Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ebu muharrem bey bakın bir ali aksoy kardeşin Allahın huzurunda bu lafızlara inandığı için sorgulanması var birde sizin inanmadığınız için bana ali beyin ki daha emin bir yol görünüyor nitekim yüce Allah ey ali aksoy neden musanın asasının yılana döndüğünü düşündüm dediği zaman 'ey Rabbim sen böyle söyledin ve ben Senin herşeye güç yetireceğini düşündüm' der peki ya sen ne diyeceksin 'ey Allahım sen sünnetinden vaz geçmeyeceğini söyledin'mi? peki demeyecek mi 'ey ebu muharrem peki yoktan varetmem ya da elçilerime vahyetmem de bu sünnetim dediğin newton kanunlarına uygunmuydu?' ne diyeceksin? bir insana Allahın vahyetme şeklini de newton kanunlarıyla açıklayabilirmisin acaba?
ve ben inkar edebilmektedirler derken inkar etmeye gerekçe oluşturabilmektedirler demek istedim yoksa bu kesinkes böyledir de inkar ediyorlar değil ben yine söylüyorum hepsi de Rabbimdendir ve ben her türlüsünün de olabileceğine inanıyorum
ayrıca aliimran suresi ile ilgili çelişki olarak gördüğüm şeyi neden açıklamıyorsunuz : onlar hepsi de Rabbimizdendir derler diyor eğer 'vav' bağlaçsa bunu alimlerle birlikte Allahta mı söylemiş oluyor ?
Biz kimseyi yargılamıyoruz. Biz, ilim üzerinde müzakere ediyor, birbirimizin bildiklerinden istifade ediyoruz.
Mucize diye bir şey yoktur görüşünün en sakıncalı yönü, bu görüşün bitiş noktasının olmamasıdır. Yani siz bu görüşü hangi mantık altında ileri sürüyor iseniz, aynı mantığı sürdürmeye devam ettiğimizde sonuç, kıyamet gününün, cennet ve cehennemin vs. bilimum gayb haberini de teşbih / benzetme / dolaylı anlatım yolu ile izah etmeye kadar gider.
Bu görüşün hatalı bakış açısını benzer olarak açılan diğer başlıkta izah etmeye çalıştım.
Evet, Kuran'da teşbih vardır. Fakat, bu teşbih Kuran'ın indirildiği toplumun teşbih anlayışı ile uyum arzetmek zorundadır.
Toplumların teşbih anlayışı, zamandan zamana, toplumdan topluma değişir.
Örneğin biz;
< Nerde kaldın kardeşim bir saattir ağaç oldum burda> dediğimizde ne bir saat beklemişizdir, ne de ağaç olmuşuzdur. Fakat bu söylemi bizim toplumumuz içerisinde kime söylesek o ne demek istediğimizi anlar.
Sizin iddianızın geçerli olabilmesi için de, Kuran'ın indiği toplumun sizin yürüttüğünüz mantığa uygun bir teşbih anlayışının olması, Kuran asadan bahsettiğinde onun gerçek bir asa olmadığını hemen kavrayabilmeleri gerekir.
O zaman siz bize, Kuran'ın indiği toplumun gerçekten bu ayetleri bu şekilde anladıklarını doğrulayacak deliller getirmelisiniz.
Muhabbetle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 11 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 77
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kuranda temsili anlatım,teşbih ve kişileştirme gibi edebi sanatlar kullanılmıştır.Bu Kuranın uslubudur.Sanki böyle olması düşüncenin önünü açmak için olabilir.Bunu eleştirecek bir güce sahip değilim.Asrı saadet dönemindekiler pekala bunları anlaya biliyorlardı.Bu temsili anlatımdaki kelimeler asrı saadet döneminden sonra ğerçek manalarıyla alınmış ve mucize anlayışı ortaya çıkarılmıştır.Mucizeleri sizin anladığınız manada anlama zorunluluğu olması yönünde kurani bir delil ben bulamadım,fakat mucize istemeyi olumsuzlayan ayetler var.'"Yâhut senin altından bir evin olsun yâhut semaya çıkasın, ona çıktığına da aslâ inanmayız, tâ ki üzerimize okuyacağımız bir kitap indiresin! De ki: Sübhanallah! Ben sadece beşer bir elçiyim." gibi ayetler var.
Bu mucize anlayışının topluma yerleşmesi tarihi açıdan ispat edilebilir.Özellikle hadis külliyatının peygamber döneminden uzaklaştıkça mucizeler de de artış görülmektedir.Bunu biraz araştırırsak bu hemen göze çarpar.İmam suyutinin de bu işte ciddi parmağı vardır.Mevlana celalettin ruminin eserlerini incelerseniz mucize onlar için olmazsa olmaz şeylerdir.Sizlere bunlar yetmeye bilir,ancak araştırma isteyen bir konudur.Onun için mucize anlayışını tarihsel bir süzgeçten geçirin umulur ki size bir fikir verebilir.
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
dostum diyorsun ki mucize kapısı bir açıldı mı dalan dalar artık peki senin te'vil kapından kimler dalar düşünmedin mi?adamlar namaz diye ritüeller yoktur diyor hatta geçen biri çıkmış peygamber bu vahyi doğadan esinlendi diyor bunlar kimin kapısından girdi? halefullahla ne farkınız var söylesene o mitoloji diyor inkar ediyor siz aslında şunlar şunlardır diyip inkar ediyorsunuz sonuçta ne farkınız kalıyor inkar yine inkar
hem nihayetinde bu sizin dediklerinizi kabul eden biri için onun dedikleri hiç de itici şeyler değil ki? ha anlatmak istediği bir takım şeyleri haşa hikayeler uydurup anlatan Allah ha belli mesajları iletmek için uyduran Allah çok mu farklı yani?
diyorsun ki o toplum bu mecazları anlıyordu peki o çölde ki adamlar sence balık figürlü hapishaneyi de biliyorlar mıydı?
benim kalbim rahat kardeşim Allah bana niye bu anlattıklarımı lafzıyla anladın diyerek kaldıramayacağım yükü yüklemeyecek ama sen kendi halini düşün mahşerde ne cevap vereceksin?
son olarak Allah buyuruyor ki:"bilmiyorsanız kitap ehline sorun" hadi var mısın giip kitap ehline musanın asasını sormaya?
Katılma Tarihi: 11 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 77
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
olağanüstücücük anlayışı kuranın anlatımı değil,kuran mesajını ayet üzerinden bilinen üzerinden anlatır.Fakat atalar bunu olağan üstücülüğe vurmuş ve bugünlere gelinilmiştir.En bariz örnek,çok uzaklara gitmeden Hz Muhammede olağanüstü bir şey verilmediği kuranda belirtilirken ne hikmetse diğer peygamberleri geçmiştir.
Mucizeye atalarınızdan gördüğünüz gibi yaklaşıyorsunuz,kurani yaklaşmıyorsunuz ,bunu söylemeye çalışıyorum.Kuranın edebi yönü var,bunu çöldekiler öğrendi ama vahadakiler öğrenemedi malesef
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
kardeş ben de sana diyorum ki çölde ki elemanlar diyarbakırda dediğiniz balıklı hapishaneyi ya da artık denizaltı menizaltı ne demekse biliyorlar mıydı ne demek istendiğini de yunus kıssasını çaktılar hemen?
Katılma Tarihi: 11 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 77
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
eliaçıkın yorumudur o,açıkçası çokta iyi bir yorum değil.Fakat şunu belirteyim,ben er geç Allah izin verirse o kıssalarda vurgulanmak istenen mesajı ahlak adalet,vahiy,tevhid çizgisinde anlayıp hayatıma geçirecem,fakat üzülerek anlamayanlar atalarından öğrendikleriyle kalacak.
Bu mucize anlayışını saltanat ve onun uşakları topluma lanse etmiştir,hala anlamıyormusunuz?
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgili ebu muharrem derdini anlıyorum şunu söylemeliyim ki mantık dahilinde bakıldığında dediğiniz gibi bu tür anlamlandırmalar ve tevillerle o ayetlerin hayatımızda çok daha fazla karşılıklar bulduğu bir gerçektir ama anlayınız bunları herhangi biri değil bize Allah bildirmekte olaya korku ve itina ile yaklaşmak sizce de abes mi? üstelikte sayıp durduğumuz üzere net olarak yanıtlanmamış bir çok soru dururken
ben yaklaşımınızın bütünüyle reddedilmesi gerektiğini söylemiyorum ama tekrar söylüyorum bunun bir ölçüsü ve sınırı olmalı ve de kesinlikle 'bence'ler dile getirilip lafızlarının da gerçek olabileceği ve doğrusunun ancak Allah tarafından bilineceğinin söylenmesi gerektiğini söylüyorum
Allahın ipin yüzünü ya da elini arayacak kimseler çıksa da toplumun genel düzeyi bunun mecazi olduğunu anlar ki şu anda da bunu toplumda bir çoğu böyle anlamakta ama asa için ya da saydığınız diğer şeyler için insanların çok daha fazla efora ihtiyacı yok mu? Allah ortalama insan düzeyine hitap etmiyor mu?
ayrıca bu kıssaları lafzi olarak anlamanın sonucunda (saygıdeğer elçi muhammede mucize verilmediği bilincinde ise) insanlar ne zarar görebilirler ki? en fazla hayatında bulamadığı karşılıklarla bazı şeylerden mahrum kalırlar ki kaldı ki diğer nice muhkemlerle bu öğütleri yine alacaklardır
ama sizin bahsettiğiniz kapıdan girip de namazı niyazı ve hatta muhkem cezaları dahi mecazi olarak görebilcek insanlar için bu bir felaket olmaz mı? hangi kapının zararı daha fazla söyler misiniz?
size mesela çok basit bir örnek daha : denildiği üzere meryeme gelen elçinin aslında insanoğlu insan olarak algılayacak bir müslüman bayanın tenha bir yerde karşısına çıkacak ve ben Allahın izniyle sana bir erkek çocuk getirdim diyecek bir erkeğe tepkisi nasıl olacak? o bayan demiyecek mi :"nasıl olsa meryemin yanında da Allahtan başka şahit yoktu neden olmasın?" bu bayana ne diyeceksiniz peki "kimsesiz tanıksız düğünü bir tek peygamber yapar" mı?peki ya bunun üzerine dese " ben bu kıssayı hayatıma aktarmayacaksam ne yapacağım?"
netice de korkuyorum ve mahşer gününe emin olarak gitmek istiyorum ve de inanıyorum ki Rabbim bana "neden bu kıssaların lafızlarına inandın" sorusundan daha olası olarak "neden inanmayıp tevil ettin" diye soracaktır vesselam
Ameller niyetlere göredir. Kimin hangi amelinin hangi niyet ve şartlar altında oluştuğunu en iyi bilecek olan da ancak Allah'tır. Gerçekten öyle bazı ameller olabilir ki kişi kendisi dahi neyin gerçekte kendisini bu eyleme sürüklediğini tam olarak bilemeyebilir.
İkincisi, Allah hiç kimseyi güç yetiremeyeceği şeyle mükellef tutmaz. Kimin hangi işte gücünün neye yetebileceğini de ancak Allah bilir.
Yani bu iki mesele, bu iki yargı bu günkü sosyal psikolojinin "görecelilik" olarak adlandırdığı bakış açısını sıfırlar ve tam bir tartmayla tartar. Böylelikle mutlak adalet vukuu bulur.
Mucizelerle ilgiliayetlerin tevillerinin nasıl anlaşılacağı meselesi de her meselede olduğu gibi göreceli bir meseledir. Hiç kimse, bir diğer kimsenin tevilini / tefsirini kabule memur değildir.
Kişinin herhangi bir ayeti anlamlandırmasının sebep ve gayelerini en iyi bilecek olan ancak Allah'tır. Bunu yargılayacak olan da O dur.
Bu nedenle, tartışmanızın "orada görürsünüz" mantığına hizmet eden kısmını tatil edip, sadece bildiklerinizi paylaşmanızı öneririm.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma