymasından hoşlanmadığın şeydir." (Muslim, Tırmizi).
"Ya Ebu Zer! Ne tedbir gibi akıl, ne haramdan kaçınmak gibi vera, ne de güzel ahlak gibi müruvvet bulunur." (Nesei)
"Allahım! ayrılık ve bozgunculuktan, ikiyüzlülük ve kötü ahlaktan sana sığınırım." (Ebu Davud, Nesei)
"Üç kimse var ki cennete giremeyecektir: zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve kibirli fakir." (Muslim, Nesei).
"Kibirli ve kendinde olmayan şeylerle öğünen kimse cennete giremez." (Ebu Davud)
"Bir adam "Ya Resulallah, insanların en erdemlisi (hayırlısı) kimdir?" diye sordu. "Çok yaşayıp ameli güzel olandır" buyurdu. "Peki, İnsanların en kötüsü kimdir?" diye sordu, "Çok yaşayıp ameli kötü olandır" buyurdu. (Tırmizi).
"Bir adam "Ya Resulallah, ben Allah yolunda savaşmak istiyorum" dedi. "Annen sağ mıdır?" diye sordu. Evet deyince "Ayağına sarıl, cennet oradadır" buyurdu. (Tabarani)
"Asıl zenginlik mal çokluğu değil gönül zenginliğidir." (Buhari, Müslim, Tirmizi).
"Hz. Peygamber bir gün "Pehlivan kimdir, bilir misiniz?" diye sordu. "Güreşte yenilmeyendir" dedik. "Hayır dedi, asıl pehlivan öfkesini yenendir." (Müslim, Ebu Davud).
"Müslümanların en faziletlisi kimdir? diye sorulunca "Elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir" buyurdular." (Tirmizi)
"Kendin için istediğini mümin kardeşin için de istemedikçe kamil mümin olamazsın." (Buhari)
"Birbinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz" (Buhari, Müslim).
"Resulullah bir yere seriyye gönderdi. Seriyye geri döndüğünde onlara şöyle buyurdu. "Afferin küçük cihadı yerine getirip de büyük cihadı baki kalanlara." Denildi ki, "Ya Resulullah! Büyük cihad da neyin nesi! Hazret "nefs ile cihad" buyurdu." (el-Kafi).
***
Şimdi, "iç kriterlerden" geçen bu rivayetleri "dış kriterlere" yani diğer milletlerin anonim ruhu olan atasözleri ve deyişleriyle karşılaştırıyor, insanlık terazisinde tartıyoruz;
"Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez. (Konfüçyüs)
"Bir adamdan şüpheleniyorsan onu işe alma, işe alıyorsan ondan şüphelenme" (Çin atasözü)
"Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir. (Çin atasözü)
"Eşek olursan semer vuran çok olur" (Türk atasözü)
"Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam öfkelenince belli olur." (Arap atasözü)
"Dünyada üç şey gizlenmez: Duman, aşk, parasızlık." (Arap ötasözü)
"Kadehin içinde, denizde boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur. (Alman atasözü)
"Parlayan herşey altın değildir." (Alman atasözü)
"Güzellik, bakan kimsenin gözündedir." (Fransız atasözü)
"Kurt dumanlı havayı sever." (Fransız atasözü)
"Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır." (Hind atasözü)
"Don Kişot olmak için yola çıkan pek çok insan evine Sanco Panco olarak döndü." (İspanyol atasözü)
"Eline, diline, beline sahip ol" (Mani)
"Doğru davranmak için şu beş şeyi yapma; yalan, zina, adam öldürmek, hırsızlık, içki içmek" (Konfüçyüs).
"Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır." (Bolivya atasözü)
"Az kork, çok umut et; az ye, çok çiğne; az homurdan, çok nefes al; az konuş, çok anlat; az nefret et, çok sev ve en güzel şeyler seninle olsun" (İskandinav atasözü)
***
Daha bunlar gibi onlarca, yüzlerce örnek zikredilebilir.
Burada yapılmak istenen şudur: Artık eski hadis alimlerinin kitaplarını yazarken kullandığı hasen, merfu, muttasıl, munkatı vs. kriterlerinin bizim için bir anlamı kalmamıştır. Onlar bir şekilde bunları oluşturarak kitaplarını yazmışlardır. Ve bu kitaplar şu an bizim elimizdedir. Bizim de şimdi bu kitaplarda geçen sözleri birer "depo" olarak görüp süzgeçten geçirmemiz gerekir. Sonra onları oluştuğu tarihsel coğrafya ve iklimden çıkarıp insanlık alemi ile test etmemiz lazım. Onlarınkini bizimki ile bizimkini onlarınki ile karşılaştırmamız lazım. Bu bize çok şey öğretecektir. İnsanlığın ortak bir aklının, akıp gelen ortak bir vicdanının olduğunu göreceğiz. Kuran'ın "ma'ruf" (tanınıp bilinen) dediği tam da bu değilse nedir?

Artık bizim için sahih hadis demek, insanlığa söyleyebilecek hale gelmiş sözümüz demektir. Çünkü çok badirelerden geçmiş, iç savaşlardan çıkmış, cerh ve tadillere uğramış, tenkit edilip süzgeçten geçirilmiş ve bu günlere gelmişlerdir. Şimdi biz artık o tür cerh ve tadillerle uğraşamayız, biz o nesil değiliz. Bizim artık bunlar içinden insanlığa sunmalar yapmamız lazım. Eğer rivayet ettiğiniz söz bir Çinli için, Bir Meksikalı için, bir Rus için bir anlam ifade etmiyorsa, sizin kendi tarihsel coğrafyanızda, oranın şartlarında kalmış demektir. Oradan dışarı çıkınca da bir anlamı yok demektir. Artık onu rivayet edip durmanın ne anlamı var? Elimizdeki "hadis deposundan" öyle sözler seçmeliyiz ki bir Çinli veya Meksikalı bunu duyduğunda "Ne güzel söylenmiş, buna benzer bir söz de bizim atasözlerinde var" diyebilmeli. Yukarıdaki hadis örnekleri bir fikir vermiş olmalıdır.
İşte günümüzün sahih hadisleri bunlardır.

Sahih hadis bu anlamda insanlığın aklına, vicdanına, fıtratına, sağduyusuna hitap eden sözdür. İnsanlığın ortak akıl ve vicdanının, Mekkeli bir öksüzün aklında ve vicdanında dile gelişidir. İnsanlığın anonim ruhunun evrensel bir peygamber olması sebebiyle Hz. Muhammed lisanından ifade edilişidir. Bunu herkes kendi lisanına rahatlıkla tercüme edebilir çünkü onlarda da buna benzer sözler vardır. Edemiyorsa, diğer milletlerin fıtrat ve vicdanında bir karşılığı yoksa bilin ki onu Hz. Muhammed söylememiştir.

Örneğin "Hz. Peygamber mübarek idrarını maşrapayla yatağının altın koymuştu. Ümmü Habibe'nin hizmetçisi Bürke adındaki kadın onu içti. Hz. Peygamber "Bu senin sağlığına iyi gelecektir" dedi ve o kadın bir daha hastalanmadı" (Darakutni ve Tabarani'den naklen Suyuti'nin el-Hasaisu'l-Kübra'sında geçer. c. 1, shf. 193) rivayetini duyan insanlık fıtrat ve vicdanı derhal onu dışına atar, kabul etmez çünkü uydurmadır, böyle bir şey asla olmamıştır.

Öte yandan peygamberin akla ve vicdana hitabeden apaçık sözlerine karşı çıkanlar da tabiki olmuştur. Bunlara yakından bakın, vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında onu tasdik etmekten geri duramadıklarını görüsünüz. Ama toplumda üslendikleri rol, menfaat ve çıkarları inkar etmelerini gerektirdiği için körü körüne güneşi balçıkla sıvamaya kalkarlar. Ebu Cehil'in bir gün yalnız kaldığında "Bak Muhammed, söylediklerin güzel şeyler ama biz bu putları terk edersek Kureyş aç kalır" sözü buna en çarpıcı örnektir.
***
Benim kanaatim odur ki herhangi bir peygamber -örnek olsun diye söylüyorum- "Annelerinizle evlenebilirsiniz" deseydi, peygamber olduğuna bakılmaz derhal reddedilirdi. Çünkü insanlık vicdan ve fıtratı öyle sağlam bir dayanaktır ki peygamberleri bile test eder. Peygamberler onun dile gelen soylu sesi (lisan-ı sıdk) oldukları için söyledikleri sonra çağlarda bile olsa özgür vicdanlarda makes bulmuştur…

R. İhsan ELİAÇIK



__________________
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
Yukarı dön Göster savasen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savasen
 
Papatya
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 14 mart 2006
Gönderilenler: 211
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Papatya

savasen Yazdı:

......Kimi hadisleri saldırı aracı olarak kullanıyorlar ve tam bir uydurma hadis terörü estiriyorlar. Bunun için de özellikle üç kitabı bahane edip kalkan olarak kullanıyorlar; Gazzali'nin İhya-u Ulumiddin'i, Said-i Nursi'nin Risale-i Nur'u ve Sahih-i Buhari adlı kitaplar…

............

Buhari'nin ortalıkta hadis olduğu iddia edilen onbinlerce rivayetin sadece % 5'ini kitabına alarak geri kalan % 95'ini elediği unutulmamalıdır. Peki, bu durumda Buhari'yi kitabına almadığı hadisler nedeniyle Hz. Peygamber'i kale almamakla veya bir çok hadisi inkar etmekle mi suçlayacağız? Tam tersi, iyi yapmıştır, yaptığı çok yerindedir. ........R. İhsan ELİAÇIK

uhhh Yaziyi bizimle paylastiginiz icin tesekur ederim. Buharinin Hadisleri=Peygamber efendimiz mantigi ile hareket edenler, kaflarinda olusturduklari Buhari, Muslim, Gazali PUTLARINI goremiyorlar. 

Hadisler ile kafalarina YESIL RENKLI duvarlar ormusler. Bu duvarlar o kadar sert ki, bir turlu ALLAHIN ayetleri iceri giremiyor. Yanlizca Kuran ve Kurandan hesap vereceklerini bunun icin kavrayamiyorlar.

Allahin hesap sormayacagi kisilerin fikrilerinden kafanizda olusturdugunuz PUTLARI kirma zamani geldi. Kuranin onundeki en buyuk engel olan ve dogmalarin gelenegin dinin temeli olan HADIS PUTLARIDIR.

Hesap gununde Hesap Kuran dininden sorulacak, Buharinin, Gazalinin, Said Nursinin dininden degil.

 



__________________
Müslümanim diye hic utanmiyorum.... Mevsim Bahar..Ben artık özgur bir müslümanım. Bir elimde KURAN, Bir elimde bahar çiçekleri ve arkamda 1400 yıllık hurafe, hadis, mezhep ve şeyhlerın enkazı.
Yukarı dön Göster Papatya's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Papatya
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

Savasen yazdı:

Buhari olmasaydı bu din yok olurdu, İhya olmasaydı ümmet-i Muhammed yıkılır giderdi, Risale-i Nurlar olmasaydı imansız kalırdık" vs. diyenlere bu söylediklerim.

Bakın, Kuran'ı bir kenara atarsak helak oluruz, ama o kitaplardan hiç birisini okumasak bile bir şey olmaz. İlk 250 yıl boyunca Buhari'yi okumayanların, ilk 500 yıl boyunca İhya'dan haberdar olmayanların, 1400 yıl boyunca da Risale-i Nur'u hiç bilmeyenlerin bulunuyor olması, dahası bunları hiç görmemiş oldukları halde ahirete intikal etmiş olmaları ne demek istediğim hakkında bir fikir verebilir. Yani demem o ki bunlar ümmetin olmazsa olmazları değildir. Yararlanan yararlansın ama kimse onları Kuran yerine koymaya kalkmasın ve bunlarsız olmaz demesin.

Meşhur bir hadiste geçen "Kuran'ı kendi görüşüne göre tefsir etmek" ifadesi, aslında "Kendi tefsirini Kuran yerine koymak" demektir. Bunu yapan cehennemdeki yerini hazırlamış olur. Hadiste "Kuran'ı tefsir etmek" değil, "Tefsirini Kuran yerine koymak" mahkum ediliyor. Bu ikisi arasındaki farkı iyi düşünün. Tabi hadis uydurma değilse…

ÇOK GUZEL BİR NOKTA YAKALAMIŞSIN SAVASEN KARDEŞ,ONLAR BIZ KURAN OKUYANLARA KENDI GÖRUSUNUZE GÖRE TEFSIR EDIYORSUNUZ DIYORLAR OYSA BIZ ILIMLE TEFSIR ETMEYE TUM ALIMLERDEN YARARLANIP AKIL İŞLETMETE CALIŞIYORUZ,EN HAKIKI MURSITIMIZ İLİM.

ESAS HATAYI ONLAR YAPIYOR,TEFSİRİ KURAN YERINE KOYUYORLAR.CEHENNEMDE YER TAHSIS EDENLER IDDA ETTIKLERI GIBI BIZ DEGILIZ,KURANIN YERINI ALAN KITAPLARI YAZAN VE DESTEKLEYENLER...

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
kamer
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 06 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kamer

Savasen yazdı


.....Keza "Tek kaynak Kuran" diyenlerden de değilim. Hadisin Kuran gibi gelmemesi ve araya 14 asrın girmiş olmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle daha temkinliyim, hepsi bu. Bana göre değil hadis, milletler tarihi, dinler tarihi, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, tabiat tarihi, coğrafya, eski mitolojiler vs. bile yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Tabi hepsi süzgeçten geçirilerek.


Bu tutum, hadislerin kaynağı olan Hz. Peygambere karşı bir tavır değildir. Eğer onun sağlığında yaşasaydım, sabah kalktığımda gidip kapısını çalarak işin doğrusunu sorabilecek durumda olsaydım hiç sorun yoktu. Ne derse yapardım. Çünkü bana göre hadisler de ayetler gibi doğruluk ve dürüstlük abidesi (el-emin) olan yetim Muhammed'in (s.a.v) dilinden çıkmıştır. O söylemişse doğrudur.....Embarrassed..

 

 

Selamün Aleyküm!

 

Eline sağlık,  bize de şu müjdeyi vermek nasip olsun!

 

Zümer/18.(Y.N.Ö.): Onlar ki, sözü dinler de en güzeline uyarlar. İşte bunlardır, Allah'ın kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.

 

En doğrusunu Allah bilir

 

Selametle kalın

 

El Hamdü Lillahi Rabbil Alemin



__________________
Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yukarı dön Göster kamer's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kamer
 
safbilgi
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 841
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı safbilgi

Selam Dostlar

Ayrımı çok iyi yapmak gerekiyor.Eger hadısın hukum içermeyecegını ve dıne şart getırmeyeceğini bılırsenız sadece tarıhı bılgı olarak degerlendırebılırsınız dıger İslam tarıhı bılgıleri gıbı.Ama şu var hadısler tarıhı kaynaklardan farklı olarak gerıleme ve yozlaşma baslangıcı peygambermızın torunlarını katleden Emevı dönemınde 300 sene sonra peygambermızın vefatından 3 asır sonra anormal boyutlarda 1 mılyon cıvarı uydurulmuş,yani samanda igne aramak gıbı,Furkan olarak Kuran yeter demek ve peygamberemızın agzından kesın çıkmıştır dememek en doğrusu,Kurana uysa bıle zanla buna sahıtlık edemeyız...

Yukarı dön Göster safbilgi's Profil Diğer Mesajlarını Ara: safbilgi
 
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

 

........Şurası bir gerçek ki Kuran'ı Kerim dışında hiçbir kitap Müslümanları mutlak anlamda bağlayıcı değildir.........

.......Buhari ve çağdaşlarının, kendinden öncekileri, kriterler oluşturarak süzgeçten geçirmesi gibi, biz de, bizzat Buhari ve adı geçen diğer kitapları üzerlerine "sünger" çekmeden "süzgeçten" geçirmeliyiz.....

..........Şahsen ben yazılmış her kitabı "sözün namusu adına" okumayı görev bilirim. Keşke her yazılanı okuyabilseydim..........

...........Mesele, onun ölümünden sonra yüksek karizmasından yararlanarak kendi fikirlerini onun adını kullanarak ümmete yutturmaya kalkışanların bulunmasıdır. Bunlara karşı önlem almak zorundayız. Dinimizi uydurma hadis bezirganlarının en küçük bir sarsıntıda yıkılıp gidecek hurafe çöplüğü üzerine kuramayız. Eleştirel akıl ve mantıktan koparsak ha babam uçarız............

...............Çünkü eleştirel akıl olmadan, özeleştiri olmadan, geçmişe körü körüne bağlılık sürüp gidiyorsa, her "Gâle Resullulah (s.a.v)…" sözüne içimizin yağı eriyip uyuyorsak evin yolunu bulamayız. Zira ortalık uydurma hadis kaynıyor. Önlem almak, süzgeçten geçirmek, "Dur bakalım" demek, ince eleyip sık dokumak zorundayız..............

........Evrensel ahlaki öğütlerden maksat iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, erdem, mertlik, söz, namus, vefa, ana babaya saygı, çocuk sevgisi, kadınlara iyi davranma, yoksula yardım, mahrumu, mazlumu ve mağduru koruma, komşu hakkı vb. zaten her toplumda atasözleri, güzel sözler ve deyişler şeklinde beliren temel insanlık hasletleridir.
Asıl sahih hadisler bunlardır. Bu sözlerin bir benzerini bir Çin atasözü, bir Kızılderili şiiri veya bir Rus deyişi olarak da duymuş olabilirsiniz. Konfüçyüs'e, Buda'ya veya bir bilge kişiye ait söz olarak da işitmiş olabilirsiniz. Hepsi aynı kandilden konuşurlar. Bu anlamda milletlerin anonim ruhu olan atasözleri, saf dinlerin ruhu gibi yalan söylemez. Birbirine benzerler, hemen tanırsınız onları...............

..............Bu anlamıyla hadis külliyatı, şu an yıkılmış bir uygarlığın, bir zamanlar parlak başarılar elde etmiş bir yaşanmışlığın kayıtlara yansımış söz deposudur. Şu an üzerine sünger çekilmesi değil, süzgeçten geçirilmesi, yeniden ele alınması, yukarıdaki gibi kriterler oluşturularak ayıklanması, buradan diğer milletlerin anonim ruhuyla mukayese edilmesi, böylece de insanlık terazisinde tartılması gerekir. Toptan bir kenara atılamayacağı gibi toptan kabul de edilemezler....

 


Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam;

Recep bey için bir fiyasko bu yazı. Anlaşılan o ki, yazının yazıldığı tarih itibariyle "dinci" lerden duyduğu korku Allah'tan duyduğundan daha şiddetli.

Halbuki akli selim içerisinde düşünebileceği basit bir husus var:

Hadisler bize neden lazım ?

Muhtelif cevaplar var:

1) Hadisler Kuran'ın açıklamasıdır. Kuran'ı daha iyi anlamak adına gereklidir.

2) Hadisler ibadet usullerimizi öğretir, sünnet Kuran'ın yaşama geçirilmiş halidir.

Recep beyin kolaylıkla reddedebileceği diğer gerekçeleri yazmadım.

Şimdi bu iki bakış da, hadislerden yahut Peygamber tatbikatından yoksun Kuran'ı bir hiçe indirdiğinin farkında değildir.

Göya, "iyi bir söz söyleme" adına girişilen bu mantık Kuran'ı ne hale getirmektedir bir düşünsenize !

Meseleye işin başında yamuk bakınca artık sonrasında bakışınızı düzeltmenizin imkanı da yoktur.

Son zamanlarda moda olmuş bir söz var: "Allah'ın gör dediği yerden bakmak..."

Kuran ve beşer sözünün melez birlikteliğini "din" olarak beğenenlerin, kendi görüşlerini aklamak adına uydurduğu bir söz kalıbıdır bu. Onların söylediği, "Allah'ın gör dediği yerden bakışı" yansıtır size...

İşte böyle, bu kardeşlerin baktığı yerden bakınca ben bambaşka şeyler görüyorum.

Hemen atlayıp diyebilirler ki, işte sen doğru yerden bakmıyorsun.

Doğrudur, kimi kardeşlerimiz kanatlanıp uçtular da bize göklerden yön gösteriyorlar.  Böylesini de gördük biz...

Basit bir kaç soru sorup, bu kardeşleri rahatsız etmekten mutluluk duyuyorum. Çünkü onlar, hiç acımadan Kuran'ı geçersiz ilan ettiler de buna Peygamberimizi de malzeme yaptılar. Yani dediklerimi ve diyeceklerimi ziyadesi ile hak ettiler.

Soruya gelelim...

Önce "hadisler olmazsa ne olurdu" yu iyice anlamak için maddeleri tekrarlayalım.

1) Hadisler Kuran'ın açıklamasıdır. Kuran'ı daha iyi anlamak adına gereklidir.

Yani, hadisler olmazsa biz Kuran'ı anlayamayız.

2) Hadisler ibadet usullerimizi öğretir, sünnet Kuran'ın yaşama geçirilmiş halidir.

Yani hadisler yahut sünnet olmazsa biz nasıl ibadet edeceğimizi bilemeyiz.

Soru şudur efendim:

Sizin bu bakışınıza göre, hadisler yahut sünnet dinin olmazsa olmazıdır.

Resul, "dinin olmazsa olmazı"  olan bu şeyler hususunda ne gibi koruma tedbirlerine başvurmuştur ?

Düşünün ! Size bir el feneri veriyorum. Karanlıkta yürüyün diye... Ama "pillerini" vermiyorum. 

Eğer, hadisler yahut sünnet dinin olmazsa olmazı ise, Kuran'ın korunması adına alınan tedbirler kadar bunların korunması adına da tedbir alınması zaruridir. Çünkü bunlar olmazsa biz ne Kuran'ı anlayabiliriz, ne de ibadet usullerimizi bilebiliriz. Şu halde, bunlar olmaksızın tebliğ edilen Kuran'ın hiç bir işlerliği yoktur.

Uydurup düzdüğünüz kaynaklarda Peygamberin hadislerin yazımını yasakladığını dahi itiraf / yahut iddia etmenize ve böylelikle Peygamberimize dini eksik bırakmak gibi bir "cürüm" yüklemenize rağmen hala daha neyin kavgasını veriyorsunuz ?

Körler, sağırlar ve müfteriler topluluğu ! Size sesleniyorum !

Peygambere yaptığınız iftirayı, yüklediğiniz cürmü kulaklarınız işitiyor mu?

Kuran'a ve O'nu indirene yaptığınız hakareti kulaklarınız işitiyor mu?

Kimileri dediler ki; "Efendim, Resul Kuran ile karışmasın diye böyle yapmıştır"

Al birini vur ötekine...

Gömleğin bir  düğmesini yanlış iliklediniz ya artık sonrasının nasıl ilikleneceği malum öyle değil mi ?

Bu "yamuk" iddia artık yeni yeni soruları / açmazları da beraberinde getirir:

1) Hadis ile Kuran ayetini birbirinden ayıramayacak insanların rivayet ettiği şeylerin hangisine itibar edeceksiniz ?

2) Kuran ayetlerini yazan kalem, şu ayet, şu da hadis diye yazamıyor muydu?

3) Yoksa, Peygamber Kuran'ın korunması hususunda tereddüt içindemiydi ?

4) Hadisleri yazmasalar dahi peygamberden bir şekilde işiten insanlar namazlarında Kuran okurken yanılıp / şaşırıp karışık bir şeyler de okumuş olabilir mi ?

Soruları arttırayım mı?

Körler ve sağırlar topluluğu ! Gözünüzü açın !

Yalnız Allah'tan korkun. Başkasından korkmayın.

Bir de, bir kimseye "Kuran'ın ulaşması" nın gerçekte ne demek olduğunu / olması gerektiğini iyice bir düşünün.

Şüphesiz Allah vaadinden caymaz. Ve O, kullarına karşı çok merhametlidir.

Muhabbetlerimle...


__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

selamlar.kıymetli aliaksoy kardeşime bu güzel
yorumu için çok teşekkür ediyorum.aynen katılıyorum
dostum.Allah sizlerden razı olsun.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats