Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ÇARPITILAN AYETLER 3
Örnek almak ve örnek alınan gibi yaşamak insanların hep problemleri olagelmiştir. İnsanlar birilerine hep örnek insan demişlerdir ama o örnek dedikleri insanları gerçekte pekte örnek almamışlardır. Çok az sayıda örnek alanlar olmuşsa da genellikle durum olumsuzdur. Bazen de yanlış örnek almalar olmuştur. Örnek şahsiyeti örnek almak yerine ona yakınlar örnek alınmıştır. Hatta bazen örnek şahsiyet örnek alınıyormuş zannedilip hikayeler, hurafeler örnek alınmıştır. En çok örnek alma(ma) vakalarının yaşandığı durumlarda bu tip durumlardır.
Son nebi olan Hz. Muhammed’i örnek almakta en son söylediğimiz gruptandır. İnsanlar onun yerine onla alakası olmayan hurafeleri, hikayeleri ve aslı astarı olmayan saçmalıkları örnek almaya çalışmışlardır.
Şüphesiz ki ilk peygamberden son nebi Hz.Muhammed’e kadar tüm peygamberler tarihin tanık olduğu en karizmatik liderlerdir. Bireysel özellikleri ile üst düzeydedirler. Bu üst düzeyde olma durumundan kaynaklanan sebeplerden dolayı bu insanlar örnek alınmak istenmiştir. Bu örnek almanın diğer sebebi de insanların taklitçiliğinden kaynaklanmaktadır. Ama esas olan örnek almaktır. Taklit etmek Müslümanlara yakışmayan ve Allahın da onaylamadığı bir durumdur. Taklitle örnek almanın farkını sanırım anlatmamıza gerek yoktur. Eğer farkını anlayamayanlar çıkarsa onu da bir başka yazımızda anlatırız.
Son iki yazımızda anlattığımız çarpıtılan ayetlerden sonra bu yazımızda da sarıklı sakallı mollaların en çok kullandıkları ayeti inceleyeceğiz. Bu ayet ahzab suresi 21. ayet. Bu ayeti öncesi ve sonrasıyla okuduğumuzda ve kuranında geneline baktığımızda ayetin bize ne anlattığını rahatlıkla anlayacağız. Çünkü bu ayet sarıklı sakallı ruhbanların dillerine pelesenk ederek halkımızı kandırdıkları, yanlış yönlendirdikleri ve kendi hegemonyaları için kullandıkları ayetlerden biridir.
Atalarını Allaha uydurma rivayetleri de kurana tercih eden ve çok kaynaklı dine inanan insanlar ahzab suresi 21 ayeti delil getirerek hadise ve sünnete uymanın gerekli olduğunu savunmuşlardır. Hadise ve sünnete uymak içinde hadis ve sünnet kitaplarına bakmak gerektiğini savunmuşlardır. Çünkü onlara göre peygamberi örnek almak ancak o kitaplara bakmakla olur. Bu zihniyetlerinin sonucu olarak ta peygamberin oturmasını, kalkmasını, yatmasını, saçını, sakalını, elbisesini, yemek yeme şeklini, ne yediğini bu kitaplarda aramışlar ve bunları taklit etmeye başlamışlardır. Öyle bir taklit ki maymun taklidi gibi.
Birinci aşamada yaptıkları taklit etme hatası en başta yanlışlarla başladı. Zira peygamberi peygamberden 200–300 yıl sonra yazılmış hadis kitaplarında aradılar. Üstelik bu hadis kitaplarını yazanlar arap olmayıp peygamberin yaşadığı bölgede de yaşamamışlardır. Bu tipler peygamberden 200–300 yıl sonra uydurdukları palavraları insanlara peygamber sözü diye yutturmuşlardır. Oysaki o sözlerin peygamberle uzaktan yakından ilgisi yoktur. o sözler son nebi olan Hz Muhammed’den 200–300 yıl sonra yazılmış palavralardır. Zaten peygamberimizde kurandan başka bir şey yazdırmamıştır. İşte taklit etmeyi kafasına koyan insanlar peygamberi arıyoruz diye bu kitaplara gittiler. Şu iyi bilinmelidir ki o kitaplara gidenler peygamberi değil peygamberle ilgisi olamayan saçmalıkları ve Buhari gibi peygamber düşmanlarını taklit edeceklerdir. Ayrıca ‘’o insanlar bu sözleri çok güvenilir insanlardan aldılar’ gibi slogandan öteye geçmeyen sözleri de gerçekle uyuşmamaktadır. Hadis adı verilen ama peygamberimizle alakası olmayan bu sözlerin geliş şeklide bilinenin tam tersidir. Hadisler peygamberden başlayan bir zincirle hadislerin yazıldığı güne gelmez. Tam tersi hadisler, peygamberden 200–300 yıl sonra başlayan tamimiyle uydurma zincirlerle geriye doğru gider. Peygamberin söylediği bir söz kulaktan kulağa gelerek o kitaplara geçmemiştir. Tam tersi kitaplar yazılacağı zaman uydurularak o kitaplara geçmiştir. Kısacası zincir ileriye doğru değil geriye doğrudur. Maalesef bu geçmişe dönük palavralar ne yazık ki hadis diye bilinip halkımız bunları doğru söz diye almış ve kayıtsız şartsız inanmıştır. Hâlbuki halkımız bu kitapları okusalar bunların nasıl hayal ürünü palavralar olduğunu anlayacaklardır. Biz şunu biliyoruz ki bizim inandığımız Hz. Muhammed hadis kitaplarının saçmalıklarından beridir.
Buhari kendi hadis kitabında şöyle der:’ Ben bu hadisleri 600 bin hadis içinden seçtim.’ Yani şunu diyor: ‘Ortada 600 bin hadis vardı ama ben %99,99 unu almadım zira uydurmaydı onun için şu kadarını aldım.’ Burada Buhari ve takipçilerine sorarız: ‘Ortada o kadar hadis ne geziyordu.’ Kısacası peygambere atfedilen sözlerin kol gezdiği bir zamanda Buhari çıkmış ve bunlardan bazılarını almıştır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki halkımız bu kitapları bir komedi kitabı olarak okuyabilirler. Okurlarken zevk alacaklarını ve bolca güleceklerinin garantisini verebilirim. Ama bazı durumlarda da küfretmemek için kendilerini zor tutacaklardır. Zira peygamberimiz Hz Muhammed’e de bolca hakaretler olan bu kitapları o kısımları okurken yırtıp atmakta isteyebilirler. Son peygamberin son sözleri olan veda hutbesinin üç farklı şeklini görünce gülmekten katılıp bu dini ne hale getirdiklerini rahatlıkla anlarsınız. Aslında gülünmeli mi ağlanmalı mı bilmek zor. Tek sevinç kaynağımız şu ki Kur’an saf ve sağlam bir şekilde elimizde. Bazı gazetelerin verdiği 7 hadis imamının ittifak ettikleri hadisler adlı kitaba bakarsanız gerçeği fazla zorlanmadan görürsünüz. Yedi tanesinin birleştiği hadisleri görün birleşmediklerinin nasıl olacağını sizler tahmin edin ve bunların nasıl palavralar olduğunu görün.
Sonuç olarak peygamberin arandığı kitaplar işte böyle kitaplar. Bu çöplüklerde peygamber aranıyor. Peygamber çöplüklerde değil Kur’an’da aranır.
Şimdi bu kadar yaygara kopardıkları, siz peygamberi örnek almıyorsunuz, siz peygamberi inkar ediyorsunuz gibi naralarla Müslümanlara saldıranların kılıçlarının ucuna taktıkları, uydurma rivayetlerine delil olarak kullanmaya çalıştıkları ahzab suresi 21. ayete öncesi ve sonrasıyla bakalım:
33/9 Ey inananlar, size ordular saldırdığı zaman, üzerlerine bir rüzgar ve görmediğiniz orduları gönderen ALLAH'ın size yaptığı iyiliği hatırlayın. ALLAH yaptığınız her şeyi Görendir.
33/10 Üstünüzden ve altınızdan size saldırmışlardı. Gözler dönmüştü, kalpler ağızlara gelmişti ve siz ALLAH hakkında çeşitli kuşkular besliyordunuz.
33/11 İnananlar orada denenmiş ve şiddetle sarsılmışlardı.
33/12 İkiyüzlüler ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, "ALLAH'ın ve elçisinin bize verdiği söz boş bir hayalden başka bir şey değilmiş!" diyorlardı.
33/13 Onlardan bir grup ise, "Yesrib halkı, artık tutunamazsınız; geri dönün," diyordu. Onlardan diğer grup ise, evleri korunduğu halde, "Evlerimiz korumasız kaldı," diyerek peygamberden izin istiyorlardı. Tüm amaçları kaçmak idi.
33/14 Orası işgal edilse ve düşmana katılmaları istenseydi pek tereddüt etmeden onlara katılırlardı.
33/15 Daha önce de, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair ALLAH'a söz vermişlerdi. ALLAH'a verilmiş her söz sorulacaktır.
33/16 De ki, "Ölümden veya savaştan kaçmak size yarar sağlamıyacak. Kaçsanız da pek fazla yaşamıyacaksınız."
33/17 De ki, "ALLAH sizin için bir kötülük dilese veya bir rahmet dilese O'na karşı sizi kim koruyacak? Onlar ALLAH'tan başka bir sahip ve yardımcı bulamayacaklardır.
33/18 ALLAH, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin," diyenleri bilmektedir. Onlar ender olarak savunmaya katılırlar.
33/19 Sizinle ilişkilerinde pek cimridirler. Tehlike geldiğinde, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri korkudan dönmüş bir halde sana baktıklarını görürsün. Tehlike geçince de, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dillerle incitirler. Bu tip kimseler inanmış değillerdir. Bu yüzden ALLAH onların işlerini boşa çıkarır. Bu, ALLAH için kolaydır.
33/20 Partilerin gitmediğini sanıyorlar. Partiler tekrar gelse kendilerinin çöldeki bedevi Araplar arasında olmayı ve sizin haberlerinizi uzaktan sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalardı dahi pek az savaşırlardı.
33/21 ALLAH'ı ve ahiret gününü arzulayan ve ALLAH'ı sıkça ananlarınız için ALLAH'ın elçisinde güzel bir örnek vardır.
33/22 İnananlar, partileri (saldırıya hazır) görünce, "İşte bu, ALLAH'ın ve elçisinin bize söz verdiğidir. ALLAH ve elçisi doğru söylemiştir," dediler. Bu (tehlikeli durum), onların ancak inançlarını ve teslimiyetlerini güçlendirdi.
33/23 İnananlardan öyle kimseler var ki ALLAH'a vermiş oldukları sözü gerçekleştirmişlerdir. Onlardan kimi adağını yerine getirdi (şehid oldu), kimi de hazır bekliyor. Hiç bir vakit kararsızlığa düşmediler.
Bu sureye baştan itibaren bakıldığında savaş durumunun anlatıldığı görülecektir. Bu savaşta üç kesim var: inkârcılar, müslümanlar ve münafıklar. Bu münafıklar müslümanlarla birlikte savaşmak istemedikleri gibi birde Müslümanların moralini bozmaya çalışıyorlar. Allah bu münafıkları sert bir şekilde eleştiriyor. Münafıklara yönelik bu sert tavırdan sonra peygamberin örnek cesareti övülüyor ve bu tavrı Müslümanlara örnek gösteriliyor. Söz konusu olan ahzab suresi 21. ayet işte bunu anlatıyor. Bu ayetten sonra da Müslümanların güzel sözleri ve davranışları anlatılıyor. Ayet çok açık olduğu için anlatılacak bir şey olmadığı kanaatindeyim. Zira ayetleri okuyanlar anlayacaklardır. Tabi dondurulmamış beyne sahip olanlar anlayacaktır sadece.
Bu kadar açık seçik anlatılan bir ayetten yola çıkarak hadis sünnet kitapları icad etmek onları farz olarak görmek onlarsız olmayacağını savunmak akıl karı değildir. Burada ne hadis var ne sünnet var ne de başka bir şey. Olay açık ve net.
Sonuç olarak maaşlı din adamlarının kullanmaya çalıştığı bu ayetin ne peygamberle ne hadisle ne de sünnetle uzaktan yakından alakası yoktur. Burada anlatılan peygamberimiz Hz. Muhammed’in örnek cesaretidir. Benzer ayetler Kur’an’da bir başka peygamber içinde geçmektedir.
Allah izin verirse gelecek yazımızda bu konuya diğer örnek gösterilen ve nerdeyse aynı şekilde olup sadece isimleri farklı olan ayeti inceledikten sonra, peygamberimizi hadis ve sünnetle eşleştirmenin yanlışlığını ve hadis sünnet yazarlarının peygamberimize nasıl hakaret ettiklerini, ‘peygamberi kabul etmiyorlar’ diye yaygara koparanlara peygamberi nasıl kabul ettiğimizi ve peygamberi kullanarak Allahın dinini değiştirenlerin ne durumda olduklarını göstereceğiz.
Herkes şunu bilsin ki; meydan artık boş değildir ve Allah’ın dini üzerinden kimse dilediğini kimseye yutturamaz
http://satirbasi.com/?a=769
__________________ Müslümanim diye hic utanmiyorum.... Mevsim Bahar..Ben artık özgur bir müslümanım. Bir elimde KURAN, Bir elimde bahar çiçekleri ve arkamda 1400 yıllık hurafe, hadis, mezhep ve şeyhlerın enkazı.
|