Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alperen :
Dostum sözlerine aynen katılıyorum. Aslında Mihr grubundaki kardeşlerin samimi olduklarından zerre kadar samimiyim.
Ancak zaten MİHR Vakfına ait yayınları okuduğunuz zaman göze ilk çarpan ayetlerdeki parantezler. Bitmeyen , tükenmeyen parantezler.
Çünkü çıkar parantezleri tüm terminolojileri çöker. Aslında iddiası olmayan sıradan bir meale veya tercümeye baktığın zaman bu kadar çok parantez görmezsin. göremezsin.
Ama burada parantez aşırı .... Neden .... ?
Aslında olay şu anladığım kadarıyla : MİHR'ciler Kur'an'a iman ediyorlar. Ama KUR'AN' I anlamak için değil : söylediklerine tezlerine kendi iddialarına delil olsun diye bakıyorlar.
Yoksa bir yerde geçen bir kelimeyi hidayet diye çevirip aynı kelimeyi kuran hakkında görünce yanına parantez içinde hidayet rehberi yazmazlardı.
Zannediyorum çoğu klasik bir dini bilgiden geçmeden cemaate katılmış insanlar. Yaptıkları işleri en radikal mutasavvıflarda bile göremezsin.
Geçen gün bir kadiri dervişi ile konuşuyordum. Dedim ki : " Bak. İskenderciler Abdulkadir Geylaninin kitabını AllaH'dan vahiy almaya delil getiriyorlar " . Ne dedi biliyor musunuz :
- " Hadi oradan. Gavsın kitabı benim de dikkatimi çekmişti. Açtım baktım. O sözlerin tamamı öyle veya böyle hadis kitablarında geçiyor."
Ne Adıyamancılar ne İsmail Ağacılar ne Haydar Başcılar ne de diğer cemaatlerin müridleri seyr-i sülukun sonunda Allah'In görülebileceğini kabul etmiyorlar. Daha yeni konuştum adıyaman cemaatinin vekili ile.
İşin ilginç tarafı bu arkadaşların akletmedikleri bir yer daha var : İskender Bey tecvid bilmiyor dediğiniz zaman tecvid ile Arapçanın ne alakası var ?
Halbuki biraz araştırsalar Araplarda tecvid diye bir şey yok. ÇÜNKÜ TECVİD ARAPÇANIN KENDİSİ....
Yani Arapçayı eğer Allah'tan aldık diyorlarsa o zaman tecvidi de otomatikman öğrenmeleri gerekirdi. Ama maalesef bunu dahi akledemiyorlar.
Dostum uzun lafın kısası : söylediklerine katılıyorum
|