Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
adınızı ve iletinizi görünce bu Ayetleri alıntılamak geldi içimden :
61 Saf 4 :
4 Allâh, kendi yolunda kenetlenmiş binâlar gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.
18 Kehf 28 :
28 Nefsini, sabah akşam, rızâsını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut (onlarla beraber bulunmağa candan sabret). Gözlerin, dünyâ hayâtının süsünü isteyerek onlardan başka yana sapmasın. Kalbini bizi anmaktan alıkoyduğumuz keyfine uyan ve işi, hep aşırılık olan kişiye itâat etme.
8 Enfal 73 :
73 İnkâr edenler, birbirlerinin velisidirler. Eğer bunu yapmazsanız (mü'minleri bırakıp kâfirleri dost tutarsanız), yeryüzünde fitne ve büyük bir kargaşa olur.
9 Tövbe 119 :
119 Ey inananlar, Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.
Yüce Allah bizi sizin gibi doğruların peşinde koşturanlarla beraber hak ve hakikat üzerinde, Razı olduğu yolda yürekten gidenlerden eylesin.
Katılma Tarihi: 19 mart 2007 Yer: ABD Gönderilenler: 9
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Asagidakiler http://www.kutsalkitap.org/index.php?option=com_magazine& ;func=show_article&id=82 sitesinden alintidir. Bu sitede Incilin ve Tevratin da korunmus oldugu iddia ediliyor. Yorumlarinizi duymayi cok isterim. Incilde de yuce Allah'in Incili koruyacagina isaret eden ayetler(Incildekilere ne deniyor biliyorum) gosterilmis sitede. Hic Incil okumadigimdan ne kadar dogru ceviriler bilmiyorum. Yaziyi aktariyorum:
Alinti baslangici.
Yeni Ahit: İsa Mesih şöyle dedi:
"Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek." (İncil: Matta 5:17-18)
"...Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez." (İncil: Yuhanna 10:35).
"Kutsal Yasa ve peygamberlerin devri Yahya'nın zamanına dek sürdü. O zamandan bu yana Tanrı'nın Egemenliği müjdeleniyor ve herkes ona zorla girmeye çalışıyor. Gök ve yerin ortadan kalkması, Kutsal Yasa'nın ufacık bir noktasının yok olmasından daha kolaydır." (İncil: Luka 16:16-17)
"Çünkü ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı'nın diri ve kalıcı olan sözü aracılığıyla yeniden doğdunuz. Nitekim 'Bütün insan soyu bir ota benzer. Tüm yüceliği de kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rabbin sözü sonsuza dek kalıcıdır.' İşte size müjdelenmiş olan söz budur" (İncil: 1. Petrus 1:23-25).
"Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır" (İncil: Matta 24:35).
Kuran'a göre, Müslümanların Tanrı tarafından gönderilmiş olan Tevrat, Zebur ve İncil'e tam anlamıyla iman etmeleri şarttır.
"Gerçekten Tevrat'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır... Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte kâfirler onlardır!" (Kuran: Maide 5:44)
"İncil sahipleri, Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar, yoldan çıkmışlardır." (Kuran: Maide 5:47)
"Sana Kitabı hak ile ve kendinden öncekini doğrulayıcı olarak indirdi. Bundan önce de insanlara doğru yolu göstermek için Tevrat ve İncil'i indirmişti. (Doğruyu ve eğriyi birbirinden) ayırt eden (Kitaplar)ı da indirdi. Allah'ın ayetlerini inkâr edenler için mutlaka çetin bir azap vardır. Allah daima üstündür ve öç alandır." (Kuran: Al-İmran 3:3-4)
Eğer Tevrat ve İncil, Hz. Muhammed'in yaşadığı dönemde gerçekten bozuk ve değiştirilmiş olsaydı, Kuran niçin Hıristiyan ve Yahudilere kendi öz kitaplarına yönelmelerini ve bütün problemlerini kendi kitaplarından halletmelerini tavsiye etsin? Bu sorunun cevabını size bırakıyoruz.
Alinti bitmistir.
Eger bunlar dogruysa, o halde Hristiyanlar kendi kitabina gore mi hareket edecek, peki Incil ile Kuran tipatip uyusuyormu. Yoksa Kuran'daki bu ayetlerin yorumu yanlis mi yapilmistir? Ya da butun bu yazilanlar misyonerlerin bir oyunu mudur?. Hepinizden Allah razi olsun. Tesekkurler.
anlatımlarımızı desteklemek için ayetleri kes yapıstır seklinde kullanmak coğu zaman bizi yanılgıya düşürür. (aktarılan ayetler tek baslarına okundugu zaman sanki tevrat ve incilin hukmu kalkmamıs ve bizden onlarada "su andaki şekilleri ile iman etmemiz" inanmamız gerektiği anlasılır.
oysa durum cok farklıdır. musevilere ve isevilere kuran hitabı su değilmidir. ellerinizle değiştirdiniz. ama bakın sizde bilirsiniz hak peygamber geldi... yani şunu anlayalım. tevrat ve incile müdahele edenler bunu yaparken neyi değiştirdiklerini bilirlerdi. ve asırlar boyu sırlarını birbirlerine aktardılar. olay bundan ibaret değilmidir?
bazen bu sitede huzur dolu anlar gecirirken. tuylerimi diken diken eden yorumlar gormek beni cok müteessir ediyor.
lütfen idrak edin!!! kurana kimse mudahele edemeyecek ama insanlar içinden dillerini kıvırarak Rab boyle demek istedi diyenler her zaman cıkacak. ayetleri yorumlarken kuranın tümü üzerinde tefekkur etmek lazım. tamam kuran sizin kitabınız incilde bizim kitabımız ikiside Allahtan geldi. o halde siz bizimkine bizde sizinkine inanalım diyen bir anlayısa KURAN kafirun suresi ile cevap vermişmidir. o zaman olay bitti.
ayrıca değişik meallerden bakarak dahi fanidunya rumuzlu arkadasın alıntı yaptığı yerin ard niyetli oldugu anlasılır.
o alıntıda denmişki= "Gerçekten Tevrat'ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır...
Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte kâfirler onlardır!" (Kuran:
Maide 5:44)
oysaki ayet söyledir=
Şüphesiz Tevratı biz indirdik. İçinde bir nur vardır. (Allah a ) teslim olmuş nebiler, onunla (yahudilere) hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabbe adamış kimseler ile alimlerde oylece hukmederlerdi. Çünki bunlar Allahın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevratın hak oldugunada şahit idiler. Şu halde sizde insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir karşılığa satmayın. Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.
acıkca görülüyorki işlerine geleni yazmıslar:). yani bu alıntının yazarlarıda hangi gerceği sakladıklarını adları gibi bilmekteler. gordunuz ya kardeşlerim. gercek amacları nasıl cıkmıs oldu ortaya.
özetle tevrat ve incilde kendilerinden sonrada nebilerin geleceği haberi vardı. kaldıki museviler Hz musadan sonra kac elçinin geldiğini gormuslerdi. Ama yine kendi içlerinden gelen ve musevilerin elindeki Tevratın Haktan geldiğini tasdik eden ama hükmünü ortadan kaldıran İsa as'ma iman etmediler.
velhasıl kurana uymayan Hz muhammedi tasdik etmeyenlerle yolumuz bir değildir...
Katılma Tarihi: 19 mart 2007 Yer: ABD Gönderilenler: 9
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sevgili Cihangir kardesim,
Aciklamalar icin tesekkurler. Ben de zaten bu tarz sitelerin degisik amaclara hizmet ettigini dusundugumden yazilanlarin manipule edilmis olduklarini tahmin etmistim. Zaten sonradan sitede, nasil hristiyan olabilirim vs gibi seyler var. Yani adamlar Kur'an in indigini kabul ediyor sonradan da hristiyan olun gelin diyor. Adamlar basit numaralarla insanlari kandirmaya calisiyorlar. Kur'an okuyan birinin Kur'andan baska bir seye uymamasi gerektigini bile anlayamiyorlar ya da anliyorlar ama amaclari baska.
Internette o kadar cok Hz. Muhammedi ve Kur'an i karalayan siteler varki insan uzuluyor dogrusu. Hacker olup hepsini cokertmek istiyorum, calismaya baslamak lazim .
Bilindiği gibi, İslâm düşmanlarıyle birlikte İslâm'ı ve bu dine dair olan inançları bozmak, yıkmak ve dejenere etmek için oryantalistler ve misyonerler akla hayale gelmedik planlar ve projeler gerçekleştirmektedirler.
Günümüzde gözlenen bu sapkınlıkların başında "Yalnız Kuran" diyenler ve Hadis İnkârcıları gelmektedir. Bunlar, "Hadis inkârcıları" olarak isimlendirilmelerine rağmen, hadislere ve sünnete direk karşı durma yerine, dolaylı olarak saldırıda bulunmayı yeğlerler. Bu davranış şeklinin birinci basamağını hadislerin sıhhatine ve sahihliğine çok dikkat ediyorlarmış havası içinde uydurma hadislere çok dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizmek gelir. Hadis kitapları hakkında müslümanların kafalarında soru işareti oluştuktan sonra artık gerisi kolaydır ve avını sokmuş yılan gibi geriye çekilip beklerler. Bocalama devresinden sonra hadisten uzaklaşan müslümanlar artık "Yalnız Kuran" diyen akımın militanı olmuştur.
Bilindiği gibi ilk hadis inkârcıları Haricilerdir. İşte "Kurancılar" adıyla isimlendirilen bu gurubun temel prensipleri şu şekilde açıklanmaktadır. “İslamı anlamak ve onu hayatımıza aktarabilmek için bize yalnızca Kur’an yeter. Kur’anın dışında başka hiçbir kaynağa ihtiyacımız yoktur.” iddiası gündeme getirilmeye, ve dinimizin ikinci temel kaynağı olan sünnetin dinde hüccet olmadığı ve de sünneti ortaya koyan kaynakların doğruluğundan şüphe iddiaları yaygınlaşıyor. Bu iddialar tıpkı öncekiler gibi tarih boyunca yan yana giden dinin iki temel kaynağını birbirinden ayırmaya yöneliktir. Kur’an’ı sünnetten, sünneti Kur’an’dan ayırmaktır. Az evvel de ifade ettiğim gibi bu akım yeni ve tesadüfi değildir. Yalnızca Türkiyeye mahsus da değildir. Bunu gündeme getirenler esasen müsteşriklerdir. Asrımızda sünnete en büyük şüphe gölgesini düşüren Prof. Goldizerdir. Bu adam Islam hukukunun ikinci temel kaynağı olan hadislerin, Rasûlullah (sa) Efendimizin sözlerinden çok, Şam bilginlerinin görüşleri olduğunu iddia etti. Hadis diye kitaplarda yazılı olanlar peygambere ait sözler değil bir kısım insanların sözlerinden ibarettir dedi. Maksadı müslümanlar nazarında değerli bir mevkii olan sünneti sarsmak, Peygamberimiz (sa) ve onun sünneti konusunda zihinleri saptırıcı şüphe tohumları atmaktır. Aynı akımın Hindistanda önce Mehdilik, sonra da Peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan Mirza Gulam Ahmed tarafindan savunulduğunu görüyoruz. Bu adam da, sünnete en büyük darbeyi vurmalıydı ki, kendi Peygamberliğini yutturabilsin. Bunlardan ayrı olarak bir takım modernist yazarlar da aynı iddiayı savunmuşlardır.
Peki hedefleri neydi bu adamların? Hedef şu:
1. Eğer Kur’anın beyanı, Kur’anın tamamlayıcısı ve açıklayıcısı olan hadisler ekarte edilirse sonunda Kur’an da çok rahat ekarte edilebilir.
2. Veya “Sünnet yani, Rasûlullah (sa) Efendimizin anlayışı ve uygulaması ekarte edilirse o zaman Kur’anı salt aklımızla anlayıp dilediğimiz gibi bir müslümanlık yaşama ve Kitab’ı kendi arzu ve heveslerimize göre anlayıp yorumlama imkanını elde ederiz” derdi vardı adamların. Keyiflerine geldiği gibi bir din yaşama, din belirleme konusunda hiçbir kayıt altına girmeme arzularından kaynaklanıyordu bu iddia. Bugünküler de hemen hemen buna benzer iddialarla ortaya çıkmaktadırlar. Esasen bu iddiaların altında akılcılık, rasyonalizm yatmaktadır. Yani Kur’anı anlamak için yalnızca akıl yeter, bunun dışında ne sünnete, ne de başka bir kaynağa ihtiyaç yoktur iddiası yatmaktadır bir.
3. Yine bu iddianın altında Ashab-ı Kirama karşı güvensizlik ve itimatsızlık yatmaktadır. Zira sünneti Rasülüllah’tan sözlü olarak bize aktaran Ashab-ı Kiram efendilerimizdir. Eğer bu mevzuda, hadislerin bize aktarılması konusunda ashab-ı kiram efendilerimize herhangi bir itimadsızlık isnad edersek o zaman Kur’an’a da itimad etmemek gerekecektir. Kur’an’dan da şüphe etmemiz gerekecektir. Zira Kur’an’ı yazıp, hıfzedip, toplayan ve bize ulaştıranlar da ashab-ı kiram efendilerimizdir.
Görülüyor ki bu iddianın altında Kur’an’ı reddetme sinsi planı da yatmaktadır. Yani bugün sünnet diyecekler, bu tuttu mu yarın Kur’an diyecekler. “Kur’an’a da itimad edilmez, çünki hadislere bir sürü yalan yanlış şeyler katanlar elbette Kur’ana da katmışlardır” diyecekler ve dini bitirecekler. İşte üç aşağı beş yukarı dünkülerin de bugünkülerin de demeye çalıştıkları bunlar.
Şimdi bu iddianın sahiplerine peygamberin ne olduğunu, peygamberin kim olduğunu, sünnetinin bizim dinimizde, bizim hayatımızda yerinin ne olduğunu anlatmamız gerekecektir. Peygamberin dinde temel odak nokta olduğunu, onsuz dinin olmayacağını, onsuz müslümanlık olmayacağını, olamayacağını anlatmamız gerekecek. Peygamberin kullukta adım adım takip edilmesi gereken, kendisine tabi olunması gereken bir mukteda bih olduğunu, bir üsve-i hasene olduğunu anlatmamız gerekecek. Peygamberin Kur’an’ın beyan edicisi, Kur’an’ın tamamlayıcısı ve açıklayıcısı olduğunu, sünnetsiz Kur’an’ın anlaşılamaz olduğunu, peygamberin sürekli Allah (Azze ve Celle) kontrolünde bir masum olduğunu ve Rabbımızın kitabında kendisine itaat istediği herbir bölümde aynı zamanda peygamberine de itaat istediğini, bu konuda peygamberle Allah (Azze ve Celle)’ın arasını ayıranların kafir olduklarını, peygambere din belirleme, haram ve helal koyma hakkının verildiğini, anlatmamız gerekecek. Kur’an’da Rabbımızın anlatmadığı pek çok konuyu pek çok konuyu kendisine anlattırarak Rabbımızın peygamberini dinde nasıl şanlı kıldığını anlatmamız gerekecek.
1. Eğer Kur’anın beyanı, Kur’anın tamamlayıcısı ve açıklayıcısı olan hadisler ekarte edilirse sonunda Kur’an da çok rahat ekarte edilebilir.
Hadisler bu 3 renklendirdiğim hususlardan hiçbiri değildir!!
1. Kur'an zaten açık ve anlaşılırdır. Tefsir edicisi Allah'tır..
2. Kur'an zaten tamdır. Tamamlayanı da Allah'tır. Tam olan birşeyde boşluk olmaz ki...
3. Beyan etmek, bir şeyi gizlemeyip açığa çıkarmak demek. Bu açığa çıkarma da insanlara duyurarak, bildirerek, tebliğ ederek yapılır. Kur'an'ın beyanı ise O'nu insanlara okumaktır, duyurmaktır..
Temeli çürük olanın çatısı sağlam olsa ne olur??
Selametle..
__________________ İsrâ 89
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir. Bakara 213
Yukarıdaki ayettede açık bir şekilde belirtildiği üzere Allah müjdeci ve uyarıcılar olarak ihtilafa düştükleri hususlarda aralarında hak ile hüküm versinler diya kitaplar gönderdi. İnsanlar baği'leri,kişisel ihtirasları nedeniyle bu hak kitapları tahrif ettiler.Allah başka bir Nebi ve Kitap göndererek insanları doğruya ulaştırdı,insanlar yine bozdular.
Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. (HİCR SURESİ / 9)
Yukarıdaki ayettede belirtildiği üzere Kuran'ın koruması Allah'a aittir, onu tahrif etmeye kimsenin gücü yetmez.
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu olunca; Batılılar, müslümanlara dinlerinden uzaklaştırıp kolayca sömürecekler ve onlara hakim olacaklar.
Ben yonetici degilim ancak, su son cumlenize 100% katilmiyorum..!!! Ben de size bir soru sorayim, siz hangi dunya da yasiyorsunuz ?
Suan da ki musluman ulkelerin cogunlugu ABD, AB, Cin veya Rusya tarafindan zaten somurulmekte kullanilmakta birbirilerine kirilmakta.. Afganistan, Filistin, Irak, Urdun, Suudi Arabistan, Nijerya, Turkiye..
Sömürü coktan basarildi.. Simdi bu sömürünün getirisi sayesinde süper gücler oldular..!
Garip degil mi? Ehl-i Sunnet'in hakim oldugu, hukukun devletin dahi sunnete gore oldugu, vahyin indigi ulke olan Suudi Arabistan, size uzecek ama ortadoguda ABD'nin 2. numarali cocugudur..!! ABD'siz bir Suudi yonetimi dusunulemez..
Hadi buyursun da, etrafi "musluman" ulkelerle cevirili Filistine, Lubnana yardim etsinler..
Kucuk bir Israil, butun islam ulkelerine bas tutabiliyor, tutuyor..!!
Evet, sunneti inkar sonra da Kuran'i da 19 veya 30 ile ayetleri kaldirmakla somuru olmamis gordugun gibi.. Bu insanlar ne devletin basindalar, nede halkin ezici cogunlugular.. Ancak, Musluman ulkelerinin icinde bulunduklari durumlari, siddetten,kandan, savaslardan, acliktan, yoksulluktan, PISLIKTEN yillardir bir turlu kurtulamama sebepleri nedir acaba ozaman?
Kuran'in her kelimesi Kuran'dandir.. 19 degil isterse 10019 lu sistem olsun.. Bu forum, Kuran asigi insanlarla dolu.. Ehli sunnetin aksine, Kuran'a onem veriyorlar..! Olulere okumak disinda da ise yarayabilecegine inaniyorlar.. CIA'mi yazdi ki hadisleri icinde ki binlerce supheli Kuran'a ve akla ters hadisler bulundugunu gormezden gelelim..!! ? Islam'dan soguyanlarin, hatta Islam'dan cikanlarin cogunluguna buyurun bir ANKET yapin gorelim sonuclarini beraber..!!
Kardesim, forumu iyice incele.. Bu dinin gercek guzelliklerini daha net goreceksin..! Bu din, insanin sakali icin sevap kazandiran bir din degil..
Kur'an aşkınız ve bu siteye girenlerin Kur'an aşkı konusunda şüphemiz yok. Ama farkında olmadan, İslam düşmanlarını sevindirecek yöntemler kullandığınızı düşünüyorum.
"Ehl-i Sunnet'in hakim oldugu, hukukun devletin dahi sunnete gore oldugu, vahyin indigi ulke olan Suudi Arabistan, sizi uzecek ama ortadoguda ABD'nin 2. numarali cocugudur." diyorsunuz.
Öncelikle bir yanlışı düzeltelim. Suud yönetiminde hakim olan düşünce sistemi Ehli Sünnet değil Vahhabiliktir. Vahhabiliğin bir çok düşünce ve uygulaması Ehli Sünnete çok uzaktır. Mesela sahabe mezarlarını yok etmek gibi.
Kaldı ki Suud yönetimini dört dörtlük Ehli sünnet bağlısı kabul etsek bile ehli sünnetin hangi ilkesi ya da kabul ettiği hangi hadis ABD ya da kafir uşaklığını meşru sayıyor.
Bu devletler ABD uşaklığı yapıyorlarsa, inandıklaını söyledikleri dine göre yaşamadıkları içindir.
Görülüyor ki bu iddianın altında Kur’an’ı reddetme sinsi planı da yatmaktadır. Yani bugün sünnet diyecekler, bu tuttu mu yarın Kur’an diyecekler. “Kur’an’a da itimad edilmez, çünki hadislere bir sürü yalan yanlış şeyler katanlar elbette Kur’ana da katmışlardır” diyecekler ve dini bitirecekler. İşte üç aşağı beş yukarı dünkülerin de bugünkülerin de demeye çalıştıkları bunlar. (ALINTI)
Değerli Kardeşim," bakınız, biri veya birileri çıkmış( şu kişi olsun veya bir başkası olsun)Kur'an'da şu iki sure sonra eklendi veya bazı hadis İDDİAlarına göre recm Ayet'i aslında Kur'an'da vardı da Sevgili Rasul ölüm döşeğinde iken bu karışıklıktan yararlanan bir keçi geldi ve deri üzerinde yazılı olan recm Ayeti(!)ni yedi " vb.vb. türünden bir sürü Kur'an'a saldırı haberlerini biz çok işittik...tarih de çok işitti...fakat lütfen dikkat buyrunuz ki, 1425 yıllık kocaman bir tarih geçmiş ve biz şu anda 1425'e şahidlik eden beni ademler olarak henüz ortada 2. bir Kur'an göremiyoruz kardeşim, buna dikkat çekmek istiyorum...Tevrat,İncil,Zebur tahrif üstüne tahrife uğradılar, bilmem kaçıncı varyantları çıktı( kendileri de itiraf ediyorlar...)Milyonlarca hadis İDDİAlarının uydurma olduğu herkesin mâlumu oldu, fakat bir türlü 2. Kur'an piyasaya çıkmadı...bugün Dünya'nın tüm milellerini dolaşsanız, tüm kitapçılarını dolaşsanız 2.Kur'an bulamazsınız. ha, şu olabilir belki, marjinalin biri, oturur, bir farklı Kur'an yazar ve işte farklı Kur'an diye bir köşeden bağırır...bu asla misal olamaz...biz burda marjinal bir-iki örnekten değil, toplum genelindeki yaygın vakıalardan bahsediyoruz...
örneğin : Yüce Allah insanı" ahsene takvim "de yarattı, yani en güzel suret ve biçimde yarattı Ayeti var. bunun yanında prematüre doğan, sakat soğan bebekler de var öyle değil mi...hepimiz de biliyoruz ki, bunlar belli - belirsiz hikmed'lere mebni olarak Yüce Allah tarafından istisnaî olarak yaratılmışlardır. yaygın ve genel bir vaziyet arzetmezler yani...insanların genel formatı ise, Yüce Allah'ın vazettiği bir ahseni takvim formatındadır yani...bunu red imkansızdır...işte tam burada şunu söylemek lazım: Kur'an'ın ortada piyasada dolaşan 2. bir örneği görülmemesine rağmen, hadis İDDİAlarının ise uyduruk lu biçim ve vaziyetleri milyonları geçmiştir. bu kadar çok hadis varyantı, hadis İDDİAları hakkında bize çok şey vermektedir...sadece tek bir Ayet'in ESBAB-I NÜZUL'u hakkında bazan 40 çeşit varyant'ta ESBAB-I NÜZUL olduğu bugün hemen her kitapçıda ve her yerde yaygın olarak satılan hadis mecmualarında açıkça görülmektedir...neden aynı perişan vaziyet 1425 yılllık Kur'an kitabının başına gelmemiş / gelmiyor...şimdi lütfen bakınız, bir kaç ileti geçti bu birkaç gündür aramızda, öyle değil mi...sadece bir kaç gün'cük...fakat sadece bu birkaç günlük aramızdaki iletim, sizin güvenilir bir insan olduğunuzu, size güvenebileceğimi, sizi muhatap alıp karşılıklı müzakere edebileceğimi , bu karşılıklı muhataplığı bana göre ( SİZİN...)hakkettiğinizi, işte bu birkaç gün'de anladım( yanılmayan bir Allah'dır...) ve bu nedenle yazışmaya devam etmekteyim...bunu neden söylüyorum : bu cümleleri neden kurdum :
birkaç gün de bu karşılıklı güven sağlanabiliyorsa, lütfen bir düşününüz artık, 1425 yıl( DİLE KOLAY...) elimizde mevcut bulunan ve bir 2. VARYANTI DA bu kadar yıl ( KAÇ TARİH...)geçmesine rağmen ortada UYDURUK VARYANTLARI GÖZÜKMEYEN Yüce Allah'ın ilahi mektubuna, ilahi mesajına duymamız gereken güven ve kanaatin ne olması gerektiğini bize apaçık bir biçimde iş'ar etmekte, göstermektedir. yeryüzündeki hiçbir bilgi Tevrat, İncil,Zebur ve hadis İDDİAları dahil...)bu konum ve vaziyette değildir...( Tevrat, İncil,Zebur ve hadis İDDİAları dahil...) hiçbiri 1425 yıllık bir GÜVENİ hakketmiyor...sadece bu mu, hayır kardeşim, sadece bu değil...şimdi Ayet'lerden bahsedeceğim, bana yine Ayet'lerle Yüce Allah'ın kitabı olduğunu ispatlamanız doğru değil diyeceksiniz...gerçi ben buna katılmıyorum ve mantıklı da bulmadığımı daha önce söylemiştim...çünkü, asır ihtiyarladıkça, Kur'an'ın genç'leştiğini bize ispat eden, 1425 yıl önceki Kur'an'ın içinde o gün için bir insanın söylemesi imkansız olan daha verdiğim iki örneğe ek olarak daha başka örnekler de verebilirim, siz de verebilirsiniz...e peki bunlar Kur'an'ın ancak bir İLAH tarafından gönderildiğinin ispatı değil mi kardeşim...lütfen dikkat, ben burada Ayet'in bize vazettiği veya emirbuyurduğu bir şeyden sözetmiyorum...hatta daha önce de söylediğim gibi: Hicr suresinde geçen : bu Kur'an'ın muhafızının Allah olduğu şeklindeki Ayet'i , belki biri" işte bu Ayet'i Kur'an'ın korunduğuna dair insanlar Kur'an'a yerleştirmişler " diyebileceklerini veya böyle bir kuşkuyu ifade edebileceklerini ( bir an için) varsaydığım için o Ayet'i kullanmadığımı söyledim...yani Ayet'lerin vazettikleri değil, bizzat Ayet'lerin kendisi birer mucize özelliği göstermektedir kardeşim...bunu söylemekteyim. değil 1425 sene, daha belki 100 sene önce BİLİNMEYEN HAKİKATLERİ şayet 1425 sene önce bir insan çıkp söylüyorsa, bu sözlerin o insana değil, o insanın İLAHINA aid olduğuna inanmak, iman etmek aklın ve muhakemenin bir sonucudur...yani, son olarak şunu söylemek istiyorum ki, nasıl ki, boğaz köprüsünün insanların ürünü olduğunu red etmenin imkanı yoksa; Kur'an'ın da Yüce Allah kelamı olduğunu red etmenin imkanı yok kardeşim...ne bilimsel olarak, ne Kainat kitabına bakarak, ne insan kitabına bakarak, ne de Vahiy kitabına bakarak , Kur'an'ın ilahi kelam olduğunu RED etmek imkanı yoktur. fakat tabiki imtihan dünyasındayız ve Yüce Allah herkese yolunu hoş gösterdi, her insan " bi eydihim ferihun" kendi ellerindeki ile ferahlık duymaktadır...geçenlerde avrupa da bir bakan, şayet önlem alınmazsa İslam'ın tüm avrupaya yayılacağını söylüyordu...ümidvar olalım kardeşim, geleceğe umutla bakalım , tek ve hakiki mutlak bilginin 1425 senedir tahrif edilememiş olan Kur'an olduğunu unutmayalım...( bir başka yerde vermiş olduğum cevaplardan...)
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma