selamlar

Hans kodadlı şahsı uzun süre önce yazılarından tanıdım. Hanif İslama yöneliş sürecinde sürekli araştırma yaptığım dönemlerdi. İlk bakışta oldukça mantıklı veilginç yazıları var görünsede biraz daha dikkatli bakınca  oldukça ciddi psikolojik sorunları olduğuna kanaat getirip alakamı kestim. İlgimi çeken husus bu tip hasta insanlara kanacak çok fazla miktarda insanın da bulunabilmesi. Bunun sebebi insanlar sorumluluk taşımak ve düşünmek istemiyor. Hanifliğin ilk kuralı sorgulama ve aklını kullanamak ve Kuranda olmayan hiç bir şeyi kabul etmemektir. Ama insanlar atalarının dininden kurtulduktan sonra bir boşluğa girip mehdi dabbe şeyh gibi imajların  peşine takılmak istiyorlar ve kurtuldukları atalar dininden sonra yeni bir hurafe yaratıyorlar. Özellikle Türk insanı düşünce tembelidir çünkü doğduğundan beri kendisine tek öğretilen düşünmeyip itaat etmesidir. Okulda,askerde evde işyerinde hep itaat eder. çoğunluğun sevdiği şeyleri sever sevmediği şeyler sevmez. Hiç bir zaman birey olmayı başaramamıştır. Hep hemşeri ve torpil peşindedir. Din hususunda da her zaman hocaların,imamların sahte mehdi ve sahte dabbelerin peşine gider. Suçlu Hanstır ama onun peşine takılanlarda masum değildir. Kitaplarında gizli anlam aramak Yahudilerin başını yakan husustur. Kuran bir okült kitabı değil apaçık ve uygulanması gereken bir işletim sistemidir. Kitabının apaçık ayetlerini uygulamak zor gelip gizli anlamlar peşinde koşanlaır sömürücek daha çok Hanslar vardır bu toplumda. Erbakanın bile ciddi ciddi Mehdi olduğunu iddia edenler sizinle bizimle aynı havayı soluyorlar ama onların sisteminde bir şeyler ters sonuç veriyor.

Bir not, bu tutuklamanın arkasından Hanif İslam anlayışına gözler çevrilecektir bu tebliğ fırsatı iyi kullanılmalıdır.

Sevgiler

Selam sevgili dostlar kalpleri bir olanlar. Nerden başlıyacağımı bilemiyorum

ama şöyle bir açıklama yaparak başlıyabilirim.Hiç bi zaman hans ın müridi ben desi ona biat eden ya da benzeri yaklaşımlarım olmadı.Sadece soran merak eden öğrenmek istiyen kişi oldum.Sağolsun o da anlatırdı çok sıkılmadıysa. Arzdan arş a serisini çevirip çevrip okudum,aslında konuyu dallanıp budaklandırmamak lazım.

Semazen çok iyi sormuşsun. Bir insan bunu nasıl yapabilir diye. tahmin yürütebilirim sadece.Günah ı vebali boynuma. Hans ne diyor ben dabbeyim dabbe ne yeryüzünde fitneyi çıkakaracak yaratık. Ve kıyametin büyük alametlerinden. Doğru bence hans dabbe dir.Asla bilemiyeceğiz verdiği zararın boyutunu.^^ vayy ne rezil ne sahtekar adammış demekki bunun söylediklerinin tümü yalanmış^^ diyecek çok kişiler çıkacaktır.

Hans ın kim olduğunun iyice anlaşılmasını istiyorum ben dolayısıyle bildiğim şeyleri paylaşacağım sizlerle.

 Sene 1990  yer fethiye ölüdeniz ilk kez hakan diye bir arkadaşımdan duyuyorum hans ın adını çok ilginç geliyor.Dönünce ilk kitabını okuyorum.O aralar hans kapadokya da florans adında bir hanımla beraber. Sonrasın da y.nuri öztürk ün programına diğer iki beyin adını hatırlamıyorum ama programda hans ve edip yülsel var. O programa telefonla katılan bir bayan sonrasında benim çok soracağım bir kelimeyi

soruyor  KİM BU HANS? ve diyorki hans burda yedi içti sağa sola boç taktı devam ederek devletin adamları geldiler ve hans ın borçlarını ödediler.Daha sonra hans tan öğreniyorumki o dönem namık kemal zeybeğin danışmanlığını yapıyormuş.( Namık kemal zeybek ve Aydın Doğan eş durumundan akrabadırlar bu arada)

 Floranstan  olaysız bir şekilde ayrıldı ve yeniden beyazıt sultanahmette bilinen yerlerde arz ı endam etmiye başladı.Benim hans mesaiside başladı akşam kitabını okuyor sabah yalla çorlulu alipaşa medresesi Hans herzamanki köşesinde. Şu neydi hans bu neydi hans?

Afedersiniz böyle çok uzun olucak. Kestirmeden bildiklerimi aktarıyım.

1) Hans elazığlı filan değil.Bunun için 97 temmuz ya da ağustos ayında üvey kardeşiyle Tempo dergisinde yapılan röportajı okuyun lütfen.

2) Bu yazacaklarım Hansın bana söylediği şeylerdir.(Sizin devletiniz verdi benim 7 tane kimliğim var Tam adım bülent ecevit ayberk.)

3)Kıbrısta bozkurt yarbayla casusluk faaliyetleri detayları anlatmadı ben de sormadım.Türkiye ye ilk geldiğinde askerliğini yaparken olmuş bunlar.

 Devamında hans ın basına yansıyan renkli kişilği ön plana çıkan daha çok falcılığı. Gazetecilik günleri sanırım günaydındaki piere moulin nam bitki nebatattaki faydaları anlatan yazıları o yazıyormuş.

 1997 deki olayda y.n.Öztürk ün programından sonra basında çok haber çıktı onunla ilgili.Ama atv muhabiri özlem gürses e söylediğini ben  hiç unutmadım 28 saat istiyorum sizden tüm belgelerim gelicek tercüme edilecek ve kim olduğumu sizlere ispatlıyacağım. O 28 saat hiç bitmedi. Kalın sağlıcakla şimdilik bu kadar( Bu arada yetenekli arkadaşlarsınız o dönemde 1997 basındaki köşelerinde hans ı anlatanların yazılarını bulup burda yayınlayabilirseniz çok iyi olur

26 Mart 1997 tarihli “Aktüel” dergisinden;

 - Ağabeyinizin adı nedir?

 - Buradaki nüfus cüzdanına göre, “Bülent Ayberk”. Çift ad olarak şey yapılıyor. Kütükten öğrenmişsiniz zaten.

 - Peki, kendini neden Danimarkalı olarak tanıtıyor?

 - Tanıtma olayı yok canım. Türk tabiyetine geçti. Çift hüviyetli yani.

Türk Tabiyetine sonradan geçmesi onun ırk olarak Danimarkalı olduğunu göstermiyor. Yurtdışında doğan ve yaşayan, TC vatandaşı olmayan yada çift hüviyetli olan birçok Türk mevcut. Zaten Aktül Dergisi de röportajın sonunda Hans lakaplı Bülent'in aslında Türk olduğunu belirtiyor. (Alperen)

 - Annenizin ilk eşi yabancı mıydı? Adını biliyormusunuz?

- Bilmiyorum da, bana söylenen, küçük yaştayken evlat alınmış.

- Hangi okullarda okuduğunu biliyormusunuz?

- Almanya’da Freiburg Üniversitesi’nde eğitim görmüş. Belli bir eğitimi var yani. Dışarıda okumuş. Tam olarak şey yapamıyorum, kopukluk var dedim ya ben size. İstanbul’dan Ankara’ya, oradan İzmit’e geçtik ve ayrı kaldık.

 - Peki, Türkiye’ye kaç yaşında geldi?

 - Benim bildiğim değil de, bana söyleneni söyleyebilirim. 20’den önce olması gerekir. Çünkü, askerliğini de burada yaptı. Orada da yapmış. İki askerlik yapma olayına girmiş. Herhalde 17 falan olması gerekir. Konuşması biraz bozuktu. Türkçe’yi tam  olarak öğrenememişti. Son zamanlarda bayağı ilerletmiş.

17 yaşında Türkiye'ye gelmiş. Freiburg Üniversitesinde kaç yaşında okuduysa? Ne zaman orada Profesör olduysa. Belli ki Hans'ın üvey kadeşi Ferdal Eratak da Hans'tan ve çevreden duyduklarını aktarıyor. (Alperen) 

 - Askerliğini nerede yaptı?

 - Sivas, Konya, daha sonra da Kıbrıs’a gitti.

 - Türkiye’ye geldiğinde siz kaç yaşındaydınız?

 - Daha evvelden. Ama ben 10 yaşından sonrasını hatırlıyorum. Kendisi bazen anlatırdı.  Onları ben hatırlamıyorum bile. Size kesin bir yaş veremem.

Not: Bir insanın kökenini ve Profesörlüğünü ispatlaması zor olmagerek. Tabi eğer gelecekten gelmediyse:)) Bu arada Jana ve Hızır Dede yaz tatiline mi çıktı ne...

  Dostum alperen adın gibi yiğitsindir umarım ben hans profosör fireburg falan demedim. Öyle kayıtlarda sanırım yok öyle olsa açıklardı birileri.

Benim demem hans ın yabancı olduğu ve belki de geçmişine ait bilgilerinin

malum yerler tarafından gizlenmiş olabileceği.Hansı tanıyan arkadaşlarla kendi aramızda konuşurken şöyle bi esprimiz vardır aramızda, bu kadar üstüne düşüldü araştırıldı, yokmu bu adamın 20 yaş öncesi ne biliyim bir çocukluk arkadaşı ya da okul arkadaşı filan benim bildiğim yok.hans ın dediklerinin bi kısmının doğru olması onu temizlemezki bi anlamda ha danimarkalı olmuş ah suriyeli sonuçta ne yaptığı önemli bu adam küçük bir şarlatan ve dolandırıcımı yoksa şeytanın küçük yardımcılarından birimi ben onu düşünüyorum ve ağır basan 2. seçenek.Belki de sardırdığı ledünni ilimlerde cin filan onlardan sonra böyle oldu nasıl bilebiliriz. Ama son durumda sanırım daha fazla bilgi sahibi olabileceğiz Sevgiyle

selam selam

bu adamın loglarını okuttuğum birisi aynen şu lafı dedi " yahudi doğamadığı için bu kadar kompleks yapanını görmedim"

adam ilgi çekmenin yolunu DAMİMARKA doğumlu olmakla bulmuş. şovalyeler filan. yoksa en fazla prim yapacak şey "yahudi iken müslüman olmuş" birisi olarak piyasaya çıkmaktı.

çok ilginç değil mi?. kimlik sorularına bu kadar itiraz ederken ve soranı dahi affetmez iken grubuna kayıt için ille de nüfus no ve ssk no soruluyordu. yani adam yavuz hırsız.

o zamanlar bu acaip uygulamayı sorgulayanlar atılıyordu. grubun sorduğu sorular kullanılarak kredi kartı bile alınabilir. bu kadar sazan grup varken "nüfus fotokopilerinizi yollayın" deseler gene yollarlardı.

neyse hapisten çıkınca bunu da ister.

ama madem böyle bir tutuklama var gene "yeşile yapışıp" gelir

zamanında akikle konuşurken şu geçmişti "bu adam etrafındakilere ben şarlatanım yalancıyım dese müridleri salya sümük peşinden gider" maalesef bu durum böyle. eski gruptan arkadaşlara (kayıtlar elinde varsa) iyice bir inceleme yapın derim

BU BİR TATBİKAT DEĞİLDİR!!!!!

SELAM SELAM

Değerli Arkadaşlar,

Konu hakkında uzun süredir birçoğumuz kafa yoruyorduk ki, olaya Emniyet ve Yargı el koydu... Bendeniz dahî aşağıda linklerini verdiğim incelemeleri dikkatinize sunmuştum... Bununla beraber, vak'a Yargı'ya intikal ettiğine göre oradan bir karar çıkıncaya kadar, okur kimliğimizle biz;Yargı'nın incelemesi dışında kalan başlıklar altında inceleme yapmaya herhalde devam edebiliriz...?

Bu düşünceyle, konuyla okur olarak ilgili arkadaşların şu noktaya yoğunlaşmasının -çok ama çok- analitik faydalar sağlayabileceğini zannediyorum... Kitap piyasasında bahsi geçen şahsın 7 kitabı var... Bu kitapların içindeki okültizm, din vb. kısımları bir tarafa bırakalım... Hatta, yazarı da bir kenara bırakalım... Şuna yoğunlaşalım: Bu kitaplarda yer alan teorik fizik, kozmogoni, kozmoloji verileri ve yorumları doğru mudur, eğri midir; te'lif midir, tercüme midir??? Türkiye'de bu analizi yapmak zahmetine katlanacak ve kitapların sözkonusu bilim dalları açısından değerini veya değersizliğini ortaya koyabilecek bilim adamlarımız yok mudur?? Okuyan, öğrenen ve araştıran "aklı hür, vicdanı hür" insanlar olarak, bilim adamlarımızın bir şekilde kitapların tahlilinde katkısını sağlayamaz mıyız??

Kanaatimce, bu yolda yapılacak esaslı bir inceleme vak'aya ait birçok başka şeyin de cevaplarını beraberinde getirecektir... Bu yapılmadıkça, hep bazı şeyler eksik veya muğlak kalacaktır...

Yargı vazifesini yapmaktadır; okurun vazifesi ise kanaatimce budur...

Selamlarımla,

Neyzen_Semazen

Not: Süleyman Bey'e cevabı için teşekkürler..

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1257&KW=Semazen &TPN=1

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1201&KW=Semazen &TPN=1

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1323&KW=Semazen &TPN=1

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1301&KW=Semazen &TPN=1

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1205&KW=Semazen &TPN=1

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1276&KW=Semazen

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1264&KW=Semazen

kuranda sıkca tekrarlanan kısaslar vardır. nuh,musa,ibrahim,yunus,zekeriya bir çok  peygamberin yaşadıkları olaylar sık sık tekrar edilir.Bunun nedenini kuranı ilk okuduğumda anlayamamıştım.

Ama şimdi daha iyi anlıyorum..bu bir öğretme tekniği..tekrar edilen tüm olaylardaki mesajların iyice akla yeretmesi için.Aslında bu mesajlar her çağa  hitab etmekte  Hz musanın tur dağına çıkışını ve döndüğünde kavmini buzağa tapar bulduğunu anlatan hikayedekilerle  bugün   şeyhlere tapınan isanların arasındaki  fark ne?

fark yok !

Hz Musa'nın kavminde hala hz musa hayatta olmasına ve geri dönecek olmasına rağmen onlar doğru yoldan saptılar

Günümüz insanına gelince ellerinde "kuran "olmasına rağmen yoldan sapıyorlar.

 Hansın haklı tutuklanışının arkasında buradaki dostların bir kısmının mücadelesinin olduğuna inanmak istiyorum (kasdım sadece forumda yazı yazarak değil) aksi halde  forumundaki benzer ibareler ve bir kısım ortak çıkarımlar bu foruma da zarar verecektir."Hanifislam" ibaresi haberi okuyanlarla mecburi sebeplerle tedbir almak zorunda kalan devlet güçlerinin dikkatini çekecektir.En önemlisi Kur'anın en önemli emrinden nefret edilmesi ihtimali.

"Şekil" ve bir kısım uygulamaların ortak olması önyargılı insanların dikkatini kötü yönde çekebilir ve bu birilerinin zann ile verdiği kararlar foruma zarar verebilir.

Bu forumda herhangi bir görevim yok birseysel anlamda inandığım gerçekleri yazmaya çalışıyorum bu anlamda idari anlamda herhangi bir eleştiri getirmiyorum ama bazı uygulamaların birilerinin inancına zarar verebilme ihtimali mevcut ise önlem alınmalıdır.Bu anlamda samimiyetine inandığım insanları biraz daha sorumluluğa davet ediyorum.Sorumluluğun zorunluluk taşıyan yönü unutulmamalı...Bu anlamda sevgili Alperen'e teşekkür etmek istiyorum.

Ayrıca Hansın tutuklanması sebebiyle yeniden ortaya çıkan arkadaşların forumda yazmalarına devam etmelerini istiyorum:)

Selamlarını ileten sevgili dostum Akik'e sonsuz ve sevgi saygılarımı tekrar tekrar iletiyorum...