Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
öde.” Sen bunu kabul ettin ve otomobili peşin 5000 liraya aldın.
Soru- Bu anlaşıldı, arada gerçekten bir fark var. Otomobili Hasan alıp 7500 liraya bana satsaydı faizli işlem olmayacaktı. Ama olayın püf noktası finansman sağlamak değil midir? Hasan otomobili kendi adına alıp bana satsa bile onun niyeti otomobil almak değil, bana finansman sağlamaktır. Esas burayı aydınlatmak gerekir. Evet, burada şeklen bir farklılık var, ama işin aslı itibariyle faizli işlemle bunun arasında bir fark yokmuş gibi gözüküyor. İki şahıstan biri otomobili, ticari yoldan daha pahalıya, diğeri faizli dediğimiz yoldan daha ucuza almış oluyor. İşin aslı bir araba almaktır. Bu bir hukuki fark gibi gözüküyor. Ne diyorsunuz, ikisi arasında temel bir fark var mıdır?
Cevap- İşte o hukuki fark, bu iki şeyi ayırmakta, birine alım satım, diğerine de faizli işlem denmesine sebep olmaktadır. Bankalarla faizsiz finans kurumlarını ayıran da budur. Bu eğer basit bir farksa bankalar neden finans kurumu gibi çalışamazlar. Taşıt kredisi verecekerine o taşıtı alsın tüketiciye satsınlar. Ama bunu yapamazlar. Çünkü o zaman bir kredi kurumu değil, ticari kurum olurlar. Bu onların ne yapısına ne de işleyişine uyar. Bu bir hukuki farktır.
"İşin aslı bir araba almaktır." diyorsunuz. Yukarıda anlatılan hırsızlık olayı, "işin aslı elma yemektir." denerek savunulabilir mi? O olayı hatırlayalım. Bir elma ağacının yanına iki kişi gelir, bu ağacın elmasından alıp götürmek isterler. Birisi kabını doldurup gider. Diğeri ise ağacın sahibini bulur, ondan izin alır ve sonra kabını doldurur. Hukuk, ikincisine bir şey demez ama birincisini hırsız sayıp cezalandırır. Çünkü o, elmayı sahibinden izinsiz olarak koparıp götürmüştür.
"İkisi arasında temel bir fark var mıdır?" diye soruyorsunuz. Hukuki fark, temel farkın olduğunu gösterir. Meselâ, otomobillerde önemli bir fabrikasyon hatası çıksa ve onları geri versek, ben ödediğim peşinatı, taksitleri ve imzaladığım senetleri geri alır işi bitiririm. Sen de ödediğin 5000 lirayı alırsın ama Hasana olan borcun bitmez. O, vadeleri bekler ve senden 7500 lirayı alır. Hâlbuki, otomobili Hasan alıp sana satsaydı, böyle olmazdı. Onu geri verir, işi bitirirdin. "Benim otomobil almaya niyetim yoktu, onu senin için aldım." deyip geri almazlık edemezdi.
Soru- Doğru. Bu durumda Hasan'a olan borcum üzerimde kalır ve sıkıntıya düşmüş olurum. Elimde otomobil yok ama 2500 lira faiz borcum var. Bu da anlaşıldı. Vadeli satışlarda fiyat farkı, geçerli faiz hadlerine göre hesabediliyor. Bu hususta ne diyeceksiniz?
Cevap- Malını vadeli satan herkes, vade farkı isterken bir hesap yapar. Hesabı, faiz hadlerini dikkate alarak yapmanın bir zararı olmaz. Sonuçta satıcı müşteriye bir fiyat teklif eder. Müşteri bu fiyata razı olursa satış olur, yoksa olmaz. Yani burada yapılan, faizli borç verme değil mal satışıdır.
Soru- Borcunu zamanında ödemeyen kişilerden temerrüt faizi adı altında bir fark alınmaktadır. Anlatılanlara bakılırsa bunun faiz olmaması gerekir. Bu konuda ne dersiniz?
Cevap- Temerrüd faizi, adı üstünde faizdir. Çünkü satış yapılmış, mal devreden çıkmış, ilişki, bir borçlu alacaklı ilişkisine dönüşmüştür. Artık ödeme geciktiği için alınan fark, borçtan gelir elde etmek olur. Borçtan elde edilen gelir de faizden başka bir şey değildir.
Soru- Peşin fiyatı 100 lira olan bir malı iki ay vadeli 120 liraya alan kişi, malı tüketse, satsa yahut geri verilmesini engelleyen bir işlem yapsa sonra gelip, sürenin dört aya, borcun da 140 liraya çıkarılması konusunda satıcıyla anlaşsa yine faiz olur mu?
Cevap- Böyle bir durumda mal devreden çıkmış, alıcı ile satıcı arasındaki ilişki, borçlu alacaklı ilişkisine dönüşmüş, borca yapılan ilave, vadenin uzatılmasına karşılık olmuştur. Bu, borçtan gelir elde etmek olur. Bu gelir faizdir[51].
Satınalınmış mal elde mevcut ve hazır olur, alıcı o malı geri verir, satıcı da alırsa satış bozulur. Bundan sonra yeni vade ve yeni fiyat ile yeni bir satış yapabilirler. Bu faiz olmaz. Bu iş, o malın olduğu yerde yapılabilir. Malı alıp başka yere götürmek gerekmez. Soru- Vadeli mal alıp borcunu zamanında ödemeyenler hem borcu geciktirmiş, hem de meydana gelen
|