Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KURAN'I KERİM'DE KABİR AZABI YOKTUR,UYDURULMUŞ HADİSLERDE MEVCUTTUR
NASIL OLURDA KABİR AZABI ÇEKEN BİR İNSAN UYKUDAN KALKAR???YASİN SURESİ 52.AYETE BAKIN!!!
YASİN 51. Sur üfrülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
52. "Eyvah başımıza gelenlere! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? O Rahmin' in va'd buyurduğu işte buymuş. Gönderilen peygamberler doğru söylemişler" derler.
1. kâlû : dediler
2. yâ : ey
3. veyle-nâ : yazıklar olsun bize
4. men : kim, kimse
5. bease-nâ : bizi diriltti
6. min merkadi-nâ : uykuya bırakıldığımız yerden
7. hâzâ : bu
8. mâ vaade : vaadettiği
9. er rahmânu : Rahmân'ın
10. ve sadaka : ve doğru söylemiş
11. el murselûne : gönderilen resûller
YASİN 53. Başka değil, sadece bir sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
YASİN 54. Artık bugün hiç kimseye zerrece zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
YASİN 55. Gerçekten cennetlikler bugün bir eğlence içinde zevk etmektedirler
BUGÜN ÖLÜPTE AZAP ÇEKEN İLE BİNLERCE YIL ÖNCE ÖLÜPTE AZAP ÇEKEN ARASINDA NE FARK VARDIR??
(BİRİ BİNLERCE YILDIR AZAP ÇEKİYOR,DİĞERİ DAHA KABİRDE SORGUYA ÇEKİLMEMİŞTİR)
O HALDE ÖNCEDEN ÖLEN KAFİRLER DAHA ÇOKMU AZAP ÇEKİYOR??
HAYIR,ÇÜNKÜ ALLAH ZALİM DEĞİLDİR,KİMSEYE ZERRE KADAR ZÜLÜM ETMEZ,İŞTE AYET:NAHL 111
NAHL 111. O gün ki, herkes kendi nefsini kurtarmak için mücadele ederek gelir; herkese yapmış olduğu işin karşılığı tamamıyla ödenir ve hiçbirine zulmedilmez.
NİSA 109. Haydi, siz bu dünya hayatında onlar adına mücadele ediverdiniz diyelim, fakat kıyamet günü onları kim savunacak ve onlara kim vekil olacak?
FURKAN 11. Fakat onlar kıyameti yalanladılar ve Biz de o kıyamete yalan diyenlere çılgın bir ateş hazırladık.
12. O ateş onları uzak bir yerden gördüğü zaman, ona özgü bir hışımlanma ve uğultu duyarlar.
13. Ve çatılıp çatılıp onun dar bir yerine atıldıkları zaman, orada "yetiş ey helak (bizi kurtar)" diye helake haykırırlar!
14. Bugün bir helaka haykırmayın, çok helaka haykırın!
17. Hele onları ve Allah' tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplayıp: "Siz mi saptırdınız kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?" diyeceği gün,
18. onlar: "Seni tenzih ederiz, Senden başka dostlar edinmemiz bize yakışmazdı; fakat Sen, onları ve atalarını zevke daldırdın ki, zikri (ni) unuttular ve helaka giden bir . topluluk oldular!" diyeceklerdir
19. Demek ki, sizi sözünüzde yalancı çıkarmışlardır. Artık ne azabı savmaya, ne de bir yardıma çare bulamayacaksınız ve içinizden her kim zulmederse ona büyük bir azap tattıracağız!
22. Melekleri görecekleri gün, suçlulara o günde hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve "Yasak yasak !"diyeceklerdir.
1. yevme : o gün
2. yerevne : görecekler
3. el melâikete : melekler
4. lâ buşrâ : müjde(ler) yoktur
5. yevme izin : izin günü
6. li el mucrimîne : mücrimler için, suçlular için
7. ve yekûlûne : ve diyecekler
8. hicran : yasak, haram
9. mahcûren : yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş
23. Varmışız onların yaptığı her işi, etrafa saçılmış zerrelere çevirmişizdir.
1. ve kadimnâ : ve önüne geçtik
2. ilâ mâ amilû : yaptıkları şeylere
3. min amelin : amellerden
4. fe : böylece
5. cealnâ-hu : onu kıldık
6. hebâen : toz zerresi
7. mensûran : savrulmuş, dağınık
25. Göğün bulutlar ile yarılacağı meleklerin de bölük bölük indirildiği gün;
26. hükümranlık o gün, elbette Rahman'ındır; kafirler için ise çok zorluklu bir gün olur.
27. O gün zalim kimse ellerini ısıracak ve şöyle diyecek: "Eyvah! Keşke peygamberin maiyyetinde bir yol tutsaydım!
28. Eyvah! Keşke falancayı dost edinmeseydin!
29. Bana geldikten sonra Kur'an, vallahi o beni saptırdı." Öyle ya şeytan insanı yapayalnız, yardımsız bırakır.
30. Peygamber de dedi ki: "Ey Rabbim, kavmim bu Kur'an'ı bir kenara itip bıraktılar"
1. ve kâle : ve dedi
2. er resûlu : resûl
3. yâ rabbi : ey Rabbim
4. inne : muhakkak
5. kavmî : benim kavmim
6. ittehazû : edindiler
7. hâzâ : bu
8. el kur'âne : Kur'ân
9. mehcûran : ayrılmış, uzaklaşılmış, terkedilmiş olan
NAHL 21. Hep ölüdürler, diri değil. Ne zaman diriltileceklerinin de bilincinde değildirler.
1. emvâtun : cansızdır, ölüdürler
2. gayru : başka, hariç, dışında, olmaksızın
3. ahyâin : diri, canlı
4. ve mâ yeş'urûne : ve şuurunda, bilincinde değillerdir
5. eyyâne : ne zaman
6. yub'asûne : diriltilecekler
MÜCADELE 6. O gün ki, Allah onları hep diriltecek de bütün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, onu bir bir saymış, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahittir.
MÜCADELE 7. Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini görmüyor musun? Her hangi üç kişinin fısıldaşması halinde mutlaka dördüncüleri O'dur, beş kişinin de altıncıları mutlaka O'dur. Gerek daha az, gerek daha çok her nerede olsalar, mutlaka O, beraberlerindedir. Sonra yaptıklarını kıyamet gününde kendilerine haber verecektir. Haberiniz olsun ki, Allah herşeyi tamamıyla bilir.
ABESE 21. Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü.
22. Sonra dilediği zaman onu yeniden diriltecektir.
AYRICA ÖLÜLERE KURAN OKUNAMAYACAĞINA DELİL AYETLER:
------------------------------------------------------------ ----------------
NEML 80. Şüphesiz sen, ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.
87. Hele Sur üfürüleceği, üfürülüp de Allah'ın dilediği kimselerin dışında bütün göklerdeki kimselerin ve yerdeki kimselerin hepsi ürperdiği ve hepsinin hor ve hakir olarak geldikleri gün ne korkunçtur!
HASR 9. Onlar: "Evet, bize gocundurucu (uyarıcı) bir peygamber geldi; ama biz ona inanmadık ve "Allah hiçbir şey indirmedi. Siz büyük sapıklık içindesiniz." diye yalanladık." derler.
10. Ve derler ki: "Biz dinleseydik veya aklımızı kullansaydık, bu çılgın ateşin içinde bulunmazdık!"
11. İşte günahlarını itiraf ettiler. Kahrolsun, o halde çılgın ateş yarenleri!
RUM 52. Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.
FATİR 14.Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler.Kıyamet günü de kendilerini Allah'a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan (Allah) gibi bir haber veren olmaz.
FATİR 22. Ölülerle diriler de eşit olmaz. Gerçi Allah her dilediğine işittirirse de sen kabirdekilere işittirecek değilsin.
FATİR 23. Sen sadece bir uyarıcısın!
ADİYAT 9. Bilmiyor mu ki, kabirdekiler deşildiği zaman,
TAHA 102. O gün ki, sura üfrülecek ve suçluları o gün Biz, gömgök mahşere toplayacağız.
103. Onlar, aralarında: "On günden fazla durmadınız." diye gizli gizli konuşacaklar.
104. Görüşü en üstün olanları, "Bir günden fazla durmadınız." dediği zaman, ne diyeceklerini Biz biliriz.
124. Her kim de zikrimden yüz çevirirse. ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz."
125. Diyecek ki: "Ey Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin. Oysa ben, gören bir kimse idim?"
126. Allah: "Öyle, sana ayetlerimiz geldi de sen onları unuttun. Bugün de böyle bırakılacaksın." buyurur.
127. Ve işte haddi aşıp Rabbinin ayetlerine inanmayanları Biz böyle cezalandırırız ve elbette o ahiret azabı daha çetin ve daha kalıcıdır.
RUM 55. Vaktin gelip kıyametin koptuğu gün suçlular, (dünyada) bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler.Önce de böyle (haktan) çevriliyorlardı.
56. Kendilerine ilim ve iman verilenler de derler ki: "Andolsun ki, Allah'ın kitabınca dirilme gününe kadar kaldınız, işte bu dirilme günüdür; fakat siz bilmezler grubuydunuz!
57. Artık o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermez ve dertlerinin çaresine bakılmaz.
İNTİFAR 4. kabirler deşildiğinde,
5. bir nefis (herkes) önden neyi gönderdiğini ve neyi bıraktığını bilir.
İNSİKAK 4. ve içindekileri dışa atıp tamamen boşaldığında,
KAMER 7. Gözleri düşkün düşkün sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.
8. Çağırana koşarak, kafirler: "Bu çok çetin bir gündür!" derler.
MEARİC 42. O halde bırak onları, kendilerine vadolunan güne çatacakları ana kadar dalsınlar ve oynayadursunlar.
43. O gün ki, kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki, çantalarıyla dikmelere gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.
44. Gözleri düşkün, kendilerini bir zillet saracak da saracak. Odur işte onların vadolunup durdukları gün!
Kabir azabının varlığını savunanlar Kur'an'da geçen Mümin suresinin 46. ayetin kabir azabına delalet ettiğini söylemektedirler. Bu ayeti birlikte değerlendirelim istiyoruz.
40 / MU'MİN - 46
MÜMİN SURESİ 46.AYETİN GERÇEK MEALİ:
"Kıyamet koptuğu zaman Firavun ve ailesini azabın en şiddetlisine sokun denilir ve onlar sabah akşam ateşe arzolunurlar."
En nâru yu’radûne aleyhâ guduvven ve aşiyyâ(aşiyyen) ve yevme tekûmus sâah(sâatu), edhılû âle firavne eşeddel azâb(azâbi).
1. en nâru : ateş
2. yu'radûne : arz olunurlar
3. aleyhâ : ona, onun üzerine
4. guduvven : sabah
5. ve aşiyyen : ve akşam
6. ve yevme : ve gün
7. tekûmu : ikame olur, vuku bulur
8. es sâatu : saat, vakit
9. edhılû : dahil edin, sokun
10. âle firavne : firavunun ailesi
11. eşedde el azâbi : azabın (en) şiddetlisi
40 / MU'MİN - 47
Ve iz yetehâccûne fîn nâri fe yekûlud duafâu lillezînestekberû innâ kunnâ lekum tebean fe hel entum mugnûne annâ nasîben minen nâr(nâri).
1. ve iz : ve olduğu zaman
2. yetehâccûne : tartışırlar
3. fî en nâri : ateşte
4. fe : böylece, artık, o zaman
5. yekûlu : derler, söylerler
6. ed duafâu : zayıf olanlar
7. li ellezîne istekberû : kibirlenenlere
8. innâ : muhakkak ki biz
9. kunnâ : biz olduk
10. lekum : size
11. tebean : tâbî
12. fe : artık, şimdi
13. hel : mı
14. entum : siz
15. mugnûne : uzaklaştıranlar, giderenler
16. an-nâ : bizden
17. nasîben : nasip, pay
18. min : den
19. en nâri : ateş
Diyanet İşleri : Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” derler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve ateşte, birbirleriyle çekişmeye başladıkları zaman düşkünler, ululuk satanlara diyecekler ki: Gerçekten size uymuştuk, sizin adamlarınızdık biz, ateşin bir miktârını olsun defedebilir misiniz bizden?
Adem Uğur : (Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve hele ateş içinde biribirlerini protesto ederlerken zayıf olanlar büyüklük taslayanlara: «Hani bizler sizin yönettikleriniz idik. Şimdi siz bizden bir ateş nöbetini savabiliyor musunuz?» diyeceklerdir.
İbni Kesir : Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken güçsüzler, büyüklük taslayanlara derler ki: Doğrusu biz, size uymuştuk. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?
Mümin suresinin 46. ayeti: "Onlar, sabah akşam ateşe arz olunurlar. Kıyamet kopacağı gün de: «Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!» (denilecektir)". Bu ayetin mealini verirken iki ayrı zamanda gerçekleşecek bir olaydan bahsediyormuş gibi bir anlam verilmiştir. Halbuki, burada bir zamanda gerçekleşecek olan iki şeyden bahsedilmektedir. Biri zamanla, diğeri de azabın biçimselliği ile ilgili. Ayetin doğru anlamı şöyle olması gerekirdi:
MÜMİN SURESİ 46.AYETİN MEALİ:
"Kıyamet koptuğu zaman Firavun ve ailesini azabın en şiddetlisine sokun denilir ve onlar sabah akşam ateşe arzolunurlar."
Görüldüğü gibi tüm eylem kıyametle başlamaktadır. Bu anlayış Kur'an'ın bütünlüğü içerisinde verilmek istenen anlayışa da uygun düşmektedir. Çünkü Allah insanları kıyametten sonra hesaba çekerek, suçluların suçları kendilerine ispat edikten sonra hak ettikleri cezayı vereceğini onlarca ayette bildirmektedir,AYRICA MÜMİN SURESİ 47.AYET İSE CEHENNEM EHLİNİN BİRBİRLERİ İLE TARTILMALARINI,PROTESTOLARINI,ÇEKİŞMELERİNİ ANLATIR.
AYRICA BAKINIZ:;
[Kasas/41-42]: Ve onları {Firavun ve askerlerini} ateşe çağıran önderler kıldık. Kıyamet gününde de yardım edilmezler. Bu dünyada peşlerine lanet taktık. Kıyamet gününde ise onlar, çirkinleştirilmiş/kötülenmiş olanlardır
[Bakara/174]: Allah’ın kitaptan indirdiği şeyi gizleyenler ve onu az bir bedele satanlar; onların yedikleri karınlarındaki ateşten başkası değildir. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz/temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır.
111 / TEBBET (MESED) - 1
(1-5) Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek).
1.AYET:
1. |
tebbet |
: kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu |
2. |
yedâ |
: iki eli |
3. |
ebî lehebin |
: Ebu Leheb |
4. |
ve |
: ve |
5. |
tebbe |
: kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
|
BİR İNSANIN KABİR AZABI ÇEKMESİ İÇİN TEKRAR DİRİLMESİ GEREKİR,HESABA ÇEKİLMESİ GEREKİR,
AYRICA CENABI ALLAH İNSANLARA 2 HAYAT(BİRİ DÜNYADA,DİĞERİ AHİRETTE)2 ÖLÜM(YOKTAN VAR ETMESİ İLK YARADILIŞ,DÜNYADA İKEN ÖLÜM)VERMİŞTİR,,BAKINIZ AŞAĞIDA MÜMİN SURESİ 11.AYETE
KABİR AZABI İÇİN 3.HAYAT VE 3.ÖLÜM OLMASI GEREKİRKİ,KURAN'IN İÇERİĞİNE TERSTİR,KURAN'A UYMAZ,YANLIŞ BİR BİLGİDİR.BAK.ÖZELLİKLE(MÜMİN SURESİ 11.AYET)
MÜMİN 11. Diyecekler ki: "Ey Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere de dirilttin, şimdi günahlarımızı anladık; acaba çıkmanın bir yolu var mı?"
CASİYE 26. De ki: "Allah size hayat veriyor, sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde (bir araya) toplayacaktır. Fakat insanların çoğu bilmezler."
NUH 17. Ve Allah, yerden ot bitirir gibi, sizi yetişdirdi.
18. -Sonra sizi onda geri çevirecek ve sizi bir çıkarış daha çıkaracak!
BURUC 13. Çünkü yoktan var eden de, tekrar dirilten de odur.
BAKARA 28. Allah'a nasıl küfrediyorsunuz ki, ölü iken sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra sizleri yine diriltecek, sonra da döndürülüp O'na götürüleceksiniz!
ALİ İMRAN 25. Bakalım o geleceğinde şüphe olmayan gün için kendilerini topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeyerek, herkese her ne kazandıysa tamamen ödendiği vakit ne olacak?
MÜMİNUN 12. Andolsun ki, Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık.
13. Sonra onu, oturaklı bir karargahta bir nutfe (tohum) yaptık.
14. Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik,derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli!
15. Sonra siz, bunun arkasından mutlaka öleceksiniz.
16. Sonra siz, kıyamet gününde muhakkak diriltileceksiniz.
SUARA 81. O ki, beni öldürür, sonra beni yine diriltir.
RUM 19. O ölüden diri çıkarır diriden de ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.
40. Allah O'dur ki sizi yarattı, sonra da size rızık verdi; sonra sizi öldürür; sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan birini yapacak var mı? Çok münezzeh ve çok yücedir O, onların koştukları ortaklardan.
HAC 66. Size hayat veren O'dur sonra sizi öldürür sonra sizi yine diriltir. Gerçekten insan çok nankördür.
ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERİN MEKANLARI HAKKINDA BİR BİLGİ VERİLMEMİŞTİR,MEKANLARI BİLİNMEMEKTEDİR,MEKANLARI KABİR DEĞİLDİR,AYRICA CENABI ALLAH TARAFINDAN RIZIKLANDIRILIRLAR.
BAKARA 154.
1. ve : ve
2. lâ tekûlû : demeyin, söylemeyin
3. li : için
4. men : kişi, kimse
5. yuktelu : öldürülür
6. fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
7. emvâtun : ölüler
8. bel : hayır
9. ehyâun : canlıdır, hayattadır, diridir
10. ve : ve
11. lâkin : lâkin, fakat
12. lâ teş'urûn : şuurunda değilsiniz, farkında olmazsınız
BAKARA 154. Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız.
ALİ İMRAN 169.
1. ve lâ tahsebenne : ve sakın zannetmeyin
2. ellezîne kutilû : öldürülenler
3. fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
4. emvâten : ölüler
5. bel ahyâun : hayır, bilâkis diridirler
6. inde rabbi-him : Rab'leri katında
7. yurzekûne : rızıklandırılırlar
ALİ İMRAN 169. Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katında rızıklandırılırlar.
HAC 58. Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince elbette Allah onları kesinlikle güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Çünkü Allah elbette rızık verenlerin en hayırlısıdır.
59. O kesinlikle onları hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Çünkü Allah herşeyi çok iyi bilir ve çok şefkatlidir.
SURA SURESİ 45. Sen onları, o ateşe sunulurlarken aşağılanmadan dolayı boyunlarım bükerek göz altından bakarlarken göreceksin! iman etmiş olanlar da şöyle dener: "Gerçek zarara uğrayanlar Kıyamet günü hem kendilerine hem ailelerine yazık etmiş kimselerdir." Bakın zalimler gerçekten sürekli bir azap içindedirler.
46. Onların, Allah'ın önünden kendilerim kurtaracak dostlar da yoktur. Allah kimi de saptırırsa artık onun için (çıkar bir) yol yoktur.
47. Allah tarafından geri çevrilmesine çare olmayan bir gün gelmeden önce Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün sizin için ne sığınacak bir yer vardır, ne de inkara çare.
TEGABUN 7. Küfredenler asla diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: "Hayır, Rabbim hakkı için mutlaka diriltileceksiniz, sonra da kesinlikle yaptıklarınız size anlatılacak ve o Allah'a göre kolaydır.
9. Sizi o dernek gününe dereceği (toplanma günü için toplayacağı gün varya), işte o gün teğabün (kar ve zarar) günüdür, her kim Allah'a iman eder de yaraşıklı iş yaparsa, Allah onun kabahatlarını örter ve onu içinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş odur!
|