Yazanlarda |
|
Andromeda Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 11 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 67
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Öfff yeter artık gerçekten Naci bey
naci celik Yazdı:
Son olarak bir ayeti daha katletmeye calistigini goruyorum. Ahzap 37 yi okurken bildigin halde , Ahzap suresinin giris kismini ve ozellikle ahzap suresinin dorduncu ayetini gormezlikten gelmen, senin ne kadar art niyetli oldugunu gosteriyor. Cok ayip.Evlatlik kelimesini yanlis harflerle yazmissin.Anlasilan bu kelime uzerinde cok itinali calismissin!
Evet.Sayin Muflis kul.Evlat kelimesini çok iyi inceledim.Kur"an" evlatlık için,ayri bir kelime kullanmıyor.Yani Kur"an"evlat edinilen çocuklar için de evlat veya veled kelimelerini kullanıyor.Konuyla ilgili araştırmamı,"Kardeş eşiyle evlenme ve evlat edinme geleneği"başlığı altında bu sayfaya astım.Konuyla ilgili oradaki yorumlarımı oku,ondan sonra eleştir.Eleştir ama,rivayet veya lugatlarla değil,Kur"an" ile ve Allah"ın sana lütfettiği aklınla,mantığınla eleştir.Sözünü ettiğin ayet ve ayetleri,yani edğıya kelimesini ihtiva eden ayetleri ben inceledim.Ne anladığımı da,söz konusu ettiğim yazımla yazdım.Senin karşı bir görüşün varsa,sen de ayetleri yaz ve yorumunu yap.
Kısaca ve tekrar özetleyeyim.Kelime ve konuyla ilgili,benim kesin kanaatim şudur.Edğıya ve dua kelimeleri birbiri ile müteşabih bir çift kelimelerdir.Doğrudan Kur"an"dan anlamlandırıldığında,edğıya:yardımcı,yardım eden anlamlarını ihtiva etmektedir.Dua:yardım,yakarış veya imdat anlamlarını ihtiva etmektedir.
Bu durumda siz ve çok itibar ettiğiniz lugatların,edğiya kelimesine yüklediği anlamın,yanlış olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayesiyla:Sözünü ettiğiniz,33/4.ayet,"...Yardımcılarınızı(kölelerinizi)sizin oğullarınız yapmadık..." diyor.
Yani kelimeye Kur"an"ın yüklediği anlam,senin atalarına veya lugatlarına rağmen,yerinden kaymış,kaydırılmış.
Evlatliklar meselesi gunumuz acisindan farkli bir konumdadir.Anlatırmısınız,farklı konum nedir.Ne demek istiyorsun.Anlatın,anlatında muhterem ilminizden istifade edelim!Cagdas yorumlar icin orjinali saptirmaya gerek yok.Bunun ahlaki yollari mevcutken hep gayri ahlakisine yonelmek ,hastaligindan kurtulmak gerekir.Lafı,eveleyip,geveleme,bunun ahlaki yolu nedir.Onu anlat.Lugatlara,atalara uymak mı? |
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Naci kendisine bozuk para muamelesi yapıyor. Rabçe okuma adı altında kendi fikirlerini Kur’ana onaylatmaya çalışıyor. Ama nafile, uymuyor ve kötü sırıtıyor.
Adamın elinde netleştirdiği görüşleri yok. Savruldukça savruluyor.
Bilmediğini de bilmiyor. Yanılıyor ama görmüyor, ısrar ediyor.
Adamın hamr yorumuna bakılırsa Nur 31’de kadınlara “memelerini göğüslerinin üzerine vurmaları” emrediliyor. Naci hızını alamıyor, yorumunu eksik buluyor ve buradan her nasılsa sütyen (dün moda olmadı mı bu?) emri çıkarıyor. İyi de hamr meme mi, içecek mi, sütyen mi? Sütyen ise hamra zaten örtü demekte. Yani başa döndü yine.Alperen.Polemik yapma.Sen bu eleştirinin aynısını daha önce yaptın.Ve bende cevabını,sana verdim.Sen şimdi verdiğim cevabı geçiştirmeye çalışıyorsun galiba.Bu eleştirine verdiğim cevabı bulup,tekrar asacağım.Ahzab 37’de de yine katliam yapıyor. Fikirlerini Kur’ana zorla onaylatmaya çalışıyor ama beceremiyor.Merak etme.Kur"an"a fikirlerini kabul ettirenler,çoktaaan kabul ettirmiş ve size hap gibi yutturmuş Link Moderatör tarafından eklenmiştir.
http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=3583&PN= 1&TPN=16
Ahzab 37. Hani sen Allah'ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacağı birşeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir.
Naci’ye göre ise şöyle: Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki yardımcıları (işçi veya elemanları) eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın.
İnanan bir adamın yardımcıları, işçi veya elemanları eşlerinden boşandıkları zaman onlarla evlenmek zaten helal. Bu zaten doğal.
Allah neden durduk yere bunun helal olduğunu söylesin?
O zamanki toplum tarafından helal karşılanmayan bir durum var.Evet.İşte mesele bu zaten.Allah"ın koymadığı bir yasağı koyan,köle sahipleri var.Kölelerini oğul saymak süretiyle,köleleri ve eşlerini kendilerine mahrem kılmışlardı.
Bundan dolayı Allah,"...yardımcılarınızı sizin oğullarınız yapmadık..."diyor.Ve bu geleneği,azatlı kölesinin karısıyla peygamberi evlendirerek yıkıyor.
Ayrica ve saksiyi biraz çalıştırınca,şunu da anlıyoruz.O toplumda,Köleler,sahiplerinin oğlu sayıldığı gibi,sahiplerde kölelerin babası sayılıyordu.Bundan dolayı 33/40.ayet,"Muhammed sizden herhangi bir erkeğin babası değil..."diyor.
Konuyla ilgili yazımı oku ve mantıklı eleştiri yap veya benim gerekçelerime cevap ver,verebiliyorsan.Örneğin:Madem ki,edğıya evlatlık demekmiş,musa"yı bulduklarında,Firavn"ın karısı,"bunu öldürmeyelim,belki onu evlat ediniriz,"diyor da,onu edğıya ediniriz demiyor?
Ben,idda ediyor ve iman ediyorum ki,Kur"an,evlat edinilen evlatla,öz evlat arasında,ne mahremiyet açısından,ne veraset açısından,hiç bir ayırım yapmamaktadır.Ancak,peygamber ve islam düşmanı siyasi ve varlıklı kişiler,konuyla ilgili ayetleri tahrif etmişlerdir.Şundan dolayı ki,evlat edindikleri kişiler öldüklerinde,onların eşleri başkalarıyla evlenip,evlatlıklarının mirasını götürmesin diye.Zaten,bundan dolayı,söz konusu kişiler,Kur"an"a rağmen,kardeşlerin,yeğenlerin,amcaların,dayıların eşleriyle velenmenin helal olduğuna hükmetmişlerdir.
Soru:Evlat edinip,bakıp,büyüttüğünüz,sonra da evlendirdiğiniz,bir kişinin eşiyle evlenmeyi,veya ölen öz kardeşinizin karısıyla evlenmeyi,fıtratınız veya vicdanınız kabul ediyorsa,benim yorumlarımı düşünmenize veya ciddiye almanıza hiç gerek yoktur.
Evlatlıkların eşleriyle onlar boşandıkları zaman evlenememek. Yüce Allah toplumların kafalarına göre uydurdukları bu haramı iptal ediyor. Ayette vurgulanan bu.Demek ki,toplumlar,Haşa,Allah"tan daha temiz vicdanlı.
Buradaki evlatlık kelimesinin Arapçası dua kökünden türemeymiş. Hani Rabçe okuyacaktın ya Naci? Bıraksana Arapçayı. Dua da yardım ve himayeyi vurgulayan bir kelimeymiş. İşte bu yüzden edğiya kelimesi yardımcılar (işçi veya elemanlar) demekmiş. Sallayanı dövmüyorlar ne de olsa.
İyi de işçi veya elemanlarımızın karıları onlardan boşandıktan sonra bizlere haram değil ki tekrar helal edilsin. Hiçbir toplumda yıkılması gereken böyle bir tabu da yok. Durduk yere neden Allah bunu helal etsin?
Naci’nin söylediğini doğru kabul edelim ve kavramın geçtiği diğer iki ayete bakalım:
Ahzab 4. Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar.
Ahzab 5. Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna. Ve Allah Gafûr ve Rahîm'dir.Yazık,çok yazık.Alperen.Kafanı çevirip,birazda varlık ayetlerine baksan,birazda onları okumaya çalışsan,diyorum.Evlatlıkların öz babası olur mu? Hangi evlatlık öz babasını bilir,tanır.Veya hangi evlat edinen kişi,evlat edindiği çocuğa,öz babasının soyadını verir.
Selam ile.
Naci’ye göre deniliyormuş ki;
(Ahzab 4'te) Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, yardımcılarınızı (işçilerinizi veya elemanlarınızı) da sizin oğullarınız kılmamıştır.
(Ahzab 5'te)Yardımcılarınızı (işçilerinizi veya elemanlarınızı) öz babalarına nispet ederek çağırın!
Rabçe okuma böyle birşeymiş meğer.
Yardımcılarımız, işçi veya elemanlarımız bizim oğullarımız değilmiş. Aksini iddia eden mi oldu? İşçi veya elemanlarımızı başkasına değil öz babalarına nispet etmeliymişiz. Aksini yapan mı oldu?
Naci’nin çorbası işte böyle bir şey. Mide ifsadına sebep olan türden.
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam
Naci
Eleştiri istiyorsun
ama takmıyorsun. Bildiğini okumaya, aynı şeyleri tekrarlamaya devam ediyorsun.
Ayetlere
yamuk bakıyorsun, yorumların çürük oluyor.
Evlatlıklar
yerine yardımcılar (işçiler veya elemanlar) yazıldığı zaman ortaya büyük bir
saçmalık çıkıyor. Ahzab 4,5 ve 37’de gösterdim.
Allah
neden sana bir işçinin, elemanının karısı ondan boşandığı yada dul kaldığı
zaman onunla evlenmenin helal olduğunu söylesin? Zaten helal.
Evlatlıkların
da tabiki özbabası olur. Bunu aileler bilir. Çocuğa da gerekli görülürse
bildirilir. Babası bilinmese de üvey baba kan bağı ile bağlı baba sayılamaz. Hele
de bundan dolayı boşanan eşleri kişiye haram kılınamaz.
O dönemde
insanlar kölelerini kendi oğulları sayıyorlarmış da bu yüzden boşanan karıları
ile evlenemiyorlarmış. Yok böyle bir şey. Hiçbir bilgiye dayanmayan bir sav bu.
Kölelere oğul gözüyle keşke bakılabilseydi o gün. Üstelik Arapların genelgeçer
bir adetini tartışıyoruz. Müşrikler hayvan muamelesi yaptıkları insanları oğul
kabul ediyorlarmış öyle mi?
Zeyd Hz.
Muhammed tarafından kölelikten azat edilerek evlat edinilen birisi.
Peygamberimizin evlatlığı. Farklı diğerlerinden. Zaten ayette köle (abd) olarak
anılmıyor.
Toplum
kafasına göre bir haram uydurmuş. Evlatlıkların boşanan eşleriyle evlenilemez
çünkü onlar özevlat gibidir. Ayet uydurulan bu haramı yıkıyor.
Evlatlıklar
nasıl oluyor da köleler, yardımcılar, işçiler, elemanlar oluveriyor. Çünkü
kelimenin kökeni dua imiş. İyi de ne alaka? Dua etmek ne demek? Yardım etmek mi,
yardım istemek mi?
O
toplumda,Köleler,sahiplerinin oğlu sayıldığı gibi, sahiplerde kölelerin babası
sayılıyordu. Bundan dolayı 33/40.ayet,"Muhammed sizden herhangi bir
erkeğin babası değil..."diyor.
Uzaktan yakından alakası yok. Köleler sahiplerinin oğulları falan
sayılmıyordu. Zaten orada kölelerden bahsedilmiyor, "abd" terimi yok. Zeyd evlat edinilmiş bir şahıs. Her köle evlat edinilmiş, üvey
oğul olarak kabul edilmiş değil.
madem ki,edğıya evlatlık
demekmiş,musa"yı bulduklarında,Firavn"ın karısı,"bunu
öldürmeyelim,belki onu evlat ediniriz,"diyor da,onu edğıya ediniriz
demiyor?
Tabiki öyle diyecek. “Evlatlık ediniriz” yani “evlat edinme
ediniriz” demeyecek haliyle.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
muhliskul Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bir insan yanlista inad etmekte kararli olunca, onun icin yapacak bir sey yok.
Naci'nin tutarsiz mantigina gore,
Sayin Suleyman Ates yahut baska bir mutercim, hem lugatlerden hemde benzeri diger kaynaklardan istifade ederek Kuran'i tercume edebilir.
Naci bu tercumelerden okuyarak Kuran'i lafzen anlar.
Bunun ardindan Naci hic bir dil uzmanligi olmadan bir ust kurum olarak, o yuce Rabbish dilinde ilahi tasarrufunu kullanip gerekli mudaheleyi yapar ve kelimeleri uygun gordugunce duzenler!
Yani Kuran'i kusa dondurur.
Ayriyeten Naci hareke ve noktalama uzmanidir.Binlerce yillik ayn harfine bi nokta gecirir, onu gayn yapar. Ya Naci sen lugatlere bakmamakta baya isabetli davraniyorsun, cunku senin fikirlerin gibi harf kodlamalarin da epey tutarsiz.
Butun bunlara mukabil olarak,Naci bana sozluk ve diger dil kaynaklarini referans gostermeyi yasaklar.
Bu hic adil degil.
Bana atalarimin izini takip etmem felan tarzinda yaptigin, ithamlar sadece iftiradan ibaret.
Ben gercek bir muhlisim.
Ibrahim gibi,Muhammed gibi.
Ben onlar gibi davranmak azmindeyim.
Kuran benim tek kaynagim,biricik rehberim.
Onu tertil icin gerekli butun hazirligi yapmak gayretindeyim.
Suleyman Ates'in meallerini yirmi yil once binlerce kez okudum, her ne kadar mesajla tanismada yeterli olsa bile, Kuran'i hakkiyle anlamada yeterli degildir.
Yirmi yildan beri Arapca ve diger dilleri ogreniyorum.Gordugum bir dili gercekten ogrenmeye baslamak demek, O dilde dusunebilmeyi gerceklestirebilmek demektir.Bunun iyi bir Mutercim olmak icin gerekli olduguna inaniyorum..Buna ilaveten mutercimin kelimelerin sinonimleri arasindaki ince ayrintilari kavrayabilmesi gerekir.Boylelikle daha isabetli secim yapabilecektir.Dilin yasaminin surdugu faktoru goz onunde tutularak kelimelerin oz gecmislerinin bilinmesi gerekir.Mutercimin tarih basta olmak uzere bir cok ilim dallarina basvurmasi gerekir.Mutercimin ilgi konusu dillerin edebiyatlarina hakim olmasi gerekir.Mutercimin ilimselligi herseyin onunde tutmasi gerekir.Kendi fikirlerine muhalif sonuclar dahi olussa dogru anlamda kararli olmasi gerekir.En onemlisi huzuru ilahide Allah'a hesap suurunda olmasi gerekir.Konu O'nun Kitab'i olunca titizligin en mukemmeli sergilenmek zorundadir.Keyfi anlam yukleyislerinin hesabi cetin olacaktir.
Rabbimiz hepimizi en dogruya sevk etsin.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Naci Çelik sordu.
madem ki,edğıya evlatlık demekmiş,musa"yı bulduklarında,Firavn"ın karısı,"bunu öldürmeyelim,belki onu evlat ediniriz,"diyor da,onu edğıya ediniriz demiyor?
Alperen cevap verdi
Tabiki öyle diyecek. “Evlatlık ediniriz” yani “evlat edinme ediniriz” demeyecek haliyle.Naci Çelik yazdı.Bu nasıl bir cevap.Bu cevabın,senin düşüncende aydınlığa kavuşmuş doğru bir cevap olduğuna,Allah adına yemin edermisin? Ayıp değil mi,bana cevap vermiş olmak adına cevap veriyorsun.
Sen de çok iyi biliyorsun ki,edğiya kelimesi ile,dua kelimesi aynı kökten.Tıpkı,humur kelimesi ile,hamr kelimesi gibi.
Kelimenin evlatlık anlamı asla yoktur.Çok itibar ettiğin ataların,humur(içecek) kelimesine,baş örtüsü gibi hiç ilgisiz bir anlam,edğiya(dua)kelimesine de,evlatlık gibi hiç ilgisiz bir anlam yüklemişlerdir.
Göya atalarının yazdığı hadislere,yaptığı rivayetlere itibar etmiyorsun.Ama Kur"an kelimelerine giydirdikleri anlamlara,körü körüne sarılıyorsun.
Neymiş efendim.Zaten kölelerin hanımlarıyla evlenmek,o zaman helalmiş.Öyle mi,beyefendi? Git sor bakalım,büyük büyük din ulularına,alevilerle evlenmek,helalmiymiş,haram mı?
Alevilerle evlenmeyi yasaklayan bir ayet mi var? Şimdi Türkiye"ye bir peygamber gelse,bu yasağı kaldırmaz mı?
Sabancının işçilerini,benim yanımda çalışan elemanlarımı,ondört asır önceki dönemin kölelerine örnek gösteriyorsun.Demek ki,sen köleliğin ne olduğunu,ne olabileceğini hiç düşünmemişsin.
1.Kölelerin kendilerine ait veya kendi tasarrufunda bir evleri veya bir bağ,behçeleri veya bir atı,eşeği yoktu.
2.Kölelerin kendilerine,kendi öz babalarına ait bir kimliği yoktu.Zaten bir çoğunun babası belli değildi,anası belli değildi.
3.Köleler,bir mal gibi alınıp,satılırlardı.Ve köleler,günümüzdeki gibi,toplumun yoksul kesimini değil,toplum sayılmazdı.Tıpkı,bizim sokak köpeklerini toplumdan saymadığımız gibi.
O devirde de günümüzdeki gibi,toplumların yoksul ve varlıklı kesimleri vardı.Ayrıca da köleler vardı.Ancak bu köleler,yanında barındıkları yoksul veya varlıklı ailelerin malı sayılıyorlardı.
Yani köleler,son derece hakir ve basit görülen insanlardı.Bundan dolayı da,köleler,maddi ve manevi kendilerini geliştirememiş,seviyeleri son derece düşük kalmış insanlardı.
Bundan dolayı,Kur"an"bile,kölelerle evlenilmemesini,sabredip,hür insanlarla evlenilmesini tavsiye etmekdedir.(4/25)
Siz,ne zannediyorsunuz? Kur"an gelinceye kadar,Mekke"de,kölelerle evliliğin sözü bile edilmez,edilemezdi.Kölelerle evliliğin sözünü,ilk defa Kur"an"etmiş ve kölelerle evliliği,ilk defa peygamber başlatmıştır.(33/37) Ve bu,insanlık tarihinin hayrına yapılmış,en büyük ve en son devrim"dir.
"...kölelerinizi (edğıya) sizin oğullarınız yapmadık.
Onları babalarına nispet edin,bu Allah indinde daha adildir.Eğer babalarını bilmiyorsanız,onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınız"dır...33/4.5.
Mekke"liler,kölelerini sevdikleri veya onlara karşı merhametli veya nazik oldukları için,onlara oğul diye hitap etmiyordu.Onlara kimlik vermemek için,kendi malları olduklarını vurgulamak için,oğlum,oğullarımız diyordu.
Yukarda verdiğim ayetler,yukarda sözünü ettiğim devrimin alt yapısını oluşturmuş ve aynı surenin 37.ayeti de,bizzat peygamber öncülüğünde devrimi uygulamaya koymuştur.
Anlayana sivri sinek saz,anlamayana davul zurna az.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kelimenin evlatlık
anlamı asla yoktur. Çok itibar ettiğin ataların, humur(içecek) kelimesine, baş
örtüsü gibi hiç ilgisiz bir anlam, edğiya (dua)kelimesine de, evlatlık gibi hiç
ilgisiz bir anlam yüklemişlerdir.
Selam
Naci
Atalarımın
yorumlarına gözü kapalı iman edenlerden değilim. Fakat senin yorumların onlarla
müsabaka bile edemez.
Onlar en
azından “humur içecektir, içecek de süttür, süt de memeyi çağrıştırır, meme de
sütyeni. Dolayısıyla Nur 31’de emredilen sütyendir” dememişler. Onlar en
azından “evlatlıklar olarak bilinen kelime dua ile akrabadır. Dua ise köle,
yardımcı, işçi, eleman kavramlarını çağrıştırır. Allah Ahzab 37’de (gereksiz
yere) elemanlarınızın boşanan karıları size helaldir demiştir. Ahzab 4’te
(gereksiz yere) işçilerinizi sizin oğullarınız kılmamıştır demiştir. Ahzab 5’te
(gereksiz yere) işçilerinizi özbabalarına nispet ederek çağırın demiştir”
dememişler.
Bundan
dolayı,Kur"an"bile, kölelerle evlenilmemesini, sabredip, hür
insanlarla evlenilmesini tavsiye etmekdedir.(4/25)
Öyle değil.
Nisa 25. İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü
yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlardan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi
bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın.
Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları
şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin….
Kölelere
hayvan muamelesi yapılan bir ortamda Yüce Allah “hepiniz birbirinizdensiniz,
onlarla hür kadınlarla evlendiğiniz gibi evlenin” demiştir. Bu devrim
niteliğinde bir adımdır. Sürecin önü açılmıştır.
Mekke"liler,kölelerini
sevdikleri veya onlara karşı merhametli veya nazik oldukları için,onlara oğul
diye hitap etmiyordu.Onlara kimlik vermemek için, kendi malları olduklarını
vurgulamak için, oğlum, oğullarımız diyordu.
Delilin nedir? İnsan mallarına oğlum der mi hiç? Oğlum derse
kimlik verir gerçekte. Bu verdiğin tarih bilgisinin kaynağı nedir? Hani Rabce(!) okuma tarih bilgisine başvurmamayı gerektiriyordu?
"...kölelerinizi
(edğıya) sizin oğullarınız yapmadık.
Allah kölelerden bahsetmiyor orada. Öyle olsaydı “abd” derdi. Ama dememiş.
Duadan yola çıkıp kölelere kadar varmak nasıl bir şey?
Eskiden köleler şimdi ise yardımcılar, işçiler, elemanlar; - kan bağı ile bağlı oğullar sayılmayacak (zaten sayan yok, ne dün ne de bugün), - özbabalarına nispet edilerek çağrılacak (başkalarına nispet eden mi var?), - boşandıkları eşleriyle evlenilebilecek (bundan doğal ne var?).
Halbuki ayette evlatlıklardan bahsediliyor. Böylece Naci’nin
açtığı soru işaretleri de uçup gidiyor. Ayetleri böyle anlamak evlatlıkları itmek, horgörmek anlamına gelmiyor. Buradan yola çıkılarak (o zamanki) toplumda oluşmuş olan yanlış inançlar mevcut. Ayetler bu yanlış inanç ve uygulamaları dile getiriyor ve düzeltiyor. Yoksa "evlat edinmeyin, kötüdür ve iyi muamale yapmayın, haketmiyorlar" denilmiyor. Ayetleri tersinden okumamak lazım.
Hoşgöreceğini umarak bu başlık altındaki sözlerimi şaka ile karışık
bitirmek istiyorum. Narapça diye bir dille tanışmış olduk Naci’nin sayesinde.
Bu dilin Arapçayla tabiki hiçbir alakası yok. Uyarlama ve yuvarlama genelde.
Bir de Nacice okuma diye bir şey var. Rabçe okuma olarak servis ediliyor
nedense. Bu okuma çeşidinde bildik tarih ve siyer out, uydurma tarih ve siyer
in. Mantık örgüsü mü? Ne gerek var.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Alperen.
Senin çok iyi bir polemikçi olduğunu söylemişlerdi de inanmamıştım.Şimdi inanıyorum ki,gerçekten de,sen iyi bir polemikcisin.Ama sadece bir polemikcisin,o kadar.Yaptığın tek şey,yorumlarımın anlaşılmasını engellemek için,gürültü yapmak.Aslında,benim ne dediğimi,ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsun.
Allahtan kork ve 4/25.ayetin tamamını yaz.
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
naci
celik Yazdı:
Allahtan kork ve 4/25.ayetin tamamını yaz. |
|
|
Selam Naci
Diyelim ki
Allah (haşa) günün insanına uydu ve sınıf ayrımcılığı yaptı. Bu nedenden ötürü
de hür erkeklere “sakın cariyelerle evlenmeyin” dedi. Hür kadınlara da “sakın
kölelerle evlenmeyin" dedi. Yada tavsiye etti.
Bu gerçek(!)
senin tezlerini haklı mı kılacak? Yani neden bu noktaya takıldın?
naci
celik Yazdı:
Bundan dolayı,Kur"an" bile,kölelerle evlenilmemesini, sabredip,
hür insanlarla evlenilmesini tavsiye etmekdedir.(4/25) |
|
|
Kur’anda
Allah “kölelerle evlenmeyin” buyurmuş. Bakalım devamında ne diyorsun.
naci
celik Yazdı:
Siz, ne zannediyorsunuz? Kur"an gelinceye kadar,Mekke"de, kölelerle
evliliğin sözü bile edilmez,edilemezdi. Kölelerle evliliğin sözünü, ilk defa
Kur"an etmiş |
|
|
Hani hür olmayanlarla evlenmemeyi tavsiye ediyordu Allah.
naci
celik Yazdı:
ve kölelerle evliliği,ilk defa peygamber başlatmıştır.(33/37) Ve bu, insanlık
tarihinin hayrına yapılmış,en büyük ve en son devrim"dir. |
|
|
Hz. Muhammed
Yüce Allah’ın tavsiyesini dinlememiş o zaman. (Üstelik Hz. Muhammed kendi cariyesiyle değil evlatlığının kendisinden boşanan hür eşiyle evlenmiştir)
Gördüğün gibi
kendinle çelişmektesin. Önce neyi iddia ettiğine ve iddiana neleri delil etmen
gerektiğine karar vermelisin.
Allah’ın
buyruklarında çelişki yoktur. Muhammed O’nun tavsiyelerine aykırı hareket
edemez.
Nisa 25’te
Allah hür olmayanlarla evlenmeyi önce tavsiye etmiş sonra da bu tavsiyesini
geri çekmiş değildir.
Nisa 25. İnanmış hür kadınları
nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle
kızlardan biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz.
O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan
uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun
bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara
uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve
sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır.
Allah çok affedici, çok merhametlidir.
İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz,
ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlardan biriyle evlensin. Allah sizin
imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin
izniyle nikâhlayın.
Ayetin ilk kısmı açık. Allah
günün Müslüman erkeklerine hürriyeti ellerinden alınmış kızları/kadınları hür
kılacak bir öneride bulunuyor. Onlarla aynen hür insanlarla nasıl
nikahlanılıyorsa öyle nikahlanılmasını tavsiye ediyor. Bu onların da hür olmalarının bir formülü. Onların alınan satılan
bir mal olarak görülmemeleri işaret ediliyor. Bu o gün için tabiki devrim
niteliğinde bir adımdır. Allah önce böyle bir tavsiyede bulunup da sonra “hayır
onlarla evlenmemeniz daha iyi” demez.
Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli
hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin.
Fakat bir tehlike var
hala. Toplum içinde onlara biçilen ve aslında dayatılan kötü bir rol bu. Gizli
dost edinmek, zina etmek, iffetli olmamak onlara giydirilen bir rol. Cariye
etiketlerini üzerlerinden atamayarak bu rollerini oynamaya devam edebilirler
hala.
Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür
kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu,
günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha
hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
Halbuki onlar
hür bir insanla evlendikleri zaman sınıf atlamışlardır, özgürlüklerine
kavuşmuşlardır. Bunun bilincinde olmak ve gereğini yapmak durumundadırlar.
Artık toplum onlara bir cariye gözüyle bakamaz, onlar da bir cariye gibi
davranamaz.
O gün için
hür olmayan bir kızla/kadınla evlenmenin böyle bir soru işaretli durumu
bulunmaktadır. Zaten Yüce Allah da önce onlarla nikahlanılmasını tavsiye etmiş.
Sonra olabilecek sıkıntıları sıralamış. Bu sıkıntılarla karşılaşılma olasılığına
binaen de sabredip evlenmemeyi öne çıkarmış. Sabrederek evlenmeme durumu bazı
negatif olasılıklara bağlanmış.
Fakat bu
olasılıklarla uzaktan yakından ilgisi olmayan kızlar/kadınlar için birinci
tavsiye geçerlidir. Öyledir çünkü Allah çelişik laf etmez. Ufacık bir
paragrafta önce tavsiye edip sonra tasviyesini geri çekmez.
Eğer evlenmek
suretiyle hürriyetini sonradan elde edecek olan kız/kadın iffetli ve namuslu
biriyse ilk tavsiye devreye girecek ve ikincisi boşa çıkacaktır. Çünkü ikincisi
durumun sakatlığına endekslenmiş.
Yoksa Allah
insanlara uyup da kullarını sınıflara ayırmaz hür ve köle diye.
O günün genel
kabulleri gözönünde bulundurularak ama bu kalıplaşmış kabuller yıkılmaya
çalışılarak sıralanmış buyruklar.
Bu buyruklar
o günün anlayışına bomba etkisi yapmış olmalı.
Bomba etkisi
yapma ağırlığına sahip bir başka bir ayette de şu:
Bakara 221.
Müşrik kadınlarla, onlar iman edinceye kadar evlenmeyin. Özgürlüğünden yoksun
inanmış bir kadın, müşrik bir kadından -müşrik kadın sizin hoşunuza gitse de-
çok daha hayırlıdır. Müşrik erkeklerle de onlar iman edinceye kadar
nikâhlanmayın. İnanmış bir köle,
müşrik bir erkekten -o hoşunuza gitse de- çok daha hayırlıdır. Bu müşrikler
sizleri ateşe çağırır. Allah ise sizi, izniyle cennete ve affa çağırır. Ve
ayetlerini insanlara açık açık bildirir ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
O gün insanlar hür-köle
şekilde sınıflandırılıyordu. Yüce Allah bu sınıflandırmayı değiştiriyor.
Sınıflandırma mümin-müşrik olarak belirlenmelidir, ayette bu emrediliyor.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MUHLİS KUL YAZDI.
Bir insan yanlista inad etmekte kararli olunca, onun icin yapacak bir sey yok. Benim yanlış yolda olmam,seni neden bu kadar alakadar ediyor.Beni düşündüğün için mi,yoksa çok itibar ettiğin atalarının yanlış yapmakla itham edilmesini kabul edemediğin için mi?
Naci'nin tutarsiz mantigina gore,
Sayin Suleyman Ates yahut baska bir mutercim, hem lugatlerden hemde benzeri diger kaynaklardan istifade ederek Kuran'i tercume edebilir.Benim böyle bir kanatim asla yoktur.Benim,şimdi de kanaatimi mi yaftalamaya çalışıyorsun?
Naci bu tercumelerden okuyarak Kuran'i lafzen anlar.Furkan sahibi herkes,gerekli mesaiyi harcarsa Kur"an"ı her türlü tercümesinden de anlar.Ancak,kişi furkan sahibi değilse,isterse ana dili arapça olsun ve Kur"an"ı hıfzetsin,gene de Kur"an"ı anlamaz.
Eğer Arapça bilen herkes Kur"an"ı anlasaydı,ana dili arapça olan,dünyadaki bunca arabın,Kur"an"ı çok iyi anlaması gerekirdi.
Bunun ardindan Naci hic bir dil uzmanligi olmadan bir ust kurum olarak, o yuce Rabbish dilinde ilahi tasarrufunu kullanip gerekli mudaheleyi yapar ve kelimeleri uygun gordugunce duzenler! Allah Allah. Güleyim mi,ağlayayım mı? Hani Kur"an beşeri bir dil olan arapca idi? Demek,beni Rabbın diline müdahale etmekle itham ediyorsun? Demek, Kur"an"ın dili,Rabbın diliymiş.Dostum.Sen,ne dediğini bilmiyorsun.Sırf atalarımızı savunmak adına,ölçmeden,biçmeden,telaşla atıyorsun.
Sen veya aklı başında Kur"an"dan haberdar olan bir insan,Kur"an"ın lisanı ile,arapçanın,aynı lisan olduğunu söyleyebilir mi?Bütün müslümanların hissettiği ve itiraf ettiği şeyi,ben somutlaştiriyorum.Kur"an"daki,tüm kelime,harf ve sözler,ilk defa,bizzat Hz.Muhammed tarafından kullanılmış ve muhataplarına,öğretilip,açıklanmıştır.Siz araştırmaya meraklısınız.Lütfen,bir araştırın.Kur"an"ın kullandığı harfler,kelimeler,Kur"an"öncesi dönemde kullanılıyor"muymuş.
Yani Kuran'i kusa dondurur.
Ayriyeten Naci hareke ve noktalama uzmanidir.Binlerce yillik ayn harfine bi nokta gecirir, onu gayn yapar. Ya Naci sen lugatlere bakmamakta baya isabetli davraniyorsun, cunku senin fikirlerin gibi harf kodlamalarin da epey tutarsiz.Evet.Ben,insan eli değmiş,her şeye şüphe ile yaklaşırım.Çünkü,biliyoruz ki,ilk mushaflarda herekeler yoktu.
Butun bunlara mukabil olarak,Naci bana sozluk ve diger dil kaynaklarini referans gostermeyi yasaklar. Ben,yazılı Kur"an"ı incelerken,hiç bir kaynağa,asla baş vurmam.Kur"an"kelimelerinin anlamlarını Kur"an"dan tesbit ederim.Çünkü Kur"an,Kullandığı tüm muhkem kelimelerin lugat anlamını,bizzat verir.Ama bunu yapabilmek için,bu konuda biraz meleke kazanmış olmak gerekir.
Bu hic adil degil.
Bana atalarimin izini takip etmem felan tarzinda yaptigin, ithamlar sadece iftiradan ibaret.Suizanda bulunmuş olabilirim.Ayrica:Atalar dininin,meşru ve hak bir din olduğuna da inandığımı bilmeni isterim.
Ibrahim gibi,Muhammed gibi.
Ben onlar gibi davranmak azmindeyim.
Kuran benim tek kaynagim,biricik rehberim.
Onu tertil icin gerekli butun hazirligi yapmak gayretindeyim.Allah yardımcın olsun.Ama,bu bakış açısıyla,bana göre işin çok zor.
Sana haksız ithamlarda bulunduğumu biliyorum.Bu ithamların hiç birini haketmediğini de.Bundan dolayı,senden özür dilerim.Ama,bana hiç güvenme,kafamın tasının ne zaman atacağı,hiç belli olmaz.Gene atabilir yani.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
muhiddin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Naci,
Kimse senden daha iyi polim yapamaz.O yuzden o uzun yazinda Ahzap 37’yi yazmaya cesaret edemedin.Yazmadin cunku ZEYD’in kim oldugunu senin disinda herkes biliyor.(sen de isine gelmedigi icin safa yatiyorsun,ama nafile).Sen evlatliklarin ilisigi kesilmis eslerinin yasak oldugunu anlamayanlarin beyinsiz oldugunu soyleyerek,boyle bir evlilik yapmis peygamberimize ne dediginin farkinda bile olmayan bir ileri zekalisin.
Seninle daha once Yahya(a.s)’I isa(a.s) yapma gayreti icindeyken yazistigimizda da Kuran ayeti uzerinden iddaya girmistin,Herkesin kabul edebilecegi birini bulup bu isi cozecektin,iki gun sure istedin,aylar gecti.Naci iddayi kaybetti ama sozunu yerine getirip butun yazdiklarini yanlis kabul edemedi.(o kabul edemesede ben onun soylediklerini yanliskabul ediyorum) http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=3051&KW= naci+celik&PN=0&TPN=112
http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=3051&KW= naci+celik&PN=0&TPN=75
Naci celik isine geldigi gibi meallendirir.
Valideyn:once Babayi sonra anneyi vurgular
Valideyn:Anne ve Anneanneyi vurgular.
Valideyn:Annelerine demektir.
Asagidaki linkte bu komedi gozler onune serilmisti.
http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=3051&KW= naci+celik&PN=0&TPN=104
naci beyin HADISI
"YANİ BİZİM VEYA SONRAKİ KUŞAK İNSANLAR AÇISINDAN ,PEYGAMBERLERE VEYA İLAHİ KİTAPLARA İNANIP,İNANMAMAK,İMANIN ŞARTLARINDAN DEĞİLDİR."
muhiddin yazdi
dogru bu sizin imaninizin sartlarindan degil ,burada hemfikiriz bu soz sizi cok guzel ifade etmis.ben de sizin peygamberler ve ilahi kitaplara inanmayan imanli bir insan oldugunuzu anlayan ama onlara iman eden SIZE IMAN ETMEYEN BIRIYIM.Asagidaki linkte.
http://www.hanifdostlar.com/forum_posts.asp?TID=3051&KW= naci+celik&PN=0&TPN=88
naci’nin durumu bu konu basligi altinda ki yorumlardanda anlasilacagi gibi vahametini koruyor.Cunku o Kendisine iman ediyor,Allah ve Resulune degil.Allah ve Resulune imanin Sart oldugunu kabul edip inanmis olsa,karsi gelmeyecek,sapikliktan kurtulacak.
Ahzap 36-Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir erkek ve kadının, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur
Ahzap 37-Allah'ın ni'met verdiği; senin de kendisine ni'met ver(ip hürriyete kavuştur)duğun kimseye: "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" diyordun, fakat Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun, insanlardan çekiniyordun; oysa asıl çekinmene layık olan, Allah idi. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki (bundan böyle) evlatlıkları, kadınlarıyle ilişkilerini kestikleri zaman o kadınlarla evlenmek hususunda mü'minlere bir güçlük olmasın. Allah'ın buyruğu (her zaman) yerine getirilmiştir.
Allah’in buyrugu naci icine sindiremesede Resul’u tarafindan yerine getirilmistir.Gerisi naci’nin viziltisidir.Sunuda ifade edeyim,naci bizim yazdigimiz yazilara nasil cevap verebiliyor?o kelimelerin herkes tarafindan anlasilmasini saglayan lugat manalarini Kabul etmiyor.Oysa biz o lugat manalarina gore kelime seciyoruz.Anlatmak istedigimiz duygulari ve dusunceleri o sekilde ifade ediyoruz.Oysa naci isine geldigi gibi kelimelere anlam yukluyor.O yuzden naci bizi anlayamaz bizde onu, farkli dilleri konusuyoruz,benim vizilti dinleyecek vaktim yok.Tum dillerde kelimeler farkli soylenip yazilmasina ragmen anlamlari aynidir.Kirmizi tum dillerde kirmizidir.Yani ingiliz Red diyorsa o kirmizidir mavi degil.Kendini yritsanda naci o kirmizidir,hic bir zamanda mavi olarak algilanmaz ve kabul edilmez.Arap dilini inkar ederek,uydurukca dilini dil diye sen sadece kendine yutturuyor ve bu yastan sonra milletin maskarasi oluyorsun.
Bu iyiligimide unutmaJ hep hatirla emi.
__________________ muhiddin
|
Yukarı dön |
|
|
|
|