Yazanlarda |
|
bembeyaz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hz. Peygamber’in nasıl şefaat edeceğini teşbihte hata olmazsa bir ödül törenine benzetebiliriz… Şöyle ki; ödülü takdir eden esas makam yüce Allah’ın bizzat kendisidir… Bu ödülü sahibine takdim eden ise Hz. Peygamber’dir… Bu bir nebi, sıddık, şehit veya salih bir kul da olabilirdi…
Yani şefaate karar veren esas merci bizzat Allah’ın kendisidir.… Kulun affedildiği bilgisini ona ulaştıran ise Peygamber olabilir… bunu çok iyi ayırt etmek gerekmektedir...
Özetle peygamberlere verilecek şefaat hakkı ya da yetkisi, Allah’ın bu günahkarları bağışlamasının bir ifâdesi olarak değerlendirilebilir. Burada esas unutulmaması gereken husus; şefaati takdir edenin Allah, takdim edenin ise peygamber olduğudur... Dolayısıyla böyle bir şefaati kazanmaya hazır hâle gelmek için de, çok ciddî çabalar sarf edilmesi gerekmektedir.
Selam ve dua ile...
(öte yandan; yahudilik tahrif edildiği için Hırıstıyanlık geldi....
o da tahrif edildiği için islam geldi...
dolayısıyla Allah katında geçerli olan din İslam dır...
biz tevhid e çağırıyoruz.... ahirete imana çağırıyoruz...
seçkin geçinen yahudileri ve Allah üç diyen bütün hırıstiyanları....
gelin son dine inanın... kur an a gelin...yoksa ahiretinizi kaybeceksiniz....
bizden söylemesi...)
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|
Yukarı dön |
|
|
öğrenci98 Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 432
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar
Belki katkı olabilir düşüncesiyle;
Kur'an bütünlüğü içerisinde müşriklerin ahiret hayatına inandıklarına dair herhangi bir ibare bulunmamaktadır.
Dolayısıyla konu bütünlüğü içerisinde müşriklerin şefaatçı tayini ve yüce Allah'ın istisna ifadesi tamamen dünya hayatıyla alakalıdır.
Örneğin 21/25-29 arası dünya hayatında yüce Allah'ın izniyle nebilerin şefaat edebilme boyutunu gözler önüne sermektedir.
"Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: “Gerçek şu: İlah yok benden başka, artık bana kulluk / ibadet edin.” "
" “Rahman çocuk edindi” dediler. Haşa, bundan arınmıştır O. Onlar lütuflandırılmış kullardır."
"Onlar O’nun sözünün önüne geçemezler; onlar yalnız O’nun emriyle iş yaparlar."
"O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O’nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O’nun korkusundan titrerler."
"İçlerinden her kim, “ben O’nun dışında bir ilahım” derse böylesini cehennemle cezalandırırız." 21/25-29 (y nuri öztürk)
Ayrıca, 19/87; 20/109 ve benzeri ahiret gününe ilişkin anlatılarda, yüce Allah'ın izin verdikleri şefaat imkanı bulurlar ifadesini, şu yada bu şekilde çarpıtarak şefaat etme imkanı bulurlar şekline çevirmişlerdir.
" Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkanı bulamazlar." 19/87 (y nuri öztürk)
"O gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna…" 20/109 (y nuri öztürk)
Netice olarak, yüce Allah'ın dışında şefaatçi yoktur, izin verip şefaat etme yetkisini tanıdıkları sadece dünya hayatına mahsus olup, ahirette ise sözkonusu değildir.
"Yoksa Allah’tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki: “Onlar hiçbir şeye sahip olmayan / hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?” "
"De ki: “Şefaat, tümden Allah’ındır. Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi O’nundur. Sonunda O’na döndürüleceksiniz.” " 39/43,44 (y nuri öztürk)
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam mehmet bey,
"Hz. Peygamber’in nasıl şefaat edeceğini..." ile başlayan ve davam eden cümlerinizi bir kardeşiniz olarak yeniden düşünmenizi öneririm. Bu bakış açısı Mustafa İslamoğlunda da var. Bu bakış açısı bir takım sorularıda beraberinde getirmektedir.
Mesela, İbrahim(a.s) veya Musa(a.s) ödül vermede hangi konumdadır?
Selam ve dua ile,
rıdvan
selam ahmet bey'i(bembeyaz) ben Mehmet bey yapmışım kendisinden istemeyerek yaptığım dikkatsizlikten dolayı özür diliyorum. Başka bir yanlışlığada sebeb olmayayım. 18.01.2009 19:03
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar,
Şefaat tümden Allahındır,
Dikkat ettiğim nokta şu:Şefaat tümden Allahın elinde ise,salt peygamberlere bu iznin verildiğini düşünmek bence hatadır..
bir çobanın şefaatı ile bir peygamberin şefatı arasında elbet fark yoktur Allah izin verdiği için..Şefaat tümden Allahın elindeyse bırakalım Allah dilediklerine bu hakkı tanısında bizde salt peygamberler şefaat eder demeyelim..
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
|
Yukarı dön |
|
|
beyyine_45 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 131
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
bakara ..
255. Allah, O'ndan baska tanri yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. Izni olmadan O'nun katinda kim sefaat edebilir? O, kullarinin yaptiklarini ve yapacaklarini bilir. (O'na hiçbir sey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin disinda insanlar O'nun ilminden hiçbir seyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alir, onlari koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.
şefaatçi hakkında şahsi kanaatim , şefaatçi olması için şahitlik şarttır , eğer kasıt kurtarıcı olmak ise !
şefaat edebilecek olanın ilah ,hayy , kayyum, kendisine ne uyku gelmeli nede uyuklama , yapılan ve yapılacakları bilmeli ,ilmiyle - bilgisiyle herşeye vakıf olmalı ve kensini zorlukta gelmemeli bıtkınlık göstermemeli ,
şimdi bu özelliklere kullar ne kadarı sahip , biri bana nasıl şefaat etsin , neyime şahit olmuş , ne kadarına ve nasıl ,
resul yada nebi , ya da bir başkası , şefeat eğer cehennemden , azaptan kurtarma meselesi ise , allah diyor bu kulu atın cahime , şimdi kalksa biri dese ya rabbi sen hata yapıyorsun o kula ben şahidim şöyle şöyle iyidir , o mümindir onun yeri cennet tir dese abes olmaz mı ! maide son ayetler, isa - hemşehrileri meselesi belkide aydınlatıcı olur ,
şefaat allah'ındır söz verdiği , memnun olduğu razı olduğu kullarına edecektir diye düşünüyorum ,
____ müşrik , ahiret inancını kendi oluşturur _____
birde allah katında din hep islam dı , muhammed nebi ile ilk gelmedi , tarih tekürrür etti , öncekileri tasdik edici olarak geldi , öncekilerin örneklik müessesi ile eğitildi , onların yoluna tabii oldu ,
|
Yukarı dön |
|
|
öğrenci98 Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 432
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar
Baybora yazdı:
selam mehmet bey,
"Hz. Peygamber’in nasıl şefaat edeceğini..." ile başlayan ve davam eden cümlerinizi bir kardeşiniz olarak yeniden düşünmenizi öneririm. Bu bakış açısı Mustafa İslamoğlunda da var. Bu bakış açısı bir takım sorularıda beraberinde getirmektedir.
Teşekkür ederim Rıdvan bey;
Hz. Peygamber ve diğer nebilerin şefaati sadece dünyada ve yaşadığı dönemde olmaktadır.
Konuyla alakalı olarak ifade etmeye çalıştığım 21/25-29 ayetler arasında, Rabbimizin izni lie dünya hayatında şefaat ediciler belirtilmekte olup, Allah'tan aldığı vahiyle tebliğ ettiği insanların hidayete ulaşması noktasında şefaatçilerdir.
Mustafa İslamoğlu'nun gerekçeli mealinde, 21/28 numaralı ayet mealinin 7 numaralı dipnotunda ise; "....Allah'ın razı olduğu birine verdiği ödülü, sahibine takdim etmekle onurlandırılmaktadır....." demektedir.
Belki Mustafa islamoğlu ve siz olayı ahiret hayatına taşıyor olabilirsiniz, ama ben kişinin hidayetine sebep olması açısından, dünya hayatınadaki Allah'ın izniyle yapılan şefaat olarak değerlendiriyorum.
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
|
Yukarı dön |
|
|
muhliskul Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba Ridvan kardesim nasilsin?
Is yogunlugu sebebiyle gorusemiyoruz.
Sefaat ile ilgili bir hazirligin varsa bizimle paylasmak uzere buraya kaydedermisin.
Hikmet abiye bu konuya dair dusuncelerimi bir gorusmemizde kisaca acmistim. Hikmet abinin tam olarak nasil dusundugunu bilmiyorum. Kuran uzerinde derinlesmis olduguna inandigim Hikmet abinin, sefaat ile ilgili olarak sizinle paylastiklarini bize iletirseniz memnun olurum.
Allah'a emanet ol.
Sefaat konusunda hep ayni hataya dusulmektedir. Gunumuz anlayisi uzerinden varilmaya calisilan sonuclar ile konu daha da karmasik bir hale sokulmaktadir.
Bu aksam sefaatin gectigi ayetleri yeniden teker teker gozden gecirdim. Ayetlerin uzerinde durdugu konu apaciktir. Allah musriklere; dunya hayatinda fayda saglamak icin edindikleri sefaatcilerin, velilerin,hamilerin ne bu dunya yasaminda nede ahirette hic bir fayda vermeyeceklerini bildirmektedir.
Kuran'in muhataplarindan ahiret inanci dahi olmayan musriklerin, dunyaya yonelik menfaatler elde etmek icin Rahmanin kullari olan melekleri veliler, sefaatciler,ilahlar,rabler,hamiler vesaire edindikleri ayetlerde anlatilmaktadir. Iste bu toplumdaki sefaat muessesesi degisik boyutlariyla sorgulanarak elestirilmektedir. Sonuc olarak onlara sefaatin yalniz Allah'a ait oldugu ilan edilmistir. Bir cok ayettede hesap gunu kendisinde sefaatin olmadigi gun olark tanimlanmistir.
Mekkelilerin edindikleri sefaatcilerin yerine peygamber veya baska bir kulu koymak bu batil inanisi devam ettirmekten baska bir sey degildir.
Klasik sefaat inanci tam olarak uydurmadan ibarettir.
Sefaat hakkinda cikardigim notlari vakit buldugumda duzenleyerek buraya kaydetmeye calisacagim.
Kadir
|
Yukarı dön |
|
|
bembeyaz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
şefaat yetkisi sadece Allah'a aittir...
ahirette olacak şefaat; günahkarların tevbe etmişlerse ve kabul edilmişse eğer, bu ödüllerini "a'raf ehli" nden birisinin elinden sembolik olarak almaları hadisesidir.... (bu izni veren sadece Allah'tır)
peki a'raf ehli kimlerdir??? peygamberlerin tamamı, gerçek anlamda şehitler, sıddıklar, nebiler, salih kullar ve meleklerin bir kısmıdır...
muhabbetle....
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
öğrenci98 kardeşim, sanırım ben ahmet bey'e ileti yazarken, sizin yazınızın altına iliştirmiş oldum. Size birşey yazmamıştım. Ama değerlendirmelerinize katılıyorum.
selam Kadir, Hikmet bey'le çok önce detaylı olmayan bir konuşmaydı.
Aklımda kalanları da yazmak doğru olmaz. Meseleye girişini onayladığımı söylemeliyim.
mesela,
2:48, 254 ayet-i kerimelerini peyamber(a.s)'ın "hem okuyup" hemde bu ayette böyle diyor ama "ben şefaat ederim, şefaat var" veya arkadaşlarından biri 2:48,254 peyamber(a.s)'dan duyduktan sonra ayet şefaat yok diyor, Ey Allah'ın elçisi sen bize var diyorsun demişler midir?
Kur'an'ı Kerim'i "kendi tarihinde" okumak, meselelere iyi bir giriş yapmayı sağlıyor.
devam edelim inş.
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
baybora Ayrıldı
Katılma Tarihi: 06 eylul 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 547
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam,
İlgilenen arkadaşlara "şefaat" kavramının "kronolojik" sıralamasını sunuyorum;
Hicretten önce inenler;
74:48(2), 53:26, 7:53(2), 36:23, 19:87, 20:109, 26:100, 10:3,18, 6:51,70,94, 34:23, 39:43,44
Hicretten sonra inenler;
40:18, 43:86, 21:28, 32:4, 30:13, 2:48,123,254,255, 4:85(4)
"Ş-f-A" kökü ve türevleri, Kur'ân-ı Kerim'de on sekiz surede yirmi beş ayette 31 kez kullanılmıştır. Kelime itibariyle "tek" anlamına gelen "vetr"in karşıtı olan "çift" anlamındaki "şef'a" kökünden türemiştir.[1]
Bir şey daha "izin" kelimesi üzerinde de durulmalıdır. Türkçe açısından bu kelime farklı şeyleri çağrıştırıyor. "Onay" şeklinde çevrilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.
selam ve dua ile,
rıdvan
[1] Fecr Suresinde 3. ayette bu iki lafızda kullanılmıştır.
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
|
Yukarı dön |
|
|
|
|