Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ben
diyorum ki, hayır kardeşim Her Türk Asker Doğmaz! Her Türk asker
doğmak, askerlik yapmak, asker ölmek, askerde ölebilmek mecburiyetinde
değildir. Nasıl her Türk nükleer fizikçi, baraj mühendisi, balet,
narenciye üreticisi, son ütücü olarak doğmuyorsa.
Yeni Aktüel
07/06/2006 Perihan MAĞDENBİA (İstanbul) -
"Birleşmiş Milletler 70'lerden beri vicdani
reddin bir insan hakkı olduğu fikrini savunuyor." Diyerek mi girelim?
Nasıl girelim bu "hassas" konuya? Bu konu çok hassas çünkü Askeriye'yle
ilgili her konu çok hassas. Çok çok hassas, bu ülkede. Orduyla ilgili
herrrhangi bir şeyde: öneri/eleştiri/neden böyle/neden öyle hayır
haksızsınız, porselen dükkanındaki filsiniz. Tuhafiyecideki boğa.
Züccaciyedeki zürafasınız; aman çabuk pılınızı pırtınızı toplayıp o
konunun topraklarından uzaklaşınızzz.
Ben diyorum ki, hayır kardeşim Her Türk Asker Doğmaz! Her Türk asker
doğmak, askerlik yapmak, asker ölmek, askerde ölebilmek mecburiyetinde
değildir. Nasıl her Türk nükleer fizikçi, baraj mühendisi, balet,
narenciye üreticisi, son ütücü olarak doğmuyorsa, doğmayacaksa,
doğmaması tercih nedeniyse her Türk, asker de doğamaz. Doğmayacaktır.
Doğmaması gerekir.
Önce yıllardır, on yıllardır, yüz yıllardır maruz bırakıldığımız
militarist koşullanmalardan kurtulmamız gerektiğini, bazılarımızın
böyle bir tercihi olabileceğini kabul etme "alicenaplığını" göstermemiz
gerektiğini, ARTIK gerektiğini söyleyerek lafa başlayalım.
Avrupa Konseyi'ne üye 46 ülke içinde vicdani reddin bir hak olarak tanınmadığı yalnızca iki ülkenin: Azerbeycan ve Türkiye'nin bulunduğunu belirtelim. Ermenistan'ın dahi vicdani reddi bir hak olarak tanıdığını, kurucuları arasında bulunduğumuz Avrupa Konseyi tarafından vicdani reddin tarafımızdan reddiyle ilgili, mutat sıklıklarla uyarıldığımızı.
Şimdi biliyorsunuz (ya da bilmiyorsunuz) Mehmet Tarhan diye biri var.
Mehmet Tarhan total redçi. Mehmet Tarhan, kardeşim ben barışı
seviyorum. Ben antimilitaristim. Ben elime silah almam, Silahlı
Kuvvetler'e de (hiçbir kisve altında) hizmet vermem, veremem. Diyor.
(Onun sözleriyle değil, ben kendi dilime çeviriyorum.) Mayıs 2001'de
askerlik yapmayı reddettiği için tutuklanıyor.
Ve o gün bugündür Mehmet Tarhan'ın başı belada. Zira Türkiye
Cumhuriyeti, Mehmet Tarhan'a bu insan hakkını, eline silah almama,
Silahlı Kuvvetler'e hizmet etmeme hakkını tanımıyor. Mehmet Tarhan
eşcinsel. Ve yurdumuzda eşcinsel olanlar bir nevi "sakat" "kusurlu" vs.
vs. kabul edilerek askerlikten muaf tutulabiliyorlar. Bir sağlık
kurulunun muayenesine maruz bırakılarak.
Mehmet Tarhan bu muayeneye maruz bırakılmayı reddediyor. Zira o
eşcinsel olduğu için değil (yani "kusurlu" ve bir nevi "sakat" kabul
edilmeyi kabul ettiği için değil) TOTAL REDÇİ olduğu için askerlik
yapmayı reddediyor.
Askeri Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi ise vicdani
reddin kabul edilemezliğine hükmediyor. "Silahlı çatışmaların devam
ettiği bir coğrafyanın ortasında bulunan Türkiye'nin ülke savunması
için gerekli tedbirleri alması zorunludur. Bunun için her erkeğin
zorunlu askerlik yapacağı benimsenmiştir" ifadesiyle.
Ve de Sivas Askeri Mahkemesi'nin Mehmet Tarhan hakkında verdiği iki
davada toplam dört yıl hapis kararını bozuyor. Tarhan'ın (zorla)
muayeneye tabi tutularak "eşcinsellik" gerekçesiyle terhisinin
verilmesini talep ediyor. Yakın zamanda görülen davada Sivas Askeri
Mahkemesi de Yargıtay'ın bozma kararına itiraz ediyor. Yani Tarhan'ın
davası yine Askeri Yargıtay'da. Saçları zorla kesilmiş bulunan Mehmet
Tarhan Sivas'ta, Askeri Cezaevi'nde. Bu davanın seyrine bakarak daha
yıllarca orada kalacağına da hükmedebiliriz. Cezaevi koşullarının
alabildiğine "zor" olacağını da.
Zira Mehmet Tarhan'dan önce 87'inci maddeden (EMRE İTAATSİZLİK maddesi) yargılanıp askeri hapishanelerde yatmış bulunan vicdani
redçiler Osman Murat Ülke, Mehmet Bal ve Halil Savda'nın ne mene maddi
ve manevi işkencelere uğradıkları; diyelim Mehmet Bal'ın üstünden
askeri üniformasını çıkartmaması için ellerinden ve ayaklarından
kelepçelendiği, el fizyonomisi "düşünülerek" yapılmış bulunan
kelepçeler ayaklarını kestiği için Adana Askeri Cezaevi Komutanı Albay
Durdu Solak tarafından özel olarak imal ettiri len prangalarla
ayaklarından prangalandığı "filan" biliniyor.
Yani Mehmet Tarhan'ı Askeri Cezaevi'nde geçireceği "meşakkatli" (nasıl
da efendice kelimeler seçiyorum) yıllar bekliyor. Böyle bir tercihi
olduğu için. Antimilitarist olduğu için. Silahlı Kuvvetler'e hizmet
vermeyi reddettiği için. Bu red hakkı kendisine tanınmadığı için.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım: Yurdumuz topraklarında 300 bin ila
400 bin arasında değişen (kayda değer) sayılarda asker kaçağı
dolaşıyor. Ne yapılıp edilse bu sayı aşağı çekilemiyor, her üç ila beş
yılda bir "bedelli askerlik" çıkarılarak zevahir kurtarılıyor: Yani
"bedelini" ödeyebilecek maddi imkanlara sahip çocuklarımız Askeriye'nin
emrinde geçirilecek 15 aylık bir süre ve süreçten "yırtıyorlar."
Modernize edilmiş bir ordudan, profesyonelleştirilmiş bir ordudan
(bizzat ordusu tarafından) bu denli sık söz edilen bir ülkede,
ordumuzun bütçemizden aldığı pay bu denli "hatırı sayılır" iken,
teknoloji bu denli ilerlemiş (özellikle savaş teknolojisi) bir sürü
aletin başına "uzmanlar" yani "teknik donanımlı subaylar" dışında
kişilerin yerleştirilmesi giderek imkansız hale gelmiş iken1) Askerlik
süresi şu kısaltılmış haliyle bile, ziyadesiyle uzun değil midir?
2) Ordumuzun bu kadar çok sayıdaki kişiyi askere almaya çalışması
hakiki bir zaruret midir? 3) Bu denli çok para harcayabilen ve hatta
elemanlarının kaynaklarıyla OYAK gibi bir ekonomi devini
yaratıklandırabilen Yüce Ordumuz, "Türkiye'nin içinde bulunduğu ÖZEL
koşullar" teranesinin artık az biraz eski etkisinde ve
inandırıcılığında olmadığını, bilmem kabule yanaşabilecek midir?
Diyelim Aczmendiler, Yehova Şahitleri, kimi fundamentalist Protestanlar
ellerine dinleri gereği silah değdirmeyi reddediyorlar. E artık biz
Avrupa Birliği'ne Uyumlu müreffeh bir ülke olduğumuza/olacağımıza göre
Budistlerimiz'in, Hindularımız'ın sayısında da natürel bir artış
olacak. E madem fikri hür, vicdanı hür bir ülkenin çocuklarıyız; vicdani redcilerimiz de anlaşılan, olacak. Olacaktır. Olsun.
Askeriyemiz için "Bedelli Askerlik" söz konusu olduğunda içleri kan
ağlayarak da olsa gözardı edilebilen "eşitlik" ilkesi bu denli mühim
ise; hem hakikaten Türk Ordusu'nun profesyonelleşmesi, modernleşmesi
konusunda ciddi adımlar atılsın, askerlik süresi yeniden kısaltılsın,
hem de VİCDANİRED bir insan hakkı olarak tanınsın.
Zira ben bir kız çocuğu annesi olarak böyle bir dertten "sıyırmış" olabilirim; ama bir oğlum olsaydı ve vicdani
nedenlerle eline silah almayı reddetseydi hem sonuna kadar onun (ve
gerekirse mücadelesinin) yanında olurdum, hem de diyelim öğretmenlik
yaparak/koro çalıştırarak/ambulans sürerek/ağaç dikerek/kreşte çocuk
bakarak/aşı yaparak/icabında yerleri silerek DE devletine "hizmet"
edebilmesinin mümkün olduğu, ama bu görevlerin "eşit" ve hakiki
ihtiyaçlar için dağıtılması ilkesiyle, pek de ala mümkün olduğu
düşüncesi içinde olurdum.
E, şimdi oğlum yok diye tam da "kurtulmuş" sayılmam. Zira ülkemde vicdani reddin bir hak olmaması beni (vicdanımı) rahatsız ediyor. Daha önce 87. maddeden yargılanan üç vicdani
redçiye karşın Mehmet Tarhan'ın 88. maddeden yani TOPLU ERAT ÖNÜNDE
EMRE İTAATSİZLİK'den yargılanmasının rahatsız ettiği gibi. Sivas Askeri
Cezaevi'nde "hangi koşullar" altında yatıyor olduğundan emin olamadığım
gibi. O niye peki hapiste? Peki niye biz rahat rahat yatağımızdayız?
gibi. Peki biz rahat mıyız? Biri, insan haklarından bir hak için
mücadele verirken, biz rahat olabilir miyiz? Rahat uyuyabilir miyiz?
gibi. Askeri konulara gelince medyalamamızın içinde bulunduğu ağır
militarist koşullanma, uyguladıkları "otosansür" normal midir, "norm"
bu ise bu memleketin "normlarını" daha insanileştirmenin,
vicdanileştirmenin zamanı gelmemiş midir, gelmeyecek midir, hiç
gelmeyecek midir?? GİBİ. Liste uzuyor. E kesmek, bir yerde bitirmek
lazım. Bitti.(EÖ)
(*) Bu yazı, Yeni Aktüel dergisinde Aralık 2005'te yayımlandı.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
Burası hakkın doğruluğunu esas alan, Kimseyi üzmek kırmak rahatsız
etmek için değil, yanlış anlamaları düzeltmek, hakikatin Allah için ifade
edildiği bir forum olarak biliyorum. En azından ben öyle algılıyorum.
Yanlışsam düzeltin. Ama doğruysa anlamamazlıktan gelerek ortalığı
germeyin. Oturduğum yerde neşemi bölerek vebalime girmeyin.
Batılı toplumların vicdani red di insan hakkı sayan argümanlarını ortaya
koyup tanımlamadan (Tıpkı laiklik kavramında olduğu gibi) bu toplumun
askerlik anlayışını vicdani red kavramının içine sokamazsınız.
Benim toplumumda para karşılığı toplama asker, bekaret kemeriyle
korunan namus, günah çıkartan papaz, kutsanmış şövalye, babadan
kayıtlı uşak, kasta dayalı hiyerarşi, fahişelik diye bir meslekmi, varki
vicdani red olsun.
(yokmu diyenleri duyar gibi oluyorum. Buradada başka bir kavram
kargaşasından istifade etmek isteyenlerin sesleri onlar. Hepsinin teker
teker mücbir sebep, ve toplumsal hastalıklar olarak izahı ve tıpkı
kölelikteki yanlış anlaşılma gibi geçici statüsü var. Yani dinimden
kaynaklanmıyorlar. Sayın Hasan Akçay'ın tesettür ayetleriyle ilgili -
özellikle mahremlere ilişkin - mealleri bu konuların neden ve nasıl
saptırıldığınada bence iyi bir model olarak ışık tutar.)
Vicdani red emperyalist toplumların eski kültüründen gelen inkarı halinde
toplumsal sistemini zorlayan, kölelik, sınıfsal ayrımlar gibi insan haklarına
aykırı olduğu alenen açık ama kabulü halinde altından kalkılmaz
tazminatlar doğuran durumlarda bir hak olarak vatandaşına koyduğu bir
çıkış kapısıdır.
Tıpkı bizdede batıdan kopyalandığı için sistem gereği ağır borçlarla ölen
kişinin mirasçısının reddi miras hakkı gibi.
İnsanın babasını inkar etmek gibi bir hakkımı varki namusundan sakınsın.
Ama bunu yaptığında kanunkoyucu bir sürü başka sebepten yanında
olamadığı evlad için böyle bir kapı koymuş.
Askerliğin icra edilen bir meslek olarak tanımlanmasını, bu sebeptende
insan hakkı kapsamına alınmasını isteyenler bu milletin içinde azınlık
statüsüyle yaşayan takımı çoğunlukla. Yani gerçekte böyle bir dertleri yok
aslında.
Daha geniş manada bu ermeni meseleside ters istikamette aynı
argümanlara dayanır. Düşünün insan hakkı kavramına sokarak herhangi
bir sebeple kitlesel mecburiyetlerden doğan sonuçları daha sonra gelen
kuşaklara miras yapacaksınız, yine aynı argümanlara dayanarak bu sefer
aynı olayın fert bazında inkarını vicdani red yapacaksınız.
Yine batılı ülkelerin benim soykırım yaptığını söylediğim topluma hayır
yapmadılar dersen suç sayılır diyen yasalar çıkarmasının altındaki
dayanakda budur. Yani Allah korkusu olmayınca yasayla kişilere verilecek
zararlar çok sıkışıldığında vicdani red yoluyla sorumluluk savılacaktır.
Batılı önce vicdani reddi kilisesine kabul ettirsin mecburi kesilen ödentileri
serbest hale getirsin. sonra dönüp insan hakkı kapsamında vicdani reddi
banada tavsiye etsin.
Ben Bu memleketin insanı olarak üstüne basa basa söylüyorum dinimin
emriyle (yani Kuranı esas alan yaşam şeklim) milletimin dirliğine hizmet
etmek için askerlik yaptım. Yine yaparım. Çocuklarımda yapacaklar.
Komutanımı bilgisinden tanırım. Zaten üstüm kalmadığında astıma
komutanım.
Bana bişi öğretin saygı duyayım, Ama Lütfen beynimi mıncıklamayın.
Mıncıklatmayın. Zulümdür. Günahtır.
elinize yüreğinize sağlık.yazınızda çok doğru tesbitler mevcut.her satırına imzamı atarım.
ilk yazımda da değindiğim gibi genelkurmayın profesyonel ordu kurma projesi gerçek mana da hayata geçtiğinde bu tipler ve bu tiplerin oluşturduğu yapay gündemler kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
sevgi ve saygılarımla
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam ebu turab
Sizce Profesyonel nedir?
Neden profesyonel ordu istiyorsunuz?
Sizce Genel Kurmayın Profesyonel ordudan muradı ne?
Yanlış biliyorsam düzeltin. Eğer müslümansam ve profesyonel ordu
istersem vicdani reddi peşinen kabul etmem gerekir. Öbür türlü köleliğin
en alt biçimini kabul etmiş olurumki islama taban tabana ters olur.
Bu durumda nasıl tespitlerimi hem doğru bulup, Hemde kuranla yaşayan
profesyonel ordu taraftarı olursunuz.
Eğer profesyonel ordu taraftarıysanız vicdani reddi neye dayanarak
reddediyorsunuz?
Böyle bir akıl yürütmede ben neyi gözden kaçırıyorum?
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Eger icinde bulundugunuz mekan sizi Allah'in dinini yasamaktan alikoyuyorsa, Onun genis arzinda daha uygun mekanlara gocun. Is icin,para icin, egitim icin,daha luks yasam icin insanlar dunyanin obur ucuna giderken kac kisi Sirf Allah icin bunu yapiyor?
Birde mangalda kul birakmayan askerlik sevdalisi gecinenler eger firsat bulsalar ilk sivisanlar olurlar. Bulundugum ulkede Ataturk'cu gecinen kominist cok kimse ,sirf para odememek ve bir ay bile askerlik yapmamak icin T.C Vatandasligindan ciktilar. Benim gibi guya vatan haini de tipis tipis parayi odedi ve yine askerlik yapmadi. Parayi geri alma hakkim kanunen taninmis iken dogup buyudugum topraklara daha fazlasi helal olsun diye buna yeltenmedim. Turkiye bizim vatanimiz keske onu cikarlarina alet edenler ayiklansada omrumuz boyu askerlik yapsak.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Eger icinde bulundugunuz mekan sizi Allah'in dinini yasamaktan
alikoyuyorsa, Onun genis arzinda daha uygun mekanlara gocun. Is icin,para
icin, egitim icin,daha luks yasam icin insanlar dunyanin obur ucuna giderken
kac kisi Sirf Allah icin bunu yapiyor?
Bütün insanlar toplumlarına mutluluk getirir
ya gelirken
ya giderken
Sizce Genel Kurmayın Profesyonel ordudan muradı ne?
Yanlış biliyorsam düzeltin. Eğer müslümansam ve profesyonel ordu istersem vicdani reddi peşinen kabul etmem gerekir. Öbür türlü köleliğin en alt biçimini kabul etmiş olurumki islama taban tabana ters olur.
Bu durumda nasıl tespitlerimi hem doğru bulup, Hemde kuranla yaşayan profesyonel ordu taraftarı olursunuz.
Eğer profesyonel ordu taraftarıysanız vicdani reddi neye dayanarak reddediyorsunuz?
Böyle bir akıl yürütmede ben neyi gözden kaçırıyorum?
sevgiyle...
selam iman,
sorularınızın yanıtı ilk yazımda var ama tam anlaşılmadı sanırım.şöyle açıklayayım.bir defa profesyonel ordunun bencesi sizcesi yok.bütün ileri dünyada kabul görmüş bir sistem.bu sistemde paşadan ere kadar herkes bu işin erbabı.bizim erimiz araziyi ancak tanıyor tam işi kapıyor ve tezkereyi alıyor.ardından sıfırdan bir acemi geliyor.oysa bu sistemde erine erbaşına kadar tıpkı osmanlıdaki akıncılar gibi bu işi isteyerek severek ve biraz da maaaş alarak yapan askerler.her biri işinin uzmanı.bu sistemde acemi erleri uzmanlaşmış teröristin önüne atmak yok.uzman terörist sürekli orada.ama bizim orduda işi kapanlar bir süre sonra tezkereyi alıyor. ve hiçbir zaman tam manasıyla uzmanlaşmış yani profesyonel bir hale gelemiyor.sistem erliği erbaşlığı,onbaşılığı vs.yibir meslek haline getiriyor.polislik gibi yani.maaşı, emekliliği,çalışma saati mesaisi sosyal hayatı olan bir meslek.
kısaca ihtiyaca kadar eleman istihdamı olduğundan zaten böyle bir sistemde vicdansız retçilerle askeriyenin muhatap olmasına gerek kalmıyor.demek istediğim bu.şu anda 100 kişinin yaptığını 10 kişi yapacak.gönüllü olarak ben askerlik hizmeti yapmak istiyorum ne olur ne olmaz,ilerde lazım olur diyen olursa ona da belli bir sürede askerlik eğitimi veriliyor ama zorunlu değil.
ama şu anda böyle bir sistem olmadığı için her halükarda herkesin bir vatandaşlık görevi olarak ve diğer insanların hakkının üzerine geçmemesi için ülkesi ve milleti adına severek bu hizmeti tamamlaması gerekir diye gayet açık ve net bir düşünceye sahibim.profesyonel ordu konusunda özetle bunları söyleyebilirim.daha fazla bilgi için milli savunma bakanlığı veya genelkurmay başkanlığına danışabilirsiniz.
bilmem anlatabildim mi kardeş,
hürmetler
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
ilaveten askerlik bir gönül ,aşk,sevgi işi.mahkeme zoruyla yaka paça askere alınmış birisinden orduya millete devlete ne hayır gelir ki?vicdanı ait olduğu toplumuna askerlik hizmeti yapmayı red eden bir insan yarın komutanını ,kendi silah arkadaşını sırtından vurur,kendi halkına kurşun sıkar,timini,bölüğünü satar diye düşünüyorum.yani böyleleri nin alınmaması alınmasından daha hayırlıdır kanaatimce.
sağlıcakla kalınız.
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
askerde yemin töreni yapılmadan önce binbaşı bizi toplayarak kesinlikle türbanlıların kışlaya giremeyeceğini söyledi.o zaman benim çocuğumu ve eşimi görmemi engelleyen bu zihniyete isyan etmek istedim ama enver aydemir kadar cesur olamadım.başörtülüleri sadece asker annesi ve hizmetçi olarak görmek isteyen yada hiç görmemek isteyenlere karşı enver kardeşe tam destek.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma