Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Mircan Yazdı:
Sevgili Bora,Allah ve Resulu ile ilgili ayetler konusunda açıklamanı yeterli bulamadım istersen ilgili ayetleri buraya kopyalayayım tekrar düşün.Pastelediğin ayetler için herhangi bir itirazım zaten yok.Resulun gönderiliş amacı bellidir ve asla peygamberlik sürecinde kendi hevasından hiçbirşey söylememiştir.Benim sorum ise daha farklı yani yukarıda tartıştığımız şahadet konusu ile ilintili.Senin görüşüne göre Allah ismi yanında hiçbir isim anılmaz/söylenmez.Bende diyorum ki madem öyle Kur'an da neden Allah ve Resulu ifadeleri var??
Nisa 59,Tevbe1-3-56-62-74-80-107 Nur50,Ahzab 22-36-57
|
|
|
Saygıdeğer kardeşim umarım kardeşim dememe kızmazsın ben 64 lüyüm
bu konularda çok araştırma yapıyorum.Şimdi sorduğun sorunun cevabı aşşağıda umarım faydası olur sağlıcakla kal Allaha emanet ol.Edip Yüksel Meali.Yazdığın ayetler ve benim ilavelerim var.
9/1- Bu, ALLAH ve elçisinden, kendileriyle anlaşma yapmış bulunduğunuz putperestlere bir ültimatomdur:*[2]
[2] * 9:1 Kuran'daki "Allah'a ve elçisine uyunuz" ifadesini suistimal ederek "Allah"tan Kuran'ı, "elçi"den de Hadis kitaplarını anlamak isteyenler bu ayetle mahkum edilir. Allah bu ültimatomu Muhammed'e danışarak ortaklaşa hazırlamadığına göre, Allah'tan sonra elçinin anılmasının tek nedeni Allah'tan gelen ültimatomu onun AYNEN iletmesidir. Ayrıca, 8:24 ayetinde Tanrı ve elçi için kullanılan fiilin tekil olması anlamlıdır. Elçiyi Yaratıcısının yanında İKİNCİ bir hüküm kaynağı yapmak isteyen müşriklere 6:114 ayetini de hatırlatırız.
6:114 sen onlara (de ki:) "Hakikati apaçık ortaya koyan bu ilahî kelamı size indiren O iken, (neyin doğru neyin yanlış olduğu konusundaki) hüküm için Ondan başkasını mı arayacağım?" Ve kendilerine daha önce vahiy bahşettiklerimiz bilirler ki bu (vahiy) de Rabbin tarafından safha safha indirilmiştir. Öyleyse şüphe edenlerden olmayın,
9/3- Bu, aynı zamanda, ALLAH ve elçisinden tüm halka, büyük hac günü yayımlanmış bir bildiridir: ALLAH
4/59- İnananlar! ALLAH'a uyun, elçisine uyun; sizden görev başında olanlara da.*[23] Her hangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu ALLAH'a ve elçisine havale ediniz. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız... Bu, sizin için daha iyi ve en güzel çözüm yoludur.
[23]* 4:59 Yaşayan elçiye ve yaşayan görevlilere uymak onların görüşlerini veya emirlerini "Allah'ın Emri" diye mutlak, değişmez ve yanılmaz bilmek değildir. Bak 60:12.
60/12. Ey peygamber, inanan kadınlar sana sığındıklarında, ALLAH'a hiç bir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, bir iftira uydurup getirmemek ve doğru işlerde sana karşı gelmemek üzere yemin edip söz verirlerse onların sözünü kabul et ve onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir
9/56- Sizden olduklarına dair ALLAH'a yemin ederler; oysa sizden değiller, onlar anlaşmazlık çıkaran bir topluluktur.
9/62- Sizi hoşnud etmek için ALLAH'a yemin edip dururlar. Gerçekten inanıyorlarsa bilmelidirler ki ALLAH ve elçisi hoşnud edilmeye daha layıktır.
9/74- İnkar sözlerini konuşmalarına ve teslim olduktan sonra inkar etmelerine rağmen, onları söylemediklerine dair ALLAH'a yemin ediyorlar. Aslında, hiç bir zaman ulaşamadıkları gerçeğe karşı durdular. ALLAH ve elçisi O'nun lütfuyla kendilerini zenginleştirdikten sonra öc almaya kalktılar! Tevbe ederlerse kendileri için iyi olur. Yüz çevirirlerse, ALLAH onları dünya ve ahirette acı bir azapla cezalandırır; yeryüzünde ne bir dostları ne de bir yardımcıları olur.
80- İster onlar için bağışlanma dile, ister bağışlanma dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen bile ALLAH onları bağışlamıyacaktır. Çünkü onlar ALLAH ve elçisini yalanladılar. ALLAH yoldan iyice çıkmış toplumları doğruya iletmez.*[13]
[13] * 9:80 Muhammed, kendi amcaları ve yakın akrabaları için bile şefaatte bulunamazken, hiç tanımadığı insanlara nasıl şefaat edebilir? İbrahim, babasına şefaat edemedi (60:4), Nuh ise, oğlunu kurtaramadı (11:46). 2:48 ayetine bakınız.
60/4. Sizin için İbrahim ve onunla beraber olanlarda güzel bir örnek vardır.*[1] Onunla beraber olanlar, halklarına, "Biz, sizden ve sizin ALLAH'ın dışında taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. YALNIZ ALLAH'a inanıncaya kadar*[2] bizimle sizin aranızda ebedi olarak düşmanlık ve nefret belirmiştir. Ne var ki, İbrahim'in babasına "Senin bağışlanman için dua edeceğim, fakat ALLAH'tan gelecek hiçbir şeye karşı seni koruyamam." biçimindeki sözü (bir hata olarak) bunun dışındaydı.**[3] "Rabbimiz, sana güvendik, sana yöneldik ve sonunda sana döneceğiz."
[1] * 60:4 Bak 33:21.
[2]* 60:4 Arapça "Vahdehu" ( Yalnız / Sadece ) sözcüğü Kuran'da altı kez geçmekte olup bunlardan birisi, SADECE Kuran'ı izlememizi emreder (17:46). "SADECE Allah" ifadesi 7:70; 39:45; 4:12, 84 ve 60:4 ayetlerinde geçer. Bu sayıların toplamı 361, yani 19x19 etmekte ve böylece Kuran'ın ana mesajının "SADECE Allah'a kulluk etmek" olduğunu vurgular.
11/46- Dedi ki: "Ey Nuh, o senin ailenden olamaz. Bilmediğin bir konuda benden istekte bulunman erdemli bir tavır değildir. Cahillerden olmamanı sana öğütlerim."*45[9]
[9] * 11:46 Şefaat, halkı putperestliğe saptırmak için Şeytanın etkili bir oltasıdır. Halbuki, ne İbrahim babasına, ne Nuh oğluna, ne de Muhammed amcalarına yardım edemedi (2:48, 123, 254; 6:70, 94; 7:53; 9:80; 10:3; 39:44; 43:86; 74:48; 82:17-19).
2/48- Öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin yerine birşey ödeyemez, aracılık (şefaat) kabul edilmez, kimseden bir fidye alınmaz ve yardım da edilmez.*[12]
[12] * 2:48 "Şefaat" mitolojisi dünyanın birçok dininde yaygın bir inançtır. Şeytan, Muhammed'in tüm ümmeti için şefaat edeceği yalanını müslümanların inancına sokmuştur. Kuran bu şeytani inancı reddeder; Muhammed hiçkimseyi kurtaramaz. Muhammed'in şefaat ederek kendilerini Allah'tan kurtaracaklarına inananlar, Muhammed'in ahiretteki biricik şikayetine muhatap olacak ve umdukları şefaat tam tersine gerçekleşecek (25:30). Kuran'a göre şefaat, gerçeğe tanıklık etmekten ibarettir (20:109; 43:86; 78:38). Her gün namazlarında okudukları Açılış (Fatiha) suresiyle sadece Allah'tan yardım isteyeceğine söz veren sözde müslümanların, namazdan hemen sonra, kendilerini işitmeyen, kendisine bile yarar ve zarar vermekten aciz olan Muhammed'den (39:30 ve 16:20-21) yardım dilemeleri ne büyük bir çelişkidir! Açılış suresinde geçen "Maliki yevmid-Din"; yani "Yargı gününün Sahibi" ifadesi, konuyu tek başına açıklamaya yeter (82:17-19). Ayrıca 2:123, 254; 3:80; 5:109; 6:51; 6:70, 82, 94; 7:53; 9:80; 10:3, 18; 13:14-16; 19:87; 33:64-68; 34:23, 41; 39:3, 44; 43:86; 53:19-23; 74:48; 83:11 ayetlerine bakınız.
9/107. Zarar vermek, inkarcılığı uygulamak, inananların arasını açmak ve önceden ALLAH ve elçisiyle savaşmış olanlara bir gözetleme yeri hazırlamak için mescid kullananlar da var. "Amacımız sadece iyiliktir," diye yemin ederler. ALLAH onların yalancılığına tanıktır.
24/50. Kalplerinde bir hastalık mı var? Kuşku mu duyuyorlar? ALLAH'ın ve elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Aslında onlar zalimlerdir.
24/51. Aralarında hüküm vermek üzere, ALLAH'a ve elçisine çağrıldıkları zaman inananlar yalnızca şunu söylerler: "İşittik ve uyduk." Kazananlar işte bunlardır.
33/22. İnananlar, partileri (saldırıya hazır) görünce, "İşte bu, ALLAH'ın ve elçisinin bize söz verdiğidir. ALLAH ve elçisi doğru söylemiştir," dediler. Bu (tehlikeli durum), onların ancak inançlarını ve teslimiyetlerini güçlendirdi.
33/36. ALLAH ve elçisi bir işte hüküm verdiği zaman, hiçbir inanan erkek ve kadın o işte seçim hakkına sahip değildir. Kim ALLAH'a ve elçisine isyan ederse açık bir biçimde sapmış olur.
33/56. ALLAH ve melekleri peygamberi desteklemektedir. Ey inananlar siz de onu destekleyin, gereken saygı ve itaati gösterin.*[13]
[13]* 33:56 Bu ayet, anlamı kaydırılarak suistimal edilen ayetlerden biridir. "Desteklemek" olarak çevirdiğimiz kelime 33:43 ve 9:99,103 ayetlerinde de geçmektedir. Bu üç ayeti birlikte incelediğinizde, sözkonusu kelimeyle nasıl oynandığını göreceksiniz. Bu ayetin anlamını kaydıran dinadamları, Müslümanları, sürekli olarak Allah'ı anıp yüceltmek yerine Muhammed'i anıp yüceltmeye sevketti (33:41-42). Ayrıca bak 2:157.
|