MAKAM-EN MAHMUD'A DAİR...
Cennetin (sadece ) namazla kazanılabilecek husus olmadığını Maun süresinde ve atıfta bulunulan diğer ayetlerden biliyoruz. Dolayısı ile Allah'ın, Hz. Muhammed (A.S) için sadece ona mahsus olarak kıl dediği gece namazları Makam-en Mahmud adlı "Cennet!" için olamaz. Lakin Mahmud/Övülen bir makam için olduğu açıktır. Zaten Kur'an-ı Kerim'de Makam-en Mahmud'un Cennet olduğuna dair en ufak delil yok! onun ayrıntısını TAM olarak ancak Allah bilir.
Makam-en Mahmud'un sadece Efendimize ait bir makam olduğu isminden de bellidir ===> م ح م د yani kök aynı.
وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَكَ عَسَى* أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا
*( عَسَى )Ase(y): Ase kelimesi ( كان ) Kâne nin kardeşlerinden olup, ca'mid bir fiildir. Sevilen/istenilen işlerde (ال شرجى )... Sevilmeyen işlerde ise ( حذ روا شفاق ) için kullanılır.
Misal:
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ وَعَسَى أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَعَسَى أَنْ تُحِبُّوا شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
2/216- Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
(Hülasa: "Ase" kelimesi "Ola ki" "Umulur ki" anlamında kullanılır.)
وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَكَ عَسَى أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا
17/79 Gecenin bir bölümünde de sana mahsus nafile (fazladan bir namaz) olarak uykudan kalk. Umulur ki, Rabb'in seni övgüye değer bir makama ulaştırır.
Şunu unutmadan hemen söyleyeyim ki: Bunları yazmamdaki birinci/temel esas araştırarak edindiğim bilgileri, bilmeyen kardeşlerimle paylaşmaktır. Lakin zaman zaman kelimelerimiz, iftira atmayı eleştiri sanan ve bu konuda hayli mahir olup çeşitli teknikler geliştiren ve de Allah'tan haşyet duymayanlara da cevap olarak kaçabiliyor. Bu zevatın iddiaları, Makam-en Mahmud!un Naim cennet'inin altında bulan bir cennet olduğu saplantılarına cevaptır. Bundan dolayı tüm okuyucularımdan özür diliyor ve onları Allah'a havale ediyorum.
Neyse...konumuza dönecek olursak...."Mahmud" kelimesinin övülen anlamında olduğunu biliyoruz. Yani soyut bir kavram. Geriye kalıyor "Makam" kelimesi. "Makam" kelimesini anlayabilmenin en iyi yolu yine Yüce Allah'ımızın sözlerine rücu etmektir. Bakalım bu kelime hangi anlamlarda kullanılmıştır:
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
55/46 Rabbinin makamından korkanlara iki cennet vardır.
Makam kelimesi "cennet" anlamında olsaydı yukarıdaki ayet nasıl tercüme edilirdi? Rabb'inin "cennetinden" korkanlar olarak mı?
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
79/40 Fakat kim ki, Rabb'inin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise.
keza..........
وَإِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِلنَّاسِ وَأَمْنًا وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى وَعَهِدْنَا إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ أَنْ طَهِّرَا بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْعَاكِفِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ
2/125 Bu Beyt'i, insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam- ı İbrahim'den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail'e şöyle ahid verdik: "Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!"
Yine yukarıda kasdedilen Makam-ı İbrahim, "İbrahim Cenneti" midir? Yoksa kastedilen yan resimdeki yer midir?
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ
44/51 Şüphesiz ki muttakiler Makam-ı Emin'de (güvenli bir makamda)dırlar.
وَمَا مِنَّا إِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ
37/164 (Melekler): "Bizden her birimizin (Makam-ı Mağlum) belli bir makamı vardır."
Sayılamayacak çoğunluktaki her meleğin ayrı ayrı birer cenneti mi varmış?
قَالَ عِفْريتٌ مِنَ الْجِنِّ أَنَا ءَاتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَنْ تَقُومَ مِنْ مَقَامِكَ وَإِنِّي عَلَيْهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٌ
27/39 Cinlerden bir ifrit: "Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm, hem de güvenim var." dedi.
وَلَنُسْكِنَنَّكُمُ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِهِمْ ذَلِكَ لِمَنْ خَافَ
مَقَامِي وَخَافَ وَعِيدِ
14/14 Onlardan sonra da yeryüzüne sizi
yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve vaadimden
korkanlar içindir.
Allah'ın kendisine inanmayanlara, yalanlayanlara ve O'na şerik koşanlara vaadinden elbette korkulur. Ama "cennet" inden korkulur mu?
Yukarıdaki ayetlerde de açıkça görüldüğü gibi MAKAM= Hem dünya hem de ahiret için Allah'ın bazı kullarına bahşettiği özel bir statü...daha doğrusu SAYGINLIK DERECESİ/UNVANIDIR! Nasıl ki bekçi kulübesi için "makam" sözcüğünü kullanmıyor... Ama Cumhur Başkanın kaldığı ve yerli yabancı parlementerleri, cumhurbaşkanlarını, paşaları...vs ağırladığı yere "Cumurbaşkanı Makamı" diyor isek...
Allah dilediğine dünyada verir makamı, dilediğine ahirette verir. Dilediğine ise hem dünyada hem de ahirette verir. O Allah'ın bileceği bir iş ve onun kararıdır. Ayetlerde de görüldüğü üzere; Süleyman(AS)'ın makamı vardı (Hem insanları hemde cinleri yönettiği emir verdiği saltanat koltuğu) İbrahim(AS)'ın makamı var (Kâbe'nin hemen yakınında)...Her bir Meleğin makamı var hiyerarşik bir konumda Allah'ın emirlerini kesintisiz ve bıkmaksızın yerine getirdikleri........Ve Hz. Muhammed(AS) için de bir makam var. Makam-en Mahmud, bu dünyalık bir makam değil. O makam ahrete saklanmış bir makam ve ne olduğu hususundaki detayı ancak Allah bilir.
Özetle: Makam-en Mahmud bir Cennet değildir ki, Naim Cennet'inden daha alt kademede bir cennet olmuş olsun. Elma başka armut başka. Ama mevzunun bir şekilde bir şeyler için kotarılması gerekiyordu.
Gönül isterdi ki; hüsn-ü zan ola her konuda her Ere
Konu çok ama, hani Er olanlar Nerede?