mavera Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 10 nisan 2008 Gönderilenler: 56
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur'an hadislere nasıl bakıyor? Biraz uzun oldu ama faydalı olur inşallah.
ARAF 3. Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
ARAF 28. Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: "Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu." De ki: "Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
ARAF 70. Dediler ki: "Sen, yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın kulluk etmekte olduklarını terk edelim diye mi bize geldin? Eğer doğru sözlü isen hadi bizi tehdit ettiğini bize getir."
ARAF 170. Kitaba sarılanlar ve namazı/duayı yerine getirenlere gelince, biz, barışsever iyilerin ödülünü zayi etmeyiz.
MÜRSELAT 50. Artık bundan sonra hangi hadise/söze iman edecekler?
KAMER 17. Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!
CİN 17. Ki onları, onun içinde imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur'an'dan yüz çevirirse Rabbi onu, gittikçe yükselen bir azaba sokar.
CİN 18. Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.
FURKAN 30. Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."
FURKAN 31. Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
ŞUARA 5. O Rahman'dan kendilerine söze bürünmüş yeni bir hatırlatma gelmeye dursun, ondan mutlaka yüz çevirirler.
ŞUARA 72. Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?"
ŞUARA 73. "Size yarar sağlıyor yahut zarar veriyorlar mı?"
ŞUARA 74. Dediler: "Hayır! Ancak atalarımızı böyle yapar halde bulduk."
ŞUARA 213. O halde, Allah'ın yanında bir başka ilaha daha yalvarma/davet etme. Yoksa azaba uğratılanlardan olursun.
İSRA 41. Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.
İSRA 45. Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.
İSRA 46. Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman/Kur'an'da yalnız O'nu andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.
İSRA 73. Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.
İSRA 74. Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.
İSRA 75. İşte o zaman sana, hayatın da ölümün de katmerli acılarını tattırdık. Ve bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın.
İSRA 93. "Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız!" De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?"
YUNUS 15. Ayetlerimiz onlara açık-seçik parçalar halinde okunduğu zaman, bize ulaşmayı ummayanlar şöyle dediler: "Bundan başka bir Kur'an getir yahut bunu değiştir." De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkuya düşerim."
YUNUS 16. De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
YUNUS 17. Yalan düzerek Allah'a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayan kişiden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, suçlular iflah etmezler.
YUNUS 18. Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.
YUNUS 49. De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler."
YUNUS 59. De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"
YUNUS 60. Yalanı Allah'a yakıştıranlar, kıyamet günü hakkında ne düşünüyorlar? Allah, insanlara karşı elbette lütuf sahibidir, fakat onların çokları şükretmiyorlar.
YUNUS 64. Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.
HUD 31. (Nuh: ) "Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."
YUSUF 111. Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.
ENAM 14. De ki: "Göklerin ve yerin Fâtır'ı olan o yaratıcıdan, o yedirip doyuran ama kendisi yedirilip beslenmeyen Allah'tan başkasını mı velî edineyim?" De ki: "Bana, İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçenlerin ilki olmam emredildi." Ve sakın şirke sapanlardan olma!
ENAM 48. Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
ENAM 49. Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, fenalığa bulaşmaları yüzünden kendilerine azap dokunacaktır.
ENAM 50. Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"
ENAM 51. Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.
ENAM 56. De ki: "Ben, Allah'ı bırakıp da yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım!" De ki: "Sizin keyiflerinize uymam! Çünkü bunu yaparsam sapıtmış olurum, doğruyu ve güzeli bulanlardan olmam."
ENAM 57. De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur."
ENAM 81. "Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır?
ENAM 114. Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
ENAM 115. Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.
ENAM 137. Aynen bunun gibi, müşriklerden birçoğuna, Allah'a ortak koştukları kişiler, öz evlatlarını öldürmeyi güzel göstermiştir ki, hem onları yok etsinler hem de dinlerini onlar aleyhine karmakarışık hale getirsinler. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, düzdükleri iftiralarla baş başa bırak.
ENAM 148. Şirke batanlar şöyle diyecekler: "Allah dileseydi, ne biz şirke sapardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi haram da yapmazdık." Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar bu şekilde yalanlamışlardı. De ki: "Yanınızda, önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz. Sadece saçmalıyorsunuz siz."
ENAM 157. Şunu da söylemeyesiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız.
LUKMAN 6. İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.
LUKMAN 7. Ayetlerimiz ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çevirir. Sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında bir ağırlık vardır. İşte böylesini, korkunç bir azapla muştula.
LUKMAN 21. Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?
SEBE 5. Ayetlerimizi hükümsüz kılmak uğruna koşuşup duranlar var ya, onlar için pislikten, inletici bir azap vardır.
SEBE 6. Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah'ın yoluna kılavuzladığını görürler.
ZÜMER 2. Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız ona özgüleyerek Allah'a ibadet et/O'nun için iş yapıp değer üret!
ZÜMER 3. Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'nun yanında birilerini daha veliler edinerek, "Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.
ZÜMER 11. De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet etmem/O'nun için iş yapıp değer üretmem emredildi."
ZÜMER 14. De ki: "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum/O'nun için iş yapıp değer üretiyorum."
ZÜMER 15. "Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."
ZÜMER 29. Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamt, yalnız Allah'adır! Ama onların çokları bilmiyorlar.
ZÜMER 30. Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler!
ZÜMER 31. Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.
ZÜMER 32. Allah hakkında yalan düzenden ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kâfirler için bir barınak yok mu?
FUSSİLET 6. De ki: "Ben sadece sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden O'na yönelin ve O'ndan af dileyin. Vay haline ortak koşanların!
FUSSİLET 52. De ki: "Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onu inkâr ettinizse/onun üstünü örttünüzse, dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?"
ZÜHRUF 22. Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız."
ZÜHRUF 23. İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."
ZÜHRUF 24. Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."
ZÜHRUF 36. Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
ZÜHRUF 37. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
CASİYE 6. İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?!
CASİYE 7. Yazıklar ve azaplar olsun günaha batmış her yalancı iftiracıya,
CASİYE 8. Ki Allah'ın ayetlerinin kendisine okunuşunu dinler, sonra böbürlenmiş olarak inadında devam eder. Sanki hiç duymamıştır onları. Artık acıklı bir azapla muştula böylesini.
CASİYE 17. Onlara, iş ve yönetime ilişkin açık-seçik belgeler verdik. Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık ve kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, onlar arasında, tartışıp durdukları şeyle ilgili olarak kıyamet günü hüküm verecektir.
CASİYE 31. İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"
AHKAF 9. De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."
AHKAF 10. De ki: "Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez."
KEHF 27. Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın.
KEHF 54. Yemin olsun, biz, bu Kur'an'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
KEHF 56. Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.
KEHF 57. Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar.
KEHF 101. Onlar, gözleri benim zikrim/Kur'anım karşısında perde içinde olan insanlardı. Dinlemeye dayanamıyorlardı.
KEHF 110. De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na ortak koşmasın."
NAHL 20. Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır.
NAHL 21. Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.
NAHL 22. Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, âhirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur.
NAHL 62. Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.
NAHL 89. Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
ENBİYA 36. O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka birşey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.
ENBİYA 42. De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar.
ENBİYA 43. Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.
ENBİYA 44. Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?
ENBİYA 45. De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
MÜMİNUN 71. Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara zikirlerini/Kur'anlarını getirdik ama onlar zikirlerinden/Kur'anlarından yüz çeviriyorlar.
MÜMİNUN 105. "Ayetlerim size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?"
MÜMİNUN 110. Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.
MÜMİNUN 111. Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.
TUR 33. Yoksa, "Onu uydurdu" mu diyorlar! Hayır, iman etmiyorlar.
TUR 34. Eğer doğru sözlü iseler, onun benzeri bir hadis/söz getirsinler.
RUM 30. O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.
RUM 58. Yemin olsun ki, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen, gerçeği örten nankörler/inkâr edenler mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Siz, eskiyi hükümsüz kılanlardan başkası değilsiniz."
RUM 59. İlimden nasipsizlerin kalpleri üzerine Allah işte böyle mühür basıyor.
RAD 28. Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın zikriyle/Kur'an'ıyla tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle/Kur'an'la tatmin bulur.
RAD 36. Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır."
HAC 71. Allah'tan ayrı olarak, hakkında O'nun hiçbir kanıt indirmediği şeye kulluk ediyorlar. Kendilerinin de onunla ilgili bir ilmi yoktur. O zalimlerin yardımcısı olmayacaktır.
HAC 72. Onlara açık-seçik ayetlerimiz okunduğunda, o küfre sapanların yüzlerinde bir hoşnutsuzluk/yadsıma görürsün. Kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracak olurlar. De ki: "Size şu yaptığınızdan daha kötü bir şey haber vereyim mi: Ateş! Allah onu inkârcılara vaat etmiştir. Ne kötü dönüş yeridir o!"
BAKARA 75. Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardır ki, Allah'ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, akletmelerinin ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.
BAKARA 78. İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece anlamını bilmeden okuyuşlar/hurafeler/hayal ve kuruntular bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.
BAKARA 99. Yemin olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik. Onları, sapmış olanlardan başkası inkâr etmez.
BAKARA 159. İndirdiğimiz açık-seçik delillerle, kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar lanet eder.
BAKARA 165. İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındır. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler!
BAKARA 170. Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!...
ENFAL 2. İnanmış olanlar ancak o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını artırır. Ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.
ALİ İMRAN 20. Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
ALİ İMRAN 78. Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap'tan olmayan birşeyi siz Kitap'tan sanasınız diye, dillerini Kitap'la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
ALİ İMRAN 79. Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" desin. O ancak şöyle der: "Öğrettiğiniz şu Kitap'a ve okuyup araştırdıklarınıza dayanarak benliklerini Allah'a adamış kullar/Rabbânîler olun!"
ALİ İMRAN 80. Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz, müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size?
NUR 46. Yemin olsun, biz açık-seçik bilgiler veren ayetler indirdik. Allah, dilediğini/dileyeni dosdoğru yola iletiyor.
MÜCADELE 19. Şeytan onları kuşattı da Allah'ın zikrini/Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
abidin107 Yazdı:
Olaylara tek yönlü bakmayalım bir de
numarasını verdiğim şu ayetlere de bakıverin bir zahmet. |
|
|
Selam Abidin
Bu ayetlere de bakalım, baktık da zaten. Forumun birçok
yerinde ve özellikle sıkça
sorulan sorular bölümünde. Okumanı tavsiye ederim.
Son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Verdiğin
ayetlerin hiçbirisi hadisleri Kur’ana ve bundan dolayı elçisini Allah’a ortak
etmeye delil değil, olamaz da.
Bu din Muhammed+Allah’ın ortak dini değil. “Elçiler de
Allah gibi haram helal koyar” demek resmen ve alenen şirk koşmaktır.
Hz. Muhammed adına ortalıkta dolaşan sözlere sarılarak
Muhammedcilik yapılmış olunmaz. Muhammedcilik yapılarak da Allah’ın gözüne
girilemez. Sen "alakası yok, ne diyorsun böyle" diyebilirsin. Fakat vereceğin bu tepki gerçeği değiştirmiyor malesef.
Ayetler bağlamından koparılarak ele alınırsa yanlışa
malzeme edilebilirler ancak.
Şimdi ayetlere bakalım.
Enbiya
45. De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar,
uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
Allah elçisi konu din olduğunda sadece vahiy ile
uyarırmış, uyarmış. Böyle olması normal ve doğal. Çünkü din onun değil, sahibi
o değil.
Sad
70. 70. "Bana, sadece açık bir uyarıcı olduğum vahyediliyor."
Vahiy ile uyaran elçi kendi kafasından bazı yasalar ve
yasaklar icat edip de dine ilaveler yapamaz. Bu ilaveler de vahiydir diyerek
Kur’ana ortak koşamaz.
Ahkaf
9. De ki: “Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne
yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben,
açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.”
Bu ayetler hadislere iman edenlerin iddialarını desteklemiyor.
Bilakis çürütüyor. Resul vahiyden başkasına uymamış ve ondan başkasına uymamızı
istememiş.
Resulün kendi sözlerini de vahiy diye pazarladığı hangi
ayette yazıyor?
Araf
203. Onlara bir ayet getirmediğinde, “onu da şurdan burdan derleseydin ya,”
diye konuşurlar. De ki: “Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu,
Rabbinizden gelen gönül gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum
için rahmettir.”
Din adına bize Kur’an yeter. Resule de yetmiş zaten.
Bununla yetinmeyip de başka vahiyler(!) de uydurmak Resule, böyle bir şey talep etmek müslümana yakışmaz.
Necm
3-4. O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor. İndirilmiş
bir vahiyden başkası değildir o.
“İndirilmiş vahiy” Kur’andır. O kafasından uydurmuyor,
kendisine vahyolunun ayetleri tebliğ ediyor. Bu ayet grubu ne enteresandır ki
hadisleri aklama da kullanılıyor. Çarpıtmanın ve yanıltmanın böylesi…
Haşr
7. Allah'ın, kentler halkından resulüne
zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber,
yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o
mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret
aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son
verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.
Bu ayetin konusu nedir? Ganimet paylaşımı. Resul
ganimet paylaştırırken itiraz ve isyan etmek yasak. Çünkü o adaletli
davranmasını bilir.
Bu ayette “Resul de dine ortaktır. Bu nedenle onun dine
katkılarını da alın, kabul edin” denilmiyor. Şirk dini değil ki İslam, böyle
bir şey sözkonusu olsun.
Nisa
80. Resule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni
onlar üzerine bekçi göndermedik.
Resule itaat eden tabiki Allah’a itaat etmiş olur.
Bunda garipsenecek ve yadırganacak hiçbir şey yok. Çünkü Resul elçidir.
Allah’tan aldığını ekleme ve çıkarma yapmadan insanlara ulaştırır.
Muhammed’e itaat değil elçiye itaat sözkonusu ediliyor
ayetlerde. İkisinin arasında fark var.
Nur
63. Aranızda peygamberi çağırmayı, sizin birbirinizi çağırmanıza eş tutmayın.
Allah sizin, birbirini siper ederek sıvışıp gidenlerinizi bilir. Resulün emrine
aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin gelip çatmasından yahut acıklı bir
azabın yakalarına yapışmasından çekinsinler.
Hz. Muhammed toplumuna görgü kurallarını ve olağanüstü
hallerde takınılması gereken tutumları da öğreten bir liderdi. Bu uygulamalar
onun peygamberliğiyle değil toplum önderliğiyle ilgiliydi.
Ahzab
36. Allah ve resulü bir işte hüküm verdiklerinde, inanmış bir erkekle inanmış
bir kadının, işlerini kendi isteklerine göre belirleme hakları yoktur. Allah'a
ve resulüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir.
Allah ve Resulü, Allah ve Muhammed değil. Resul adı
üzerinde elçi, vahyolunanı tebliğ ediyor. Onun tebliği Allah’ın sözü olduğunda
ona isyan Allah’a isyan.
Nisa
65. Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar,
aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili
olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman
etmiş olamazlar.
Hangi işlerde hakemlik yapacak elçi? Hangi vasıfla?
Güncel sorunlara, liderlik vasfıyla. Nisa 65’i böyle tek başına değil de 58. Ayetten
itibaren okursak bunu net olarak görebiliriz.
Nisa
59. Ey iman sahipleri! Allah'a itaat edin. Resule ve sizin içinizden olan/sizin
seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya
girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule
arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha
güzeldir.
Allah’a, Resule ve yetki sahiplerine itaattan bahsediliyor
ayette. Eğer Resul de Allah gibi hüküm koyucu ise buna yetki sahipleri de
ortak. Ortaya çok ilahlı bir şirket dini çıkmış oluyor böylece. İslam bu
olamaz.
Ali
İmran 31. De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin
ve günahlarınızı bağışlasın.Allah çok affedici, çok merhametlidir.”
Resule tabiki uyacağız. Çünkü o bize Kur’ana uymamızı
emrediyor. Haliyle elçiye iaat bu bağlamda Allah’a itaat oluyor.
Talak
6. O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında
barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne
gitmeyin. Eğen hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin.
Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun
biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş
olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
Bu ayette makul örf geçerli sayılıyor. Kullar ilahi
hükme ortak edilmiyor.
Enbiya
107. Ve biz seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.
Resuller tabiki bizlere rahmet olmaları dışında
gönderilmiş değiller. Rahmet olmaları ayrıdır, dinin sahipliğine ortak edilerek
ilah edinilmeleri ayrı.
Ahzab
21. Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü arzu
edenlerle Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.
Hz. Muhammed’de insanlara güzel örneklik vardı. Hz.
İbrahim ve beraberindekilerde de. Fakat öldüler. Adlarına uydurulmuş sözler ve
hikayelerle değil kendilerine rehber edindikleri kutsal söz ile örneklikleri
sürrmektedir ancak.
Furkan 25. Gün olur, gök, bulutlarla yarılır ve
melekler ardarda indirilir.
Ayet farklı bir konudan bahsetmekte.
www.kurandakidin.net
isimli siteyi okumanız faydalı olacaktır.
Muhabbetle, Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|