Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selamlar
Fikirlerinize bire bir cevaplar sunmaya çalışayım. Nitekim tarikat yalanını görmeniz sizin için hayırlı olmuş, Ancak kuranı net görememeniz ise belkide tarikatlarda size kazandırılan düşünememe durumundan ileri geliyor olsa gerek..
ıÜü bir sene önce tarikatten ayrıldım araştırdım baktım kuranla örtüşmüyor tarafsız gözle baktım, mezheplerde uyuşmuyor, sonra kurandaki çelişkileri gördüm islam dininden ayrıldım bir deist(deist=allaha inanır dinleri rededer) olarak yaşamaya karar verdim mutluyum artık. :) Kuranda kehf süresinde güneşin balçıklı bir gözede kaybolduğunu yazıyor, oysa güneş dünyada olan bir yere batamaz(zülkarneynle ilgili kısım, gerçek adı kral iskender)
demişsiniz. Tarikatların kuranla örtüşmeyişi kesin bir gerçektir. Siz tarikatı kıstas alarak Allah ın vahyettiği buyrukların oluşturduğu dini lütfen zan altına sokmayınız. Konuyla ilgili size çok güzel bir linki incelemenizi tavsiye ediyorum.
http://www.kurandakidin.com/bolumler/15tarikatlar.htm
Aynı zamanda mezhepler hak değildir. Yani kuranda sabit değildirler. Mezhepler emevi zihniyetinin islama soktuğu nifak tohumlarının başında gelir. Fırkacı Hizpci zihniyetin temelidir. Bir tevhid eri Kuran mümini mezhebe yola tabi olmaz. Onun yolu Kurandır. Konuyla ilgili,
http://www.kurandakidin.com/bolumler/14mezhepler.htm
linkini incelerseniz, aklınıza takılan hususlarıda burada açabilir yanıt arayabilirsiniz.
Kuranda çelişki olarak öne sürdüğünüz ayete gelmeden önce, tarikattan ayrılmışsınız ancak o zihniyetten kopamamışsınız. Siz zülkarneynle aynı yerde askerlikmi yaptınız. Kimliğini nasıl deşifre edebildiniz. Deliliniz nedir... Bunlar kurandışı saptamalardır. Bu konuda dikkatli olmanızı öneririm.
kehf suresinde çelişkili olduğunu düşündüğünüz ayete gelince,
83. Sana Zülkarneyn'den de sorarlar: De ki: "Size ondan bir hatıra okuyacağım."
84. Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik.
85. O da bir sebebi izledi.
86. Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."
87. Dedi: "Zulmedene azap edeceğiz; sonra Rabbine döndürülecek; O da onu görülmedik bir azaba çeker."
88. "İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapana gelince, onun için ödül olarak en güzeli var. Ve ona, buyruğumuzdan, kolay olanı söyleyeceğiz."
89. Sonra bir sebebi daha izledi.
90. Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.
91. İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
92. Sonra yine bir sebebi izledi.
93. Nihayet, iki set arasında ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı.
94. Dediler: "Ey Zülkarneyn! Ye'cûc ve Me'cûc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set yapman şartıyla sana vergi verelim mi?"
95. Dedi: "Rabbimin beni içinde tuttuğu imkân ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de onlarla sizin aranıza çok muhkem bir engel çekeyim."
96. "Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "Körükleyin!" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim!" diye seslendi.
97. Artık onu ne aşabildiler ne delebildiler.
98. Dedi: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır."
Size çok net ve açık konuşayım. Kuranın en gizemli suresini bu kadar basit ele almakla bence tarikat zihniyetinin üzerinizde halen daha hakim olduğunu ortaya koymaktasınız... size göre düşünürsek eğer, yecüc ve mecüc çinliler olmalıdır fikri ortaya çıkar..
Bu ayette ince hassas bir husus vardır, sebep vurgusu. Ona bir SEBEP verdik kehf 84. Sebep vermek - imkan vermek - olanak sağlamak. Bunu bir kenara yazın şimdi diğerine geçelim. SET yapman için vergi ödeyelimmi kehf 94 burada geçen set kelimesi südd olarak kullanılmıştır. Bu südd kelimesinin asıl manası bulut gibi gözle görülemeyen bir kavramdır. Şimdi işin bombasının patladığı nokta, İŞTE AYETİN MÜKEMMELLİĞİ , Bakın 84. Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik. yani dünyada herşeye hakim, yapabilecek bir kişiydi. Özel bir olanağa ihtiyaç duymadan kendisine verilen SEBEP vasıtasıyla herşeye gücü yetiyordu. Ancak kendisine dünyayı aşan özel bir sebep verildi 89. Sonra bir sebebi daha izledi. Bir olanağa daha gereksinim duydu. Hali hazırda dünya için sağlanan tüm olanakların dışında bir olanağa gereksiniz duydu. Çünkü GÜNEŞİN BATTIĞI YERE GİTMESİ GEREKİYORDU. SEBEP VERİLDİ VE ORAYA YOLCULUK ETTİ. TÜRKÇESİ OLANAK VERİLDİ VE ORAYA YOLCULUK ETTİ.
Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu . BENCE BU OLAY TAMAMEN ASTRONOMİK BİR OLAYDIR. KARADELİKDTE OLABİLİR BAŞKA BİRŞEYDE. Yukarıdaki yazılarımdan da zülkarneynin nereye yolculuk etmiş olabileceğini az çok tahmin etmişsinizdir. Yani olanak - set vurguları olayın dünyada geçmediğine işaret ediyor olabilir. Tabiki en doğrusunu Allah bilir. Ama dediğiniz gibi kuran güneşin dünyada battığı gibi bir vurgu yapmış değil. Aksine yecüc ve mecüc kavimlerinin dünya dışından olabileceği yorumunu çıkartmak gerekir.. BU KADAR GİZEMLİ BİR AYETİ BÖYLE YORUMLAMANIZ ÇOK VAHİM, ÜZÜCÜ VE CAHİLİ BİR DURUMDUR..
kuran= orjinali yok! muhammed kendi zamanında toplamaya bile gerek duymamış, o zamanlarda noktalama işaretleri yoktu bile oysa şimdiki kuranlarda var! arab kuranıyla libya kuranı arasında fark var!
KURANIN ORJİNALİ OLMADIĞI KONUSUNDA BİR İDDİA GÖRÜYORUM, AMA SEBEBİNİ YAZMAMIŞSINIZ. DOLAYISIYLA BU İDDİA İÇİ BOŞ BİR SAFSATADAN ÖTE DEĞİLDİR. BUYRUN YAZIN TEZİNİZİ BENDE KELİME KELİME ÇÖKERTEYİM TEZİNİZİ..
Hz. Muhammed ayetleri bilindiği gibi çoğul olarak ezberletmiştir. İnsan beyni en güvenli yerdir bu konuda. Aynı zamanda kuran okunurken belirli vurgularla okunur. Eğer kuran okuyan birine şahit olduysanız vura vura okur. bazı yerlerde durur. bazı yerlerde devam eder bazı yerlerde ses yükseltir. Yani imla klavuzu gibi okur. Vurgulaya vurgulaya. İşte buda bir hikmettir. O vurgula günümüzde imla olarak işaretlerin oluşmasında en etkili faktörleri oluşturur. Öte yandan çeviri yapan dostlar, ellerindeki cümlenin manası itibari ile vurgu biçiminde imla düzenini oturtur. Bu kuranın mucizevi boyutlarından biridir.
mezhepler= mezhep alimlerinin ün yapmak için yarattığı tezatlar şafi midye yer hanefi haramdır yiyemez! mide yapılarında değişiklik olmamalarına rağmen? :)
Bu konuda hemfikiriz işte, birkere kuranda bulunmayan bir konu hakkında net tavır bu olmalıdır. Mezhepler dini fırkalaştırıcı ve yasaklanmış bir olgudur.. Bkz ayetde,
ıÜüDinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.
6 Enam Suresi 15
ıÜü Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra çekişmeye girip fırkalar (mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın.
3 Ali İmran Suresi 105
ıÜü Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp ayrılmayın.
3 Ali İmran Suresi 103
Gayet açık ve net değilmi fazla söze ne hacet..
namaz= orjinali sanskritçede namaskardır güneşe selam demektir tüm dinler birbirlerinden etkilenmişlerdir hindistandaki sihlerde islamdan etkilenmişlerdir
Kuranda namaz diye değil, salat yani duanın ikamesi olarak geçer bu ibadet. Kişilerin yaradıcıya hürmet ifade etmesi ve dua etmesi için farz kılınmış ana ibadetlerdendir. Hz. İbrahiminde Meryeminde tüm peygamberlerin uyguladığı bir ibadettir. Dünya yaradıldığı günden beri tüm tevhid erleri salatı ikame etmişlerdir. Dolayısıyla islam biryerlerden değil, başka yerler islamın bu ibadetinden etkilenip kendilerine almışlardır. Unutmayınız ki Adem peygamberde rabbine kulluk etmişdi. Oda tevhid dinine bağlıydı ve bu emri icra ediyordu..
FAZLA SÖZE NE HACET...
kabe= güneş kültü olma olasılığı yüksektir allahın bir eve ihtiyacı yoktur muhammed önce burasını kıble yapmıştır sonrada mescidi aksayı daha sonra gene kabeye dönmüştür söyleyin tanrı kararsızmı kıble konusunda?
oruç= allahın aç kalmanıza ihtiyacı yoktur bir yahudi geleneğidir oruç
zekat= zaten bu kurumda unutuldu gibi...
abdest ve seccade= güneşe tapanlar kullanıyor ve yıkanıyorlar
jimnastik adıyla yutturulan surya namaskar için nedense yıkanmanın gerektiğinden bahsedilmesi ilginç değilmi? demekki bu bir ibadet!
Ramazan bittiği için oruçdan gireyim, Allah aç kalalım diye değil, nefsimizden arınmamız ve toplumsal yapının eksikleri düzelsin diye orucu emretmiştir. Şöyle görün olayı, Nefsini yenen kişi tecavüz etmez, hak yemez, gıybet etmez, ahlaksızlık yapmaz vs vs vs. İşte nefsinden arınman için geliştirilen bir ibadet. Senin aç kalman için değil. Toplumun huzur ve refahı için. Kişilerin olgunluğu yakalaması için. Bunları idrak edebilmek için tarikat zihniyetini omuslardan atmak gerekir.
Abdest ve seccade, seccade kullanmam, kurandan gelmiş bir tavır değil. geleneğin dininin uydurmasıdır. tevhid dininde gereksizdir. Abdest ise temizlenme vurgusudur. uygulanış biçimi tartışılabilir. Kurandan aydınlanarak bu tip kavramlar üzerinde konuşunuz. Sizin tavrınızda kuranı okumadığınıuz ve algılayamadığınızı gözlemlemek olmak için gözlemci olmaya gerek yoktur..
Jimnastik diye girdiğiniz cümleyi kaale almıyorum. kabe ise Allahın evi değildir. O mekandan münezzehtir. Bunu hala öğrenemedinizmi..
Sizin teşhisiniz ve reçeteniz,
siz uydurulmuş gelenek dinine mensup yaşamış, yanlışlarını görmüş bunu vahyedilmiş dine maal ederek müşriklikten kafirliğe geçmişsiniz..
Reçeteniz, bu küfre son verip, kuranı baştan aşşağı algılayarak okumanız ve Allahın ipine, mezhepsiz, fırkasız, putsuz, ortaksız yola girmenizdir.
Allah yardımcınız olsun ..
muhabbetle
|