Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba,
hadis = söz
sünnet = uygulama
Hemen hemen bir çoğumuz çocukluğumuzda "kulaktan kulağa" oyununu oynamış ve bolca eğlenmişizdir. Bildiğimiz gibi bu oyun AYNI ZAMAN ve AYNI MEKANDA oynanır. Fakat yine de İLK söz söylenin sözünü TEKRAR/İKRAR etmek isteyen SON söz söyleyenin HADİSİ oldukça farklı bir ŞEKLE / ANLAMA bürünür. İşte bizler de buna GÜLERDİK.
Çünkü burada bir kaç temel DEĞİŞKEN rol oynar :
1. Anlatanın/aktaranın ANLATIM becerisi
2. Anlayanın/aktarılanın ANLAMA becerisi.
3. ÇEvresel etkenler
Muhammed a.s. 'a atfedilen hadislere ise bir de ZAMAN faktörü eklenmiştir. 1400 sene öncesinden beri ANLAT/ANLA/ANLAT...metodu ile gelen hadisler. Bu sebeple hadislerin ÖZÜ doğru ise de, SÖZÜ çok çarpıtılmış bir şekile bürünmesi ÇOK NORMAL.
Fakat, sünnet uygulamadır. Hadiste kullanılan organlar DİL ve KULAK iken, sünnette kullanılan organlar GÖZ ve AKILDIR.
Tarih kitaplarına baktığımızda bir çok YAZI ve YORUMLA karşılaşırız. ve her zaman İKİ CEPHELİ , taban tabana ZIT tarih AKTARIMLARI olabilir. Hatta ortada RESMİ bir DÖKÜMAN varsa bile. Çünkü bu resmi dökümanın YORUMLANMASINDA da yine TARİH SÖZLERİ/YORUMLARI etkili olur. aynı dökümanı taban tabana ZIT iki farklı şekilde YORUMLAMAK mümkündür. Özetle kulaktan kulağa oynamak TARİH için de geçerlidir. Yani tarih yalan söylemez ama, tarihi aktaranlar YANILABİLİR.
Fakat tarihte bir de FOTOĞRAFLAR vardır. Günümüzde de...Örneğin bir fotoğrafa bakarak hemen hemen HERKES, ÖNyargısız bir şekilde fotoğrafı AYNI ÇERÇEVEDE yorumlar.
İşte Muhammed a.s. ve diğer peygamberlerin SÜNNETLERİ de günümüze bu şekilde ulaşmıştır. FOTOĞRAFİK HAFIZA ile.
Bu sebepledir ki, hemen hemen HER MİLLETTE, ÜMMETTE secde, ruku, duaların, ibadetlerin ŞEKLE bürünmüş hali mevcuttur.
Muhammed A.s. SÜNNETİNE tabiyiz diyenlerin de , KABEDE kıldıkları ve adına namaz denilen İBADET ŞEKLİNE baktığımızda, hepsinde de ANA RİTÜELLERDE aynı hareketlerin olduğunu görürüz. Kıyam, ruku ve secde.
Çünkü bunlar FOTOĞRAFİK hafıza ile günümüze kadar gelmiştir ve KURAN ile ÇELİŞMEZ.
Bizleri yanıltan en büyük ZAN ise, yeryüzünün çoğunluğuna uyar isek, yoldan çıkacağımız ENDİŞESİDİR. Kendine MÜSLÜMAN diyen bütün ehl-i sünnetin bu UYGULAMAYI yaptığını ZAN ederiz.
Halbuki, HERKES sokağındaki veya ANA ŞEHİR MERKEZİNDEKİ mescidlere, camilere SABAH NAMAZI vaktinde gitse ve gözlem yapsa görecek ki, KABEDEKİ kalabalık oralarda YOK.
Demem o ki, NAMAZ kılanlar ÇOĞUNLUK değil, ÇOK ama ÇOK azınlıklar.
Namaz kılınmaz ise, belirli vakitlerde de İBADET edilmez ise, İŞTE O ZAMAN yeryüzündeki ÇOĞUNLUĞA uyulmuş OLUNUR...
Allah yar ve yardımcımız olsun,
selam,
|