Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"resulullah hadis yazmayı yasaklamıştır" diyenler:
"resulullah hadislerin yazılmasını yasaklamış ve: "benden birşey
yazmayın kim benden kur'andan başka bir şey yazdıysa onu imha etsin"
buyurmuştur. bu da hadislerin önemli olmadıklarını ve dini
hükümler olamayacaklarını gösterir" demektedirler.
hadise soğuk bakan bu gibi kimselerin ileri sürdükleri bu hadis de
kendileri için delil değildir. çünkü hadislerin yazılmasını yasaklayan
bu hadis-i şerif, islâm'ın ilk dönemlerinde kur'anla hadisleri aynı
malzemeler üzerinde yazarak onları birbirine karıştırabilen vahiy
katipleri hakkında varid olmuştur. böyle olmayan insanlar için
hadislerin yazılmasının yasaklandığı vaki değildir. aksine yazmalarına
ruhsat verilmiş, hatta emredildiği de olmuştur. bunlara örnek olarak
daha önce zikredilen abdullah bin amr'a; "yaz. canım elinde olan
allah'a yemin olsun ki, buradan haktan başka birşey çıkmaz." ebu
hureyre'nin: "resulullah'ın sahabilerinden hiç bir kimse benden daha
fazla hadis rivayet etmiş değildir. abdullah b. amr hariç. çünkü o
yazıyordu ben yazmıyordum"ifadesi; mekke fethi gününde hz.
peygamberin okuduğu hutbenin kendisine yazılı olarak verilmesini
isteyen ebu şah'ın olayı ve "ensar'dan bir zata rasululah'ın
eliyle yazıyı göstererek sağınla (sağ elinle) yardımlaş” buyurması zikredilebilir. görüldüğü gibi hadislerin yazılmasının
yasaklanması belirli kişiler için söz konusu olmuştur. genel bir
yasaklama olmadığı gibi yer yer teşvik de edilmiştir. diğer yandan
hadisleri reddedenlerin hadislere dayanarak düşüncelerini ispatlamaya
hakları yoktur. hadisleri delil gösterme, onları kabullenenlerin
işidir. hesabınıza gelince hadisleri almanız, gelmeyince almamanız
çelişki içinde olduğunuzu ve görüşlerinizin tutarsızlığını
göstermektedir.
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"hadislerin çoğu kur'an'a ters düşmektedir" diyenler:
"hadislerin çoğu kur'an'a ters düşmektedir. bu nedenle bunları
kabullenmek mümkün değildir. çünkü bir hadiste: "size bir hadis
geldiğinde onu allah'ın kitabıyla karşılaştırın. eğer ona uyarsa o
hadisi alın. şayet uymazsa onu bırakın" buyurulmuştur demektedirler.
bunların bu delilleri de asılsızdır. birinci olarak delil gösterdikleri
hadis sahih hadis kitaplarında mevcut değildir. yahya bin mâin gibi
hadis sarrafları "bunun uydurma bir hadis olduğunu zındıklar
tarafından uydurulduğunu" söylemişlerdir. aslında hayret
edilecek durum şudur; bu kadar titizlikle toplanıp yazılan sahih hadis
kitaplarında ki sağlam hadisleri kabullenmekte zorlanan bu insanlar,
kaynağı dahi bilinmeyen ve ravilerden eş'asın sevban’dan hadis rivayet
ettiği görülmeyen bu "söze" hadis diye sımsıkı sarılmışlar, bir çok
hadisi kur'an'la çelişir gibi gösterip red etmişlerdir. aslında
hadislerin kur'anla tamamen çelişmeleri mümkün değildir. bu konu ile
ilgili olarak tirmizînin şârihi ebu bekir muhammed b. abdullah
ibnu'l-arabi özetle şunları zikretmektedir: hadisleri reddedenler üç
kısma ayrılmaktadır:
a. hadisi küçümseyerek kasıtlı bir şekilde reddedenler. bunlar resulullah'la alay ettikleri için kâfirdirler.
b. hadisi haber-i ahad olduğu için reddedenler. bunların bazıları bid'atçi diğer bazıları da kâfirdirler...
c. hadisi kur'an'a ters düştüğü için reddedenler. bu şekilde mutala edilen hadisleri üç kısıma ayırmak mümkündür.
a. genel bir hüküm ifade eden âyetlere muhalif olan hadisler. bunlarla
muhalif görülen âyetleri birbirleriyle bağdaştırmak mümkündür.
hadislerin
kur'an'ın genel hükmünü kayıtladığı veya tahsis ettikleri kabul edilir. böylece ihtilaf ortadan kalkar.
b. kur'an'ın zahirine muhalif olan hadisler. bu hadislerle amel edilip
veya edilmeyeceği şüphelidir. eğer kur'an da, hadis de zahiri
metinlerse, kur'anla amel edilir. şayet kur'an zahiri bir metin
şeklinde ve hadis de nass olan bir metin şeklinde ise kur'an'ın zahiri
o hadisin ifadesine göre tevil edilir.
c. şayet hadisle kur'an'ın arasını bulmak imkansız ise, bu takdirde
kur'an'la amel edilir. ancak hadisle kur'anın tamamen birbirleriyle
çelişecekleri ihtimalinde ihtiyatlı olunmalıdır. bunların
birbirleriyle çelişeceklerine ihtimal veren hadis sahih değildir.
batıldır."
araştırmaya başvurmadan hadisin kur'anla çeliştiğini savunarak onu
hemen red etmeye kalkışmak basitliktir. ilim adamına yakışmayan bir
sıfattır.
hadis alimleri, hadislerin sağlamlık ve kuvvetlilik derecelerini tesbit
için hayatlarını bu yola vakfetmiş ve değerli çalışmalarını yazıp
kaydederek günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. böylece hangi
hadisin sahih, hangisinin asılsız olduğunu tesbit etmişler, bir kısım
insanların hadisler hakkında ileri geri konuşmalarına yer
bırakmamışlardır. yeter ki bunların değerli eserlerini okumuş ve neyin
ne demek olduğunu anlamış olsunlar. halisane bir niyet taşıyıp insaf
ölçülerini kaybetmesinler.
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Emevi halifelerinden 2.Ömer tarafindan hicri 3. asrin sonlarina dogru toplanmaya baslanmistir hadisler.. Buna karsin Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali ellerinde bulunan hadisleri yakmislardir..
Peygamberin vefatindan sonra, hadisle ilgilenmeye baslayanlar da cogaldi ( Meydan bosaldi ).. ! Ilk baslarda, 2000 - 3000 hadisten soz edilirken, bu hicri 3. asirda milyonlarla ifade edilmeye baslandi.. Hadis alimi olmak icinde en az 100.000 hadis bilmek sart kosuldu... Bunlari kafamdan atmiyorum, okudugum hadis tarihi kitaplarindan alintiliyorum.. Bumudur guvenilir kaynaginiz.. ?? Nereden nereye.. Milyonlarca hadis nedemek ??
Dine satasma oldugu besbelli.. 4 buyuk halifenin sicagi sicagina toplatmaya gucleri yetmedi mi ?? Okuma yazma ile ne alakasi var, en azindan yazili olanlari toplatip, iste hadisler bunlardir, bundan baska da hadis yoktur diye muhur basamazlarmiydi ?? Hadislerin korunduguna inanmak Allah'in Resulunun hatta Allah'in celiskili ifadeler kullandigini kabullenmektir.. Hadisler korunmamistir aksine, yakilmistir, imha edilmistir..
Buyurun kanitlarinizi getirin, tarihi arsivlerden !!!
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Xweser-Mirov Yazdı:
Emevi halifelerinden 2.Ömer tarafindan hicri 3. asrin sonlarina dogru toplanmaya baslanmistir hadisler.. Buna karsin Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali ellerinde bulunan hadisleri yakmislardir..
hangi kaynak? sizin inandığınız bir kaynak varmı, yani bunu söyleyen sizin inandığınız itibar ettiğiniz hangi kaynaktır bu acaba?
Xweser-Mirov Yazdı:
Peygamberin vefatindan sonra, hadisle ilgilenmeye baslayanlar da cogaldi ( Meydan bosaldi ).. ! Ilk baslarda, 2000 - 3000 hadisten soz edilirken, bu hicri 3. asirda milyonlarla ifade edilmeye baslandi.. Hadis alimi olmak icinde en az 100.000 hadis bilmek sart kosuldu... Bunlari kafamdan atmiyorum, okudugum hadis tarihi kitaplarindan alintiliyorum.. Bumudur guvenilir kaynaginiz.. ?? Nereden nereye.. Milyonlarca hadis nedemek ??
Dine satasma oldugu besbelli.. 4 buyuk halifenin sicagi sicagina toplatmaya gucleri yetmedi mi ?? Okuma yazma ile ne alakasi var, en azindan yazili olanlari toplatip, iste hadisler bunlardir, bundan baska da hadis yoktur diye muhur basamazlarmiydi ?? Hadislerin korunduguna inanmak Allah'in Resulunun hatta Allah'in celiskili ifadeler kullandigini kabullenmektir.. Hadisler korunmamistir aksine, yakilmistir, imha edilmistir..
Buyurun kanitlarinizi getirin, tarihi arsivlerden !!!
bu sayıdaki hadislerin çoğu aynı hadislerdir, farklı rivayet zincirleridir, bir çok hadisi hem Hz.Aişe rivayet ederken o hadisi bir başka sahabede rivayet etmiştir ve aradaki değişik ravilerle günümüze kadarda gelmiştir, buda aslında ne kadar güzeldirki hadislerin sağlamlığını çiftler üç'ler dört'ler hatta on'lar.. aynı hadisten onlarca olmuştur, mana olarak aynı ama zincir olarak farklıdır.. evet böyle sayarsanız binlerce hadis vardır ama bir çoğu benzer hadislerdir ve bunlarda sayılmıştır..
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sorularlaislamiyet, sitesinden alintiladim.. Kaynak kirliligine dikkat cekmek icin.. Elinizi nereye atsaniz hadise carpiyor..!! Hatta kimileri, kendi sozlerinin basina, Peygamber boyle soylemistiri eklemekten cekinmiyorlar..
Peygamberimiz cok iyi biliyordu, hadis adi altinda kendisine yalanlar uyduracaklarini ve bunun icin de Kuran'dan baska birsey yazmayin emrini verdi..!!
Ilk sayfa da alintiladigim hadisleri delil edinerek, Yalniz Kuran diyorum.. ve Kuran'in en iyi hadis oldugunu da yine Kuran'dan ogreniyorum..!!
ENAM 114. Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
115. Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O.
Allah, Kur’an için ayrıntılıdır ve tamamlanmıştır diyor, siz tek başına eksik ve anlaşılamaz diyorsunuz.
Allah Kur’an’da herşeyi en ufak detaylarına kadar çizmeyip insanlara pek çok konuda özgürlük veriyorken, bundan sonra yemek sağ el ile karıştırılmalı demenin amacı nedir?
... aksine yazmalarına
ruhsat verilmiş, hatta emredildiği de olmuştur. bunlara örnek olarak
daha önce zikredilen abdullah bin amr'a; "yaz. canım elinde olan
allah'a yemin olsun ki, buradan haktan başka birşey çıkmaz."
Selam Selimbay;
Şu yukarıdaki yazıyı sen yazdın değil mi ?
Sonra da dedin ki;
selimbay Yazdı:
...
b. kur'an'ın zahirine muhalif olan hadisler. bu hadislerle amel edilip
veya edilmeyeceği şüphelidir. eğer kur'an da, hadis de zahiri
metinlerse, kur'anla amel edilir. şayet kur'an zahiri bir metin
şeklinde ve hadis de nass olan bir metin şeklinde ise kur'an'ın zahiri
o hadisin ifadesine göre tevil edilir.
c. şayet hadisle kur'an'ın arasını bulmak imkansız ise, bu takdirde
kur'an'la amel edilir. ancak hadisle kur'anın tamamen birbirleriyle
çelişecekleri ihtimalinde ihtiyatlı olunmalıdır. bunların
birbirleriyle çelişeceklerine ihtimal veren hadis sahih değildir.
batıldır."
Sen neler diyorsun böyle ? Kendi doğrularınla çelişiyorsun.
Sana bir tavsiye, sakın bir hadisi Kuran'a muhalif görerek, bir kaç ileti önceki yazında belirttiğin "kafirlerden" olma. Biliyorsun, Allah kafirleri hiç sevmez.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
aliaksoy Yazdı:
[QUOTE=selimbay] Sen neler diyorsun böyle ? Kendi doğrularınla çelişiyorsun.
Sana bir tavsiye, sakın bir hadisi Kuran'a muhalif görerek, bir kaç ileti önceki yazında belirttiğin "kafirlerden" olma. Biliyorsun, Allah kafirleri hiç sevmez.
Muhabbetlerimle...
selam aliaksoy,
elbette bunun sağlamasını ben yapacak değilim ilimde derinleşmiş olanların işi bu, yoksa her hadis (söz) hadisi şerif (şerefli söz) değildir. Şerefli söz olabilmesi için ilimde derinleşmiş olanlara başvurulur ki; anlam'ın doğru veya yanlış olmasının sözkonusu olduğu her durumda, anlam'ı doğrulamak ihtiyacı ortaya çıkar. Anlam, onu anlatanın ilettiği birşey olduğundan, doğru anlam anlatılan'dan ibarettir; yani anlam, ancak anlatan'a sorularak doğrulanabilir. Anlam'ı anlatan'a doğrulatmak konusunda şu muhavereyi (görüşerek konuşma) misal olarak vermek mümkündür;
Hz.Peygamber şöyle buyurdu:
-Bana ateş (Cehennem) gösterildi. Bir de ne göreyim içindekilerin çoğu küfr etmiş kadınlar!
-Allah'ı mı inkar etmişler?
-(Hayır!) Kocalarına karşı nankörlük etmişler, ihsan'a karşı nankörlük etmişler...(Buhari [şerh:İbn-i Hacer], K.2, B.19, Had.no:29)
Görüldüğü gibi bu konuşmada, Hz.Peygamber'in (sav) sözü tam anlaşılamamış ve muhataplarından biri kendisine bir sual sormak suretiyle onun muradını doğru bir biçimde anlamaya çalışmıştır. Çünkü konuşma'da söylenen söz anlaşılmadığında ya da yanlış anlaşıldığında, anlamı doğrulayacak tek yetkili mercii anlatandır.
Şayet söyleyen'e "ne demek istiyorsun?" diye sorulamıyor ve anlaşılanların hangisinin doğru olduğu, bizzat onun işaretiyle tasdik edilemiyorsa, söz'ün tabii bağlamına başvurmak gerekir. Tabii bağlam ise; söylenen (ne söylendiği), kendisine söylenen (kime söylendiği), söylenme sebebi (niçin söylendiği), söz'ün zaman mekanı (ne zaman ve nerede söylendiği) gibi elemanlardan oluşur.
Söz'ün sahibine "ne demek istiyorsun?" diye sorulamadığında, ister-istemez söz hakkında "Bu (söz) ne anlama geliyor?" suali sorulacaktır ki işte bu durumda doğru anlam'ı kur(tar)mak için söz'ün tabii bağlamı çerçevesinde zikredilen elemanlar ile herşeyden önce söz'ün orijinal formu, ilk muhatapları, ilk işlevi, ilk zamanı ve ilk mekanı kastolunmaktadır.
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu ilimde derinlesenler, nekadar derinlesiyorlar; mesala bir hadisin Peygamber'in agzindan cikip cikmadigina kadar derine inebiliyorlar mi ??
Nekadar emin olabiliyorlar..Bir ayetin inis sebebi icin, 10 cesit rivayet farkliligi var, kim dogru soyluyor ?? Ayeti anlayacagimiz yerde, neden indigine bakiyoruz.. !! Neden indiginin gerekli bolumleri zaten Kuran'da alinmis, bizleri ilgilendiren bolumleri, geriye kalanlari ise, bireylerin yazdiklari tarih kitaplaridir ve tarih kitaplarina dayali din kurulmaz..
Oyle ise, Musevilerin delilleri daha eski, onlari nasil ikna edeceksiniz, kitaplarinin degistirildigine ! yanlis aciklandigina ! Onlar da hic suphe etmiyorlar, simdi onlar dogru mu soyluyorlar.. ? Suregelen derseniz, onlarin ki daha eski yillara dayaniyor.. !! Distan bakinca, gorunuyor, akil tutulmasi :) bunu icinde olanlar gormuyorlar, cunku 'acaba' sorusunu sormadan, sorusturmadan, kulaktan duyma bilgilere itimat ediyorlar..
Milyonlarca hadisler turemis, bunlar secilmis, secilmislerin icinde de farkliliklar surmeye devam etmis, mezhep alimleri bunlarin icinden begendiklerini akillarina yatanlari ( kendi gorusleri olcusunde ) almislar.. Ve de noktayi koymuslar.. Bundan baska kimse akledemez.. anlayamaz..Biz sectik okuduk, hangi ayeti hangi hadis acikliyor bunlari sectik.. Size dusen, sadece arapcasindan Kuran'i okumaktir..
Zaten ahirette sorguya cekilirkende, ben su alime, su derinlesmis alime uydum diye ozur bildirebilecegiz ya !!? Ne diyelim..
Peygamber'i ilahlastirmak cabalari fayda vermez, Allah aklini kullanmayanlarin ustune pislik yagdirir.. Allah'tir tek itaat/sevgi/saygi/hamd/ovgu/tespih/secde/ruku/kiyam'in layiki.. Elciler de dahi olmak uzere, tum mahlukata Allah nazarinda bakip, itaat ediyoruz ( Allah'tan aldigi vahyi, itaat edilecek emirleri getiriyor ) bu manada Peygamber'e itaatsizlik Allah'a itaatsizliktir.. Ancak, Peygamber devlet baskani olarak hukum vermis o donemin sartlarina gore, kalkmis bunu da din yapmaya calismislar.. !! Peygamber'e itaat vahyi teblig ettigi icin, yasayan Kuran oldugu icindir..
Birisi geldi, bana Kuran'dan, yetimi doyurun, gecen ayeti okudu..! Simdi, benim itaatim yetimi doyurunca yerine getirilmis olacak..! Ancak, yetirimi doyurunu, bana okuyana degil benim itaatim, o elci gorevini ustlenmis oldu.. Itaat onu indirene.. o hukumleri koyana.. Allah'a.. Itaat onu okuyana gibi gozuksede, Elcinin gorevi bellidir.. Vahyi teblig etmek, vahy ile uyarmak, mujdelemek.. !
Yaratilmisi severiz, sayariz, hosgoruruz, affederiz ve dolayli yoldan da itaat etmis oluruz ancak, bunlar sade ve sadece Yaradan'dan oturudur..!! Kimse Allah devre disi birakildiginda, onem teskil etmez..
Peygamber'e itaat genel anlamda Kuran'a itaattir.. Ancak, Peygamberler beserdirler ve ayni zamanda, isveren, devlet adami, baba, dayi, amca, komutandirlar.. Peygamber savasta iken, komutan olarak, taktik belirler ve itaat o taktikleri yerine getirmekle olur..Ya da ozamanin ticaret tirlari olarak adlandirabilecegimiz, develere 1 koyun vergi koyar, buna itaat de vergiyi odemekle olur..
Ancak, o donemin kanunlarini yasalarini, savas taktiklerini, bu doneme lanse etmek, akilsizliktir.. Cunku, o donemde devesi olan, onun ile ticaret yapip para kazaniyordu.. Suan da ise, develer ya eti, ya da turistlik gezi amacli kullaniliyor.. !! Arada ki farki gormek istemeyenler hala 1/40, 1/10 vergi uygulamasi yapiyorlar.. Bilmiyorlar ki, o donemde ki ciftcilerin halleriyle, bu donemin ciftlerinin hallerini..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma