Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Kitabullah hakkında şahsi re`yi ile söz ederse, isabet bile etse hatadadır." [Cündeb] (Rezin şu ilavede bulunmuştur: "Kim re`yi ile söz eder de hata ederse küfre düşer.")
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Kur`an hakkında ilme dayanmadan söz ederse ateşteki yerini hazırlasın." [İbnu Abbas]
"Kur'an-ı Kerim ayetlerine mana verebilmek (tefsir edebilmek) için on iki farklı ilme vakıf olmak gerektir. Her kim bu ilimleri öğrenmeden (Allah bizlere de akıl vermiştir, diyerek) Ayet-i Kerime'lere kendi aklına göre mana verirse (niyeti hayır dahi olsa) imanı tehlikededir.
Yaşadığımız şu ahir zamanda, Hadis-i Şerif'in ifadesiyle 72 sapkın fırka vardır. Bu bozuk fırkalardan biri de Kur'an-ı Kerim'den başka kaynak kabul etmeyen, Peygamberimiz (sav)'i dahi (haşa) "Ayet postacısı" gibi gören, tüm insanlığa örnek olarak gönderildiği müteaddid Ayet-i Kerime'ler ile bildirilen Efendimiz'e (sav) ancak bir postacı nazarıyla yaklaşan bu küfür ve zındıka taifesi; aynen ŞİA fitnesi gibi İslam düşmanlarının İslam'ın içine soktuğu fitnelerin en büyüklerindendir.
Haricilik ile başlayan, İbn-i Teymiyye ile devam eden, Reşit Rıza, Cemaleddin-i Afgani, Mevdudi ve Seyid Kutup ile günümüze kadar gelen bu sapkın güruh, yaşadığımız şu zamanda encesine oranla çok daha büyük ve uçuk, bozuk fikirlerin bir yumağı haline gelmiştir.
Zira, Arapça dahi bilmeyen, Arap dilinin inceliklerine ve manalarına vakıf dahi olamamış bir topluluğun Kur'an meali yazması ve Kur'an tefsirine kalkışması şaşılacak bir şeydir.
Yaşantılarına bakıldığında, büyük çoğunluğunun; günah-ı kebair (büyük günahları) dahi gözünü kırpmadan işleyebilen, İslam ahlakından hiç bir zerre nasipdar olamamış, tek amacı kuvvetle zehirler içeren yaldızlı cümleler kullanarak müslümanlar ile münazara ve mücadele etmek olan, İslam adına en küçük bir fayda ve hizmete mebni olamamış bir topluluk oldukları görülebilir.
Bunların yanında; (İnandıkları gibi) sadece Kur'an'a göre yaşamaya çalışanları ise, sadece ana konuların emir buyurulduğu Kur'an'da bulabildikleri kısıtlı hükümlerden anladıkları! kadarıyla kıt ve ihlassız bir İslami hayatın içerisindedirler.
Öyle ki; Kur'an-ı Hakim'i her biri münferiden ve kendi aklıllarına göre yorumladıklarından dolayıdır ki, bu bozuk taifenin her birinden ayrı ses çıkmaktadır. Bir kısmı Kur'an'da emredilen "salat" tan kasıt NAMAZ değildir diyerek dinin direğini çekip alaşağı etmişken, bir kısmı da NAMAZ ı kabul etmekte, ancak mezhepsiz olduklarından kendi akıllarınca uyduruk bir ibadet hükmüne indirmektedirler. Bir başka kısmı ise hem mezhep kabul etmeyip hem de mesela Hanefi mezhebine göre NAMAZ kılmaktadır. Bir kısmı tüm Hadis'leri reddederken, bir kısmı sadece aklına! uyan Hadis'leri benimsemektedir. İslam alimlerinin hiç birine güven duymamalarına ve O'nları alim olarak görmemelerine rağmen elimizde bulunan tüm İslami kaynakların o İSLAM ALİMLERİ' nce (ksa) günümüze kadar geldiğinden habersizdirler.
Ne İmam-ı Rabbanileri, Ne İmam-ı Gazalileri, Ne İmam-ı Azamları, ne Said-i Nursi'leri ne de 14 asırdır gelen milyonlarca İslam alimini kabul etmemekte, insanlığın onur tablosu olan, İslam ahlakını en latif bir yaşantıyla yaşayan o büyük zaatlara küfr isnad ederek tekfir etmekte ve Allah'ın (cc) sevgili kullarına dil uzatmaktadırlar.
Rabbim böyle kimselere hidayetlerin en güzelini versin. Bizleri birbirimize kardeş eylesin inşaallah. Amin.
|