İRADE: Bir şeyi; istemek, dilemek, arzulamak...vs. anlamına gelir. Aynı zamanda ;MUTLAK irade sahibi olan Allah'ın (El-Murid) sıfatlarından biridir. Sadece Allah'a has olan bu mutlak sıfatlar, insanlarda da cüz'i kısıtlı/fani anlamda bir özelliktir aynı zamanda.
Hatırlar iseniz; Bir ara "Hakimiyet Allah'ındır" diyenler ile "Hakimiyet İnsanlarındır" gibi, kimin başlattığı meçhul bir tartışama başlamıştı. Hakimiyet Allah'ındır diyenlerin savundukları fikir: <<Her şeyi yoktan var eden O, her şeyin gerçek sahibi olan O ve Her şeye HÜKMeden de O olduğuna göre elbette Hakimiyet O'na aittir>>
Dinsiz imansızların ya da İslam'danmış gibi poz verip aslen din ve imanla alakası olmayan ile ateist/materyalistlerin savundukları fikir özetle: <<her şeyi kendi irademiz ile yapan ve sonucunu yaşayanlarda bizler olduğuna göre hakimiyet insanlarındır. Aileme ben hükmetmiyor muyum? iş adamı isem emrimde çalışanlara hükmetmiyor muyum?, paramı ister kendime ister bir başkasına harcayıp parama hükmetmiyor muyum.......vs>> Neye göre; Ahngi Duruma ve kritere göre olduğu belli olmayan bu tartışma sürüp devam etmişti.
Sizlerin de gördüğü gibi, her zaman vurguladığım gibi yine ifrat-tefrit var. Her şey siyah ve beyaz gri tonlar yok. Oysa tartışmanın cevabı o kadar basit ki: Yaptıklarımız ve ettiklerimizin sorumluluğunu (Sevap/Günahını) taşıya bilmemiz için, cüz'i/fani manada hakimiyet kullarındır ki; sorumlu tutulabilsinler. MUTLAK & KÜLLİ manada ise Allah'a aittir elbet. Ben işime, çocuklarıma varsa emrim(işyerim) altında çalışanlara hükmeder (yönetirim). Ama ölüme, hükmeden, tabiat olaylarına (Sel, tsunami, fırtına, deprem...vs) hükmedemem, ben yıldızlara, galaksiye, zamana, yörüngesinde seyreden sayısız yıldız gezegen kuyruklu yıldız, meteorlara hükmedemem....vs.
O halde cüz'i/fani manada(sorumluluk bağlamında) hakimiyet bizlere,ve bizlere ait olmasına rağmen Allah dilediği an bu Cüz'i hakimiyetimize de müdahale edebilir.(Nedenini ve zamanlamasını O bilir) MUTLAK manada HAKİMİYET ise Yüce Allah'a aittir. Ve bizler ve külli sey, O'nun hükmettiklerine müdahale edemez ve ACZ içindeyizdir. Ve O ASLA Hükümranlığını kimse ile paylaşmaz.
------YORUMSUZ AYETLER------
Allah'ın İradesi
لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُوا مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلَا مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهِ مِنْ وَالٍ
13/11 Onun(insanların) önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyanlar(Muhafızlar) vardır. Bir toplum(un fertleri) kendilerini değiştirmedikçe Allah, onları(ın ahvalini) değiştirmez. Ve Allah bir topluma kötülük murad/irade dilediği zaman, artık onun için geri çevrilme imkanı yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur.
ءَأَتَّخِذُ مِنْ دُونِهِ ءَالِهَةً إِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمَنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا وَلَا يُنْقِذُونِ
36/23 Ben hiç O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar murad/irade dilemiş olsa, onların şefaati bana hiçbir yarar sağlamaz ve onlar beni kurtaramazlar.»
إِنَّ اللَّهَ لَا يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ ءَامَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهِ كَثِيرًا وَيَهْدِي بِهِ كَثِيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلَّا الْفَاسِقِينَ
2/26 Muhakkak ki; Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten çekinmez. İman edenler bilirler ki; o şüphesiz haktır, Rabb'lerindendir. Ama küfre saplananlar: "Allah böyle bir misal ile ne murad/irade etmek istedi?" derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır.
لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ الْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا يخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
5/17 Şüphe yok ki; "Meryem oğlu Mesih, Allah'tır" diyenler kafir olmuşlardır. De ki: Eğer Allah, Meryem'in oğlu Mesih'i annesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini yok Murad/irade etmek isterse, ondan kim bir şey kurtarabilir? Bütün göklerin, yerin ve aralarındakilerin hükümranlığı Allah'ındır, dilediğini yaratır ve Allah her şeye Kadir'dir.
قُلْ مَنْ ذَا الَّذِي يَعْصِمُكُمْ مِنَ اللَّهِ إِنْ أَرَادَ بِكُمْ سُوءًا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ رَحْمَةً وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
33/17 De ki: Şayet size bir fenalık murad/irade diler veya size bir rahmet murad/irade dilerse, sizi Allah'tan saklamak kimin haddine? Allah'tan başka kendilerine bir koruyucu da bulamazlar, bir yardımcı da.
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
36/82 Bir şeyi murad/irade ettiği zaman, O'nun emri sadece ona; ol, demektir. O da oluverir.
لَوْ أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا لَاصْطَفَى مِمَّا يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ سُبْحَانَهُ هُوَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
39/4 Allah çocuk edinmeyi murad/irade dileseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O bundan münezzehtir, yücedir. O, TEK ve KAHHAR olan Allah'tır.
سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
48/11 Araplardan (savaştan) geri bırakılanlar yakında sana: Bizleri mallarımız ve ailelerimiz oyaladı, onun için bize bağışlama dile diyeceklerdir. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylerler. De ki: Eğer Allah sizi bir zarara uğratmayı murad/irade dilerse veya size bir yarar sağlamayı murad/irade dilerse Allah'a karşı kim bir şey yapabilir? Doğrusu Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ ءَامَنُوا إِيمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا كَذَلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَى لِلْبَشَرِ
74/31 Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Sayılarını bildirmekle de, ancak inkar edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananların da imanlarının artmasını sağladık. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar: Allah bu misalle neyi murad/irade etti? desinler. İşte Allah, böylece, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Rabb'inin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanoğluna bir öğütten ibarettir.
İnsanın İradesi
وَمَنْ أَرَادَ الْآخِرَةَ وَسَعَى لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَئِكَ كَانَ سَعْيُهُمْ مَشْكُورًا
17/19 Kim de ahreti murad/irade eder ve mümin olarak kendine yaraşır bir gayret gösterip çalışırsa, öylelerinin çalışmalarının karşılığı verilir.
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِمَنْ أَرَادَ أَنْ يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا
25/62 İbret almayı veya şükretmeyi murad/irade etmeyi dileyen kimseler için, gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur.
فَلَمَّا أَنْ أَرَادَ أَنْ يَبْطِشَ بِالَّذِي هُوَ عَدُوٌّ لَهُمَا قَالَ يَامُوسَى أَتُرِيدُ أَنْ تَقْتُلَنِي كَمَا قَتَلْتَ نَفْسًا بِالْأَمْسِ إِنْ تُرِيدُ إِلَّا أَنْ تَكُونَ جَبَّارًا فِي الْأَرْضِ وَمَا تُرِيدُ أَنْ تَكُونَ مِنَ الْمُصْلِحِينَ
28/19 Her ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamayı murad/irade etmeyi isteyince o: Ey Musa! dün bir adamı öldürdüğün gibi beni de öldürmeyi mi murad/irade etmeyi istiyorsun? Sen yalnızca yeryüzünde bir zorba mı olmayı murad/irade etmeyi istiyorsun, ara buluculardan olmayı murad/irade etmeyi istemiyor musun? dedi.