Abdest - Teyemmüm - Gusül
Maide Suresi 6. Ayet Analizi:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ وَإِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
5/6 - Ey iman edenler! SALAT a kalktığınızda, yüzlerinizi ve dirseklere kadar (
مرفق ) ellerinizi yıkayın . Ve baş (رأس)larınızı ,*1 Ve ayak(رجْل )larınızı topuk (عَقِب)larınıza kadar mesh(edin) . Cünüp (oldu) iseniz *2 taharetlenin. Hasta/Rahatsız/Fena(laşmak) olduysanız, yada seferde/yolculukta iseniz, yada Tek/Yalnız (iken) Kendinizden(Kendinden/kendiliğinden gelmiş ise) (yada) gaytadan ( büyük abdestten) gelmiş iseniz yada kadınlara dokunmuş iseniz, su bulamamış iseniz, hoş(na-hoşluk barındırmayan) bir toprağa teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve kollarınız dahil ellerinizi onunla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, velakin, sizi tahir(pisliklerden arındırmak)etmek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamayı diliyor.*1- Aslında رجل kelimesi ayak değil (ayak dahil) bacaktır. Eğer ayak denseydi "kadem" "قد م " denmesi gerekirdi. Ya da ayağı hariç tutup sadece bacak denseydi: "sak" "ساق " denirdi. Buradan anlaşılan şudur:
Topuk ayağın bir bölümü olduğu için kastedilen ayak değildir. Topuklarınıza kadar dendiğine göre yukarıdan aşağıya (topuklara) doğru bir iniş/sıra var. Yani benim çıkardığım sonuç ki; (doğruluğu sadece beni bağlar) bacağın en az bir kısmı diz ayak arası veya çorap ya da bot hizasından topuklar dahil ayakların meshedilmesidir.
===============================================================================
Kadem/(adım)>>kademe>>Kademe kademe>>Adım>>Adım adım>>> İleriye doğru adımınızı attığınızda ayağınızın hangi bölümü yere değer? :)
================================================================================
*2- Cünüp iseniz TAHARETLENİN ( فَاطَّهَّرُوا ) bu kısım ilgi çekicidir neden? : Cünüp iseniz yıkanın ( غَسُول= yıkamak/yıkanmak), yada temizlenin ( نظف =temizlenmek) demiyor Allah (C.C.). فَاطَّهَّرُوا TAHARETLENİN diyor!!!
SEBEBİ: TaHaRe kelimesi (temizlenmek) NaZiFe yi de, Yıkamak/yıkanmak) ĞuSLe yi de, klasik manada bildiğimiz. Tuvalet sonrası cinsel uzuvların yıkanmasını da kapsar. TaHaRe = Pislik & necasetten arınmak = TaHiR (pak) olmak. Yani muhteşem bir kelime seçmiş RABB'imiz. Çünkü; tuvalette büyük/küçük abdestini bozan kişinin niyeti tuvaletten hemen sonra banyo etmek olsa dahi "Nasıl olsa banyoya gideceğim" diyerek, cinsel bölgeyi yıkamamazlık yapmaz. Buradan çıkan sonuç şudur: Madem TaHaRe kelimesi kullanılmış, Cinsel ilişkiden sonra, öncelikle cinsel organlarının iyice yıkanması, ardından da tüm bedenin yıkanması gerekiyor.
وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَى = Hasta/Rahatsız/Fena(laşmak) olduysanız.
أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِط = İşte can alıcı nokta. Ve şuana kadar TÜM MEALLERDE eksik kalan atlatılan bölüm. Burada أَحَدٌ مِنْكُم olduğu halde, bu kısım olduğu gibi atlanmış ve sadece "Yada büyük abdestten gelmişseniz" kısmı olan أَوْ جَاءَ مِنَ الْغَائِط meallendirilmiş. أَحَدٌ مِنْكُم kısmı anlamlandırılamadığı ya da, ne kastedildiği bilinemediği için olduğu gibi yok sayılarak atlanmış. Bunun farkına varan bir gurup insan ise maalesef bunu sadece "masturbasyon" olarak, doğru ama eksik olarak yorumlamıştır. Bu kısmı analiz edelim:
1- Tek/yalnız (iken) kendinDEN gelmek جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ
2- Gayta(büyük abdestDEN (sonra) gelmek جَاءَ مِنَ الْغَائِط
Hem erkeklerde, hem de kadınlarda kendiliğinden gelen akıntı söz konusudur. Özellikle erkeklerde; zaman zaman kendiliğinden Meni(sperma) yada Mezi (şeffaf kayganımsı sıvı) geldiğini biliyoruz. Eğer gayta yapıldığında (kabızlıktan dolayı) zorlanmaya bağlı meni/mezinin geldiği de bir vakıadır. İşte eksik kalan puzzle taşı. (Allah En Doğrusunu Bilir)
Burada Tek iken, kendi başına iken cünüp ve/veya abdest bozulma halleri anlatılıyor. Hatadan Allah'a sığınarak; kendi anladığım şudur: Tek ten kasıt herhangi bir Nisa/kadın olmaksızın cünüp olma halleri kastediliyor. Bunun içine neler girer:
a- Kendiliğinden meni akması/boşalması (Özellikle evli olmayan gençler açısından birikime bağlı olarak)
b- Rüyada ihtilam olma yoluyla
c- Masturbasyon yoluyla
أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ = Yada kadınlara dokunmuş iseniz. مس dokunmak/temas..... acaba hangi anlamda kullanılmış. Birine/bir şeye parmakla dokunmak mı? Yoksa cinsel temas mı? şu ayetleri inceleyiniz ve مس kelimesinin hangi anlamda kullanıldığını görünüz:
2/80, ((2/236-237)), 3/24, 3/120,
6/17, 7/20, 7/73, 7/88, 7/201, 8/68, 10/12, 10/21, 10/107, 11/10, 11/64, 11/113,
17/83, 12/88, 15/54, 16/53, 17/67, (21/83), 24/14, 21/46, 26/156, ((33/49)),
(38/41,) 41/49-50-51, 50/38, (70/21)
Dokunma/temas kelimesi mecaz (cinsel birleşme) anlamında kullanıldığı çok açık olmasına rağmen, uzun yıllar önce mukkalidi olduğum imam! şafi bunu reel manadaki dokunma olarak yorumlamış. Yani; abdestli bir şekilde yolda yürürken, çok hafif şekilde gayri ihtiyari bir kadının parmağı/eli sizin elinize/kolunuza dokunduğunda/çarptığında/sıyırdığında otomatik şalterin attığı gibi abdestiniz bozulur!!! yukarıdaki ayetlerde mecaz olarak kullanıldığı açıktır. Hele 2/236-237 ve 33/49 ayetlerinde güneş kadar belirgin/açıktır.
لَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ مَا لَمْ تَمَسُّوهُنَّ أَوْ تَفْرِضُوا لَهُنَّ فَرِيضَةً وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدَرُهُ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِنِينَ
2/236-Size; kadınları, kendilerine dokunmadan/TeMaS(cinsel ilişki) kurmadan yada onlara bir mehir takdir etmeden boşamanızda günah yoktur. yalnız, onları (dünya metaı ile) faydalandırın. Eli geniş olan hâline , eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Muhsin olanların üzerine hak (doğruca yapılması gereken) olan budur.
وَإِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرِيضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ إِلَّا أَنْ يَعْفُونَ أَوْ يَعْفُوَ الَّذِي بِيَدِهِ عُقْدَةُ النِّكَاحِ وَأَنْ تَعْفُوا أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
2/237-Şayet, kendilerine dokunmadan/TeMaS(cinsel ilişki kurmadan) önce onları boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o taktirde borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimsenin bağışlaması müstesna. Sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın muhakkak ki Allah, tüm amellerinizi hakkiyle görmekte.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ تَعْتَدُّونَهَا فَمَتِّعُوهُنَّ وَسَرِّحُوهُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا
33/49- Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp sonra onlara dokunmadan/TeMaS(cinsel ilişki kurmadan) boşadığınız zaman, sizin için üzerlerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Hemen metâlarını verip onları güzellikle bırakın/salıverin.
فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً =
Su bulamamış isenizBulmak/keşfetmek = To Find = يُلاقي . يَلْقَى . يجد . يكتشف . يُوجِد . يَبْلغ
فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا
= hoş(na-hoşluk barındırmayan) bir toprağa teyemmüm edin. Yine bu kısımda da dikkat çeken yön var. Şöyle ki:تراب = Toprak- kelimesi kullanılmamış. Bunun yerine Rabb'imiz صَعِيدًا (saide) kelimesini kullanmış ki, bunda müthiş bir incelik var. Çünkü "saide" kelimesi "toprak" ıda kapsamakla birlikte: Yüksek yer, geniş yer, meşakkat, yüksekçe bir yere tırmanmak.....vb anlamlarını da barındırır. İncelik şuradadır:
Şayet تراب toprak deseydi;
1- Teyemmüm için sadece bildiğimiz toprak ile kayıtlı kalırdık. Peki ya bulunduğumuz ortamdaki toprak özellikle kırsalda isek hayvancılık, kimyasal atık..vs den dolayı Rics/pislik barındırıyor ise
2- Kış mevsiminin sert geçtiği bölgelerde toprak metrelerce kar altında ve suyu olmayan bir köy ise..
3- Yada orta doğuda yaşayan için için toprak yerine kum var ise...............vs.
4- Yada beton yığının yoğun olduğu bir şehirde yaşanıyor ve sular kesik ise....
Bunu bilen Rabb'imiz "Turab" yerine "Saide" kelimesini kullanmıştır. Ve bu kelimenin içeriğinden de anlaşılıyor ki; toprak (zemin) den yüksekte olan dağ, tepe, kaya ve hatta evimizin duvarına bile ellerimizi sürüp TEYEMMÜM yapabiliriz.
Ve böylece Allah Teala, olabilecek tüm kolaylıkları bizler için sağlamıştır. Ki ayetin sonlarında bunu vurguluyor. Burada yine dikkat çeken bir husus daha var ki, o da şudur. Rabb'im tüm kolaylıkları sağlayarak ADETA insanların abdest almaması yönündeki TÜM bahaneleri, baştan kapatmış oluyor. Yani "şundan dolayı abdestsizdim" vs. bahanelerin kabul edilmeyeceği baştan hissettirilmiştir.
İşte, Hikmetli Kitabımız Kur'an-ı Kerim HER çağın, coğrafyanın, kültürün ihtiyacına cevap verecek nitelikte mucize kitaptır.