Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam....
sakal kesmek haramdır!Allah Allah hayret... adamlar haram üretme tesisleri...Allahın onlara verdiklerini yeterli görmemişler,Allahım bu bize yetmez bizimde o koca kafalarımıza göre icatlarımız var bizde haram belirleyebiliriz demişler...
peh peh yine peh...ortada on kişi var reis kim olacak?eğer bu on kişinin onunda da sakal yok ise,oradan geçmekte olan bir teke reis olmaya kati suretle layıktır...çünkü onda sakal vardır...
yav arkadaşlar...bu müşriklerin dinleri o kadar karmaşık ki ne öğrenmeye nede anlamaya takat yok...
biz yanlış idik...ne zaman farklı bir fikir duyduk durduk dinledik....bu soru soranların Allah aşkına hiç mi beyinleri yok akledecekte...kendilerinden cahil bir müşrikten medet bekliyorlar....
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Değerli müslüman kardeşim,
İslam adına ne büyük korkunç düşünceler atılmaktadır. Bu sebeple de, fikir ve ilim adına nesiller saptırılmaktadır. Günümüzde, “ben gelenekçiliğe ve atacılığa karşıyım, ben kuran merkezli, kurana bağlı sünnet anlayışını benimsiyorum, şahsa bağlı değil kurana bağlı bir din anlayışı tasavvur ediyorum.” diyerek, selefin tertemiz mirasını ve ilmi hazinesini inkar edenler çoğalmıştır. Bu güruhun iğrenç bir veba gibi selefin değerlerine saldırısı ve nesil arasında sinsice yayılması had safhaya ulaşmıştır. Bu tipik zındıkların, gadim zındıkları takip ettikleri bilinen bir gerçektir.
diye yazmışsın..vakit geldiğinde;bunların kanlarının akıtılması ve içilmeside helaldir dersin..
sonrada bunları katletmek cennete gidiş vizesidir dersin..vakit geldiğinde..
sen bekliyorsun ama ben beklemeden ardından sıralayacağın sözleri yazdım..sanırım hiiiiçç şaşırmadın...bunlar senin adına sen için yazılandı..
birde ben biz adına yazayım...
iki grubuz öyle mi?öyleyse biz Muhammed ebu Bekir Ali Hasan Hüseyin
tarafındayız...sizler ise muaviye oğlu yezid ve taraftarları arasındasınız..
bunu bir daha düşün.Gel müslüman ol müşriklikten vazgeç.
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Allah kul hakkı dışında tüm günahları affeder."karşıma kul hakkıyla gemeyin demiştir"
dinin direği şirk koşmamaktır.
Kuranı kerimi okuyan vasatın altı yada üstü tüm zekaların edindiği anafikir öncelikle Allahın varllığına ve birliğine iman etmek ve ona şirk \ortak koşmamaktır.Rabbimiz bize kuranda şirk koşan kavimlerin kıstaslarını tekrar emiş, onların başlarına gelen felaketleri anlatmış gidecekleri yerin ebedi cehennem olduğunu söylemiştir.
Buna rağmen herkesin dilinde dinin direği namaz lafı.Şirk koşanı kıldığı namaz kurtarabilicekmidir?
Allahın asla bağışlamam dediği günah kendisine ortak koşulmasıdır.Bunun dışında kalan günahlardan dilediğini bağışlarım demiştir.
Buna rağmen yani "Allahın dilersem bağışlarım "dediği kul hakkını Allah bağışlayamaz kul hakkına karışamaz demeye getiren bu inancı kim uydurdu dine soktu?
"Haram olan aylar "Zilhicce, Muharrem, Safer ve Rebiu'l-evvel" çıktığı zaman, artık o "müşrikleri" nerede bulursanız öldürün; Onları yakalayıp esir edin, onları luıpsedin ve geçit yerlerini tutun, "eğer tevbe" ederler, namaz'ı kılıp zekât'larını verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Gerçekten Allah Gafur ve Rahim'dir."
Tevbe Suresi: 5
Subhânehu ve Teâlâ Resulüne ve mü'minlere hitaben, luıram olan aylar çıktıktan sonra müşriklerle mukatele ederek onları öldürmelerini emrediyor. Allah'u Azze ve ('elle katledilecek müşriklerin kıtalden önce yakalanıp geçit yerlerinin kesilip hapsedilmelerini, karılarının ve
çocuklarının esir edilip mallarının ganimet olarak alınmasını helâl kılıyor. Akabinde bütün bunlardan kurtulabilmeleri için üç şart zikrediyor.
1- Şirkden avdet ederek tevbe etmek. Ya'ni "kelime'i şehadeti" lisânen ikrar etmesi.
2- Namaz kılarak tevbe ettiğini amelle tasdik etmesi.
3- Zekat'ı eda etmesi.
Bu Uç şartı yerine getirdikleri an malları ve canlan müslümanlara haram olur, zira müslüman olmuşlardır.
Namazı terkedenin müşrik olduğunu beyan eden Hadis'i Şeriflerin zikri.
Ebu Süfyandan, dedi ki: Ben Câbir'den duydum şöyle diyordu: Ben Nebiyyu (S.A.V.)'den işittim şöyle buyuruyordu: "Şübhesiz ki, kişi ile "şirk ve küfür" arasında ki şey sâdece namaz'dır."
Bu Hadis'i Müslim (82) Ebû Davud (4678) Tirmizi (2619) Nesei (465) ve Ibnu Mâce (1078) rivayet etmişlerdir.
Cabir (R.A^) dan, (şöyle dedi): Nebiyyu(S.A.V.)'den,buyurduki:"namaz'ı terketmek ŞİRK'th,"
Bu Hadis'i Abdurrezzak Musannaf da (5009) Muhammed Ibnu Nasr Kitabu's-Salat da (888) Hibetullah'ıt-Taberi Usulu's-Sünne de (1513) ve Âcurri Şeria da (133) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.
Enes (R.A.)'dan, (şöyle dedi): Nebiyyu (S.A.V.) buyurdu ki: "Kişi ile şirk arasında namazı terketmekten başka bir şey yoktur. Onu terkettiği zaman şirk koşmuştur."
Bu Hadis'i Ibnu Mâce (1080) ve Muhammed Ibnu Nasr Kitabu's-Salat da (897) rivayet etmişlerdir. Şeyh Elbâni Ibnu Mâce'nin sahihinde (880) tahric etmiştir.
ResûluUah (S.A.V.)'in azadlısı Sevban (R.A.)'dan,
Resûlullah (S.A.V.)'i şöyle derken işittim dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Kul ile küfür ve İman arasındaki şey, "namaz'dır" onu terkettiği zaman şirk koşmuştur."
Bu Hadis'i Hibetullah'it-Taberi Usulu's-Sünne de (1521) sahih bir senedle rivayet etmiştir. Ayriyeten Şeyh Elbâni Terğib'in Sahih'inde tahric etmiştir.
Yukarıdaki zikredilen Âyet ve Hadis'i Şerifler, "namaz'ı terk edenin Alleh'a şirk (ortek) koştuğunu ya'ni müşrik olduğunu isbat eden münakaşa götürmeyen açık delillerdir.
Subhânehu ve Teâlâ ise, kendisine şirk ya'ni ortak koşanları affetmeyeceğini haber veriyor.
Muhakkak ki "Allah kendine ortak koşanlan bağışlamaz." Bu gUnahtan (şirkten) başkasını, dilediği kimseden bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa, doğrusu haktan uzak bir dalâlete sapmıştır.
Nisa: 116
Başka bir Âyet'i Celile'de de kendisine ortak koşanların ebedi Cehennem'de kalacaklarını haber veriyor.
"Şüphesiz ki, kim Allah'a ortak koşarsa Allah ona Cennet'i haram kılmıştır. Ve barınacağı yerde Cehennem'dir. Zalimlerin hiç bir yardımcısı yoktur."
Mâide: 72
Bu bab'da ki Âyet ve Hadis'lerden çıkan hükümlerin hulasası.
1- Namazı terk edenin Allah'a şirk ya'ni ortak koştuğu.
2- Allah'a ortak koşanın'da hiç mağfiret olunmayacağı.
3- Mağfiret olunmayan müşrik'in de ebedi Cehennem'de kalacağı.
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
RUM 31,32.
Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.
lütfen ayetlerin işinize gelen kısmını alıp, dilinizi eğip, bükmeyin.
Müslümanlar Medine`ye geldikleri vakit toplanıyorlar ve namaz vakitlerini birbirlerine soruyorlardı. Namaz için kimse nida etmiyordu. Bir gün bu hususta konuştular. Bazıları: "Hristiyanların çanı gibi bir çan edinin" dedi. Bazıları da: "Yahudilerin boynuzu gibi bir boynuz edinerek (onu öttürün!)" dedi. Hz. Ömer (ra): "Bir adam çıkarsanız da namazı ilan etse!" dedi. Resulullah (sav): "Ey Bilal! Kalk! namazı ilan et!" dedi.
Resulullah (sav), halkı namaz için toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan yapılmasını emrettiği zaman, ben uyurken yanıma bir adam geldi. Elinde bir çan vardı. Ben: "Ey Allah`ın kulu, bu çanı bana satar mısın?" dedim. Adam: "Pekala, ama bunu ne yapacaksın?" dedi. Ben: "Bununla insanları namaza çağıracağım" dedim. Bana: "Sana bu iş için daha hayırlı bir söz göstereyim mi?" dedi. Ben de ona: "Elbette!" dedim. "öyleyse şunu söyle!" diyerek bana öğretti: "Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber. Eşhedü enne Muhammeden Resulullah, eşhedü enne Muhammeden Resulullah. Hayye ala`s-salat, Hayye ala`s`salat. Hayye ala`l-felah, Hayye ala`l-felah. Allahu ekber Allahu ekber. Lailahe illallah." Abdullah İbnu Zeyd (ra) devamla dedi ki: "(Rüyamdaki bu zat) benden biraz uzaklaştı sonra tekrar söze başlayıp: "Sonra namazı kılacağın zaman şunu söylersin" dedi ve öğretti: "Allahu ekber Allahu ekber-Eşhedü en la ilahe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resulullah, Hayye ala`s-salat, Hayye ala`l-felah, Kad kameti`s-salat, kad kameti`s-salat, Allahu ekber Allahu ekber. Lailahe illallah." Sabah olunca Resulullah (sav)`a gelerek (rüyamda) gördüklerimi haber verdim. Bana: "İnşallah bu hak bir rüyadır. Kalk rüyada öğrenmiş olduğunu Bilal`e öğret. O bunları söyleyerek ezan okusun. Zira o, sesçe senden daha gür!" buyurdu. Ben de Bilal`le birlikte kalktım. Ona teker teker arzediyordum. O da bunları yüksek sesle söyleyerek ezan okumaya başladı. Bunu evinde olan Ömer İbnu`l-Hattab (ra) işitmişti. Hemen evden çıkıp ridasını çekerek geldi ve: "Ey Allah`ın Resulü! diyordu, seni hak ile gönderen Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm!" Bunu işiten Resulullah (sav): "Elhamdülillah! Şimdi bu daha sağlam oldu!" dedi. [Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "(Bilal ezanı okuyup sıra ikamete gelince) Abdullah: "Onu ben gördüm, ben okumak isterim!" dedi. Resulullah (sav) da: "öyleyse sen de ikamet getir!" buyurdu." Tirmizi`nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "(Abdullah İbnu Zeyd ezanla ilgili kıssayı anlatırken elfazı ikişer ikişer zikretti, ikameti ise birer kere zikretti."]
İnsanlar çoğalınca, herkesçe bilinecek olan bir şeyle namaz vaktinin duyurulmasının gerektiğini aralarında konuştular. (Bu meyanda bir ateş yakılması veya bir çan çalınması teklif edildi). Bunun üzerine Resulullah (sav) Bilal`e emrederek ikişer kere söyleyerek de ikamet okumasını emretti.
HadisNo
:
2455
söylermisin Dolunay3000, yukarıdaki hadislerin hangisi doğru. Bence doğrululuğunun pek önemi yok. Ezanın nasıl başladığı çok önemli bir konu değil ama söylermisin sence hangisi doğru. bizi yargılıyorsun, biraz da kendini yargılasan olmaz mı? O çok değerli hocalarına bir sor bakalım ne diyecekler bu konuda. Kuran'da çelişki yoktur ama sizin inandığınızı söylediğiniz hadisler birbiriyle çelişiyor. Acaba neden?
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Dolunay 3000
Bende Allaha, Hz peygambere ve kurana inancını sağlayan Aklınla Atakan
kardeşin ezan konusundaki hadisi yazdığı için yukarıya aşağıda
yazacaklarıma bakmanı istiyorum.
Sonrada yukardaki hadislerle karşılaştırmanı.
İslam mecburiyet getirmez, doğaldır, bu kendiliğinden böyledir. Tıpkı
Dünyaya gelen herşeyin gelirken ve giderken çıplak olması gibi.
Direnememesi gibi. Hariçten hiçbirşeye ihtiyaç duymaması gibi.
Şimdi bu argümanlarla düşünerek Allah a iman etmiş bir müslümanın,
mecburiyet konmamış bir eyleme (cemaatle salat) çağrılmak için insan
yapısı ve doğal olarak kendinde bulunmayan bir gerece tevessül etmesi
umulacak bir şeymidir ki karşılığı olarak başka bir şey düşünülsün.
Çan ve boru gibi şeylerin birinci amacı insanları toplamaktır. İnsanlar
toplandıktan sonra ancak ne diyecekseniz dersiniz. İnsanları bir araya
toplamak bunun için rahatsız etmek hatta mecbur etmek hoşluk
uyandırmak için risktir. Hayvanlar bile doğal olmayan bir seste dikelir.
Herhangi bir şeyin doğumu ve ölümü için zaman tayini şartına hiç
rastladınzmı hayatınız boyunca. Her şey Algılandığı anda vardır, gittiğine
algılamanızdan sonra hükmedersiniz. Hiç bir şeyin zamanınıda tayin
edemessiniz. Her şeyin olası bir zaman dilimi vardır. Ne istiyorsanız o
zaman dilimine denk düşmesi için dua edersiniz.
Böyle bir akıl yürütme ile iman etmiş birinin, namaz vakitleri hususunda
ikileme düşmesi, icadlar yürütmesi ne kadar makuldur. Ben namazım için
Kurandan sonra birinin vakit ilan etmesine ihtiyaç duyacağım. Niçin!
Ezan şehirleşmenin ve şehirde hakimiyetin ilanı olabilir mesela. Mecburen
gece yarısı bir köyde konaklamak zorunda kaldığımda köye yanaşırken
minareyi görmenin beni rahatlattığını hatırlıyorum.
Minarelerinde, katedral ve çan çalmanında ezanında sebebi böyle bişi
olabilirmi acaba.
Şimdi yukardaki hadislerin aklımın açtığı bu sorulara cevab verip
vermediğini Allah için kendine sor. Sonra Ezanların namaz kılıp
kılmadığnın ayrımı için kullanılıp kullanılmadığınada bir sor. Sonra
ayetlerdeki namaz kılanların nişanlarının ne olduğunu bir sor.
Alnımın zaten saflığımdan pırıl pırıl parladığı bir yaşta oyunumun en tatlı
yerinde annemin hadi vakit geçiyo dediğini de hatırlıyorum. Ona inat
namazımı kılmadığm bir vakitte ah benim nur alınlı oğlum diye
öptüğünüde hatırlıyorum.
Tabi niyetine karşılık onu nasıl aldattığımın ezikliğinide, hatırlıyorum
Sonra ikimizde Salata çağrının ne zamandan beri var olduğunu tarih ve
Kuran bilgisi iyi olan birinden hem hadis dahil yazılı kaynaklardan, hem
kurandan bilgisini soralım. Yahut araştıralım.
Mecburiyetler ve dayatma yapmadan
kanaatlere kutsallık atfetmeden
ya da kanaatimize ölülerden destek aramadan
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
atakan2007 Yazdı:
RUM 31,32.
Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.
lütfen ayetlerin işinize gelen kısmını alıp, dilinizi eğip, bükmeyin.
Selam dolunay3000
Anladığım kadarıyla siz kuran hadisler olmadan anlaşılmaz diyenlerdensiniz.
Bu sitede astığınız yazılarınıza göz attığımda bu sonuca vardım.
Sizi pek azimli gördüm:=)Bu siteye gelen ççoğu hadis savunucusu 1 2 yazı asar sonrada kaçar giderdi.
DİNİN DİREĞİ NAMAZDIR
açıklaması için astığınız yazıyı ve delil olarak sunduğunuz ayeti okudum.
Ayetin tamamını yukarıda Atakan yazmış.Bu konuda ne diyorsunuz?
ayetin iinden bir cümyeyi cımbızlayıp almak ve deilil olarak sunmak doğrumu?
kul hakkı ve kul hakkının kul tarafından bağışlanmasıyla ilgili inanç için acaba ne diyorsunuz?
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
"Hep Allah'a dönüp itaat edin, O'ndan korkun ve namaz'ı
kılın da müşriklerden olmayın."Rum
Sûresi: 31
"Haram olan aylar
"Zilhicce, Muharrem, Safer ve Rebiu'l-evvel" çıktığı zaman, artık o "müşrikleri"
nerede bulursanız öldürün; Onları yakalayıp esir edin, onları hapsedin ve
geçit yerlerini tutun, "eğer tevbe" ederler, namaz'ı kılıp
zekât'larını verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Gerçekten Allah Gafur ve
Rahim'dir."
Tevbe Suresi: 5
Subhânehu ve Teâlâ Resulüne ve mü'minlere
hitaben, haram olan aylar çıktıktan sonra müşriklerle mukatele ederek onları
öldürmelerini emrediyor. Allah'u Azze ve ('elle katledilecek müşriklerin
kıtalden önce yakalanıp geçit yerlerinin kesilip hapsedilmelerini, karılarının
ve çocuklarının esir edilip mallarının ganimet olarak alınmasını helâl kılıyor.
İşte
mezhepçi ve hadisçi Müslümanlığın gerçek yüzü budur. İşte hadisleri referans
alıp ayetleri ona göre çarpıtmanın sonucu budur. Bu zihniyetin bir tek
temsilcisi var şu an dünyada; Taliban. Onlar da yüz kere yumuşatılmış versiyon.
Bu yüzden
“aman şeriatçılar iktidara gelmesin” diye herkes dua etmeli Allah’a. İlk önce bizi doğrarlar bu şeriatçılar, şüpheniz olmasın.
Düşünsenize
bu zihniyetteki insanlar Türkiye’de iktidara geldi. Ülke mezbahaya döner. Bir de
sadece namaz kılmak da yetmez. Bu adamların bildikleri ve inandıkları gibi 5
vakit hem sünnetleriyle namaz kılmak gerek. Üstelik “ben de namaz
kılanlardanım” diye kendimizi ispatlamak ve olayı adamların bizzat gözlerine
sokmak gerek.
Hadislere
bakılırsa namaz dinin direğidir. Namaz kılmayan da müşriktir. Müşriklerin ise
katli vaciptir. Ayetlerden de destek(!) var. O halde başlasın katliam.
Namaz
dinin direği falan değildir. Savana’nın da dediği gibi Dinin direği “şirksiz
iman”dır. Namaz değil şirk koşmama hali Allah’ın birinci ve öncelikli emridir.
Müslümanlığın temeli, olmazsa olmazı budur.
Hadisleri
dikkate almadığımdan ve önemsemediğimden onlara hiç ellemeyeceğim. Direkt çöp
sepetine. Ali Veli hazretlerin kutsanmış yorumları da çöp sepetine.
Kutsalımız, Referansımız ve Furkanımız yalnız Kur’andır.
Rum Suresi
30. O
halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı
fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din
işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar. 31. O'na yönelmiş
kişiler olarak O'ndan sakının! Namazı (salat) kılın ve sakın şirke sapanlardan olmayın;
Yüzümüzü şirk koşmaksızın Allah’a
çevirmek (hanif olmak) zorundayız. Salat etmek sadece ve öncelikle namaz kılmak
değildir. Böyle dersek ve kısıtlarsak Salat kavramını öldürmüş oluruz. Kuldan
Allah’a Salat bağlamında birinci ve öncelikli anlam Rabbe gönülden bağlılıktır.
Şirke sapmamak, bu ayetlerdeki ana tema bu. Bakın peşisıra gelen ayetlerde
müşriklerin özellikleri nasıl tanımlanıyor. Namaz kılmak yada kılmamakla ne
kadar ilgisi var:
32.
Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip
kendi elindekiyle sevinip övünür. 33. İnsanlara bir zorluk
dokunduğunda, Rablerine yönelerek O'na yakarırlar. Sonra onlara bir rahmet
tattırınca bakarsın ki, içlerinden bir grup Rablerine ortak koşuyor. 34. Kendilerine
verdiklerimize karşı nankörlük etsinler diye. Haydi, yararlanın/zevklenin!
Yakında bileceksiniz... 35. Yoksa onlara kesin bir
kanıt mı indirdik de onlara Allah'a ortak koşmalarını söylüyor! 36. İnsanlara bir rahmet
tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları
yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler. 37. Görmediler mi Allah,
dilediğine rızkı genişçe veriyor, dilediğine kısıyor. İnanan bir topluluk için
bunda elbette ibretler vardır.
Tevbe Suresindeki ayetlere
bakalım:
Tevbe
Suresi
1. Allah
ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir
ültimatomdur bu; 2. Yeryüzünde dört ay daha
dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki,
Allah küfre batanları rezil eder. 3. Bir de Allah ve
resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de
müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için
hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze
düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! 4. Antlaşma yapmış olduğunuz
müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine
yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye
kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. 5. O haram aylar
çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın
onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından
tövbe eder, namazı (salat) gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların.
Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 6. Eğer müşriklerden biri
senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona
güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin.
Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur:
Bunlar bilmeyen bir topluluktur.
Müşriklere zorla namaz kıldırmak,
zorla zekat verdirmek gerekliymiş gibi sunulmuş mealde. Adamlar müşrik olarak
kalmaya devam ediyorlar. Fakat namaz kılmazsalar ve zekat vermezseler öldürülecekler.
Olamaz böyle bir şey.
Buradaki Salat namaz değil.
Müşriklere “ya kellen ya namaz” denilemez. Buradaki zekat da bilinen anlamda zekat değil. Müşriklere ve hiç kimseye durduk yere "ya para ver, ya da geber" denilemez. Müslümanlara bile denmez bu, hiçbir insana denmez. Müşrikleri bu konuda zorlaman anlamsız. Müşriklerin Salatı antlaşmalarına bağlı
kalmalarıdır. Zekatları da savaşta kendilerine yüklenen ödemeyi yapmalarıdır.
Tevbe Suresinde olağanüstü bir halden, sıcak savaştan bahsediliyor. Bu sıcak savaş esnasındaki olağandışı uygulamalardan bahsediliyor. Yoksa "barbarlık ve çapulculuk yapın. Nerede, ne zaman bir müşrik görseniz gebertin yada parasını pulunu gasbedin" denilmiyor.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
s.a. kardeşim kendinize gelin ben hiç bir ehli sünnet alimine küfür ettirmem 1. ondan bundan ugraşmayı bırakalım biz akide fıkıh vs. seyler ögrenelim 2 ebu larla imamlarla alay edip dalga gecmeyin onlara inanmayalım diyorsanız bırakın (ebu hanife leri imam şafii leri) imam buharileri müslimleri öylemi hata edmeyelim insanlarin kusurunu arıyacagımıza işimize bakalım bir kuran dersi verelim bir akide dersi verelim herkes kendi işine baksın selametle
Evet. Dinin direği, çatısı, tuğlası, zemini şirk koşmamak ve şirkten arınmaktır.
__________________ "Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma