Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Israrcılığın takdire şayan senin bu şevkin beni ciddi anlamda etkiledi. İnşaAllah bu güzel sinerji ile faydalı işler yapacağız. Şahsım adına bu organizasyona tam destek verdiğimi belirtmek istiyorum.
Düşünce tarzınızı seviyorum. Benim için hep sürpriz oluyor ve düşüncelerime yeni boyutlar kazandırıyor. Gerçekten son vardığımız noktaya olumlu yaklaşacağınıza neredeyse emindim. Ancak itirazınızın haklı yönlerini şimdi görebiliyorum. Bizde eksik olan bir başka yöne dikkat çekmişsiniz.
Yine de bunun bir ortasını bulalım. Siz sosyal yönden farklı bir açınım getirmeye çalışıyorsunuz. Evet bu da olsun ama benim düşüncem bu derneğin geleceğe yönelik projeler açısından bir karargah (saldırgan bir sözcük ama...) gibi işlev de görmesi. İnternet üzerinden Arapça kursu vermenin önemli sonuçları olacağını düşünüyorum. Ya da en azından ücretsiz Arapça ve Kuran eğitimi materyali sağlanması ve bununla ilgili forumlarda destek... Çünkü insanlar bunu arıyor. Forumları ise genelde aramıyor.
Forumları insanlar genelde kendileri gibi düşünenlerle birşeyleri paylaşmak için arıyor. Şu hanif dostlar forumunun sürekli takipçilerini saysanız 100 taneyi bulursa şaşarım. Buna haftada bir ya da iki haftada bir girenleri de dahil etsek yine de sanmıyorum. İnsanlar geliyor, uğruyor, beğeniyor ya da beğenmiyor ama yeni bir açınım görmediği için sıkılıp gidiyor. Çünkü hanif müslümanlar dahil fikir paylaşımları konusunda çoğu kişi sabırlı değildir. Alacağını aldıktan sonra fazla oyalanmaz. Yenilikler konusunda da etkin ve üretken insan sayısı yine çok azdır. Foruma ilgi gençlerden de oluyor. Ancak bir süre sonra ilgilerini kaybetmeye başlıyorlar. Okul dönemi başlayınca da ayrılıyorlar ve çoğu bir daha dönmüyor. Uzun sözün kısası hanif müslümanlar ve hanif müslüman adaylarının sayısı burada gördüğümüzden kat kat daha fazla. O halde yeni insanlar kazanmak için ihtiyaçlara yönelmeliyiz.
İşte örnek olarak size milyonların ihtiyacı olan bir konu: Çocukları için gelenekten, safsatalardan, ezbercilikten, Arapçadan uzak bir dini eğitim. Bunun kanuni bazı engelleri var. Ama İnternet üzerinden gereken program desteğiyle bu sağlanırsa büyük bir ihtiyaç karşılanmış olur. Çocukları kötü etkileyen televizyon, kötü arkadaşlar ve kötü alışkanlıklar... Yetişmekte olan bir çocuğu birçok tehlike bekliyor. Bununla ilgili bir çalışmaya başladım. Böylece çocukluktan binlerce, belki de onbinlerce ve belki daha da fazla hanif müslüman yetiştirmek mümkün olacak. Derneğin bu konuda büyük yardımı olacağını düşünüyorum. Ancak bu sonraki bir mesele.
Daha öncelikli karşılanılabilir ihtiyaç ise Arapça öğrenmek isteyen insanlara yardım etmek. Böylelikle bizimle tanışmış olurlar. Ve en azından gelip geçici kişilerle de olsa sayımız artmış olur. Gelecekteki bazı projelerin etkili olması için sayımızın artması önemli.
Başka şeyler de söyleyebilirim ama uzatmak istemiyorum. Özetle demek istediğim derneğin bu tarz projeleri üretmek ve hayata geçirmekle ilgili bir yönü mutlaka olmalı. Bir dernek kurulacaksa önceden bir ana yol çizmeliyiz. Aksi halde cansız, etkisiz olur ve yanlızca üzerimizde yük olur. Yani bu derneğin esas bir etkinliği olmalı. Ancak bu sayede o dediğiniz ortama katılacak insanları bulabiliriz. Bütün iletişim eksikliklerine rağmen İnternet ortamından ulaşılacak insan sayısı diğer yollarla kıyaslanmayacak kadar fazla.
Sizin söylediğiniz ortam içimi ısıttı. Gerçekten sosyalleşmemi engelleyen bazı prensiplerimle hanif müslümanlarla doğrudan tanışmak için duyduğum büyük isteğin arasında kaldım. Evet, söylediğiniz tarz bir ortam çok güzel ve faydalı olur. Hatta benim buna bir ek önerim de olacak: Her hafta bir araya gelindiğinde cemaat ile namaz kılınsın. Türkçe namaz kılınsın. Tam Kuran'dan öğrendiğimiz gibi kılınsın. Toplantıya böyle başlanılsın yada bitirilsin. Bu benim içimde hep bir sıkıntı olarak kalmıştır. Çünkü bizim gibilerle ilgili söylenen şu vardır: Peygambersiz namaz kılamadılar. Evet bireysel olarak namaz kılıyoruz ama toplu olarak kılmanın önemi başka. Bunun önemli bir kırılma noktası olacağını düşünüyorum. Aracısız Allah'a toplu halde yönelmenin önemli bir göstergesi. İşte dernek hiçbirşey başarmasa da bunu başarsa bana yine de yeter.
Karşılıklı görerek iletişim gibisi tabi ki yok. Bunu şu dernek fikrinin ortaya atılmasından sonra daha iyi anladım. Tepki almak istiyorsunuz ama hiçbir şey göremiyorsunuz. Anket yapıyorsunuz ama yine eksik kalıyor. Oysa bunu karşınızda gördüğünüz insanlara anlatsanız herkesin yüzünden rahatlıkla istediğinizi okuyabilirsiniz. Fikirlerini sorar, açıklamaya teşvik edersiniz. Ama bilgisayar başında sadece geometrik bir ekrandaki karakterlerle, sayılarla yetinmek zorunda kalıyorsunuz. Sonradan bunun üzerinden ancak tahminlerde bulunabiliyorsunuz.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam okun
Umarım orta yolu buluruz.Rabbimiz hayra yönelik işler yapmayı hepimize nasip eder.
online kuran kursu projesi içinde görsel eğitime ağırlık verilebilir.görsellik, açık öğretim fakültesi öğretmenleri gibi yazı tahtasının önünde dikilip anlatmak şeklinde olmasın ama:)
Net ortamında yazılı metinler şeklinde kursa hala karşıyım.Neden dersen biz millet olarak dinlemeyi izlemeyi severiz.
Bunun dışında hanif dostlar sitesi için 100kadar takipcisi olduğunu düşündğünüzü söylemişsiniz.Geçen yıl site admini günlük tıklama sayısının yanlış hatırlamıyorsam 1000tekil 3000çoğul olduğunu söylemişti.Bu yılki günlük ortalamayı bilmiyorum
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Bu konuda yazmak için biraz beklemeyi yeğledim. Çeşitli görüşler zikredildi. Bir iki de ben yazayım.
Kardeşlerim;
Tarihte örgütsüz bir topluluk gösterin ki, onlar bir başarı elde etmiş olsunlar. Bunun hiç bir örneği yoktur.
Zaten Allah;
"Kafir olanlar bile birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yer yüzünde büyük bir fitne çıkar" buyurmadı mı?
O kafirler ki hiç bir umudu, sizler / bizler kadar sağlam temele dayanmış, uzun vadeli, geniş kapsamlı olamaz. Hiç bir zaman ortak ve bağlayıcı / yol gösterici bir kitapları olmadı.
Tüm bu nedenlerle, "Siz eğer müminseniz çok üstünsünüzdür" denilmiştir. Üstünlüğü gerektirecek tüm şartlar mümin olanlarda vardır.
Bu siteye ilk katıldığım günlerde, sizin toplandığınız ve işlerinizi aranızda müşavere ile yürüttüğünüz bir yer var mı diye sormuştum. O zamanlar bu sitenin yeterli görüldüğü yazılmıştı.
Geçenlerde, tarikatlar konusunda yazdığım bir yazıda da vurguladığım üzere, sanal ortamın kazanımları asla birebir temas ve ortak çalışma gibi olamaz. Şu son günlerde pek meşhur edilen facebook sizin olsa istenilen faydaya erişilemez.
Atalarımız iştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz demişler. Sanal ortamda üretilebilecek değerler de sınırlıdır. Gün olur da insanların çoğu sadece sanal alemde yaşıyor olurlarsa belki o zaman...
Şimdi; içinde bulunduğumuz zaman öyle bir zamanki iletişim çılgınlığı, yeni yeni olanaklar insanların gözlerindeki perdeleri teker teker kaldırıyor ve insanlar ak dediklerinin kara, kara dediklerinin ak olduğunu görüyorlar. Her gün, daha önce tam aksini düşündüğümüz / zannettiğimiz yeni yeni bilgilerle karşılaşıyoruz.
Türkiye örneği de bundan çok farklı değil. Neredeyse istismar edilmemiş hiç bir alan kalmamış. Sosyal çalışmalar da böyle. Siyaset istismar edilmiş, sivil girişimler / çalışmalar / yardımlaşma etkinlikleri istismar edilmiş. Böyle bir ortamda sıfırdan yeni bir oluşuma girecek insanlar maça neredeyse 10-0 mağlup başlayacaklarını hiç unutmamalılar.
Fakat bu olumsuz şartlar asla müminleri yılgınlığa sürüklememeli. Zira, lazım olan parola çok öncelerden verilmiş.
"Eğer müminseniz çok üstünsünüzdür."
Eğer müminseniz sizde 10-0 galip olarak başlarsınız, belki daha da fazla.
İnsanlarla çalışacak olanlar, insanlarla çalışmanın zorluğu ve insanoğlunun realiteleri hakkında yeterince bilgi ve deneyim sahibi değiller ise daha ilk günlerinde çok ciddi bir yıkımla / moral çöküntüsü ile karşılaşabilirler.
Ben yaklaşık 15 yıllık hatırı sayılır siyasi gözlemlerime dayanarak bir kaç hususu paylaşayım istiyorum.
Öncelikle şunu bileceksiniz. İnsanları olmayan bir şeye çağırmayacaksınız. İnsanlar hazırcıdır. İllaki kendilerinden önce bir başkasının birşeyler yapmasını bekler, bir şeyler yapmaya başlamış olanlara katılmaya daha çok isteklidirler. İlk olmak insanlar için korkutucu bir iştir. Bunu anlayışla karşılayacak ve her ne yapacaksanız mininmum imkanlarınızla minimum şeyler yapacak, boyutu her ne olursa olsun somut bir şeyler ortaya koyacaksınız.
İkincisi, moral dengenizi ve düsturunuzu / ilkelerinizi / duruşunuzu sağlam tutmak istiyorsanız asla çoğalma arzusunda olmayacaksınız.
Kuran'da asla çoğalma çağrısı bulamazsınız. En çok sayıda insana türlü yön ve şekillerde tebliğ emri bulursunuz ama çoğalma çağrısı yoktur.
"Bunun üzerine O'na [İbrahim'e] bir tek Lut iman etti"
Cemaate bakar mısınız ! Herhangi bir kınama var mı? Yahu İbrahim Allah'ın senin üzerindeki bunca nimetine / lütfuna rağman bu kadarcık mısınız denilmiş mi hiç ? Hayır ! İbrahim ve maiyetindekiler övüldükçe övülmüş.
Ya Musa ? Kendisi ve kardeşinden başkasına söz geçirebilmiş mi ? Bu mudur bu kadar mücadelenin sonu. Evet budur. Hiç bir arıza yoktur. Az olmak iman edenlerin kaderidir.
Şu halde, tebliğ ve erişimde maksimum hedeflenecek ama asla çoğalmak hedeflenmeyecek. Çoğalmıyoruz diye umutsuzluğa düşülmeyecek. Çoğalamıyoruz, biraz daha çoğalalım, şöyle şöyle maddi olanaklar elde edelim diye asla taviz verilmeyecek. Aziz ve Rahim'in indirdiği dosdoğru yol asla çoğalmak gibi bir amaca kurban edilmeyecek. Aksi girişimler, Abese suresindeki gibi karşılanır. Olanla yetinmeyi bilmek, talep edene yönelmek bu işin şiarı olmalıdır. Eğer siz sadece iki kişi iseniz ve müminseniz var mı sizden daha üstün bir topluluk ? Takdire ve Allah'ın yardımına şayan bir topluluk...
Üçüncüsü; her detayı düşünmek ama detay söylem ve tartışmalardan kaçınmak gerekir. Yeryüzünde hiç bir iki insan yoktur ki, bütün meselelerde birbirinin aynısını düşünsün. Siz eğer insanları detay mevzularda şöyle düşünenler ve düşünmeyenler diye bölmeye başlarsanız nihayetinde bir başınıza kalırsınız. Neyin hangi detaylara kadar inceleneceği topluluğun amacına göre değişecektir.
Dördüncüsü; katılımcılarınızın muhakkak aktif katılımcı olmalarını sağlayacak yol ve yöntemler düşünmektir. Teşkilatınız bir ayna gibi olmalıdır. İnsanlar ona baktıklarında ne kadar küçük olursa olsun kendilerinden bir parça görmelidirler. Bu öncelikli olarak "bedel ödemeye dayalı" bir katılım olmalıdır. Bedelden kastettiğim ise, para gibi maddi bir katılım olabileceği gibi, fikri yahut bedeni bir katılım da olabilir. Küçücük bir çocuğun mekanınızda bir odadaki bir sandalyeyi bir köşeden diğer bir köşeye emrinizle taşıması bile bir katılımdır. O çocuk, o sandalyeye her baktığında onda kendisinden bir pay / bir bedel görecektir. Sosyal psikoloji, insanların sadece bedel ödedikleri şeyi sahiplenme eğiliminde olduğunu söylemektedir. İnsanlara az veya çok, onların durumlarına uygun bedeller ödetin. Bunu yapın ki, işinize sahip çıkmaya devam etsinler. Bunun gibi, insanların sizin teşkilatınıza / çalışmanıza bedel ödemeye devam etmelerini istiyorsanız, daha önce ödedikleri bedelin olumlu sonucunu / ödülünü / işe yaradığını onların görmelerini sağlayın. Bu anlamda sizin için daimi bir hatırlatıcı olması bakımından mesela namazın bir yönüyle insanların Allah yolunda ödedikleri sürekli bir bedel olduğunu unutmayın.
Beşincisi; sevk ve idarenin ilkelerini saymaya kalksak ne altıncıda biter, ne binincide... :) Her ne yaparsanız yapın, sevk ve idarenin gerektirdiği bir ilimle yapın.
Peki sen ne yapıyorsun ?
Bizim Antalya'da daha önceden bir kaç arkadaşla kurduğumuz bir derneğimiz vardı. Alakasız başka sebeplerle fazla bir aktivite göstermeden pasifize ettik. Öylece beklemede duruyor.
Allah izin verirse, bu sene burada Akdeniz Üniversitesi öğrencileri ile bu dernek üzerinden bir kısım çalışmalar yapacağız.
Çalışma alanımıza ilişkin prensiplerimiz şunlar;
Çalışma amacımız için ayırdığımız tüm olanak / imkan / yetenek / maddiyat vs. gücümüzün;
Yaklaşık % 40 kadarını, Kuran mesajının / Kuran'ın anlamının insanlara eriştirilmesi için kullanacağız. Bu; gah meal dağıtmak, gah internette bir yayın yapmak, gah insanlarla birebir sohbet etmek, gah bir konferans / panel vs. düzenlemek şeklinde olabilir...
Yaklaşık % 40 kadarını, Allah'ın Kuran'da yardım edilmesini emrettiği kimselere yardım etmek için ayıracağız. Biz, mevcut cemaatler gibi << Ey hak sahipleri ! Siz acınızdan ölün. Biz topladığımız yardımlardan sadece öğrenci yetiştireceğiz. Biz yardımın kime yapılacağını Allah'tan daha iyi bilenleriz.>> demeyeceğiz.
Yaklaşık % 20 kadarını bu teşkilatın / organizasyonun geliştirilmesi / ayakta durması için harcayacağız.
Bu oranlar, hangi işe hangi ağırlıkta eğileceğimizi göstermektedir.
Başka illerde benzer faaliyetlerde bulunacak kardeşlerimizle her zaman yardımlaşmaya hazır olacağız.
Çünkü; kafir olanlar bile birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer biz bunu yapmazsak yer yüzünde büyük bir fitne doğar.
Selam ve muhabbetle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Değerli katkın için teşekkür ederim. Ben şahsen istifade ettim. Bir dernek tecrübesi yaşadığına göre bizleri zaman zaman yine aydınlatmanızı isterim.
Çoğalma konusundaki düşüncelerinize katılıyorum. Beni yanlış anladığınızı düşünmüyorum ama ben yine de ilgili konuda yazdıklarıma açıklık getireyim. Benim vurgum bizim gibi düşünenler üzerineydi. Yani aslında bizim gibi düşünenler ve bize yakınlık duyanlar burada gördüğümüzden çok daha fazla. Vurgum çoğalmak değil de biraraya toplanmak üzerineydi.
Bir de insanların çoğu sizin dediğiniz gibi hazırcıdır. Böyle insanların doğru yolu seçme şekli ise tabî olmadır. Dolayısıyla bu çeşitli şekillerde oradan oraya çekilen insanlara yardım etmemizin, "bakın biz de buradayız" dememizin hayırlı bir iş olacağını düşünüyorum. Tabi bu, propaganda şeklinde değil de yapılan güzel çalışmalarla taktir toplama şeklinde olacaktır. Yoksa tabi ki "çoğalma" vurgusu ancak taviz getirir, bozulma getirir. Buna gerçekten dikkat etmeliyiz. Aslında bu şartları düşünecek olursak sayımızın az olması bilakis olumludur. Böylece herkes söyleyeceğini daha rahat söylüyor ve daha iyi anlaşılıyor. Böylesi daha sıcak ve dostça bir ortam. Burada öncü gözüyle baktığım ve büyük değer verdiğim bu insanları böyle rahat bir ortamda tanımanın benim için büyük kazanç olduğunu düşünüyorum. Benim derdim Allah'ın razı olacağı kalıcı işler yapmak. Kalıcı güzellikler üretmek.
Diğer bahsetmiş olduğum bir konu da bize yakın olup da çocuklarının eğitilmesi konusunda aciz kalan insanlara da yardım eli uzatmak idi. Bu da aslında "sonuç" olarak çoğalmayı getirir. Yine de kendi başına düşünüldüğünde güzel bir iştir. Ama dediğiniz gibi burada "çoğalma" vurgusu yapılmamalı. Amaç bu olmamalı. Size katılıyorum. Çünkü doğru olan işlerde de çoğalma vurgusu bazı önceliklerin değişmesine sebep olabilir. Önceliklerimi ben de buna göre yapmam. Sırası gelmişken bunu söyleyeyim dedim.
Eski yazılarımı incelemeyi sevmem. Eğer çoğalma vurgusu yapmışsam yanlış yapmışımdır.
Selam Savana
İnternet üzerinden eğitim konusunda beni iyice soğuttunuz. Ama bundan şikayet etmiyorum çünkü haklısınız. Şimdi acaba derneğe sade ama herkesin gönül rahatlığıyla kabul edebileceği bir anayol nasıl belirleriz diye düşünüyorum. Şimdilik aklıma Kuran üzerinde araştırma yapanlar için Kuran ve Arapça yazılımları geliştirmek ve ücretsiz olarak insanlara sunmak geliyor. Mesela Hasenat gibi programlar var ama Arapça metinde bir sözcüğe tıklayıp da o sözcüğün anlamını, köklerini görebileceğiniz ücretsiz bir program bildiğim kadarıyla yok. Bunun gibi araştırmacıların ihytiyaçları alınır ve karşılanır. Arapça Türkçe, latin harfleriyle Arapçayı da içeren çok kullanışlı bir sözlük yapılabilir. Sesli düşünüyorum... Evet şu anki imkanlardan çok daha güzeli sağlanabilir ve bu gibi insanların her aradığını aynı ortamda rahatça bulması sağlanabilir. Eğer böyle bir yol izlenirse ben hiçbir karşılık beklemeden gereken programları yaparım. Şimdilik aklıma bu geliyor. Başka düşüncelerimi de zaman zaman paylaşabilirim.
Dernek açılacak olursa yakın planda tek kazanımımız sizin söylediğiniz o sosyal yönüyle ilgili olan olacaktır. Bu çok önemli. Ama şahsen yeterli görmediğimden henüz hazır olmadığımızı düşünüyorum. Belki önümüzdeki yaza hazır olabiliriz. Tabi bu benim fikrim. Belki sizler yeterli görebilirsiniz.
Dernek sadece bir kabuktur. Önemli olan içerik ve anafikirdir. Bunlarda ortak bir noktada buluşabilirsek o zaman hazırız demektir.
Forumun takipçilerinden bahsederken yine yanlış anlaşıldım (ve yine benim hatam). Sürekli takipçi derken kayıtlı üyelerin arasındakileri kastediyordum. Kayıtlı üyelerin dışındakilerin çoğu bildiğimiz İnternet gezginleridir. Gelir geçerler. Ama geçenlerde üşenmeyip bütün üyelerin listesini sayfa sayfa taradım. Ara sıra profile tıklayıp en son ne zaman girmişler baktım. Gördüğüm şu ki birkaç yüz kişi dışında kayıt olanlar öylesine kayıt olmuş ve bir süre sonra bir daha hiç uğramamış. Çoğu ise hiçbir mesaj yazmamış. Yani kendisini bizimle bir topluluk olarak gören insanların sayısı çok az. Bu birkaç yüz kişiden yine az bir kısmı burada olup bitenlerle ilgili. Geri kalanı sadece bize sempatiyle bakan ama ne yaptığımızı ya da geleceğimizi umursamayan kişiler. Daha doğrusu bizim gibi düşünen ama bizden umudu olmayan insanlar. Aslında dernek fikriyle ilgili ankete katılıma bakarsan zaten ne demek istediğimi anlarsın. Yani arkadaşların çoğu diyor ki: ne yaparsanız yapın zaten değişecek birşey yok. İşte demek istediğim bu. Kırmamız gereken umutsuzluk ve kayıtsızlık bu. Devasa bir kayayı yerinden oynatmaya benziyor bu iş. Birkaç kişi bu kayaya yüklenecek ki diğerleri de diyecek ki "ya bunlar bu kadar uğraşıyor biz de geri kalmayalım". Tabi ki ilk defa yüklenenler gülünç duruma düşebilir. Ama bir eylem insanı hata yapmaktan ve herkese rezil olmaktan korkmamalıdır.
Sonuç olarak benim konuyla ilgilenen herkese önerim şu: Bir çalışma alanı bulalım. Onun üzerinde bir çalışma grubu kuralım ve hazırlığımız tamamladıktan sonra derneği kuralım. Benim önerdiğim çalışma alanı ise söylediğim gibi yazılım... Ve bu konuda yazılımcılara falan ihtiyacımız da yok. Çünkü bu tarz yazılımları yapmak zor değildir. Bunu ben üzerime alıyorum. Derneğe katkım da bu olur.
Bu girişten bakarak bunun sonu nereye varacak, anlamı nedir... gibi sorular aklınıza gelebilir. Bunun anlamı eylem toplumuna dönüşmeye geçiştir. Allah bize hiç umulmadık kapılar açabilir. Ve inşaallah açacaktır da. Ama bizim buna bir sebep oluşturmamız gerekiyor.
..... Tarihte örgütsüz bir topluluk gösterin ki, onlar bir başarı elde etmiş olsunlar. Bunun hiç bir örneği yoktur.
.......
Atalarımız iştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz demişler. Sanal ortamda üretilebilecek değerler de sınırlıdır. Gün olur da insanların çoğu sadece sanal alemde yaşıyor olurlarsa belki o zaman...
........ Öncelikle şunu bileceksiniz. İnsanları olmayan bir şeye çağırmayacaksınız. İnsanlar hazırcıdır. İllaki kendilerinden önce bir başkasının birşeyler yapmasını bekler, bir şeyler yapmaya başlamış olanlara katılmaya daha çok isteklidirler. İlk olmak insanlar için korkutucu bir iştir. Bunu anlayışla karşılayacak ve her ne yapacaksanız mininmum imkanlarınızla minimum şeyler yapacak, boyutu her ne olursa olsun somut bir şeyler ortaya koyacaksınız. ......
Selam ve muhabbetle...
Elinize saglik guzel ozetlemissiniz. Ilk olmak zordur. Bu yuzdendir ki ortada cekingenlik var. Benim asil korkum ortaya orgutlenmeyle birlikde ortaya nasil bir yapi ortaya cikacakdir.
__________________ Müslümanim diye hic utanmiyorum.... Mevsim Bahar..Ben artık özgur bir müslümanım. Bir elimde KURAN, Bir elimde bahar çiçekleri ve arkamda 1400 yıllık hurafe, hadis, mezhep ve şeyhlerın enkazı.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam
okun yazdı
-----------
Şimdilik aklıma Kuran üzerinde araştırma yapanlar için Kuran ve Arapça
yazılımları geliştirmek ve ücretsiz olarak insanlara sunmak geliyor. Mesela
Hasenat gibi programlar var ama Arapça metinde bir sözcüğe tıklayıp da
o sözcüğün anlamını, köklerini görebileceğiniz ücretsiz bir program
bildiğim kadarıyla yok. Bunun gibi araştırmacıların ihytiyaçları alınır ve
karşılanır. Arapça Türkçe, latin harfleriyle Arapçayı da içeren çok kullanışlı
bir sözlük yapılabilir. Sesli düşünüyorum...
-----------
evet. bu manada büyük boşluk var. ve internet ortamında rahatlıkla
işlenebilir. örneğin tesettür konusu sayfalarca işleniyor. ama başvuru
kaynağı haline getirilmesinde (e kitaplık altında toparlanmasına rağmen)
yeterli olamıyor.
Örneğin "metropol yaşamının akrabalık ilişkileri açısından kuran'a arzı"
veya "medeniyetin kuran daki tanımı" veya "insan yapısı ve yaşamındaki
bilimsel literatüre giren normların kurandaki karşılıkları" vb...
konularında bir seviye tuturabilmiş arkadaşların yorumları güvenilir
kaynaklar oluşturulabilir.
Örneğin bir forumdaki linkden eriştiğim kurana'a göre miras paylaşım
programının türkçesi yok. Çok zor bir şey olmadığını zannediyorum.
Halbuki herkesin kendince bir temrin olarak uyguladığında akrabalık
ilişkilerine bakışı değişecek. Özellikle şehirleşmeyle kaybolan ve kuzenin
altına sıkıştırılan üçüncü kuşak akrabalık ilişkileri dikkat çekecek.
Örneğin biz kuran nezdinde dededen amca çocuklarına miras konusunu
kavrayarak işleyebilseydik insanımızın hangi argümanlarla soyulduğunu
daha çabuk farkedecektik.
kitaplığımız kitap isimleriyle değil, konu özetleriyle ve alt başlıklar
birbirleriyle ilişkilendirilebilir genişletilebilir.
Tarihsel yanılgıların ve sapmaların neden ve sonuç ilişkileri
karalamalardan çok daha iyi aydınlanma sağlayacaktır.
her şeyden önemlisi hanifdostların kendi aralarında teferruatı
kaydedmekte çekincesi olmayan ve fakat asgari müşterekte net bir tavır
ortaya koyan bir üslup oluşturmuş olmalıdırlar.
Bu dokuz sayfada ve daha evvelde rastladığım bu tip dillendirmelerin
altında yatan asıl sebep kanımca budur.
Halbuki burada (tabiki zannımca) bir tek budist yok galiba. En azından
Kuranı rehber kabul etmiş kitlenin tamamını öğrenegeldikleri değerlerini
kendilerine bir aşağılama aracı yapmadan sorgulamalarını sağlayacak
güvenilir bir ortam sağlanmalıdır.
Kuşkusuz Bunlar hafife alınamayacak kadar büyük mesai isteyen
konulardır ve eksikliği gidermek ilim adamlarını bu sayfalara celbedecek
heyecanı oluşturmayı gerektirir.
Sosyolojik ayrışmadan ziyade, asgari ortak bilgilenme düzeyini yükseltme
gayretleri arzu edilen heyecanı daha çabuk yakalamayı sağlayacaktır
kanaatindeyim.
Belki Blog sitede bu yönde bir arayışın tezahürüdür.
Fakat sonuç itibariyle bu site yine insanın kendi ayırabildiği zaman
çerçevesinde ilk başlarda aykırı ve can yakıcı irkiltilere sebep olsada uzun
vadede en azından bulunduğunuz noktadan daha geriye kılavuzlamayan
hatırı sayılır bir bilgilenme platformu oluşturmaktadır.
Özellikle yeni samimi müdavimlerle gündeme gelen ve gündeme
getirenlerin kendi iç kaygılarından kaynaklandığına inandığım
çerçeveleme gayretine değilde, bilgilenmenin çeşitlendirilmesi ve
kalitesinin artırılması yönündeki çalışmaların canı gönülden duacısıyım.
Dernek konusundaki çekincelere artık hak veriyorum. Bizim gibi insanlar dini arka planda yaşamayı severler. Bunun verdiği serbestliği ve kişiselliği bozmak istemeyiz. İşte derneğin bunu bozmak gibi bir riski var. Sanırım Papatya kardeş aynı cümle içinde üç defa "ortaya" sözcüğünü kullanmakla bunu vurgulamak istedi :)
İman kardeşin de bu konuda yaptığı değerli katkıyla birlikte artık benim bu konudaki görüşlerim netleşmiş oluyor. Bilhassa son paragrafta yaptığı eleştiriyi önemsiyorum.
Bu dernek fikrine destek konusunda biraz atılgan ve haddi aşmış olabilirim. Ama her yaptığım hata için özür dileyecek olursam hayatım özür dilemekle geçer. Bu sefer atlıyorum.
Benim dünya ile ilgili genel yaklaşımımı belirleyen Kuran'da Allah'ın vaadidir. Yani iyilik ve barışsever kullarla ilgili vaad. Ki bu vaad yeryüzündeki dökülen kanın ve bozulmanın yeterince güçlü inanç sahipleri tarafından durdurulabileceğinin de bir müjdesidir. Tabi ki iyiliği ve güzelliği yayarak. Ama bunu bir takıntı yapmadım. Dünyayı değiştirme hedefim yok. Benim hedefim daha büyük. Allah'ın sevgisini kazanmayı hedefliyorum. Yine de bu vaadin gerçekleşeceğini söylemeden edemeyeceğim.
Ve yine Kuranda güzel beldenin Allah'ın izniyle ürününü vereceğinin söylenmesi aslında bizleri güzel belde kurmaya teşvik eder. Bu forumu ben bizim gibiler için genel bir çekim alanı olması açısından yeterli görmemiştim. Bu yüzden yeni arayışlara belki biraz fazla hevesle destek veriyorum.
Ancak şimdi görüyorum ki dernek konusundaki tüm çekincelerde haklılık payı var. Bu, bizim genel yapımızın verdiği bir sıkıntı. Bu konuda aceleci ve zorlama bir yapılanmaya gidilirse ters tepip bölünmeye ve kopmalara da yol açabilir. Bu yüzden anketten benim oyumu eksiltebilirsiniz. Son baktığımda 17 kişi idi. Artık 16 kişisiniz.
Artık bundan sonra doğrudan hedefe yönelik çalışmaya karar verdim. Forumun bu halini seviyorum ve bundan sonra foruma katkım daha iddiasız olacak. Herkesin yenilikler için biraz zamana ihtiyacı var. Özellikle de benim...
Selam Okun ve bu işe niyetlenmiş diğer kardeşlerimiz;
Bu çabuk bir pes ediş.
Ben yazdıklarımı siz daha önce şunu bunu yanlış yaptınız diye değil, tecrübeler ile edinilmiş deneyimleri aktarmak için yazdım.
İbrahim milletine tabi olmak isteyen, o yolda yürümek isteyen herkes, İbrahim gibi başlı başına bir ümmet olmayı da hedeflemelidir.
Ben diyorum ki; çağrınızı forumda dillendirin ama bundan çok büyük neticeler beklemeyin.
Etrafınıza bakın. Reel / gerçek hayatta akrabalarınız başta olmak üzere etrafınızdaki / yanıbaşınızdaki / aynı ildeki / aynı bölgedeki insanlarla başlayın.
Bir kişi de olsanız, iki kişi de olsanız yılmayın. İki kişi olur ve gerçekten iman etmiş olursanız sizden üstünü yoktur diyorum. Siz, kaç kişi iseniz gücünüzün yettiğinden sorumlusunuz. En az iki kişi olun ve deyin ki; biz bir cemaatiz. İman etmiş, kuvvetli bir cemaatiz. Bizim düsturumuz şudur. Yapmakta olduğumuz bilinçli / planlı işlerimiz şudur. Yapmak istediğimiz bilinçli / planlı işlerimiz şudur. Paylaşacaksanız bunu paylaşın.
İki iken üç, üç iken dört olursunuz. Olmasanız da sorun yok, Allah çokluğu değil, sizdeki takvayı, hayra ve barışa yönelik işleri arzulamaktadır diyorum.
Şu acıklı bir hakikattir ki, ben iman eden bir hanifim diyen her kimse için kendi yaşam çevresinde bu duruşu göstermemek izahı olmayan bir kabahattir.
Bu iş, bulutlardan dökülen küçük küçük damlacıkların dereler, çaylar, göller, denizler oluşturması gibi büyüyecektir. Lakin bu damlalar sanal aleme değil, gözünüzle gördüğünüz, ayağınızla bastığınız topraklara düşmelidir.
İş şudur: Her kardeşimiz sanal ortamda Musa'yı anlatmak yerine, Firavun ve ehlinin karşısına çıkıp temsilen;
"Ben hakikat Alemlerin Rabbinin elçisiyim" (Alemlerin Rabbinin kelamını / mesajını sana / size duyuran / anlatan bir kişiyim) diyebilmelidir.
Ve bu her kişi, Kuran'la büyük bir mücahede işine girişmelidir. Eğer her kimsenin kınadığı / küçümsediği, en fakir, en aciz, en bayağı görülen bir kimse dahi size;
<< Bu alışılmamış bir şey, Allah'ın sana öğrettiğinden bana da öğret, ben de seninle birlikteyim>> derse, bu ne büyük bir nimettir !
İşte size en büyük ve en kuvvetli bir cemaat, bir millet !
En basit bir işi dahi "birlikte olmak ve birlikte yapmak" düşüncesi ile yaparsanız siz en büyük bir devlete mazhar olmuşsunuzdur ve ben bu devletin bedenlerinizden / varlığınızdan / takvanızdan ibaret bayrağı önünde selam durmaktan şeref duyarım.
Kuran'a ve onun sahibi olan Allah'a boyun eğenler ancak önlerinde boyun eğilmeye / yollarında yürümeye değer insanlardır.
Bir dernek kurmak için yedi kişi lazım diye beklemeyin ! Siz herhangi bir yerde Kuran'a boyun eğmiş en az iki kişi olmuşsanız, siz bir dernek değil, en büyük bir devlet / millet olmuşsunuzdur.
İyi günde kötü günde saf bağlayanlara, toprağı yarıp sapı üzerinde dikilen bir fidan gibi yükselip çıkanlara, Allah'ın rahmeti ve koruması hep üzerlerinde olanlara, insanlar için en hayırlı bir ümmet olanlara, üzerlerine Allah'ın yardımı "hak / yardım edilmesi Allah'ın üzerinde / indinde bir borç " olanlara selam !
Siz eğer bu yolda bir adım atarsanız olur ki, Allah yollarınızı açar, günahlarınızın bir kısmını örter ve size alemlerde hiç kimsenin malik olmadığı ve mümkün değil olamayacağı bir güçle yardım eder.
Asla umutsuzluğa / belirsizliğe düşmeyin. Küçük - büyük hiç bir işinizde asla Allah'ın yardımından ümit kesmeyin.
Ve nihayet... Karşınızdakilerin "çokluğu" / "refahı" asla sizi yıldırmasın.
Siz Allah'ı üç beş peygamber, üç beş kitap gönderip istirahate çekilen bir şey mi zannettiniz !
"İman edenlere yardım etmekse; üstümüzde bir borçtur" diyen Allah, yolunuzu aydınlatsın, gücünüze güç katsın.
"Vaadinden asla caymayan" Allah'ın selamı üzerinize olsun.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar
Öncelikle ali Aksoy un yazısını önemli buluyorum. Bu noktada belirtmek istediğim bazı önemli hususlar var.
Değerli dostum okun ve okun gibi düşünen dostlar.
Kuran vahyedildiği dönem içerisinde, çoktanrılı putperest toplumların en azgınlarının olduğu bir coğrafya içerisinde Müslüman azınlık muhteşem bir başarı göstermiştir.
Bu başarının nedeni, savundukları yolun Allah yolu olması ve insanlara Allahın hükümlerini duyurmaları olmuştur.
Peygamberlerimizden Muhammed Resul, kendisine vahyedilenle hükmetmiş ve bunun neticesinde o azılı topluluğa karşı muzaffer bir toplum meydana gelmiştir.
Bizler zerre kadar da görünsek, inandığımız ve davasını savunduğumuz Rabbimiz kainatı tamamen kapsayan tek İlahtır. Neticesinde yozlaşmış ve küfür pisliğine gömülmüş bir inanç sisteminin üzerine güneş gibi bir Kuran temelli Allah odaklı din anlayışının doğması adına mücadele etmek, sayımız, gücümüz, imkanımız ne olursa olsun boynumuzun borcudur.
Bizler Esirgeyen ve Bağışlayan Allahı tek ilah kabul eden ve sadece onun hükümlerini kabul eden bir topluluk olarak, mutlaka ve mutlaka hiçbir zorluğa aldırış etmeden, hiçbir çile ve eziyeti görmeden dosdoğru vahyedilen istikamette gitmek zorundayız.
Bizlere indirilen kitap şu şekilde bu konuda yapmamız gerekenleri ortaya koymuştur ;
76 İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tağut yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuşkusuz, şeytanın tuzağı çok zayıftır.
75 Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!
14 Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın.
Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.
Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
66 Şimdi, Allah yükünüzü hafifletti. Bilmiştir ki, sizde bir zaaf var. İçinizden sabırlı yüz kişi olsa, iki yüz kişiye galip gelir; sizden bin kişi olsa, Allah'ın izniyle iki bin kişiye galebe çalar. Allah, sabredenlerle beraberdir!
1-) Allah müminlere cihadı emretmiştir, Kıtal öldürmek, cihad ise mücadele etmektir. Lakin bu yukarıdaki ayetlerde KITAL fiili geçmediği gibi, ayetlerin içerisinde algıladığım mutlak bir birlikteliktir. Hanifler bir bütün olmalıdır.Hanif topluluğu Allah’a teslim olarak
Dostlar sabır ayetlerde sabit kılındığı gibi bir müminin en büyük gücüdür. Sabretmeli ve imanla birlik olmalıyız. Karşımızdaki küfr den arkamızı dönüp gitmemeliyiz.
Çok erken bir bezginlik görüyorum, Kardeşler sabırla iman edip, hep birlikte iyi amellerde bulunmalı ve Rabbimizin de desteğiyle inanıyorum ki, vahyinde de belirttiği gibi müminler mükafatlandırılacaktır.
Cihad dediğim olgu görecelidir, kimi harp olarak alır kimi ise katliam, ancak cihad mücadele etmektir. Mücadele her kulvarda yürümelidir ki, Allah üstüne çok sık durduğum KITAL fiiliyle sadece size karşı fiili bir savaş durumunda öldürmek üzere savaşın demiştir.
Ancak şöyle bir açılım yapmak durumundayız, cihad yozlaştırılan dinin temellerini sorgulayarak ve topluma da sorgulatarak, iyi ve güzele davet ederek, önümüze konulan tüm şirk yaklaşımlarına karşı durarak, yazarak, eylem insanı olarak, bir birliktelik oluşturularak olabilir.
Gerektiği zaman zaten emredildiği gibi fiili mücadele gerekli olduğunda, oda zaten müminlerin bir araya gelmesiyle olabilecek bir durumdur.
Ben bu birlikteliğin vekili değilim. Sadece mensubu ve askeriyim. Ne yapacaksınız sorusuna şöyle bir cevap veriyorum, eğer sizlerde saf bir şekilde dini Allaha özgülüyor, Kuran rehberliğinde uydurulmuş dinlere ve şirke karşı duruyorsanız, gelin birlik olup ne yapacağımızı konuşalım. İstişare edelim.
‘’Şüphesiz ki müminlerin işleri aralarında bir şura iledir’’!!
Dostlar şahsi fikrim, eğitim, Kuran eğitimi, Yardımlaşma, Toplumu aydınlatma vs konularda eyleme geçmek adına tüm bezginlik halindeki ve pes etmişleri bu birliktelikde görmeliyiz.
Bu dernek de olabilir, olmayabilirde. Olması gereken tek şart, İyi amellerde bulunup, güzel işlerde bulunan ve Allahın birliğine iman edenlerin tek bir vücut gibi davranarak, küfür ve nifağa karşı durmasıdır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma