HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Allah ile aldatanın önde gideni Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
ŞiaRıM-KuRaN
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 124
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ŞiaRıM-KuRaN

 

       Rahmetli babam hep “Bel’amların şerrinden muhafaza eyle Ya Rabbi…” diye dua ederdi. “Bel’am kim ki?” diye sorduğumda “Allah ile aldatanın önde gideni” derdi… Böylesi duaları dinleyerek büyümüş olmamdan olacak “saray ulemasından” oldum olası hiç hazzetmem.

Gel gör ki Allah ile aldatanların şahı olan “Bel’am” konusunu ne cami vaazlarından, ne de ilahiyat kürsülerinden pek duyamazsınız. Kur’an’da esaslı bir şekilde ele alınan bu karakter neredeyse unutulmuş, unutturulmuştur.

Ama bunun böyle olması konuyu bizim de unutacağımız veya unutturmaya çalışacağımız anlamına gelmez, değil mi?

***

“Bel’am” muhalif Müslüman bilinçte “saray ahundu (mollası)”, “zalimlerin alimi”, “sultana yaltaklanan din adamı” karakterine tekabül ediyor.

“Ahund” Farsça’da medresede ders veren ve mollaların başı olan büyük alim demek… İran’da devrim yıllarında Şah yanlısı mollaları ifade için “saray ahundları” diye Humeyni çok kullanırdı.

Saray, egemenlik ve iktidar böyle bir şey…

Kısa sürede etraflarında “ahundlar” türer. Saraylar, egemenler ve iktidarlar ahundsuz yapamaz. Meşruiyetlerini dinden almak için “yalaka din adamlarına” ihtiyaçları vardır. Onlar “Allah ile aldatarak” halkı egemene itaate çağırırlar “ulu’l-emr” ayetleri okuyarak…

Eski çağlardan beri, özellikle de Emevilerde, Abbasilerde, Osmanlılarda ve de Cumhuriyet döneminde bunlardan hiç eksik olmamıştır. Maşallah sultan sofralarında ikbal-ü izzet gördümü mantar gibi biterler…

***

Oysa bir anlamda “kamu” gibi genel halk ve umumi insanlık adına –ki Allah, Kitap, Peygamber gelmiş geçmiş en büyük insanlık davasıdır- adına konuşan din aliminin (aydının/entelektüelin) egemenler, iktidarlar ve otoriteler karşısında muhalif durması gerekir.

Günümüzde bunun ifadesi olmaya en yatkın olanlar yazarlar, şairler, sanatçılar ve din alimleridir. “Egemene” yönelik eleştiriler bir ülkede bunlardan gelmiyorsa, bunlar da egemenin borazanı haline gelmişse o ülkede “ma’şeri vicdan” ölmüş demektir.

Bir millet dibe vurduğunda içinden cesur yazarlar, haykıran şairler, yaratıcı sanatçılar ve muhalif alimler çıkaramıyorsa, o milletin tarihten çekilme sürecine girdiğine yani canının çıktığına hükmedebilirsiniz. Çünkü yazar düşündürür, şair heyecanlandırır, sanatçı yaratır, alim de ışık tutar, yol gösterir. Siyasetçiler ve askerler de böylesi düşüncelerin, heyecanların, yaratımların peşine düşer. Böylece millet statükolarını aşar, kalıplarını kırar ve özgürlüklere yelken açar. Geçmişe bakın, hep böyle olmuştur.

Bu nedenledir ki bir ülkede aydın, entelektüel, alim vs. diye “en egemen” kim veya neyse onu eleştirebilene denir. Egemene sokularak meşruiyet arayan olsa olsa dalkavuk olur. Bu nedenle benim görüşüm odur ki başımızda Hz. Ebubekir bile olsa alim muhalif duruşunu korumalıdır. Çünkü başında kim olursa olsun iktidar ve egemenlik doğası gereği daima eleştiriye muhtaçtır.

***

Müslüman bilinçte “Bel’am” olarak yerleşen din adamı karakterinin, sultan, iktidar, güç, servet ve özellikle de siyasal iktidar ile irtibatlandırılması boşuna değil. Çünkü bu çağrışımların “Kitap’ta” yeri var;

“Onlara anlat… Hani bir adam vardı: Ayetlerimizi çok iyi bildiği halde onları bir kenara atmıştı. Şeytana uymuş ve sonunda iyice azmıştı. Lâyık görseydik onu bildiği ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat gözünü güç ve iktidar hırsı bürümüş, heva ve hevesine fena kapılmıştı. Bu gibilerin durumu tıpkı köpeğe benzer; üstüne varsan da dilini sarkıtıp hırlar, kendi haline bıraksan da. İşte ayetlerimize yalan diyenlerin durumu böyledir. Anlat bu olayı; belki tefekkür ederler.” (A(raf; 7/175-176)

Görüldüğü gibi ayette isim, yer ve zaman verilmeyip “karakter” (tipleme) üzerinde duruluyor.

Demek ki bu karakter; 1- Ayetleri çok iyi bildiği halde ilmiyle amel etmeyen 2- Şeytana uyarak azan 3- Güç ve iktidar (dünya) hırsı gözünü kör etmiş 4- Heva ve hevesine kapılmış 5- Köpek tıynetli her “din alimi”dir…

Ayetleri çok iyi bilmesi dini metinlere ve ilahiyata vakıf olduğunu, ilmiyle amel etmemesi bunları “fazilete ve erdeme” değil; servet, makam, mevki ve şöhrete dönüştürmeyi çok iyi becerdiğini, Şeytana uyarak azması sahip olduklarıyla haddi aşıp küstahlaştığını, dünya hırsının gözünü kör etmesi hırsının aklının önüne geçtiğini, heva ve hevesine kapılması arzu ve isteklerine gem vuramadığını, köpek tıynetli olması da bağlandığı egemenin kapısından halka havlayıp durduğunu gösterir…

Ayette geçen “ahlede ile’l-ard” tabirinin bir manası da “bir beldede/ülkede (arz) sonsuz bir güç ve iktidara (huld) erişme arzusu” demektir. Çünkü Kur’an Araf suresinde geçen “Rabbiniz size bu ağacı neden yasakladı sanıyorsunuz? Çünkü ondan yerseniz iki melek (melekeyn) olursunuz veya ölümsüzleşirsiniz (hâlidîn)” (7/20) şeklindeki şeytan fısıltısının ne olduğunu Taha suresinde şöyle tefsir eder: “Ey Âdem, sana sonsuzluk ağacını (şecereti’l-huld) ve yıkılmayacak bir hükümranlığın (mulki la yeblâ) yolunu göstereyim mi?” (20/120)…

İşte genelde insanların, özelde ise “Bel’am”ın ayağını kaydıran budur; huld hırsı ve mülk arzusu… Yani güç, servet, iktidar ve egemen olma hırsı dediğimiz şey…

Bu, devlet katmanlarında, döner koltuklarda, makam odalarında, halkın selamlandığı kürsülerde boyuna yeşeren ve tatdıkça artan iktidar şehvetidir. İktidar ile şehvet arasında bu nedenle doğrudan bağlantı vardır. İktidarda emir verirken, şehvette orgazm olurken kendinizden geçersiniz yani huld ve mülk (yıkılmayacak bir hükümranlık) duygusundan bir nebze, bir an yaşarsınız.

Bu nedenle huld ve mülke ulaşmak için “Bel’am”ın hırsı aklını geçmiştir. Dini bilgisi artık “Allah ile aldatmak” dışında hiçbir işe yaramamaktadır. “Allah” demekte fakat sonsuz bir iktidar, servet ve egemenlik (huld ve mülk) istemektedir.

Hal böyle olunca Allah ile aldatanın önde gideni, tabiî ki Bel’am’ın ta kendisi oluyor!

***

“Bel’am” ismi Tevrat’da geçen bir din alimine dayanıyor. Hz. Musa’yı satarak düşman kralının sarayına yanaşır. Orada ağırlanır, bol bahşişlere boğulur ve Hz. Musa aleyhine Tanrı’ya dualar ederek insanları Allah ile aldatır. (Sayılar; 22-24) Hz. Ali, İbn Ömer, İbn Abbas, Mücâhid, İkrime ve müfessirlerin büyük çoğunluğu, yukarıdaki ayette geçen adamın, Beni İsrail ulemasından işte bu Bel’am bin Baura olduğu görüşündedirler.

Başka bir görüşe göre de ayette anlatılan adam, din bilgini Mekkeli Rahip Ebu Amir’dir. Mücâhid, Abdullah bin Amr, Kelbî ise Ümeyye bin Ebi’s-Salt’tır der. Said bin Müseyyeb ise Ebû Âmir olduğu görüşündedir.

İsimlere takılmayın, çünkü bunların hepsinin ortak özelliği “devrin egemenine yanaşan” işbirlikçi ve yalaka din alimi tiplemesidir.

Örneğin, Bel’am bin Baura Moav kralının sarayında ağırlandığı gibi, Mekkeli Rahip Abu Amir de Bizans saraylarında ağırlanmıştır. Çünkü o da “sonsuzluk ağacını” ve “yıkılmayacak hükümranlığı” orada görüyordu. Şeytan onun da ayağını böyle kaydırmış ve hırsı aklını geçerek “egemene yanaşma” yolunu seçtirmişti.

Mekkeli Rahip Ebu Amir, Suriye’ye gidip “arslanlı yollardan” geçerek Bizans “derin devleti” ile anlaştı. Bizans ordularını Medine’yi işgale davet etti. Böylece “Muhammed belasından” ebediyen kurtulmuş olacak ve Medine’yi Bizans adına yönetecekti. Adamlarına haber salarak Medine’de peygamber mescidinin karşısına kendi “tapınağını” diktirdi. Bizans ordusu ile geldiğinde orada karşılanacaktı. Peygamberimiz bunun üzerine ünlü Tebük seferini başlattı. 30 bin kişi ile Suriye’de Ebu Amir’in ağırlandığı Bizans saraylarına doğru yürüyüşe geçti. Tebük’e gelindiğinde Bizans’ın işgal planından vazgeçtiği duyuldu. Peygamberimiz Medine’ye döner dönmez ilk iş olarak Ebu Amir’in tapınağını yıktırdı. İnsanlara zarar vermek için açılan bu yere “Mescid-i Dırar” (Tevbe; 9/107) denerek Müslüman bilincin dimağına kazındı. O gün bugündür bu tür yerler bu isimle ve genellikle de “Bel’am” ile birlikte anılır.

Böylece Hz. İsa nasıl “tapınağı basan peygamber” (Matta; 21/12-13) adıyla tarihe geçti ise, Hz. Peygamber de “tapınak yıkan peygamber” (Buhari Tecrîd-i Sarih, 10, 422) olarak tarihe geçti. Çünkü Hz. İsa zamanındaki Roma adına, Hz. Peygamber zamanındaki de Bizans adına çalışıyordu.

Demek ki üzerinde düşünmemiz istenen karakter, isim, yer ve zaman verilmediğinden de anlaşılabileceği gibi, her çağda, her devirde karşılaşabileceğimiz bir tip… Çıkarı için Allah’ın ayetleri ile insanları aldatan bir tip… Allah’ın ayetlerini bir bilinç değil; bilgi kaynağı olarak gören, ayetlerden coşku ve heyecan (çûş-u hurûş) değil; kuru kuruya bilgi (malûmat furûş) çıkaran bir tip…

Bu tipler, ayetleri iman ettikleri için değil; meslek icabı okurlar. Allah’ın kitabını hayat değil; tapınak kitabı olarak algılarlar. Bir çoğu saray ulemasıdır. Kralların, sultanların sofrasından kalkmazlar. Onlara dalkavukluk ederek din hizmeti sunarlar. Esas işleri egemen otoriteye dinî gerekçe bulmaktır. Bunun karşılığını da fazlasıyla alırlar. Allah’ın ayetlerini iyi bilirler ancak bilincinden yoksundurlar. Bilgiyi insanı yetiştirip geliştiren bir fazilet (erdem) değil; güç vesilesi olarak görürler. İlâhî bilgiyi de bu güce ulaşmak için isterler. Asıl dertleri “Tanrı ile olmak” değil “Tanrı gibi olmak”tır. Allah’a değil; güce taparlar. Allah’a da gücü için taparlar. Güç kimdeyse onun köpeği olurlar. Üzerine varsan da varmasan da dilini sarkıtıp havlamaktan başka bir şey yapmazlar. Çünkü köpek tabiatlıdırlar. Egemene hizmeti ve güçlüye sadakati köpekliklerinin şerefi olarak görüler.

İlginçtir, Kur’an söyleminin en sertleştiği yerlerin bu karakterin anlatıldığı yerler olduğunu görüyoruz. Biliyorsunuz Kur’an’da “havlayan köpek” ve “hayvandan daha aşağı” diye benzetme yapılan yerler var. Bu yerler işte bu gözünü dünya hırsı bürümüş “yalaka din adamı” karakterinin anlatıldığı yerdir (A’raf; 7/176,179). Dolayısıyla bu yazıda “köpek”, “hayvan” filan diyerek sert ifadeler kullanmamız normal karşılamalı çünkü “Kitap”ta geçiyor!

***

Peki, her Allah, Kitap, Peygamber diyenin Allah ile aldatan olup olmadığını nasıl anlayacağız? Bunun bir ölçüsü olmalı değil mi?

Kur’an’ın uyarısı… Bunlar din namına halkın parasını tıka basa yerler, altını ve gümüşü yığarlar ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Gerçek ile sahteyi birbirine karıştırırlar. Yapmadıkları şeyi emrederler. Az bir paha karşılığı ayetleri satarlar (Tövbe; 9/34, Bakara; 2/41-44).

Hz. İsa’nın İncil’de geçen uyarısı… Bunların dediğini tutun, ama gittiği yoldan gitmeyin. Çünkü ağızlarından güzel sözler çıkar ama onlara ilk uymayan kendileridir. İnsanları dinlerine döndürmek için kıtalar dolaşırlar ama dinlerine döneni de iki kez kafir yaparlar. Tabağın kenarını iyice temizlerler ama tabağın içindekini başkasıyla bölüşmeyi hiç düşünmezler. Tapınaklarda en seçkin yerlere kurulmaya, meydanlarda selamlanmaya bayılırlar. İnsanlara taşınmaz yükler yüklerler, kendileri ise bu yükleri kaldırmak için parmaklarını bile kıpırdatmazlar. Hem peygamberlerini öldürürler, hem de anıtlarını dikip üzerinden geçinirler. Muhatabının ağzından çıkacak bir sözle onu tekfir edip din dışı ilan ederek tuzağa düşürmek için fırsat kollarlar. Allah’ın evini “pazar yerine” ve “haydut inine” çevirirler. (Markos; 11-15-17, Luka; 11-37-83)

Demek ki yaşantısına, hayat içindeki duruşuna bakacağız…

Mekke’de (muhalefette) nasılsa, Medine’de de (iktidarda) öyle yaşayıp yaşamadığına bakacağız…

Servet sığma (tekâsür) grafiğini izleyeceğiz…

Allah, Kitap, Peygamber diye diye ne oluyor? “Geride birkaç kap ve bir kitap” mı bırakıyor, yoksa Karun serveti mi? Ona bakacağız.

En başta “din” olmak üzere bütün “kamu” davası güdenlere böyle bakacağız.

Çeketi ile gelip çeketi ile mi gidiyor? Budur ölçümüz…

***

Ali Şeriati’nin, o unutulmaz üçlemesi ile; tarih boyunca siyasi ve askeri gücün sembolü Firavun, sermaye gücünün sembolü Karun, bunlara köpeklik ederek Allah ile aldatan din aliminin sembolü Bel’am, Müslüman bilincin hafızasından hiç çıkmadı ve çıkmayacak!

Demek Allah ile aldatma asıl Bel’amlık yaparak oluyormuş.

Demek rahmetli babam o dualarında “Allah ile aldatanın önde gidenini” tanıtıyor ve yarınlarıma mesaj veriyormuş: Tanı bunları, tanı da büyü…

                                                                  R.İhsan Eliaçık
 
Allah ile aldatan kim?
 
SeLam ve DuA ile...


__________________
ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yukarı dön Göster ŞiaRıM-KuRaN's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ŞiaRıM-KuRaN
 
gondolcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 07 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı gondolcu

alıntı;Böylece Hz. İsa nasıl “tapınağı basan peygamber” (Matta; 21/12-13) adıyla tarihe geçti ise, Hz. Peygamber de “tapınak yıkan peygamber” (Buhari Tecrîd-i Sarih, 10, 422) olarak tarihe geçti. Çünkü Hz. İsa zamanındaki Roma adına, Hz. Peygamber zamanındaki de Bizans adına çalışıyordu.


yukarıdaki ifadelere göre hz. Peygamber fitne 

yuvasını yıktı.Osmanlı devleti İslam sancaktarı idi

bize anlatılanlara göre.Niye işgal ettiği ülkelerdeki

tapınaklara dokunmadı, onları serbest bıraktı hoş-

görülü davrandı ve aynı hoşgörüyü anadolu Türklerine

uygulamadı.Herkes biliyorki kiliseler ve sinagoglar

haçlı derin devletleri ile anlaşıktı.Kolejler ,avrupa ve

abd için çalışıyordu...halifeliği elinde bulunduran

Osmanlı neye dayanarak bunlara göz yumdu.



 







__________________
saygılarımla

Aaydın
Yukarı dön Göster gondolcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: gondolcu Ziyaret gondolcu's Ana Sayfa
 
gondolcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 07 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı gondolcu

alıntı;

Oysa bir anlamda “kamu” gibi genel halk ve umumi insanlık adına –ki Allah, Kitap, Peygamber gelmiş geçmiş en büyük insanlık davasıdır- adına konuşan din aliminin (aydının/entelektüelin) egemenler, iktidarlar ve otoriteler karşısında muhalif durması gerekir.

Günümüzde bunun ifadesi olmaya en yatkın olanlar yazarlar, şairler, sanatçılar ve din alimleridir. “Egemene” yönelik eleştiriler bir ülkede bunlardan gelmiyorsa, bunlar da egemenin borazanı haline gelmişse o ülkede “ma’şeri vicdan” ölmüş demektir.

Bir millet dibe vurduğunda içinden cesur yazarlar, haykıran şairler, yaratıcı sanatçılar ve muhalif alimler çıkaramıyorsa, o milletin tarihten çekilme sürecine girdiğine yani canının çıktığına hükmedebilirsiniz. Çünkü yazar düşündürür, şair heyecanlandırır, sanatçı yaratır, alim de ışık tutar, yol gösterir. Siyasetçiler ve askerler de böylesi düşüncelerin, heyecanların, yaratımların peşine düşer. Böylece millet statükolarını aşar, kalıplarını kırar ve özgürlüklere yelken açar. Geçmişe bakın, hep böyle olmuştur.

Bu nedenledir ki bir ülkede aydın, entelektüel, alim vs. diye “en egemen” kim veya neyse onu eleştirebilene denir. Egemene sokularak meşruiyet arayan olsa olsa dalkavuk olur. Bu nedenle benim görüşüm odur ki başımızda Hz. Ebubekir bile olsa alim muhalif duruşunu korumalıdır. Çünkü başında kim olursa olsun iktidar ve egemenlik doğası gereği daima eleştiriye muhtaçtır.


selamlar,

Bir ülkede sesini çıkaran suçlu oluyorsa ve sonrada ona suç

aranıyorsa, eleştiri yaptı diye biliminsanları senin ağzını

burnunu kırarım denilerek seçilmiş güçlüler tarafından şehir-

lerden kovuluyorsa, eleştiri yapanlar senin hayatın muhalefet

denilerek hedef gösteriliyorsa....o ülkenin dibimi kalmıştır?







__________________
saygılarımla

Aaydın
Yukarı dön Göster gondolcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: gondolcu Ziyaret gondolcu's Ana Sayfa
 
gondolcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 07 haziran 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı gondolcu

alıntı;

Peki, her Allah, Kitap, Peygamber diyenin Allah ile aldatan olup olmadığını nasıl anlayacağız? Bunun bir ölçüsü olmalı değil mi?

Kur’an’ın uyarısı… Bunlar din namına halkın parasını tıka basa yerler, altını ve gümüşü yığarlar ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Gerçek ile sahteyi birbirine karıştırırlar. Yapmadıkları şeyi emrederler. Az bir paha karşılığı ayetleri satarlar (Tövbe; 9/34, Bakara; 2/41-44)


selamlar yukarıdaki ayet din bezirganlarının tanımını yapmış

bunlar meydanlarda gerçek ile sahteyi birbirlerine karıştırlar

iktidara gelincede halkın parasını yerler ve yandaşlarına yedir-

irler...ormanları arsa yaparlar, plazalar yaparlar ,fonlar alırlar,

düğünlerde kilo ile altın alırlar yığarlar....

Halka hizmetle yükümlü oldukları halde kıyak emeklilik için

uğraşıp halkın parasını tıka basa yerler!!!



__________________
saygılarımla

Aaydın
Yukarı dön Göster gondolcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: gondolcu Ziyaret gondolcu's Ana Sayfa
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

SAHİDEN Mİ BİLMİYORLAR YA DA,  HALKIN DEYİMİYLE, DOMUZUNA MI BİLMİYORLAR?

Hz Peygamber, kamu haklarına ve mallarına musallat olanların, Kuran'ın deyimiyle (3:161, H A), "gulûl suçu işleyenler"in cenaze namazlarını kılmazdı. Bu Muhammedî tavır Türkiye'yi yönetenlere, siyasetçilerimize, kamu mevkilerinin su başlarında bulunanlara ve ibadetleri şov aracı yapanlara ithaf olunur. 

Yaşar Nuri Öztürk bunu bir yazısında dile getirmiş; MİLLİYET gazetesi de manşetten haber yapmış.

Sonra? Başta Diyanet mensupları olmak üzere ulemamızın tepki ve cevapları: Biz böyle bir şey görmedik; böyle bir şey olmaz.

Diyanet İşleri eski başkanlarından Tayyar Altıkulaç bir de ekleme yapmış:

Önemli bir iddia... Böyle bir iddiayı ortaya atmak okuyucuya hoş gelebilir ama... Kaynağını gösterebilir mi?

Yaşar Nuri Öztürk ALLAH İLE ALDATMAK adlı kitabında "İşin esasını Diyanet te biliyor," diyor, "ulemamız da." Ve devam ediyor: "Ancak..."

İşte Diyanet'in ve ulemamızın takıldıkları nokta bu ancak sözcüğünden sonrası.

"Gulûl (kamu malı talanı) suçu"nun cehenneme götüreceğini gösteren Kuran ve sünnet dayanaklı bilgiler, Buharî başta olmak üzere, hemen hemen bütün hadis ve siyer kaynaklarında yer alır. Fıkıh kaynaklarının çoğunda da bu bilgiler vardır...

Örneğin,

Hz Peygamber kamu malından iki dirhemlik bir miktarı çalan Eşça'lı sahabîsinin cenaze namazını kılmamıştır (İbn Hemman, el-Musannef, 5/244)

Hayber seferi sırasında ölen birinden söz ettiklerinde Hz Peygamber şöyle buyurdu: "Arkadaşınızın cenaze namazını siz kılın!" Bu sözü duyan sahabîlerin yüzü renkten renge girdi. Bunu gören Hz Peygamber dedi ki: "O arkadaşınız kamu mallarından bir miktar aşırmıştı. Sebep işte bu." Bunun üzerine sahabîler ölen adamın eşyasını karıştırıp baktılar; bir de ne görsünler, Yahudilerden ganimet olarak ele geçen bir  deri pabucu aşırmış.

(İbn Kayyım, Zâdü'l-Mead, Beyrut 1981 baskısı, 1/515, 3/107-108; İbn Hanbel, Müsned, 2/213, Ebu Davud, hadis no 2712, 2/127) 

*

Değerli kardeşlerim, Hasan Akçay olarak benim üzerinde durduğum, ülkemizde kimler kamunun hangi mallarını götürdü; o değil. Tencere dibin kara seninki benden kara atışması istemiyorum. Nolur bir an için siz de uzak durun ondan.

Amacım gayya kuyusu gibi kahrolası bir boşluğa dikkatinizi çekmek:

Koca koca din uzmanları, Diyanet İşleri başkanları, müftüler, cami imamları, İmam Hatip mezunları, Kuran Kursu mezunları... neden bilmiyorlar İslamın bu en can alıcı ilkesini?

Sevgi ile

Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

selamlar,

Koca koca din uzmanları, Diyanet İşleri başkanları, müftüler, cami imamları, İmam Hatip mezunları, Kuran Kursu mezunları... neden bilmiyorlar İslamın bu en can alıcı ilkesini?

Allah ile aldatanların bir kısmını zaten sıralamışsın Hasan kardeşim,istisnaları tenzih ederiz,bilmek ne işlerine yarayacak,onlara bir güdük kazanç sağlayacak mı,hayır..

birde karşı taraftan sayalım,

gelmiş geçmiş tüm papa,kardinal,papaz,rahip,hahamlar..istisnaları tenzih ederiz,
israil devleti,iran,mısır,arap devletlerinin tamamı..yönetim olarak Allah ile  aldatmaktalar,istisnaları tenzih ederiz..
memleketimizde dini kullanan tüm siyasi oluşumlar..istisnaları tenzih ederiz..
osmanlı imparatorluğu..istisna şahısları tenzih ederiz.
Oryantalistlerin tamamı,bu gruptan hiçkimseyi tenzih etmeyiz
son olarak akıllı akıl hastaları..iskender misali.
Eksik muhakkak kalmıştır aklına gelen yazıversin.

Halka hizmetle yükümlü oldukları halde kıyak emeklilik için

uğraşıp halkın parasını tıka basa yerler!!!
demiş gondolcu kardeşim,bugün düşündümde kıyak emeklilik için eşitliğe aykırı başlığıyla bir dava açılabilir mi?acep,
birçok hata ağrımıza gidiyorda bu kadarda olmaz diyorum ve ekliyorum dayak yemekten mazoşist olmuş yetimlerine sahip çıkmayana Allah hiç sahip çıkmaz,sorun var dersin en yetkin ağızdan bunu söylersin,onlar aralarında günah keçisi arar,kahvede olmayan tilkiyi sigara dumanıyla çıkarmaya çalışanlar gibi,yerinden kıpırdamadan keyf içinde...kaldı ki fukara gözlerin içine baka baka,sofranın en büyüğünü devamlı eyleme gayretinde,bu nasıl doymazlık,aymazlık
aymazlık nedir bunu bilemedim gitti,nasıl iştir aymazlık,o koltuğa oturanların tamamımı aymaz yoksa koltuklarda kişiye etki eden bir güç mü var,yoksa milletin yansıması mı,şimdi onlara red çekenlerden birine kıyak hakkı tanındığında Yaşar nuri gibi o da susacak mı?yazık,bu memlekete.

sağlıcakla



Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam

akçaydan alıntı
-----------

Amacım gayya kuyusu gibi kahrolası bir boşluğa dikkatinizi çekmek:

Koca koca din uzmanları, Diyanet İşleri başkanları, müftüler, cami
imamları, İmam Hatip mezunları, Kuran Kursu mezunları... neden
bilmiyorlar İslamın bu en can alıcı ilkesini?

-----------

Bunlar Allah ile aldatanlar değil. Bunlar cahilden ikbal bulmaya çalışan
zavallılar.


Asıl Allah ile aldatan
hem kendini kandıran
hem en yakınlarını cehenneme sokan

Kuranda namazı bulamadığı için zamanı anlayamayan,
(dikkatinizi çekerim mushafta salat demedim)
zamanı anlayamadığı için dünyayı anlayamayan,
dünyayı anlayamadığı için rabbını tanıyamayan cahil insan.

Allahın verdiği rızkın üzerini
kazanılacak ekmek palavrasıyla örttüğü yetmiyormuş gibi,
rab edindiği tüzel veya gerçek hatta sanal kişiye
ve hatta tamponunua maşallah yazdığı bişiye
izafe ederek
tüm vaktini edindiği rabbına peşkeş çekerak
dünyalarını mahveden adam.

islamda din adamı, kuran kursu mezunu, müftü, imam kursu mu varki
bu zevattan medet umulsunda bunlarda aldatmaya koyulsun.

kaldıkı Allah için bunların sözüne uyan
bir tane de mütedeyyin müslüman bulunsun

rütbelerin tamamı yukardaki cehaletten nemalanmaya çalışan asalakların
verdiği payeler.
işte vaazedilen Allah ile aldatanlarda bu cahillerden nemalanmaya çalışan
kişiler.


diyeceğim o ki,
toplumu uyaranlar daha yararlı işlerde kullanmalılar bilgilerini.
dikkat edin bahane edip yanlışların yerine karalıyorlar dini islamiyeti



Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
mesut1974
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 12 kasim 2006
Gönderilenler: 25
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mesut1974

Sorun şu:Müslümanın kimlere karşı nasıl bir konumda olunacağının bilinmemesi.Yaşar Nuri gibilerin samimi bir müslüman olması için(Allah iel aldattıklarına inanıyorsa bile)müslümanları eleştirirken islama düşman çevrelerin alkışlarını almaması gerekir.Ama aldığını da görüyoruz.Ömrünü müslümanlara karşı mücadele ile geçirmiş bir tip.Hz.Ali;"Belimi iki adam büktü;konuşmasını bilen münafık ile bilgisiz abid.Biri konuşması ile fıskını örtüyor diğeri ibadetiyle cehaletini...." dediği birinci  kimseler,Y.N.Ö. tipli kişilerdir.

Aydınlatıcı fikirleri elbette olmuştur.Ama bu aydınlatıcı fikirleri uğruna onun islama ve müslümanlara kin kusmasını mazur göremeyiz.

Yukarı dön Göster mesut1974's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mesut1974
 
ŞiaRıM-KuRaN
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 124
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ŞiaRıM-KuRaN

mesut1974 Yazdı:

Sorun şu:Müslümanın kimlere karşı nasıl bir konumda olunacağının bilinmemesi.Yaşar Nuri gibilerin samimi bir müslüman olması için(Allah iel aldattıklarına inanıyorsa bile)müslümanları eleştirirken islama düşman çevrelerin alkışlarını almaması gerekir.Ama aldığını da görüyoruz.Ömrünü müslümanlara karşı mücadele ile geçirmiş bir tip.Hz.Ali;"Belimi iki adam büktü;konuşmasını bilen münafık ile bilgisiz abid.Biri konuşması ile fıskını örtüyor diğeri ibadetiyle cehaletini...." dediği birinci  kimseler,Y.N.Ö. tipli kişilerdir.

Aydınlatıcı fikirleri elbette olmuştur.Ama bu aydınlatıcı fikirleri uğruna onun islama ve müslümanlara kin kusmasını mazur göremeyiz.

Allah razı olsun.Güzel özetlemişsiniz.

   Kişi kim olursa olsun yaşantısıyla fikirleri paralel olmalıdır.Söylediği başka yaşantısı başkaysa bir gün mutlaka gerçekler gün yüzüne çıkacaktır.

SELAM VE DUA İLE



__________________
ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yukarı dön Göster ŞiaRıM-KuRaN's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ŞiaRıM-KuRaN
 
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

Yaşar Nuri gibilerin samimi bir müslüman olması için(Allah iel aldattıklarına inanıyorsa bile)müslümanları eleştirirken islama düşman çevrelerin alkışlarını almaması gerekir.Ama aldığını da görüyoruz.Ömrünü müslümanlara karşı mücadele ile geçirmiş bir tip.Hz.Ali;"Belimi iki adam büktü;konuşmasını bilen münafık ile bilgisiz abid.Biri konuşması ile fıskını örtüyor diğeri ibadetiyle cehaletini...." dediği birinci  kimseler,Y.N.Ö. tipli kişilerdir.

Kardeş bu nedir?gerçek mi,iftira mı?

Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats