- ESİR - (Michelson-Morley
Deneyi)
Bilimadamları bütün uzayı dolduran esirin hareketsiz olduğunu düşünüyorlardı.
Dünyamız evreni kaplayan esir içinde sanki su dolu bir kavanozdaki bir bilyeye
benzetilebilir. Bilyemizi hareket ettirdiğimiz zaman suda bir dalgalanma olur.
Aynı şekilde gök cisimlerinin hareketlerinden dolayı esirde dalgalanmalar olması
gerekir. Bu dalgalanmalar yüzünden ışığın hızında değişmeler meydana gelmelidir.
Fakat yapılan deneylerde ışığın hızı, daha önceleri bulunan hızla (300.000 km/s)
aynı çıkıyor.
Esirin varlığını deneysel olarak ispatlamak için yapılan deneylerin en çok ses
getireni Michelson-Morley deneyi oldu. Albert Michelson ve Edward Morley 1887
yılında esirin varlığını ispatlamak için deneylerini gerçekleştirdiler.
Düşünceleri ise şuydu: Denizde giden bir gemide elimizi denize soksak bir
akıntı, direnç hissederiz. Aynı şekilde Güneş etrafındaki yörüngesinde ilerleyen
dünyamız hareketsiz esirde bir akıma sebep olacaktır. Bu akımda dünyanın hareket
yönünde gönderilen ışığı geciktirecektir. Bu gecikmenin tespit edilmesiyle
esirin varlığı deneysel olarak kanıtlanmış olacaktı.
Interferometre adlı bir aygıtla gerçekleştirdikleri deneyde ışık kaynağından
çıkan ışınlar,45 derecelik açıyla duran yarı gümüşlenmiş ayna tarafından ikiye
ayrılıyor. Bu iki ışının biri dünyanın hareketi yönünde, diğeri bu doğrultuya
dik bir yönde ilerliyor. Daha sonra bu iki ışın yarı gümüşlenmiş aynadan eşit
uzaklıktaki Özdeş aynalardan yansıyarak geri dönüyorlar. Dünyamız güneş
etrafında ortalama 30 km/s hızla yol aldığı için dünyanın hareket yönünde
gönderilen ışığın hızı (300.000-30) 299.970 km/s olarak ölçülmesi gerekiyordu.
Dik doğrultuda gönderilen ışın ise esir akımından etkilenmez. Sonuçta iki ışık
ışınlarının hızlan arasında çok az bile olsa bir farkın olması gerekir. Fakat
deney sonunda beklenen olmadı. Çok hassas aietler kullanıldığı halde bir fark
tespit edilemedi. Deney tekrarlandı. Günün değişik saatlerinde, yılın farklı
mevsimlerinde dahi sonuç değişmedi. Işık hızında en ufak bir sapma gözlenemedi.
Deneyin sonucuna göre: esirin varlığında şüphe edilmediğinde ya dünya hareket
etmiyordu ya da esir dünya ile birlikte aynı hareketi yapıyordu. Tabiki dünyanın
hareketinden şüphe edilemezdi. Esirin, belirli bir gezegenin hareketini
izlediğine inanmak da pek tatminkar değildi. Michelson esiri tespit etmek için
araştırmalarını uzun yıllar sürdürdü.
Michelson -Morley deneyinin beklenmeyen sonucu bilim adamlarını harekete
geçirdi. Lorentz ve Fitzgerald, hareketli cisimlerin hızlarıyla doğru orantılı
bir şekilde boylarının kısaldığını matematiksel olarak gösterdiler. Buna göre
interferometre aygıtında dünyanın hareket yönünde ilerleyen ışığın aldığı yolun
da kısalması gerekir. Bu kısalma hesaba katıldığında ise hızların birbirine eşit
çıktığı görüldü. Böylece esir varolmamaktan kurtuldu. Ama bu seferde deneysel
olarak ortaya konması imkansız hale geldi. Çünkü büzülme, bir sigorta görevi
yapar gibi ışık hızının değişmesine izin vermiyor, sanki evren esirin
belirlenmesini istemiyordu.
Bu son gelişmelerle fizikçiler kaçınılmaz olarak ihtilafa düştüler. Kimileri
esirin varlığını savunurken kimileri de hiç bir fayda sağlamayan bu hipotezin
terk edilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ama fiziğin o günkü yapısıyla esir
hakkında doğruyu bulmak pek mümkün gözükmüyordu