Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 23 nisan 2006 Yer: Saudi Arabia Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bıisim Allah erRahman erRahim
Allah ın izni ile
dün akşam aşağıdaki başlık altında (Bil(me)diğimiz Allah) yeni bir konu açmak istemiştim. yazımı yazıp yollamak üzere iken benim yazdığım yazılara itibar etmediğiniz aklıma geldi ve vazgeçtim. bu akşam aynı konu için internette gezinirken "Kuran'ın Allahı " konusunu aşağıdaki adreste açtım.
sayfasını açtım. fazla değil sadece 27 konu vardı. ama her bir konu benim içimi titretti, yaraladı, kanattı. diyeceksinizki çoğu hristiyanlığı yaymak için veya dinsizlik için yapılmış, doğru, olabilir. ama hepsi Kur’anı Kerim i kullanarak yerme yapıyorlar. ama bizler sizler ne yapıyoruz. Kur'an-ı Kerim i doğru dürüst yorumlayamadığımız için kendi içimizde birbirimiz ile çatışıyoruz. elalem milletimizi yanlış yola sürüklüyor. bizler burada ayet yorum çatışması yapıyoruz. ben herhangi bir yorum yapmayacağım. sadece konuyu başlatmak için yazıyorum.
diyeceğim oki: yanlışa gidenleri nasıl doğruya çevirebiliriz. ne yapılabilir...insanlara dobra dobra ne verilebilir... yanlış fikirleri doğruya nasıl çevirebilirsiniz...veya daha başka şeyler...
Bil(me)diğimiz Allah
baylar bayanlar, gelin, “Bil(me)diğimiz Allah”ıntanımını yapmaya çalışalım. (tabii sizce bir mahzuru yoksa.) bence Allah hakkındaki bilgilerimizi pekiştirip çoğaltabilirsek Kur’an-ı Kerim i daha doğru yorumlayabileceğimiz kanaatindeyim. “ben Kur’an-ı Kerim den ve/veya atalarımdan bildiğimden başkasına bakmam ve Allah hakkında yorum yapmam/yapamam” diyorsanız siz bilirsiniz. ama ben yorumda bulunacağım, fikirlerimi aktaracağım.
biliyorum huyumu sevmiyorsunuz, çok havari geçiniyorum. bunun için önce internetten araştırıp başlık ile alakalı olarak gördüğüm konuları asacağım, sonra kendi yorumumu, Allah ın izni ile, yapacağım. sizlerin de yorumlarınızı görebilirsem memnun olurum.
aslında güzel bir konu.... inananların inandıkları yüce allah hakkında konuşmaları kendi pencerelerinden gördüklerini paylaşmaları çok tatlı bir sohbet olur.... aslında dinin özünün özü gibi bir şey bu... her gün divanına durduğumuz kendisine yöneldiğimiz rabbimizi tanımak ve bu tanımamızı artırmak bizi daha iyi bir insan daha iyi bir inanan daha salih bir kul olmaya iter... aradığımızda bu değil mi zaten... allaha çağırandan daha güzel sözlü kim var... peki çağırdığımız yüce allahı ne kadar tanıyoruz ne kadar biliyoruz... bilmediğimiz tanımadığımız bir şeye nasıl çağırabiliriz... onu tanıdıkça çağrımız daha kuvvetli ve sağlıklı olmaz mı... rabbimiz hakkında düşünmememiz gerekn konular var mı... onun sadece sıfatlarını düşünün zatını düşünmeyin derken neden denilmiş... bir arkadaş onun isimleri onun sıfatlarıdır demiş... güzel... kulu olduğumuz rabbimizi nasıl biliyoruz ...yani sizin gözünüz de gönlünüzde nasıl dır... sanki yarattığı her şey onu anlatan onun hakkında bize bilgiler işaretler veren birer mektup gibi... bizzat muhatap kabul edip insana vahyde göndermiş... onu tanımak dinin tek şartıdır demiş bir arkadaş...bu da güzel... yani onu tanımadan onun benden ne istediğini nasıl doğru anlayıp doğru uygulayabilirim değil mi... onu iyi tanımamız lazım... onu tanıma çabası ve gayreti göstermemiz lazım... ama bu edepli bir gayret olmalı...illa edep illa edep... edepsize kimse bir şey tanıtmak ve tanımak istemez... edebimizle onu tanıma yolculuğuna devam edelim... sanırım bu yolculuk sonsuza kadar devam edecek... onu tanıma ve tanıtma yolculuğunda başarılı olmak hepimize nasip olu inşaallah...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Allah razı olsun sizden ve tüm Muvahhid kardeşlerimizden Asım Kardeş
insanoğlunun işlediği en büyük zulüm olan şirk fiilini işlemesinin altında Yüce Allah'ı gereği gibi tanımama, tanıyamama, işine / hesabına öyle gelme alt düşüncesi yatmaktadır...
22 HACC 74:
74 Allâh'ı layikıyle takdir edemediler (O'nu gereği gibi bilemediler). Allâh kuvvetlidir, üstündür.
söylediklerinizin paralelinde,
bu Ayette de açıkça görülebileceği gibi ,
aslolan Yüce Allah'ı tanımaktır...
O'nu doğru ve gereği gibi tanımaktır...
O'nu olmadıklarından tenzih etmektir...
O'na yardımcılık kadrosu tahsis edilemeyeceğini, böyle bir düşüncenin şirk olduğunu bilmektir...
O'nu hayatın , yaşamın odağı , merkezi haline getirmektir...
O'nun gönderdiği kitabı. yaşam klavuzu yapmaktır...
muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Allah, varlığı ve birliği ile bölünmez bir bütündür. Aynı şekilde
varoluş bütün halinde tek bir organizmadır. Denizin, içindeki
balıkları, incileri, yosunları, mercanları vs. ile tek bir su kütlesi
olması gibi, Allah da yeri, gökleri, güneşi, ayı, yıldızları,
canlıları, bitkileri, madenleri vs. ile tek bir bütündür. Bunlar
birbiriyle rekabet halinde, her biri ayrı ayrı tanrılar tarafından
yaratılan ve yönetilen varlıklar değildir. Varlık âleminde bir tek
hakikat vardır ve O yerlerin ve göklerin nuru, bütün varlığın ruhudur.
Hem aşkın, hem içkindir. Her bir varlık kendinde ayrıdır, fakat
birbiriyle sıkı bir “birliktelik” içindedir ve hepsi kopmaz,
bölünmez bir bütün halindedir. Demek ki evren, varlık, yerler, gökler,
canlılar, insanlık vs. tek bir oluşun bölünmez parçalarıdır. Allah’ın
nuru da bu oluşun bütüncül ruhudur. Oluş ve akışın her zerresiyle
anbean dinamik ilişki halindedir (hayyuqayyum
yukarıdaki paragraf recep ihsan eliaçıkın diriler için tevhit adlı makalesinden .... Allah da yeri, gökleri, güneşi, ayı, yıldızları,
canlıları, bitkileri, madenleri vs. ile tek bir bütündür.
cümlesine çok takıldım...annamadım yani...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
gerçi ne demek istediğini en iyi yine kendisi bilir de... biz yine de bu cümlelerinde ne demek istediği ile ilgili yorum yapmamızın mahzuru yoktur umarım :
şimdi burada Vahdet-i vücutçuluğu çağrıştıran bir ifade var gibi görünüyorsa da tabi sayın Eliaçık'ın söylemlerinin blançosu ile bütünsel bakıp kendine has bu tip yorumlarını değerlendirmeye çalıştığımızda kanaatimce :
21.22.
O ikisinde (gökler ve yerde) ALLAH'tan başka tanrılar olsaydı ikisi de kaosa girecekti. Mutlak otoritenin sahibi ALLAH onların nitelemelerinden çok yücedir.
Ayet'inin apaçık gereği olarak : iki ayrı ilah olamıyacağı mutlak hakikatinin asıl olduğu bir tevhid temeli üzerinde ve Uluhiyet - Rububiyet sıfatlarının anbean ilevselliğinin tezahürlerinden bahsedilmektedir gibi...(
Oluş ve akışın her zerresiyle anbean dinamik ilişki halindedir (hayyuqayyum İhsan Eliaçık)
kanaatimce, dinamiklik ve pratiklik Uluhiyet ve Rububiyetin özelliklerindendir demek istiyor galiba... bir başka ifade ile, statik = durağan değildir. anbean hareket halinde ve sürekli yaratma , oluşturma, biçimlendirme devam etmektedir gibi...
17.12.
Geceyi ve gündüzü iki ayet (delil) kıldık. Rabbinizin nimetlerini arayasınız ve yılların hesabını bilesiniz diye gecenin ayetini sildik, gündüzün ayetini aydınlık kıldık. Biz her şeyi ayrıntısıyla açıklarız.
misalen işte burada sürekli ve dinamik bir yaratma ile karşı karşıyayız. sürekli yaratma ve sürekli müdahale var. bu herşeyde var. yani Yüce Allah, ey kullarım size dünya gemisini berkemal ve evrende yüzer vaziyette yarattım. gidin artık ne haliniz var dememiştir. gökleri , güneşi, ayı , dünyayı , madenleri ve hertürlü nebatatı ile yağmur'u ile tüm mevcudatı ile ilişiğini kesmemiş veya dondurmamıştır. kainat ile irtibatı statik değil, dinamik ve anbean yürüyen bir pratikliğe sahiptir...
tabi, bunlar benim çıkarsamam...Eliaçık bunları mı söylemek istemiş gerçekten. işte tartışılacak konu... bana göre ifadeleri sorunlu. çünkü ifadelerinden vahdet-i vücutçuluğu anlamak isteyen biri , bu cümlelerden kendine bir pay çıkarabilir gibi. bilmiyorum. belki de ben yanlış anlamış olabilirim...
bu konuda bir Ayet daha verip iletimi bitirmek istiyorum :
20.6.
Göklerde, yerde, her ikisinin arasında ve hatta toprağın altında ne varsa onundur.
Dua ile
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
tabi, bunlar benim çıkarsamam...Eliaçık bunları mı söylemek istemiş
gerçekten. işte tartışılacak konu... bana göre ifadeleri sorunlu. çünkü
ifadelerinden vahdet-i vücutçuluğu anlamak isteyen biri , bu
cümlelerden kendine bir pay çıkarabilir gibi. bilmiyorum. belki de ben
yanlış anlamış olabilirim... çok hoş.. insan çok iddialı olmadan daha rahat fikirlerini paylaşabiliyor gibi... yüce allahımız hakkında bir şey söylerken acaba yanlış söylermiyim yada yanlış bir yönlendirmeye sebeb olurmuyum diye dikkatli konuşmak lazım... ama heralde konuşmak lazım... açıkçası çok da enterasan bir durum... hayatımızı veren ve onun uğruna gerektiğinde feda etmemiz gereken rabbimiz hakkında konuşmaya korkuyorum gibi... çok böyle ağır kelimeler kullanmadan anlaşılır ama edebli ve temiz ifadelerle anlatabilirmiiyiz bilmiyorum ki... hiç bir şey ona denk değildir... yani hiçbir şeye benzemez mi demek... yiç bir şeye benzemez ifadeside baya bir sorunlu gibi... yani hiçbir şeye benzemeyen nasıl bir şeydir... acaba bizim bildiğimiz hiçbir şeye benzemez mi demek... aklınıza ne gelirse ondan başkadır da derler... ötelerin ötesinde ötelerin ötesinde diyede söylerler... birde şah damarınızdan daha yakın var... daldırdık biraz derine gibi ...bakalım çıkabilecekmiyiz... şekli yoktur mu demek acaba... şekilden münezzehtir... münezzeh nezih temizdir... şekil bir eksiklik yada kusur mu... mekandan zamandan münezzeh ... onun dengi yoktur... onun hakkında düşünmesek daha mı iyi ederiz acaba...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
bir arkadaş şöyle bir benzetme yapmıştı ... bir sanatkar yaptığı şeylere benzemek zorunda değil... mesela bir marangoz yaptığı hiç bir şeye benzemez... bu eşyayı yapan bir oda dolusu eşyadan hangisine benzer diye sorsak ... o senin gördüğün buradaki hiç bir eşyaya benzemez deriz... bunun gibi yüce allah da yarattığı şeylere benzemek zorunda değil... o neye benziyo diye sormak marangoz yaptığı eşyanın hangisine benziyor diye sormak gibi dir....
mi...
ama yinede insan merak ediyor be... bir şeyi tanıma yolumuz bu bizim ...bir şeye benzetmek... hiçbir şeye benzemez dedik mi daha baştan onu tanıyamayız demek olmuyor mu...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma