Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Alperen Yazdı: Selam Osman Bireysel vahiy ile bildirilenler başkadır. Hz. Muhammed de örneğin hanımları ile ilgili bir konuda böyle bireysel vahiy almış olabilir. Bu vazifesiyle direkt ilgili değildir. Resulullahlar özellikle kurumsal vahiy ile bilgilendirilmektedirler. Bu nedenle, bu bilgilerle genele yayın yapma adına vazifelidirler. Bireysel vahiy (ilham) ile bildirilen gayb başkadır, kurumsal vahiy ile bildirilenler başka. Saygılarımla, Alperen

Selamun aleyküm alperen kardeşim!

(66/Tahrim/3) Hani, Peygamber, eşlerinden birine bir sözü gizlice söylemişti. Sonra eşi bu sözü duyurup Allah da onu Peygamber'e bildirince, Peygamber sözün bir kısmını açıklamış, bir kısmından vazgeçmişti. Peygamber, sözü eşine bildirdiğinde o: "Bunu sana kim haber verdi?" demişti. Peygamber de: "O herşeyi bilen, herşeyden haberi olan bana bildirdi." diye cevaplamıştı.

Sevgili alperen, Hz Resulün Kur’an dışı vahyi alması söz konusu değil, vahyi gayrimetluv savunucularının ekmeğine yağ sürmüş oluruz.

Resülullah’ın eşleri Resülullah’ın bireysel vahyi aldığını bildikleri halde neden "Bunu sana kim haber verdi?"  diye bir soru yöneltsinler?

Kuran’ı dikkatlice incelediğimizde günlük yaptığımız her şeyi ve yaşadığımız her olayı Allah vermiş, Allah yapmış, Allah atmış, Allah bildirmiş vb.. şekilde Allah merkezli bir dil kullandığını görürüz. Bu Kuran’ın hitap tarzlarından biridir. Allah’ı hiçbir olaydan, hiçbir işten soyutlamaz. “O her an bir iş ve oluştadır.” (55/29)

 “Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları.Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı….”8/17

“….Örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik…”7/26

"Kafirlerin kalplerini mühürleriz, kulaklarına, gözlerine ve kalplerine perde çekeriz", "Hidayete erdiren de, delalete düşüren de biziz", "Dilediğimizin rızkını daraltır dilediğimizi artırırız",

"Dağlara dedik ki ister itaat ederek ister isyan ederek gelin, dediler ki itaat ederek geliyoruz", " "Yere dedik ki suyunu çek, su çekildi, gemi karaya oturdu", "Ateşe serin ol dedik, ateş gül bahçesi oluverdi", "Asanı suya vur dedik, deniz ikiye yarıldı" vs…

Allah bize elbise indirmez kendimiz yaparız, rızkımızı kendimiz temin ederiz, savaşta biz atarız, biz öldürürüz, bütün bunlar olağan bir şekilde oluyor, bunların hepsini Allah yapıyor.

Bu hadise de olağan bir şekilde olmuştur. Olağan olanlarda Allah’tan dır. Güneş doğudan doğar batıdan batar bu olağan bir olaydır, ama Hz İbrahim “…benim Rabbim güneşi doğudan doğuruyor hadi sende batıdan doğur…” diyerek, olağan olsun olağanüstü olsun her şey Allah’tan dır öğretisini bizlere göstermiştir.

Peygamberin o olaydan bir çok yönden haberi ola bilir, birileri gelir söyler, gizli bir şey olduğu için açığa çıkmıştır peygamberde çapraz sorgulayarak işi aşikar etmiş olabilir, haber almanın bir çok yolu ve yöntemi vardır.

İster biri gelip söylesin, ister kendi yöntemleriyle sorgulayarak öğrensin, fark etmez. Kendimizin de yaşadığımız birçok bilgilenme yöntemini aklınıza getirin, işte bu olağan bilgilenme yöntemlerinin her hangisi olursa olsun onları bizlere her şeyden haberi olan Allah haber veriyor.

Rabbim haberimiz olan şeyleri Allah için yaşatmayı nasip etsin.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bu konuyla ilgli bir kitap tavsiye edebilirim.

Mehmet Yaşar Soyalan'a ait

VAHİY SAVUNMASI/KUR'AN DIŞI VAHYİN İMKANSIZLIĞI

ve birde bir makale alnıtılamıştım R Hisan Eliaçık'a ait okunmasını tavsiye ederim

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=4169&KW= ibrahimim

Saygılarımla.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=2565

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Fesubhaneallah.....GAYBIN kurumsalı ve bireyseli mi var...

 Gaybı bilde ister kurumsal olsun ister bireysel....

 O zaman Gaybı mı tarif edelim....

 GAYB, müşahede edilmeyen / gözlemnemeyen ve ilim ilede bilinmez olandır...

Musanın annesi ne 40 ,50 yıl sonrasını gözlemleyebilir ve nede bunu ilimle çözebilir..

Güneş tutulması değil ki ilimle bilsin..

selamlar

NOT: Birileri vardı KUR'ANA susayan gönüllere kur'an bilgisi veriyorlardı...Bu soruna biçözüm üretemiyorlar mı? Nerede o pehlivanlar...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Osman1

Gayb çok genel anlamda kullanılan bir sözcüktür. Bundan dolayı kullanıldığı yerdeki bağlama çok dikkat etmek gerekir. Önce sorduğun soruya cevap vereyim:

CİN (Diyanet Çevirisi),

(24) Nihayet uyarıldıkları şeyi gördüklerinde kimin yardımcısı daha zayıf, kimin sayısı daha azmış, bilecekler.
(25) De ki: “Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem.”
(26) O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
(27) (27-28) Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür.

Dikkat etmen gereken yerlerin altını çizdim. Gaybın hangi bağlamda kullanıldığına ve son altı çizili sözcükteki iyelik ekine dikkat et. Vurguyu Ali Bulaç’ın çevirisi daha açık ortaya koyuyor.

(24) Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır."
(25) De ki: "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azab) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?"
(26) O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)
(27) Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.

Önce gaybın tanımını yapalım. Yani Allah’ın gayb ile genelde kasettiği şeyi tanımlayalım. Çünkü senin yaptığın tanım hatalı. Gayb, Allah’ın kayıtla sabitlediği, tasarımındaki kesinleşmiş bilgileridir. Yani Allah'ın gizli planı ile ilgili bütün bilgileridir. Genelde bu anlamda kullanılır ama bazı ayetlerde daha geniş anlamlarda da kullanılmıştır. Gelecek bilgilerinin hepsi gayb değildir. Gaybın zamanla ilgisi yoktur. Geçmiş bilgiler de gabyden olabilir. Ayrıca gaybın bir kısmı ilim ile tahmin edilebilir. Ve yine Allah herhangi birine gerek gördüğü taktirde gaybden bilgi verebilir. Bunun resul olması şart değildir.

“Uyarıldığınız şey” ifadesi o gaybın bağlamı hakkında önemli bir ipucu veriyor. Dikkat etmen gereken şey Ali Bulaç’ın çevirisinde kendisini daha iyi gösteriyor. Burada bir gayb bilgisi vermekten bahsetmiyor. Burada “kütüphanenin belli bir bölgesine giriş izni” gibi bir benzetmeyle açıklayabileceğim bir şeyden bahsediyor. Dolayısıyla o kütüphaneden herhangi bir bilgiyi resuller dışında kimseye bildirmeyeceği anlamına gelmez bu.

Yaşar Nuri Öztürk’ün çevirisini de yazalım:

(24) Sonunda, onlar kendilerine vaat edileni gördüklerinde, yardımcı bakımından daha zayıf kim, sayı bakımından daha az kim, bileceklerdir.
(25) De ki: "Bilmiyorum, size vaat edilen şey yakın mıdır yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır?"
(26) Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor.
(27) Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.

Kuran’ın böyle olmadığı konusunda itiraz ederseniz haklısınız. Hakikaten Kuran böyle değildir. Kuran bir gayb erişim bilgisiyle elde edilmiş bir metin değildir. Gaybe ait bilgiler içermesine rağmen! Benim resuller arasında o tarz bir bilgiye erişim izni verildiğini bildiğim tek resul İsa’dır.

Buradan zamane falcıları, resullük iddiası bulunanlar ve benzeri uydurukçular hakkında bir delil çıkardığımı zannetme. Ama konuyu dağıtmayalım.

Muhtemelen sadece merak ettiğin için sormuşsundur. Ama ben yine de ateistlerin bu tür Kuran’a eleştirileri konusunda birkaç şey söyleyeyim; çünkü bazı arkadaşlar onlarla Kuran üzerinden diyaloğa girme çabası gibi büyük bir hataya düşüyorlar.

Ateistlerin dünyaya “akılcı” yaklaşımından mıdır nedir bu kesimin inanmak için nedense “kainatın yaratıcısının” kainatta nokta bile etmeyen dünya üzerinde yarattığı insanların her türlü kuşkularını gidermesi gerektiği gibi “akılcı” bir sonuca varmışlardır. Şunu bilmek gerekir ki inanmak, cevabı olmayan soruların varlığını kabul etmeyi gerektirir. Eğer ateistlerle “akılcı” tartışmalara girerseniz sonuçta iş, bu cevabı olmayan sorulara, ya da en azından kendi bilginizle cevap veremeyeceğiniz sorulara dayanacaktır. Asıl hata, onların baştaki bu anlamsız kabulüne katılarak o kuşkuları giderme yönünde onlarla diyaloğa girmektir.

Mutlu ve esen kal

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

20.
De ki: "Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."

21.
De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim."

22.
De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam!"

23.
"Ancak Allah'tan bir tebliğ ve O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Uzun süre orada kalaçaklardır.

24.
Sonunda, onlar kendilerine vaat edileni gördüklerinde, yardımcı bakımından daha zayıf kim, sayı bakımından daha az kim, bileceklerdir.

25.
De ki: "Bilmiyorum, size vaat edilen şey yakın mıdır yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır?"

26.
Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor.

27.
Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.

28.
Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır.

Selam

Ayetleri konu ve anlam bütünlüğü içinde ele alarak ayetlere soralım

24. ayette yardımcı bakımında zayıf düşecek vaat edileni görecek olan kimseler kimler?

Cevap 23.ayet: Allah'a ve onun resulüne isyan edenler

24.ayette vaat edilen nedir?

Cevap 23.ayet:Allah'a ve elçisine isyan edenlerin içinde uzun süre kalacakları cehennem.

24.ayette Allaha ve Elçisine isyan edenler yardımcı bakımından daha zayıf, sayı bakımından daha az kalcaklarını  ne zaman anlayacaklar?

Cevap 24.ayet:Kendilerine vaat edilen=içinde uzun süre kalacakları cehennemi gördükleri zaman

25.ayette:size vaat edilen şey=içinde uzun süre kalacağınız cehennem hayatı yakın bir zamandamı vuku bulacak yoksa rabbim bunun için uzun süremi koyacaktır.Bunu bilmiyorum.

26.ayet:gaybı(görünmeyeni)bilen Allah gaybı(görünm eyeni)kimseye bildirmez.

26.ayetteki peygambere gayb(görünmeyen, onun bilmediği)olan şey nedir?

cevap:25.ayette bahsi edilen isyan edenlere vaat edilen=içinde uzun süre kalacakları cehennem hayatının ne zaman vuku bulacağı.

Demek ki ayet 26ta bahsi edilen gayb\görünmeyen bilinmeyen kelimesinin anlamı (ayetlerin gelişi ve anlam örgüsü içinde ):Allaha ve resulüne isyan edenlere vaat edilen cehennem yaşamının başlayacağı zaman.Yani dünyadaki yaşamın sona erip ahret yaşamının başlangıç zamanı.Kıyametin kopup yeniden dirilişin ardından hesabın görülüp ahret yaşamının başlangıç tarihi\zamanı.

27 ve 28. ayetlere gelince

Bence Tam bir anlam kargaşası var.buna sebep olan sanırım ayetlerde kullanılan arap diline has deyimlerin veya bilmediğimiz kavramların oluşu.

Ayetlerin anlatımına göre Allahın seçtiği elçi gayb olanı:yani Allaha ve resulüne isyan edenlere vaad edilen cehennem hayatının vuku bulacağı zamanı  bilmemekten müstesna olacak.Yani Allah seçtiği bir elçisine bu zamanı bildirecek bunu bildirmesinin gerekçesi ise çünkü ile başlayıp O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.

28.
Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır.

şeklinde bitiyor.
 

Önlerinden ve arkalarında gözcüler yürütmek ne demektir?

Elçilerin hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını Allah bilmek için neden gözcülere ihtiyaç duysun?O zaten insanlara şah damarından daha yalın değilmi?

Bunları katılımcı arkadaşlarla beraber cevaplayalım İnşAllah

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

   Uzun uzun yazılar yazarak konuyu karartmayalım....

 Bilen az ve öz yazar.....

 Allah Kuran da bikavramı bi kavramın zıttıyla ifade eder..

 Mesela zulum -nur

 Küfür -şükür gibi

 Gaybın zıttı müşahadedir

   Bişey müşahede edilemiyorsa o şey gaybdır bu kadar açık...

  Gaybı dallandırmaya gerek yok...

  sonuç:

 Resul olmayan birine gayb bildirilmiştir..

Bilen varsa yazsın o kadar..

selamlar

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Osman1

“Allah Kuranda bir kavramı bir kavramın zıddıyla ifade eder demişsin.” Bu kısmen doğru olabilir ama böyle bir genelleme yapamazsın. Allah adına Allah şöyle şöyle yapar diye delilsiz konuşamazsın. Bu büyük bir sorumluluktur.

Gayb genel anlamda senin dediğin gibidir. Ama senin yaptığın tanımın göreceli olduğunu fark ettin mi? Şimdi seni adın benim için gaybdır. Eğer bana adını söylersen bana gaybı bildirmiş olursun. O halde tanımında bir eksiklik var. Mikroskop keşfedilmeden önce bakteriler tüm insanlığa gayb idi. Bilim adamları mikroskopu keşfetmekle gaybı bilinir mi kıldı? Böylece Allah’ın “gaybı kimsenin bilemeyeceği” iddiası (ki böyle bir iddia yoktur) fos mu çıkmış oldu?

Sana dedim ki Allah gaybden bahsederken bağlama bak. Hangi gaybden bahsediyor? Ne kastediyor? Şimdi belli ki orada Allah herhangi bir gaybden bahsetmiyor. Kendisine ait özel bir bilgi “kayıdından” behsediyor. Ondan behsettiğini de zaten bir sonraki cümlede “gaybını” şeklinde açıkça ortaya koyuyor. Ben sana tekrar anlatacak değilim. Ne dediğim açıktır. Çelişki yok. Çelişki senin kafandaki yanlış bilgilerde ama düzeltilmesine de karşı çıkıyorsun.

Son olarak orada senin dediğin anlamda bir gaybden bahsedilseydi bile “Allah gaybını resullerden başkasına bildirmez” iddiası doğru değildir. Allah bunu söylemiyor. Anlatmıştım ama okumamışsın. Benim yazdığımı da okumana gerek yok. Ayetleri bir daha dikkatlice oku anlarsın.

Konu dışındaki sözlerine polemik olmasın diye cevap vermeyeceğim...

Selam ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam

O zaman Allah'ın açık olan sözünü ben de bir daha anlatayım:

Ayette gayb bilgisi vermekten değil, gayb bilgisinde bir hak sahibi olmaktan, bir ortaklıktan, bir erişimden bahsediyor. Seçilen resul dışındakilere verilmeyecek olan budur; gaybden herhangi bir bilgi değil. Yani falcıların yaptığı gibi bana şu şu bilgiler lazım gidip gayb bilgilerinden araştırayım gibi bir hak yok.

Selam ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Osman1

“Allah Kuranda bir kavramı bir kavramın zıddıyla ifade eder demişsin.” Bu kısmen doğru olabilir ama böyle bir genelleme yapamazsın. Allah adına Allah şöyle şöyle yapar diye delilsiz konuşamazsın. Bu büyük bir sorumluluktur.

Gayb genel anlamda senin dediğin gibidir. Ama senin yaptığın tanımın göreceli olduğunu fark ettin mi? Şimdi seni adın benim için gaybdır. Eğer bana adını söylersen bana gaybı bildirmiş olursun. O halde tanımında bir eksiklik var. Mikroskop keşfedilmeden önce bakteriler tüm insanlığa gayb idi. Bilim adamları mikroskopu keşfetmekle gaybı bilinir mi kıldı? Böylece Allah’ın “gaybı kimsenin bilemeyeceği” iddiası (ki böyle bir iddia yoktur) fos mu çıkmış oldu?

Sana dedim ki Allah gaybden bahsederken bağlama bak. Hangi gaybden bahsediyor? Ne kastediyor? Şimdi belli ki orada Allah herhangi bir gaybden bahsetmiyor. Kendisine ait özel bir bilgi “kayıdından” behsediyor. Ondan behsettiğini de zaten bir sonraki cümlede “gaybını” şeklinde açıkça ortaya koyuyor. Ben sana tekrar anlatacak değilim. Ne dediğim açıktır. Çelişki yok. Çelişki senin kafandaki yanlış bilgilerde ama düzeltilmesine de karşı çıkıyorsun.

Son olarak orada senin dediğin anlamda bir gaybden bahsedilseydi bile “Allah gaybını resullerden başkasına bildirmez” iddiası doğru değildir. Allah bunu söylemiyor. Anlatmıştım ama okumamışsın. Benim yazdığımı da okumana gerek yok. Ayetleri bir daha dikkatlice oku anlarsın.

Ben ne yazıyorsam Kur'an bilgimden yazıyorum isabet eder veya etmem......Onu tartışırken anlayacağız...

Konsantre yazıyorum..o ayet nerede diye sor yazayım...

İsmim konusu sana gayb iken sonra ne oluyor da biliyorsun ? Müşahede ediyor ve biliyorsun çok açık değil mi?

Bence beni herkesin bildiği geneleksel gayb bilgileriyle ve önyargıyla tanımlıyorsun ve yargılıyorsun...

Dikkat et cin suresi ne der."Fela yuzhiru ala gaybihi ehaden..illamenirteda min RESULİN.......

Bu ne demek?....Hiç kimseye ama hiiiiiç kimseye GAYBı izhar etmem ya....

Ancak Resul hariç o da seçmeli....

 Kimse gaybı bilmez..Müşahede etmedikçe...

iddiamı tekrarlıyorum...

 Müşahade ediliyorsa o gayb olmaz ki..

 Galiba sana mutlak gayb ile izafi gayb çeşitlemesinden bahsetmem gerekecek neyse bu yazıdan sonra anlayacağım ihtiyacının olup olmadığını

 Bence söylemediklerimi söylemişim gibi hafızanda canlandırıyor ve ben demişim gibi cevaplıyorsun...

Anlamdığını sor suçlamadan önce..

selamlar