Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sn.MİRCAN,

Ben bu site de Kuran'ın Kılavuzluğunda Allah'ın tabiatta ki ayetlerini yorumlayan herhangi bir yazı görmedim.Aksine 'farkında olmadan' bunları küçümseyen yazılara denk geldim.

Bu ayetlere değer verip bir şekilde onları hayatımıza dokundurtmak mıdır 'cehalet' yoksa 'duyulmasın,görülmesin,söylenmesin' diye yaygara kopartmak mı?

selametle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sevgili Sultan,

Tabiat olaylarını kendinizce yorumlamanıza şahsen bir itirazım yok. Bunun kişisel bir yorum olduğunu söylediğiniz sürece beni rahatsız eden bir durumda söz konusu değil. Yalnız bu olayları yorumlarken bunlar %100 doğrudur demek af buyurun ama haşa yaradanlığa soyunmaktan farksız. Oysa pozitif bilimleri sapkın birer uğraş değilde sünnetullahı keşfeden, açıklayan ilimler olarak görmenin ve bu çizgide adım atmanın imanımızı dahada güçlendireceği kanaatindeyim.

Sizin teknolojinin putlaştırılması, teknolojinin esiri olmamız gibi bazı hususlardaki görüşlerinize elbette katılıyorum.. Yinede bunun sebebinin teknoloji olduğunu söylemek doğru değil. Diyorum ki biraz kendimizi sorgulayalım. Bu şartlar altında Allah'a olan imanımızı ne derece koruyabiliyor ve hatta teslimiyeti artırabiliyoruz? Yapabiliyorsak ne mutlu bize ama elbette dağa, ormana kaçmakta sakınmak için bir başka yöntem ve ben seçiminize saygı duyuyorum.

Selametle 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam kardeş , inşallah iysindir, ekinler hakkında konuşmamız belki zaman aşımına uğradı ama, elle tarımdan bahsediyordun, japon bir çiftci için, şu ayetlere bakarmısın,

Yusuf dedi ki: Yedi sene adetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında (stok edip) bırakınız. yusuf/47

Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek daneler bitirdik. kaf/9

kardeş, daha önce yazdığım ayetlerle birlikte bunuda düğşüneceğini umud ediyorum,

selam ve dua ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Mircan Yazdı:

Sevgili Sultan,

Tabiat olaylarını kendinizce yorumlamanıza şahsen bir itirazım yok. Bunun kişisel bir yorum olduğunu söylediğiniz sürece beni rahatsız eden bir durumda söz konusu değil. Yalnız bu olayları yorumlarken bunlar %100 doğrudur demek af buyurun ama haşa yaradanlığa soyunmaktan farksız. Oysa pozitif bilimleri sapkın birer uğraş değilde sünnetullahı keşfeden, açıklayan ilimler olarak görmenin ve bu çizgide adım atmanın imanımızı dahada güçlendireceği kanaatindeyim.

Sn.Mircan,ben Kuran ile birlikte gözlemlediğim tabiat ayetlerine elbette %100 doğru gözüyle bakacağım,bu da bizi bağlar sizi değil.Bizim önümüzde burada konu edindiğim olaylarla ilgili farklı bir bakış açısı sunulmuş değil ki !!

Daha önce de söyledim 'Pozitif Bilimlerin' ortaya koyduğu bize yol göstermez,şöyle ki; 'Pozitif Bilim' gökteki Ay'a sadece Dünyanın uydusu,Dünyaya uzaklığı,ağırlığı,yapısı şeklinde yaklaşır.Oysa Kuran ona "Takvim" gözüyle bakılmasını önerir.(10/5) Bizi ilgilendiren de işte budur.Yoksa Ay'ın ağırlığı bizim imanımızı niye güçlendirsin ki, tüm insanlığın tepesine konmuş ortak takvim olması gerçeği varken.

Sizin teknolojinin putlaştırılması, teknolojinin esiri olmamız gibi bazı hususlardaki görüşlerinize elbette katılıyorum.. Yinede bunun sebebinin teknoloji olduğunu söylemek doğru değil. Diyorum ki biraz kendimizi sorgulayalım. Bu şartlar altında Allah'a olan imanımızı ne derece koruyabiliyor ve hatta teslimiyeti artırabiliyoruz? Yapabiliyorsak ne mutlu bize ama elbette dağa, ormana kaçmakta sakınmak için bir başka yöntem ve ben seçiminize saygı duyuyorum.

Kendimizi her zaman sorgulamalıyız tabi ki.Ancak buna "kaçmak" değil de Allah'ın ayetlerine gitmek diyelim.

Selametle 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

Kuran'da geçen "şeara" kelimesinden türeyen şair ve şiir'e başka bir forumda değinmiştik.Şimdi de bu başlığa uyan bölümünü anlamaya çalışalım.

"Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin;hayır onlar diridirler.Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz."2/154

"Nihayet karınca vadisine geldiklerinde,bir dişi karınca dedi ki:Ey karınca topluluğu,kendi yuvalarınıza girin,Süleyman ve orduları,şuurunda olmaksızın sizi ezmesin." 27/18

İki ayet arasında konumuzu ilgilendiren ortak bir kelime var.O da "şuurunda olmamak"(La Yeşurun)

Herhangi bir askeri düşünün, savaş alanında ilerlerken bir Karıncaya bastığını farkedebilir mi?Elbette hayır! Ancak Karınca bunu hisseder.

Yani;biz aslında her an Cennet'e ve Cennettekilere dokunuyoruz,ancak,onlar bunu farkediyorlar biz ise şuurunda olamıyoruz.Bu iki ayet bize bu gerçeği anlatıyor.

İnternette birsürü site var ve hepsi içiçe geçmiş durumda yani aynı alanın içinde ama biz, hangisini tıklatırsak onun ekrana çıkıyır olması gibi.(Bunu Cin13 daha kapsamlı açıklayabilir)

Kısacası,Cennette cehennemde çok yakınımızda,bundan dolayı;"bir yere girdiğinizde selam verin"denmiştir.

Peki,şuurunda olmak mümkün mü?

Onun kodlarıda peşi sıra gelen ayette gizli:

"Süleyman bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki:"Rabbim bana anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."27/19

Selam Hanif Dostlar,

Yaklaşık bir yıldır siteyi takip ediyorum.Bu süre zarfında yönetimin bilgisi dahilinde muhtelif isimlerle tartışmalara katıldım.Bu hicri yıl sonuna kadar tartışmalara katılmama kararı almış bulunmaktayım.Yolu Bursa'ya düşen istisnasız tüm dostları konuk etmekten onur duyacağım.

Allah'a emanet olun.

d.alipolat@hotmail.com