Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.

Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

"ancak dikkat edin, zina etmeyin değil, zinaya YAKLAŞMAYIN....

Zira zina yaptın mı, iş bitiyor zaten, son noktayı koymuş oluyorsun. Allah tevbeleri çok kabul edendir." Hayrulah41.

2/35, 7/19, 4/43, 6/151, 6/152, 17/34, 2/187, 2/222, 9/28.

Yukarıdaki ayetlere bakar mısın; "yaklaşmamak" ne anlama geliyor bu ayetlerde? "yakınına varma!" mı yoksa "bizzat o fiili yapma!" mı? 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

savana aslında sözüm var yazmamak gibi

rabbimiz beni affetsin

ama benim savunduğum ayetlerdir

derim ki hep ayet eşittir mutluluk

ve ayeti ancak mümin olanlar anlar

bunu gönül rahatlığıyla diyebiliyorsa bir insan mümindir

şek yok ayette

şüphe yok ayette çelişki yok ayette

ayetler birbirini açıklar

birini bitirmeden ayetin ötekine geçmek gereksiz bilgi birikimidir ve hiç bir işe yaramaz

kaldı ki doğru da anlaşlmamıştır çün kü zalimler için bir iç acısıdır o

ve o yazımda dedimki ben

evet

kadın ve erkek eşittir

amam erkeğin bir derece üstünlüğü vardır

asla sapıklıkla suçlanamayacak kadar mükemmel insanlara /elçilere bakalımmı

yusuf

24. Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı

ve

. (Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir

muhammed

33:37 -

Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir

demem o ki kuranda da açıkça görüldüğü gibi kadın olsun erkek olsun fıtratına yüklenmiştir sapıklık insanın lakin bunu başarıyla geçiştirenleri mümin deniyor işte yusuf gibi...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam hasan bey

Size yazımda sormuş olduğum sorulara hala cevap yok.Cevaben bana cariyelerin üstsüz gezmesini caiz sayan zevatların karıştırdıkları nanelerden bahsediyorsunuz.Oysa benim nur30 -31 anlayışımla bahsini ettiğiniz anlayışın alakası yok.

Sanki üstü kapalı "nur31deki ziyneti takı olarak anlamazsan geçmişte nur31 i göğüslerin örtülmesi şeklinde anlayanlar gibi anlamak zorunda kalırsın sonra da  ortaya üstsüz gezen cariyeler çıkar demek ister gibisiniz.

Sabit fikirlilik meselesine gelince,daha önceleri ben nur 30 ve 31 i aynen sizin anlattığınız gibi anlamış ve bu anlayışı uzunca bir süre savunmuştum.Ancak bu görüşü terk etmemin nedeni size sormuş olduğum sorulara cevap verememeniz.Verdiğiniz cevapların yetersiz oluşu.Hali hazırda savunduğum anlayışın sizin sunduğunuz anlayış gibi sorular karşısında cevapsız kalması halinde bu anlayışıda anında bırakırım bu konuda sıkıntım yok.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam hayrullah bey

Zinaya yaklaşmayın =zina etmeyin demektir.

Zinaya yaklaşmayın "aralarında meşru nikah bağı olmayan kişilerin aralarında oluşması muhtemel zina eğilimlerini berteraf etmek için bir dizi önlemler alınması" emri değildir.

Kuranda yaklaşmak fiili o işi fiilen yapmak anlamında kullanılmıştır. Oruçluyken kadınlarınıza yaklaşmayın veya hayızlıyken kadınlarınıza yaklaşmayın ifadelerinde olduğu gibi ...

İnsanın potansiyel sapık ,hırsız ,yalancı ,dolandırıcıvs vs olması konusuna gelince;

Evet bu konuda haklısınız bende aynen sizin gibi düşünüyorum benim düşünmem bir yana insanın böyle olduğu zaten kuranda  şems 6.7.8.9 da:

"Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. "

belirtilmiştir.

Ancak benim anlattığım şey farklı.İnsanların birbirine olan yaklaşımı.Kayınpeder damadına, damadı kayınpedere  eniştelerin baldızlara,kapı komşumuzun bize ,olması muhtemel,potansiyel zani muamelesi yapması.

Oysa bakın ne diyor ayet "kişinin nefsindeki kötülüğü örtüp onu arındırmak görevi kişiye verilmiş" namus bekçiliği veya zinayı önleme girişimleri nafile.İş kişinin nefsideki kötülük duygusunu örtebilme yeteneğinde bitiyor.Gerisi hikaye.Başka kültürlerin sosyal yapılarını, ahlaki değerlerini  konuşup örneklendirme yapmaya hiç gerek yok.Dünyanın neresine giderseniz gidin insan aynı insan.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.

Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

       Efrayim

       Sevgili dostlar...

       Konu başlığına başka açıdan bakalım...

       Kuran'da amin varmı?

       Kuran'da Havva varmı?

       Kuran'da Habil ve Kabil varmı?

       Kuran'da Efrayim varmı?

       Kuran'da Vaiz(öğüt anlamında değil peygamber anlamında) varmı?

       Kuran'da Sela varmı?

      Bütün müslümanların, bir veya bir kaç tanesini hatta hepsini bildiği ve kutsal saydığı bu terimlerin hepsi,Tevrat'ta ve İncil'de yer alıyor Kitabımızda yer almıyor...

      Allah'ın bize bildirmediği terimlere, biz müslümanlar nasıl kutsiyet verebildiğimizi çözmeyi başarırsak,başlıktaki sorunun cevabı kendiliğinden çözülür...

      Sevgi ile,

     e

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba arkadaşlar,

Şİmdi Kur'an kendini apaçık bir kitap olarak tanımlıyor.

Ama uygulamada hiç te açık değil.

Bakıyorum olay bir tane kelimenin yorumuna gelince tıkanıyor.

Bir salat kavramını çözemedik. Namaz mı, duamı, destekleme mi, Kur'an dersimi , daha başka bir şey mi ? ne ?.

Bir zekat kavramı da açık değil.  Vergimi, sadakamı, temizlenmemi. Devlet mi toplar. Yoksa devleti ilgilendirmeyen, sadece zenginlerin şahsını ilgilendiren bir faaliyetmidir. O da açık değil.

Kur'an bunların tanımını vermemiş ama yap, uygula demiş.

Kadının örtünmesi ile ilgili anahtar kelime ziynet. Gel çık işin içinden Ziynetler saçtı, göğüstü, yok takı idi.  Uğraş dur. 

BU durum zaten olayı istismar etmek isteyen ümeyye ye gün doğurmuş, bize nurtopu gibi Yahudilik, hristiyanlık artı arap adetlerinin hadis yoluyla içine şırınga edildiği Ehl-i sünneti hediye etmişler.

Saçın kapalılığı hususu tevrat ve incilden gelmedir. Bizim çocukluğumuzdaki tarihi çizgi romanlarda (Tarkan,Karaoğlan,Kara murat gibi) . Orada müslüman olmayan kadın karakterler hep başı açıktır. Bu yanlıştır. Tüm batı dünyasında 1800 lü yılların ortalarına kadar herkes başı örtülüydü. Öyle saçı başı , bacağı açık Bizanslı kızlar nerede.   Batı dünyası Endüstrileşme çağında, aydınlanma düşüncesi, kadın hareketleri yoluyla bunu attı.  

Sayın Hayrullah41 in Önleyici Faaliyet düşüncesi, aslında özrü kabahatinden büyük bir düşünce. Üretim ortamındaki mala uyguladığın yaklaşımı insana uygulayamazsın.  Madde bunalıma girmez, insan bunalıma girer.  İnsan psikolojisi buna kurban edilemez. İnsanların potansiyel fahişe ve sapık yerine konması ve güya önleyici faaliyet olarak tedbir alınması. Bunlar insanı rahatsız eder ve tepki görürsün.

Ben anlatamıyorum. Bu olaylar insan sosyolojisinden geliyor. Benim çevremde böyle olaylar olmadı olmaz. Bırakın sosyal demokrat çevreyi, köylü çevresinde bile yok. Bir köye misafir gidersin, kadınlar, kızlar yemektir, çaydır hizmet eder. Kimse erkekler buraya, kadınlar buraya gibi bir şey yapmaz. Düşünmez. Senle güzel güzel konuşur. Kaç göç yapmaz. Utanmaz, sıkılmaz, Yüzüne , gözüne bakar. Bizim özümüz budur. Temizdir. Sen orada önleyici faaliyet yapsan olay çirkinleşir.

Ben libyada bulundum. Kadınlar kaçmıyor. Seninle güzel güzel konuşuyor. Kimsede onlara baskı falan yapmıyor. Yani Arap adeti diye eleştiriyorum ama yeni Araplarda falan böyle şeyler yok. Belki Suudi Arabistan sıkıdır. Orayı bilmiyorum.  

  Bunlar maalesef dinci çevrelerin din diye eski arap adetlerini empozeleri, şehirlerin muhafazar semtlerinde rastladım böyle uygulamalara. Onlar da bile herkes en azından güvendiği yakın bulduklarına yapmıyor.  Ayrıca Kur'ana da aykırı. (Nur 61)

NÛR 61. Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. Allah size ayetleri işte böyle ayan-beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.

Ayrıca bu konuda sayın Alpereninin kapsamlı bir çalışması. Bu linki okumanızı tavsiye ederim.  

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=990

ee. Nur 61 de bana nikah düşen amcamın, dayımın, teyzemin, halamın kızları ile birlikte yemek yiyebiliyorum.  Demek ki olay erkek egemen toplumda bir erkek takıntısı. Bu kadar basit. 

Ama tarikatçı çevrelere kaymış insanlarda  bu var. Ve buralarda inanırmısınız baskıdan dolayı falan daha çok olay olmaktadır.Sakınılan gözlere çöp batmaktadır.

Bütün olay da Zinaya yaklaşma ayetinin istismar edilmesi.  Arapçadaki yaklaşma ifadesi Türkçedeki yaklaşma gibi değil. Arapçada kadına yaklaşma, onunla ilişkiye girme demek.

Ayetin zina yapma olarak, anlaşılması ve uygulanmasının daha doğru ve sağlıklı olduğuna inanıyorum. Dinen hiçbir sakıncası yoktur. Yoksa öbür türlü, insanlar baskı altında çeşitli hastalıklara yakalanıyorlar. Allah insanları ruh hastası falan yapmak istemez.

Herkese selamlar,