Yazanlarda |
|
selimbay Yasaklı
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
TARTIŞMALARI BİTİRECEK BİR ARAŞTIRMA-4 | |
sünnete sokulmak istenen şüpheler:
rasulullah'ın hadislerini yargılamaya çalışan ve bilgiçlik taslayan
bazı insanlar bir kısım tutarsız delillerle hadislere olan güveni
sarsmaya çalışmışlardır. bunların iddialarını şöylece özetlemek
mümkündür.
1. "kur'an yeter, sünnete ihtiyaç yoktur" diyenler:
allah teala şöyle buyurmuştur: "...biz kitapta hiçbir şeyi eksik
bırakmadık..." [101] "...biz sana her şeyi açıklayan hidâyet rehberi,
rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olan kur'anı indirdik."
[102] iddiasını ileri sürmektedirler. bu iddia tutarsızdır. çünkü
birinci âyetteki "kitap"tan levh-i mahfuz mu yoksa kur'an-ı kerim mi
olduğu hususu ihtilaflıdır. "levh-i mahfuzdur" diyen görüşde, hadise
karşı çıkanlar için herhangi bir delil yoktur. "kur'an-ı kerimdir"
diyen görüşe göre de bu âyette ve bundan sonra zikredilen âyette hadis
düşmanlarına herhangi bir delil yoktur. çünkü âyetler, kur'an-ı
kerim'in umumi kaideler ihtiva ettiklerini beyan etmektedirler.
kur'an'ın ihtiva ettiği genel kaidelerden biri de "sünnete başvurmanın
zorunlu olduğu" kaidesidir. daha önce de izah edildiği gibi cenab-ı
allah kitabında bu hususu şöyle ifade buyurmaktadır:
"rabbine yemin olsun ki aralarındaki anlaşmazlıklarda seni hakem seçip
sonra da verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamıyla boyun
eğmedikçe, iman etmiş olmazlar." [103] âyet-i kerimede müminlerin
aralarında çıkan anlaşmazlıklarda resulullah’ı hakem seçmeleri
emredilmekte ve bunu yapmadıkları takdirde mümin olamayacakları
bildirilmektedir. elbetteki resulullah hayatta iken hakem kendisi
olacaktır. vefatından sonra ise onun sünneti hakem kabul edilecektir.
aksi takdirde, resulullah'ın hakemliği yirmi üç sene gibi bir zamana
sıkıştırılmış olur ki bu da kur'an'ın emirlerinin kıyamete kadar baki
olması esasına ve resulullah'ı rehber kılma emrine ters düşer. diğer
bir âyette "kim peygambere itaat ederse, şüphesiz o allah'a itaat etmiş
olur" [104] buyurulmaktadır. allah teala bu âyetinde peygambere
itaatin kendisine itaat sayılacağını bildirmiştir. elbetteki
resulullah'a sağken itaat onun emir ve sözlerini dinlemekle olur.
ölümünden sonra ise yine onun söz ve fiilleri olan hadislere tabi
olmakla olur. şayet sadece allah'a, dolayısıyla kur'an'a itaat etme
söz konusu olsaydı peygambere itaat edilmesinin emredilmesi boşuna
olurdu. bu da gösteriyor ki hadislerle amel etmek kur'an'ın
hükümlerindendir. ve muhalifler tarafından delil gösterilen bu âyetlere
hadisler de dâhildir.
2. "kur'an korunmuş sünnet korunmamıştır" diyenler:
allah teala kur'an'ı bizzat kendisinin koruyacağını bildirmiş ve;
"zikri biz indirdik. onun koruyucusu da şüphesiz biziz" [105]
buyurmuştur. hadisler için böyle bir garanti yoktur" demektedirler.
bunların tutunmaya çalıştıkları bu âyette rasulullah'ın sünnetini
reddetmeyi gerektirecek bir husus söz konusu değildir. zira
resulullah'dan sonraki dönemlerde, sahabeler, tabiiler ve tebei
tabiiler hadislerin ezberlenmek suretiyle muhafaza edilmesi hususunda
bir beşerin gücünün yeteceği en son gayreti ve titizliği
göstermişlerdir. bu zatlar sahih olan hadisleri, sahih olmayanlardan
ayırmışlar, hadis uyduranları tesbit edip soyutlamışlardır. hadisleri
rivayet eden zatlarda ağır şartlar arayarak resulullah'a karşı yalan
uydurma yollarını tıkamışlardır. zaten hadis uydurmanın cezasının
cehennem olacağını kesin olarak bilen bir müslümanın hadis uydurması
beklenilmeyen bir cinayettir. zira resulullah'a yalan uyduran bir
kişinin cezalandırılacağını belirten hadis-i şerif bizim tesbitimize
göre otuza yakın sahabeden rivayet edilmiştir. (bu husus mütevatir
hadis bölümünde izah edilmiştir)
3. "sünnetle amel edildiğinde şer'i hükümlerle çelişir" diyenler:
diğer yandan delil gösterilen âyetteki "zikir" kelimesine hadislerin de
dahil olmadığı kesin olarak söylenebilir mi? âyette korunacağı beyan
edilen zikire hadisler de dahil ise âyeti sadece kur'an'ın korunmasına
tahsis etmek delilsiz bir iddia olmaz mı? "sünnetle amel edildiği
takdirde şer'î hükümler birbirleriyle çelişirler. zira hadislerin
çoğunun delil olması tartışmalıdır, derler. onların bu iddiaları da
tutarsızdır. zira bir meselenin şer'î hükmünün ne olduğu hususundaki
ihtilafların sebebi, hadislerin şer'î delil sayılması değil, naslardan
hüküm çıkaran alimlerin aklî güçlerinin, ilmî seviyelerinin,
kültürlerinin, toplum yapılarının farklı olması ve nasların da genel
ifadeler taşımalarıdır. hadislerle amel edilmediği ve yalnızca
kur'an'ın kaynak kabul edildiği takdirde de bu türden olan ihtilaflar
kaçınılmazdır.
nitekim kur'an-i kerim'de geçen ve asıl anlamı "sona erme olan" kuru’
kelimesinin manasının adetten kesilme mi yoksa temizlikten kesilme mi
manasına geldiği hususu müctehit alimler tarafından ihtilaf edilen bir
meseledir. buna benzeyen misaller pek fazladır.
diğer yandan hadislerle amel edilmediği takdirde bu tür ihtilafların
yapılma ihtimali daha çoktur. zira âyetlerin yorumlamalarında akıllar
esas alınacaktır. insanların birbirleriyle ihtilaf ettikleri bir
vakıadır. hatta bir insanın akşamleyin verdiği hükümden sabahleyin
cayarak kendi kendine muhalefet ettiği görülmektedir. bütün bu
ihtimallerle birlikte "hadisler alınmazsa ihtilaflar olmaz" demek
yanlıştır. bu anlayış taassuptan kaynaklanmaktadır. böyle yapan
fırkaların bölük pörçük oldukları bilinen bir husustur.
4. "resulullah hadis yazmayı yasaklamıştır" diyenler:
"resulullah hadislerin yazılmasını yasaklamış ve: "benden birşey
yazmayın kim benden kur'andan başka bir şey yazdıysa onu imha etsin"
buyurmuştur. [106] bu da hadislerin önemli olmadıklarını ve dini
hükümler olamayacaklarını gösterir" demektedirler.
hadise soğuk bakan bu gibi kimselerin ileri sürdükleri bu hadis de
kendileri için delil değildir. çünkü hadislerin yazılmasını yasaklayan
bu hadis-i şerif, islâm'ın ilk dönemlerinde kur'anla hadisleri aynı
malzemeler üzerinde yazarak onları birbirine karıştırabilen vahiy
katipleri hakkında varid olmuştur. böyle olmayan insanlar için
hadislerin yazılmasının yasaklandığı vaki değildir. aksine yazmalarına
ruhsat verilmiş, hatta emredildiği de olmuştur. bunlara örnek olarak
daha önce zikredilen abdullah bin amr'a; "yaz. canım elinde olan
allah'a yemin olsun ki, buradan haktan başka birşey çıkmaz." [107] ebu
hureyre'nin: "resulullah'ın sahabilerinden hiç bir kimse benden daha
fazla hadis rivayet etmiş değildir. abdullah b. amr hariç. çünkü o
yazıyordu ben yazmıyordum" [108] ifadesi; mekke fethi gününde hz.
peygamberin okuduğu hutbenin kendisine yazılı olarak verilmesini
isteyen ebu şah'ın olayı [109] ve "ensar'dan bir zata rasululah'ın
eliyle yazıyı göstererek sağınla (sağ elinle) yardımlaş” [110]
buyurması zikredilebilir. görüldüğü gibi hadislerin yazılmasının
yasaklanması belirli kişiler için söz konusu olmuştur. genel bir
yasaklama olmadığı gibi yer yer teşvik de edilmiştir. diğer yandan
hadisleri reddedenlerin hadislere dayanarak düşüncelerini ispatlamaya
hakları yoktur. hadisleri delil gösterme, onları kabullenenlerin
işidir. hesabınıza gelince hadisleri almanız, gelmeyince almamanız
çelişki içinde olduğunuzu ve görüşlerinizin tutarsızlığını
göstermektedir.
5. "hadislerin çoğu kur'an'a ters düşmektedir" diyenler:
"hadislerin çoğu kur'an'a ters düşmektedir. bu nedenle bunları
kabullenmek mümkün değildir. çünkü bir hadiste: "size bir hadis
geldiğinde onu allah'ın kitabıyla karşılaştırın. eğer ona uyarsa o
hadisi alın. şayet uymazsa onu bırakın" buyurulmuştur demektedirler.
bunların bu delilleri de asılsızdır. birinci olarak delil gösterdikleri
hadis sahih hadis kitaplarında mevcut değildir. yahya bin mâin gibi
hadis sarrafları "bunun uydurma bir hadis olduğunu zındıklar
tarafından uydurulduğunu" söylemişlerdir. [111] aslında hayret
edilecek durum şudur; bu kadar titizlikle toplanıp yazılan sahih hadis
kitaplarında ki sağlam hadisleri kabullenmekte zorlanan bu insanlar,
kaynağı dahi bilinmeyen ve ravilerden eş'asın sevban’dan hadis rivayet
ettiği görülmeyen bu "söze" hadis diye sımsıkı sarılmışlar, bir çok
hadisi kur'an'la çelişir gibi gösterip red etmişlerdir. aslında
hadislerin kur'anla tamamen çelişmeleri mümkün değildir. bu konu ile
ilgili olarak tirmizînin şârihi ebu bekir muhammed b. abdullah
ibnu'l-arabi özetle şunları zikretmektedir: hadisleri reddedenler üç
kısma ayrılmaktadır:
a. hadisi küçümseyerek kasıtlı bir şekilde reddedenler. bunlar resulullah'la alay ettikleri için kâfirdirler.
b. hadisi haber-i ahad olduğu için reddedenler. bunların bazıları bid'atçi diğer bazıları da kâfirdirler...
c. hadisi kur'an'a ters düştüğü için reddedenler. bu şekilde mutala edilen hadisleri üç kısıma ayırmak mümkündür.
a. genel bir hüküm ifade eden âyetlere muhalif olan hadisler. bunlarla
muhalif görülen âyetleri birbirleriyle bağdaştırmak mümkündür.
hadislerin
kur'an'ın genel hükmünü kayıtladığı veya tahsis ettikleri kabul edilir. böylece ihtilaf ortadan kalkar.
b. kur'an'ın zahirine muhalif olan hadisler. bu hadislerle amel edilip
veya edilmeyeceği şüphelidir. eğer kur'an da, hadis de zahiri
metinlerse, kur'anla amel edilir. şayet kur'an zahiri bir metin
şeklinde ve hadis de nass olan bir metin şeklinde ise kur'an'ın zahiri
o hadisin ifadesine göre tevil edilir.
c. şayet hadisle kur'an'ın arasını bulmak imkansız ise, bu takdirde
kur'an'la amel edilir. ancak hadisle kur'anın tamamen birbirleriyle
çelişecekleri ihtimalinde ihtiyatlı olunmalıdır. bunların
birbirleriyle çelişeceklerine ihtimal veren hadis sahih değildir.
batıldır." [112]
araştırmaya başvurmadan hadisin kur'anla çeliştiğini savunarak onu
hemen red etmeye kalkışmak basitliktir. ilim adamına yakışmayan bir
sıfattır.
hadis alimleri, hadislerin sağlamlık ve kuvvetlilik derecelerini tesbit
için hayatlarını bu yola vakfetmiş ve değerli çalışmalarını yazıp
kaydederek günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. böylece hangi
hadisin sahih, hangisinin asılsız olduğunu tesbit etmişler, bir kısım
insanların hadisler hakkında ileri geri konuşmalarına yer
bırakmamışlardır. yeter ki bunların değerli eserlerini okumuş ve neyin
ne demek olduğunu anlamış olsunlar. halisane bir niyet taşıyıp insaf
ölçülerini kaybetmesinler.
-BİTTİ-
kaynak: fikih usûlü
hasan karakaya (gazeteci olan değil, akademisyen olan..)
buruc yayinlari
_______________________________________
* [37] ebû dâvûd, kit. akdiye, bab: 11, hn. 3592; nesei, kit. kudah,
bab: 11; tirmizî kit. ahkâm bab: 3, hn. 1327; darimi, kit. mukaddime
bab: 30; müsned imam ahmed c. 5, sh. 230, 236, 242
* [38] buhârî kit. hums, bab: 1, kit. fedail, bab: 12, kit. meğazi bab:
14, 17. kit. nefe-kat bab: 3, kit. feraid bab: 3, kit. îtisaın bab: 5;
müslim kit. cihad bab: 49, 52, 54, 56 hn. 1757, 1758; ebû dâvûd kit.
imara bab; 19, hn. 2963, 2967; tirmizî, kit. siyer bab: 44, hn. 1608,
1610; nesei kit. fey'i bab: 9, 16; muvatta imam malik kit. kelam bab:
27; müsned imam ahnıed, c. i, sh. 4, 6, 9, 10, 35, 47, 48, 49
* [39] buharı kit. cenaiz bab: 37. kit. vesaya bab: 2, 3 kit. menakıb
bab: 49, kit. nefa-kat bab: 1, kit. marad bab: 13, kit. deavat bab: 43,
kit. feraid bab: 6; müslim kit. el-vasiyye bab: 5, 7, 8, 10 hn. 1628;
ebû dâvûd kit. vesaya bab: 2, hn. 2864. tirmizî kit. cenaiz bab: 6,
hn. 975, kit. vesaya bab: 1, nesâî kit. vesaya bab: 3; îbn mace kit.
vesaya bab: 5, hn. 2708; muuatta imam malik kit. vasiyye bab: 5
* [40] nisa, 11
* [41] buhârî kit. cihâd bab: 130. megazi bab: 38; kit. zebaih bab: 28.
ayrıca bakınız müslim kit. sayd bab: 23, 25, 26, 27, 30, 31, 34, 37.
hn. 1407, 1937, 1939, 1940, 1802, 56l, kit. nikah bab: 30; hn. 1407;
neşet kit. sayd bab: 31; ibn mace kit. zebaih bab-. 13, hn. 3192,
3193, 3194, 3196; darimi kit. edahi bab: 21, 22. ayrıca bkz. tirmizî
kit. nikah bab: 29, hn. 1121. müsned imanı ahmed c. ii, sh. 21, 102,
143.
* [42] buharı, kıt. zebayih bab: 29, kit. tıb bab: 57; müslim, kit.
sayd bab: 12, 15, hn. 1932, 1933: ebû dâuûd kit. er'mıe bab; 32, hn.
3802; nesei kil. buyu, bab: 79: tir-mizîkit. sayd bab: 11, hn. 1474;
ibn mace kit. sayd bab: 13, hn. 3232, 3233; mu-vatta imam malik, kit.
sayd, bab: 13
* [43] müslim, kit. sayd, bab: 16; hn. 1934; ebû dâuûd, etime bab: 32
hn: 3803, 3804, 3805, 3806; ibn mace sayd bab: 13; hn. 3234
* [44] ibn mace kit. libas, bab: 19, hn. 3595, 3596; nesei kit. zineh bab: 40
* [45] bkz. baharı, kit. libas bab: 30; müslim kit. libas 3-23, hn.
2066, 2067, 2068, 2069, 2070, 2071, 2072, 2073, 2074, 2075; tirmizî,
kit. libas, bab: 1, hn. 1720; nesei; kit. zineh, bab: 40
* [46] bakara, 282
* [47] nisa, 23
* [48] buharı kir. şahadat bab: 7, kit. nikah, bab: 117, kit. hımış,
bab: 4;müslim kit. rıdaa, bab: 2, hn. 1447; ebûdâuâd, kit. nikah bab:
4, hn. 2055; tirmizî, hn. 1147; ibn mace nikah bab: 34, hn. 1937;
darimi, nikah bab: 48; muvatta kit. rıdaa bab: 1, 2; müsned imam
ahıned, c. i, sh. 275, 290...
* [49] araf, 157
* [50] nisa, 59
* [51] nur, 54
* [52] ahzab, 36
* [53] nisa, 69
* [54] nur, 52
* [55] nur, 51
* [56] ali imran, 132
* [57] enfal, 20
* [58] ali imran, 32
* [59] enfal, 24
* [60] nur, 56
* [61] nur, 54
* [62] ali imran, 31
* [63] haşr, 7
* [64] buhârl, kit. libas, bab: 82, 84, 85, 87; müslim, kit. libas:
bab: 120 hn. 2125; ebû dâvûd; kit. terecciil bab: 5, hn. 4169; tirmizi,
kit. edeb, bab: 33 im. 2782; ibn mace, kit. nikah, bab: 52 hn. 1989
* [65] araf, 157
* [66] araf, 158
* [67] nisa, 80
* [68] nisa, 65
* [69] bakara, 184
* [70] bakara, 43
* [71] maide, 1
* [72] nahl, 44
* [73] necin, 3-4
* [74] nisa, 113
* [75] bakara, 231
* [76] şura, 52
* [77] buhârî, kit. itisam, bab 2; müslim, kit. hac, bab 412 hn: 1337; îbn mace, kit. mukaddime bab: 1; nesâî, kit. hac bab: 1
* [78] tirmizî, kit. ilim, bab 17 hn: 2679
* [79] ebû dâvûd kit. sünnet bab: 6, hn: 4607; tirmizî, kit. ilim, bab: 16 hn: 2676; îbn mace, kit. mukaddime, bab: 42
* [80] tirmizî, kit. ilim, bab: 16. hd: 2678
* [81] buhârî, kit. ezan bab: 18, edeb bab: 27 ehad bab: 1
* [82] nesâî, kit. menasik bab: 220; müsned ahmed b. hanbel, c. iii sh. 318 367
* [83] ebû dâuûd kit. akdiye, bab: 11 hn: 3592, 3593; tirmizî, kit.
ahkam bab: 3 hn: 1327; müsned imanı ahmed, c. 1, sh. 236, 242 dârimî,
kit. mukaddime, bab: 20 bu hadisin senedinde isimlen belirtilmeyen
kişiler vardır.
* [84] muvatta, kil. kader bab: 3.
* [85] buhârî, kit. insani; müsned, imam ahmed, ii sil. 361; müslim kit. imare bab: 32, 33 hn: 1853; nesai, kit. beyat bab: 27
* [86] ebû dâvûd, kit. ilim, hn: 3646 darinıi; kil. mukaddime bab: 13; müsned imam ahmed c. ii. sh. 162, 192
* [87] buhârî, kit. ilim, bab: 39; tirmizî, kil ilim, bab: 12 hn: 2668;
menakib, bab: 46 hn: 3841; müsned, imam ahmed, c. ii sh. 249.
* [88] buhârî kit. ilim bab: 39; lukata 7; ebû dâvûd, kit. menasik,
bab: 89 hn: 2017; tirmizî, kit. ilim bab: 12, hn: 2667; müsned îmam
ahmed, c. ii, sh. 238.
* [89] tirmizî, kit. ilim, bab: 12. hn: 2666 (not: bu hadisin ravilerinden biri eleştirilen bir zattır.)
* [90] ebû dâvûd kit. ilim bab: 10 hn. 3660; tirmizî kit. ilim bab: 7
hn. 2656-2657; ib-nimace kit. mukaddime bab: 18 hn. 230, 232, 236;
müsned imanı ahmed c. i sh. 437 c. iii sh. 225 c. iv sh. 8
* [91] ebû dâvûd kit. ilim bab: 10 hn. 3660; tirmizî kit. ilim bab: 7
hn. 2656-2657; ib-nimace kit. mukaddime bab: 18 hn. 230, 232, 236;
müsned imanı ahmed c. i sh. 437 c. iii sh. 225 c. iv sh. 8
* [92] buhârî, kit. tehcccüd, bab: 10; müslim, kit. müsafirin; 177,
178, hn: 761; ebû dâvûd, kit. ramazan, hn: 1373; nesâî, kit. kıyam
el-leyle bab: 1.
* [93] buharı, kit. savın bab: 20, 48, 50. kit. temenni, bab: 9;
müslim, kit. siyam, bab: 58 hn: 1102; ebû dâuûd, kit. savm, bab: 24,
hn: 2360, 2361; tirmizî, kit. savın, bab: 62 hn: 778; dârimî, kir.
savm, bab: 14; muvatta, kit. siyam, bab: 37, 38; müsned, imam ahnıed,
c. ii. sh. 21, 102, 112
* [94] bkz. a.g.e.
* [95] ebu rafı resulullah'ın azadlı kölesi olup, ismi eslem'dir.
* [96] ebû dâvûd, kit. sünnet, bab: 6 hn: 4605; tirmizî, kit. ilim, bab: 10 hn: 2663; îbn mace, kit. mukaddime, bab: 13.
* ebû dâvûd, kit. sünnet, bab: 6 hn: 4605; tirmizî, kit. ilim, bab: 10 hn: 2663; îbn mace, kit. mukaddime, bab: 13.
* [97] ebû dâvûd, kit. sünnet bab: 6, hn: 4604; tirmizî, kit. ilim,
bab: 10 hn: 2664; ibn mace, kit. mukaddime, bab: 12; müsned, imam
ahnıed, c. iv, sh. 131.00
* [98] tirmizî, kit. ilim: bab: 10 hn: 2664
* [99] hucurat, 1
* [100] isra, 85
* [101] en'am, 38
* [102] nahl, 89
* [103] nisa, 65
* [104] nisa, 80
* [105] hicr, 9
* [106] müslim, kit. zühd bab: 72 hn. 3004; ebû dâvûd kit. ilim bab:
31ın. 3647, 3648, dârimî kit. mukaddime bab: 47; müsned, imam ahıned,
c. iii sh. 12, 31
* [107] ebû dâvûd, kit. ilim, bab: 3 lın. 3646; darimi, kit. mukaddime bab: 13; müsned, imam ahmed, c. ii sh. 162, 192
* [108] buhârî, kit. ilim, bab: 39; tirmizî kit. ilim bab: 12 hn. 2668; müsned, imam ahmed, c. ii, 249.
* [109] buhârî, kit. lukata, bab: 7, kit. ilini, bab: 39; ebû dâvûd,
kit. menasik, bab: 89, hn. 2017, kit. diyet bab: 4. hn. 4505; tirmizî,
kit. ilim, bab: 12, 2667; müsned, imam ahmed, c. ii, sh. 238
* [110] tirmizî, kit. ilim, bab: 12. hn. 2666 (not: bu hadisin ravilerinden biri olan halid b. murra eleştirilen bir ravidir.
* [111] bkz. hattabi, mealim fi's-siinen şerhi ebû dâvüd, lın. 4604; aridatü'l-ahvez; c.
* x, sh. 131, 133
|
Yukarı dön |
|
|
yunusemre Yasaklı
Katılma Tarihi: 16 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 213
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam.. İmzamdaki ayeti oku..
__________________ İsrâ 89
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
|
Yukarı dön |
|
|
Xweser-Mirov Yasaklı
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Evet, hadisler kendi guvensizligini kendisi ortaya koymustur..!
Bir hadiste, Peygamber suyu ayakta iciyor, birinde otururken, sonra ki hadiste ise Peygamber ayakta su icmesini yasakliyor..!!
Iste size bulmaca buldurmaca.. ! Peygamber neden ayakta su icilmesini yasakladi ( kendisi neden buna uymadi ) ya da kendisi denedi bogazina su mu kacti ki boyle bir karar verdi ?
100% Guvenilir hadisler Kuran'da mevcuttur..!
__________________ Hayat sen ne güzelsin
|
Yukarı dön |
|
|
selimbay Yasaklı
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
peki bir Müslüman Hak olanı içine karışan Hak olmayanları ayıklamaklamı, ilimlemi meşgul olmalı? ve bu imtihan dünyasında bir uğraş ve çaba içerisinde bu uğurda ömrünümü harcamalımı, ki ahirette bu yolda/önüne çıkan imtihanlarda ne kadar çaba ve sarfugayret içerisinde olduğunu göğsünü gere gere anlatsamı daha iyi? yoksa Hak olanı yine içine karışan Hak olmayanlar var diye tümden reddetmek mi? Tamamen tembellik ve üşeniklikle yaşamını geçirmekmi.. Bir Müslüman hangi kalıba en iyi yakışır? sorarım size, hangi kalıba?
|
Yukarı dön |
|
|
selimbay Yasaklı
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
şimdi bazıları alimlere itibar etmeyerek küçümsemekte ve onları sarfugayretlerini hiçleyip durmaktadır, onlara güvenmemektedirler ki bakalım Allah (cc) alimler için ne buyurmuşlar;
llah kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şehadet etti.
Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah ol madığına şehadet
ettiler (âlu İmran/18)
Dikkat edildiğinde görülecektir ki, bu ayette Allah Teâlâ (c.c) önce
zât-ı ulûhiyetinden başlayarak birliğine şehadet etmekte, ikinci olarak
melekleri, üçüncü olarak da âlimleri bu gerçeğe şahid göstermektedir.
Bu ise, ilmin ve âlimin yüceliğini gösteren çok büyük bir delildir. Bu
şeref âlimlerin faziletini anlatmak husu sunda yeterli ise de, biz
delil getirmeye devam edeceğiz.
Ey iman edenler! Size: "Meclislerde yer açın." denilince yer açın ki Allah
da size genişlik versin. Size "Kalkın." denilince de kalkın ki Allah sizden
inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan
haberi olandır. (Mücadele/11)
Âlimlerle cahiller hiç bir olur mu? Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünürler.
(Zümer/9)
Allah'tan tam mânâsıyla ancak âlimler korkar.
(Fâtır/28)
De ki: 'Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ'nın ve Kitab'ın ilmine sahip olanların şahidlik etmesi yeter'. (Ra'd/43)
Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat 'Sen gözünü kapayıp açmcaya kadar ben sana onu (Belkıs'ın tahtını) getiririm' dedi.
(Neml/40) Kitab'dan bir ilme mazhar olan zat, ilmin nelere kâdir olduğunu
göstermek için Hz. Süleyman'a böyle hitap etmiştir.
İlim ve irfana mazhar olanlar ise şöyle dediler: 'Yazıklar ol sun
sizlere! İman edip, salih ameller işleyen kimseler için Allah'ın sevap
ve mükâfatı daha hayırlıdır'. (Kasas/80)
Allah Teâlâ bu ayette âhiretin kıymetinin ancak ilimle bili neceğini anlatmaktadır.
Biz bu misalleri insanlara beyan ve îrad ediyoruz. Bunları hakkıyla ancak ilim ve iz'an sahipleri idrâk ederler.2
(Ankebût/43)
|
Yukarı dön |
|
|
selimbay Yasaklı
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Eğer aldıkları malûmatı peygambere, emir sahiplerine (âlimlere)
bildirseydiler, onlar vâkıaları tedkik ve tahkik ederek, bunların
açıklamaya veya gizlemeye layık olup olmadıklarını bilirlerdi.
(Nisâ/81)
Allah Teâlâ bu ayette olayların yorumunu âlimlerin istihrac ve
istinbatına bırakmakta ve böylece onların mertebelerinin ne denli büyük
olduğunu ve bu mertebenin peygamberler mertebesine nasıl ilhak
olunduğunu bildirmektedir.
Ey Âdemoğulları! Sizler için avret yerlerinizi örtecek elbise ve
ziynet eşyası varettik. Ancak takvâ elbisesi daha hayırlıdır. (A'raf/27)
Bazı âlimler bu ayette geçen avret yerini örten elbise ile ilmin,
ziynet ile yakîn mertebesinin, takvâ elbisesi ile de hayat mertebesinin kastedildiğini söylemişlerdir.
Onlara ilim üzere tafsil ettiğimiz bir kitab getirdik.
(A'raf/52)
Elbette herşeyi bilerek onlara nakledip haber vereceğiz! (A'raf/7)
Hayır! O (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde bulunan açık açık ayetlerdir.
(Ankebût/49)
Rahman olan Allah, Kur'an'ı öğretti, insanı yarattı, ona be yanı öğretti.
(Rahman/1-4)
Allah Teâlâ bu hakikati insana minnet etmek kabilinden böy lece ifade buyurmuştur.
|
Yukarı dön |
|
|
snobyx Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 27 mart 2008 Gönderilenler: 83
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
şimdi bazıları alimlere itibar etmeyerek küçümsemekte ve onları sarfugayretlerini hiçleyip durmaktadır, onlara güvenmemektedirler ki bakalım Allah (cc) alimler için ne buyurmuşlar;
llah kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şehadet etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah ol madığına şehadet ettiler (âlu İmran/18)
Değerli Selimbay kardeşim,şimdi siz diyorsunuzki alimlere itibar etmeyerek küçümsemek Allah'ın alimleri övdüğünü söylediğiniz ayetlere göre ters düşer.Elbette yüce Rabbimiz bize her zaman akılcılığı ve bilimi önermiştir.Fakat ne hikmetse İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu durum gösteriyorki bizler ne akılcılığı nede bilimi önemsimişiz.Bütün bilimsel ve fikirsel teknoloji son 300 yıldır müslüman olmayan dünyadan çıkıyor her ne hikmetse.Şimdi size göre alim olan acaba bize göre alimmidir,bize göre alim olan acaba size göre alimmidir.Siz şimdi İran'da Kum kentinde Şia Teolojisi öğretisi veren Ayetullahları mı alim sayıyorsunuz yoksa El ezher de Sünni Şeriatını savunan ve uygulayan ilahiyatçılarımı.Mesela bana göre alim Yaşar Nuri Hocadır.Ama ben onun her dediğini kesin doğrudur diye kabul etmem.Kuran ile tartarım,aklımı kullanır ve neye kanaat getirmişsem onu uygularım.Yani sözün özü alimlik görecelidir.Yetiştiğiniz topluma göre şartlarınıza göre değişir.Önemli olan Rabbimize göre alim kimdir?Onu da ancak Allah bilir.Senetmi var elinizde Allah'dan düşündüğünüz kişilerin alim olduğuna dair?Rabbimizin adına kimse sanki kesinmiş gibi konuşamaz.Size tavsiyem alim olarak nitelediğiniz insanları Kuran ve akılla tartın sonuçta siz karar verin.Mesela güzel bir örnek olarak Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ''Maarifetname''adlı eserini bir Kuran ile tartın.Diyanete göre büyük bir alimdir zaatı muhterem.Yada İmam Gazali'nin ''İhya'ı UlumidDin''adlı eserini.Tartın tartın,aklınızla Kuran ile...Kararınızı vicdanınızla verin
__________________ Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...
|
Yukarı dön |
|
|
selimbay Yasaklı
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 110
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam snobyx,
snobyx Yazdı:
şimdi bazıları alimlere itibar etmeyerek küçümsemekte ve onları sarfugayretlerini hiçleyip durmaktadır, onlara güvenmemektedirler ki bakalım Allah (cc) alimler için ne buyurmuşlar;
llah kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şehadet etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah ol madığına şehadet ettiler (âlu İmran/18) &am p;nb sp; &am p;nb sp; &am p;nb sp; &am p;nb sp; &am p;nb sp; &am p;nb sp; &am p;nb sp;
Değerli Selimbay kardeşim,şimdi siz diyorsunuzki alimlere itibar etmeyerek küçümsemek Allah'ın alimleri övdüğünü söylediğiniz ayetlere göre ters düşer.Elbette yüce Rabbimiz bize her zaman akılcılığı ve bilimi önermiştir.Fakat ne hikmetse İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu durum gösteriyorki bizler ne akılcılığı nede bilimi önemsimişiz.Bütün bilimsel ve fikirsel teknoloji son 300 yıldır müslüman olmayan dünyadan çıkıyor her ne hikmetse. |
|
|
tamamda ben alimleri kastederken sadece şuanda yaşayan alimleri kastedmiyorumki, bize hadisleri derleyip toplaqyan alimler son 300 yılda yaşayan alimlermi yoksa daha eskiyemi gider, İslam'ın tüm Dünya'da hüküm sürdüğü yüzyıllarada bir çok alim yetişmedimi, bunları kasteddiğimi neden anlamak istemiyorsunuz?
snobyx Yazdı:
Şimdi size göre alim olan acaba bize göre alimmidir,bize göre alim olan acaba size göre alimmidir.Siz şimdi İran'da Kum kentinde Şia Teolojisi öğretisi veren Ayetullahları mı alim sayıyorsunuz yoksa El ezher de Sünni Şeriatını savunan ve uygulayan ilahiyatçılarımı. |
|
|
neden illa günümüzdeki insanları alimden görüyorda binlerce yıllık büyük İslam medeniyetinden çıkan o büyük alimleri görmüyor/görmek istemiyorsunuz? Yoksa günümüzdeki zayıflıklarımızın suçunu tüm alimlerin üstüne atmak gibi bir gayrusarfetinizmi oluyor?
snobyx Yazdı:
Mesela bana göre alim Yaşar Nuri Hocadır. Ama ben onun her dediğini kesin doğrudur diye kabul etmem.Kuran ile tartarım,aklımı kullanır |
|
|
peki aklınızı hasta olduğunuz zaman doktora giderken neden kullanmassınız, illa doktora paramı yedirmek gerektiğini düşünürsünüz, neden elinize bir tıp kitabı alıp teşhisinizi kendi aklınızla koyup yine tedavisini kendi aklınızla yapmazsınız da illede doktor dersiniz?
snobyx Yazdı:
ve neye kanaat getirmişsem onu uygularım. |
|
|
hastalığınızda neden böyle yapmassınız ne canınız çekiyorsa onu ilaç diye neden içmessinizde illede doktorun reçetesini önemser ve ona göre ilaç alır, kullanırsınız? Vücudunuzun yanında imanınızın, dünyanızın yanında ahiretinizin hiçmi önemi yok?
snobyx Yazdı:
Yani sözün özü alimlik görecelidir.Yetiştiğiniz topluma göre şartlarınıza göre değişir.Önemli olan Rabbimize göre alim kimdir?Onu da ancak Allah bilir.Senetmi var elinizde Allah'dan düşündüğünüz kişilerin alim olduğuna dair? |
|
|
evet sened var. o sendeler binlerce ciltlik ufuk açan eserleri/çalışmalar/talebeler ile bu yolda harcadıkları koskoca ömürleri...
snobyx Yazdı:
Rabbimizin adına kimse sanki kesinmiş gibi konuşamaz.Size tavsiyem alim olarak nitelediğiniz insanları Kuran ve akılla tartın sonuçta siz karar verin.Mesela güzel bir örnek olarak Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ''Maarifetname''adlı eserini bir Kuran ile tartın.Diyanete göre büyük bir alimdir zaatı muhterem.Yada İmam Gazali'nin ''İhya'ı UlumidDin''adlı eserini.Tartın tartın,aklınızla Kuran ile...Kararınızı vicdanınızla verin |
|
|
vicdan hepimize lazım dimi, bende size alimlere karşı tutumunuzda vijdanınıza başvurmayı salık ediyorum..
|
Yukarı dön |
|
|
snobyx Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 27 mart 2008 Gönderilenler: 83
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
1.İnanç bir hastalık değildir,benzetmeniz saçma...
2.Binlerce yıl öncesinden dini bilgileri derleyip toparlayan kişilerden alim diye bahsetmişsiniz,Şia ne olacak peki,mutezile veya harici akımı.İşinize gelene alim işinize gelmeyene alim diyemezsiniz.Merak etmeyin o kararıda Allah verir.Bilmemne kadar insanı etrafında toplamak,bilmem ne kadar kitap yazmak alim olmaya delil olamaz,O zaman en büyük alimler Katolik dünyasından çıkmışdır.Sanki bu alim tayfası insan üstü süperman ne deseler doğrudur,ne etseler güzel eylerler.
Ya arkadaşım,bizim fikir adamlarına lafımız yok,biz ismi öne çıkmış,tarihi kişiliklerin her söylediğinin peşinen doğru kabul edilmesine ve insanların aklını başdan rehin vermesine tepkimiz.Yani alim dediğiniz insanların eserlerini hiç kuran ile tartıyormusunuz.Buna bana cevap vermeyin,vicdanınızda cevap verin.
__________________ Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...
|
Yukarı dön |
|
|
atakan2007 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 16 mart 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selimbay Yazdı:
peki aklınızı hasta olduğunuz zaman doktora giderken neden kullanmassınız, illa doktora paramı yedirmek gerektiğini düşünürsünüz, neden elinize bir tıp kitabı alıp teşhisinizi kendi aklınızla koyup yine tedavisini kendi aklınızla yapmazsınız da illede doktor dersiniz?
hastalığınızda neden böyle yapmassınız ne canınız çekiyorsa onu ilaç diye neden içmessinizde illede doktorun reçetesini önemser ve ona göre ilaç alır, kullanırsınız? Vücudunuzun yanında imanınızın, dünyanızın yanında ahiretinizin hiçmi önemi yok?
|
|
|
Selimbay kardeşim, bin düşün, bir konuş. Yukarıda yaptığın karşılaştırma çok saçma. tıp bir bilim dalıdır. Tıp öğrenenler kitaplardan öğrenir ama bu kitaplar mutlak bilgiye sahip değildir. Hatalar vardır. Her doktor aynı teşhisi koyamayabilir hata yapabilir. Oysa Yüce Allah'ın tam, eksiksiz ve çelişkisiz kelamı Kur'an ile tıp kitaplarını kıyaslamak haşa bir müslümanın düşünce tarzına yakışmaz.
İlim, alim, irfan bunlar arapça kelimeler. Neden bunların türkçe anlamı ile kullanmıyorsun. Türkçe yazarsan, savunduğunuz şeylerin ayetlerde olmadığını görürsün.
Al-i İmran
18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
19. Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.
Bu ayetlerde alimler dediğiniz muhterem zatlardan değil, Allah'ın varlığı ve birliği konusunda çevremizde duyu organlarımızla algılayabildiğimiz bilgiye sahip olanlardan bahsetmektedir. İlim sahipleri demek bilgi sahibi olanlar demektir. Bu bilgi, doğada ve peygamberler aracılığıyla bize ulaşan ayetlerde yeralır.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|