Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bende kendisine teşekür ederim ne güzel açıklamış, Zaten ALLAH ayet ile sizin için din olarak islamı seçtim ve dininizi tamamladım diyor. ALLAH böyle derken başka kelimeler eklemek dogru olmaz. Ekleyenler zaten hangi din üzere olduklarını kendileri ağızları ile söylüyorlar. Ne olduklarını ögrenmek istiyorlarsa kendi söylediklerine baksınlar.
Faiz konusuna gelince düşüncelerim aşağıda.
Faizsin bir ekonomik düzen kurulabilir mi?
EVET KURULABİLİR. Bu krizden çıkışın tek yolu da budur. Peki nasıl bir sistem olacak? Bu konuda Kuran-ı Kerim’de bu konu ile ilgili kurallar açıkça konularak yasaklanmış ve yerine borç verme kuralı konmuştur.
BAKARA
274 – Mallarını gece ve gündüz, gizli ve âşikâr olarak hayra harcayanlar var ya, işte onların Rab’leri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir.
275 – Faiz yiyenler tıpkı şeytanın çarptığı kimsenin kalkışı gibi kalkarlar. Bu, onların “Alış veriş de faiz gibidir.” demelerindendir. Halbuki Allah alış verişi mübah, faizi ise haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir talimat gelir, o da faizden vazgeçerse, daha önce yaptığı muamele kendisi için geçerlidir, hakkındaki hüküm de Allah’a aittir. Her kim tekrar faizciliğe başlarsa, işte onlar cehennemliktir, hem de orada ebedî kalacaklardır. {KM, Çıkış 22,24; Levililer 25,36-37; Tesniye 23,20}
276 – Allah faizin bereketini eksiltir, zekât ve sadakaları ise nemalandırır. Hem Allah kâfirlikte ileri giden, günahta ısrarlı hiçbir kimseyi sevmez.
277 – İman eden, makbul ve güzel işler yapanların, namazı hakkıyla ifa eden, zekât verenlerin...İşte onların, Rab’leri nezdinde mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir endişe yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir. [5,100; 8,37; 30,39]
278 – Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer mümin iseniz geri kalan faizi terkedin!
279 – Eğer böyle yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size savaş açıldığını biliniz! Eğer faizcilikten tövbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Böylece ne haksızlık eder, ne de haksızlığa uğrarsınız.
280 – Eğer borçlu sıkıntıda ise, kolaylığa çıkıncaya kadar ona mühlet verin! Şayet bilirseniz, alacağınızı bağışlamanız sizin için daha da hayırlıdır.
281 – Öyle bir günde rezil olmaklıktan sakının ki, O gün Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız, Sonra her kişiye kazandığının karşılığı tamamen ödenecek Ve kendilerine asla haksızlık edilmeyecektir.
282 – Ey iman edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu kaydedin! Aranızda doğrulukla tanınmış bir kâtip onu yazsın! Kâtip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi (adalete uygun olarak) yazmaktan kaçınmasın da yazsın! Üzerinde hak olan borçlu kişi akdi yazdırsın, Rabbi olan Allah’tan sakınsın da borcundan hiçbir şey noksan bırakmasın! Eğer üzerinde hak olan borçlu, akılca noksan veya küçük veya yazdırmaktan âciz bir kimse ise, onun velisi adalet ölçüleri içinde yazdırsın! İçinizden iki erkek şahit de tutun! İki erkek bulunmazsa o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile iki kadının şahitliğini alın! (Bir erkek yerine iki kadının şahit olmasına sebep) birinin unutması halinde ikincisinin hatırlatmasına imkân vermek içindir. Şahitler çağırıldıklarında, şahitlikten kaçınmasınlar! Siz yazanlar da, borç az olsun, çok olsun, vâdesiyle birlikte yazmaktan üşenmeyin! Böyle yapmak, Allah katında daha âdil, şahitliği ifa etmek için daha sağlam ve şüpheyi gidermek için daha uygun bir yoldur. Ancak aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin bir ticaret olursa, onu yazmamakta size bir günah yoktur. Alış veriş yaptığınız zaman da şahit tutun! Ne kâtip, ne de şahit asla mağdur edilmesin. Bunu yapar, zarar verirseniz, doğru yoldan ayrılmış, Allah’a itaatin dışına çıkmış olursunuz. Allah’a itaatsizlikten sakının! Allah size en uygun tutumu öğretiyor. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilir. [8,29; 57,28] {KM, Tesniye 19,15.Matta 18,16; Yuhanna 8,17}
283 – Eğer yolculuk halinde iseniz ve kâtip bulamazsanız, o takdirde borç karşılığıda rehin alırsınız. Şayet birbirinize güvenirseniz, güvenilen kimse Rabbi olan Allah’tan korksun da Üzerindeki emaneti ödesin! Bir de şahitliği, görüp bildiğinizi gizlemeyin! Bildiğini gizleyenin kalbi günahkâr olur. Allah her ne yaparsanız bilir. [5,106; 4,135]
284 – Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Ey insanlar! Siz içinizdeki şeyleri açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onlardan dolayı hesaba çeker. Sonra dilediğini affeder, dilediğini azaba uğratır. Doğrusu Allah her şeye kadirdir.
285 – Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de! Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. “O’nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz.” dediler ve eklediler: “İşittik ve itaat ettik ya Rabbenâ, affını dileriz, dönüşümüz Sanadır.”
286 – Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya Rabbenâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya Rabbenâ! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya Rabbenâ! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardım eyle bize! [6,152; 7,42; 23,62]
Kuranı Kerimde bahsedilen borç alıp verme nasıl olacak açıklayayım. Devlet tarafından bir fon oluşturulacak. Bu fon her ay (enflasyon veya deflasyon)+(büyüme) oranında her ay bir değer oluşturulmak suretiyle oluşturulacaktır.
Merkez Bankası bankalar aracılığı ile oluşturmuş olduğu fonu borç alıp verme fonunu gerçek ve tüzel kişilere satacaktır. Bu işi yapan devlet hazinesi de olabilir. Laikliğin gereği olarak şimdiki borçlanma sistemine de devam etmesi elzemdir. Çünkü insanlara dinimizin bir gereği olarak seçme hakkı verilmelidir.
Şimdiki sistemde olduğu gibi mümin kişilere emri vaki yapılıp faizli sistem dayatılmamalıdır. Bu sistem; dinimizin istediği gibi tercih hakkı insanların saklı kalacak şekilde olmalıdır.
Devlet 1 fon 10 TL olacak şekilde başlayacak ve her ay bu fon devletin İstatistik Kurumunun açıkladığı enflasyon veya deflasyon ile birlikte büyüme oranını değerleri esas alınarak hesaplanacaktır.
(önceki ayın fon değeri) * (enflasyon veya deflasyon+büyüme)=Yeni Ayın Fon Değeri oluşturulacaktır.
Sistem yukarıda vermiş olduğumuz örnek tabloda olduğu gibi işleyecektir. Yukarıda vermiş olduğumuz tablo tasarruf yapan bir şahıs içindir. Bu şahıs tasarrufları yeterince büyüdüğü zaman bir ev ya da her hangi bir eşya vs. almak istediğinde elinde bulunan fon kadar bir fonu da kredi olarak kullanma hakkına sahip olacaktır. Bu hak bu sistemi kullanan kişilere verilecek başka kişilere teşvik amacıyla bile olsa verilmeyecektir. Verilirse haksız kazanç ve hırsızlık yapılmış olur.
Örneğin diyelim ki bir şahıs 10 yılda 3000 bin fon biriktirmiş olsun bu şahıs bir ev alacağı zaman 3000 fon daha kredi kullanarak bu evini alsın diyelim. İşte almış olduğu krediyi aynı şekilde 10 yılda her ay alması gereken fon kadar alarak ödeyecektir. Yani yukarıda örneğini vermiş olduğumuz tablodaki gibi sondan başlayarak borcu sıfırlanana kadar ödeyecektir. Sistemin faydaları maddeler halinde aşağıda açıklanmıştır.
1. Bu sistem sayesinde olası krizlerde kredibilitesi olan insanlar para çekerek fiyatı düşmüş olan mallardan alım yaparak piyasayı canlandırabilirler. Vatandaş bu şekilde yapmadığı takdirde parasının değerinin düşeceğini bildiğinden buna kendisini mecbur hissedecektir. Bu nedenle mutlaka birikmiş olan parasını değerlendirmek için bir yatırım yapmak zorunda kalacaktır. Bu durum ülkeyi deflasyondan ve küçülmeden koruyacak aynı zamanda aşırı enflasyondan da koruyacaktır.
Eğer insanlar bu gibi küçülme anlarında bu sistemden çıkmak isterlerse kredi kullanma haklarını kaybetmiş olacaklardır. Bu da paralarının değerinin aynı kalmasını sağlayacak fakat kredi kullanmalarını önleyeceği için bu tercihte zorlanacaklardır. Daha çok eğilimleri paranın daha fazla değerinin düşmeden ucuzlamış olan mallardan kredi kullanarak alım yapmalarını sağlayacaktır.
2. Eğer vatandaşlar bu fonu kullanmazlar ise devlet bu fonu kullanarak büyümeyi sağlayacak şekilde yatırımlar yapabilir. Bu sistem sayesinde her şey az talep dengesine göre üretilerek ekonomi doğru bir şekilde otomatik olarak enflasyon ve deflasyon korkusu olmadan ekonomi yönetilmiş olur.
3. Bu sistemde tasarruf sahibi insanların paraları (enflasyon veya deflasyon)+büyümeden fazla çoğalmayacağı için haksız kazanç elde edilmiş olunmayacak ve dinimizce haram kılınmış olan faiz yenilmemiş olunacaktır. Borçluya borcu tam verilmiş olacak, alacaklı da alacağını tam almış olacaktır. Yani kazan Nasrettin Hocanın dediği gibi doğurmuş olmayacaktır. Aynı zamanda alacaklıya hakkı peygamberim iz’inde dediği gibi hak geçmeden ödenmiş, borcun aslı verilmiş olacaktır.
4. Rezerv ülke para birimleri ve ihracatı destekleyen ülkelerin yanlış para politikalarından korunmak içinde ülkemiz hangi ülkeden ithalat yapıyor ise o ülkenin para biriminin değerinin yükselmesi için Merkez Bankasınca para stoku yapılmalı ve bu stok ithalatımız kadar olmalıdır. Örneğin 140 milyar TL ithalatımızın 10 ml çin’den yapılıyor ise 10 milyar Türk lirası değerinde çin parası depo etmelidir. Aynı şekilde hangi ülkelerden ne oranda ithalat yapıyorsak o oranda para rezervi oluşturmalıyız.
5. Ayrıca ithalatını yapmış olduğumuz ürünlerin vergilendirirken, gümrük vergisi sektördeki ithalata bakılarak yüksek oranda ithalat yapılıyor ise yüksek olmalıdır. Bu alınan vergiler sektörler bazında bir havuzda biriktirilerek yurt içinde bu işin üretimini yapacak küçük ve orta ölçekli firmalara teşvik olarak verilmelidir. Teşvikler verilirken ürünlerin ülke içerisinde üretildiğine dikkat edilmelidir. Eğer dikkat edilmez ise bu teşvik sistemi işlemez kendi kendimizi kandırmış oluruz ve montaj ekonomisinden asla dışarı çıkamayız.
6. Ülkelerden borçlanırken ihracat yaptığımız ülkelerden borçlanmalıyız ki rahat bir şekilde borçlarımızı ödeyebilelim. Bu borçlanma oranı da ihracat oranına göre olmalı en çok ihracat yapılan ülkeden en çok olacak şekilde yapılmalıdır.
YANİ SONUÇ OLARAK KOMİSYON BANKACILIĞI......
__________________ özgür olmayanın imanıda olmaz
|