Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Estağfirullah, efendim. Ama ben derin bilgisi olan değil öğrenmeye çalışan biriyim.
KANUNLARIMIZDA EVLATLIK, ÖZ EVLAT GİBİ DEĞERLENDİRİLMESİ ,EV HALKI İLE EVLİLİĞİ KANUNEN YASAKLIĞI ,KANUNEN MİRAS HAKKINA SAHİP OLMASI,EVLATLIĞIN HANIMI KAYINPEDERİ İLE SANKİ ÖZ GELİNİ GİBİ KABULLENİP KANUNEN EVLİLİĞİ YASAKLANMASI, BİZİM ESAS MAKSADIMIZ;KURAN EMİRLERİ İLE MEVCUT KANUNLARIMIZ BU KONUDA ÇELİŞTİĞİ YÖNÜNDEYDİ.
Laik devletin laik kanunları size değil siz onlara uyacaksınız. Ya da mevcut laik sistemi iptal edip bir beşerin şeriat sistemini kuracaksınız; örneğin otorite saydığınız Hayrettin Karaman’ın şeriat sistemini:
Şimdi otoriterlere bakalım.
Prof.Dr. Hayrettin KARAMAN:
Himaye altına alınan, aile içinde bakılan, yetiştirilen çocuk (nikah düşmeyecek kadar) yakın akraba değilse yabancıdır,namahremdir. Erkek veya kız olma durumuna göre ev içindeörtünme, başbaşa kalmama, dokunmamagibi sınırlara riayet edilmesi gerekir.
Ben sizin otorite saydığınız bu zatın Kuran’a aykırı bu fetvasına dikkatinizi çekmeye çalıştım. Gayriislamîiddialarını İslam diye pazarlayanlar neyin otoritesi oluyor, efendim?
Sırça köşkte oturuyorsunuz. Laik devleti sırça köşk sanıp taşa tutacağınıza kendi evinizi düzeltin.
Hasan Akcay Yazdı:
efrayim Yazdı:
Evlatlık almak ancak bir çocuğu himaye altına alıp ona bakmak, yetiştirmek, kol kanat germek, ölmeden ona mal bağışlamak... mânasında olur. Çocuğun kendi ana babası ile soy ilişkisini keserek kendi kütüğüne kaydettirmek vemirasçı kılmak mânasında evlat edinmek caiz değildir. ... Himaye altına alınan, aile içinde bakılan, yetiştirilen çocuk (nikah düşmeyecek kadar) yakın akraba değilse yabancıdır, namahremdir. Erkek veya kız olma durumuna göre ev içinde örtünme, başbaşa kalmama, dokunmama gibi sınırlara riayet edilmesi gerekir.
Kuran Hükümleri bölümündeki "Ahzab suresi, ceviri ve yorum" sayfa 2'den:
(2.4) Biyolojik evlat ne ise
--mahremiyet açısından--
himaye altına alınan odur
Şu iddiaya bakın:
Himaye altına alınan, aile içinde bakılan, yetiştirilen çocuk (nikah düşmeyecek kadar) yakın akraba değilse yabancıdır, namahremdir. Erkek veya kız olma durumuna göre ev içinde örtünme, başbaşa kalmama, dokunmama gibi sınırlara riayet edilmesi gerekir. (H Karaman) http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00102.htm
Hayır! Mahremlik-namahremlik, ziynetler, avret... açısından özevladınız ile himayeniz altına aldıklarınız arasında hiç bir fark yok.
Kimsesiz garibanlara zulmetmenin bahanesi olan bu "Fark var!" iddiası tesettür dininin uydurmasıdır. Allah'ın dininde yok o zulüm.
Avret kelimesi 24:58'de geçiyor:
İnananlar! Ant içip sahip çıktıklarınız ve yaşına ermemiş olanlarınız üç vakitte odanıza izinle girsinler: sabah salâtından önce, giysilerinizi çıkardığınız öğlen vakti ve akşam salâtından sonra. Bunlar sizin üç avret vaktinizdir. Bunun dışında onlar için de sizin için de sakınca yok; bir arada olabilirsiniz. Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor. Bilir O, bilgedir.
Buradaki "avret"in vücut olduğu kesin çünkü giysilerinizi çıkardığınız vakit ortaya çıkıyor: hıyne tedaûne siyâb eküm.
24:58'de o yüzden özçocuklarınız ile ant içip sahip çıktıklarınız aynıdır: ikisi de izin alacak; avret yerleriniz ikisine de yasaktır.
Avret Ahzab 13'te de geçiyor:
Bazıları "Evlerimiz tehlikeye açık (avretun)" deyip izin istiyordu. Oysa hiç te açık değildi. Kaçmak istiyorlardı.
"Avret"in burada tehlikeye açık anlamına geldiği kesin. Münafıklar savaştan kaçmak için "Evlerimiz tehlikeye açık," diyorlar -inne büyûtena avretün. Savaşmak için uzaklaşırlarsa evleri yağma edilecekmiş.
24:31'deki "avret"e gelince:
İnanan kadınlar kendiliğinden görünenler dışındaki ziynetlerini (kimseye) açmasınlar. Ama şunlara başka: kadınların ant içip sahip çıktıkları, kadınlara bağlı ihtiyaçsız erkekler, kadın avretinden anlamıyan çocuklar...
Buradaki avretin ziynetler anlamına geldiği kesin. Bu konuda görüş birliği tam. Görüş ayrılığı, "ziynetler"in ne anlama geldiğinde.
Tesettürcü ulemaya göre ziynetler, ziynet yerleridir; yani ziynetlerin takıldığı yerler: kolyenin takıldığı yer olan gerdan, zincirin takıldığı yer olan memeler, halhalın takıldığı yer olan ayak bilekleri...
Ama bu mümkün değil. Çünkü ziynetlerinizi açıp göstereceğiniz kimseler arasında ma meleket eyman üküm var. Kim onlar? Aslında ant içip sahip çıktıklarınız. Ama beşerî şeriatçı ulemaya göre ellerinizin altında bulunan (köleler)miş onlar. Ve size mahrem imişler. Tıpkı erkek kardeşiniz ve babanız gibi.
Tesettürlü hanımlar! Açar mısınız memelerinizi erkek kölenize?
Ulema bu imkansızlığı gidermek için kölelerin iğdiş edilmiş ya da şehvetinden emin olduğunu varsayar (Bkz. Bursevî). Aslında Allah'ın sözlerinde öyle bir kayıt yok. Ama hadi öyledir diyelim.
Tesettürlü kardeşlerimize sordum: İğdiş edilmiş kölenize avret olduğuna inandığınız başınızı, memelerinizi açar mısınız?
Cevap:
Hayır! Çünkü önemli olan onun bana nasıl baktığı değil, benim ona nasıl baktığımdır.
Anladınız mı? Kardeşimiz, iğdiş köleyi seksî bulabileceğini söylüyor. Hattâ onunla evlenebileceğini... Koynuna girecek iğdiş kölenin. Onunla aşk oyunları yapacak. Kölesinin orasını burasını okşayacak. Ve kölesine emredecek: "Öp beni, sık beni!" Orgazm oluncaya kadar.
Osmanlı sarayında iğdiş harem ağaları ile erkeksizlikten imanı gevremiş hanımlar arasında bu tür seks ilişkileri yaşanmadı mı dersiniz? Emin misiniz?
O halde 24:31'deki avretle eşanlamlı olan ziynetler, ziynetlerin yerlerio-la-maz. Ziynetlerin kendileridir onlar. Kolye, zincir, halhal... Ve avret tehlikeye açık demek, tıpkı Ahzab 13'teki gibi: evlerimiz tehlikeye açık -inne büyûtena avretün.
İnanan bir kadın olarak güvendiğiniz kimselere, örneğin kölenize ve size bağlı ihtiyaçsız erkekler olan işçilerinize açabilirsiniz altın zincirinizi. Hattâ o zincir, işçilerinizin size aldığı doğum günü armağanı ise açmak zorundasınız. Yoksa "Beğenmedi," derler; kendilerini aşağılanmış hissederler.
Ama memelerinizi kocanızdan başka hiç kimseye açamazsınız.
İşçilerinize açamazsınız; ant içip sahip çıktığınız (ma meleket eyman üküm)e yani himayeniz altına aldığınız çocuklara açamazsınız; emme yaşını geçmiş biyolojik evladınıza, yaşına ermemiş olsalar bile, açamazsınız.
Allah'ın dininde tesettür yok. İnanan kadınlar özgürdür; ister başaçık olurlar ister başörtülü. Ama tesettür dinine bağlanıp "Başörtüsü Allah'ın emri!" derlerse "Köle, sahibesinin her yerine bakabilir," diyen tesettürcü ulemaya uyup memelerini işçilerine açacaklar; (iğdiş) köleleriyle sevişecekler.
Ve kendileriyle ant içip sahip çıktıkları kimsesiz evlatlarının arasına harem-selamlık denen duvarı örecekler; dışlayacaklar o garibanları; zulme uğratacaklar.
Üç hususta görüşümü açıklamak istiyorum: (1)laik yasalar ve din yasaları, (2)bir adamın, evlatlık edindiği kızla evlenmesi, (3)evlatlıkla özevladın aile içindeki konumları
Laik yasaların din hükümlerine aykırı olduğunu sorun etmek bana göre abestir. Çünkü ikisi de yasadır ama biri beşerîdir, ötekisi ilahî. Aynı olmaları beklenemez. Laik yasaların din yasaları olmasını bekleyenler yine bana göre o yüzden işin aslını bilmiyorlar. Tıpkı "Bu muz ekşi değil; limonluğun raconuna uymuyor," diye yakınmak gibi.
İsterseniz ayrıntısını müzakere ederiz.
Bir kızı evlatlık edinip oğluyla evlendiren adamın, oğlu ölünce o kadınla evlenmesini laik yasaların engel olup olmadığını tanıdığım bir yargıca sordum. Gerekli incelemeyi yaptıktan sonra cevap vereceğini söyledi. Vakt istedi. ben de senden biraz vakit rica ediyorum.
Üçüncü husustaki görüşümü daha sonra açıklayabilir miyiyim. Şimdi ayrılmak zorundayım.
Ben 10 senedir, süt -süt kardeş-evlat edinme, akraba evlilikleri konusunda kendi çapımda çalışma yapan bir kardeşinizim.
İnşaAllah değerli çalışmalarını ayrıntılı paylaşma fırsatını bizlere tanırsınız
'Ayetlere baktığımız zaman “süt anne” uygulamasının bir emirden ziyade en uygun seçenek olduğunu görürüz.O dönemin koşullarında anne sütünün yerine tutabilecek besin yine başka bir annenin sütüydü.Şimdiki gibi mamalar,içinde bir çok vitamini içeren besin maddeleri yoktu.Kaldı ki sadece inek sütünün çocuğun fiziksel ve zekai gelişimi için yeterli olmadığını tıpta söylemekte.Anne sütü emen bir çocuk annesini kaybetmişse ve eğer imkan varsa başka bir anneden emmesi kendisi için çok daha faydalı fakat tıpın bunu önermesi uygulama açısından sıkıntı meydana getirir.Annesini kaybeden bir bebek için süt anne bulunması pratikte uygulanabilecek bir yöntem değil günümüzde'...demiştiniz.
1-)Günümüzde hangi mama ve içinde birçok vitanini içeren besin maddesi anne sütünün yerini tutabilir.Bir bilimadamı bunu söylerse, ya o şirketlerin adamıdır yada bu konuda bihaberdir.
2-) Biliyorsunuz eskiden doğumların birçoğu doğumevlerinde olmuyordu o zamanlar sütanne uygulamaları daha fazlaydı .Şimdilerde yüzlerce doğumevi var. Sütanne uygulamaları pratikte daha fazla olması gerekirken hemen hemen hiç yok.Tıppın birbaşka annenin sütünü önerememesinin nedeni;
a-) Yukarıda bahsettiğiniz ama bilimsel olmayan mama şirketleri,
b-) Zihniyet değişikliği
c-) Kanunlar
A ve B şıkkını anladınız herhalde
C şıkkını açıklayayım.
Biliyorsunuz çocuğun süt annesi varsa o çocuk süt annesi ve süt kardeşleri ile evlenemez,haram. Kim diyor Kuran-ı kerim.
Dinimizde ve kültürümüzde yasak olan bu konu, kanunlarımızda yasak değil. Bu ikilem mümkünmü? maalesef günümüz şartlarında mümkün.
Vereceğiniz cevaba göre fikir alışverişine devam edeceğiz.
Biliyorsunuz çocuğun süt annesi varsa o çocuk süt annesi ve süt kardeşleri ile evlenemez, haram. Kim diyor? Kuran-ı kerim.
Dinimizde ve kültürümüzde yasak olan bu konu, kanunlarımızda yasak değil. Bu ikilem mümkün mü? maalesef günümüz şartlarında mümkün.
Güzel kardeşim, sen hayatının değerli mi değerli on yılını laik birer yasa olan limonları ilahî birer yasa olan muzlarla uyumlu hale getirememenin esefiyle geçirmişsin, maalesef.
Bari şimdi uyan. Laik yasalar din yasaları gibi helal haram kıstasına göre yapılmaz. Yoksa onlar da laik devletin beşerî yasaları değil, dinin ilahî yasaları olurdu.
Oysa din yasası yapmak Allah'ın tekelindedir:
Onların ortak koştukları din yasaları mı yapıveriyor Allah'tan izinsiz? Süre tanınmış olmasaydı hesapları hemen görülürdü (42:21).
Allah'tan izinsiz -mâ lemye'zen bihî' llah
Dine uygun beşerî yasa hinliği de din yasası küstahlığının ta kendisidir. Bu hinlikle büyük zulümler yapılmıştır; yapılıyor. Örneğin:
Evlatlık anlamında "Bakımı üstlenilen çocuklar namahremdir; aileyle bir arada bulunamazlar," denerek gûya dine uygun hükümler verilip o garibanlar harem-selamlık gettolarında sevgisizliğe mahkum ediliyor. Sen sözüm ona dine uygun ve de kutsal (H Karaman) bu zulüm yasasını düzeltmeye çalışacağına süt anneyle evlenmeye izin veren laik yasayı "maalesef" recm etme donkişotluğu yapıyorsun.
Muzlar maalesef limonlar gibi ekşi değilmiş. Fesübhanallah.
Ben 10 senedir, süt -süt kardeş-evlat edinme, akraba evlilikleri konusunda kendi çapımda çalışma yapan bir kardeşinizim.
İnan ben konu hakkında 10 dakika dahi çalışma yapmış değilim:) Bu nedenle ısrarla soru sorma yerine,kendi fikirlerini açıklaman daha sağlıklı olacaktır.Yalnız eğer ki 10 yıl boyunca sadece bu konu üzerinde durmuşsan inan yazık etmişsin kendine...Ben bu süreyi biraz mubalağalı kullandığını düşünüyorum.10 yıldır Kur'an okuyor ve üzerinde çalışıyor isen lütfen değişik konularda da fikirlerini paylaş bizimle olurda birkaç doğruyu öğrenmemize vesile olursun bizde Allah razı olsun deriz.
Yaklaşık bu yolda sadece 1 senedir yürüyen biri olarak,10 yıllık tecrübeye karşı fazla ukalalık etmemeli diyor izninle konuya bundan sonra sadece "okuyucu" olarak katılmayı arzu ediyorum.
Biliyorsunuz çocuğun süt annesi varsa o çocuk süt annesi ve süt kardeşleri ile evlenemez,haram. Kim diyor Kuran-ı kerim.
Dinimizde ve kültürümüzde yasak olan bu konu, kanunlarımızda yasak değil. Bu ikilem mümkünmü? maalesef günümüz şartlarında mümkün.
Bir Türk vatandaşı olan efrayim dostumuz süt anayla evlenmenin kendi dininde haram olduğunu biliyor ve din kardeşlerinin kendi süt analarıyla evlenmesini istemiyor. Haklıdır. Ve de özgürdür. Söylesin din kardeşlerine, süt analarıyla evlenmesinler. Laik yasa karışmaz. Efrayim ve din kardeşleri özgürdür.
Başka bir Türk vatandaşı olan Krikor ise süt anayla evlenmenin kendi dininde helal olduğunu biliyor ve din kardeşlerinin kendi süt analarıyla evlenmesini istiyor. Haklıdır. Ve de özgürdür. Söylesin din kardeşlerine, kendi süt analarıyla evlensinler. Laik yasa buna da karışmaz. Krikor ve din kardeşleri özgürdür.
Yani efraim ve Krikor'un laik yasayla bir alıp veremediği yok aslında!
Ammaaa Hayrettin Karaman evlatlık anlamında bakımı üstlenilen çocukların aileye namahrem olduğunu öne sürüp o garibanların harem selamlık gettosuna tıkılmasını istiyor. İşte bu yanlış; bu zulüm. Karaman'ın buna hakkı yok çünkü iddiası Kuran'a aykırı.
Efrayim'in, efrayim'e karışmayan Krikor'u "Süt ananla evlenemezsin!" diye sık boğaz edip "la ikrahe fî'd dîn" buyuran Allah'a isyan edeceğine "Evlatlık anlamında bakımını üstlendiğin çocuk senin ailene namahremdir; sizinle aynı ortamda yaşayamaz!" diye küstahça dayatan Hayrettin Karaman'a "Hayır!" demesi gerekmiyor mu, içten bir inanır olarak?
Bence yanlış hedef seçmiş kendisine ve ömrünün koskoca bir on yılına yazık etmiş.
Madde 129.- Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:
1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, 2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, 3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında.
3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında.
Bilmiyordum. Teşekkür ederim.
Bence isabet olmuş. Çünkü kimsesiz bir garibeyi evlatlık edinen adamın onunla evlenmesi en azından kararsız kasımlıktır; dürüst değildir; garibeye zulmetmektir.
Adam madem evlenecek baştan dürüst davranıp garibeye niyetini açıkça söylesin; evlat edinmesin; bakımını üstlensin ve onu ruhen hazırlasını; sinsi bir baba gibi istismar etmesin; ensest ilişkilere sapmasın.
Ayrıca bu, laik bir yasadır. Demokratik yoldan değiştirilebilir. Ama her halde benim önerdiğim dürüstlüğü sağlayacak bir düzenleme ile.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma