Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İslâm üzerinde konuşmalarınızın vakti geceleri saat 23.00'ü geçmesin. Ancak çok çok gerekli ise bu sınırı aşın. Ama unutmayın ki Allah geceleri istirahat, gündüzleri de çalışma için yarattığını belirtmektedir. Bu sebeple geceleri istirahat ediniz ki sabaha dinç ve zinde olarak kalkabilesiniz. Gece uykusunun eksikliği zaman içinde insanı yıpratır, düzenli bir hayat kurmasını engeller. Sabah namazını geçirmenin hiçbir meşru' mazereti olamaz. Geceleri vaktinde yatın ki sabah namazına kalkabilesiniz. Geceleri geç yatıp, sabah namazına kalkmamanın sıkıntısını yaşamayınız. Bundan önemle kaçınınız
Yılmaz Çelik liderliğindeki bugünkü Hizbuttahrir’in Ercüment Özkan’la ilgisi bulunmuyor.
Ercüment Özkan, İktibas dergisini yayınlarken en yakınında bulunan kişilerden Musa Çağıl, Süleyman Arslantaş ve oğlu Talip Özkan’la Hizbuttahrir üzerine konuştuk. Ayrıca güvenlik birimlerinin çeşitli çalışmalarına yansımış Tahrir ve Yılmaz Çelik’le ilgili dosyalara ulaştık. Özkan’ın iki arkadaşının kanaati, Tahrir’in bazı gizli servislerin kontrolü altında bulunduğu, en azından yönlendirildiği şeklinde. Kamuoyunun önüne ilk kez Fatih Camii’nde örgütün sözcü lideri görüntüsüyle çıkan Yılmaz Çelik, Emniyet birimleri tarafından tüm Türkiye’de aranıyor. Adamlarına cami avlusunda örgütün sloganı olan “Dünya Hilafet, Türkiye Vilayet”i attıran Çelik, Ankaralı, evli ve lise mezunu. 33 yaşındaki Çelik, birkaç yıl içinde iki kez Ankara’da Emniyet birimlerince gözaltına alındı ve sorgulandı. Kendisi Ankara’da ikamet ediyor. Zaten örgüt de Türkiye’de merkez olarak Ankara’yı esas alıyor. Sorgusunda ilginç bilgiler veren Çelik, Tahrir’in Türkiye kolunu Lübnan’daki merkezden gönderilen Filistinli bir gençle beraber yönetiyor. Filistinli genç, Türkiye’ye geldikten sonra Ankara’da doktor bir Türk bayanla evlendi.
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Hizbuttahrir’in kuruluş yılı 1952. Tahrir’in Türkiye’ye girişi 1960 yılına rastlıyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde okuyan Ürdünlü Tahrirci öğrenciler, örgüt adına tebliğe başlıyor. O yıllarda Ankara’da Türk Ocağı bünyesinde milliyetçi-mukaddesatçı bir çizgide faaliyet gösteren gazeteci-yazar Ercüment Özkan atak, iyi konuşan, geniş çevreye sahip, kültürlü kişiliğiyle Tahrircilerin dikkatini çekiyor. Çağıl, “Çevresinde bir de kendisine bağlı grup vardı, Tahrir için uygun zemindi.” diyor. Sonuçta 1960’ta Özkan örgüte katılıyor.
Araştırmacı-gazeteci Süleyman Arslantaş, Tahrir’in Türkiye’de faaliyete başlamasının perde arkasındaki gerekçeyi şu ilginç ifadelerle dile getiriyor: “Örgütün amacı İslam devletini ve hilafeti Ürdün veya bir Arap ülkesinde kurmak. Nebhani, bu plana en büyük tepkinin Türkiye’den geleceğini düşünerek, oradaki tepkiyi etkisizleştirmek için Tahrir’i Türkiye’de örgütledi.”
Özkan’ın partiye katılmasıyla ivme kazanan Tahrirci sayısı hızla artıyor. Sohbetler, bildiriler, toplantılar şeklinde faaliyet biçimi söz konusu. Nebhani’nin koyduğu kurallara göre bir ülkenin ‘vilayet’ statüsü kazanabilmesi için ülke genelinde, her biri ortalama 5 kişiden oluşan 250 ‘halka’yı tamamlaması gerekiyor. Özkan kısa sürede örgüt içinde yükselerek, 1964’te ‘Türkiye Vilayeti Sorumlusu’ oluyor. Tahrir en parlak dönemini Özkan’ın liderlik yaptığı 1964-67 arasında yaşıyor. Özkan döneminde örgütün gizli servislerle veya herhangi bir güç odağıyla kesinlikle ilişkisi olmadığını vurgulayan Arslantaş, bu tür iddiaların sonraki yıllardaki tutumla bağlantılı olabileceğini söylüyor.
İslam devletinin ve halifeliğin bir Arap ülkesinde kurulması ilkesi, Tahrir’le Özkan arasında iplerin kopmasına kadar giden süreci başlatıyor. Milliyetçi-muhafazakâr kesimde ‘Saatçi Musa’ adıyla bilinen Musa Çağıl, “Ercüment’le ailecek görüşürdük. Onun vasıtasıyla Tahrir’le bağlantım oldu.” dedikten sonra, Tahrir-Özkan ayrılığının kökenini şöyle anlatıyor: “Ercüment örgütte liderdi; ama bir deneme süreci geçirme niyetindeydi anlaşabilir miyiz diye. Baktı ki olmayacak, bıraktı. İkimiz aynı zamanlarda ayrıldık. Ürdün’den gelen ekip iyi yetişmiş, iyi niyetli ama ayağı havada, Türkiye şartlarını, kuvvetler dengesini bilmeyen, burayı Ürdün sanan bir fikre sahipti. Ercüment’le örgüt hilafet, laiklik, Atatürk gibi konularda anlaşamadı. Birlikte ayrıldık. Yıllardır onlarla hiçbir diyaloğum yok.”
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma