Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 05 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 113
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sitede namazla ilgili yazıları okumadan konuya balıklama atlama başarısını gösteren arkadaş.demek kuranı okudun ve kuranda namazın kılınışı ile ilgili ayetler seni tatmin etmermiş gözükyor.biraz beni yoracaksın ama yinede hatırın kalmasın diye tekrar yazalım bakalım.kuranda namaz nasıl anlatılmış.kıyam ruku ve secde ile ilgili sıralamayı soruyorsun.bu namaz ibadeti hz.ibrahim den beri süregelen bir ibadet olduğu için zaten nasıl kılındığı,ruku,secde ve kıyam gibi şekilsel durumlar zaten yüzyıllardır bilinmekteydi.kuranın gelmesiyle namazda şekilsel olarak değilde içeriği ile ilgili bazı değişikliklerin yapıldığı görülmektedir.bu bağlamda hz.ibrahimden beri tüm müslümanlara farz olan bu ibadetteki şekilsel duruşlar (buna senin merak ettiğin selam vermekte dahil olmak üzere)zaten bilinmekte ve islam öncesi toplumlardada bu şekilde ikame edilmekteydi.kuranda namaza devam edin derken yeni bir ibadet şeklinden değil,yukarda belirttiğim üzere hz.ibrahimden beri farz olan bir ibadete devam edilmesi emredilmekte.kuranın pek çok yerine peygamberimize ithafen ''sana kıyametten sorarlar deki: yada sana kadınların ay halini sorarlar deki:''şeklinde başlayıpta peygamberimize ilgili konular hakkında nasıl yanıt vermesi gerektiği anlatılırken kuranın hiç bir ayetinde ''sana namazdan sorarlar deki:'' şeklinde ne bir soru nede bu soruya cevap niteliğinde tek bir ayet bulamazsın.çünkü belirttiğim üzere insanlar bu ibadeti asırlardır biliyorlardı. şimdi kıyam ruku ve secdenin sırası nerde yazıyor diyorsun.eğerki sen bu ibadetin hz.ibrahimden beri bilinen bir ibadet olduğunu bilseydin böyle bir soru sormazdın.ha şimdi diyeceksin hz.ibrahimden beri bilinen bir ibadet olduğu hangi ayette yazıyor.söyleyeyim.bakara 125,hud 87,lokman 17,ayrıca namazdan önce abdest alma mecburiyeti,cünüp olmama şartı,sadece kurandan ayetler okuma gerekliliği,kıbleye dönme mecburiyet.,
ruku kıyam ve secde ile kılınması gerektiği,namazda ayet okurken ses tonumuzun nasıl olması gerektiği gibi en temel konular kuranda yazıyor tarikatçı arkadaşım.sen allah aşkına kuranı hiç okudunmuda bunların kuranda olmadığını iddia ediyorsun?kuranda 86 yerde namazdan bahsediyor.ve Cenab-ı Allah enam 38 de kuranda hiç bir şeyi eksik bırakmadığını söylüyor ama siz kuranda şu varmıydı bu yokmuydu diye abuksabuk sorularla zihin bulandırmaya devam etmektesiniz.allahın ayetlerine soru sorulmaz arkadaşım.yanlış iş yapmayın.allah hiçbir şeyi eksik bırakmadık diyorsa hiç bir şey kuranda eksik değildir o kadar.peki şimdi sen bana namazın en başından en sonuna kadar kılınışı ile ilgili hadis gösterebilecekmisin?ama ben sana birbirleriyle yüzde yüz çelişen namazla ilgili uydurulup peygamberimize ithaf edilen sözde hadisler sayacağım.işte onlarca örnek sana:
Her Alevi mutlaka ömrünün birden fazla döneminde “siz Aleviler neden namaz kılmıyor, camiye gitmiyorsunuz?” sorusuyla karşılaşmıştır
Bilindiği gibi namaz Farsça bir kelimdir. Namaz kelimesin Kuran´da ki karşılığı salat´tir. Salat ise dua, tanrıyı içten anıp selamlama anlamına geliyor. Allah´i içten anıp selamlamanın, duanın ise biçimi, sekli yoktur. Dua, insanin Yaratıcı ile beraberliğidir. Bunun için belli bir saat, mekan, kural yoktur. İnsan istediği vakit, istediği dilde, istediği şekilde dua edebilir, Yüce Yaratıcısına şükür edebilir. Yüce yaratıcıyı anmak, Yaratıcıyla dolu olmak, bir araya gelmek için belli bir zaman dilimi yoktur. Bu her an olmalıdır ve her anda mümkündür. İbadeti belirli zamanlarla sınırlayan kendisini biçimsel kurallar ve şekillerden arındırmamış demektir. Böylesi şekilsel bir kuşatma ise yaşamın gayesine ters bir durumdur.
İbadetle amaçlanan kişinin kendini yenilemesi, arındırması ve sosyal dayanışmayla kişiliğini tamamlamasıdır. Maun süresi böyle bir anlama sahip. İbadet için ibadet, gösteriş için yapılan ibadet nafile ibadetlerdir.
Alevi ibadet anlayışı biçimsellikten uzak içtenliği esas alır. Al-i İmran Suresi 191. Ayetinde “Onlar; ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah´i anarlar”. Bakara s Suresi 239. Ayeti: “Eğer korkarsanız, (namazı) yaya yahut binekte iken kilin”. Bu ve benzer ayetlerde de anlaşılacağı üzere Allah insanlara içten ibadet etmeyi emrediyor.
Birileri kabul etsin veya etmesin, Alevilerin ibadet anlayışı bu minval üzeredir.
Hz. Muhammed’in Medine’ye hicretinden sonra İslam dini gelişmeye devam etti. O kadar gelişti ki, Mekkeli putperestler bile Müslüman oldular. İşte bu putperestlerin içinde Mekke’nin en zengin kişilerinden biri olan Ebu Süfyan da vardı. Ebu Süfyan ve benzerleri İslam’a Peygambere inandıkları için Müslüman olmadılar. Onlar gelişen İslamiyet’in maddi değerlerine sahip olmak için Müslüman oluyorlardı. Hz. Muhammed bütün bunları görüyor ve ona göre de önlem alıyordu. Hz. Muhammed çok açık bir şekilde kendisinden sonra Müslümanların önderinin (Halifesinin) Hz. Ali olması gerektiğini beyan etmiştir. Ama bütün bunlar hiçe sayıldı. Hz. Muhammed’in vefatından sonra bu eskinin putperest, müşrik bezirganları bir ara geçiş dönemi hazırladılar. Bu dönemde sırasıyla Ebubekir, Ömer ve Osman halife oldular. Daha sonraki dönemde ise Hz. Ali halife oldu. Hz. Ali’nin halifeliği daha baştan engellenmiş ve onun aşağılanması, yiğitliğinin, fedakârlığının basitleştirilmesi sağlanmıştı. Hz. Ali bütün bu oyunlara karşı doğru bildiği Hak yolundan şaşmamış, dünya malına, paraya pula tamah göstermemişti. Hz. Ali kendisine yapılan onca haksızlığa karşın sabır göstermiş, İslam toplumunun içine nifak sokulmasın diye, kan dökülmesin diye insanları doğruluğa davetini sürdürmüştür. Ama ne yazık ki, Hz. Ali’nin bütün bu çabalarına karşın dünya malına tamah gösterenler, gözünü iktidar hırsı bürümüş olanlar bunu anlamıyordu. Nitekim Ebu Süfyan oğlu Muaviye yaptığı bin bir dalavere ve haksızlıkla kendisini halife ilân ediyordu. İslamiyet’i bir iktidar aracı olarak görüyordu. Muaviye Hilafeti de babadan oğula geçecek bir kurum olarak şekillendiriyordu. Muaviye dönemindeki Emevi saltanatı salt Hilafet için değil, aynı zamanda kendi iktidarlarına hizmet edecek bütün din dışı gelenekleri, töreleri, adetleri din adına kurallaştırıyor, kurumlaştırıyordu.
Hz. Ali ve Ehlibeyt var gücüyle bütün olumsuzlukları gidermeye çalışıyor, insanları gerçeğe davete devam ediyorlardı. Ama Muaviye acımasızdı. Hz. Ali şehit ediliyor, ardından ikinci imam Hasan zehirlettirilerek şehit ediliyordu. Bu arada Muaviye ölüyor, yerine oğlu Yezid geçiyordu. Yezid kendi iktidarı için İmam Hüseyin’i tehlikeli görüyordu. Çünkü İmam Hüseyin Ehlibeyttendir. Yani Hz. Peygamberin torunu, Hz. Ali’nin oğluydu. O, doğruluğun, hakkın, adaletin, gerçeklerin yılmaz savunucusuydu.
Bu arada Emevi saraylarında din dışı ne varsa din adına meşru gösteriliyordu. Halk isyan ediyor ama Emevilerin kurduğu askeri teşkilat halka göz açtırmıyordu. İşte Küfe halkı da baskılardan bıkmıştı. Küfeliler her gün İmam Hüseyin’e davet üstüne davet gönderip, kendisini halife olarak kabul ettiklerini belirtiyorlardı. İmam Hüseyin engin öngörüsüyle Küfelilerin ihanet edebileceklerini biliyor buna karşın kendi sorunluluğunun gereğini yerine getireceğini söylüyordu. Ve İmam Hüseyin yakın aile çevresi ile Küfe’ye varmak için yola çıkıyordu. Emevi saltanatının sürdürücüsü lanetli Yezid bu durumu haber alıyor ve önüne engeller çıkarıyor, onu öldürmek için planlar kuruyordu. Yezid ve taraftarları Küfelilerden Hz. Hüseyin taraftarlarını baskı altına aldılar. Bazılarını ise rüşvetle ve çeşitli vaatlerle İmam Hüseyin’den bağlılıklarını vazgeçirdiler. İmam Hüseyin’in ailesi yaklaşık 70 kişiden oluşuyordu. Buna karşın Yezid’in ordusu ise binlerce kişiden. Yezid’in komutanları, İmam Hüseyin’e Yezid’e biat etmesini ve böylelikle onu bırakacaklarını söylediler. İmam Hüseyin asla zalime biat etmeyeceğini, boyun eğmeyeceğini ve gerekirse bunun için şehit olacağını defalarca tekrarladı.
Özet olarak:
Aleviler,zorba, putperest,Muhammedin torunlarını ölduren Emevi dönemınde 5 vakit namazın dayatıldığını Ali ve taraftarlarının buna karşı çıktığına kaynaklarında yer verırler.Ayni şekilde Kabe haccıda Alevılerın ınancında yer almaz.
Alevilerde Kuranı klavuz alır,Muhammedi son nebi olarak kabul ederler.Aradaki fark,namaz,Kabe haccı ve diğer bazı konularda Emevi ve Ali arasında yasanan ıhtılaftır,bu yuzden kendılerıne Ali taraftarları derler.
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam herkese
sevgili ALİ AKSOY,MİRCAN VE MALİK BİN NEBİ,vermiş olduğunuz cevaplardan dolayı ALLAH razı olsun ve namazlarınızı kabul eylesin gerçekten çok güzel bir şekilde vevap verip beni mutlu ettiniz.ALLAH da sizi mutlu etsin,selam üzerinize olsun.
selam tiyerili
merak etmesek aramasak doğruyu bulamayız,kurancıların yada farklı düşüncedeki insanların nasıl namaz kıldığını araştırmak abuk sabuk bir iş değil,ben şahsım olarak en güzelini arıyorum ve rabbim inşaallah doğruyu karşıma çıkaracak.sen anandan doğar doğmaz kurancımı oldun yada hangi mezhepten buraya geçtin bu sitede hiç kimse kurancı doğmadı bende doğmadım bu konuda beni eleştirmen müslümanım diyen birine yakışmıyor yada ahlakını kurandan aldığını idda edemessin buna kimse inanmaz ahlakın kuran ahlakı değil,adıyaman urfa adapazarı ve başka şehirlerdeki bütün şehy ler ve tarikat liderleride kendi kitaplarını yazar beni ilgilendirmez doğruları yanlışları. ben sadece bir arayış içinde olan bir insanım bu kadar kalabalık kitleleri olan yerleri merak edip oralara kadar gittim bu benim arayışım dır ve ben buraları gezdikten sonra allahın bana kılavuzluk etmesini bekleyerek yola çıktım ve rabbim inşallah kuran nın bütün ayetlerini bire bir yaşatıp müslüman olarak canımı alır.
birde cami de namaz kıldığını ama tarikat üyeleri gibi kılmadığını söylüyorsun tarikat üyeleri kıyam ruku secde sıralaması olan sistemin kabul ettiği bir şekilde namaz kılıyor(doğru yanlış allah bilir)ve sen onlarla beraber ken farklımı kılıyorsun?çünkü onlarınki sana göre abuk sabuk bir namaz.
onların dinine sövmeki onlarda senin dinine sövmesin
Selam Hak Gelenek, Kuran'dan alınacak en büyük ders ve öğüt, Allah'tan başka hiç bir ilah olmadığı, O'nun ne hükmünde de ne de başka bir işinde hiç bir ortağının, eşi ve benzerinin olmadığı, hidayetin de ancak O'ndan olduğu meselesidir. Bunlar haricinde kalan kısımlar, bunlara nazaran teferruattır. Zira, Allah bunları yani "şirki" asla affetmeyeceğini, diğer günahları ise dilediği kimseler için bağışlayacağını beyan etmiştir. Bu ilk kısmı yani Allah'ı birlemeyi, şirke karşı duruşu sadece lafta değil, eylemli olarak hayatına, inanışına, değerlerine, kararlarına, tavırlarına yansıtabilirsen zaten "Kurancılar" ın namazı şeklindeki bir başlığa gerek kalmayacaktır. Ben belki haddimi aşarak bu başlık altında cevap yazdım ama dilerim ki Allah beni ve hepimizi "Kurancılık" gibi yüksek bir makama erdirsin. İnsanların "Kurancılar" ve "diğerleri" gibi bir tanımlama ile ayrıştığı bir günde "Kurancılar" safında olmayı niyaz ederim.
Selam ve dua ile...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
"İnsanların "Kurancılar" ve "diğerleri" gibi bir tanımlama ile ayrıştığı bir günde "Kurancılar" safında olmayı niyaz ederim." Canı gönülden katılıyorum bu güzel duaya.
__________________ ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Katılma Tarihi: 03 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hanif dostlara selam !
İlkin şunun belirteyim , Bir eleştiri olarak konuyu açan Sayın HAKgelenek in , Kur'an-cıların namazı şeklindeki konu isminde , kavram sorunu oluşturduğunu düşünüyorum.
- cı takısı , ıst takısından farksızdır. Şeriat-cıların ve siyasetteki o'cu - bu'cu yandaşlarının , Leninst marşist kominist gibi anlayışların , insan hareketleridir. Namaz ise eski İran döneminde ,mecusi toplumunun , ateşe karşı ibadetinin adı idi. Bu bağlamda düşünürsek , namaz kelimesi - Salat ifadesini karşılamaz. Yaratıcı ve herşeyin üzerinde vekil olan Allah' ın , yaratdığı akıllı varlıklara beyanı olan Kur'an -ı ,Tarih teki olayların seyrinden kurtarmalıyız. Çünkü meshepçilerin ve kendini muhafazakar diye tanımlayan insanların sıkıcılığı sebebiyle , gelişme / ifşa gösteremiyoruz. Tarih teki olaylarda birey olarak bizim hatamız yok fakat yanlışları kınamıyor isek bari sahip çıkmayalım. Salat desek kimse anlamazmı ? Bir İki anlamaz belki , Üçüncüde anlar. Kelime kavramları konusunda hata yapıyoruz.
Bir zamana dek , Salat'a niyet maksadı ile , gamet getirmek , uydum imama döndüm kıbleye , kıblem kabe şeklindeki deyimleri bende kullandım. Fakat bugünkü niyet uslubum da namaz kelimesini değil Salat kelimesini telffuz ediyorum.
İran menşeeli tahiyyat veya tahhiyat mı yazılıyor bilmiyorum , artık bunun ile işim yok. Bir de vitir olarak algılanan 3 rekat kılarken okudukları 2 dua var. Açıkçası Kunut dualarının nereden geldiğini bilmiyorum fakat tahiyyat gibi kunut dualarınında Kur'an da olmadığını biliyorum. Gerisi ile de ilgilenmiyorum.
__________________ Cinn 20= Deki Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam dostlar
öncelikle kurancı diye tabir ettiğiniz bizler, dinin içerisinde farklı bir fırka olarakmı algılanıyoruz. Ya da dinin tam ortasında duran, kuranı rehber edinmiş fırkasız kuraniler olarakmı?
Görmek nice iştir, görebilene ne mutlu. Gözlerdeki perdeler nefsiyle fazla muhattap olanlarda o kadar kalın ve kasvetli ki, kişi önünü dahi göremez olmuş maalesef.
Dün bir taksiye bindim. Aracı kullanan arkadaş trafiğe takılınca bana '' ya inde ben namazıma yetişeyim, şurdan kestirmeden camiye yetişeyim '' dedi.
Şimdi o kişinin yolcusunu yolda bırakarak gittiği namaz nedir ?
Biz namazı anlayabildikmi kardeşler ? şeklini tartışıyoruz!!!
Kurana mekanik yaklaşmak, herşeyi sabitleştirmek ne kadar doğru ?
yada kuran dediği halde, efendilerden medet umanlar?
dini oyuncağa çevirip namaz başına 100 sevap beklentisi içinde olanlara ne demeli?
Çok açık konuşayım, ben bu emevi soysuzlarının, kuransızların, şefaat avcılarının ve süpermen müridlerinin namaz kıldığı camilerde namaz kılmam!!
Ben namazımı dostlarımla küçücük bir mescid içerisinde eda ederim. En azından selamımı verirken kuran ile yolu aydınlanmış iki tevhid yolcusunun yüzünü görmek bile bir şereftir benim için...
Katılma Tarihi: 25 mart 2007 Yer: Trinidad and Tobago Gönderilenler: 5
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Biz O'cu Bu'cu Şu'cu olamayız...!!!
İnsan insandır tarifi ve ayrışımı olmaz bir şeyi değerlendirirken lütfen tüm olarak ele alıp eksik görmeden değerlendirmeye bakın, aksi takdir de sen de diğerlerinden farkın olmayacaktır...
Gelir bir bir gider bir bir şehk ve şüpe yok Allah Bir !!!!!!
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma