Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Osman1
İşte sana gaybın ne olduğunu Kuran’a göre anlatıyorum. Ayetlerden örnekler vererek. Senin gaybın müşahade edilemeyen şey olduğunu söyleyerek kestirip attığın ayetleri de alacağım.
BAKARA suresi 3. ayet
Diyanet Vakfı |
Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. |
Şimdi ne demek burada gayba inanmak? Senin kestirip attığın tanıma göre müşahade edilemeyen şeylerin varlığına inanmak??? Müşahade edilemeyen şeylerin varlığı herkesçe bir gerçek. Gökyüzüne bakan ve yıldızları gören bir insan bu yıldızların içeriğinin kendisine gayb olduğunu bilmiyormu ki böyle bir şeye inanma gibi bir kavram kullanılsın? Buna inanmak neyin nesi? Burada gaybe inanmak bu evrenin arkasında bir akıl olduğuna, bütün bunların boşuna yaratılmadığına, belli bir amaçla, tasarımla, planla yaratıldığına inanmaktır. Nitekim gaybın sonradan kullanıldığı ayetler bunu gösterecek.
Allah gayb derken senin dediğini de kastettiği zamanlar oluyor.
EN'ÂM suresi 73. ayet
Diyanet Vakfı |
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. «Ol!» dediği gün herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır. |
Buradaki “gizli ve açık” (gayb ve müşahade edilebilen) senin tanımına delil oluyor. Ama bu senin gaybın her kullanıldığı yerde “gayb = müşahade edilemeyen” diye kestirip atmana delil değildir. Buradaki gayb öyledir. Çünkü burada gayb genel anlamda kullanılmıştır; herhangi bir bağlama dayandırılmadan kullanılmıştır.
MÂİDE suresi 109. Ayet
Diyanet Vakfı |
Allah'ın peygamberleri toplayıp da «Size ne cevap verildi» dediği gün, «Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin» diyeceklerdir. |
İşte yukarıdaki ayet gaybın göreceli kullanılışını gösteren bir ayet. Oradaki gizlilikler gayb ile ifade edilmiştir. Oysa cevabı verenler kendilerinin ne cevap verdiklerini biliyorlar. Bu gayb haberlerinden oluyor peygamberler için. Bu, genel anlamda müşahade edilemez bir bilgi değildir; sadece peygamberler için.
EN'ÂM suresi 50. Ayet
Diyanet Vakfı |
De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? |
Yukarıdaki ayette ise göreceli bir gaybden bahsedilmiyor. Ama dikkat çekicidir ki özel bir gaybden de bahsedilmiyor. Peygamberin söylediği sadece kendi gizlisini açmak için Allah katında özel bir erişimi olmadığıdır. Yani peygamber Cin suresindeki seçilen elçilerden olmadığını burada söylemiş oluyor. Kendi başına gaybı bilecek durumda da değil. Falcı örneğinde olduğu gibi...
EN'ÂM suresi 59. Ayet
Diyanet Vakfı |
Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır. |
Dikkat! Hem gaybın anahtarlarından bahsediyor ve hem de yaş ve kuru ne varsa kayıt altına alınmış olduğundan bahsediyor. Gaybın anahtarlarının kayıtlara geçiş izni olduğunu düşünebilirsin.
YÛNUS suresi 20. Ayet
Diyanet Vakfı |
Ona (Muhammed’e) Rabbinden bir mucize indirilse ya! diyorlar. De ki: Gayb ancak Allah’ındır. Bekleyin (bakalım) ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. |
İşte şimdi daha iyi anlaşılıyor. Paygember gaybı bilmiyor ki onları ikna edecek bir bilgiyle gelsin. Peyganberden istenen nedir ki bunun gayb ile bir ilgisi olsun? Gelecek bilgisi mi? Gizli olan herhangi bir şeyi bilmesi mi? Hayır! Allah katında saklı özel sırları bilmesi. Bilecek ki olağanüstülükler gösterecek. Ancak böylece inançsızlar ikna edilebilir; yoksa falcılıkla değil.
HÛD suresi 123. Ayet
Diyanet Vakfı |
Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah'a aittir. Her iş O'na döndürülür. Öyle ise O'na kulluk et ve O'na dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir. |
Yalnız Allah’a ait olan nedir? Senin yaratandan bağımsız kullandığın gayb tanımın (ve Kuranda’da bazı yerlerde o bağlamda kullanılan) gizli bilgileri tesadüfi bilgiler sınıfına sokuyor. Oysa Allah’ın evren tasarımında tesadüfi bilgilerle ilgimiz yoktur. Mesela “Evrendeki atomların birbirine uzaklıkları toplamı” gayb bilgisi midir dersen “hiç sanmam” derim. Gayb ile böyle lüzumsuz bilgiler kastedilmiyor. Gaybe ait olan bilgiler anlamlı bilgilerdir. O verdiğin tanım bu ayrımı yapmıyor.
YÛSUF suresi 81. Ayet
Diyanet Vakfı |
Babanıza dönün ve deyin ki: «Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz. |
İşte bu da senin anladığın anlamdaki bir gayb; yani bağlamdan ayrı düşünebileceğin gayb. Yani öyle düşünürsen cümleyi anlamada hataya düşmezsin ama. Aslında bu bile kesin değil; çünkü gaybe bekçilik etmekten söz ediyor.
NAHL suresi 77. Ayet
Diyanet Vakfı |
Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Kıyametin kopması ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan ibarettir. Şüphesiz Allah, her şeye kadirdir. |
Nedir Allah’a ait olan? Senin göreceli gayb tanımın mı? Açık tanımlanmamış şeylere sahip atfedilemez.
NEML suresi 65. Ayet
Diyanet Vakfı |
De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. |
Gaybden kastedilen belli birşey var. Zaten hemen peşinden bu gaybden bir örnek vererek o gaybın ne olduğunu da söylüyor. Tabi burada Allah’ın ayrıca gayb bilgileri verdiklerinin gaybden bilgileri olacağını söylemesine gerek yok. Tabi buna sazan gibi atlayıp çelişki olduğunu iddia edenler de çıkacaktır. Daha önce söylenen gaybın sadece Allah’a ait olduğunun farklı bir şekilde vurgulanışı. Bu vurguya örnek verdiği ise “ne zaman diriltilecekleri”... Demek ki bu bilgi ayrıcalıklı olarak, yani özellikle gizli.
Gayb ancak “gizliyi ve açığı bilen” gibi çokca tekrarlanan bir ifadede senin dediğin anlamda kullanılıyor. Bunun dışında nadiren bir ya da iki kere... Bunun dışında göklerin ve yerin gaybı gibi ifadelerde kastedilen bir bilgi hazinesi var.
Gaybın bir insana bildirilmesi ile gaybe giriş izni verilmesi arasındaki farkı daha açık nasıl anlatırım bilemiyorum. Çelişki filan yok. Sorduğun sorunun yanıtını önceki yazılarımda defalarca verdim.
Sana kızan kardeşimize gelince yerden göğe kadar haklı. Önce bir soru soruyorsun sonra cevap verenlerin yazılarını düzgünce okumadan ve herhangi bir anlamlı itiraz getirmeden bayağı incitici bir ithamda bulunuyorsun. “Konuyu karartmak???” Kim, niye konuyu karartsın? “Konuyu dağıtmak” gibi bir ifade kullansaydın bunu normal karşılayabilirdim ama “Konuyu karartmak” ifadesinin bilinçsizce ve iyi niyetle yapılacak bir seçim olduğuna inanmak çok zor. Soru soran insanın mütevazı olması gerekir. Ama sen soruyu soranın kendin olduğunu unutup cevap verenleri sınar ve yargılar bir konuma giriyorsun. Yazanların yazılarını çürütmeksizin birşey bilmediklerini ima etmişsin. Kaldı ki çürütsen bile bu son derece yakışıksız bir tutum. Böyle tartışma olmaz. O yazından sonra bu konuya karıştığıma ben de pişman oldum ama bir kere karışmış oldum. Kalp kırmak istemiyorum ama kızan arkadaş sanki durduk yerde kızmış gibi bir hava vermişsin. Sanki sana cevap verememiş de ondan kızmış gibi...
Bu da benim bu başlıkta son yazımdır. Eğer sorunlarına cevap arıyorsan ya “armut piş ağzıma düş” tarzını bırakıp kendin kafa yoracaksın ya da insanaları küçük düşürmeye çalışmadan, tevazu ile anlamlı bir tartışma zemini hazırlayacaksın. Ya da diyeceksin ki Allah söyluyorsa doğrudur. İşittim iman ettim vs... Arkasını sorugulamayı bırakacaksın.
Selam ile
|