Peygamberimiz, hicretin 7. senesinde, basta Dogu Roma (Bizans) imparatorlugu
olmak üzere dünyanin en büyük devletlerine teblig mektuplari göndermis ve
kendilerini islâmiyete dâvet etmisti. Efendimizin tesebbüsü, sonunda beklenen
neticeyi verdi ve insanlar, akin akin müslüman olmaya basladi. Bu gâye ile
Medine'ye gelen Benî Hanife kabilesinin temsilcileri arasinda, Müseylime adinda
birisi vardi. Edebî yönü oldukça kuvvetli olan bu sahis, Müslümanlari gördükten
sonra onlara karsi duydugu kiskançligi, kendisini büyük bir felâkete
sürükleyecek sekilde izhâr etti ve peygamber oldugunu ileri sürerek, kavminin
Efendimize degil de kendisine tâbi olmasini istedi.
Müseylime'nin bu iddiasi bazi münâfiklarin da yardimiyla kuvvet buldu ve Benî
Hanife kabilesinin birçogunu dininden döndürdü. Yalanci Peygamber Müseylime,
sonralari daha da ileri giderek Efendimiz'e (S.A.V.) su meâlde bir mektup yazdi:
"Allah'in Resulü Müseylime'den, yine Allah'in Resulü Muhammed'e, Sana selam
olsun. Ben, seninle biriíkte peygamberlik vazifesine ortagim. Yeryüzünün yarisi
bize, yarisi da Kureys Kabilesine âittir. Ancak Kureys haddini asan bir kavimdir."
Peygamberimiz bu satirlari okuyunca, onu getiren elçilere:
"Eger elçilerin öldürülmeyecegine dâir bir kâide olmasaydi, sizin boynunuzu
vurdururdum" demis ve Ubeyy bin Kaab'a yazdirdigi asagidaki mektubu,
Müseylime'ye göndermistir. (Mektubun son cümlesi, tam olarak okunamamistir.)
Uhud harbinde Hz. Hamza'yi sehid eden Hz. Vahsi, sonradan müslüman olmus ve Hz. Ebubekir zamaninda Halid Bin Velid komutasindaki bir orduda yer alarak Müseylime' nin askerleri ile çarpismisti. Hz. Vahsi, bu savasta Hz. Hamza' yi sehid ettigi mizragi kullanarak Müseylime'yi öldürmüs ve Hz. Hamza'ya mukabil olmasini istedigi bu hareketiyle Allah'tan affini istemistir.