HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu Konu: Kur’ân’da baş örtüsü var mı? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
osman1
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 kasim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 178
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı osman1

 

  Kur'ana yapılacak en büyük haksızlık onda geçen bir kelimenin biyerde lastik biyerde kauçuk okunması yani o kelimenin değişik manalarının olduğudur.Vs...

  Hayır....Enbüyük yazar, enbüyük edebiyatçı ,enbüyük ...en büyük.....en büyük olan Allah hangi kelimeyi nasıl nerede kullanacağını eniyi bilendir..

 Yok öyle değişik anlam...İşte bunu yapanlar NESHİ de üretmişlerdir..

İşlerine gelmeyince o ayeti iptal etmişlerdir...

Biri bana böyle bir örnek göstersin bakalım orada öyle burada böyle diye....

Lsatik heryerde lastik Kauçuk heryerde kauçuktur...

selamlar

Yukarı dön Göster osman1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: osman1
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

Hasan Akçay Yazdı:

ihtiyaçsız erkekten kasıt nedir? (yalnız_kürt)

Ayetteki ziynetler ne ise inanan kadının ihtiyaçsız erkek tâbileri onlara ihtiyaç duymayan kimselerdir. Örneğin Emine Hanımefendi erkek korumalarının kendisine doğum günü armağanı olarak verdikleri altın zinciri teninden uzaklaştırıp blüzünün üstüne takmak suretiyle onlara gösterebilir. Erkek korumaların o takıya ihtiyacı yoktur.

Öte yandan ziynetler, tesettür dininde iddia edildiği gibi, kadın vücudunun şehvet uyandıran yerleri ise o erkekler şehveten ihtiyaçsızdır.

Ama kocaman bir yalan bu. Çünkü ma meleket eyman da tıpkı o erkek hizmetçilerin konumundadır. Cinsel ihtiyaçsızlık onlar için şart koşulmamış; hizmetçiler için neden koşulsun?

Hasan abi,

yukardaki soruyu meal yazarlarının çevirilerine binaen sordum

Arapça Metin

وَقُلْ لِلْمُؤْ 05;ِنَاتِ يَغْضُضْ 06;َ مِنْ أَبْصَار 16;هِنَّ وَيَحْفَ 92;ْنَ فُرُوجَه 15;نَّ وَلَا يُبْدِين 14; زِينَتَه 15;نَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْ 85;ِبْنَ بِخُمُرِ 07;ِنَّ عَلَى جُيُوبِه 16;نَّ وَلَا يُبْدِين 14; زِينَتَه 15;نَّ إِلَّا لِبُعُول 14;تِهِنَّ أَوْ ءَابَائِ 07;ِنَّ أَوْ ءَابَاءِ بُعُولَت 16;هِنَّ أَوْ أَبْنَائ 16;هِنَّ أَوْ أَبْنَاء 16; بُعُولَت 16;هِنَّ أَوْ إِخْوَان 16;هِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَان 16;هِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَات 16;هِنَّ أَوْ نِسَائِه 16;نَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَان 15;هُنَّ أَوِ التَّابِ 93;ِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْب 14;ةِ مِنَ الرِّجَا 04;ِ أَوِ الطِّفْل 16; الَّذِين 14; لَمْ يَظْهَرُ 08;ا عَلَى عَوْرَات 16; النِّسَا 69;ِ وَلَا يَضْرِبْ 06;َ بِأَرْجُ 04;ِهِنَّ لِيُعْلَ 05;َ مَا يُخْفِين 14; مِنْ زِينَتِه 16;نَّ وَتُوبُو 75; إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْم 16;نُونَ لَعَلَّك 15;مْ تُفْلِحُ 08;نَ

Abdülbaki Gölpınarlı

 erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; 

Ali Bulaç Meali

 sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler.

Diyanet İşleri Meali

 cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler.

Diyanet Vakfı Meali

 ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler.

Edip Yüksel Meali

, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç.

Elmalılı Hamdi Yazır

 ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler.

Ömer Nasuhi Bilmen

kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara (karşı açıverilmesi) müstesna.

Muhammed Esed

 yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, 39 ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar;

Suat Yıldırım

, ellerinin altında bulunanlar (köleler), erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçileri veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar dışında kimseye göstermesinler.

Süleyman Ateş Meali

 ellerinin altında bulunan(köle)lerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkek tabi'lerine, yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara gösterebilir.

Şaban Piriş Meali

 kendi cariyeleri, erkekliği kalmamış hizmetçileri, kadınların mahrem yerlerini henüz bilmeyen çocuklardan başkasına göstermesinler.

Ümit Şimşek Meali

 ellerinin altında bulunan kölelerden, erkeklikten kesilmiş hizmetçilerinden ve kadınların mahremiyetlerine henüz vakıf olmayan çocuklardan başkasına ziynet yerlerini göstermesinler.

Yaşar Nuri Öztürk

yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar.

 

Sadece Yaşar Nuri Öztürk'ün çevirisinde muğlaklık var.Öteki tüm meallerde erkeklikten düşme,cinsel ihtiyaçsızlık vurgulanmış.

Ayrıca kadının mahrem yerlerini anlamayan çocuklar vurgusu da önemli.

Bunların doğru bir çeviri mi yoksa yorumlanmış çeviriler mi olduğunu öğrenmek istiyorum.

Eğer çeviriler doğru yapılmışsa sen kölelere cinsel yerlerin açılmasını ne kadar mantıksız ve gayri ahlaki buluyorsan ben de takıların gösterilmemesi gerekenler arasında sayılan erkeklerin cinsel ihtiyaçsızlığına ve mahrem yerlerden anlamalarına vurgu yapılmasını o kadar mantıksız buluyorum.

Önce bu ayetin yorumsuz,tamamen doğru bir çevirisine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.Bunu yapman mümkünse yapmanı rica ediyorum.Yorum yapmak sonra daha kolaylaşır.(en azından benim açımdan)



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
bektas
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 13 subat 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bektas

osman1 Yazdı:
 Eğer ziynet takılar ise camiye giderken A'raf 31 de ziynetlerinizi takının emri ki erkekleri de kapsıyor bu emir  ne demek olur.....Yani takılarınız/altın ,mücevherat ...vs'yi mi takının mı diyor?

Sayın Osman bey, Araf 31 ayeti, camiye giderken demiyor, Mescid'e giderken diyor. bu belirgin farkı yok saymayın lütfen !! Bazı mealciler burada ki ziyneti güzel elbise anlamı vermeye çalışıyorlar, fakat gerçek öyle değil. güzel elbise olsaydı ziynet, siyab kelimesi kullanılabilirdi fakat kullanılmamış.

Nur 31.
Ve gul lil mü’minati yeĞdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünne ve la yübdine zinetehünne
De mümin kadınlara kıssınlar gördüklerinden ve muhafaza’etsinR apışAralarını ve de açmasınlar ziynetlerini

illa ma zahera minhe vel yadribne bi humurihinne ğela cüyubihinne ve la yübdine ziynetehünne
sadece görünenler onlar’ın hem atsınlar humur’ile üzerine cüyublerinin ve’de açmasınlar ziynetlerini

illa li büğületihinne ev abaa’ihinne ev aba’i büğületihinne ev ebnaihinne ev ebna’i büğületihinne
sadece kocaları’için veya atalarına veya atalarınınKocalarına veya oğullarına veya oğulları’Kocalarına

ev ihvanihinne ev beni ihvanihinne ev beni ehavatihinne ev nisaihinne
veya erkeke’kardeşlerine veya oğullarıErkekKardeşlerine veya oğlRı kızKardeşlerine veya karılarına

ev ma maleket eymanühünne evit tabiğiyne Ğayri ülil ibreti miner ricali, evid dıflillezine
ve’’ya hizmetçileri kendiellerinin uyuntuKesilmişTabilere ibretlik adamlardan, veya çocuklardan

lem yazheru ğela ğevratin nisaa’i ve la yadribne bi ercülihinne li yüğleme.
Habersiz ğevretlerden kadınların ve de vurmasınRyere ayakları’ile bilinmesi’için

ma yuhfine min ziynetehinne , Ve tübü ilellahi cemiğen üyyühel mü’minune leğelleküm tüflihun.
gizledikleri’şeyRin ziynetRin’den, Ve tevbe’edin Allh’a hepiniz ey müminler umulurki felah’bulursunuz.

Nur 31 ayetin’de bakışlardan kısmak saçı belirten bir istikamet olmayacağı gibi, göğsü belirten bir istikamet’de olamayacağı görüşündeyim. Burada bir eşya söz’konusu olmalıdır. Çünkü bakışların birazından kısımılmayan görüş, az biraz haliyle göğüsleri görebilir ve de saçı’da görebilir. Nur 58 ayetinde ise, ergenliğe ulaşmamış olan kimselerin izin istemesi üç kez şeklinde vurgulanıyor. Salat bakımından burası önemli olduğu gibi siyabeküm’ün çıkarılması halinde çıplaklık oluşmayacağı konusunda’da önemlidir.

…..lem yebluĞul hulüme minküm selase marratin / ulaşmamış ergenliğe sizden üç kez.

1.si, min gabli salatil fecri / henüz’öncesinden salatın fecr.

2.si, hıyne tedağüne siyabeküm minez zahirati / çıkardığınızda siyablarınızı öğlen sıcaklarında.

3.sü, mim beğdi salatil ğişaa / henüz’sonrasından salatın ğişaa.

Bu ayetteki siyabeküm, mintan fistan iç giysi anlamına gelmiyor ki, çıplaklığa karşı izin istenmesi öngörülsün. Çünkü Nur 60 ayetinde nikahtan ümitsiz yaşı geçginlerin, siyablarını bırakabilecekleri öğütleniyor. Üstelik evleriniz anlamına gelen kelime büyütiküm kelimesi’de yok, yaşı geçgin kadınların, siyablarını bırakmasını öğütleyen Nur 60 ayetinde.


Nur 60.
Vel gavağidü minennisaa illati la yercüne nikahan fe leyse ğelayhinne cünahün, ey yedağne siyabehünne
Hem geçginler kadınlardan, beklentisiz nikahı, artık yoktur üzerlerine sakınca, çıkarmalarında dış’giysilerini

Ğayra müteberricatim bi ziyneti. Ve ey yesteğfifne hayrul lehünne.
Etmeksizin teşhir için ziyneti. Ve iffetli davranmaları hayr’lıdır kendilerine.


Birde Rad süresi 17 ayetinde süs’eşyası, takı anlamına gelen hılyet kelimesi bulunur.
[hılyetin ev metaa'ğin zebedün mislühü / süs'aleti veya eşya bir küpük o'misli]
Fakat Nur 31 ayetinde hılyet yok ziynet var. görmek'lerin kısılmasından [yeĞdudne min ebsarihinne / kıssınlar gördüklerinden] arta kalan görmek'ler, bu ziynetleri göremiyor demekki. çünkü ziynetlerin görüldüğü ve gösterildiği yerler'de bulunuyor Gur'an'da.

Araf 31. ayette ziynet giyilendir, mescidlerin tüm sahalarında, ve bir şölen havasında yiyilen ve içilen ortam esnasında, israf edilme’mesine’de vurgu yapılır. Araf 31 ayetinde,
huzu ziyneteküm / giyinin ziynetlerinizi,
ğinde külli mescidiv / egemenliğinde [etkinliğinde] tüm mescidin, ve külü veşrabü / ve yiyin ve’için,
ve la tüsrifü / ve de israf’etmeyin, innehü la yühıbbül müsrifiyn./ kessin’o sev’mez israf’edenleri.
Buradan ne anlamamız gerek. Eğer ziynet saç veya göğüs diyen açıklamalı'dır ki, saç ve göğüs nasıl giyilebilir, madem giyiliyor, giyilmeden önce demekki bedende bir organ değildi. Burada'ki gerçek şu'dur. Ziynet bir sanat eşyası’dır. Mescid'ler ise halk arasında kaynaşma ve irtibat halinde oldukları, Türkiye'mizin Kermes veya Halk eğitim merkezlerine örnek gösterebileceğimiz etkinlik sahaları’dır. Ziyneti bu mescid'lere/ kermeslere/ halk eğitim merkez’lerine göstermeye gidiyorlar’ki, ziynetleri örtün demiyor fakat israf etmeyin diyor. selam.

Yukarı dön Göster bektas's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bektas
 
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

SLM,
 Talâk  11  
 
(Medenî 99)
Allah'ın apaçık mesajlarını size aktaran bir elçi [göndermiştir] ki iman edip doğru ve yararlı işler yapanları zifiri karanlıktan aydınlığa çıkarabilsin. Kim Allah'a inanıp doğru ve yararlı işler yaparsa, Allah onu içinden ırmaklar akan sonsuza kadar kalacakları bahçelere koyacaktır: Allah, (böylece) ona en güzel rızkı vermiş olacaktır!

 A’râf  158  
 
(Mekkî 39)
158 De ki: "Ey insanlar! Ben sizin tümünüze Allah'ın resulüyüm! Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır! İlah yoktur O'ndan başka! O diriltir, O öldürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmî peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz."

 Hac  14  
 
(Medenî 103)
14 Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah, dilediğini yapar.

 Ahzâb  35  
 
(Medenî 90)
35 Allah şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar.

ayetleri apacik oldugunu bilmekdeyiz,yukaridaki (azhab35)ayetlerden den anladigimiz kadar,YÜCE  RABBIMIZ   basörtüsünü hic belirtmemisdir.
Selametle.
Not :hasanakcay kardesim,söyle ekleme yapim,TARAFSIZ bir sekilde KURANI anlamaya gayret etmek,bunu yapabildikmi baya yol alabiliriz insallah.
Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
bektas
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 13 subat 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bektas

Selam Muhsin bey.

Belirgin bir detay fark'etmişsiniz. ahzab 35 ayetinde, ödüle layık olanlar arasında mümin kadınların başörtüsünden bahsedilmiyor.

Aynı şekilde araf 158 ve talak 11 ve hacc 14 ayetleri'de faydalı iş yapanları, başörtülü ve de başörtüsüz ayırımına tabi tutmamış. Demekki başörtüsü ve ya türban'da herhangi'bir cevher bulunmuyor. selam.

Yukarı dön Göster bektas's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bektas
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

Muhsin ve bektaş kardeşler,

üzülerek belirteyim ki çok yanlış bir çıkarsamada bulunuyorsunuz.

talak 11'de doğru işler sıralanmamış.Sadece bu ayetten yola çıkarak doğru işler yapmak isteyen bir iman etmiş ,hangi doğru işleri yapacak?

hac 14'teki hayır nedir?Burda hiçbir ayrıma tabi tutma yok ki başörtülü ve örtüsüzler ayrıma tabi tutulsun.

ahzab 35 ayetinde mesela hicrete de değinmemiş,mesela şehidliğe de değinmemiş,mesela salata da değinmemiş...ve daha nice cennete götürücü salih amele değinmemiş.Ne dersiniz cevher mi yok bu sayılmayanlarda?

 

 



__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
bektas
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 13 subat 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bektas

kardeş,

şehidlik / tanıklık, hicret, salat faydalı iş kapsamında'dır.

kapsam dışı olmayan bir ayrıntı bile yok. elbette daha kapsamlı ayetlere'de bakabiliriz. üç ayet için, her detay var demiyorum şimdilik. fakat bilim'de yarışanlar'ın faydalı iş içeriği ile başörtüsü takmak içeriği kıyaslandığında, ayetlerin belirgin olarak neleri kapsadığı anlaşılır. faydalı iş zekat gibi kavramlar ortaya çıkarır ve halk'ın'da faydalandığı olur. selam.

Yukarı dön Göster bektas's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bektas
 
yalnız_kürt
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 27 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 155
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yalnız_kürt

Kardeş,

üç ayet için ne şimdi ne sonra ''detay var'' deme şansın yok.Hayırlı iş kapsamına aldıklarını ( hakka tanıklık ,zulüm diyarından göç ,salat ) kuranın bütününden çıkarıyorsun.O ayetten değil.Bu yaklaşımını(zı) başörtüsüne de uygulayarak tutarlı olabilirsiniz.

Yoksa rastgele bir ayet seçip ''aha burda başörtüsünden bahsedilmiyor,demek başörtüsünde cevher yok'' yaklaşımı komedik-dramatik bir hal alır.

Bu konuda ''hatırlatıcı''nın yazdıklarının okunmasını tavsiye ederim.Kuran birbiriyle iç içedir,girifttir.Okuduğunuz bir ayetin irtibatlı olduğu birden fazla yön vardır.

Hatırlatıcı Yazdı:

1 - Kur’ân'ın Bir Bütün Oluşu

 

     Bilindiği gibi Kur’ân,bölümleri, bölümlerinin  bünyesinde ana başlıkları ve tali başlıkları olan bir kitap değildir. Genellikle okuduğumuz kitaplarda bilgiler, fikirler, mantıki deliller, te´lif metodu ile uyumlu bir şekilde belli bir konunun etrafında döner. Fakat Kur’ân'ın  tertibi, tamamen alışılmışın dışında bir görünüm arzeder. Zaten hayatı bütünüyle kucaklayan, muhataplarının yollarını aydınlatan, onlara dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını gösteren bir kitabın, sadece belli konuları işlemesi beklenemez.

     

   Çünkü Kur’ânı teşkil eden parçalar öylesine iç içedir ki,çoğu zaman birbirlerinden ayrılamaz. Bazı durumlarda herhangi bir ayetin bölümü, bir yandan o ayetin hedeflediği mana ile yakından ilgili iken, öte yandan başka ayetlerle irtibatlandırıldığında tali derecede tamamen farklı bir hedef gözetilebilmektedir.

     

<>       Mesela; Maide suresinin 41. ayetini ele alalım(Ey peygamber! Kalpleri inanmamışken ağızlarıyla "inandık" diyenlerden, yahudilerle yalana kulak verenler ve senin yanına gelmeyen başka bir topluluğu dinleyenlerden inkarda yarışanlar seni üzmesin. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler."size şöyle bir şey verirlerse alın, verilmezse sakının." derler.)   bu ayet bir yönüyle tebliğde ümitsizliğe kapılınmaması, yılgınlık gösterilmemesi gereğini vurgularken, başka bir yönüylede, yahudilerin kitaplarında tahrifat yaptıklarını anlatıyor. Dolayısıyla  bu ayet, bir yandan tebliğle ilgili diğer pasajlarla irtibatlı iken, öte yandan da yahudiler hakkında tarihi bir gerçeği anlatması bakımından, özelde yahudilerle, genelde ise ehl-i kitapla ilgili Kur’ân'ın diğer bölümleriyle bağlantılıdır.

     

      Kur’ân'da inanç esasları, ahlaki prensibler, şer'i hükümler kıssalar, kainatta Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren ayetler, davetler, nasihatlar, ibretler, azarlamalar, korkutmalar, emir ve yasaklar, teşvikler ve sakındırmaların iç içe bir üslupla ele alındığı bir vakıadır. Kur’ânın bu üslubunun, okuyucuyu bıktırmayan, onu pasifize etmeyip aksine idrakini açan, derince düşündüren, fikrine canlılık kazandıran bir nitelikte olduğunu ifade etmek gerekir.

    

      <>  Kur’ân tekrar tekrar okununca, en küçük birimi olan, harflere, kelimelere, yan cümlelere, cümlelerden oluşan ayetlere ve bu ayetlerin oluşturduğu daha büyük pasajlara kadar her Kur’ân parçasının başlı başına görevler yüklendiği gibi,Kur’ân bütünlüğü içinde, birbiriyle bağlantılı bir yapı oluşturduğu gözlenir. Kur’ânı herhangi bir aygıta benzetirsek, sözünü ettiğimiz irili ufaklı bu parçaları, aygıtı oluşturan  a,b,c,ç gibi öğeler olarak düşünebiliriz. Bu parçalar tek başlarına muayyen bir rol üstlenmekle   birlikte onların aygıtının tümünün ahenkli çalışmasını sağlayan fonksiyonları vardır.

     

       Dolayısıyla Kur’ân'ın parçaları, yerine göre birbirlerini tamamlayan, yerine göre birbirlerini açıklayan nitelikleriyle ayrılmaz bir bütün oluştururlar.Çünkü bir yerde kapalı olan ifade,başka bir yerde açık,bir yerde kısa olarak verilen fikir,diğer tarafta tafsilatlı,bir yerde genel olan, başka bir yerde kayıtlanmış, bir yerde genel  ifadeli bir husus,diğer yerde tahsis edilmiş şekliyle geçebilmekte.Buna ilaveten, aynı kökten türeyen kelimeler, değişik ortamlarda farklı anlamlar kazandığı gibi, kök itibari ile büsbütün farklı olan kelimeler bir çok yerde aynı anlamı vurgulayabilmektedir.

      

       Tesbitimize göre bazı durumlarda medeni ayetlerde kapalı ve kısa olan hususlar mekki ayetlerde açıklanmaktadır.En'am suresi'nin 146. <> ayetiyle[1] Nisa suresi'nin 160. ayetini [2] buna örnek olarak verebiliriz. Nisa suresi'ndeki ayette, Yahudilere haram kılınan şeyler sayılmazken En'am suresi'ndeki ayette onlara bütün  tırnaklı hayvanların,sığır ve koyunların iç yağlarının haram kılındığı anlatılmaktadır.Bu durumda Mekki ayeti müfessir(açıklayan),Medeni ayeti de müfesser(açıklanan) olarak görebiliriz.

     

       Ayrıca Medeni ayetlerde kısaca temas edilen kıssaları,Mekki ayetlerde çok daha tafsilatlı olarak bulmak mümkündür.Mesela,Hz.Musa'nın inananlarla birlikte Mısır'dan çıkışına, denizi güven içinde geçişine,Medeni olarak kabul edilen Bakara Suresi'nde çok kısa ve öz ifadelerle temas edilmektedir.(Bakara 49-50)Biz kıssayı ,Mekki ayetlerden müteşekkil Yunus Suresı'nin 75-92 ayetlerinde daha geniş  bir biçimde bulmaktayız.Diğer yandan A'raf Suresi'nde de Hz.Musa ile Fir’avun arasında cereyan eden hadiseler daha teferruatlı olarak anlatılmaktadır.(A'raf 132-137)

 

<>        Biz bunları, Kur’ân'ın bir kitap olarak  bütünlük arzettiğini vurgulamak için değiniyoruz. Çünkü bu hususu bilmek en azından tedriciliği (aşamacılığı)   tespit etmek için faydalıdır.

 

        Önce nazil olan ayetlerden başlayarak Kur’ânı anlamanın  faydalı olabileceği görüşünü benimsemekle birlikte tarih farkı olmaksızın, yerine göre ayetler, birbirini tamamlayan ve açıklayan bir nitelikte oldukları için, Kur’ân'ın Mekkisiyle  ve Medeni'siyle bir bütün olduğunu; dolayısıyla onun, bu bütünlük içerisinde anlaşılmasının daha iyi olacağını belirtmek isteriz.Şatıbî  de, dini, her bir azası mükemmelen çalışan bir insana benzetir; muhkemle müteşabîh’in, mutlakla mukayyedin, mücmelle müfesserin, külli  prensiblerle  cüz'ilerin bir bütünlük içinde ele alınmasının gerekliliğini  vurgulayarak, Kur’ân'ın bütünlüğüne işaret eder. Ona göre, mesela; namazın farz oluşu, sadece Kur’ân'daki; ( أَقِيمُو 75; الصَّلَا 77;َ )EQIM-US-SELAH ifadesinden değil; namaz kılanları metheden,[3] kılmayanları kınayan[4] <>   namazın,ferdin davranışlarındaki olumlu etkisini dile getiren[5] ifadelerin tümünden hasıl olan kuvvetli ve kesin delilden çıkarılır.

     

     Zemahşeri de Kur’ân'ın, tek bir söz hükmünde olduğunu ifade ederken, kanaatimizce  onun, bir bütün olduğunu ve bu bütünlüğü içinde anlaşılması gerektiğini vurgulamış olmaktadır. Hepsinden daha önemlisi, Allah Resulü, En'am suresinin 82. ayetindeki ZULÜM (ِظُلْمٍ) kelimesini, Lokman suresi'nin 13.[6] ayetiyle açıklarken[7] ayetleri tek başına ele almanın zaman zaman Kur’an zihniyetine uygun düşmeyen sonuçlara varacağını, dolayısıyla ifadeleri, Kur’ân'ın bütünlüğüne arzetmenin gerekli olduğunu, ashabının şahsında bütün müslümanlara öğretmiştir. <>

 

2 - Kur’ânın açık ve anlaşılır oluşu

 “O yalnızca bir öğüt ve Mübin(apaçık)bir Kur’an'dır.”36/Yasin 69

“Bu bir kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura (aydınlığa), O övgüye layık, Aziz olanın yoluna çıkarman için sana indirdik.” 14/ İbrahim Suresi 1

   “Andolsun ki size beyyine (açıklayıcı, açık delil) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve korunup, sakınanlar için de bir öğüt indirdik. 24/ Nur Suresi 34

    “Andolsun bu Kur’an'da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna) bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler.”  17/İsra Suresi 89

    “Bilgiyle uzun uzadıya, etraflıca açıkladığımız (fassalna), inanan bir toplum için doğruya iletici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik.”  7/ Araf Suresi 52

    “Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır”.  11/ Hud Suresi 1

   “Bu Kur’an uydurulacak bir hadis(söz) değildir. Aksine o önündekini tasdikleyici, her şeyi detaylandırıcıdır. ‹inanan bir topluluk için kılavuz ve rahmettir.”12/ Yusuf Suresi 111

 

    “Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik..”16/ Nahl 89

    “Kendilerine okunmakta olan Kitap'ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?”    29/ Ankebut Suresi 51

    “Allah size kitabı detaylı bir şekilde indirmişken O’ndan başka hakem mi arayayım? 6/Enam Suresi 114

Bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için bu Kur’an, vahyolundu.” 6/Enam 19-50

“Onlara ayetlerimiz açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar "Bize bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir.” dediler. De ki "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum.”  10/Yunus Suresi 15

 Bu ön tespitten sonra Kur’ân'ın açık ve anlaşılır olduğunu özellikle kendi lisanıyla belirlemek istiyoruz. herşeyden önce Kur’ân, kendisini açık bir kitap olarak takdim eder

 

      (TA-SİN. Bunlar, apaçık kitap olan Kur’ân'ın ayetleridir Neml, 1)[8] gibi ifadelerden, Kur’ân'ın hem kendi iç yapısında açıklık olduğu, hem de insanların ihtiyaç duyduğu hususları açıklayan ve Allah katından gönderildiğine şüphe edilmeyen bir kitap olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca; آيات مبينات  Apaçık ayetler[9]  gibi ifadelerde Kur’ân'ın açık ve anlaşılırlığının delilidir. 

 

       Çünkü Allah (c.c.) bazen (Bu Kur’ân insanlara bir açıklamadır: (Al-i imran, 138),(Biz Kur’ânı, her şeyi açıklayıcı olarak sana indirdik: Nahl, 89)gibi ifadelerle Kur’ân'ın açıklayıcılık tarafını vurgularken "ayetleri geniş geniş açıkladık: (En'am, 97),

 

"O Allah ki, kitabı size genişçe açıklanmış şekilde indirdi" (En'am, 6) gibi ayetlerle de Kur’ân ayetlerinin geniş geniş açıklandığını ifade etmektedir.

       

      Ayrıca kendisinin, insanlara bir açıklama, bir bildiri olduğunu söyleyen; herşeyin tafsilatlı olarak içinde bulunduğunu ifade eden ve herşeyi açıklamak için gönderilen Kur’ânın, Kanaatimize göre herşeyi açıkladığını ifade eden bu ayeti anlarken, Kur’ân'ın, iyiyi, doğruyu, hakkı ve hakikati gösterici vasfı olan "hüda"lığını göz önüne almak gerekir. elbette Kur’ân,kainatta gelmiş ve gelecek her şeyi detaylarıyla açıklamamıştır.Fakat insanlar için din adına her türlü yolu göstermiştir. Onlara hangi zaman ve zeminde nasıl davranacaklarını, hangi hususları araştırmaya yöneleceklerini yeterli bir şekilde açıklamıştır.

      

    Mesela, Kur’ân, güvenlikle alakalı bir durumda, konunun yetkililere aktarılmasını ve durumun onların değerlendirmesine havale edilmesini tavsiye etmektedir.işte Kur'ân bir ayetle belki tatbikatta  on binlerce hadise ve duruma açıklık getiriyor.ilgili ayet, Nisa Suresi'nin 58 ve 83.ayetidir.)[10] <> ilahi bir kitabın, yapısı itibariyle açık olmasının gerektiğine inanıyoruz. Çünkü muhataplarını en doğruya yönelttiğini din adına onlara  lazım olacak bütün prensipleri açıkladığını, [11]  yine kendi beyanlarından öğrendiğimiz Kur’ân'ın açıklayıcılık vasfını taşıyabilmesi için kendisinin açık olması gerekir. Burada açıklayan şey, Kur’ân olduğuna ve açıkladıklarını da birtakım kelimelerle izah etmek durumunda bulunduğuna göre, onun ifadelerinin de anlaşılır olması tabiidir. Bu itibarla,Kur’ân'ın bir açıklama, bir beyan olması, bizi, onun açık ve anlaşılır bir kitap olduğu sonucuna götürmektedir.Pek tabiidir ki, Kur’ân'ın kendi bütünlüğü içinde açık ve anlaşılır oluşuyla, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, ondaki ifadelerin iletmek istediği mesajın kavranması için yine kendisine başvurulması gereği ortaya çıkar..(Onlar Kur’ân'ı düşünmüyorlar mı? yoksa kalpleri mi kilitli ?Muhammed Suresinin 24).   ”Onlar bu sözü (Kur’ânı) düşünmüyorlar mı? Yoksa onlara geçmiş atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? Mü'minun Suresi'nin 68). ve “Kur’ân üzerinde düşünmüyorlar mı? O, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok çelişki bulurlardı. ( Nisa Suresi'nin 82) ayetlerine dayanarak  Kur’ân'ın inkarcıları ve münafıkları düşünmeye teşvik ettiğini, dolayısıyla münafıklar tarafından bile anlaşılabileceğini belirtir. Kur’ân'ın müminlere anlaşılır olmasının öncelikle düşünüleceğini, Kur’ân'ın anlaşılır bir kitap olduğuna işaret etmektedir. Yine Kamer suresi'nde dört defa tekrarlanan <>

   

     "Biz Kur’ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık öğüt alan yok mu?."(Kamer 17, 22, 32, 40,) 

     İfadesi de, Kur’ân'ın anlaşılabilir bir nitelik taşıdığını  göstermektedir.

 

3 - Kur’ân'ın Çelişkiden Uzak Bir Kitap Oluşu

              

     Kur’ân ilahi bir kitap olması bakımından kendine has ifade özellikleri taşır ve buna paralel olarak hususi bir yapıya sahiptir. Onun hakkında yeterli bilgisi olmayan ve onun bu özel yapısını gereği gibi kavrayamamış bir okuyucu, bazı ayetler arasında zıtlık olduğunu sanabilir. Tabiatiyle bu intibanın, onu ilahi kitabın kendi içinde tutarsız olduğu şeklinde yanlış bir fikre sevketmesi her zaman ihtimal dahilindedir.

        

      Bazen ifadeler, konuları itibariyle farklı olmasına rağmen aynı konunun verildiği zannedilmiştir. Mesela; "Kadınlar arasında adaleti gerçekleştiremeyeceğinizden endişe ederseniz, bir kadınla evlenin <> ."(Nisa 3) ayetiyle "ne kadar istesenizde kadınlar arasında adaleti sağlayamazsınız." (Nisa 129) ayeti arasında çelişki söz konusu değildir. Çünkü, her birinde başka konulardan bahsedilmektedir. Birincisinde zahiri haklar, hukuki durum, ikincisinde ise kalpte duyulan temayül söz konusudur. Zaten ikinci ayetin devamındaki "birisine tamamen meyledip diğerini muallakta bırakmayın"  ifadesi, sevginin nispetinde adaletin sağlanamayacağını anlatmaktadır.

    

     Bazen bildirilen meselenin çeşitli safhaları bulunabilir; insanın yaratılışının çeşitli devrelerini anlatan ayetlerde olduğu gibi.[12] Bazı durumlarda hakiki ve mecazi mana söz konusu olabilir veya herhangi bir işin iki ayrı yönü bulunabilir. Bazı durumlarda ayetlerin, hem konu, hemde zaman ve mekan itibariyle farklı çerçevelerde ele alınması gerekebilir,bunlara Kur’andan örnek vererek  detaylı bir şekilde değineceğiz.

       Kur’ân'ı anlamaya çalışanların bir kısmı, zaman, mekan ve şartlar itibariyle farklılığı dikkate almadıklarından, bazı ayetler arasında çelişki varmış zannına kapılıyorlar ve var zannedilen çelişkiyi ortadan kaldırmak için anlamsız zorlamalara gidiyorlar. <>

      

     Gerçekten bazı kimselerin zannettiği gibi, acaba Kur’ân'da birbirini tutmayan ve birbirleriyle çelişen ifadeler var mıdır? Yani Kur’ân'ın kendi iç yapısı, mana sistemi ve bütünlüğü içerisinde tutarsızlığı söz konusu olabilir mi?Bu sorulara Kur’ân'ın verdiği cevap, hayırdır. Nisa suresinin 82. ayetinde mealen şöyle denmektedir:

      

     "Kur’ânı hiç düşünmüyorlar mı?Eğer o, Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı onda birçok çelişki bulurlardı."

       

    Ayete baktığımızda, Kur’ân'ın, ihtilaftan, çelişkiden uzak; hem lafız hem mana yönünden birbirini doğrulayan ve birbirini destekleyen ifadeleri bünyesinde barındıran bir kitap olduğu anlaşılır. Allah’u teala, kelamının, tutarsızlıktan, çelişkiden ve ihtilaftan beri olduğunu açık bir tarzda ortaya koyduğuna göre,Kur’ânı anlamaya ve açıklamaya çalışan kimselerin, onun çelişkisiz niteliğini kavramaya çalışmaları gerekir. Kanaatimize göre, Allah teala, Kur’ân'da çelişkinin bulunmayışını ifade ederken, adeta insanlardan, onda çelişki gibi görünen hususlar üzerinde kafa yorup, onun kendi içinde tutarlı bir kitap olduğu sonucuna, yine kendi çabalarıyla varmalarını istemiş ve bunu hedef olarak göstermiştir. Çünkü bu yolla, onların hem Kur’ân üzerinde yeterli düşünmeleri sağlanmış, hem de Kur’ân'ı anlamada ihtilafa değil, ittifaka varmaları teşvik edilmiş olmaktadır. <>

       

      Burada şunu belirtmek gerekir ki, herkes, Kur’ân'ı kendi şahsi düşüncesine, ideolojik görüşüne ve fikri saplantısına hizmet ettirmek gayesiyle, onda, kendisini destekleyecek dayanaklar bulma gayreti içinde olursa tabiatiyle çok farklı sonuçlara varılabilir. Hatta varılan farklı sonuçlar,  bazen rakamlarla ifade edilemez boyutlara ulaşır. Çünkü bu tarz bir yaklaşım; Kur’ân'ın anlaşılması ve yorumlanmasından ziyade, önceden inanılan ve peşin olarak kabul edilen doğruların, Kur’ân'a onaylatılması anlamını taşır. Oysa Kur’ân'ın kendi bütünlüğü içinde anlaşılması büsbütün farklı bir şeydir.

      

    İnsanların, Kur’ân hakkındaki ihtilaflarının, kendi görüşlerindeki zıtlık olup, Kur’ân'ın zatındaki tutarsızlık olmadığını bilmek gerek.

        Kur’ân'ın, kendi iç yapısı ve sistemi içinde  tutarlı oluşu bir yana o, aynı zamanda ihtilafları çözümleyici olarak ta karşımıza çıkmaktadır.

      

     "(Ey Muhammed!) Doğrusu,insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye, kitabı sana hak olarak indirdik <> " (Nisa, 105.)"

 

       “İnsanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak kitaplar indirdi" (Bakara, 213.)

 

   Gibi ayetler, Kur’ân'ın ihtilafları çözümleyici vasfını aksettirmektedir. Kur’ân, gerçek olanı anlatır, gerçeğin zatında ise ihtilaf yoktur.

 

        Kur’ân'ın ihtilafları çözümleyici oluşu, onun kendi içinde tutarlı ve çelişkiden uzak olduğunun göstergesidir. Çünkü iç yapısı bakımından çelişik bir nitelik arzeden bir kitabın, ihtilafları çözümleyici oluşu şöyle dursun, aksine ihtilaflara davetiye çıkaracağı açıktır.Mesela, Mekke müşrikleri, Kur’ân'da çelişkili durumları bulmayı herkesten çok istemişler, ancak bu hususta ciddi bir iddiada bulunamamışlardır. Eğer, onların nazarında Kur’ân'da bir tutarsızlık ve çelişki olsaydı, onun peşine düşer ve mutlaka ,onları dile getirirlerdi. Onlardan bu konuda herhangi bir sesin yükselmemesi de, Kur’ân'ın çelişkisizliği konusunda bize tarihi bir fikir vermektedir.

 

   Bazı alimlerce Kur’an’ın bazı ayetleri,biri nasih,(hükmü kaldıran) öteki mensuh,(hükmü kaldırılan) kabul <> edilmiştir.Halbuki nasih,mensuh diye bahsettikleri ayetler, aslında sosyal şartlara ve ferdin imkanlarına göre aynı konuda farklı konumları ihtiva eder. Bu ayetler hakkında şunları söyleyebiliriz; Tedriciliğin söz konusu olduğu hususlarda, ayetin ilettiği mesajın, pratikte muhataplarca uygulanabilirliği meselesi ortaya çıktığında, pek tabiidir ki, zaman ve şartlara paralel olarak hükmü uygulanacak ayet de değişik olacaktır. Yani belli sosyal şartlarda, bazı ayetlerin ifade ettiği hüküm devreye girer. Ama aynı şartlarda, uygulanabilirliği, Kur’ân'ın ruhu ve zihniyeti açısından mümkün görünmeyen ayetlerin hükümleri ise uygun şartların tahakkukuna kadar ertelenir.

       

     Mesela; (Allah'ın emri gelinceye kadar onları affedin, kendi hallerine bırakın.) (Bakara, 109) ayetinin (Onları bulduğunuz yerde öldürün ,)(Bakara 191), (Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün.) (Tevbe 5.),(Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmasına izin verilmiştir.) (Hac 39.) gibi ayetlerle neshedildiği öne sürülmüştür. Buradaki neshi, ilk ayetin hükmünün tamamen ortadan kaldırıldığı ve artık kıyamete kadar sadece ikinci grupta zikrettiğimiz ayetlerin hükmünün geçerli olduğu şeklinde anlarsak pratikte imkansızlıklarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Bu bakımdan gerek <>   şartlara göre, gerekse Kur’ân'ın temel yaklaşımlarına dayanarak burada zaman zaman ikinci gruptaki ayetlerin hükmünün uygulanabilirlik niteliğini kazandığını söyleyebiliriz.

 

     Kur’ân'ın bu özelliği, onun fert ve toplum  planında öngördüğü düzenlemeleri, insan fıtratını zorlamadan gerçekleştirmek istediğini gösterir. Bu da, Kur’ân'ın fonksiyonel oluşunun tabii bir sonucudur. Kur’ân kitapta  ve dinde ihtilafa düşenleri kınarken ve fırkalara bölünmeyi, şiddetle reddederken[13]  onun, ihtilaflara davetiye çıkarması tabii ki düşünülemez.

  

      Zaten dikkatle incelendiğinde, Kur’ân'ın anlaşılmasında çok ileri boyutlara varan farklı görüşlerin, bizatihi Kur’ân'ın anlaşılması noktasında düşülen ihtilaflardan değil; Kur’ân'ı anlamaya çalışanların önceden kabullendikleri  şahsi kanaatlerinin ayrılığından ve zıtlığından kaynaklandığı görülür. Çünkü bazılarının, akılla kavranılamayacak  konulara dalmaları sonucu, ihtilafa düştüklerini görüyoruz. Bu ihtilaflar, ilk bakışta Kur’ân üzerinde dolaylı fikr etmenin neticesi gibi görünüyorsa da, aslında Kur’ân'ın dışında cereyan etmektedir. Hem Kur’ân muhataplarının gaybi bir takım şeyleri bilmelerini mi? istemiştir,yoksa onların gaybı taşlamalarını mı? tavsiye etmiştir. <>

    

     Spekülatif konularla uğraşanlar kendi problemlerini çözmek için Kur’ân'ı alet etmekte ve Kur’ân'ın problem olarak görmediği konuları Kur’ân'da çözmeye çalışmaktadırlar. Bu bakımdan Kur’ân adına düşülen ihtilaflar, Kur’ân'ın tutarlılığına leke getirmez.    



[1] Yahudilere tırnaklı her hayvanı haram kıldık. onlara sığır ve davarın sırt, bağırsak ve kemik yerleri hariç, iç yağlarını da haram kıldık.(En'am suresi 146)

[2] haksızlıklarından ötürü yahudilere önceleri helal olan temiz şeyleri haram kıldık.( Nisa suresi160.)

[3]  (Mü'minun,9; Mearic, 34,35),

<> [4] (Meryem 59. Muddessir 43. Maun, 4-5-6)

[5] (Ankebut, 45)

[6]  “İman edenler ve bu imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya, güven işte onlar içindir, doğru yolda olanlar onlardır.”(6/En'am suresi 82.)

   “Hani Lokman; oğluna öğüt vererek demişti ki: Ey oğulcuğum; Allah'a şirk koşma, doğrusu şirk, büyük bir zulümdür.”(31/Lokman  suresi 13)

[7] <> (Tirmizi)

[8](Maide,15;Hicr,1; Nur, 34,36; Şuara,2;;; Duhan, 2; Zuhruf, 2; Talak,11,) 

[9] (Nur 34-46)

[10] “Hiç şüphe yok Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir.” (Nisa Suresi 58)

[11] “Şüphe yok ki, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.” (İsra, 9)

   “Biz Kur’ânı, her şeyi açıklayıcı olarak sana indirdik: <> (Nahl, 89)

[12] (Al-i İmran 59, Hicr 26, Nahl 4, Rahman 14.)

[13] (Bakara 176.En'am159.Rum 32.Al-i-İmran 103,105; En'am 159; Şuara 12; Rum 32.)





__________________
Gideni az olan yoldan gidin (İncil)

Yeryüzünde yaşayanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah'ın yolundan saptırırlar (Kur-an)
Yukarı dön Göster yalnız_kürt's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yalnız_kürt
 
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

selam,yalnız_kürt
bizlerde tüm kurandan anladiklarimizdan bir iki örnek ayetlerle yetinmeyi öngördük,cünki cok uzun yazmayi gerek görmedik.

Bilgiler paylasildikca iyi bir yerlere varmak mümkün olacagina inaniyorum.

[10] “Hiç şüphe yok Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir.” (Nisa Suresi 58)
Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba yalnız_kürt.

 

Y N Öztürke’e göre “evi’t tâbi’ıyne gayri uli’l ırbeyi mine’r ricâl”in Türkçesi: yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar.

 

Doğru çeviri bu. Ama size göre muğlak. Neden? Çünkü içinde yorum yok. Arapça metinde ne varsa çeviride o var. ASLI GİBİ olma iddiasını taşıyor. Yorum ise öncelikle okuyana, sonra yorumcuya bırakılmış.

 

Öteki sözde meallere gelince, onlar “ırbe”yi CİNSEL ihtiyaç diye yorum yaparak aktarmışlar. Yorum beşerî, meal ilahî olduğu halde.

 

Yani yorumla meal arasındaki fark yorumu yapan insan ile anlamı vahyeden Allah arasındaki farktır. Kısacası meale karıştırılan yorum Kuran’a ihanettir.

 

"Allah Kuran'da ne diyorsa o"na razıysak, İslamı Allah'a özgüleme niyetimizde samimiysek artık bu ihanete bir son vermemiz gerekiyor.

 

Nûr 60 için Nûr sûresi: çeviri-yorum adlı çalışmamın ilgili bölümüne bir göz atar mısınız lütfen. http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=3432&PN=2 Sonra hâlâ gerekiyorsa ayrıntısını müzakere edelim. Allah isterse.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 

<< Önceki Sayfa 11 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats