Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hakkı YILMAZ'ın yorumu:
Yasin Suresi 69, 70. Ayetler:
Ve Biz ona şiir öğretmedik. Bu onun için yaraşmaz da. O, sadece
diri olanları uyarmak ve kâfirlerin üzerine Söz'ün hak olması için bir öğüt ve
apaçık bir Kur'an'dır.
Bu iki ayet Kur'an'a yönelik olup, ayrı bir necmdir. Klâsik
kaynaklarda yer aldığına göre, Ukbe b. Ebi Muayt isimli bir şahıs,
peygamberimizi etkisiz kılmak maksadıyla onun bir şair olduğunu ileri sürerek
bir karalama kampanyası başlatmış, yukarıdaki ayetler de, peygamberimiz
aleyhindeki bu faaliyetler üzerine inmiştir. Peygamberimiz aleyhindeki bu tarz faaliyetler başka ayetlerde de
görülmektedir:
Enbiya;
5: Bilakis onlar: "Bunlar karmakarışık düşlerdir; yok yok, onu kendisi uydurdu;
yok yok o bir şairdir. Hadi öyleyse öncekilerin gönderildiği gibi bize bir
mucize getirsin." dediler.
Tur;
30: Yahut onlar: "Bir şairdir, zamanın felâketlerine çarpılmasını gözetliyoruz" mu
diyorlar?
Rabbimiz bu ayetlerde, elçisine şiir öğretmediğini ve Kur'an'ın da
şiir olmayıp ÖĞÜT olduğunu beyan ederek, Kur'an'ın şiir ve peygamberimizin de
şair olduğu yönündeki yakıştırmaları reddetmiştir. Burada dikkat çekilen nokta, Kur'an'ın ve şiirin niteliklerinin
farklı oluşudur.
Şiir nedir?
Yüzlerce tanımı yapılmış olan şiir kısaca; "bir benzetme
sanatı"dır. Şiir hiçbir zaman "gerçek" değildir. Dolayısıyla şiir, bir nesnenin
veya olayın gerçeğini değil, benzerinin (taklidinin, sahtesinin) sunumu olan
süslü sözdür (zuhrufal gavl). Bu konunun bize göre en iyi irdelemesi, M.Ö.
428/427-348/347 yılları arasında yaşamış olan Platon'un "Devlet" adlı kitabında
(10. Bölüm) yapılmıştır. Platon'a göre şairler, gerçekler yerine görünüşle
uğraşmakta, kopyanın kopyasını yaparak insanları gerçekten
uzaklaştırmaktadırlar. Bu yaklaşıma göre, tıpkı çocukların oyuncaklarla
aldatılması gibi toplumlar da şiirle (benzetme ile) aldatılabilir,
yanıltılabilir ve ideolojiler de sulandırılabilir. Tarihte, özellikle de İslâm
tarihinde bunun yüzlerce örneği mevcuttur. Meselâ, Celalettin-i Rumî bu
örneklerden bir tanesidir. Rabbimiz şiirin bu yönünü Şuara suresinde ortaya koymuştur:
Şuara; 221-226: Şeytanların kime inip durduğunu size haber vereyim mi? (Onlar) Tüm iftiracı günahkârlar üzerine iner dururlar. Onlar, kulak verirler hâlbuki onların çoğu yalancıdır. Şairler; şüphesiz onlara azgın sapıklar uyar. Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekten yapmadıkları
şeyleri söylediklerini görmedin mi?
Kur'an ise şiir (benzetme, taklit, hayal ürünü) değil, "GERÇEK"tir:
Şuara; 192-196: Ve
şüphesiz ki bu, kesinlikle âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbin
üzerine Ruh ül emin (sağlam bilgi; vahy) indi.
Ve şüphesiz o, kesinlikle öncekilerin kitaplarında da vardı.
Şuara; 210�212: Onu
şeytanlar indirmedi (Muhammed'in kalbine sokmadı). Bu onlara yaraşmaz, güç yetiremezler de.
Şüphesiz onlar kulak vermekten uzak tutulmuşlardır.
Kur'an'ın bu niteliği Rabbimiz tarafından "Hakk (GERÇEK)"
sözcüğüyle yüzlerce ayette belirtilmiştir.
Not: Hakkı YILMAZ'ın Yasin Suresi Meal-Tebyin çalışması (e-kitap) listeye eklenmiştir.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|