Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
gondolcu Yazdı:
selamlar,
Bu olay bize şunu gösteriyor;
Parayı veren düdüğü çalar!
Zalimler için yaşasın cehennem!
|
|
|
O "parayı verip düdüğü çalacak" olan kişi bütün dünyaya rezil olmayı göze alabiliyorsa buyursun denesin.Ben dünyada verilecek en büyük cezanın bu olduğunu düşünüyorum.
Sn.Gondolcu,Yaşar Hocaya yapılan ithamlar noktasında sergilediğiniz güzel tavrı sevmediğinizi bildiğim bu şahsada uygulamanız gerekir diye düşünüyorum.
Selamlar..
|
Yukarı dön |
|
|
gondolcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ulu-yol Yazdı:
gondolcu Yazdı:
selamlar,
Bu olay bize şunu gösteriyor;
Parayı veren düdüğü çalar!
Zalimler için yaşasın cehennem!
|
|
|
O "parayı verip düdüğü çalacak" olan kişi bütün dünyaya rezil olmayı göze alabiliyorsa buyursun denesin.Ben dünyada verilecek en büyük cezanın bu olduğunu düşünüyorum.
Sn.Gondolcu,Yaşar Hocaya yapılan ithamlar noktasında sergilediğiniz güzel tavrı sevmediğinizi bildiğim bu şahsada uygulamanız gerekir diye düşünüyorum.
Selamlar.. |
|
|
Yaşar hoca ile ilgili yazıların sadece bi iftira kampayası olduğu anlaşıldı ve siz hala inatla bundan bahsediyorsunuz...pes yani!
Oysa bunda deliller var ve sonradan değiştirilmiş ifadeler var her şey apaçık ortada...kro' yum emme para bende diyor.
Sizse hala bizim hırsızımız,bizim tecavüzcümüz iyidir inatından vazgeçin...itin ,uğursuzun iyisi olmaz!
Buradaki döner İskender değildir karıştırma.
__________________ saygılarımla
Aaydın
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"Sizse hala bizim hırsızımız,bizim tecavüzcümüz iyidir inatından vazgeçin...itin ,uğursuzun iyisi olmaz!"
"Bizim tecavüzcümüz mü?" İnsaf!! Ama şunu unutma sağlam düşünceler kendilerindekini ispat için "üzmez"lere ihtiyaç duymaz.Ve iki de bir de "bak onlar sapıkmış" diye sevinç çığlıklarıda atmaz.Sadece ibretle izler.
Selametle..
|
Yukarı dön |
|
|
mert8 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 nisan 2006 Yer: Saudi Arabia Gönderilenler: 111
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bıisim Allah erRahman erRahim
Allah ın izni ile
(1) Allah tan korkmak gerek
(2) bu dünya rayından çıkmış
(3) sizler istemediğiniz kadar itiraz edin ama “kıyamet’in vaktinin geldiğini” söylemek için birisi gelecek...
*** zamanında Hz. İsa’nın beceriksizliği ve dünyaya tekrar gelmesi hususunda bir forum açmıştım; hemen sesler yükseldi: “vay efendim sen İslam dininin kabul ettiği bir resul e nasıl beceriksiz dersin, böyle bir hakareti yapamazsın, yaptırmayız ...” gibi yorumlar geldi, ağzımı kapadım susutum. ayrıca Hz. İsa öldü, birdaha gelmeyecek dendi konu kapandı. sonra yazı Yazı Çöplüğü ’ne (Kişisel Saldırı, Lüzumsuz ve Saçma Yazılar Buraya Taşınır) gitti sonra silindi. tamam sorun değil kıymeti buymuş, konu yerini buldu.
tamam iyi şirin güzel de be kardeşim, elalemin peygamberini evet evet elalemin peygamberini savunuyorsunuzda aşağıdaki naneyi niye yiyorsunuz, niye kabul ediyorsunuz, niye itiraz etmiyorsunuz, niye olmaz bu, olamaz bu... demiyorsunuz...
yediğiniz nane mi ne:
***********
Mesajı Yazan: hasanoktem
Mesaj Tarihi: 17 ekim 2008 Saat 20:38
Hadis No : 5597
Ravi: Aişe
Tanim: Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] Resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.
Kaynak: Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63, (4
Mesajı Yazan: hasanoktem
Mesaj Tarihi: 17 ekim 2008 Saat 20:53
eee, koca Peygamber, 6 ( altı ) yaşındaki kız ile evlenip, 9 (dokuz) yaşındaki kız ile gerdeğe giriyorsa(!), zavallı '' Üzmez'' e şimdiye kadar bütün bu yapılanlar yani şimdi haksızlık(!) değilde nedir? adam, Peygamber'in yolunu (!)/ SÜNNETİNİ tutmuş, olan bu...adam koyu bir sünnetçi yani, hepsi bu...üstelik de evlendiği kız, gelin olan Hz.Aişe'den de daha büyükmüş...bakın işte büyüklerimizde '' Üzmez '' in üzülmesine dayanamayıp onu kurtarmanın ve onun daha fazla üzülmesini engellemenin çarelerini aramaya başladılar bile...
***********
*** bu ve bunun gibi hadisleri nasıl kabul ediyor, bunun üzerine nasıl yorum yapabiliyorsunuz aklım almıyor... hiç kimsede itiraz etmiyor. beyler sevgili Resul umüze bu hakaretleri nasıl yakıştırabiliyorsunuz. siz bu hadisi kabul edip, buna istinaden yorum yapmakla Resul e (haşa) sübyancı diyorsunuz. yoksa başka ne anlama gelir. Allah tan korkmak gerek...
*** burada (riyad da) elime (herhalde suudi arabistan kültür bakanlığı tarafından) türkçeye çevrilmiş bir Kur’an-ı Kerim geçti. karıştırırken bir sayfanın altında “Hz Muhammed ayşeye 4 yaşında iken nişan taktı, 9 yaşında evlendi” yazıyordu. bu kitap müsveddesini götürüp “çöpe” attım... çünkü hakettiği yer orası idi. Allah tan korkmak gerek...
*** bizim hükümet suudluları örnek almak istiyor herhalde. burada 80 - 85 yaşında (canı çıkası) ihtiyarlar (benim dileğim bu, sizler iyi dilekler de bulunabilirsiniz) 5 – 10 yaşındaki kızlara sulanıyorlar, evlenmek istiyorlar. efendim neymiş: onları gençleştiriyorlarmış.(Allah ım aklımı koru)
*** saçmalığa bak: "Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, 15 yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır". taciz edilenin veya tecavüz edilenin yaşı ister 9 ister 14 ister 30 veya 60 olsun. sonuçta bu bir tacizdir, tecavüzdür. bunu yapan kişi hastadır, hasta ruhludur. ömrü boyunca akıl hastahanesine veya hapishaneye tıkılmalıdır. çünkü eline geçen **her** ilk fırsatta bunu tekrar edecektir. buna engel olmak, önlem almak lazım. bizim hükümet ne yapıyor, ödül veriyor... (biliyormusunuz seçimi ilk kazandıklarında “arkalarında Allah var..., Allah onlara yürü ya kulum dedi...” diyordum. ama şimdi tamamen ******** haldeler, ****** ****** durumdalar. (* lar sansürdür. başımız ağırsın istemeyiz.) Allah yardımcımız olsun...)
*** iskenderunda, alacaklı (a) kişisi, uzaktan akrabası olan, ve ölmüş olan, adamın (b) karısından alacağını istemiş, olmazsa hacizli evlerini satacağını söylemiş. beklemiş ve bir müddet sonra evi satarak alacağını almış ve (b) kişisi 13 yaşındaki oğlu ve kızkardeşi ile dışarıda kalmış. intikam almak isteyen (b), (a) nın 5 yaşındaki kızını kaçırmış ve 13 yaşındaki oğluna tecavüz ettirerek küçük kızı öldürmüş. şimdi (b), oğlu ve kızkardeşi hapiste. (bu olay birkaç hafta önce oldu)
*** Genelevde imam odası olsun... Allah ya Allah; kadının teklifine bak... ar, haya, namus kalmamış... iran da muta nikahı, günlük nikahlar. uzakdoğuda adamlar gece yatıya kalan misafirlerine karılarını, kızlarını veriyorlar, sabaha kadar canları sıkılmasın keyifli vakit geçirsinler diye. bu yüzyıllardır var...
*** 6 ay veya bir sene öncesi, kanalın birisinde ana haber bülteni, adam pis pis sırıtarak haberleri okuyor: evet sevgili izleyiciler, yapılan bir ankette türk erkekleri çapkınlıkta dünya sıralamasında en başta. yapılan ortalama ve kaba bir hesapla herbir türk erkeği aynı anda 6 tane kız arkadaş veya sevgili edinebiliyor. bu bizim için bir gurur kaynağı...” böyle bir habere ne diyebilirsiniz... ben bunu derdim: be hey namussuz, be hey aptal, be hey salak adam. senin hiçmi anan, avradın, kızın, kızkardeşin yok. ailen, bu 6 kişi sıralamalarına dahil oluyorlarmı. bunu hiç düşünmedin mi, ya hey geniş vicdanlı... adam hala aynı kanalda haberleri sunuyor...
*** karı ve kızlarımızla beraber genç erkek çocuklarımızı da himayeye/korumaya aldık mı?
*** bu sitede ki benim yazılarım...
*** daha niceleri sizin de aklınıza gelebilir bu listeyi uzatabilirsiniz...
bu dünya rayından çıkmış...
baylar bayanlar sizler istemediğiniz kadar itiraz edin ama “kıyamet’in vaktinin geldiğini” söylemek için birisi gelecek...
yakında...
sağlıcakla kalın...
mehmet rende
...
__________________ 16cdgaabçcg
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Mert8 yazdı :
Mesajı Yazan: hasanoktem
Mesaj Tarihi: 17 ekim 2008 Saat 20:38
Hadis No : 5597
Ravi: Aişe
Tanim: Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] Resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.
Kaynak: Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63, (4
Mesajı Yazan: hasanoktem
Mesaj Tarihi: 17 ekim 2008 Saat 20:53
eee, koca Peygamber, 6 ( altı ) yaşındaki kız ile evlenip, 9 (dokuz) yaşındaki kız ile gerdeğe giriyorsa(!), zavallı '' Üzmez'' e şimdiye kadar bütün bu yapılanlar yani şimdi haksızlık(!) değilde nedir? adam, Peygamber'in yolunu (!)/ SÜNNETİNİ tutmuş, olan bu...adam koyu bir sünnetçi yani, hepsi bu...üstelik de evlendiği kız, gelin olan Hz.Aişe'den de daha büyükmüş...bakın işte büyüklerimizde '' Üzmez '' in üzülmesine dayanamayıp onu kurtarmanın ve onun daha fazla üzülmesini engellemenin çarelerini aramaya başladılar bile...
***********
*** bu ve bunun gibi hadisleri nasıl kabul ediyor, bunun üzerine nasıl yorum yapabiliyorsunuz aklım almıyor... hiç kimsede itiraz etmiyor. beyler sevgili Resul umüze bu hakaretleri nasıl yakıştırabiliyorsunuz. siz bu hadisi kabul edip, buna istinaden yorum yapmakla Resul e (haşa) sübyancı diyorsunuz. yoksa başka ne anlama gelir. Allah tan korkmak gerek...
Selam Mert8,
ravi'si Aişe validemiz olup, Buhari kaynaklı olan bu hadis İDDİAsının doğru olmadığını , yani tamamen bir UYDURMA dan ibaret olduğu şeklindeki düşüncemin yukarıdaki iletimden net bir şekilde anlaşıldığına inanıyorum.
söylemek istediğim şey, kimileri kendi sapık düşüncelerini gerçekleştirmek ve bu sapkınlıklarına meşruiyet kazandırmak için bu HADİSLERİ dayanak yapmaktadırlar... bu hadislere inanırsak- haşa-Sevgili Peygamber'in sübyancı olduğuna inanmış olacağız. sizce bu hadisleri Kur'an erleri veya Müslümanlar üretmiş olabilir mi?
hadisleri şeytan'ın elemanlarının ürettiğinden benim hiç şüphem yok...
Selam ve Dua ile
NOT :
işte haftanın nanesi :
baylar bayanlar sizler istemediğiniz kadar itiraz edin ama “kıyamet’in vaktinin geldiğini” söylemek için birisi gelecek...
yakında...
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
TEKVİR SURESİ :
8. |
Ve izelmev'udetu suilet. |
|
|
9. |
Bieyyi zenbin kutilet. |
81.8.
Canlı canlı gömülen kız çocuğu sorulduğu zaman:
81.9.
Hangi suçtan ötürü öldürüldü diye.
Recep İhsan Eliaçık :
Yani: Mekke'nin tefeci bezirganlarının eline, ödeyemediği faizli borç karşılığı DÜŞMESİN diye ailesi tarafından diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna sorulduğu zaman : '' konuş ey yavrucak! seni hangi suçtan dolayı toprağa DİRİ DİRİ gömdüler? dile gel ey toprak! kimler ve neden seni bu YAVRULARIN üzerine attı? dile gelin ey Mekke'nin BATAKHANELERİ! ödenemeyen borç karşılığı alınan BU KIZLARI SİZE KİM SATTI ? küçüklerini toprağa , büyüklerini bu GÜNAH YUVALARINA nasıl gömdünüz? böyle daha kaç masumu KİRLETTİNİZ, daha kaç ocağı söndürdünüz? dile gelin ey dünyanın günaha gömülmüş tüm şehirleri! dile gelin ey KARANLIK GECELER! daha kaç masum beden böyle GÖMÜLÜP gitti KARANLIKLARINIZA! dile gelin!
ZİRA BUGÜN HESAP GÜNÜDÜR!
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ahmethakan@hurriyet.com.tr
Vakit’te bir delikanlı
DÜN Vakit gazetesinde bir makale okudum ve hayatım değişti...
Aydınlandım... Yüreğim ışıdı... Umutla doldum...
Geçmişte aynı inanç dairesinde bulunduğum insanlara dair hayal kırıklıklarım onarıldı...
Gülümsedim... Heyecanlandım...
"İnsan olmak" ile "Müslüman olmak" arasındaki acayip sıkı ilişkiyi yeniden anımsadım...
Öyle bir makaleydi ki Vakit’te okuduğum:
Cüppeli Ahmet Hoca’nın bin vaazla yapamayacağını yapıyordu...
Hayrettin Hoca’nın 80 bin fetvasına bedeldi...
Öyle bir makaleydi ki Vakit’te okuduğum:
"En radikal İslami görüşlere sahip biri"nin, "en katı laik görüşlere sahip biri" ile aynı insanlık noktasında bulaşabileceğini kanıtlıyordu...
Öyle bir makaleydi ki Vakit’te okuduğum:
Her türden insanın nezdinde "emin" sıfatını kazanmanın ne demek olduğunu fark ettiriyordu...
* * *
Vakit’teki yiğidin adı, Selahaddin Çakırgil’dir...
Ben onu ta 70’li yıllardan beri tanırım...
"Şura" dergisinden, "Akıncılar" hareketinden, "İslami hareket"in sağcılıktan koptuğu dönemlerden, 12 Eylül günlerinde Diyarbakır uçağının Tahran’a kaçırılma girişiminden, mahpuslara düşmesinden, İran’daki sürgün hayatından tanırım...
Ve en sonunda Vakit’teki sessiz sakin yazarlığından tanırım...
Hayatta bir kez olsun yüz yüze gelip konuşmadık ama tanırım kendisini...
Kibardır, yiğittir, delikanlıdır, yüzü kızarır, vicdan sahibidir, mantıklıdır, aşiretçi değildir, nefret ettirmez...
"Tipik bir Vakit yazarı" değildir yani... Vakit’teki aykırıdır kendisi...
Oturup sohbet etsek, yığınla mevzu çıkar anlaşamayacağımız...
Ama oturup sohbet edilecek bir adamdır Selahaddin Çakırgil...
* * *
Gelelim makaleye... Makale şu iki cümleyle başlıyor:
"Bu yazıyı yazarken çok zorlandığımı belirtmeliyim... Ama kalbim fazlasını taşıyamadı..."
Çakırgil’in incelikli kalbinin daha fazla taşımaya dayanamadığı olay, Vakit gazetesinin "Hüseyin Üzmez iğrençliği" karşısındaki tutumudur...
Çakırgil’in yazısından okumaya devam edelim:
"Gazete yönetiminin konuya gereken hassasiyetle tepki vermemesini anlayabilmiş değilim. Şimdi geldiğim nokta, kendi açımdan ürpertici, dehşet vericidir. (...) Vakit’in o kişinin sözlerinin kabul edilmezliğini açıklamakla yetinmesi karşısında hayal kırıklığı yaşadım... Halbuki Vakit’in, İslam konusunda öylesine saçma-sapan laflar eden bir kişiyle hiçbir bağının kalmadığını açıklamasını beklerdim."
Çakırgil sözü, Yeni Şafak gazetesinin "Utan be adam" manşetine getiriyor...
Ve şöyle diyor:
"Yeni Şafak’ın başlığa çektiği o ifadeyi bizzat Vakit yazabilmeliydi... Bu yapılamadığı gibi Yeni Şafak’ın yayını ’düşman sevindiren yayın’ diye suçlanmış, Hürriyet ve Ahmet Hakan’ın Yeni Şafak’ı takdirle anması, Yeni Şafak’ın tavrının yanlışlığına delil olarak gösterilip eleştirilmiştir. Bu anlaşılır gibi değildir... Ki, Ahmet Hakan’ın belki de en düşündürücü yazılarından birisi idi o yazı... Toplumun her kesiminden insanların, en Müslüman’ından en laik’ine kadar nicelerinin midesini bulandıran bir durum karşısında kızmak yerine, o saçmalıkların üzerine gidilmeliydi. ’Doğru’lar Hürriyet’in veya Ahmet Hakan’ın dilinden beyan edilince bile güzeldir. Çok aykırı bir yerde olmak, doğrunun beyanına ve doğruya imrenilmesine engel olamaz."
Hepsi bu değil...
Çakırgil, müthiş hesaplaşmasını şöyle sürdürüyor:
"Bu kişinin (Hüseyin Üzmez’i kastediyor A.H.) söz ve tavırlarına karşı çıkılmasından dolayı mütedeyyin insanlara saldırılmak istendiği gibi bir hisse asla kapılmadım. Ama mütedeyyin insanların onu aralarından fırlatıp atmamalarının şaşkınlığını yaşıyorum."
* * *
Çakırgil, yazısının sonunda Vakit’e meydan okumayı da ihmal etmemiş, yazısının yayınlanmaması durumunda "çekip gideceği"ni belirtmiş...
Vakit de bu meydan okumadan ürkmüş olmalı ki, yazının en altına, "Yazıdaki görüşlerin büyük bir bölümüne katılmak mümkün değildir" notunu koyarak yayınlamış...
Bence Selahaddin Çakırgil, yazının altına konan o "not"u kesip saklasın... Çünkü o "not", kendisi ile Vakit arasındaki "tıynet farkı"nın kanıtıdır ve bu açıdan çok mühimdir...
Dindar kadınlardan Vakit’e ültimatom
SELAHADDİN Çakırgil’in yazısıyla yeterince ferahlamıştım ki...
Kendilerini "dindar kadınlar" olarak nitelendiren bir grup kadının "ortak bildiri"si çıkmasın mı karşıma?
Tam anlamıyla "nur üstüne nur" oldu...
Aralarında tanıyıp bildiklerimin de olduğu bir grup dindar kadının, Vakit’e ültimatomuydu bu...
Bildiride Vakit’in, Hüseyin Üzmez olayı karşısındaki tutumu eleştiriliyor, "Hayal kırıklığına uğradık" deniliyor, Hüseyin Üzmez’in dindar kesimi ve vicdanı olan herkesi rencide ettiği söyleniyor ve Vakit’ten Üzmez’le ilişkisini kesmesi talep ediliyordu...
"Dindar kadınlar", Vakit’ten kendilerine gelebilecek, "başkalarının kuyruğuna takılıp Vakit’i suçluyorsunuz" şeklindeki eleştiriye de şahane bir yanıt veriyorlardı:
"Başkaları farklı niyetlerle de olsa, açık bir haksızlığı işaret ediyorlarsa, onların ’kuyruğuna takılmak’tan asla rahatsız olmuyoruz."
Bildirideki son cümle ise tam anlamıyla muhteşemdi:
"Hüseyin Üzmez tartışmalı bir raporla dört duvar arasından kurtulmuş olabilir ama anaların, kadınların ve insanlığın vicdanındaki mahkumiyetinden ömür boyu kurtulamayacaktır."
Ayla Kerimoğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Mualla Kavuncu, Semanur Sönmez Yaman gibi isimlerin imzasını taşıyan bu bildirinin herkesin imzasına açık olduğunu duyuruyorum...
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hz. Âişe Peygamberimizle kaç yaşında evlendi? |
|
İslam tarihinde kadın haklarının ilk ve en fedakâr savunucusu olarak gördüğümüz Hz. Âişe’nin maruz kaldığı iftiraların ilki olan ve Kur’an’da geniş bir biçimde anlatılan ‘İfk’ hadisesini biz, ‘İslam’da Büyük Günahlar’ adlı eserimizin ‘İftira’ bölümünde inceledik.
Burada ele alacağımız konu, Müminlerin Annesi Hz. Âişe’ye atılan ikinci iftira, yani onun yaşı ile ilgili iftira olacaktır.
Arap-Emevî dinciliğinin, İslam düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddia ettiğinin aksine, Hz. Âişe, Peygamberimizle evlendiği zaman, 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı.
Bu mesele, İslam araştırmalarının büyük ismi müfessir düşünür Ömer Rıza Doğrul (Mehmet Akif Ersoy’un damadıdır) tarafından yıllar önce gündem yapılmış ve Batılı oryantalistlerce ha bire öne sürülen ‘9 yaş’ iddiasının, geleneksel Emevî dinciliğinin asırlarca yaşatılan bir yalanı olduğu ispatlanmıştır.
Ne var ki, dinci taife, Hz. Peygamber’e iftira ve hakaret için kullanılan bu yalanları, hayret verici bir biçimde ve oryantalistlerin belirlediği şekilde yaşatmayı sürdürmüştür.
Sebep, bugün daha açık görülüyor:
Dinci taife, kendi düşüklük ve rezilliklerini savunmada Peygamberimizi kullanabilmek için bu iftiraya karşı çıkmamış, bir İslam bilgininin bu konudaki ispatlarını gündeme taşımamıştır.
Gerçek şu ki, Allah ile aldatmayı hayat ve siyaset tarzı olarak benimsemiş dincilik ekipleri, şehvet tutkularının yarattığı sıkıntıları aşmak için dinin kredilerini kullanma ihtiyacı duydukları zamanlarda, “Ne var bunda, Peygamberimiz de 9 yaşında bir hanımla evlenmemiş miydi?” deme hayasızlığına dayanak olacak bir yalanı ellerinin altında kullanıma hazır tutmayı yeğlemişlerdir.
Yani İslam ve mukaddesatın haysiyetini koruma yerine nefislerinin sefilliklerini savunabilmeyi esas almışlardır.
DİNCİ HAYASIZLIĞIN OYUNU
Dincilik mümessilleri, bir yandan bu haysiyetsizlikleri sergilerken, öte yandan, oryantalistlerin iftiralarını deşifre edip yere çalan bizleri, “İslam’da reform yaparak dini bozuyor, dini sosyetenin keyfine uyduruyor” şeklinde onursuz iftiralarla karalayarak halkı ifsat etme alçaklığını sürdürmüşlerdir.
Tarihin ve Tanrı’nın onları bugün getirdiği yer ise, okyanusun öte yanından İslam’a müdahale ederek dinin adını değiştirip Kur’an’ı İncilleştiren, camiyi kiliseye çevirmeye kalkan Evangelistlere uşaklık ve yardakçılık zilletidir.
Kendi deyimleriyle, ‘Bu coğrafyada, BOP Projesi’ne eşbaşkanlık görevi yapmak’ düşüklük, dalalet ve hıyanetidir.
Allah âdildir ve riyakârların hayasız yüzlerini işte böyle teşhir etmektedir.
Meselenin bizi ilgilendiren yanına gelelim:
Hz. Peygamber konusunda, gerçeklerden çok duyguları öne çıkaran geleneksel anlayış –ki Emevîlerin saltanat dinciliği hesaplarına uyarlanmış bir anlayıştır-Hz. Âişe’nin, Peygamberimiz tarafından eş olarak istendiği zaman 6 yaşında olduğunu söylemektedir.
Bu açık bir saptırmadır, tarihsel gerçeklere ve belgelere aykırıdır. Bunun böyle olduğunu, biz, ‘Asrısaadet’in Büyük Kadınları’ adlı eserimizin ‘Hz. Âişe’ bahsinde (sayfa: 29-65), rahmetli Ömer Rıza Doğrul (ölm. 1952) üstadın çalışmalarını da değerlendirerek ispatlamış bulunuyoruz.
Şimdi, anılan eserimizdeki verilerden hareketle, meseleyi iki nokta halinde bir kez daha açıklığa kavuşturalım:
1. Geleneksel iddianın söylediklerinin aksine, Hz. Âişe’nin doğumu, nübüvvetten (Hz. Muhammed’e peygamberliğinin bildirilişinden) 4 yıl sonra değil, nübüvvetten 6 yıl öncedir.
Anlaşılan o ki, geleneksel Emevî tezgâhı, Hz. Âişe’nin yaşında, daha baştan on yıllık bir küçültme yapmaktadır.
Kesin olarak bilmekteyiz ki, Hz. Âişe, peygamberimizin kendisiyle evlenme iradesini ortaya koyduğu tarih, peygamberliğin gelişinden tam on yıl sonradır. Peygamberimiz bu isteğini, Âişe’nin babası ve peygamberimizin yakın dostu Hz. Ebu Bekir’e açtığı zaman, Ebu Bekir ona şunu söylemiştir:
“Ben, Âişe’yi akrabamdan Mut’ım’in oğlu Cübeyr’e söz verdim. Eğer onlar bu isteklerinden vazgeçerlerse, Âişe’nin sizinle evlenmesini ancak o zaman düşünebilirim.”
Kaynakların bu konu ile ilgili kayıtlarını izlemeye devam edelim:
Mut’ım ailesi, Müslüman olmamış bir aileydi. Hz. Peygamber’e ve İslam’a karşı idiler. İslam öncesi dönemde kızını istedikleri Ebu Bekir, İslam’ın gelişi üzerine bu dine girmiş, Hz. Muhammed’in yakın dostları arasında yer almıştı.
Putperest kalmayı sürdüren Mut’ım Ailesi’nin hanımı, oğullarının Müslüman bir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, şöyle diyordu:0
“Bu Müslüman kız evime girerse oğlumu dininde eder. Buna izin veremem.”
Hz. Ebu Bekir’in, putperest akrabasına kızını gelin olarak vermeyi kabulünün, Ömer Rıza’nın da belirttiği gibi, onun İslam’a girişinden sonra olabileceğini kabul mümkün değildir. Ebu Bekir gibi bir peygamber dostunun, kızını bir putperest aileye gelin göndermesini düşünemeyiz.
O halde, Âişe ile ilgili verilen evlilik sözü, Ebu Bekir’in Müslümanlığı kabulünden öncedir ve bu da gösterir ki, Âişe, daha babası Müslümanlığa girmeden, birileri tarafından gelin olarak istenecek bir yaştadır.
Ebu Bekir ailesi, putperest akrabalarına İslam öncesi devirde verdikleri sözün geçersiz kılınması için, akrabası Mut’ım’ın bir adım atmasını beklemiştir.
Ve o adım, Mut’ım ailesinin hanımı tarafından atılmış, Âişe’nin serbest kalması bu sayede gerçekleşmiştir.
Kısacası, tarihsel belgeler gösteriyor ki, Hz. Âişe, Peygamberimiz tarafından eş olarak istendiğinde, en az 14, 15 yaşındadır.
2. Hz. Âişe’nin Peygamberimizle nikâhlanması, Peygamberimiz tarafından istenmesinden üç yıl sonradır.
Bu noktada ittifak var.
O halde, Âişe’nin, Peygamber evine eş olarak girdiği sırada 18-19 yaşlarında olması gerekiyor.
Gerçek budur.
Bunun aksi iddia ise Arap-Emevî kodamanlarıyla İslam düşmanı Batılı oryantalistlerin yalanlarıdır.
Emevî-oryantalist ortak yalanları, hesapları her elverdiğinde Batılı kodamanlarla işbirliğine giren dinci takımının işine yaradığı için, İslam’ın ve dindarların aleyhine olmasına rağmen, yaşatılmaktadır.
Bunda şaşılacak bir yan göremiyoruz.
Dinci taife, bugün İslam’ın ve Müslümanların aleyhine olduğunda kuşku bulunmayan birçok meselede Hıristiyan Batı emperyalizmi ile işbirliği yapmıyor mu?
Bugünkü siyaset dinciliği tarafından sadakatle yürütülen Ilımlı İslam ve BOP ile ilgili işbirliği, dinler arası diyalog beraberliği bunun çarpıcı örneklerinden bazıları değil midir? |
|
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
HAKgelenek Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam sayın hasan bey.
teketek programında üzmez ve o zihniyetin ne kadar sapkın oldukları ortaya çıktı.
fadime şahinin sözde güvenip kendisi ile hülle yaptığını söyleyen müslüm gündüz durumu hüseyin üzmeze anlatmış hüseyin üzmezde hülleyi yaptıysan sorun yok fadimeyede yap bu senin hakkındır diye cevap verdiğini itiraf etti.
bunların tek amaçları sapkın hadis kitaplarını muhammed resule atfedip uçkurlarına fetva çıkarmak başka değildir.eğerki şimdiki bu sapkınlar böyle yapıyorlarsa bunun birde başlangıç noktası olmalı resul muhammed yaşarken bile toplumunu rabbe şikayet ettiğine göre demekki sapkınlık ozaman başlıyor ve öldüğünde çıkılan sapkınlık zirvesini hiç düşünmek bile istemiyorum.
adem yaratılırken tek olan iblisin kıyamet günü ordularından bahsedildiğini düşünürsek sapkınlık boyutunun ne olduğunu anlarız.
rabbim bizi kuran çatısı altında yaşayanlardan eylesin.
selam olsun teslim olanlara
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
HAKgelenek yazdı :
......................................
bunların tek amaçları sapkın hadis kitaplarını muhammed resule atfedip uçkurlarına fetva çıkarmak başka değildir.
..........................................
Selam HAKgelenek Kardeşim,
tespitinize katılıyorum
Yüce Allah sizden ve tüm Muvahhid kardeşlerimizden razı olsun.
bunlar hem güya Hz.Muhammed'i çok sevdiklerini İDDİA eder hem de onu sübyancı gibi göstermekten de geri kalmazlar.
bu hadis uydurmadır , Peygamber böyle bir şey yapmamıştır dediğimizde de , siz Peygamber düşmanısınız, siz kütüb-i sitte yi inkar ediyorsunuz, Buhari, Müslim ve diğer 4 kişinin ve sahabelerin düşmanısınız derler ve kendi sapkınlıklarına Hz.Muhammed üzerinden meşruiyet ararlar.
ya, Peygamber'i sıfır hata ile ve insanüstü özellikler vererek göklere çıkarıp ilah ederler, ya da esfelissefilin derekesine düşürüp sübyancı yaparlar. '' şeytanlar dostlarına vahyederler '' Ayetini hatırladım şimdi. ( yanılmıyorsam En'am suresindeydi)
birkaç sayfa öncede şöyle söylemiştim:
ee, koca Peygamber, 6 ( altı ) yaşındaki kız ile evlenip, 9 (dokuz) yaşındaki kız ile gerdeğe giriyorsa(!), zavallı '' Üzmez'' e şimdiye kadar bütün bu yapılanlar yani şimdi haksızlık(!) değilde nedir?
adam, Peygamber'in yolunu (!)/ SÜNNETİNİ tutmuş, olan bu...
adam koyu bir sünnetçi yani, hepsi bu...
Yüce Rabbim HAKgelenek Kardeşimin duasını kabul etsin.inşaAllah
Muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
|
|