Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Mü'minlere Olsun...
Konuyla ilgisini gözönünde bulundurarak "şefaat" ile ilgili bazı ayet meallerinden örnek verme gereksinimi duydum.
Öncellikle şunu belirtelim ki;
Bütün islam âlimleri, ittifakla, hepsi şefaati kabul etmişlerdir. Sadece nakilden çok akla tâbi olan Mutezile fırkası ile Vehhabiler şefaati inkâr etmişlerdir.
Peygamberlik telakisi içinde olamayan yeni türedi bazı yazarlar da Peygamberin “Kur’anı getirmekle vazifesi bitmiştir. Kimseye faydası olmaz, şefaat edemez” diyorlar. Onun, âlemlere rahmet olarak geldiğini kabul etmiyorlar, Mutezileye, Vehhabilere inanıyorlar da, şefaatin hak olduğunu bildiren âyet ve hadisleri inkâr ediyorlar.
(De ki; “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [Al-i İmran 31]
{Bu âyet-i kerime gelince, münafıklar, “Muhammed kendisine tapılmasını istiyor” dediler. [Şimdikiler de, “Peygamber, Allah’tan üstün tutuluyor” diyorlar.] Bunun üzerine aşağıdaki âyet-i kerime inmiştir. (Şifa-i şerif)} (De ki; “Allah’a ve Peygambere itaat edin! [İtaat etmeyip] yüz çeviren [kâfir olur] Elbette Allahü teâlâ kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32]
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez. Kalblerindeki müthiş korku giderilince, [şefaat bekleyenler, şefaat edenlere> “Rabbiniz şefaat hakkında ne buyurdu?” diye soracaklar. Onlar [şefaat edenler> ise, “Hak olanı buyurdu [şefaate izin verdi>” diyecekler.) [Sebe 23>
(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.) [Taha 109>
Rahman olan Allah’ın nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat edemez.) [Meryem 87>
(Allah’ı bırakıp da, taptığı putlar şefaat edemez. Ancak hak dine inanıp ona şahitlik eden kimseler şefaat eder.) [Zuhruf 86>
Onlar, Onun [Allah’ın> rızasına kavuşmuş olandan başkasına şefaat etmezler.) [Enbiya 28>
(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26>
Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bekara 255> (Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3> (Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44>
Bu âyet-i kerimelerde görüldüğü gibi, şefaat yetkisine sahip olanlar, (Peygamberler, vd.) ancak Allahü teâlânın izni ile şefaat edeceklerdir.
Yukarıdaki âyet-i kerimelerde, Allah’ın izni olmadan kimsenin şefaat edemiyeceği açıkça bildirilmektedir. Ancak Allah’ın izin verdiklerinin bundan müstesna oldukları, yani ancak Allah’ın izni ile şefaat edecekleri bildirilmiştir.
Kimler şefaate kavuşur? Kâfirlere şefaatçi olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini gösteren âyetleri vehhabiler müslümanlara yüklemeye çalışıyorlar, Peygamberler de şefaat edemez diyorlar. Şefaate sadece iman ehli kavuşacak, kâfirler şefaatten mahrum kalacaklardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Artık şefaat edicilerin [Peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehidlerin> şefaati, onlara [kâfirlere> fayda vermez.) [Müddesir 48>
O gün zalimler [kâfirler> için, müşfik bir dost, sözü dinlenecek şefaatçi de yoktur.) [Mümin 18>
(Kâfir için dost ve şefaatçi yok) demek, (Müminler için dost ve şefaatçi var) demektir. Mesela Mümin suresinin 7, 8 ve 9.âyet-i kerimelerinde, meleklerin müminler için dua ettiği bildirilmektedir. Meleklerin duası elbette kabul olur.
(Kitabın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Haber verilenler ortaya çıktığı gün, önce onu unutmuş olanlar, “Rabbimizin Peygamberleri elbette bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek [dünyaya tekrar gitsek> de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek” derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler [putlar> onları koyup kaçmışlardır.) [Araf 53>
(Orada putlarıyla çekişerek derler ki: “Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da, inananlardan olsak.) [Şuara 96-102>
(Allah’a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.) [Rum 13>
Ondan başka ilahlar mı edineyim? O Rahman olan Allah, eğer bana bir zarar dilerse putların şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramaz.) [Yasin 23>
Yukarıdaki âyetler, kâfirlere putların şefaat edemiyeceğini göstermektedir. Bu âyetleri ileri sürerek, (Müslümanlara Peygamberler, melekler,Allah'ın izin verdikleri ve Kur’an-ı kerim şefaat edemez) diyerek cahilce iftira ediyorlar.
Şuarâ suresinin 100. âyetinde, Cehennemdekilerin, (Bizim için şefaat edici [şefaat etmesine izin verilen] kimse yoktur) dedikleri bildirilmektedir. Şurâ suresinin 26. âyetinde ise, (İman edip salih amel işleyenlerin dualarına icabet eder. Lütfundan, fazlasını da verir) buyuruluyor. Fazlasını verir ifadesi, “Onlara şefaat edici arkadaşlar verir ve beraber Cennete girerler” diye tefsir edilmiştir. (İhya)
Duha suresinin, (Sen razı olana [yeter diyene] kadar, her dilediğini vereceğim) mealindeki 5. âyeti, Allahü teâlânın, Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, ahkam-ı İslamiyeyi, düşmanlarına karşı yardım ve ümmetine kıyamette her türlü şefaat ve tecelliler ihsan edeceğini vaad etmektedir.
Bu âyet-i kerime gelince, Cebrail aleyhisselama bakıp, (Cehennemde bir müminin kalmasına razı olmam) buyurdu.
Resulullahı vesile edenlerin, onun şefaati ile tevbelerinin kabul olunacağını şu âyet-i kerime de göstermektedir:
(Nefslerine zulmedenler, sana gelip, Allah’tan af diler ve Resulüm olarak sen de, onlar için af dilersen, Allahü teâlâyı, tevbeleri kabul edici ve merhamet edici bulurlar.) [Nisa 64>
|